31 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

31 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GARIB Mis Emilie, Hindistandan yeni dönmüş olan şişman binbaşı Blase ve mülâzim Shadou ile bir yandan kâğıd oynuyor, bir yandan da korku mevzuu üzerinde; bir konuşma tutturmuş gidiyordu: — Korku öyle bir his, ki diyordu, insa” nın ruhunu, benliğini zâfa uğratıp yüzü. ne de öyle çirkin bir ifade verir ki. Shadou cevab verdi: — Anma Darling, bu his her vakit in- sanı, dediğiniz gibi zâfa uğratmaz. Birçok | cesur adamlar tanırım, ki bunlar bile ha- yatlarında bir defa olsun korkunun ne olduğunu hissetmiş ve tatmışlardır, Şişman Blase atıldı: — Smitson gibi değil mi? — Evet. o veya onun gibi bir başka cesur adam. bir düello yüzünden Smit- son müthiş bir korkuya kapılmıştı. Du. run da anlalayım bunu size Mis Emilie, — Haydi anlatın! diye alâka ve merak gösteren Mis Emilie elindeki kâğıdları yere bırakıp sordu, Smitson kimdi? Shadou söze başlıyarak: — Smitson çok cesur bir centilmen dl pervasız bir zabitti Darling, dedi. Bengala taburunda yüzbaşı olan bu adam Hindis- tan muharebelerini herkese nasib olmı- yacak derecede cesurane ve muvaffaki- yetle yapmıştı. Bulunduğu mıntakanın icab ettirdiği her tehlikeye, meselâ vahşı hayvan, sarı humma ve insan hayatmı| yüzde doksan tehlikeye sokan ne kadar| gey varsa bu adam hepsine mukavemet etmiş ve bir defa olsun burnu kanama mıştır. İşte bu Smitson anlatacağım Wak'anın cereyanı sırasında, deniz ku- mandanı Sir Eduard Blindin karısı Misis Hölöne'i tanımıştı. Sir Edmond da cesa“ ret ve şecaatte doğrusu ya Smitsona taş çıkaran soydandı.. karısı da iklim değiş tirdikçe, bu tahavvülün, cinsi cazibe ve güzellikleri üzerinde tesir birakan bir tip.. işte Londranın sisli havası içinde lâ. tif ve güzel olan Misis Telâne Hindistan hüvası fevkalâde yaramış ve onu bir içim su yapmıştı. Bu müdzevi tahavvülün farkına varan da Sir Edmonddan ziyade Smitson olmuştu. — Demek, ki Smitson ona tutulmuştu. — Tabii, Darling, hem de ne tutkun- Iuk!. Delicesine bir şey! Fakat bu âşk, Smitsona bir centilmen olduğunu unüt- turmamıştı. Onun için Sir Edmondun ka- rısını baştan çıkarıp şerefini zedelemeyi bir alçaklık ve namussuzluk telâkki edi- diğer taraftan hesaba — Onun hakkında bir fikir edindim; siz de kendi fikriniz! kendinize sakla- yın... Demek ki şimdi Nerimeye sofra da bir yer bulmak lâzım.. onu Ferid beyle Niyazi beyin arasına koyalım. Süheylâ hanm: gizliyemediği bir öf- ke ile oğluna baktı; — Nasıl, nasıl? Nemide hanımın ye: trine mi? — Evet, onü başka bir yere oturtu - Tuz. Nerimenin ciddi adamlatrın yanına oturmasını ve kendisine mânasız ilti - fatlar edecek, kur yapacak züppelerle bulunmasını istemiyorum. oBundan başka onun için yarından tezi yok, bi- Tinci katta ve güneşe nazır bir oda ha- zırlatmanızı rica ederim. — Peki.. nasıl istiyorsan öyle yapa- Tiz, amma senin, bu çocuğun annen &- eyhinde yaptığı şikâyetleri dinlemiş olmana pek müteessir oldum. Feridun soğuk bir sesle cevab verdi: — Ondan ne size ne de kimseye aid bir tek şikâyet kelimesi işitmedim. Sa- dece ben, biraz geç bile olsa, ona ve dolayisile babasına karşı olan vazife ve mecburiyetlerimi hatırladım. Binaen - aleyh, sizin de benim maksadımı anlı- yârsik bu kararımdan zerre kadar şaş - mıyacağımı aklınızdan çıkarmamanızı ve Nesrinin de sizin de ona buradaki “Son Posta, nın Hikâyesi Çeviren: Smitson ne yaptı biliyor musunuz? He- men müthiş bir tecrübeye girişi Kendi kendine «bu tecrübeden yüzümün akile çıkarsam kadın, benimdir!» diyordu. Di- ellodan nefret ederdi, hem de Sir Ed. mondun öldüğünü istemiyordu. Bakın bu iş nasıl oldu? Çok orijinal bir işli bu. Bunu öğrendikten sonra Smitsonu çok beğeneceksiniz! Smitson gidip Sir Ed- mondu buldu; hemen yüksek şahsiyetine karşı duyduğu hürmet ve sadakati an- lattı. Anlattı amma arada Misis vardı; dayanamadı, Sir Edmonda Misis Helâöne karşı duyduğu aşkın gece gündüz kalbi. ni ve kafasını nasıl kemirdiğini de itiraf etti Ayni zamanda bu itirafla düello yapş mak maksadında olmadığı da ilâve etti, Tabif ya, Smitson düşünüyordu. ki Sir Edmond nihayet mühim bir şahsiyeti. Böyle mühim şahsiyetlerin hayatile oys namak bir cinayet olacaktı. İşte Darling, yüzbaşı ne yaptı biliyor musunuz? Şişman Blase Mis Emilieye dönerek: — Aman burasını iyi dinleyin, dedi, meselenin orijinal tarafı buradan itiba ren başlıyor.. — Ondan sonra Smitson gitti, bir çift kumanda tabancası aldı, bani şu İngiliz deniz zabitlerinin, o zamanlar etrafı do- laşmağa çıktıkları vakit bellerine taktık: ları büyük tabancalardan Darling! Bu garib ve bir tek insana inhisar eden ve Smitsonun mzasile hazırlanan düellonun şeriti de şu idi; Hakarete uğrıyan Ex Edmond olduğu için iki tabancadan bir tanesini Smitsonun huzurunda doldura- cak ve her iki silâhı da bir çekmeceye koyacaktı. Ondan sonra Smitson gelecek, başını çevirmeksizin elini uzatıp çekme- cedeki silâhlardan birini alarak Sir Ed- mond «ateş', emrini verir vermez şaka ğına dayalı tabancanın tetiğini çekecekti. Fevkalâde heyecana düşen Misis E- milie: — Amma da garib adamlar, dedi, yap- tıkları şey ne kadar gülünç. Karısının üstüne oynar gibi acı bir vaziyete dü- şen Sir Edmondun azabı pek derin ol- mali idi doğrusu. “ — Evet Darling, elim bir hareketti bu!. Amma asıl sıkıntılı ve üzüntülü tarafı da Sir Edmondun değil, Smitsonun “zerine yıkılmıştı, Kumandan ile yüzbaşı ara sında evvelce kararlaştırıldığı gibi key- fiyet tatbik sahasına kondu. Bir tanesi dolu olan iki tabanca Sir Edmond tara- fından yarı açık bulunan bir Yazan: GÜZİN DALMEN hayatını cehennem etmek için yapmak- ta olduğunuz işkencelere nihayet ver - menizi hetsatetı rica ederim. Benim €- vimde, benim damım altında yaşadıkça onun rahat etmesini istiyorum. Anladi- niz mi anne? Süheylâ hanım dişleri arasında mi - rıldandı: — Sen nasıl istersen öyle olsun. Fakat oğlu dişarı çıkınca yaşlı kadın bir iki dakika kıpırdâmadan, hattâ ne- fes bile almadan yerinde hareketsiz durdu. Parmaklarını birbirinin içine kilidlemiş sıkıyor, yüzünde ve gözle - rinde büyük bir asabiyet görünüyordu. Yüzü sapsarı olmuştu. Artık şüpheye mahal ve imkân var maydı? Feridun , bu taş yürekli adam; Feridun, o vakte kadar kadınlara karşı lâkayid olen, onların kendisine ibzal ettikleri bin bir fltifata ehemmiyet ver- miyen mağrur genç, demek ki bu Ne- rimeye kendisini kaptırmıştı! Yahud anlaşılmıyan bir şefkat ve müsamaha ile onunla meşgul oluyor ve © güne katlar kendisinden beklenmiyen büyük bir hassaslık gösteriyordu. Ya onu cidden seviyorsa! Ne yapma- lı? Onun üzerinde hiç kimsenin bir nü- fuzu yok; ne benim ne de kimsenin s5- zü ona geçmiyor; o burada tam mina- ÜELLO POSTA Faik Bercmen bete çevirmiş bir halde elini yavaş yavaş çekmeceye uzattı. Aman Darling o vakit çılgınca ve hiç duyulmamış bir şey oldu. Karşısında hiçbir düşman bulunmaksızın düello etmeği teklif eden Smitson işte o anda korkunun ne olduğunu anladı, bu öyle bir korku idi, ki insanın içini, dışını titretiyordu. Bitkin bir halde olan yüzba- şının eli tirtir titriyordu. Artık geri dö- nemezdi; hem bu teklifi yapan da ken- İ disi idi. Ya eline alacağı silâh dolu olanı ise, ve onu ölüme götürecekse.. ölüm! Smit- son için bu bir mesele değildi. Onunla, harbde, sulbte o kadar çok karşılaşmıştı, İki. fakat hiçbir zaman bu ölümün bu derece sinsilikle kendisine yaklaştığı va- ki değildi. Ah! Bütün bu âzablar, bu $i- kıntılar Misis Hölöne içindi! Şu insanla” rın deliliğine diyecek yoktu ya doğru- 8u!, Zavallı Smitson 'için bu badireden| kurtulmanın imkânı yoktu, Çaresiz Dar- Ting, titremiyen sol elini uzatarak titriyen sağ elinin dirseğine destek yapıp silâhlı tütan kolunu yavaş yavaş yukarı kaldırdı ve şakağının hizasına getirdi; tabancayı şakağına dayadı. Sir Edmondun ağzın- dan «ateş!» kumandası çıkınca kuru bir ses duyuldu. Boş tabancayı almıştı! İşte o vakit Sir Edmond, yüzbaşının yanına gelerek tok bir sesle: «İmtihanı siz kazandınız, dedi, galebe sizin!» — Ya demek, kumandan yüzbaşmın yanına gelip bu güzel ve ulvi cümleyi böyle sadelikle söyledi? Ne metanet ya” rabbit — Tabii Darling! Bu iş o kadar tabil ve sade olmuştu, ki hâlâ kendin» geleme- mişti, Kafasına hücum eden ilk fikir Mi- sis Hâlân idi; müstakbel sâzdetinin hül- yasına kendini o kadar kapıp koyuver- mişti, ki Sir Edmondun ne yaptığını gö- remedi. Kumanda tabancalarından çek- mond tetiğe bastı ve çıkan kurşunla ba- şırdan yarslanarak olduğu yere yıkıldı. Ya Darling. yüzbaşı galibdi; bu galibi- yet kumandanın aralarından yok olması demekti, Heyecandan nefesi kesilen Misis Emilie sordu: — Peki Smitson ne oldu? — Ne olacak. basit bir netice; o andan itibsren kendisinden utanan Smitson Mi- sis Hâlân'i gördüğü vakit yılan görmüşe dönüyordu, Anlarsınız ya Darling, bu ka- | | sile ve mutlak bir hâkim... Biraz evvel de «benim evim.. benim damım: der - ken bunu kastetmiyor muydu? Ah, bu entrikacı, bu mel'un kızd#n nefret et- mekte, ona itimad etmemekte ne kadar baklı imişim! Bir gün gelip evime bu uğursuzluğu getireceğini daha o za - mandan bir hissi kablelvuku bana söy- lemişti. Keşki onlu buraya çdğırmasay- dım. Keşki ona ve antsına ufak bir maaş bağlıyarak onları İstanbulda bı- raksaydım! Fakat o zaman da o mahud miras meselesini tekrar meyda - ha çıkarırlar diye korkmuş, ne olur me olmaz onları göz ö- nünde bulundurmağı tercih etmiş- tim. Böyle bir şey aklıma, hayalime bile gelmiyordu. Ah düzenbaz kız! Na- sılda o mağrur, o azametli oğlumu ken- disine bağladı! Süheylâ hanım etlerini uğuşturarak, gözlerini bir noktaya dikerek düşü - nüyor, içinin acısını tamamile meyda- na vuran bu sözleri murıldanmaktan kendisini alamıyordu. * O günden sonra Süheylâ hanım, e- vinde büyüttüğü bu akraba kızına hi- tab etmez olmuştu. Artık onun mevcu- diyetinden haberdar değilmiş ve Ne- rimenin konak? bukmup bulunmama. m kendisini alâkadar etmiyormuş gibi ona yabancı ve lâkayid gözlerle bakı- yordu. Her hususta teyzesini taklld e- den Nesrin bunlara &n Süheylâ hanım- dan geri kflmamak için elinden çelen! yapıyor, hattâ Nerimeyi görmemek için çok defa başını çeviriyordu. Bu vaziyet Nerimeyi sıkacak yerde bilâkis memnun etmişti. | İki kadının, mecedeki dolu olanı yakalıyan Sir Ed-| İstanbul Bele: Sarıyer kazasına bağlı Yeniköy nahiye sinin Güzel Alipaşa mahallesindeki E” meni tepesi nam mevkiin (Harmantepe) Jarak tevsimi, Umumi Meclisin 5/5/8939 İlân olunur. o (B) (3841) SAÇ EKSİRİ KOMOJEN | peklerini giderir. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ Beyoğlu - İstanbul tutan 8 aded muhavvile merkezi inşası muştur. 2 3 — Eksiltme 9/V1/939 «Cumas günü 4 — Bu işe aid şârtnameler idarenin linde tedarik edilebilir. ması lâzımdır. o «3637 nevralji, kırıklık ve bütün cı bir söz söylemekten hitab etseler mutlaka bir angarye yük- lemek maksadile olduğunu bildiği için onların susmalarını tercih ediyor ve bu suretle başını dinlendiriyordu. Ancak, Süheylâ hanım bu hissiyatını harice vermemeğe, bilhassa oğluna bir şey belli etmemeğe son derece gayret ediyor ve heyecanını gizlemeğe çalışı- i yordu. O günden sonra Feridun kendi- sine Nerime hakkında hiç bir şey söy - lesnemişti; fakat verdiği talimatın har- fi harfine tatbik edileceğini, kimsenin, hattâ annesinin bile buna itiraz etmi - yeceklerini bildiği için artık ikinci de- fa ayni mevzua avdet etmeği Kizum - suz addediyordu. Ancak Süheylâ hanım oğlunu ve Ne- rimeyi göz hapsinde bulundurmaktan ve içindeki şüphelerin (obir vehimden ibaret olmadığını isbat edecek bütün vek'aları kaydetmekten de geri kalmı- yordu. Ev halkındar. bazıları da Feridunun Nerimeye karşı olen muamelesinin de- Hiştiğini farkettiklerini gösteriyorlar - dr. Meselâ kâtib Selim bey artık Neri- meyi hürmetle selâmlıyor ve o vakte kadar Nerimeyi kendilerile kapı yol - daşı adieden hizmetçiler ona karşı o - lan teklifsiz tavırlarını değiştiriyorlar- dı. Bunun sebebi de bir gün uşaklardan birinin Nerimeye karş hürmetsiz bir cevab verdiğini duyan Feridun beyin onu huşunetle azarlatması idi. Bunu 1 - şiten hizmetçi kız arkadaşlarına: «Bey- efendi az kaldı Ahmedi kapı dışarı e - 2001 sayılı arazi tahrir kanunu mucib ince Beykoz kazasında yapılan irine müstenid tahrir neticelerinin kat'ileşmiş olduğu ve tahririn 939 mali dan itibaren tatbik olunacağı ilân olunur. Saçları besler, köklerini kuvvet- lendirir, dökülmesini önler, ke- Muhabere ve Münakale Vekâleti İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğünden * 1 — Muhammen bedeli «21700355 yirmi bir bin yedi yüz lira otuz be$ Muvakkat teminat «1627,53, bin altı yüz yirmi yedi lira elli üç katında toplanacak olan arttırma ve eksiltme komisyonunda yapılacak ağ 5 — Taliblerden Nafın Vekâletinden alınmış ehliyet vesikası aranılacak” 8 — Teklif mektublarının şartnamedeki tarifat dairesinde hazırlanarak 15 e kadar 7 inci kattaki komisyon kâtibliğine imza mukabilinde verilmiş gi GEN MEN MR GR m m Gİ EVROZİ Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma BA icabında günde 3 kaşe alınabilir. ağızlarını her açışlarında kendisine & -|decekti. Zavallı ihtiyar, re başka bir şey| ye af diledi» diyerek bundan yapmadıklarını, kendisine ne zaman) tık müteyakkız davranmahfrın? İlânları ve Dacikler sokağının da (Dışbudak) © tarihli toplantısında Kararlaştırılmıföf” aras yi (B) (84) i ar İran 8, A e a # gs yerl eksiltmeye m e kapalı zarf usulile saat 16 da Metro han binasının merkez veznesinden 109 kuruş SE AA er ağrılarınızı derhal z wd etmişti. İşte o günden sonra Nerimeye karşı olan muamele Zişmiş, büsbütün hürmetkâr bif mıştı. gk Konaktaki hayat Nerime çin laylaşmıştı. Bütün geçen sea acı hatıralara rağmen O gen$ pe ık < 2 EPA BEŞE SAF AZSAZE 85»>3 A farkediyor, bu yüzden karşı içinde bir minnettar tan kendini alamıyordu. minnettarlığı ağabeysine cesaret edemiyordu; onun bakan gözleri, eskisinden masına rağmen, gene onu dırmaktan geri kalmıyordu gs Bütün bu vak'aları e sı» ndaki arkadaşlarına meki” man Fahriye “le Zerrin gü dilerini alamamışlardı. — Ne büyük değişik Allah Feridun beyden razi , #er o, bizim tasavvur erer fena bir adam değilmiş. #4 dadına yetişmeseydi, süresi ye o mütekebbir ve fena YÜ 9Üg arasında halin ne olacaktı di kadın mutlaka seni işken©* , dürürlerdi! O sıralarda «Bülbül yuvası Ve nd bir devre geçirmekte idi. susi derslerinden İkisini Lİ Nuriye han:m bazı sebebiofi€ İK 4 Ni ir EO GOZE A GESİ ES EE aylığını alamıyordu, küçük dan biri hastalanmıştı. varki

Bu sayıdan diğer sayfalar: