11 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

11 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Sayfa «Son Posta» wn #afrikası: 37 SON POSTA MISIRINCISI Yazan; Masan Adnan Giz Turanşahın ölümü — Nasıl nişancı mıyım? Sevüktekin alay etti: — Mükemmel banginizi şişlemeli? — Erkekser ) — Hakkın var! Onunla hesabım var! Gene odanın nir ucuna giderek Se - vüktekinin tam kalb'ne nişan aldi ve hançeri cirid atar gibi savurdu. Birden ji şıklık oldu. Ayşe k davran- kuvvetile Sevü! zerine Cesur kız, tak Sabihten önce lattr. Dişardan yordu. Cama termamarak haykırdı — İmdad! taran yok mu? Feryadı yarım kaldı. Savih bir tek- mede zavallıyı yere serdi. Hiğdetin - den kuduran arab genci kölelere ses- lendi — Çabuk bana bir hançer bulun! * in aşağı yoksa kuleyi tu- parak pencereden fir- ültülü sesler geli - 'Turanş tuşturacağız! Kulenin penceresinde hükümdarın korku ve ıztırab içinde sararan yüzü göründü: — Hayatımı hağışlayın Emirler! Ben ettim siz etmeyin, affedin beni. — Çok lâf etme, in aşağı. — Beni öldürmiyeceğin!zi temin e- din ineyim. — Sen bize teminat verdin mi? — Kusurumu affedin diyorum. Her şeyden vazgeçiyorum. Kıymayın ba -| na! Aktay: — İş uzadı -dedi- tutuşturun kuleyi Kölemenler zaten haz'r olan ateşle- rini fırlattılar. Çam tahtasından yapı- lan ve üzerine kalın bezler kaplanan köşk birkaç yerinden parladı. Şimdi düz ve parlak alevler bir do- nanma eğlencesi #ibi semayı kaplıyor, kadırgalarda bulunan esirler güverle- lere fırlamış Korku içinde bu yangını seyrediyorlardı. Ateş kuley! rınca etrafa çiviler ve kıwilermlar yağmıya başladı. Avluda toplanan Kölemenler bir ateş yağmuru altında kalmışlardı. Baybars: — Geri çekilelim “dedi- yoksa biz de pişeceğiz Avludan nehir boyundaki yola çe - kildiler, metrük köşke yaklaşmışlardı şimdi Aktay: — Bu köşkte kimse yok mu? diye sordu? Aybey: — Hayır sultan o köşkü yazın suya girmek için yaptırdı. Yazık bir banyo yapmadan öle - cek! Birden Aktay bir küfür savurarak Baybarsa doğru sıçradı. Havadan ge- Kn bir hançer kulağını sıyırarak geç- mmişti. dik? Silâhlar çekildi. Metrik köşkün pen- ceresi açılarak bir kadın feryadı yük - Bu ne yoksa bir hücümamı uğra- selmişti. — İmdad! Can kurtaran yok mu? Baybars: — Koşun "diye haykırdı- köşkte biri- ni öldürüyorlar. Demindenberi bu kavgasız isyandan bir şey anlamıyan yüze yakın Kölemen köşke hücum ettiler, kapı kırıldı. Zen- ciler kılıç darbesinden değil izdiha - mın şiddetinden can verdiler. Sabih büyük bir intikam zevki ile parçalan- « dı. İki sevgili kurtarılmıştı. Bu mücadele esnasında yangın kor- kunç bir şekil almıştı. Kaplamalar öy- Je parlak bir alevle yanıyordu ki, esir Terin kadirgasında bu dehşetli manza- rayı seyreden «Joinviller: — bu kadar lâtif bir yangın görmedim!» dedi. Etrafa Sıçrayan ateşlerden diğer , tanımakta güçlük çekmezlerdi. köşkler ve kuleler de tutuştu. Kral ve prenslerin bulunduğu kule de pai yınca esirler bir vaveyla kopardılar. «Esirleri çıkararak onları da; lara bindirin» emrini verdi.| Dakikalardanberi korku içinde kı ranan Sen Lui ve arkadaşları pej bir halde kuleden çıkarıldı. Kölemen- ler eğer esirleri biraz dikkatle gözden geçirseydiler, arkalarındaki haçlı es - vablarına rağmen Mansur ile Şem'unu İ” Alevler artık kuleyi tem manasile sarmıştı. Turanşah balkona çıktı. Du- mandan ve yarasnın ızlırabından O kadar bitik bir haldeydi kipar- maklıklara tutunarak bir dakika dur. du. Fakat sıçrayan kıvılcımlarla eteği tutuştu, yanıyordu. Birden acı bir fer- yadin kendini kuleden Nile attı. Emir iler bir an me yapacaklarını şaşırdılar. İSular Turanşahın üstüne kapanmıştı. Beş on saniye geçti. Sultan karşı sahi- le yakın bir yerde suyun üstüne çıktı. İlmulmaz bir süratle yüzüyor, uzak- laşmıya çalışıyordu. Kölemenller arasında bir İkoptu. — Tutun kaçıyor. Eğiye yakın asker suya atıldı. Nilde İmüthiş bir yarış başlamıştı. Bu heye. cank sahne pek uzun sürmedi. Asker- lerden biri düşman kadırgalarmın ö - İnünde sultana yaklaşarak elirdeki İrmzrağı bâğrüne sapladı. Arkasmdan İyetidenler ağızlarında taşıdıkları kı - luğlarım rastgele vücüdune sokup Çi- kardılar. (1) Suyun sathmı kızıl bir daire kapla- dı. Ateşten kaçan genç suda con di. SaMhaddin Eyübinin, haçlılar üzerine kazandığı bir zaferle doğan Eyübiler gene haçlılara kazanılan bir ferin| akabinde Turanşahın ölümü ile suya! düşen bir kor parçası gibi sönüp gitti. gürültü Son hükümdarın kanlı cesedi karaya karılırken coşkun bir sayha Nil sa- Rerini inletti: — Yaşısın Türk Kölemenleri!. Mısır tarihinde yeni bir devir başlı- yordu. » — Şimdi esirleri ne yapacağız? — Fidye alır, saltveririz! Emirler, arkalarından kırk elli Köle- menle beraber kadirgalara gittiler. Sa- bahtanberi seyrettikleri müthiş hödise- ler karşısında ecel terleri döken haç - lar, elleri kihçlı ve baltalı Kölemen- n kendilerine doğru geldiklerini gö- rünce hemen titremiye tavroz çıkardılar. Artık ö zırlanmışlardı. Sir Joinvil yanında bu- lunan, Budipeline <Baudovin D'İbe - lin»e sordu: — Siz bunların Wisanını bilirsiniz mösyö! Aceb bize ne yapacaklar — Muhakkak kafamızı kesecekler: — O halde ben kendimi müdafaa et- meden <Sainte Agnâs» gibi ölmek is- tiyorum. Birkaç adm #lerliyerek eli baltalı bir Kölemenin önünde yere diz çök - tü. (2) ve istavroz çıkardı. Kölemen hayretle arkadaşına sordu, — Bu adam ne istiyor benden — Görmüyor musun boynunu sana uzatıyor! — Çekil, önümden be! Ben sığır ka- kabı mıyım? Omuzlarından tutup kaldırmak is - tedi. Joinvil kölçe halinde yere yığıl- dı. Korku ve heyecandan bayılmıştı. — Bunlsr ne yiğit adamlar! Dokun- madan göçüyorlar. anlaşma yapmak için geldiklerini an- layınca sevinçlerinden, ne yapacakla- rın: şaşırdılar. Yeniden konuşmalar başladı. Kölemenleri Türe Hüsamed -| (1) Muhterem okuyucularım arasında bu sağıneleri biraz muhayyel bulanlar Tarsa, | hâdiseyi bizmat gözü ile görüp kalemi ile ya- izan « Sir Jolnvilesin hatıratına müracaat İetmeleri rica olunur: Les memolres de Sir | Jotnvile «89» uncu bab. 15 Elinin Bulmacası 4 — Vilâyet-üye, $ — Paşa-genişlik. 6 — Kasabın sattığı-at oyavrusu-kasabın sattığı, 7 — Ürüm kütüğü 8 — Mahkemede görülen-siyah saçlı yü- zünün rengi bembeyez olmıyan. 9 — İkram etmek. 10 — Bir kadin ismi-san'st, Geçen bulmacanın balleülimiş şekli: Soldan sağa: 1 — Kaya-baki, 3 — hü-se-yaz 3 — Pa-göce-şa, 4 — A-deneme-N 8 — Yer-zehir. 8 — Bre-nem. 7 — D-Böeler-B, 8 — El-İnat-Ya, 9 — LAr-im-Bad. 10 — İlân-Kura din haçlıları da Maitre Nicole temsil ediyordu. (Arkası var) (2) e7üsinei bab: Las memöires de Sir Jo- Javille, Bir doktorun günlük notlarından Kan çıbanları Uçlarında kıllar görülen kan çıbanları ma hemen heryerde sıksık tesadüf edilir. Ekseriyetde çok kulli yerlerde çıkar. Çok “aci ve iztırab verir. Bu kan çıbanlarının birkaç tanesi bir araya gelir de büyük ve geniş bir saha İktisab oderse işte buna Eskiden şirpençe çok tehlikeli addedi - len bir hastalık idi. Hattâ bu hastalıktan ölen padişahlar da görülmüştür. Birinci Yavuz Selim gibi. zannediyorum dördün- cü Bağdad fatih! Murad da bundan öl- müştür. Her ne hal ise şimdi şirpençelerin © kadar büyük kıymeti ve ehemmiyeti mamıştır. Tedavi ve ameliyat ile beş on gün zarfında iyilişir. Kan çıbanları ista- filokok denilen ve cerahat yapan bir mikrob tabtı tesirinde husule gelir, Bu mikrob kana karışarak vücudün ötesin- de berisinde büyük fronklozlar meydana gelirir. Ve hastalara çok ürücü dakikalar geşirtir. Kan çıbanları ya bazır aşi ve - yahud kendi çıbanından alınan cerahat tan yapılan aşı ile tedavi edilir. Ayni za- manda harici tedaviyi de ihmal etme - melidir. - Çıbanlara opansıman alkol (le veyahud tentürdiyod İle veyahud riyanol Ne yapılır. Ve sarılır. Ayni samanda eli. Gi de çok temiz tutmak ve bütün Kılları düşürmek İlsımdır. Çok sik bekerrür e - den kan çıbanlarında başka sebeb görül- müyoraa eker hastalığını düşünmek mecburiyeti vardır. Böyle vak'aları çok gördük ve hastalar şeker hastalığına du- çer olduklarını ancak bu çıbanlar dola- yislle yapılan iirar tahillinden anlamış lardır, Son Pota, & PP O Temmuz fi Milli küme şampiyonluğu kime verilecek ? İstanbul Futbol Ajam, 1937 - 38 İstanbul şampi- Mü xume maçlarının, bundan beş ay evvel İstanbula gelen talimatname- sinin çıkardığı malüm hâdisenin neden ileri geldiği henüz unutulacak kadâr eski değildir. o zaman dört İklüb arasında yapılan anlaşma üzeri - İne Beden Terbiyesi Umumi Müdürlü- ğünden baz: dileklerde bile bulunul - muştu. Birkaç klübün anlaşmadan ayrılıp maçlara İştirak etmesile noktai naza - rında ısrar eden Galatasaray ortada kalmış ve Beşiktaşla yaptığı maçtan dolayı da buğün. Beşiktaşa üç puvan, | ve delayısile Demirsporun bu - günkü avantajını temin etmiştir. Bir sahaya çıkmamak yüzünden iki İklübe birden bu kadar hizmet etmiş 0- lan Galatasaray üstelik puvan kaybet- mek, karşı tarafa Üç gol kazandırmak suretile çektiği ceza kâfi değilmiş gibi, şimdi bir de oynamadığı bir maçtan dolayı ayrıca da üç veya iki gol yemek mecburiyetinde kaliyor. Mili küme maçlarının başladığı ta- rihten, daha birkaç hafta evveline ka- dar lig cetvelinde en son vaziyette ça- balıyan Galatasaray, Ankarada kaybet tiği iki maçtan sonra önüne çıkanı ye- ne yene en aşağıdan, en yukarı çık ” mış. milli küme birinciliği için Demir. sporla başbaşa bir vaziyete gelmiş - tir. Şimdi'ne olacak?. İşte işin ehemmi - yetli noktası budur. Bir sene evvel, Beşiktaşla Güneş ta- kumları arasında tıpkı bugünkü gibi İpuvanlar müsavi olmak şartile bir va- ziyet olmuştur. İstanbul Futbol Ajan - lığının bu müşkül meselenin içinden nasıl sıyrılacağı merakla bekleniyordiz. İ Bu sırada Beşiktaş klübü kazandığı İbir galibiyeti elden kaçırmamak için süratle federasyona müracaat etmiş ve ziyetin haklı olduğunu, şampiyonlu Bun kendisine aid olacağını bildirmiş- ti. O zaman, futbol federasyonu teknik bürosunda çalışan, (şimdiki İstanbul futbol ajanı bakın o hikâyeyi nasıl an- latıyor? <1937 - 38 senesinde İstanbul şam - /piyonluğu iki klübün müsavi puvan - İları dolayısile karışık bir şekil almıştı. Futbol federasyonu gol averajını na - zarı itibare almış. Beşiktaşın itirazını reddederek Güneş klübünü şampiyon ilân etmişti. Futbol Federasyonu puvanlarda mü- savat olduğu takdirde averaj usuğile şampiyonluğun tasyyün edeceğini tesbit etmiştir. Atılan göller, yenen göle taksim e- dilerek ç'kacak harici kısmetin büyük olan; esas olduğuna göre Galntasara - yın şampiyonluğu tabiidir.» Geçen sene bu yolda yapılan bir he- sahın, bu sene başka bir şekil alacağıs nı ümid etmiyoruz. Şayed, futbol federasyonu, geçen s* ne tatbik edilen bir usulü bu sene de - öştirecek olursa her zaman dediğim gibi, gelen, gidenin yaptığını bozacak ve bu iş de böyle devam edip gidecek” tir. * Biz haklı bir mütaleayı bu şekilde yürütürken akşam #üzetesinden bi - rinde federasyon reis vekili Ziym Ate- şin beyanatı çıktı. Galatasarayla, Demirspor arasında puvan yüzünden ortaya çıkan averaj meselesi hakkında biraz muğlâk O biri şekilde beyanatta bulunan Ziya Ate- şin birbirini nakzeden mütaleaları kar| şısında kaldığımız için bu hususta, fe”| derasyon rels vekilinin verdiği kat'i kararı anlamamıza imkân hasıl ol - madı. Federasyon reis vekili, dün sabah kendisine. müracaat eden bir arkada- şa: yonasında olduğu gibi gol averajına sahib bulunan Galatasaray şampiyondur, diyor — Galatasaray şampiyondur! de - miş. Dün öğleden sonra telefonla görüşe diğer bir arkadaşa; — Demirspor şampiyondur! demiş. Gazeteci bir arkadaş da bu ikinci ha” vadisi ele alarak Demirsporun şampi * yonluğunu ilân etmiştir. — Ayni gün saat 2 de Ziya Ateşten gelen bir telgraf ise bu hususta her - hangi bir karar verilmediğini, gazete- ye hiçbir şey yazüdmamasnı bildir mektedir. Dört saat içinde değişen bu üç muhtelif vaziyetten hangisinin doğ ru olduğunu biz de merak ediyoruz. Ömer Besim Milli küme şampiyonluğu ve Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğünün bir tavzihi Ankara 10 (A.A.) — Beden Terbi - yesi Genel Direktörlüğü federasyon * lar dairesi başkanlığından: Bu hafta İstanbulda yapılan maçlar la milli küme müsabakaları sona er - miş ve Galatasarayla Demirspor (39 er puvanla başta kalmışlardır. Bu iki takımdan hangisinin milli küme şam” piyonluğuna hak kazandığı vesaik ve mevzuat üzerinden federasyonca tet - kik edilmekte olup bu hususta henüz verilmiş hiçbir karar yoktur. Her 'iki tarafın hakları kâfil olacak kararın teb tine değin söylenilecek sözlerin ve “ ya intişar edecek yazıların indi müta” İcalardan ibaret olabileceğini tavzih ederiz. el e - Siyaset âleminde (Baştarafı 3 ncü sayfada) mülâhaza iledir ki Yugoslavya nat Prens Pol ile Yugoslav nazırlarının Orts | Avrupaya yaptıkları seyahat nasıl esasb bir siyasi veçhe tebeddülü ile neticelen. memiş ise, Köseivanofun Berlin ziyare ftinden de, bu manada bir değişik netice ye intizar etmek doğru değildir. diyorus Selim Ragıp Emsp Birecikte Halkevi faaliyeti Birecik (Hususi) — Hissedilen mü © him bir ihtiyacı karşılayan Helkevi İaydah mesaisine devam eylemekte © Evin içtimal kalkınma üzerinde oy * İnadiğı rol takdirle anılmıya şayandır Bu defa teşkil edilen bando noksa5” lardan birisini daha tamamlamıştır. Resim bando mensublarını gösteri 7 | yor. Sİ Di n Teb Ratip Türkoğlu « Sirkesi: Viyana oteli sıram. No, 26, Kat 1 de hergün öğleden sonra sat 14 des 40 ye kadar bas alarım kabul eder,

Bu sayıdan diğer sayfalar: