29 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

29 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m BATTAL GAZİİ Ordugâhta büyü Ve, £ Müslime, eğer bu sözleri başka i Söylemi, y iç şü aa ş olsaydı, hiç şüp- EÜrmiye Yetindeki kumandanları gü- dindi e sebebiyet verirdi... Halbuki a İstihfafa, hiç kimse Sik VerMEemİşti. Çünkü, bir bu- Talip, a edenberi Vatanına, evlâd ve â- ti, has mağ bu adamlardan hiç Müime üslimenin atılacağı -adetâ, ei — denilecek derecede-âkibe- ine değiller vaya iştirak etmek * Ve 98 İnci senesi Safer ayının We er Bizanslıları hay - Yrete düşüren © meşhur vak'a * Şöyle ki: leyin erkenden, Bizans iklopen) (1) meydanına or OYaldızlı kapı) dan De iyüs) (2) e kadar İşler, zun caddenin iki tarafına eyi et, tapkı, eya Andırıy, Bye, DiİZZEK ya zat Bizankların zafer a - ordu... Bizans impara- arbe gittikleri zaman, Al Zafer olarak avdet ederlerse, rı tertib ederler. Bratorı, Hörlene Du agg al kapıdan itibaren la, balk yyüzerine dizilen asker İşte leleri arasından ge- Bizan bike, ü manzara da ; | gır ağır Bavazit mez alm er temiz elbiselerini di muharebeden ve w büyük artan linen SE pS'e içindelerdi. Araş e b dede, baştatı be Yek da asker gi bayrakla yah karta şa Ten- 5 bunların Tesmi Bizans ) meydanı gibi bi- e) halkın kalabalığın- i kat ayi ya andırıyordu. e thazarı ikkati Selbeden manzara; eki. ye danımdan başlıyarak e Aksaray; Beyazıd: Çember- tarafına da ta- Ezilmiş. Paket; bü. e görenlere hayret ve söy etli eşyalarla süş- iü Pirlek Venedik geniyeti Di ie yapılmış © kiymetli altar; Mn teşkil ediyordu. İz e evlerin pıları, kâmi - Paralardan da rengâ - İn. yraklar, işlemeli ör. yn gene eski âdet ve olmaktı, Eörteriş hırsi- dilerini ala - faaliyet devam ederke önündeki ordügâhta de bi üyordu. yi askerleri de silâh- rilanı lenin karşısındaki mmışlard. Battkl Gazi Hebire et üzerinde, bu arasında dolaşıyorlar. Kıtaları, Yaldızlı ka- mevkilere yerleşti yOR- m, Lübnan ormanla- Bint, #Mâhşörlerinden mürek- “Müslimenin süvari mu- Na ii YEMİ Bazar) adini taşıyan bü- İni taşıyan küle- Milan gn yıkan Kapıla. ini erguvan | hafız alayı, tam Y; tlmis., pi arı, Kapıyı tehdid eder bir vaziyette, geçid yerine dizil - mişti. O surette ki - kapı açık olduğu takdirde- bu güzide alay, bir hamlede kapıdan içeri, atılabilecekti. * Öğle vaktine doğru, (Mukaddes sa - ray)dan bir beyet hereket etti. Saray nazırından, baş teşrifatçıdan, muhafiz alayı kumandanından, imparatorun maiyetine mensuh büyük”rütbeli za- bitandan mürekkeb olan bu heyet, yük ve muhteşem üniformalarını gi mişlerdi. Heyet, halk —z Feryatlarile parlak alkışları iki sıra asker saflarının selâmları arasından a- anımı geçti. Ak - saray yokuşunu indi. O muazzeim ala- yın kurulduğu uzun caddeyi geçerek tın ka geldi. Idızlı kapıya getir- Galatasaraylıların pilâv günü neş'eli geçti (Baştarafı 9 uncu sayfada) Ercümend yaşlı, genç Galatasaraylıla- k hazırlıklar uğ ç ER | Yazan: Saray nazırı, (Altın kapı)nın -büyük bir rütbeyi haiz olan-kapıcı başrına hitaben: — Hesmetlü imparator hazretlerin- den aldığım iradeyi aynen tebliğ edi - yorum.. kapıyı, açınız. Dedi. Tepesinden topuklarına kadar gümüş sırmalı bir elbise giy! an kapıcıba- şı, boynuna bir eltn zincir ile a&ılı olan anahtarı çıkararak kapının kilidini aç- tı. Gene sırmalı elbiseler giymiş olan kapıcılar da, kapmın iki kanadına sa - Üzeri tunç kaplanmış olan 0 a- ğır kapıları, arkasına kadar dayadılar. O anda, pözleri kamaştıran parlak bir manzara, herkesi titretti... Düz ve sade elbisesinin üzerine, demir ağdan bir zırh giymiş olan Battal Gazi, tüvleri parıl parlıyan Devzele Aşkar dört nala sürerek geldi. neril (Arkası var) Son Posta'nın tefrikası: 122 Baron d EE Yeni sad Sayfa 13 Pun hatıraları Ee eee emma eli razam Ö zamana kadar ancak sadaret kaymakamı vazifesini ifa etmiş olan İzzet Pışı mührühümayun ile birlikte veziri azamlığa geçm şti Tercüme eden: Hüsajin Cahil Yalçın Bu maksadla Venedik cümhuriyeti kereleri ancak veziriazamın şahsi korku daima İaal bir yor. Bu biraz da bir vergiye benzi- yor (1). Sonro, götürüldükleri makamın ciddiyeti ile mütenasib olmaktan ziyade çocukları eğlendirmeğe lâyık şeyleri sey- rettim, Bunlar üzerlerinde küçük köşkler bulunan birçok deve semerleri idirler. Köşklerin içinde ziraat, hasad, değirmen” ler, ekmekçiler gibi fayâalı san'atlar tem sü edilmişlerdi. Bu kudsi kervanin önünde gidecek bu muhtelif levhalar küçük küçük yaltalarla süslenmişlerdi. Böyle bir iltifata hai olmuş olan zat, bir an evvel azi amanının bulülünü beklerken, servetini temin için uzaklaş - mak ihtiyacını duymamış olan başdefter- dar Ömer Efendi, müteazzım tavırların» dan ve sözlerinden dolayı kazanmış ol « duğu düşmanlara rağmen, bu servetten istilade imkârlarını da temin eylemişti. Düşmanlarının entrikaları Ömer Efendiyi her zaman reddetmek kurnazlığını gös - termiş olduğu birtakım o memuriyetlerle İstanbuldan uzaklaştırmak gayesini takib ediyorlardı. Fakat her müşkülâtı bertaraf etmek Kuyucu paşaya nasib olacakmış. Filhakika Kuyucunun huzuruna çağırılan — Muhakkak gel beklerim; işini bir hale yola koyalım.. şu senin Muhakkak ve bir vilâyet valiliğine tayin olunan Ö- mer kendisinin kalemle hizmetinden bah- sederek böyle kılıçiı bir mansabı kabu! rın arkası gelmiyen alkışları yaşa, bra - amma muhakkak gel, şimdiye kadar niye etmemek için bütün gayretini sarfetme - vo sesleri arasında kürsüden indi. Ercümendden sonrs Galatasarty yur - du reisi Saim Fethi, kürsüye geldi ve Go- İatasaray yurdunun — faali anlattı, Pil&vda bulunamıyan davetlilerin telgraf- larını okudu, Ve ön sirada boş birakılan bir yıl zarfında ölmüş Münir paşa, Gene- ral Cevad, Salih Arif, Müfettiş Bedri gibi eski Galatasaraylıları anarak hazirunnu bir dakika süküta davet etti. Geçen sene- nin pilâvında çekilen film gösterildi. Caz tarafından güzel parçalar çalındı. Ve pilâva gidildi. Pilâv neş'eyle yenildi. Pilâvda yanım da bulunanlardan “birinin (anlattığı bir fıkrayı tekrar edeceğim: «İki kişi trende konuşuyorlarmış, biri: “ Son Posta,, nin tarih müsabakası (Baştarafı 8 inci sayfada) Kanuni de bu hizmetine ve sadakati- ne mükâfat olark Barbarosa Kaptan paşalık, yani bütün imparatorluk do - nanmasının idaresini verdi. O zan'an İtalyanın cenubunda Sicil- ya İle Nspoli de İsp#nyaya aid idi. İs - panya Kralı Sarl, Beşinci Şar! ad: ile Almanyaya da imparator seçilmişti. Macaristan inden bizimle Almanya arasında büyük bir gerginlik (ovardı. "Türkler Mâcarıstam zapt ve ilhak et - miş idi. Fransa Krah da Almanya'im - paratorunun memleketini dört bir ta - raftan kuşatan kuvvetleri (o karşısında ürkmüş, Almanya ve İspanya ile harbe başlamış, on altıncı asırda Avrupanm en muazzam kuvveti olan Türklerden de yardım istemişti. Barbaros, Alman- ya impgratoru Şarl - Ken'in oamiralı Cenevizli Andrea Dorya'yı (1538 de Preveze'de mağlüb etti. Bu suretle Ak- denizde mutlak bi: Türk O hâkimiyeti kurdu. 1543 de Fransa Kralına yardım için garbi Akdenize, Frahsa sularına gönderildi. İki üren bu uzun sefer, "Türk donanmasının, o Akdenizde pek şanlı ve pek muhteşem bir zafer res - mi geçidi cibi bir şey oldu. Büyük Türk amiralı Barbaros Hay - reddin paşa, 1546 da İstanbu Beşiktaşta Mimar Sinan tarafından ya- pılan türbeye defnedildi y Barbaros, yalnız muzaffer bir Ami - ral olarak kalmadı. Türk donanmasına mahir ve kahraman Kaptanlar yetişti - ren bir denizci oldi. On sitme asrın en meşhur Türk gemicilerinden biri 0- lan Seydi Ali Reis tarafından yazıları şu kıt'a, Barbarosun Türk denizcileri a öldü.| bâna söylemedin? | Diye ötekine çıkışıyormuş. Ayni kompartimanda oturan bir başka" sına merak ölmüş: — Siz bu kadar birbirinizi koruyorsu » nuz, Arabkirli olmalısınız. Demiş, öteki bunu diyene cevab ver - Mig: — Arabkirli değiliz, Galatasaraylıyız.» | Yemekten sonra önde Şehir (e bandosu ve Galatasaray izcileri olduğu halde bü - tün Galatasaraylılar son sınıf talebesinin taşıdıkları çelengi âbideye götürmüşler ve orada Şehir bandosunun refakatinde istiklâl marşmı söyliyerek o müsamereye İnihayet vermişlerdir. İLE. Muharrir kitabcı davası (Baştarafı 8 inci savfada) Reşad Nuri (Çalı Kuşu) nu bugün neş- retseydi dört tane satamazdı. Çalı Kuşu- nun satılışında muhar san'at kıy” meti kadar dokuz asırl paratorlu- ğun inkirazından doğmuş umum! melân- kolinin de oynadığı bir rol vardır. Bugün Hüveyin Rahminin (Şıpsevdi) si, Ki dün bir hezeldi, bugün M. Turhan Tahın eserlerinden daha ziyade ihticaca sülih tarihi bir dökümantasvon eseridir. Onda Osmanlı imparatorluğunun tered- di devrinde o garblılaşmanın snob bir hava ile girişi görülür. Gene ayni hali benim (Kara Davud) a fatbik edebilir - siniz. Ben (Kara Davud) u tıpkı orta çağ şövalyesi cehdile yek at, yek mızrak tay» yarenin, topun, büyük sanayiin Avrupası karşısına çıkmış bir umumi harb cengâ- ver nesline yağdım, Bunu motörleşmiş ordusu, yüzlerce tayyare uçuruşu ve henüz ateş yüzü görmeyip en büyük gürültüyü cazband davulundan duyu * Şu, cılız cılız dolaşışı ile bambaşka bir psikolojiyi gösteren nesillerin ortasında muvaffakiyetle okutan mümkün mü idi?., Demek oluyor ki, hâdise hiç te kim kimi istismar ediyor, sualile hülâsa e dilebilir bir hâdise d. i bana Türk Kitabeısi vazifesini yapıyor mu? dersen o zaman cevabım menfi o-| tur» | Nusret Safa Coşlun | arasındaki mevkiini pek g Deniz üstünde yürürüz, Düşmanı arar buluruz; iz komaz alırız, Öcümüz komaz aluruz, zel gösterir: ğe kalktı. Vezir, ona tahsis edilmiş olan saxığı giydirmek için serpuşunu çıkarttı. Defterdar bu cebri muzmeleye karşı bir müddet çırpındı durdu. Fakat bir adamın rütbesini ve memüriyetini terfi için kul- lamlan bu garib usule karşı nihayet bo - yun eğmek mecburiyelinde kaldı. Bu sırada, Mustafa Paşa ef'al ve hare» kâtındaki ölçüsüzlüğün kurbanı olmakta gecikmedi. Ülemanin şikâyetleri azlini ve Anadoluya nefyini intaç etti, Biraz sonra, | harbin çoğaltmış olduğu eşkiyayı temiz- lemek üzere kendisini Za memur ederek hakiki mevkiine geçir miş oldular, Ona halef olarak İzzet Bey vezarete ge. tirildi, Yüksek bir ilmi rütbeyi ihraz etmiş olduğu için böyle bir mansabı hiç bekle - miyordu! En garibi ifa etmekte olduğu şehremirliği vazifesinin şimdiye Okadar vezaret için bir basamak teşkil etmesi hiç görülmemiş olması idi. Bu intihabın ye.” gâne sebebi ihtimalki galeyan ve fevera- na metaneti, anef ve şiddete hilm ve mü- lâyemeti, ihtiyatsızlığa basireti ikame et- mek arzusu idi. Babiâliye yerleşmesinin üçüncü günü yeni veziri tebrik için yanma gittim. Menkübiyet zamanında da muhafaza et miş olduğu tavır ve muamele ile beni ka- bul etti, Hürmet ve riayetin icab ettiği surette uzakta, minderin üzerine otur - muştum. Söyliyeceğim Şeyler karşımızda ayakta duran adamlar tarafından işitil memek lâzım olduğu için konuşmak üze- re sesimizi alçaltarak birbirimize doğru &- giliyorduk. Maamafih bu vaziyet yorucu olduğundan biraz yaklaşmamı söyledi. Fa kat halimde o zamana kadar dikkat et» memiş olduğu bir çekingenlik bulundu - ğunu farkedince yüksek sesle dedi ki; — Nasıl, dostum, bana yaklaşmaktan korkuyor musunuz? Sonrâ kürkünü açarak minderin üze - rine yaydı: — Kalkınız, dedi, bu kürkün Üzerine oturunuz. İşte sizin yeriniz. Siz unuttu - nuzsa onu ben hatırlamağa mecburum, Verilen harekete daima itaate meyyal olan kalabalık heyecan ile haykırdı: — Yaşasın yeni efendimiz, Çoktanberi girişilmiş olan sulh müza- (1) Fülhakika, hediye İle vergi arasında bir verme hürriyeti mevcud olduğu inkâr edile- mez. Ayni şeyi ayni kamanlarda vermek u- #ulünü koymak bir nevi hak tesis etmektir. Bu hak örf ve hdetlerinden başka kanunları olmıyan kavimler lehinde tasls olunursa da- ha ziyade kuvvot kesbeder, Ahlâk ve âdatm tetkiki her zaman alyasetin ilk ursurlarını meydaha koyar. Mecburiyetten imtina kabil bulunduğu takdirde bir takım fdetler tesis Bize Hayreddinli derler! etmek bu siyaset unsurlarını tanımamak 0- tar. lâyetleri dolaşma. | | tezgâh bulunduru “jsu yüzünden tevakkuf ediyordu. Babıâli veziriazamı biran evvel sulhü inlaç et» meğe zorluyordu. Fakat ne pahasına 0 Yursa olsun harbi bitirmek arzusu hak“ kında onda hiç şüphe bırakmıyorsa da hecaletli bir sulhün syıbının yalnız ken disine terettüb edeceğini ve muahedend« menin imzası haystırın fedası demek gs lacağını takdir ediyordu. Bu mülâhaza hasebile müzukeratta ileri gitmiyerek ba“ zı şeyler hakkında müsaade istedi. İştedi- ğimiz lüzumsuzluğu mütaleasile reddetti” ler, Bunun sebebi veziriazamı o müsağ deyi istemeğe sevkeden sebebin ayni idi, Yalnız kendi hayatlarını muhafaza etme. yi düşünen vezirler veziriazamın hayatıs ni muhafazaya ehemmiyet vermesini cg» banet telâkki ediyorlardı. Nihayet, padi- şahın hemşirelerinden biri olan karısı bu münakaşaya bir hatime çekti. Bu suk tan kocasma hiç korkmadan her şeyi ima za edebileceğini yazdı. Pek ihtiyar olan veziriazam da sulhü imzaladıktan ve or duyu dağıttıktan sonra vefat etti, (Arkası var) Peş Fazla Rağbet Bulan Pudranın Yeni MEŞHUR BİR Güzellik mütehassısı Şu kiymetli tavsiyelerde bulunuyor : — Rob ve şapkalarda olduğu gibi, pud- ra renklerinin de modası mütemadiyen değişir. Bunun içindir ki dalma yeni ve cazib renkler hemen Tokalon müessese« sinin güzellik mütehassısı tarafından pis yasaya sürülmektedir. Xx PECHE — İlkbahar tuvaletlerile ahenktar olan ve bilhassa sarışınlarla saçları kestane renginde olanlara yakl şan, şeftali yumuşaklığı tesirini yapan pudradır, # BRUN SOLEİL — Esmer tenler için gayet sevimli ve «Mat» bir tesir yapan ve bugün Pariste pek fazla rağbet bulan pudradır. * RACHEL - DORE — Zayıf tiplere hafif ve mahrem bir parlaklık veren ve bilhassa suvare tuvâletlerine ahenktar bir pudradır. z Cazib ve sehhar renklerin bütün serle sini tecrübe ediniz: Birçok kadınlar, maalesef tenlerine uy« gun renkteki pudrayı kullanmıyorlar, Bunun için yüzlerine makyaj olmuş ve sert bir manzara veriyor. Teninize uygun pudrayı bulmanın yegâne çaresi yüzünün zn bir tarafına bir Tonk ve Giğer tara« fına başka renk tecrübe etmektir, Adresimize yazmız, Size parasız ola« rak muhtelif renklerde 6 aded nümünes Ik yeni Tokslon pudrasını göndereceğiz ve 'bu tecrübeyi kolaylıkla yapınız. Ade res: İstanbul 622, posta kutusu (26 No, Tokelon Pudrası servisi.)

Bu sayıdan diğer sayfalar: