24 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

24 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Menafi sahası, Müstemlekecilik ruhu Yazan: Muhittin Birgen undan on beş gün evvel, Viya- na lerinden birinde Tür. kiye siyasetine dair bir makale okumuş. tum; galiba Wiener Tagblatt'tı. Makale- yi yazan muharrir, Türkiye ile Almanya arasındaki geçmiş münasebetleri, dost.| ' hıkları semimi bir dil içinde anlattıktan #onra, gene ayni samimiyet ve hattâ saf- vetle, Türkiyenin neden dolayı Alman - yaya muhalif olan cepheye iltihak etti. ğini bir türlü anlamaya muvaffak ola- madığını göstermeğe çalışıyordu. Bilhas. sa iktisadi bakımdan iki memleket âra- sındaki menfaat iştiraklerine işaret et.) tikten sonra birbiri için bu kadar iyi müşteri olan Türkiye ve Almanya ara. sından bir kara kedi geçmiş olmasını bir türlü zihnine sığdıramıyan bu muharrir, bu gibi ahvalde ekseriya muharrirlerin kullandıkları ton hilâfına, bugünkü vazi- yetlen dolayı safiyane denilebilecek sa. mimi bir hayret gösteriyordu. Bu makaleden birkaç gün sonra da bir Macar gazetesi hayat sahası (macarca: Elektör) tâbirini izah etmek üzere uzun bir makale yazdı. Bir dostumun banal tercüme ettiği bu makale, «hayat sahasi» tabirinin en iyi izahını Cihan Harbinden evvelki bir tâbirle yapıyordu. Filhakika o zamanlar hayat sahası tabiri yoktu; bunun yerine «emenefi dairesi; denilirdi. Büyük kuvvetler, kendilerine dünyada kabil olduğu kadar geniş bir yayılma sa- hası ararken bazan, doğrudan doğruya müstemleke sistemine giderler, gideme. dikleri zaman da bir takım yerleri «eme. nafi daireleri» namlle aralarında taksim ederlerdi. Osmanlı impatatorluğu da öm- rünün .son devirlerinde böyle iktisadi, kültürel ve siyasi bir da're veya daireler taksimatı içine düşmüştü. Bir aralık, 907 de İran, Rusya fle İngiltere arasında ak. tedilmiş bir muahede ile resmen böyle bir tâkstim görmüştü. Menafi datreleri demek, maddeten ve Manen zayıf bir milli varlığın veya milli Yarlıkların, muayyen devletlerin nüfuz- iye — ları altıma girmeleri demekti, Bu, müs. Ümekeciliğin sa barik şeklini, ve pe |, GU ZREü0er doliğref su içinde çk Yanı teşkil ederdi. Bu daireyi kendisine| han tecrübelerde bir yüzücünün yüzü tam mal eden büyük kuvvet, orada tedricen| ve pet olarak bir törlü tesbit edilemi - yerleştikten sonra, nihayet, bir gün #€-İ yordu, Yukarda gördüğünüz resmi bir » eğer imkân bulursa, bu daireyi büs. bütün istimlâk ederdi. İşte, o zamanki|ynde çekmeğe, resimde yüzen kadın da «menafi dairesi ne ise bugünkü «hayat bakm # hası, da odur. Bu tabiri lead eden Ar|oektiN Kapırdamadan bakmağa ma manlar, «bizim öyle bir kasdimiz yoktur» | mama diyebilirler. Fakat, kasidieri olsun veya man tesirini kabule o kadar daha alışkın olmasın, netice gene ayni şeydir: Büyük | olan bir memleket, böyle bir psikoloji kuvvet bu «hayat sahası» nda veya «me,|içinde bulunursa elbet Türkiyenin hare- hafi dairesi> nde yerleşip genişlediği de. hea mende e eder, recede kendi iştihasının da arttığını gö- Tür ve işi kendiliğinden mütmedayine İ. eme bela ne şunda, ne İeri götürür. bundadir. Kabahat dhayat s#ühss poli, * tikasının eski tarzda (o anlaşılışındadır. Ew ister hayat sahası, ister nifuz il Yağ Mt iresi veya nüfuz mıntakası diyelim, milletler için «hayat sahası, haline büyük millt kuvvetlerde bu yayılıp ge- | getirmiş olsaydı, 0 zaman mesele kal. nişleme meyli mevcud oldukça, kügikaeemi Fakat, böyle olmayıp ta bir mil. lerde de, bunlara karşı kendi varlıkları. (let kendisi için hayat sahası arar ve ya- nı müdafaa için bir nevi nefis müdafaa. Tatmaya çalışırsa o zeman bütün bu mu. # gayreti bulunacaktır. Birinci hareket | Kebil yeli hareketleri de normal gö- ne kadar tabif ise ikinci hareket te o ka. |ülmek icab eder. dar tabiidir. Bunun için, Almanyada Birkaç defa söyledim, bu vesile ile bir «hayat sahası» sözü söylenmeğe başladı- kere daha tekrar edeyim: Ben, kendisine ve itibaren Türkiyede de . sağe | Yeryüzünde bir yari çime Lei AL. rkiyede değil, ondan evvel daha bir| maryanm, gene keni muay. çok memleketlerde - bu hayat sahasının | Yen bir mıntakada bir hayat sahası ya- “ şen düşmekten çekinmek tema- b e hye siyaset takib ede. dinden doğmuştu. Aksi tak. .z verenlerdendim. dirde, bu milletler, günün birinde, hiç Bilhassa, hak namma hareket eden yeni olmazsa yarım müstemleke olmaya ka-| Almanyayı. inkılâbeı Almsnyayı böyle dar gidebilirlerdi. Böyle bir âkıbeti ka, | bir gaflete düşmiyscek zannederdim. Fa- tün olmanız mümkün değildir. Fotografın Kudreti Her hangi bir kimseden daha Zeki, daha kurnaz, daha ince hesablı olabilirsiniz. Fakat bütün tahıdıklarınızdan Oz. < Lhageme od Hergün bir fıkra İstediğinizden âlâ Bir bahtiyeli bir gece otelde yata « cakmış. Oteleiye talimat vermiş: — Ben bahriyeliyim. karada oldu- gum zamanda kendimi vapurda his » setmeliyim, yatacağım oda gayet kü. çük olmakdır. Karyola istemem. Hamak gerilmelidir! Bahriyeli oteleiye talimatı verdik- ten sonra otelden çıkmış, geç zaman yatmak üzere dönünce kapıdan ken - dini karşılıyan otelciye sormuş: — Odam istediğim gibi hazırlandı m? — İstediğinizden 818 oldu. Tesadü- fen terkos musluğu da patladı, Oda. İ da yarıya kadar su varf yk Nm e Çinli dünyenın en Merd &âdamıdır Geçenlerde Londrada Lord Hali faks'ın huzurunda Uzakşark mesele - lerinden bahsediliyordu. Bu arada Lord OHalifaks şu sözleri !söyledi: kusurları olabilir. Fakat onun çok e - hemmiyetli bir meziyeti de vardır. Sö. züne kıymet verir, ve dalma sözünde durur. Bu meziyet bilhassa eski aile » lerde pöze çarpmaktadır. Bu hususta size hakiki bir vak'a an- latacağım: İsmini Lord Y... ile ifade eylememe müsaade erlemenizi' dilediğim bir ar - kadaşım geçenlerde Çinden muazzam bir posta paketi almıştır. Paketin için- de Çin porseleninden bir çay takımı bu Yunuyordu. Çok güzel bir takım idi. Lord Y... bunu beğendi ve alıkoy - mak istedi. Fakat Çine hiç bir şey si - pariş eylememiş olduğundan bilme - diği bir mala tesahüb eylemekten çe » kindi ve izahat talebini muhtevi ol - mak üzere mürsüle bir mektub gön » derdi. Bir müddet sonra cevab geldi. Çinli bu takımın on sekizinci asrm nihayetinde Lord Y... nin cedlerinden biri tarafından onun ceddine sipariş e dildiğini hattâ ücretinin bile tesviye e dildiğini bildirdi. Adamın anlattığına göre babadan 0- Zula intikal etmek üzere senelerce bü. tün alle efradı bu siparişin yapılması için uğraşmışlardır. Kendinizi her zekânm fevkinde mi sanıyorsunuz? İnanı- nız ki, gözlerinizin önüne siyah bir perde geritmiştir. sizi çevrenizi görmekten menetmektedir. SOZ ARASINDA e) İki eski İngiliz — «Çinlinin belki büyük, pek büyük | dir. Son defa kabinenin eski razırları ve Nazırı asher > İngüterede mecburi askerlik kararının tatbiki artık bütün hızile ilerlemekte - dünya siyasetinin iki mühim rüknü ordu. ya girmişerdir. : Yukarıdaki resimlerde sağda eski ha - riciye nazırı Edeni Beaullen kampında, solda harbiye nazırı Duffcooperi de Al. dershot kampında görüyorsunuz. 739 sene evvel batan bir vapurdaki hazine çıkarılıyor Bundan takriben 139 sene evvel Fransada Gulllebenf - sur . Leine'de batmış olan Telemak adındaki vapurda muazzam hazinelerin bulunduğu iddia edildiğinden hükümet bu geminin yüz. dürülmesine ve içinde bulunan hazine. | nin meydana Çıkarılmasma karar ver.| miştir. Gemideki hazinenin çıkarılma- | sma başlanmıştır. Ameliyat uzun sü - recektir. Geminin yüzdürülmesine im. “Sözün kısası Bu da bir alârm *y* anavar düdükleri çalınmış, halk sığınaklara sığınmışlar.. Tayyareler gelmiş, bombalar atılmış ve canavar düdükleri mefruz hücumun bit- tiğini ilân etmişlerdi. Kapaltçarşıdan çıktım. Mahmudpaşa, ya doğru yürüdüm. Sokağın kenârına, 80 kağın ortasına konulmuş, yüzlerce İŞ, portanım başında bekliyen yüzlerce in - san. ayn; zamanda, fakat her biri başka bir makamdan haykırıyorlardı: — Buyur bayım, âlâsı burada! — Mağazadan elli kuruşa alma, or beş) — Beyoğlu malları bunlar! — Gümrük bereketine gel! — Yölcu bakmadan geçmel — Teyze istediğinin ölâsı burada! Giyilmiyecek her ne kadar giyecek, yenilmiyecek ne kadar yiyecek emtiası tasavvur etmek mümkünse , bunlarım hepsini işportalarda bulmak mümkündü. — Haniya beğen beğendiğini al! 'Tam bu esnada canavar düdüğünü an dıran sıtma görmemiş bir ses yükseldiş — Geliyor! «zortasını eline alan; bir ban kapı « sından giriyor, bir yan sokağa dalıyor gözden kayboulyorlardı. — Geliyar. Sokakla bir tek işportacı, ve bir tek Dedim, havaya baktım. 'Tayyareye benzer bir şey görünmüyordu. 'Yokuşun altma üstüne baktım ve gör. iüm. Bir polis sert adımlarla yürüye . rek yokuşlan aşağı iniyordu. Yol üze » rinde bir tek işportacı ve bir tek işporta görülmesi mümkün değildi. Çünkü hepsi sığınaklarda idiler, Polis gözden kaybolmuştu. İşportalar gene sokak kenarlarına, sokak ortasına yayıldılar. İşportac:lar gene avaz avaz bağırmıya başlamışlardı. Hücum zayıftı, alarm tam vaktinde veriliyordu. Pasif müdafaaya tâbi olan« Yar vazifelerini çok iyi biliyorlardı. Akk | Çin Cümhuriyeti meb'uslarından bir Türk Bursada i Bursa (Hususi) — Şarki Türkistan ahalisinden ve Çin Cümhuriyeti, mil « let meclisi âzasından o İsa Yusufoğluş refakatinde yine Şarki (o Türkistandan Abdullah ve İstanbulda oturmakta bu. İnan Sabit isminde birile (şehrimize gelmiştir. Turizm bürosu müdürü Sa, Tim İkizer tarafından şehrin mühim ve tarihi yerleri ( gezdirilmiştir. Bay isa mükemmel Türkçe konuşmakta » dır. Bunlar Hindistan, Mısır, Yemen, Hicaz, Filistinden Türkiyeye gelmiş « lerdir. Buradan Irak, Tahran, Efganis. tan, Hindistan yolle memleketlerine avdet edeceklerdir. Geçen hafta içinde, bunlardan baş « ka, münhasıran İstanbul (ve Bursâyı görmek üzere Polonyadan 32 izci Wise talebesi gelerek kumandanlarınını r6 fakatinde şehri gezmişler ve İstanbule kân görülmemektedir. e Çünkü gemi hurda haline (gelmiştir. (o Hazinenin 175,650,000 altın frank olduğu söyle - rilmektedir. 509 senedenberi papaslık eden aile avdet etmişlerdir. Balıkesir kısmı adli reisliği Balikesir (Hususi) — Bir sene ka - dar önce muvakkaten Hatay Başko miserliğine tayin edilmiş olan Balıke sir kısmı adli reisi Hikmet Ergün tek. rar eski vazifesini almıştır. bul edecek hiçbir aklı başında millet bu. günkü dünyada mevcud değildir. Şu halde, nasıl oldu da Türkiye, AL manya İle olan eski dostluklarma ve ga. yet faydalı iktısadi münasebetlerine rağ- men, Almanyaya karşı vaziyet aldı? diye merak eden Almanlara şunları söyliye. biliriz: Türkiye, Almanyaya karşı vazi. yet almış değil, «hayat sahası» siyasetine karşı vaziyet almak mecburiyetinde kal- mıştır. Hattâ hayat sahası siyasetini, çok güzel izah eden Macar gazetesi . Pesti Naplo - de, o makalesile, satırlar arasın. da pek güzel anlatıyordu ki, Macaristan hayat sahası politikasının aktif tesiri al. tında yavaş yavaş sönmeği o hosnudsuz- Tukla kabul edecek değildir. Alman kül türile olan alâkaları o kadar eski ve AL kat, gaflet emri vakl olunca, hayât şa, | Üstelik takımın beğenilip beğenil - hası politikası meydana çıkınca artık te, 770diği de sorulmaktadır.» yeddüde mahal yoktu: Almanya, herkes| politika mevzuu değil, tabii bir iktısadi gibi, eski usullerle hareket ediyordu. O| münasebatın ifadesi olmalıdır. Böyle ol- zaman, “Türkiyenin de nefsini müdafaa | adı mı, netice de buna varır. Bunda ne gayretine düşmesi neden tabil görülmü- | darılacak, ne de hayret edilecek hiçbir yar nokta yoktur. Muhittin eBizgek bütün ruhu buradadır: Ha. yat sahası politikası. Hayat sahası, bir ISTER İNAN, İSTER Dünkü ajans telgraflarından birinin birinci cümlesini aynen okuyalım: «Paktın ilânından mütevellid sürprizin süksesi ancak İSTER İNANİSTLER-| yirmi dört saat devam etmiştir. Telgraf Havas ajansından alınıyor ve türkçeye tercüme ediliyor, fakat türkçeye tercüme edilmiş olduğuna: Fransa Başpiskoposu, Lizolles şehri başpapası Jules Gominet'ye «din! min. nettarlık» madalyası vermiştir. Bu pa. pas ayni köyde cedbeced rahiblik et - (| miş olan bir sileye mensub bulunmak. tadır. İlk ceddindenberi papaslık e - den ailesinin papaslık müddet! bilâ in - kıtan 509 seneyi bulmuştur. INANMA! TAKVİM 24 Remaf 4 NANMA!

Bu sayıdan diğer sayfalar: