26 Haziran 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

26 Haziran 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA "” “Son Posta, nın Hikâyesi e i Bir günlük hayali LA. Çeviren: Hatice Hatib MWEEBUliz ti, an lüni öğrenmesini KANZUK KUVVET ŞURUBU YA YEN -|dalılarla beraber oluyordu. Hattâ onları | kanlıya bakıyordu, nasıl olmuş ta bu ka. Kansızlık, Dermansızlık, EL YAR İTİ VE istiyordu. Seviyordu, seviliyordu, bir â. kı vardı, bunu herkes bilmeli idi. Kocası manasız ve silik bir adamdı. O. ta aldatmış olmak mühim bir şey değiL Bi, Rodolphun kolları arasına atıldığı za. n kendini her zamandan daha hür değildi, yalnız saadeti bulduğuna Her zaman solgun ve sakin olan yâzü şimdi gülüyor, adetâ ışıldayordu. Bu de. fiçikliği en evvel arkadaşı Leoni farket. © — Ne oluyor? Sende bir hal var? “Dedi. © Nöelbi şimdiye kadar çok ciddi ola. ak tanınmış olan arkadaşına itirafta bu. Ju cesaret edememişti. Fakat ma. n ki o bir şeyler sezmiş gibi idi, genç n kalbini ona açmaktan artık kendi. Di tutamadı: © — Seviyorum ve seviliyorum! “ Diye cevab verdi. Öteki hayretle sor. © — Sen mi? — Evet ben ya! Sen de benim şimdi. ye kadar olduğum gibi aşkın ne demek nu tasavvur bile edemezsin. Çün. sen de, sırf evlenmek için seni almış eğpist, yüzü gülmez ve hiç sevme. bir adamla evli Hayatta başka iler de var. Buna emin ol. Pp Bilmiyorum. Fakat bildi im bir şey o da hayatta bir takım vazifelerin d olduğudur. Ne ise, eğer günün birih. 'de ıztırab çekmeğe başlarsan seni teselli edecek gene ben olacağım, © Nöelbi arkadaşından ayrıldığı zaman ia kalbini açtığı için biraz teessüf edi. yordu. Bu soğuk kalbli kadın elbetteki nun söylediklerinden bir şey anlıyamaz. Maamafih sırrını bilen yalnız Leonie olduğu için, artık arada bir ona koşuyor ve her şeyi ova anlatmaktan büyük bir duyuyordu. Leonie de dostunun bu sadetinin devam ettiğine hayret etmeğe muştı, bir gece, pirktan * geçerken sevgilisinin kolları arasında ştü. Nöelbi arkadaşını yanına ça. ve onu sevgili Rodolphuna takdim i, © günden sonra Leonie biraz da. iki sev. İl Püntns min eöehi Senin: 58 Ala © — Bursada kocasının ihtiyar bir ha- lığı için halam ona pek ehemmiyet di. Dün gelen mektubunda, bu m hastalandığını, kendisini yant- “na davet ettiğini bildiriyordu. Doğru sunu İstersen biz bundan bir şey anlı J dık. Bir taraftan halasının yanına itiğini söylüyor, diğer taraftan da o e olduğunu bildiriyor. Bu Otelde “yapacağı masrafları nasıl ödeyeceğini! yen miyoruz. Mutlaka gene annemin “başını ağrıtacak, evin parasından İsti- Zerrin kayıdsız bir omuz silkmesile özlerini bitirdikten sonra masanm indeki notalar arasından bir zarf arıp Nerimeye uzattı: İşte mektubu... Otelin damgası da “zarfın üzerinde... in hakkında da çok iltifatlı sözler yaz- MIŞ... © Nerime kıpkırmı: en bir şey alıyormus gibi eğildi ve sa- n bir sesle: — Feridun da Çelikpalas oteline in « , dedi. bazan - kocasının evde olmadığı saatler.| dar çabuk onun kolları arasına de » evine bile kabul ediyordu. Bir gün Nöelbi beraberce kırlara gi - dip yemek yemeği teklif etti. İk! kadın da kocalarına, ötekiniri evine öğle yemeği. ne davetli olduğunu söyliyecekti. Ro. dölphe bu gezintiye bir de arkadaşını ge. tirdi. İlkönce buna Leoninin biraz cani sıkılmıştı amma, sonradan bu çocuğun gayet nazik ve kendine karşi çok hür. metkâr olduğunu görerek neş'esi yerine geldi. Bir müddet kırlarda dolaştılar. Leoni bu delikanlıyı çok beğenmişti. Bunun i- çin, gezerken onum koluna girmesine mâ. ni olmadı. Delikanlı ona, kimsesiz ve yal. nız bir hayat geçirdiğini ve bütün ideali. nin kendisini anlıyacak ve sevecek akıllı bir kadına tesadüf etmek oldöğunu söy. lediği zaman kalbi heyecanla çarptı. Küçük bir otelin restoranında yemek yediler. Yemekten sonra Nöelbi ile Ro - dolphe ortadan kayboldular. Leoni genç adamla başbaşa kalmşıtı, onlar da beraberce bu kır otelinin bah. çesinde dolaşmak için masadan kalktı. lar. Genç adam onu öptüğü zaman Lemi buna şaşırmadı ve kendini müdafaa dahi etmedi, Bu şeyin böyle olacağını tahmin etmişti. Şimdi delikanlı onun kulağına bir şeyler fısıldıyordu. genç kadın: — Hayır... Hayır... diyordu. — O halde yarın? Leoni başını eğerek yavaşça: — Peki! Diye mırıldandı. — Sizi üçte evinizin köşesinde bekli. İ tanıyormuş ve birden onun yeceğim, — Olur. Leoni hayret ve teheyyücle bu deli. düş. müştü, Arkadaşı ile sevgilisini uzaktan gör. dükleri zaman Leoni: — Sakın onlara bir şey söylemeyiniz! Diye fısıldadı. Sonra ilâve tü: — İsminizi bile bilmiyorum. — İsmim Mauricedir. Birbirlerine gülümsiyerek bakıyorlar. dı, * Gece, genç kadın uyuyamıyordu. Hep 908 Maurice'i ve randevuyu düşünüyordu. Garda ayrılırlarken genç adam yavaşça: — Yarın üçte değil mi? Diye fısıldamıştı. ati geldiği zaman Leoni biran bile tered. düd etmeden Maurice bulacağı yere koşmuştu. Saat tam üçtü. Üç buçuğa ka. dar heyecan içinde bekledi, Maurice gel miyordu, acaba saati yanlış mı anlamış. (1? Yoksa Maurice onu görmekten vaz mı geçmişti? Sanki senelerdenberi onu tarafından | iş gibi ızbırab içinde idi. Bugünden sonra bir hafta kadar N&. elbi'yi göremedi, ona ilk rastgeldiği gün Nöelbi lâkırdı arasında ehemmiyetsizce şu sözleri söyledi: trke: — Sahi sana söylemedim dej ? Ge. çen gün beraber gezmeğe gittiğimiz deli. kanlı ertesi günü bir otomobil kazasında zavallıyı üç gün evvel gömdüler. Öyle müteessir oldum ki. Leohi sapsarı kebileniğti: — Oh... Zavallı çocuk! Diye kekeledi va arkadaşına göz yaş. larını göstermemek için bir bahane ile birdenbire onun yanından ayrıldı . Mimar aranıyor MiNi sarayların daimi mimarlığına yüz elli lira ücretle bir mimar alınacaktır. Diplomalı ve inşaat işlerinde tecrübeli olup bu vazifeye talib bulunanların Dolmabahçede Milli Saraylar Müdürlüğüne müracast eylemeleri. «4501 Türkkuşu İstanbul İspekterliğinden: 1 — Geçen sene ve bu sene Türkkuşuna yazılan üyelere kamp için vesika verileceğinden 28 Haziran akşamına kadar «Taşradakilerin omektublaşs müra » caatları, 2 — İmtihanlarını bitirenler derhal gevkedilecektir. UWdkL Yazan: GÜZİN DALMEN — Ne diyorsun? Demek halam lüks sı vardır; fakat zengin bir kadın ol İbir otele inmiş öyle mi? — Çelikpalas Bursanın en muhteşem otelidir. — Bu kadın çıldırmış vallahi... Şayanı hayret bir şey! Sonra da gelip annem - den para dilenecek, bizim hakkımızı yi- yecek! Hep gösteriş belâsı bunlar; ha- Jam daima kendisini zengin bir hanım efendi gibi göstermek hevesindedir; fa- kat bu derecesine artık tahammül edi. lemez. Bizimle adetâ alay ediyor. Biz burada bütçemizi tanzim için hususİlyemek saatleri, tahammül dersler verelim, bin bir mahrumiyete katlanalım da hanımefendi en zengin kimselerin indiği otellerde boy pöster. sin! Hiddetine mağiüb olarak söylediği bu İsis aç oku; şe-|sözler Zerrini pek toeşial ettiği Için Nerimenin yüzünün sarılığını, dudak larının titremesini farkedemiyordu . olmuştu. Bu hele- Nerime bundan istifade ederek büyük im Zerrine, göstermemek için yer bir irade kuvvetile kendişini topladı ve «4508» lerini düşünmiye başladı; Münir bir re bin bir fena ihtimal geçiyordu: — Ya Meliha ile aralarmda bir şey varsa! — Ya bana karşı sevgisi yalan ise! — Ya bütün sözleri, bakışları, tavır- ları, sahte se! Hayır, hayır Hütün bunlara imkân yoktu; Meliha gibi adi bir kadın Feri- dunu baştan çıkarmak için hilelere mü. racaat etse bile Feridun ona yüz ver- mez, onu mühimsemezdi. Esasen ars- larında bir şey olsa, Feriâdunun Nerime ile nişanlanmasına ne mâna vardı? ona bitmiyecek tükenmiyecek kadar u- zun göründü. Nişanlısını ancak geç vakit geleceğini bildiği halde yerinde duramıyor, bir düziye saate bakiyor, pencereden pencereye koşuyordu. Hele Süheylâ hanımla bana geçen edilmez de- İrecede ağır ve sıkıntılı idi. Her ne ka- dar kendisine hitaben fena bir şey söy- lemiyorsa da, her halinden, hattâ sükü- tünden bile, müstakbel gelinin harekâ- tını tenkid etmekte olduğu görünüyor- du. Nerime öğleden sonra da bir tarafa çıkmadı, eline bir kitab alarak ta Fe- ridunun geleceği saate kadar okudu. Aşağı sofada onun âyak seslerini duy- arkadaşile başka şeylerden konuştu, pi- İduğu vakit kapısını aralıklayarak ölşa-İr yano çaldı, şarkı söyledi. rısını dinledi ve Feridunun annesile Ancak bütün bu sahte ve zahiri gay-!konustuğunu işitti: retlerden sonra gelip odasına kapandığı ğ Halasını Feridun beyin indiği lüks| vakit, gözlerinden yaşlar akarak Meliha ele yerleşmiş dimas'ndan hayretler hanımla Feridunun ayni vapurla seya- çinde kalan Zerrin bilâlhtiyar bağır |hat ettikten sonra ayni otele indiklerini | var... Yoksa Nerime? ve üç gün Üç geceyi beraber geçirdik - — Nasılsınız anne? Ne var ne yok? — Hiç bir şey yok oğlum. — Ne oldu? Sesinizde bir başkalık — Hayır hayır, Nerime iyidir. bu O gece pek fena uyudu, ertesi gün de| 'erda kullanılan en tesir ri hamsi büyümelerini N şurubu her CİN KANZUK ECZANESİ gibi li şuruptur. Çocukların terrin eder, eczanede bulunur Beyoğlu, İstanbul Emlâk ve Eytam Bankasından Satılık Esas No. Kuzguncuk Yenigün sokağı No. 6. Fatih Muradpaşa mah. Sofular cad. eski No. 24 yeni 24. 731 Emlâk siyaseti Nev'i Mesahası Depozito — Evin 18/32 — 112.60 His. 575.10 Bostan 953.30 M2 115.02 Adresi ve izahatı yukarıda yazılı gayrimnkuller peşin para ile ve açık arttır. Uykusuz bir geceden sonra randvu sa.) ma usulile satılacaktır. İhale 5/7/939 Çarşamba günü saat ondadır. İsteklilerin bildirilen gün ve sa. atte depozito akçesi, nüfus tezkeresi ve Emlâk Servisine gelmeleri. (719) üç kıt'a vesikalık fotoğrafla Şubemiz (4527) İstanbul Telefon Abonelerine 1939 telefon rehberi tâbettirilmek üzere olduğundan halen elde bulunan reh. berde büyük harflerle meslek sırasında, 939 tarihine kadar yeni rehberde devam edip küçük ilânı bulunan abonelerimiz 20/7/ etmiyeceklerini — bildirmedikleri takdirde buna aid kararname mucibince ilânları yeni rehberde de aynen meşre dilerek tarifesi mucibince ücretleri tahsil edilecektir. Bu kabil vaziyette olanlarla yeni rehberde ismini büyük harflerle yazdırmak ve reklâm yapmak arzusunda bulunan Müdüriyet Abonman Amirliğine müracaatları rica olunur. abonelerimizin 20/7/939 tarihine kadar <b> , DİREKTÖRLÜK Emlâk ve Eytam Bankasından: Satılık Emlâk Esas No. Yeri Kıymeti Ni Mesahası Depozito 709 Eski Ortaköy veni Hacı Mah. 2200.— Bahçeli evin — 440.00 mut mah. Gürcü kizı sokağı 4/10 his, eski 19, yeni 23 No.taj L 862 Beyoğlu Taksim Hüseyinağa (370.— Evin 1/2 his. 74.00 mah. Çaylak sukuğı eski 62 ye. ni 58, MI Beyoğlu Kamorhatun mah. 125. Evin 1/4 his. 25.00 Bostan Feslihan sokağı No. es. ki 55, yeni 57 taj 57. 1143 Üsküdar, Altunizade | mah. 1214.— Ağaçlı arsa - 7409.80 M2 242.80 Selâmsız, Tophaneli oğlu soka. 13/24 his, ğı No. es yeni 15,21,25,21 Adres ve tafsilâtı yukarıda yazılı gâyri menkuller İsizsiz sekiz senevi taksitle ve açık arttırma usulile satılacaktır. İhale 3/7/939 Pazartesi günü saat ondadır. İsteklilerin bildirilen gün ve sa- fus tezkeresi ve «180» stte depozito akçesi, Emlik Servisine gelmeleri, değ yorum. — Pekâlâ; odama çıkıp yıkandıktan sonra konuşuruz. Yarım -aat müsaade edin. — Ben'yarım saat sonra gelir yazı 0- danda seni bulurum. Nasıl, iyi seyahat ettin mi? Genç adam kısa bir cevabtan sonra koşarak merdivenleri tırmandı. Neri - me, âşağı inmek için bir hareket etme- miş, nişanlısını annesinin yanında gö- recek yerde yukarıda beklemeği tercih etmişti. Feridun, iki kolunu açarak ve gözle- rinde derin bir aşkla ona yaklaştı, genç kızın biraz mahzun bir gülüşle titriyen yüzünü elleri arasına aldı. — Sevgilim! Nihayet sana kavuş - tum, Onun helecanla çırpman < gözlerini, nefes alamıyormuş gibi açılan dudak - larını bir çılgın gibi öpüyor, kanmadan tekrar öpüyordu. Bu birkaç gün bana ne kadar uzun göründü Feridun! — Bana da yavrum... Bunun için e- Emâen gi kadar scele ettim; hat- lâ bir işimi bitirmeden trene utlayıp yo- la çıktım. Artık gözüm hiç bir şeyi gör- yordu, sade seni ve seni kollarım a- rasına âlacağım saati düşünüyordum. Kendisini nişanlısının kuvvetli kek ları arasında bulduğu dakiiendan itiba- ren Nerimenin bütün şüpheleri ve ü - züntüleri birer birer dağılıyor, ateşe gösterilen kar taneleri gibi eriyordu: Onun gözlerinde aşkımın kuvvetini, dudaklarında kalbinin ateşini duyuyor, üç aded vesikalık fotografla Şubemiz «4528» ; fakat sana bir şey söylemek isti-Jbu mağrur adam için dünyade biricik kadın olduğuna inanıyordu. — Sen biraz solgunsun Neri? Gözle- rinin etrafı morarmış.. yorgun veya has- * ta mısın yavrum? — Bir şeyim yok; bu gece az uyu - dum da ondan. — Niçin? Bir şeye canın mı sıkıldı? Annem bir şey mi söyledi — Hayır, hayır, annen değil. sana arın söylerim. — Pekâli O halde şimdi müsnade et de yüzümü gözümü Yyıkayayım... Yemekte buluşuruz. Yarım saat sonra Süheylâ hanım oğ- Yunun odasına girdiği zaman onlu ayak- ta, elinde tuttuğu bir mahfazada mü - cevheri seyretmekle meşgul gördü. An- nesi yaklaşmca, Feridun lâkayid bir ta- yırla mahfazayı kapıyarak masanın üze rine koydu ise de Süheylâ hanım göz ucile bakarak parlak taşları görmüştü. Feridun â&nnesine hürmetle yer gös- terdi, kendisi de karşısındaki sandalya- ya oturarak bekledi; fakat masanın ü- zerinde Nerimenin'büyük bir resmini görünce; Süheylâ hanımın bütün irade- si elinden gitmiş, bütün (htiyatları u - nutmuştu. Öfkeden titriyen gözlerini oğluna kaldırdı ve parmağile masanır üzerindeki mahfazayı işaret ederek ıslıl çalan bir sele haykırdı: — Bu elması da ona mı? Seninle eğ lenen bu kızı hâlâ şımartmakta devam edecek misin? — Ne demek İstiyorsunuz anne? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: