Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
£ Sayfa SÖON ' POSTA.. Teküdüğ? 11 .. i ğ BK Z bi EPE ağ| A AM b H ergün Resimli Makale : — Âlim ve cahil bir nok(ada b"_lîî" — İ| Soz“n kısası H Sürproduksion kanunu Boğaziçi vapurunda îi Yazan: Muhittin Birgen __) e—>, üyük Millet Meclisi kapanmaz. Y Gan evvel, bir kanunu hüküm. den kaldırdı. Geçen günkü makalemizde de, söz arasında kaldırılmasından bahset- miş olduğumuz bu kanun, sanayi hayatı. mızda büyük bir manası olan ve mühim bir rol oynamış bulunan bir müessese idi. Onu, kanun koleksiyonlarımız arasına sevketmiş olan fikir, . memlekette yeni kurulmakta bulunan bir sanayi faaliyeti. nin, muayyen bir plâna göre tanzim ve idaresi gayesini gütmüştü. İlk fabrikalar kurulurken tasarlanmış olan plâna göre, kuvvetli bir gümrük himayesine istinad edecek olan bu fabrikalar o kadar çok kazanacaklardı ki eğer hususi bir kanun fle istihsal işi herhangi bir kayıd ve ku. yud altına alınmıyacak olursâ memle. kette herkes ya fabrikalar kurmaya, ya- hud da mevcud fabrikalarını genişletme. ğe teşebbüs edeceklerdi. Bu hareket, her hangi bir nizama tâbi olmadığı takdirde bunun nihayet istihsal işinde evvelâ bir anarşi, sonra da büyük bir sürproduksi. on, yani istihlâkten fazla, istihsal netice. gi doğuracağı düşünülmüştü. İşte, bu mülâhazalarla bu kanun çıka. mldı. Kanuna göre yeni bir fabrika kur. mak veyahud mevcud fabrikalarına yeni lâveler yapmak istiyenler mutlaka İktı. sad Vekâletinden müsaade almak b riyetinde idiler. Bu suretle, devlet sınaf Istihsal işini istihsal ile istihlâk arasında daimi bir ahenk vücude getirecek bir ni. zam içinde idare edip gidecekti. B | Fakat, bütün bu gibi işlerde olduğu gibi, evdeki pazar çarşıya uymadı. İlk bakışta, yeni doğan bir sanayi faaliyeti. ni, piyasası dar bir memlekette, ilk ham. lede sürproduksion hastalığı yapmamak gibi gayet masum bir gayeyi istihdaf e. den bu kanun, sonradan görüldü ki bil. hassa bir pahalılık sebebi olmuştur. Bir taraftan gümrük himayeleri yükseldi; di. Ber taraftan ithalât maliyetleri yükseldi: ayni zamanda memleket sanayii arasında rekbet imkânları olmadı. Bunun neticesi olarak ta sanayi mamulâtı, bilhassa men. sucat kısmı, mütemadiyen pahalandı. Bu rejime göre, ellerinde bir fabrika. darı olan hususft teşebbüslerin hesabhsız para kazanmakta oldukları veyahud he. Babsızca israflar içinde yüzdükleri mü. hakkaktı. Ayni zamanda bu rejim, gerek kurulmuş eski hususf fabrikalar, gerek yeniden kurulma ve tevsi müsaadeleri a- hnmiş tesebbüsler için çok faydalı bir imtiyaz rejimi demek oluyordu: İyi he. sablar ve şartlar içinde kurulan her yeni fabrika veyahud eski fabrikalar, hayli mühim paralar kazandılar veyahud hay. Li geniş israflar yapabildiler. Bütün bu işlerin cezasını da bizler çektik: Müs. tehlikler! Acaba, ara yerde suiistimaller de oldu mu? Bunun için hiçbir şey söylemek doğ. ru olamaz. Fakat, ister olsun, ister olma. sın, hakikat şudur ki bu kanun, takib et.- mek istediği maksadla tam uygun olan bir eser değildi: Meydanda henüz pro. duksian yokken sürproduksiona karşı tedbir almak ve bu tedbiri de bu kadar şiddetli tutmak, lüzumundan çok fazla ileriye giden bir devletcilik demekti. Bu. nun için, bize zarardan başka bir şey ver. miş olduğunu zannetmiyoruz. Bugün bu kanum kalkmış bulunuyor. Fakat, sade bu kanunun kalkması piya, sada derhal bir ucuzluk yapacak olmadı. £ı gibi bu kanunun istihsal işini tanzim bakımından oynıyabileceği faydalı bir 'rolden de mahrum kalacağız. Bu faydalı rol, sanayi teşebbüslerinin ya münhası- ran devlet elinde toplanmasını, yahud da gayri milli ellere geçmemesini temin va. zifesidir. Bu kanun, alelitlak ortadan kal. dırılmca bu vazife ifa edilemiyecektir. Bunun için, kanunun kaldırılması hâ. disesini, himaye gümrüklerinin de düşü. rülmesi işi takib etmek icab eder. Bunun yapılması da mukarrer olduğunu geçen gün söylemiştik. Şu halde, sanayi hare. ketimizde iki tamaflı bir ifrat ifade eden iki tedbirden biri şimdiden ortadan kalk. mış olduğu gibi diğeri de hafifletilmek Üzere bulunuyor. Sürproduksion kanu. nunun kalkması, derhal bu sahada yeni teşebbüslerin meydana gelmesi demek değildir. Fakat, mevcud sanayiin kendi kendisine yeniden bir çeki ve düzen ver. Tanidıklarınızın arasında birisi çok iyi düşünmesini bilen, diğeri de muhakeme kudretinden âciz iki kişiyi tefrik ediniz, göreceksiniz ki yekdiğerine bir ucdan öte uca kadar zıd olan bu iki kişi bir tek noktada birleşirler. O nokta verilen kararda ısrardır. - Biri bildiği, anladığı için, öteki de bilmediği ve anlamadığı için ısrar eder. Bir mecliste tanımadığınız birkaç kişi ile münakaşa mi ediyorsunuz? Fikrinizi kabul ettirmekte zorlük mu “gördünüz? Aksi düşüncede ısrar ederek hüviyeti hak- O kında hükmünüzü verebilirsiniz: Ya hakikaten bilgin, yahud da gerçekten cahildir. Bu iki sınıftan hangisile muttasıf olduğunu tayin etmek de kolaydır: Müdafaa et- tiğiniz noktai nazarın doğru, yahud yanlış ölduğuna ba- kınız, neticeyi kolaylıkla anlarsınız. —- da gari Bir şapka görünce: lirim! vulacaktır. Ç Nereye gitse kovulacaktır Hocanın biri cerre çıkmış, köy köy dolaşıyor, fakat gittiği her Kköyden kovulyyormuş. Günün birinde kabul edileceğinden ümidsiz bir halde kü. çük bir köye gitmiş. Bu sırada da köylüler bir tilki tutmuşlar.. ne yapa. caklarını düşünüyorlarmış. Hocayı — Hoca, demişler, bu tilki bizim kümeslerimize musallat olmuştu. Ta. vuklarımızı boğazladı. Şimdi buna büyük bir ceza yapmak istiyoruz. Hoca düşünmüş: — Ben bu işte size yardım edeb.. Demiş, arkasındaki cübbeyi çıkar. maş, tilkiye giydirmiş, salıvermiş, — Ne yaptın hoca! Dmişler..' cevab vermiş: — Ona öyle bir ceza tertib ettim ki, böylesini siz yapamazdınız. Bu cübbe arkasında iken nereye gitse ko. 93 yaşında Bir dansöz Yarım asır Fransız sahnelerinde kendisinden bahsettirmiş olan Madam Nualla 93 yaşında bulunmasına rağ - men, gene eski valsları mükemmel su- rette yaparak dansetmekte ve gür se * sile harikulâde güzel şarkılar söyle - mektedir. 4| Patates propagandası için Soba borusu, külâhi daha hatırlıyamadığımız türlü türlü şapka çeşidlerini başlarma geçi- ren moda düşkünü bayanlarımız, aca- ba bu yumurta folluğu şapka mode - linden hoşlanacaklar mı, dersiniz? enginar sapı, şekerci kiyafeti İngilizlerin ka. dınlara mahsus kara ordusu için yeni bir üniforma hazırlanmıştır. Kı sa kollu gömlek, avcı biçimi panta. lon, tozluğu andı. ran çorap ve şap. kadan — mürekkeb olan bu üniforma pek pratiktir. Bu. nu giyenler daha ziyade atlı yapanlara benze. mektedirler. melerini mucib olacaktır. Ayni zamanda bazı sahalarda gümrük himayelerinin in- dirilmesi de bütün resmi ve hususi teşeb. büslerin kendilerini sıkı bir kontroldan geçirerek daha rasyonel ve daha idareli işlemeği temine çalışmalarını mucib ola« caktır. Demek oluyor ki, hükümet, iktısad! işler sahasında esaslı kararlara doğru tedricen yürümektedir. Şimdiki halde a. hnmiş olan tedbirler, bndan böyle alına. cak olan bir takım mühim tedbirler bakı- mından yalnız ilk bir adımı teşkil ediyor. Diğerleri de, ya kararnamelerle veyahud yeni kanun projeleri ile bunları takıb edecektir. AÖK et tiye cZiaçın İngiliz kadın askerlerinin spor » danseden kızlar İngilterede patates zer'iyatı müdi - riyetinin tensibile 6 genç ve güzel kız, ülkenin deniz kısımlarında bir turneye çıkarak, danslar yapıp şarkılar söyli - yerek patates istihlâkini artırmak için propaganda da bulunacaklardır. Ruzveltin anası Londraya gidiyor Amerikan Cümhurreisi Ruzveltin 84 yaşında olan annesi, Fransanın 43450 tanluk Slede France transatlantiği ile İngiltereye müteveccihen hareket et - miştir. Oradan da Parise geçerek kız- kardeşini ziyaret edecektir. Madam Ruzvelt, bundan 74 sene ev- vel iik Okyanus sayahatini yaparak, babasını görmek üzere Çine gitmişti. E. Talu _J ay Kudusi Özcan, karısı Me . L—>2) ziyyet, kaynanası İfakat, bal. dızı Dürdane, ahretlik Şazimet.. - Her kimin varsa Allah bağışlasın . nurtopu gibi üç tane de evlâd: Sekizindeki Coş « kun, ortancası Ayten, kız, dört yaşında.. Üç numaranın adı; Cengiz. O kucakta, emzikli. Cumartesiden sövüş, zeytinyağlı dol » ma, irmik helvası hazırlanmış. İskeleden de salatalık, sırık domatesi, türbe siği kese kâğıdlarına dolduruldu. Erikler, 1s. karça halindeki Karamusal sepetine BIğa madığından ahretliğin koltuğuna yoerleş. tirildi. a” Boğaza çıkacak vapurlar, yarışa ha « zırlanmış kir kısraklar gibi.. «Bay mamur, vlâdım: Bu bafur Sövü. ceye gider mi? Ebe Zehranımın gelini do. ğurdu idi de kısmetse göz aydma gidece. ğim, Kocası balıkhanedea kâtibdir.» «Üsküdar, Kuzguncuk, — Beylerbeyi, Çengelköy, Vaniköy, Kandilli, Hisar, Kanlıca, Beykoz, doğru Şavaklar!.. Ru. «Pardon müsü!. Cırcıra gitmez?.» ” Küçük çapta bir «Dolmabahçe» izdıha. mı örneği.. yerler, fazla çiğnenmiş çiklet halinde. Vapurun içi «Kurtuluş: — tramvayına rahmet okutuyor. Alt, orta, yan, ön, 97« ka kamaralar, güverte, kenar, peyksler lebaleb.. Raflar da öyle. İrili ufaklı sepet, çanta, paket, zenbil, bavul, heybe, muh. teviyatı malüm! Hep nevale çeşidleri.. Boğaza giderken boğaz ihmal edilecek de. ğil ya!.. «Biletler!,..» «Ayol kız Sana" verdi idim, ne vap . tın?.> «Hanımcığım, Coşkun Bey! denize attı'» «Lâhavle!..» «Gördün mü başımıza gelenleri?.» «Sağlık olsun canım! Yenisini alırız.» «Neyin yenisini alıyoruz'» Onları « «Bilâtin..» «Bilât milât değil, dişlerimi evde u nuütmuşum!> «Haniya eğlencelik?.» «Kız Şazimet çocuğun mamasımı sans verdi idim, nereye koydun?.» s«ÂAy şimdi bayılacağım' Kuzum efendi evlâdım şuracığa ilişivereyim.> «Ah kale!, Bu vapori Terapyada git « mezek?.» «Madam'! Aktarmaya binersin.» «Allah için azizim, Hafız Bürhan da bu şarkıyı güzei okumuş.» «Bayım hangi Hafız Bürhanı?.. Çalı « nan (bir lügat bulamadım) Rakrmın.. Mü nir söylemiş.» «Ben de Aşkın göz yaşları sanmıştım!» «Haniya çikolâtacı geldi'.> «ÂAnne'. &Ü. b «Ânne bet'.> SY ŞPE U «Gözün körolsun inşallah.. Ne var ge« ne?.> «Simid isterim!» (Çi'xkület isterim!» «Kurabiye isterim'» «Gazoz isterim'» «Çaydan. kahveden?.> «Kahve isterim!!.» «Elinin körünü istersin! Çaaat!.» «Eeceecee!..> «Hanım sustur çocuğu'.» «Senin ne üstüne vazife?”. Yabani!.» «Ağzını topla!'» İSTER İNAN, Birleşik Amerika hükümetile yaptığımız ticaret mu - kavelesinden çok fayda bekleniyordu. Tamamen aksi ne- tice verdiği görüldü. Ticari mahfellerde söylenene bakarsanız: — Bugün iki memleketin alışveriş münasebeti tedrici bir alçalma ile sıfıra doğru ilerlemektedir. — Niçin? diye soruyorsunuz. — İki sebebi vardır, diyorlar. Klering yolile kendi malını bize pahalıya satan Al- manya bizim malımızı da fazlaya almaktan çekinmiyor. Köylü de mâlını tabift Almanyaya satmayı tercih edin - ce Amerikaya yollanacak mal bulunmuyor. Birinci se - beb budur. Sonra Amerika ife yeni mukavele yapılırken içine serbest dövizle alışveriş yapılacağı kaydı haricinde bir İSTER İNAN, (l İSTER 1SF ER İNANMA! N de takas işi konulmuş. Altın diyarında altanla alışveriş yapan Amerikalı bu takas işine — akıl erdiremeyince o kaydı bir kensra bırakmış... İşte ikinci sebeb de budur. Amerika ile alışveriş yapamayışımızın bir kısım se - beblerini bu şekilde öğrendikten sonra soruyorsunuz: — Pek iyi şimdi Amerikaya Türk mal; gitmiyor mu? Şu cevabı veriyorlar: — Gidiyor. Fakat bBuradan klering hesabile Almanya - ya, yahud Holandaya satılıyor. Oradan da peşin para ve serbest dövizle Amerikaya yollanıyor. Yani Türkiye- nin kasasma girecek olan serbest para onların kasasına akıyor. İşlerin bu yolda cereyan etmekte olduğuna: <İster toplarım ister toplamam. Bugü. ne bugün beybası kumsar!. Ağzını yirta. rım vallahi!.> «Af edersin!. Kumsal dedin? Yaniya ki pilâj tutuor?> ' «Hayır! Plâj milâj değil! Emniyette.» «Ah! Çok memnun kalmışım. Acab be. nim roza küpeyi rehinde, satılmaktan kurtarır?.» «Madam ne küpesi?.» «Emniyettedir demedin?. Emniyet Sar. dığında değildir?.» «İlâhi madamcığım!. Pulis!. Pulis kum. sarı'.» «Ne bileyim?. Türkçeyi eğri konuşuor sun anlaşılmuor!.r «Kavak!..> «Gördün mü?. Biz Sütlüceye çıkacak. INANMA! J SNZE Clnm AA