11 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

11 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 Eyi «San Pastam mın tafriteam B7 Aygır — Heyyy, oğullar. uşaklar... Ne e - dip, ne işliyorsunuz? Kanlarına gir - dikleriniz düşman gâvuru değil sizin din ve can kardeşlerinizdir. Allahtan korkup, peygamberden haya etmiyor anusunuz. Eğer kılıcınızın kuvvetini s1. mamak murad ise, işte Tuna boyu... Hâlâ cenk olup durur. Varım, oraya gi. din. Şehir içinde, ehil ve ayalin gözle. ri önünde, nizam: cediddir deyu insan katletmek revayı bak mıdır? Diye, bağırıyorlardı... Fakat gözle - rini kan bürümüş, vicdanlarının fazi - Jet nurları sönmüş olanlara, seslerini duyuramıyorlardı. Asiler, kafile kafile nizamı 'cedid kışlalarını dolaşıyorlar. ellerine geçen efradı: — Çök bre kâfir!. Efrenç libası giyip. salına salına gezer misin?. Diye, önlerine çökertiyorlar: — Ocağa hor bakanın hali he; budur, lelerini uçuruyorlardı. Mel'un softaların tahırfkâtile yapılan! ULTAN izi NY A ZİR 4 A 4 > J d. Bu zatlar, neticenin vahim olduğu -)leşir.. âsilerin sergerdesi namına sara“ nu bilmekle beraber, gene saraydaki |ya gelip huzura çıkmak istemeye 'ce - mevkilerini şerketmiyorlar.. Sultan Se et edebilirdi. limi bir felâketten esirgemek için ü -İ|- Fakat 3 üncü Selim, âsiler namına zerine kanad geriyorlardı. yapıları ve yapılacak olan (tekliflerin 3 üncü Selim, vaziyetten son derece. | hiçbirini reddedecek halde değildi. Bu- de mütee: i. Haremdeki odairesine ına binaen, kalbinde derin bir acı duy” çekilmiş, yemekten içmekten kesilmiş. İmakla beraber Aygır İmam ile Osman ti. Saray muhitindeki köşklerden ve se 'ağayı huzuruna kabul (etmeğe karar ılık odhlarımdan hiç birine rağbet |verdi. cdip dışarı çıkmıyordu. Yalnız içeri «| Yirmi dört saaftenberi âdeta kendi - den, silâhtarlara. Başlalaya sik sık ha. sini hapsettiği harem (dairesinden ilk Diye, bağırarak onların masum kel! remağaları dererek, âsilerin yet © ve hareketlerine dair n mat istiyordu. İşte bu es idi ki, Aygır İmam i- Je Osman ağanın (o (ihtilâl sergerdesi, Kabakç: Mustafa ağa namına) saraya geldikleri, 3 üncü Selime haber veril | idi. li Padişah, bu habere son derecede hay | ret etti... Çünkü, hiçbir iktidar ve me.| ziyeti olmadığı halde, OAygr İmamı bunca lütuf ve âtiletl ancsk sesirin güzel we mizaçı İği vüzlünden, birinci imamlık ve Ava - bu vahşet şahsi işlere ve entrikalara da! sofva siravet etmişti. Birçok borçlular, #la -! geçirmişti... Bunlardan dolayı defa olarak çıkıp geldi: — İmam efendi ile ağaya söyleyin Buvursunlar. Dedi, Sabık Sekbaribaşı Osman ağa, vazi- yetten o kadar mütcessirdi ki, kendi - sine tevdi edilen bu vazifeyi, (ödeta kerhen ve cebren kabul etmişti. Buna binaen, Aygır İmam önde ve kendisi arkada olduğu halde, 3 üncü Selimin zuruna girdiği zaman, bir tek söz meğe deil, yüzünden hüzün ve melâl akan Padisahın o karşısında bir (Sünnet Odası) na İdakika durmaya bile tahammül edemi- verek, derhal yer öpüp, ağlaya ağlaya caktilarıma.. herhangi tir sebebten do-'ha minnettar olması 1âz:m gelen bir a.İodayı terketti. avı birbirine garaz besliyenler, düş -; manlarıma saldırıyorlar: — Bu dahi, nizamı cedid taraftarı dar., Allahım seven vursun. Diye bağırıyorlar. böylece, şahsi menfaatler uğruna bir takım suçsuzları parçalatıyorlardı. Vaziyet, o kadar vahim bir şeki! al. maştı ki, artık bu kanb haflenin başbca mürettibleri olan Köse Musa paşa le şeyhislâm Atâ Malla bile neticeden korkmıya başlamışlardı. İşte © zaman, bu büyük kâtlenin bu kanlı sahnesini derhal durdurmuşlar.. son, perdeyi açmışlardı. Asi maksad, şimdiye kadar tamareile gözlermişti. Hattâ 'htilâlin ön safında bulunanlarca bile lâyikile malüm de. ğildi. Bir atalık şeyhislâm Atâ Molla tara- fından (Babımeşihai)a ösvet edilen Aygır İmam, oraya kadar gidip tekrar Kâbakçı Mustafanın nezâine avdet et. tüği zaman: — Ve minelhavadis... Diye, muladı veçhile söze başlamış: dam, şimdi nasıl olur da fsilerle bir -! / Arkası var) Denizlerde Harb (Bastarafı € ncı sayfada) 3 — Harekât zaman.. Büyük Harbde denizaltılar ticaret g© milerinden süratli giderlerdi. Bu yüzden denizsitinin pençesine diişen bir geminin kurtulması imkön hi nde idi. Hattâ bazi Alman dengaltları rastladıkları müteaddid ticarsi gemilerinin hepsini ba. imkü i derdi, “anl mizin ya dökmek için, | rrpak imkânını bile elde etmişler Fakat bugün, bilâkis, ticaret gemileri! süratli gitmektedir. o Bugünkü gemiler, Büyük Harbdekiler gibi kömür yazma » makta ve dolayısile denizaltılara az he. def olmaktadır. Nitekim Bugünkü gaze“ *plerde Alman denızaltılarının ikişer, Ü- çer çalıştıklarını görüyoruz. Bunun ma. nası nedir? Bu üç Genizrlt 0 surefis mev! K! alacaklardır ki, birinin kaçırdığı he | defi diğeri avlıyabösin, Ema meselesine gelelim: Büyük Harbâe Alman denizaltıları ticeret ge .' #milerini top silâhı le imha ediyorlardı. 'sedeceklerdir. Torpilin mahdud olması da Alman denizsitılarını zaman zaman mem lekete dönmek zoru karşısında bıraka - caktır, ki, bu mesele, her zaman İngiliz abluka hattından geçmek mecburiyeti dolayısile çok tehlikelidir. İngiizler her halde nakliyau sürat gemilerle yapacuklardır. Bundan başi emniyet tedbirini arttırınak ği ticaret gemilerini toplu olarak ve fazla miktarda harb gemisi relakatinde sevket. meği düşümmektedirler. Bunu gene a . | jans havadisinden okuyoruz. Eğer bu gidi kafilelerin gideceği yel mahrem Yutulursa, muvaffakiyet İazla © Tur. Böylelikle tuzak yerlerinde bulunan birçok Alman denizaltıları civarda hü . cum edecek gemi bulamazlar. Büyük Harbde de tercih edilen bu sistemde em. niyet çok fazladır. Hususile ticaret gemi, HÜLE | 18 ncı asırda İstanbula gelen Bohamyalı Baron Wratislaw "ın hatıraları: 64 Türkçeye çeviren; Süreyya Dilmen Bir merhametli insan Nihayet gemimiz Hisar altına yanaş. tu ve Hisardan uzatılan bir merdiven. den. omuzlarımızda eşyamız olduğu balde, reisin yani kaplanm ardından yürüyerek Hisara girdik. Büyük kapı- İzim muvasalatımız üzerine sçılmışlı. etrafında galeriler ve Karakuleye ka - dar uzanan bir meydan görmüştük. Bu meş'um kuleye de bir demir kapıdan girildiği anlaşılıyordu. Bizi getiren geminin kaptanı, Diz- dar Mehmed ağaya; baş paşanın (sad. razam paşa olsa gerek) mektubunu verdi. Ağa bu mektubu okuduktan son- ra yüksek sesle: — Lâhavle velâkuvvete... demişti, 'ne işlir bu?. Ben bu zavallı esirleri ne yapacağım? Bu adamlar bu kadar sert bir msmeleye tâbi tutulmıya müsta. hak değiller kit. Bunlar için biraz da. ha hafif mahpes bulamamışlar mı? Bu suçsuz adamları böyle müthiş bir zindana kapıyarak cezalandırmak adâ- let değil kil» | Ve sonra bize göz gezdirerek, hei -| mizin ağlamaktan kan çanağına dön- İmüs sözlerimizi görmüş, icin icin, kal- İbimizin derinliklerinden hâlâ ağlamak.| ta oldnfumuzu anlamış ve: i — Korkmayın. dediraşti, Allah bü -| viktür.. elbet sizi de kurtarır! i Ondan sonra (Kule) kapısının açıl - masını emretmiş ve içeri (girmemizi işaret eylemişti. Bu kandan girerken, bir daha ancak; cansız birer cesed halinde çıkmaktan baska ümidlerimizin tamamen zail ol mus bulunmasından mütevellid şid - getli bir vels ve teessürün bizi için için nölatmakta ve inim inim inletmekte bulunduğunu (o Takik bir kalbe malik her insan takdir etmekte güçlük çek- mese gerektir. Ah! Ne elemli, ne kederli, ne yetsli bir gündü ol Ürmd olmıyan yerde in. İsar yaşamak istemez. Binaenaleyh bü. İtün ümidlerimizi kaybetmiş olan biz- ler de, bu meş'um kulenin kapısından İiçeri adım atmazdan evvel ant bir ölüm ile oracıkta yığılıp kalvermeyi ne ka. İdar arzu etmiştik ne kadar! Fakat ev - i ya yaklaşlığımız zaman-ki bu kapı bi.| rarsanız bu tomrukler ayak daya için yapılmış değil, fakat buraya şenlerin ayaklarını bunlara bağlaj için yapılmışlardı. ? Binaenaleyh bizim ayaklarımızın di bu bloklara zincirlenmiş bulunması | zım geliyordu, burada Cenabıhe kın bir Jütfuna #bazhar olmuştuk ki $ da kule Dizdarının kalbinde bize ki İsempatik duygular husule getirmiş ol ması idi. Çünkü bu ağa, ayaklarımızı bu biole lara zincirletmemişti. Yalnız, her maksadla olursa olsun, kendisinin ta nımadığı kimselerin zindana geln le ri, ayaklarımızın derbal bu tomruj zincirlenmesine sebebiyet veriyo; Böyle bir ziyaret vukuunda ağa, h men muhafızlardan birkaçını u yor ve bunlar ayaklarımızı müstace$ bu kütüklere zincirliyorlardı. Zi; çiler gider gitmez de ayal Mazi hürriyeti iade olunuyordu. * Karakulenin ve içindeki tutsakları muhafazası mes'uliyetini uhdesine 4 (mış bulunan Mehmed ağa, Hırvatis & tanda bıristiyan ana ve babadan di vaya gelmiş ve bizim zamanımızda san yaşını aşmış dinine sadık, biz "karşı müşfik, vazifelerini ifade dikkatli ve titiz bir adamdı. faz 49 ları bizzat kontrol eder, sık sık kuleyi gelir, pranralarımız: hergün gözdeki geçirirdi. Haftada bir kere de elbiselerimiz, eşyanız ve vücudün özden geçirilir ve bu suretle berhet «i birimizde bıçak gibi, eğe gibi lerin bulunup bulunmadığı araştırılmığı olurdu. Çünkü selefinin başına gelen leri yani onun kulede asılarak dırılmış olmasını Mç hatırdan tutmıvan şimdiki ağa vazife husi da çok titiz davranıyordu. Binsenaleyh kuleye kapatıldığı zın ertesi günü sabahı birer birer leden dısarı çıkarılmaklığımızı misti, ayaklarımıza pranga Vu t. İşte bu emada Ulu Tanrı, m lar arasından bana bir dost belirtti. bir Hırvat dönmesi idi, bana geri imamı, yani kuleden çıkacskların leri süratlerinin çok arttığı şu devirde İvelce de kaydettiğim veçhile ölüm in. |*00UCUSU olmamı tavsiye etmişti. İngiltere ticaret gemilerin zayiatı pekİsanm arzusuna göre gelmiyor ki... Şu |yaklarma pranga vurulan İbirer birer yerlerine dönmüşler ve da bana yelmişti. Ben de kuleden ç rıldım, ağanın ve müşavirlerinin huzü Tuna sevkolundum. Sırtımda bir iç lonün üstünde yırtık, partal bir d gömleği vardı. Hırvat nefer ağaya. — Ağa hazretleri. Deinizin istihba -İygaam olduğu Üzere denizelti gemle . rna nazaran, hslen padişah olen zetİsinin aldığı torpil adedi mahduddur. Bu bayat ve saltanat 'ırrsına kapılarak. yüzden denizsitlar bu silâh gözbezeği | : şehzadegin hazeratma sulkasd edecek-| “bi muhafaza sdiyorlür ve harekât ga , <7 Yüzumlü ve kıymetli olsn mevad bu bosuna bir isteyiş olmaktan öteye geç- miş... Aman ağam, dikkat. eğerçi bulhasında uzun zaman kalabilmek için düş | gibi gemilerle nakledilecek ve batan, ge. jmivordu. Censbihak başımıza bu belâ-| hususun önüne geçilmez. ve zati hü «İman gemilerini mermi ile, bomba ile ba. milerde ikinci, üçüncü derecede ehemmi ların gelmesini mukadder etmiş bulu. mayundan, bu bada teminat taleb e « eza yelkenlileri de gezle yakıyor. | yeti haiz maddeler bulunacaktır. muyordu. fazla olmıyacaktır. Veyahud da harb için halde bizim bu yoldaki temenmilerimiz dilmezse, #lem harabe varır. dardı. Bu zifiri karanlık zindana girdiğimiz Diye, Kabakçı Mustafayı Bugün İse, tcaret gemilerinin mühim zaman, içeride, evvelce kendilerinden P.L, yeniden harekete getirmişti. Yamakların bu zeki çavuşu, Aygır İmamın du sözlerindeki mâna ve mak. sadı anlamakta gecikmedi. Artık İstan- bulun yegâne hükümdar ve hükümrarı! olan Kabakçı * — Baka, efendi!., Bu işe, seni memur dilim... Yanıma, eski sekbaribaşı Os. Tünn ağayı al. Saraya git. Padişahı gör. Eğerçi şahzadelere bir bal olursa, son- ra kendisi düşünsün. Diye, emir verdi. Aygır imam, Kabakçının, kendisine verdiği bu vazifeyi memnuniyetle ka. bul etti. Derhal ssbik sekbanbaşı Os . mas ağıyı buldurarak, onunla beraber saraya gitti. * (AYGIR İMAM)IN DAYAK YEMESİ Saray erkânının, hemen hemen hep- si dağılmıştı. 3 üncü Selimin muhitin. de; Silâhtar Süleyman Paşa, Başlâla Tayyar efendi, silâhtarlardan Emin A- Xa, Ali Paşa, has odadan o Şâir Hasan Bey, Birinci İmam Kırımlı Hacı Hafız Ahmed Kâmil Efendi, Enderun eskile. rinden Kurşuncubaşı zade Eyüblü Meh med Arif Ağa gibi sadık bendeğindan pek oz kimse kalmıştı. bir kısmı topla teslih edilmekte ve efil. mişur. Toplanan İngiliz deniz ihtiyatla - rının mühim bir kısmının bu gibi gemile. Lehistanın tarihi (Baştarafı 5 inci sayfada) Bir müstakil Polonya artık tarihe ka. re dopçu efradı olarak verilecekler'ne şüp rışmıştı. Fakat Polonyanın tarihi, ka » he yoktur. Ter halde ba gemilerin taşı . panmamıştı. Bundan sonra, Polonyalılar, yacakları top adedi de Alman denizaltı . istiklâlleri için tarihe geçecek büyük mil larından fazla olacaktır. İM isyanlar, ihtilâller çıkaracakiardı ve Top mermisine karşı çok hassas olan bunlar, ateş ve kan ile boğulacaktı. devizeltilar, bu gibi tuzaklara düşmemek Reşad Ekrem Koço içim, torpil kullanmak mecburiyetini his. (Sonu var) Miktarı Mah. B. Wiöte Ekslme mina Mira kr. dira kr. şekli Kayım Bıçağı 40 © (2600 adet sif 18200 — 1566 — Pazarlık S/m lik Karton Bıçağı 317 9 28 eihkç ekslitme muhtelif ebatta 1 — Şartname ve resimleri mucibince yukarda yazılı 2 kalem malzeme hıza. larında gösteren usullerle eksiltmeye konmuştur. TI — Muhammen bedelleri muvskkat teminatları eksiltme saatleri hiralarında yazılıdır. 11 — Eksiltme 18/LX/939 Çarşamba günü Kabataşta levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır, IV — Kıyım bıçakları şerinamesi her gün sözü geçen şubeden parasız alı. sabileveği gibi karton bıçakları resimleri de görülebilir. , V— İsteklilerin eksiltme için tayin olunan gün ve saatlerde X 7,5 güvenme paralarile birlikte mezkür komisyona gelmeleri ilân olunur. (7133) Cinsi saati 10 2. "7 bahsettiğim, dört kişi tarafından tees. sürle karşılanmıştık. Karâkulenm ka. rabahtlı eski sakinleri olan bu biçareler bizi karşılamış olmakla beraber bizle. rin burada, kendilerine uzun müddet sefalet ve felâket ortağı olmamızı te- menni etmişlerdi. Kuleve girdikten sonra, ber birimizin Hik oturduğu yerler, bizlere, iki yıldan artık süren bir zaman içinde oturma, İyatma, karın doyurma, iş işleme vesai.| re yerleri olmuştu. Kule oldukça yüksek bulunmakla! beraber o kadar geniş değildir. Binaen. sleyh dört evvelkilerle hepsi yirmi altı kişiye varan bizler, birbirimize epeyce| sıkışık olarak müşkülâtla buraya sığı-! şa biliyor ve yattığımız zaman adeta| koyun koyuna yatıyorduk,. Kulenin içinde, kalm meşe ağacın - dan mamul, tıpkı aslanların muhafaza. sına mahsus kafese benzer bir nevi par- maklık bulunuyordu. Bu kafes zindan!!i n5betçilerinin, mahpusların etrafında il dolaşacak ve onları görebilecek müni sip bir şekilde inşa olunmuştu. Kafe - ortasında da, gece ve gündüz sırça bir kandil yanıyordu. Bu ışığın etrafı. m da bir takım ağaç bloklar yani tom. ruklar çevreliyordu ki bu tomruklara (Arkası var) o (| Erbaada göçmen evleri Erbaa — Romanya ve Bvlg m ana yurdu kuvuşan göçmenlerimiz Destek nahiyesine bağlı Kırkharman kö yünde 123 evin temel atma merasimi İyi gün kaymakam Makmui Nedim Ake ve davetliler huzuruyla icra kil Merasime bandonun iştirâkfle ve isti marşile başlanmış ve bu mes'ud h şerefine köylüler tarafından kurban silmiştir. TAKVİM İİ RE enin imi eği NŞ biz ayaklarımızı dayıyorduk. Aslını so.jiL. van sn ün 2

Bu sayıdan diğer sayfalar: