5 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

5 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

0 Sayfa “Son Posta, nn Hikâyesi Bir av hikâyesi 1 ARE... Çenzem > — Muhakkak ki o benim çok hoşuma! gidiyor. — Pek basit bir şey, hemen kendisile izdivaç et. — Fakat ben onun hiç hoşuna gilmi- yorum. — Pek basit mezsin. — Fakat Andrö düşün Xi o bir dul ka- dındır. Ben de karımı velçe ayni derecedeyiz. Benim evim faz- Ja büyük. Benim b Bum işde biraz sosyete ile temasta olmak lâzımdır. Ben becer ve vahşi bir adamım, hal o tan şey, onünla evlene- insanım. O da sporu çok sever. — O halde onun hoşuna gitmekliği icab eder. Zaten onun hoşuna gitmediği- iliyorsun? Galiba bu senin icad ettiğin bir şey... Bu küçük kadin belki de çok mahenb olduğu için kendisini anlı- yamıyorsun! — Yok canım. ben bir polis hafiyeliği yapmak istedim. Domiriguş benim am- camın kızıdır. Halbuki Annette bunu bilmez. Dominigue benim hesabıma An- melle'in ağzımı aradı. Azizim bu cihetten hiç ümid yok. a belki Ben de böyle olmasını isterdim am- ori Annette amcazade- «Size şu yuvarlak gözlerle bakan Bernard Bourdon mu? demiş. O budala ve kendini beğenmiş un biridir. — Hakkın var. Bu cevab pek kat'i. em li olmadığın muhak- ini beğenmiş sözüne gelince: Bütün erkekler az çok kendilerini beğe mişlerdir. Budala demesine gelince! Bun- da biraz mübalâ, sa hukuk fakültesini bitirmiş bir adam- sın! Dominigus hissinde ma, mesele me buluyorum. Ne de ol- — Ab azizim, bu zalim kadırın yanın- da bütün bu şeylerin hiç ehemmiyet yok. Bugünkü günde en büyük adamla- rın â vekili de olsam e. beni daima bir budala olarak görecektir. Kadınlar mantıksız mahlüklardır! Onun boşuna gitmiyorum, mesele budur! — Canım beyhude yere kendini üzü- yorsun! Ümid ederim ki bu kadına sahi- den âşık değilsin, — Sus, sen de derdime derd katma, Bu bahsi kapayalım. Azizim güzel nasi- hatlerine teşekkür ed * arkadaşından İN Bernard ayrıldıktan Bunu söyleyen ihtiyar adam nihayet gazetesini elinden bırakmıya karar ver mişti. Onu elinden bıraktıktan sonra ilerledi, otel müşterilerinin toplu bir halde oturdulları köşede boş kalmış bir koltuğa ilişti. Ve gülerek: elince bu seyahatleri dedi. Biz şimdi an- latmıyacaksınız diye telâşlaniyoruz. Bütün otel kalkı milyarder Hadi A. ziz olduğunu öğrendikleri dakikadan- beri ihtiyar adama amma da İltifat edi- yorlardı. Ondan bir şey bekliyemiye cekleri muhakkaktı. — Hayatınızın başlangıcını dinlemek isterdik, deği. Kim bilir başınızdan ne şayanı alâka şeyler geçm » değil mi? Biraz anlatsanız. İhtiyar adam gülümsüyordu: — Hayatımın başlangıcı mı dedi. O- hu kısaca le anlatabilirim. Çok müş küldü... İşte hepsi bu... Fakat madem ki benim hakkımda bir şey işitmek İs tiyorsunuz o halde ben size hayatımın Sonunu anl m. Hayatımın en me- raklı tarafı da işte bu taraftır. En şayd. mı alâka tarafı. | w ne İyi... — Size çok teşekkür ederiz. — Kim bilir ne enteresandır. Gibi fısıltılar orada hazır bulunan- lar arasihda yükseliyordu. İhtiyar Hadi bey: — Bu hikâyeyi anlatacağım. Çünkü bu hikâye benim kadar bu işle yakın- i|edemiyeceğini anlamıştı. Fakat ümidini | Annette'in boşuna git dan alâkadar olan insanları enterese sonra doğru amcazadesi Dominigue'in e-| vine koştu. Bugün onun kabul günü ol- duğunu, ve Annette'in orada olacağını ordu. Bugün budala olmadığını genç kadına isbat etmeğe karar vermiş bulu- nuyordu. Annette'e, bisküvi ikram et- miş ve her zamanki gibi bu nezaketi reddedilmişti. Bir söz söylemek için: — Madam, dedi, musikiyi sever misi- niz? — Musiki can sıkıcı bir ibarettir mösyö. Bernard genç kadını bir konsere davet| gürültüden kesmedi. Hücuma bir başka geçti: — Tiyatroyu sever misiniz? — Yaz mevsiminde hiç sevmem, gö- rülecek pi tiyatro mevsi- inde gördüm. Şimdi yeni mevsimi bek- lemekteyfii — Madam hangi san'atın sizi alâkadar ni bilmek isterdim. — Mimari beni çok alâkadar eder. Bernard bugün her zamandan daha fazla güzel Annette'in zıddına gittiğini hissediyordu. Genç kadın şimdi ona ar kasını çevirmiş, başkalarile konuşmağa başlamıştı. cepheden * Bernard bütün tini osarfetmiş ek için seksen ki- işti. Fakat na- An i fikr. değişmiş şişkonun biri!» sını ka file. Dominigue'in rivayetine göre nette'in kendi hakkını değildi. Ona «cân sikic demekte devam ediyordu. Tatil mevsimi gelmişti. Bernard der- dini unutmak için deniz kenarına sayfi yeye gitti. Kotra ile gezerek kederlerini dağıtmak istiyordu. İşte bu sayfiyede ta-| rıdığı insanlar tarafından bir gün bir av| partisine davet edildi ve davetliler sında ilk gördüğü çehre Annette Bernard mahvolmuştu. Unutmağ: dığını zannettiği bu kadını sevmekte olduğunu a: du ve bu hal onu müthiş bir kedere ve şaşkınlığa dü- şürüyordu. losundan başl * Avda Bernardın bü talihi olmuştu. Fakat Annette'in av torbası boştu. Bu hal genç kadını sinirlendirmekte idi. O kadar ki Bernardı civarında hissettiği için bir türlü nişan alamıyor ve dehşetli | Surelte genç adama hiddetleniyordu.| Bernard bu hali hissettiği için çok bed-| bahttı. Gene bir aralık karş: karşıya gel- diler ve Annette assbi bir sesle: — Hâlâ bir hayvan vuramadım, dedi. Hatice Hatib İğından yara delicesine | İi ASE T Bu hal şimdiye kadar hiç başıma gelme- mişti. — Ümidinizi kesmeyiniz. Muhakkak ki talih en iyi avı sizin karşınıza çikara- caktır. Tam bu aralık bir yaban ördeği görün- müştü, Bernard nezaketle ateş etmek şe- refini genç kadına bırakarak; — Buyurunuz! Dedi. Annette ateş etmiş, fakat isabet ettirememişti. Son dereced büyük bir hiddetle Bernarda dönerek: — Artik kâfi! diye haykırdı. Bütün uğursuzluğu getiren sizsiniz! Bır lâhza beni yalnız bıraka Bernard keder x SÜRFELERİ, KARINCALARI içersinde satılan KUTU t değildi. Oradan laşmak emelile ilerle- lığına bağlı birlikler için 400000 kilo tutuşturma odunu satın slınacaktır. Açık eksiltme ile ihalesi 17/ Ağustos/939 Perşembe günü saat 14 de yapılacaktır. Muhammen tutarı 4400 li- radır. İlk teminatı 330 liradır. Şartname- si hergün komisyonda görülebilir. İstek- lilerinin ilk teminat makbuz veya mek- tublarile 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 mad- delerinde yazılı vesikalarils beraber Fin- dıklıda Komutannık nalma Komisyo- biran evvel uza meğe başladı. * Gene bir çalılık arasında karşılaştılar. Tam bu ara önlerine bir tavşan çıkmıştı. Bernard hiçbir hareket yapmamış, ateşi Annette'in etmesi için bir tarafa çekil mişti. Halbuki Annette'in tüfeğinden çı- kan kurşun tavşana değil, Bernarda tesa- düf etti ve genç adam birden yere düştü. Fakat hemen yerinden doğruldu. Baca- anmıştı. Zahmetle yürüyor- PTA ABLETİ Yemek salonlarına, yatak ve ban- yo odalarına, mutfaklara, aptesa- nelere, kahvelere. gazinolara, kantalara, eşya depolarına asmakla SİNEK, SİVRİ SİNEK, GÜVELER ve DİĞER HAŞERATI UZAKLAŞTIRMAK KABİL OLUR. Temas suretile mücadele ve imhası lâzım gelen GÜVE ve HAMAM BÜCEKLERİNİN İMHASI İÇİN ve kürklere, elbiselere, çamaşırlara, halılara, dolab ve çekmelerine sandıklara: KRiSTALiZE ASEPTAYI kullanmalı İstanbul Komutanlığına bağlı birlikler için 82400 kilo kuru soğan satın alına caktır. Açık eksiltme ile ihalesi 17/Ağus- tos/939 Perşembe günü saat 15 de yapı lacaktır. Muhammer tutarı 4941 liradır. İlk teminatı 371 liradır. Şartnamesi her. gün komisyonda görülebilir. İsteklileri- nin ilk teminat makbuz veya mektubla- rile 2490 sayılı kanunun 2-3 maddelerin. de yazılı vesikalafile beraber ihale günü belli saatte Fındıklıda Komtanlık Satın- alma Komisyonuna gelmeleri, «5719» canis ona yaklaşmıştı: madınız ya! mmiyetsiz bir yara. Yo- lun üstüne kadar çıkacağım. Orada bir evde telefon var. Telefon edip otom mi Esasen Parise kader gi yok. Orlöanda yaramı sardı- rabilirim. Siz ötekilere bir hendekte a- yağımı zedeled — Fakat siz yola kadar çıkar Daha râ Yolur ü getir ÇARPINTI — BAŞ D VE SİNİRDEN İLERİ ine geldikleri zaman bâca- ğından akan kanlar ayakkablarını bile 1s latmıştı, Arnette'in, bu hali görerek göz- rnard otomobilini faz- * ! Saçmaları Bernardın bacağından çis Di bir müddet daha gıkiiak akika 08 006 öcü tesi sabah Annette onu görm zaman: — Bir şey değili dedi. Bir haftaya Xa- dar ayağa kalkabileceğim. Ey anlatınız bakalım, avın sonu nasıl oldu? Annette'in rengi ne kadar tatlı bir kır. mızılık almıştı. Gözletinde pırıldayan i yaşlar ona ne kadar çok yaraşıyordu! £ | tan sonra size... Annette hıçkırıklarını zorla tutarak: Fakat Annette derin bir hıçkırıkla 0- — Hiç farkında değilim! dedi. O ka-İ|nun sözünü keserek: dar müteheyyiçtim ki... — Bütün bu şeylere sebeb benim. An- nette beni aeffediniz. Sizin çok canınızı sıktım, Artık her şeyin bittiğini anladık- ne POSTA, NIN TEPRİKASI 36 edecektir. Çocukluğumda ve gençli . dimde daima macera kitabları okur- dum. Bundan tam elli sene evvel gü- nün birinde bir gemiye binip Ameri- ; aya gittim. Amerikaya tek başıma ve on parasız olarak çıktım. Mülkiye mek tebi mezunu ve bir memur evlâdı idim. Babam gibi... Bilmem ne kalemi kete- besinden Hadi efendi olmayı varlığım kabul etmemişti. Amerikaya geldiğim zaman İstanbulda ne ana, ne baba, ne hısım # a, ne de bir sevgili bir ni. şanlı #maştım. Hepsini gömmüş, hepsini kaybetmiş ve bir kısmını dâ hiç tanımamış olarak Amerikaya git- miştim. İlk senelerin mücadelesi çok oldu. Birçok iş yaptım. Bir hide- matı şakka mahkümu gibi çalıştım. Başlangıçta hiç bir meslekte muvaffa- kiyet gö di leyor. Bu aç R iyi bir doğdu... Ameri! şöhret salan ayranhanelerimi para sahibi bir ada- mın fikrime inanmasile yaptım. Bura“ larda hem ayran yapıyor. şişelerle ev- lere kadar satıyor, hem de şık kahve. hane gibi masalarla, koltuklarla süslü yerlerde halka az bir para ile ayran içiriyordum... Buraları bilhassa spor » Fakat açlık 26-İca Nakleden: Hatice Hatib sevenler için pek kısa bir zamanda en zenginlerin devam ettiği bi Hikâyesinin burasına gel bu muvaffakiyetini duyanlar takdir sesleri çıkardıkları için hep gülerek: — Hikâyeme şimdiden alâka duy - mak nezaketini göstermeyiniz; dedi. Buraya kadar hikâyenin şayanı alâka ç bir tarafı yo) sıl enteresan tara” fı varsa o da bundan sonrasıdır. Bir an suslu. Sonra gülmeden mah-! zun bir sesle sözüne devam etti: — Zengin gluncaya kadar iğrenç derecede zengin olduğum zaman bir- denbire başımda bir fikir ve gönlüm- de bir istek doğdu. Memleketime dön. mek, Amerikada kazandığım paraları getirmek ve onları Tür- . asırlardır.. bin bir ti- asile memleket haricine gi- ralarının hiç olmazsa ufak toplayıp i bana tatlı geliyor- du. Malümy Amerikada artık son zamanlar sade ayrancılık etmiyordum. Bin çeşid işe sermaye koymuştum... Ayran ilk amak oldu. O kadar. E- vet ne diyordum. Bu fikir bana gelince |lümseme ile bakarak Sami beye: oradaki işlerimin hep: tasfiye et-| — Kızımızı azarlamayınız dedi. Yo- tim. yalnız üç büyük müessese bırak- |rulmıyayım, birnefes alayım, diye sö- tım ve bunların başına da başlangıçta .İbana ayran işinde sermaye vermiş o- Tan İrlandalının torunlarını geçirdim... Buraya geldikten sonra bir şey düşün- düm. Servetimin iradının büyük bir kışmile hayır müesseselerine yardım etmek, fakat büyük'bir servete en çok lâyık olan bir insana terketmek., Emine kendini tutamadı. Gene kötü dia külhanbey lisanı kullandı: — Vay canına bel. Diye babasının kulağına fısıldadı. Bu söze Sami bey, Fikri bey kızacağına, güldü. Emine yanağını onun yanağına ın içi güldü. Keyfi yerine İye sevindi. Yoksa dünden- le asık çehreli gördükçe fe- na oluyordum. Sonra. Sami bey, bu defa ciddi ie: — Emine dedi. Beyefendinin sözünü kestik, Bmine birdenbire sustu: — Alfledersin baba, dedi. var... Terbiyesizlik ettim. Eminenin sevgilisi ona tatlı bir gü- bir çehre içeri getirmek gi Hakkın SiNİR AĞRILARI — BAYGINLIK ÖNMESİ ASAFİ ÖKSÜRÜKLER — UYKUSUZLUK GELEN , Bütün rahatsızlıkları dirir ve 5-13 numaralı ruhsatini haizdir. — Canım niçin her şeyin sonu: diye kekeledi. Bernard bu defa kazandığını hissedi- yordu. Hiçbir söz söylemeden yatağında doğruldu, ve gözlerinden bir sel gibi a- kan göz yaşlarını kurutmak için çanta- sında mendil bulamıyan Annette'in göz yaşlarını kendi mendili ile sildi, zümü kesti. Çünkü söz söylerken yorul duğumu, nefes nefese kaldığımı gör. müştü. Ben her zaman yalnız yaşarım. Hemen, hemen hiç konuşmam. İhtiyar lik da var serde.. fakat işte sözüme de- vam ediyorum O sözüne devam etmese heyecandan bütün sâlonun nefesi kesilecekti. Her kes bu miras meselesine inanılmaz bir alâka duymuştu. Salih, Fazlı Şakir, Prens Abdürrahim, Doktor Oğuz ve Şa ziye hanım bayılacak kadar heyecan duymakta idiler. Fikri beyin kızları da ihtiyarın hikâyesine müthiş alâkadar- dılar. İhtiyar milyarder söylediği gibi sözüne devam ediyordu. 4 — Evet Türkiyeye avdet ettiğim za. man bütün servetimi bir tek insana mi ras olrak terketmek Kararile geldim. Misım, akrabam, dostum ve mirasçım olmadığına göre.. mirasımdan istifade edecek insanın bana en sevimli gelen biri olması lâzımdı. Yat... Salonda adeta umumi bir iç çekme oldu.Çünkü buradâki insanların hepsi ihtiyar ağama haftalardanberi yaptık” ları i muamelelerin gösterdikleri #3 İtiskalin bir sempati Yaratacak gibi ok madığımı biliyorlardı. — Ve Türkiyeye döndükten sonr$ diye Hadi bey konuşmakta devam eği aramıya © başladı rasından istedi ” istifade edebilmesi için on seki? yaşından yukarı olması ve servetinde" gençliğinde uzun müddet istifade ede” bilmesi için de otuzdan genç bulunmi” sını istiyordum. “Arkam var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: