10 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

10 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ağustos 10 Erkekler diyorlar ki Manzum cevab gönderen bir bekâr, erkeklere hak veren bir genç kız ve güzidelerin yozıla- rile kadınlara mukabele eden bir okuyucu © Cemil Aksu (Edirnekapı): «Bekâr erkeklerin iddialarına karşı ba - yanlar tarafından osvaben dermeyan olu - nan vahi iddia ve mütaleaları ve masumi- yetleri ileri sürmekte ve şimdiye kadar bu karşılamakla © Bu genç kışlar pisrik değildirler, lâkin «Apaş) da değildirler. Saygılı, masum, tabii- “dirler. Avrupalıdan örnek âlmıya ne hacet? Zâten hakiki Türk terbiyesi de budur. En güzel örnekleri kendi içimizden bulmak ka- #, vakurdur, sadedir. Baştarbaşa an'ane- lerden san'at eserlerine kadar, Her şeyi 'Türk ruhundaki o fantexiye, hafifliğe kaçmıyan asaleti bize gösterir. © Yüzlerce yıl evvel bizden bahseden garb “müelliflerini okurank Türe mahsps bu asi) © Edebi tefrikamın:. 41 hasletleri nası! târif ettiklerini görür ve gu- rur duyarız. Muhakkak her &nnenin (başı derddeğir. Cünkü arkadaşının boyandığını, o mektebde bile ipekli çorap giydiğini gören genç kız ayni şeyi yapmağa Üzenir. Bunun için alleyi manen ve maddeten üzüntiye sokar; genç kızın bütün güzelliği zozüsında, terbiyesinde, sadeliğinde, tabiiliğindedir. Vakitsiz çağler- da düştüğü bu kaprisler, bu meşgulişetler, ö- nun kendisine, sileşine, yurduna, yuvasına faydalı bir kadın olabilmesi aleyhindedir. Hangi sınıftan, hangi seviyeden olursa olsun | bütün memleket çocuklarını daha ciddi, da- ha saygıya değer görmek isteriz. Anneler bu uygunsuzluğun önüne geçmek için el birliği etmelidirler.» Görülüyor ki bu makale bekâr arkadaş - Jarımısın bügüne kadar serdettikleri Jddia- larını tamamile teyid ve tasdik etmiştir. ,| Bundan başka kiymetli gazetenizin 30/Tem- muz/93ü tarihli nüshasında muhterem vali- miz bay Lâtfi Kırdar bile dairedeki kadın memurların ifrat derecede süse münhemik oldukları ve bazılarının daha agir giderek yür ve götler! boyah olduğu halde daireye geldiklerini görmüş ve bâdema bu gidi hallere meydan verilmemesini idare âmir- lerine emretmiştir. Bu iki yarı tamamlile be- kâr erkeklerin iddialarını kapat etmiştir. Ar- tık Bekâr kızların itirazlarına karşı sed çe- kilmiştir. Beyhude yere uğraşmasınlar. Ba- kınız Mazhar Osman bile bir makalesinde kadınlar için ne diyor: «Kadın fikrinden ziyade hissile yaşıyan bir mahlüktur. İhtirasat ve infialine zebün, iradesi zayıf, iztırari ve aksi hareketlere ve taamüllere meyra, beşeri dımağının muad- dil hassası az, hemen fiziyolojikman, tenasül Kin yaratılmış, pasif bir mahlüktur. Kadın tahakküm için, emmek için, yaratılmamıştır. Matkümiyetlen, esaretten zerk alır. Esnret- ten kuntulmıya çalışırken diğer bir ağın içi- ne düşer.» Kadına boyalı bir çacuk makinesinden başka hiç bir kabiliyet tanımıyan bu maka- le, kadınların mahiyetlerini çok güzel tah- MI etmektedir. Sonra kadınları dairelerde ve 4de ietihdam etmemelidir. Bunlar çalıştık- sa teehhül olmaz. Birçok üniversite gençle- rİ boş gezdikleri halde bütün devsir ve fab- rikalar kadınlarla dolmuştur. Eğer (işden menedilirlerse sokakta boş gezen erkekler İş başına geçer. O vakit teehhül de olur, nüfus da çoğalır. Ben 30 yaşında bir bekârım. Mad di veziyetim de İyi. yalnız fazla kıskanş ol- duğum için evlenemiyorum.; —P> © Şurayip Utkan (Afyon): Okuyucumuz ânkete cevabını çiir olarak yazmıştır. Bu orijinal covabı neşretmekten kendimizi alamadık. Niçin erlenmezsiniz diye sordu Son Posta. Ortaya mevzu çıktı gayret geldi 0ş, dosta Bu İş sona ermeli dilerim Ağustosta. Kalbimin içerisinde bilseniz neler saklı, Bayanlar da, baylar da her İki taraf haklı. (Devamı 10 uncu sayfada) ğ — Nietzsche tabiatin ve eşyanın kanun larını fertler için düşünürken en önce yp ği o yetçi buradan bağlar. Mutlak hürriyet bir efsanedir. İnsan dağ başı- ma çekilip hür yaşamak istese gene mu- waffak olamaz. Orada bile güneşin ve “gecenin nizamına uymıya mecburdur. “Gece çalışıp gündüz uyumak istese im. “kân “bulamaz. Yalnız şu var ki inzivada “hürriyet, cemiyetten çok fazladır. İn- san yalnız kaldıkçe hürriyetini anlar, 'Temas arttıkca, muhiti genişledikçe hürriyetini o kaybeder. Ve bütün bu hürriyetsiztiklerin Başında evlenmek gelir. Çünkü evlilikte !ki taraf ta hürri yetlerini hattâ uykularma, yiyecekle. “rine kadar feda ederlör. İnsan zevki ve arzusu o kadar kuvvetli ve bereketli » “dir ki ve bu zevk ve arzular zamanla, “kısa mesafelerle o kadar çabuk deği * şir ve genişler ki ayni hissi ve ayni zev ki iki insanın beraberce ve uzun müd. det duyup anlamalarına imkân yoktur. Bu mahrumiyetlere ancak bir sizinle! “Beni meşgul Burhan Cahid katlanmak mümkündür. His ve fikirle- lerinden ferağat edecek kadar sevmek.. engel itiyatlardı.. ferdi-len kuvvetli sevgilerin buhran, cinnet gibi şuursuzluk devirleri geçip normal hislere yerini bırakması tabii olduğu için aşk ta hürriyetin düşmanı sayılır. Bakın lâkırdıya daldık. Bugün ma. kalemi yazamadım. Halbuki mevzu - um da hazırdı. Bana on dakika müsaa- de eder misiniz. Siz Boğazı seyreder « ken ben de yazımı bitireyim, Geçerken matbaaya bırakırız. Kadınlar diyorlar ki “Erkek denen mahlâk sahtekârlığı san'at edin- miştir. Ne diye evlenmeli ?,, © F.T. (Çorum): Yirmi yaşındayım, şimdiye kadar karyı- ma çıkan hiç bir gençle evlenmiye ocsaret edemedim. Çünkü erkek denilen mahlük sahtekârlığı kendisine san'at edinmiştir. Geçici bir he- vas peşinde koşmak kaygusile bütün genç ve sâf kızları kandırmak sonra da «falanca kız İle de tanıştım.» Demek onlar için bir şereftir. | Genç kız bütün genç kızlığında kuracağı maes'ud yuvanın hayalile yaşar. Onun İçin kuracağı yuva mukaddestir. O zaman be - nim gibi binlerce genç kız İstek, itimad ve arzu İle izdivaç hayatını koşarlar. Aksi takdirde bekârlik günden güne umumi bir hastalık haline gelecektir. Bunu da ayrca we söylüyorum beyan Busd Derviş: Kadın sütunlarına gele cevabların nral- ması hiç de mağlübiyet sayılmaz. Hakikat güneş gbi meydandadır. Böylesek de, sus- sak da haklı biziz, Onlar İstedikleri kadar gevezelik ede dursunlar. Ne çıkar? Minimini yavruya sahib olmak da ne bü- yük saadettir. Yazık ki hayallerini hakikat yapacak, kadınına yuvasını ve hetth yav- tusuna bağlı kalacak erkekler yok gibi, hep- si de pımarık, hilekâr ve nankör mahiükler, Bunlara hangi genç kız Kimad eder evlen- miye ram olabilir. Allah esirgesin, ben kendi hesabıma bu- günkü erkeklerin hiç birile kat'iyen erlene- miyeceğim. Az çok taheilim ver kendi ba - yatımı kazanabilirim. Ne saman ki erkekler, #amamile erkeklik vasfına sühib olurlar. ben de o zaman evlenirim » © Y. Uikü (Ankara): Son Posta garelesinde bekir okurlara aç- tığınız ankete gelen delikanlı ve kızlarımı- zın yazılarını dikkatle takib etmekteyim. Geçen gün gazetede kızların yazılarının bitmekte olduğunu bildiren ve yası gönder- melerini İsteyen yazınızı gördüm; bü yazi- tarı şevkle takib ettiğim (için bitmelerine «pey Üzüldüm. Bunun için bu yazılara tak- viye olur diye bayan kızlarımız düşünüp, ya- smcaya kadar sütunlarının boş kalmaması Için, kızların sütununda mektubumun neş- İrini istedim. | Ankete gelen cevablara dikkatle göz gez- | dirdim. Her fki taraf hiseiyatlarına kapı - miş birbirlerine, birleşmeden önce atışma ekzersizi yapıyorlar, Bekâr erkekler ve be- kâr kızlarımız şimdiden böyle münakaşa ya- parlasa evlenince ne olacaklarını var düşü- nün. Bu münakaşaları gördükçe insanın ka- rikatürcülere bak verecefi geliyor. Bizde neden eylenilmiyor? Hakikatin! şim- diye kadar kimsenin keşfettiğini görmedim. Herkes hissiyatını açığa vurarak, bir fikir ortaya atiyor. Biraz makul düşünmek, biras lojik muhakeme etmek yok. Kendini haklı çıkarmak Için hemen taarrnz. Bizde evleniimiyor sözü münakaşa edile- mes. Çünkü nüfusumuzun yüzde sekseni (Devamı 10 uncu sayfada) ister gibi hasır koltuğunu denize doğru çevirdi ve ben yazıma başladım. # Kâğdlarımı toplayıp çantama yer - leştirirken: Atallirkin babası Tarih Kurumu Asbaşkanı tarafından yapılan kıymetli bir tetkik —i— SELÂNİK ASÂKİRİ MİLLİYE TABURUNUN İSTANBULA GİDİŞİ İttihad gazetesinin 28 ikinci teşrin 1876 tarihli sayısında Selânik Asâkiri Milliye taburunun İstanbula gideceği Selânikte çıkan Zeman gazetesinden alınarak yazılmıştır. (İlâve No. 9) Va. li, Asâkiri Milliyenin İstanbula gitmek istediklerini Bab:âliye yazmış, Babıâli de müsaade etmiştir. Selânik Asâkiri Milliye Taburu, 22 Birinci kânun 1876 Çarşamba günü Orhaniye zarhlısıyle Selânikten hare ket etmiş, 8 Zilhicce 1293 (24 Birinci kânun 1876) tarihinde Pazar günü İs- tanbula gelmiştir. Bu tarih, Türkiyede ilk kanunu esasinin ilâm: gününün er- tesine rastgelmektedir. TABUR İÇİN İSTANBULDA YAPILAN KARŞILAMA TÖRENİ 'Taburun İstanbula gelişi mü vaka töşkil etti. Taburun İstanbula var masından bir gün önce Basiret gazete sinde çıkan bir fıkrada taburun İstan- bula gelişinden bahsedilirken «Asâki- Ti merkume yalnız Selânik gayretmen- danı ahalisinden mürekkeb olup elbi. se ve silâhları muntazam bulunduğu halde Dersandele vürudları hakiksten cümlemizin mucibi #ahrü süruru ola- cağından'tâburu mezkürun Sirkeci is- kelesine huruclarında babı vâlâyı se. râkeriden bir tabur asâkiri muvazzafa ve bando mızıka istikbal edeceği mu. İkarrerdir.> denildikten sonra «İstanbul ibalkınm hümü suret ve nüvazişle is. Le eyliyeceklerinde şüphemiz yok” .» diyerek Asâkiri Milliye taburu- na önemli bir karşılama tören! yapıl. ması İüzumuna işaret edilmiştir. (İlâ. ve No. 13). 25 Birinci kânun 1876 tarihli İstan. bul gazeteleri taburum İstanbula varışı ve parlak gösterilerle karşılanışı hak- kında izahatla doludur. Tabur, Orba. niye zırhlısından Sirkeci iskelesine çık mış, bir tabur nizamiye askerile mızı. ka ve pek çok halk tarafından harsret. li bir surette karşılanmış. Topkapı sa- rayı bahçesine gidilmiş, orada Serya. ver Mehmed Paşa tarafından karşılan. mış daha sonra tabur önde mızıkası ol. duğu halde Babıâliye gelmiş, Sadrazam Mitat Paşa ile Şeyhislâm, Sarasker ve nazırlar binek taşma kadar inerek taburu selâmlamışlardır. Tabur orada bir geçid resmi yaptiktan sonra önde mızikası, yanlarında büyük bir halk kütlesi olduğu halde Beyazıtta Harbi. ye nezaretine gitmiş, Darı Şürayı as. keri Reis vekili Hüsnü ve askeri mek- tebler nazırı Süleyman Paşalar ile da. irenin bütün erkânı tarafından karşı. lanmıştır. Tabur, bundan sonra Süley. maniye kışlasına götürülmüş, orada misafir iştir. kadar kızardı. Ve derhal tashih etmek gayretile: İstanbul gazetelerinin tarifine göre Selânik Asâkiri Milliye taburu subay“ Jarile neferleri kenarı yeşil şeritli lâcis vert çuhadan elbise giymişlerdi. Elbi. selerinin bir kolunda bir yarım ay için de sırma ile «Asâkir» öbür kolunda «Milliye» yazıl idi. Hepsi beyaz eld venli idi. Sancakları beyaz ve yeşil za“ min üzerine bir yarım ay resmi ile vâ. tan kelimesini havi idi. (İlâve No. 14) ASÂKİRİ MİLLİYE TABURU Basiret gazetesi taburun «Kolağası ve yüzbaşı vesair zabitanı Selânik Ha. nedanzadeleri olduğu gibi neferatının dahi ekseri kişi zade» olduğunu yaz. mıştır. (İlâve No. 14) Aym gazele «Asâkiri merkume efradının her biri vatanım muhafazasma hazırlanmış bi“ rer hamiyeti mücesseme olduğu nasiyel hallerinden anlaşılmakta (O olduktan başka zaten böyle gönüllü olarak asi kiri nizamiyeden farksız bir hale gir. dikleri asârı hamiyet ve vatanperveri. nin cümlei celilesinden olduğunda şüp» yoktur.» demektedir. «Vakit» gazetesi de Selânik Asâkirt Milliyesinin İstanbula getişi hakkında «Esbab; mefahir» başlığı altnda yaz. dığı bir yazıda «Osmanlılar için meydan da olan esbabı mefâhirin biri de ecdadı izamlarının bıraktıkları meâsiri hami. yettir. Bunlarla kitablar dolduğu hal de mesaimizi vikaye hukuka hasrile ik #fa ederken bu sayi ohamiyetkârüne asârmdan olarak zuhur eden mefâhir hamdolsun yekdiğerini müteakıb zuhur etmiye başladı. i «Bir zamandanberi vatanı umumimin ze teveccüh eden devahi umum liları tehyiç etti. Hattâ Selânik halkı. nın zekâ ve hamiyeti fıtriyesi mukte. zasınca hareketi icab etmekle geçen « lerde hamiyetkâranı ahaliden ve müte hayyizanı memurinden mürekkeb asâ“ kiri milliye tertib olunduğunu sâmlai şükran ile işiterek iftihar etmekte idik. Bu kere dahi maatteşekkür ilânı fah, rederiz ki bu hamiyetkârânm bir ta. buru dün vapuru mahsusla Dersaade. te gelerek müşahedei didarı bamiyef ve intizamlarile cümlemizi dilşad etti" ler.» dedikten sonra «maksatları mu. hafazal vatandan ibare; ve bu da eseri hamiyet olmakla lâyrk oldukları taks diri lisenı vatandan olarak intizamla. rma gelince yâlmz bizce değil umum Avrupa matbuat: lisanında bir olmak” la bu baptaki fahir ve messeretimiz ne kadar ise, bu suret yani bihakkın hes yecana gelen efkârı umumiye Erzu. rum, Kürdistan vesair cihetlerle Tuna, Edirne ve Rumelinin sair taraflarında Asâkiri Milliyemizi icab ederek asâm (Devamı 10 uncu sayfada) — O halde sorabilir miyim Cevad bey. Sizi düşündüren başka ne mühim — Yani, sizinle çiftliğe gelmemiz ve |şeyler olabilir? sizin çiftlik hayatını pek iyi izah etme. niz demek istiyorum. dedi. — Bunu bilsem., içimde yalnız veh” me benzer görib korkular var. Hayat — İşte böyle Vildan hanımefendi, del, Ora yerdim için ben daha kuvvetli|değiştirmek kolay değil. Evlenmek gi dim, Sizin araba işiniz oldu. Bakalım bizim çiftlik meselesi nasıl olacak? Bu gece kendi kendime şöyle bir hayat tahlili daha yapmak lâzim. Bu defa o küçük altın tabakasından bir sigara uzattı: — Müsaade eder misiniz bir şey tek. Hİ edeceğim. — Buyurun. bir sebeb buldum: — Hayır. Biraz evvel bahsettiğim bi bir şey. — Evlenmekten korkuyorsunuz de felsefeye geldiniz. İnsan ruhu ayni is.İmek. tikamette yürümez. Bugün (zevkine — Hayır. Öyle bir korkum yok. Çün. uygun bulduğunu yarın çirkin görür.|kü öyle bir şey düşünmüyorum. Fakat Bunun aksini de tasavvur edin. kikat bundan ibaret. Şimdi sizin çift - bu çiftlik işi vereceğim kararla bana Bravo. Ne iyi keşfettiniz. İşte ha- | hayatımın yolunu değiştirtecek. — Haklısınız. Hayatınız aşağı yukarı lik meselesine gelelim. Geçen gün size! babamm hayatına benziyecek. bir şey sormuştum. Hatırmızda kaldı — Siz bana çiftliği sevdirdiniz. Oto-!mı bilmem? mobil zevkini verdiniz ve nihayet bu — Çiftliğe yerleşirsem İstanbulu ha- zevki yerine getirecek vasıtayı da te-İtırlıyacak rabıtalar... min ettiniz. Bunlar şüphesiz yaşılmı- — Evet, — 'Tamamile. — Yalnız bir farkı var olabilir? — Ne gibi? — Babam yaşlıdır. İnziva hayatına sizden daha çok sonra çekilmiştir ve Bütün varlığı ile beni dinlediğini | Yacak şeyler de olmadığı gibi keşfedil. — Böyle ihtimal dimadığını söyle -| arkasında olduğu gibi hayalinde de bir hissettiğim genç kadın doğruldu. Başı- | Memiş zevkler de değildir. Fakat kim |miştim. Siz de onu hatırladınız mı? nın ağır bir hareketi ile cevab verdi: — Sizi işinizden alıkoyduğum için affınızı dilerim Cevad bey. Rica ede. rim. Beni yanınızda yok farzediniz. Kahvelerimizi içtiğimiz için ona bir sigara daha uzattım. — Belki sigaranız bitinceye kadari. |kadar yarınını da bilemiyoruz kil Ben | geçlerinde tahlil ederim. Bu prensipim İlir. Fakat ben şehirle alâkamı kesmiş Ayni tebessümle. başını eğdi: — Hayır, işiniz bitinceye kadar. 5 inkâr eder ki bütün bunlar şahsa, za “ mana ve muhite göre Kristof Kolom. Altın kafası eğildi: — Evet. kadın bırakmamıştır. Ve bu arzuyu his setmiyecek kadar da ömrünü eskitmiş tir. Halbuki siz. bun yumurtası gibi bazan sade, bazan| — Çiftlik işinde beni tereddilde dü.| Genç kadının tahlil mantık; normal müşkül şeyler değidir. Tesadüflerin İşürecek böyle bir mesele olamaz. Böy-| şekilde pek doğru, fakat ben bu tarafı hâkim oldukları hayatımızda ıtirablalle düşünceler iradeleri güvenilemiyen düşünmemiş değilim. Henüz otuz dört saadeti görmek kudretinde olsak me-İsayıf ruhlu insanlar içindir. Ben haya-| yaşında dağ, kır hayatına çekilmenin sele kalmaz. Fakat ömrümüzün dünü |tımı önce kafamın, sonra kalbimin süz-|bu noktadan aksaması #htimeli olabi” size tesadlif etmeseydim babam daha kırk yıl Bu cümleyi söylerken ısrar etse çiftliğe gitmezdim. e kadar beni aldatmadı ve müş.|değilim ki. Otomobilim beni nihayet düşürmedi. Bundan sonra da zan. hetmem. bir buçuk saatte “>

Bu sayıdan diğer sayfalar: