5 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

5 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T Hâdiseler Mr | di ünkü gazetelerden birinde çi- kan bit kari mektubu nazarı dikkatimi çelbelli. Bu kari Bankalar caddesinin Karaköye kıvrıldığı köşedeki tabutçudan şikâyetçi 'Tabutçu düâkkâm göz önünde olmas malıdır, diyor. Ben mütevazi bir dükkânda, müte - vanane iş gören tabutçuya sataşılmasına taraftar değilim. adamdan bize ne İe - nahk geliyor ki". Halbuki © biraz te - yazuu bıraksa, biraz daha fazla iş yap - mak arzusuna kapılsa o zaman halimiz ne olur... Reklâm serbesttir. Her ticaret mles- sesesi emtiasmın satşını artırmak İÇİn reklâm yapar.. Tabutçu da istese bunu â hastanız var.. evden doktor , Günde üç dört kere ec zaneye taşınıyorsunuz. Böyle bir za - manda kapınız çalınıyor. Kapıyı aşıyor- sunuz. siyah elbiseli, siyah melon şapka- lı bir adam karşınızda: — Kimi istiyorsunuz? Diyorsunuz.. soruyor: — Ev sahibi siz misiniz? — Evet benim! Bir kart uzatıyor ve çekliyor. «En rahat tabutları filânca mağazada bulabilirsiniz.» Çalıştığınız müessesedeki odanızın ka- pısı açılıyor. İçeri giren adam: — Boyunuzun ölçüsünü almıya gel - dim! diyor, siz şaşırıyorsunuz” — Sen terzi misin.. terzimden mem - nunum, değiştirmiye hiç niyetim yok. — Terzi değilim, tabutçuyum. insan hali bu.. günün birinde bır tabuta ihti - yacınız olduğu zaman gilenizin güçlük çekmemesi için müessesemiz bunu evvel- den hazırlıyacaktır. Hem parasın: da pe- şin alacak değiliz. yirmi taksitte ödiye- bilirsiniz. Gazetelere şöyle bir reklâm veriyor: «Yaz geldiz, Tabutçudan şikây Di . mevsimidir», £Tifo » öldürür», «Tedarikli bulununuz, 939 mc butlarımız geldi>. Şükür ki, tabutçu bunların hiç birini yapmıyor. Sırası gelmişken bir fıkra an- Tatayım: «Açıkgöz bir tabutçü bır hastane kar- şısına bir dükkân açmış. boy boy, çeşid çeşid tabutları dükkânır önüne sıralı - yormuş. Tabutçu dükkânını açtıktın bir kaç gün sonra hastanenin müşterileri a- zalmıya başlamış. Tabutçu dükkânını görenler, hastalarını hastaneye yatırmak- tan vazgeçiyorlarmış. Hastanenin sahibi tabutçuya gitmiş: — Bu senin yaptığın münasebetsizlik- tir, demiş, buraya dükkân açtığındanbe- ri hastaneme hasta gelmez oldu, dükkânı kapamalısın. Tabutçu makul bir cevabin hastane sahibini suslurmuş; «Yaz tifo beşttir. Dükkânımı en fazla alış veriş ©- debileceğim yerde açacağım da tabiidir. Burayı intihab ettim. Hastanede ölü ev- lerden fazla olur. Hasta sahibleri sokak sokak dolaşıp tabutçu arıyacaklarına ta- butunu dükkânımdan kolayca tedarik €- debilirler, Hastane sahibi, birçok para verip ta- butçuyu gönlünün rizasile dükkândan çıkartmaktar başka çare bulamamış.» Karaköydeki tabutçu böyle bir şey de yapmış değildir. Gerçi yokuştan aşağı hızla inen tramvaydaki vehhamlar: — Ya tramvayların frenltei bozuksa, yavaşlamazsa, yoldan çıkıverirse, devri- Wverirzel Diye düşünürlerken; tabutlar renk renk, sıra sıra, çeşiâ çeşid karşıla - rına çıkıyor, onlarin vehimlerini bir kat daha korkunç şekle sokuyor amma.. bu kadarma da ses çıkarmak her halde Fizu- pa fazla müşkülpesendilk olur. İsmet ll wlütsi | Bunları biliyor mu idiniz? | Bir Yugoslav dişçisinin maharati Yugoslav-, yada şayanı hay - ret derecede Ma hir bulunan bir dişçi vardır. Bu adam Üç saat zar- fında, eli ile ve his iptaline Ni - | Zamanın resmini nasıl yapmışlardı ? Her hâdisenin bir ilâhın eseri oldu - unu zanneden, her hâdiseye bir şekil ve vücud vermeyi itiyad edinen eski in- sanlar zamanın da resmini yapmışlardı. Zaman kanadlı bir ihtiyardı. Kanadlı ci- masının sebebi çabuk geçmesindendi. E- linde bir tırpanı vardı ki bu da her şeyi| mahvettiğine delâlet ederdi. Bazı re - zum kalmadan 2500 diş çekeceğini iddia | simlerde ihtiyarın elinde bir kum saati eylemektedir. bulunurdu.. Sonsuz bir mesele mektub aldim: Kaç gündür gazeteye bakıyorum, bir türlü mektubuma cevab bula - nıyorum.. acaba neden cevab ver « mediniz? Neyse, sizi bir daha rahatsız ede- ceğim. Teyzeciğim, ben, gayet ki - bar, gayet nazik bir adam tanıyo - rum... Evlidir... Nasılsa birbirimi. zi sevdik. Epey zeman aşkımıza hâ- kim olduk, ondan sonra günün bi - rinde, nasılsa birbirimizi sevdiği - mizi birbirimize itiraf etk. On. dan sonra ayrıldık. Yemin ederim, teyzeciğim ki görüştüğümüz sırada aramızda ileride utanacağımız hiç- bir şey geçmedi... Sadece birbiri - mizi sevdiğimizi itiraf ettik ve sa “ dık kalacağımızı söyledik, o kadar. Ben onu © kadar seviyorum ki, neye yalan söyliyeyim, metresi o « labilirdim. Fakat © bana bunları söyledi. — Seni çılgıncasına seviyorum... Biliyorum ki istesem metresim ol - mağa Taz: ölursun, fakat seni o ka- dar seviyorum ki hiçbir zaman s€- ni gayrimeşru bir vaziyete sokmak istemem... Benim yegâne emelim sana ismimi verebilmekti, fakat ev- liyim. Senin gibistemiz bir kıza met reslik yakışmaz, sana karım olmak sıfatı yakışır. Seni metres gibi tut- mak ne vicdanıma siğar, ne de sâ- na karşı beslediğim sonsuz aşka... Sana karşı olan muhabbetim ölü - mümle bitecek, dedi, ve gözlerinde yaşlar vardı. Sonra beni tek bir ke. re öptü, gitti. TTeyzeciğim, onu unutmağa çaba- ladım, bir türlü olamadı. Hattaâ, geçenlerde biri beni istedi... O ha * yalime gelerek. o gence karşı bir, tiksinti geldi ve reddettim. Bir tür - 'i unutamıyorum. Çalıştım, unuta. madım.. eğlendim unutamadım.. ne yaptımsa unutamadım.. ve anladı - ğıma göre o da beni unutamadı, © da mes'ud değil. Ne yapayım, tey - zeciğim? Bakın, şu kör talihe, se * viyoruz talih ayırdı, ondan sonra, başkaları gibi yapmayıp, namuslu çıktık, gayrimeşru vaziyeti reddet. tik, amma her ikimiz de bedbah « tiz. Leylâ» Anlaşılıyor ki, bu mektub okuyu- cumun yollamış olduğu mektubların ikincisidir, birincisini almadım. Fa kat maalesef ikincisine de cevab ve rebilecek vaziyette değilim. Bayan Leylâ sevdiği adamın zewesi ve hayat şekli, bedbahtlığının da bu aşk haricindeki sebebi hakkında ba va malümat vermeyi unutmuş. Bu akımdan mektubunu tamamlarsa bahse avdet edebiliriz. | TEYZE — Ben ticaret yapıyorum, ticaret ser -|, Arkaları bandlı şapkalar modadır Bu yaz, arkaları bandlı şapkalar ne adar çok. Kullanışlı mı, yoksa ekse - | riyetin zevkine mi uygun (bilmeyi. Muhakkak olan şurası ki biç bir şapka tarzı onun kadar umumileşmedi. Eğer siz de hoşlandımız da, herhanği bir sebeb yüzünden yapamadımızsa, Şu bir buçuk ay için ucuz ve hafif bir mo- | iz. Hes izi almış, şap-! kalarınıza bir yenisi ve etmişo- del yapıveri! İursunuz. Örgüye uyar malzemeyi alır. kroşe | ile bildiğiniz sık iğne ve bildiğiniz be- körde - re şeklinde örersiniz. Yalnız lânın geçmesi için muayven yerlerde aralıklar bırakacak ve bir sıra korde - layı buralardan geç sede bağlayacal kten sonra en - Yemek bahsi: ( Koyun bufu kebabı - giet ) Alaturkada (şiş kebabı, eti kuşbaşı ak yapıldığı baide alafranga- da kebab yapılacak et parçalanmaz. E-| emiği çıkarılmak için yapıla * an bir bale gelmiş ise toplanıp ir üstüvane şekline getirile - ortasından Şi- şe lerek pişirilir. Kebab yapacağınız eti şişe geçirmez- den önce bir oklava ile iki üç dakika k olur. Şişe ile sa an yarıp ora « tasından şişe geçiriniz. Şiddetli bir a - teşe koyunuz. Ateş kebabın altında ol yaamalı, yanında olmah. Şişin (altına damlayacak (sularını toplayacak bir kab koyunuz. Bu kabın içine biraz su, tuz, ceviz kadar da tereyağı koyunuz. Şişi aş yavaş çevirerek kebabı pi - şiriniz. İki kiloluk bir (eti ancak bir saatte çevire çevire pişirebilirsiniz. İyi piştiğini anlamak için. bir tarafından kesip içine bakınız penbe ( renkte ise iyi pişmiştir. Uzunca bir tabağa ko « yunuz, kabda topladığınız suyunu da Üz in yağını aldıktan sonra bir kö“ geye koyunuz, sofraya götürünüz. Ke- bab bıçakla kesilirken (akacak suları kebab için en güzel salçadır. Her kadın bilmelidir İçinde soğan kızartılmış kabların ko- kumunu tamamile giderebilmek için İri ünüz ve or”| ki ahbab çavuşlar: | i Aşçıbaşı pasta yaparken | we intikal Satiye yolsuzluğu mahkemeye ediyor İddianamede hangi suçluların hangi nevi suçlardan tecziyeleri istenildi ? Haftalardariberi o Miüiddetumumiliği ciddi şekilde işgal eden Satiye yolsuz- luğu tahkikatı nihayet sona ermiş bu- lunmaktadır. Tahkikat dosyasını uzun uzun tet » kik ettikten sonra, iddianamesini ha - zirliyan Müddetumumi muavini Sab- ri, dosyayı evvelki gün 4 üncü sorgu hükimliğine sevketmişti. En ufak te - ferrüat üzerinde durarak, mütaleasın- da hâdisetile alâkah bütün delilleri toplıyan Müddetumumilik, suçlular - dan Refi Bayar hakkında men'i mu * hakeme kararı verilmesini istemiş “ tir. Diğerlerini ise hâdisede muhtelif cephelerden suçlu görerek, lüzumu muhakemelerine karar verilmesini ta. leb etmiştir. Öğrenildiğine göre, iddianamede en ağır zan, Denizbankın sabık umum müdürü Yusuf Ziya Önişle muavin - lerden Tahir Kevkebin üstünde top - lanmaktadır. Müddeitumumi bu ikisi- nin devlet alım satımına fesad karış - , resmi evrak üzerinde sahte - ik ve vazifel memuriyetlerini süi- istimal suçlarından muhakemelerini istemektedir. Bu suçlara temas eden kanun maddeleri ceza kanununun 205, 339 ve 240 ıncı maddeleridir. Diğer maznunlarm, bu maddelere uysun suçlardan bazıları halkında men'i muhakemeleri, ancak başka baş ka maddelerden kâffesinin mahkeme ve sevki istenmektedir. İddianame dün suçlulara tebliğ e - dilmiştir.. 3 gün itiraz müddeti dolduk tan sonra, önümüzdeki Salı günü ka- rarname hazırlanacak ve hâdise 4 ün- cü sorgu hâkimliğinden, ağırceza mah kemesine intikal edecektir. Adliye önünde bir erkeği vuran kadının muhakemesine devam edildi Bir müddet evvel Adliye dairesinin alt koridorunda Ayşe admda bir Çin - gene kızı, davalı bulundukları gene ayni cinsten Aliyi ve karısı Ümmügü- lü bıçakla yaralamış ve tevkif edil - mişti. Bu yaralama hâdisesinin davasına dün asliye 2 nci ceza mahkemesinde bakılmıştır. Ayrfi zamanda Ayşenin kocası Ali de karısma bıçak tedarik et- tiği iddissile mevkuf bulunuyordu. Sorguya çekilen Ali, diğer Alinin kendisi işte bulunduğu bir sırada ka - rısı Ayşeye tecavüz etmek istediğimi ve bu arada da bıçakla tehdid ettiğini, ve akşam eve gelip vaziyeti karısn - dan öğrenince karakola şikâyette bu - Tunduğunu, ve bu müracaallen muğ - ber olan Alinin ertesi gün kendisine «seni öldüreceğim» diyerek tehdidde bulunmuş olduğunu söyliyerek karı * sına bıçak tedarik etmediğini söyle »- miştir. Bunu müteakib Ayşe sorguya çekil- miş, o da; «-— Ali benim namusuma göz dik - mişti. Bana mütenddid defalar ilân; twz parçalarile, yahud da mercimek unulaşk etti. Ben reddettim, kocanı öldü - rüp seni alacağım dedi, tehdidierde bulundu, ben de kendisini dava et - tim, Kendisini vurduğum gün mahke - meden çıkmıştık, Ali serbest bırakıl © mışlı ve tekrar tehdidlerine başladı. Ben de bıçağı çektim, vurdum.» Diyerek suçunu ikrar etmiştir. Şahidlerin celbi ve suçluların mab. kümiyeti sabıkaları olup olmadığınm tahkiki için muhakeme başka bir gü- ne bırakılmışlır. z Memurları döven bir adam tevkif edildi Evvelki akşam bir evi ieraca tahli « yeye memur üçüncü icra dairesi muavin lerinden Kemal, beraberinde Fatih imer- kezi mürettebatından Mehmed olduğu halde, Fatih. Atikalipaşa mahallesihde bir evi tahliye ederken Mehmed namın- da bir şahsın taarruz ve tecavüzüne mas, ruz kalmışlardır. İcra memuru Kema. muavenet için bi reberine aldığı polis Mehmedle birlikte, tahliyesi lâzım gelen eve gelmişler, usu< len kapıyı çalmışlardır. Kapıyı bir kadn açmış, kocası Mehmedin birkaç dakika sonra geleceğini söyliyerek icra memuri» le polisi içeri almış ve kendilerine biraa beklemelerini rica etmiştir. Aradan kısa bir zaman geçmiş, Meh « med eve gelmiş, icra memurile palsi gös rünce hiddetlenmiş ve evi tahliye ede « ceklerini öğrenince büsbütün asabileşe» rek icra memurunun üzerine hücum ete miş ve dövmeğe başlamıştır. Çok güçlü kuvvetli bir adam olan mütecaviz bu as rada polis memuruna saldırmak suretile tecevüzünü arttırınışlır. Nihayet yardıma koşan zabıta memur ları bu cüretkâr yakalamışlar ve ken « disini adliyeye tesiim etmişlerdir. Müd « deiumumilik Mehmedi tevkif etmiştir. * Adliya Müsteşarı dün adliyede tetkikler yaptı Adliye müsteşarı Selim Nafiz dün İs, tanbul adliyesini ziyare: ederek, birkağ saat kalmış ve adli işler etrafında müd- deiumumi Hikmet Onat ile görüşerek, et- raflı tetkiklerde bulunmuştur. Müsteşar, bu arada müddelumumilik odasında mahkeme reisleri #e hâkimlerle de görüşmüş, bilhassa davaların süratle görülmesi ve çabuk neticelenmesi hu « susunda müdavelei efkârda bulunmuş « tur. Bazı hâkimler, bu hasbihal sırasına da mahkemelerde sürat temininin. an « cak münferid hâkim usulü ile imkân dâm hiline girebileceğini ileri sürmüşlerdir. Bütün bunları dinliyen, ihtiyaçlar ü « zerinde duran ve izahat alan müsteşar, geç vakit adliyeden ayrılmıştır. i Yalova ormanında üç dönüm fundalık yandı Yalovanın Teşvikiya köyünde Armud- dere boğazında devjeta aid ormanda yans gın çıkmış ve üç dönüm miktarında fun; dalık yanmıştır. ü Bir otomobil bir ihtiyara çarptı Şoför Bekirin idaresindeki o otomobil, Büyükdere caddesindeki Hamidiye çeş « meşinden merkebine su yüklemekte o * İsn 65 yaşlarındaki Osmana çarpmıştır. Osman yaralanarak tedavi altına alım mış. şoför yakalanmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: