20 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

20 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün İhtikâra karşı mücadele Yazan: Muhittin Birgen Ss on haftalarda İstanbulun meyra pi- yasasında yeni bir hâdise göze çar- pıyor: Yaş sebze ve meyva kogperatifleri bir- Bği, şahrin bazı #smtlerinde birer satış şube- # vücude getirmiş, bunlar vasıtasile halk* satış yapıyor. Bu satış şubelerinin bulun - dukları sahada flalların ucuzlamış olduğu muhakkaktır; bunu herkes göle görerek tesbit edebildiği gibi m :/1 hallukn mutad pi- yasa hareketlerini takib edenler de daha iyi anlıyabilirler. Birlik tarafından tatbik edi - len perakende flatlarının ölçüsü de ba w - cuzluğun miyandır: Birliğin ifadesine göre bu ölçü, meselâ üzümde, ham maliyet fiatı- nin, yani toptan flatla nakliye majlyetinin Üzerine yüzde otuz kadar bir zamla tesbit ediliyor ki bu, eğer tamamen böyle ise çok mutedil, hattâ Yüzumundan fazla mutedil bir fiat olur. Fakat, mesele buzada değil, bü işin daha enteresan tarafları vardıf: İstanbul piya - sasına çıkan üzümleri: ambalâlında böyük bir inkilâb var: Bu ambalâj arlık küfe de - ğildir. umumiyetle Avrupalıların yaş m valarda kullandıkları küçük kutu ambalâğı, birliğin bir teşebbüsü sayesinde, birde de kul- | lanılmıya başlamıştır. Bunun (faydalarini saymak uzun sürer; müataheti, küfeye özü- mü doldururken eline geçen salkımı, çürüğü, çarığı ve hami ile, rastgele bu armbalâja dol- duramaz, Çürük çarık üzüm gönderen müs- tahali zahirde kârlı gıoi görünürse de Haki) katta zararlıdır; Küfenin içinden ne çıkı çağını, ne kadar fire veleceğini hesab ed miyen mütevsasıt tacir, bu malı ulirken ih - tiyat hasablarım unulmaz. Zaten, müstahsil küfeyi doldururken insafsızık göstermese bile altmış kiloluk siklet içinde oradan oraya nakledilen bu üzüm, perakende dükkâncila- rma gelinciye kadar kendiliğinden Yozulur Şunu da unutmamak lâzım gelir ki, en vie - danlı müstahali bile bu küfe ambalâfmda,| vledanını zusturmıya mecburdur; sade kü - fede değil, her nevi büyük ambalâjlarda, bir) taraftan görenek, diğer taraftan «kurunun mında yaş ta yanar. kaidesi onu, kelite amini unutmıya sevkede”. Halbuki, kü-! çiik ambalijda buna imkân yoktur; bu usul! sayesinde müstahsil, mülevassıt ve müs - tehlik arasında aldatma ve aldanma ihti - malleri kendiliğinden bertarsf olur. Bu yeni ambalâjın hede özüm Flatları ü- gerinde yaptığı tesire de bakalım: Küfe için- deki özüm Iki veya üç kuruya satırken yen) #ybalâj içindeki Üzüm yedi kurusu setihyor. “ üzüm, perakende mağazalarında ön kuruşa satılırma satici Için kazanç emniyet altındadır. Belki ba yizde otuz mikbati az- #ır, birlik belki bu wrulü tadile merburola- taktır, fakat, şurası muhakkaktır ki, bu ye- ni ambalâj, hem müstahali, hem müstehlik lehinde bir inkilâb mahiyetini haiz bulu - Duyor. * Dalma söylerim ve her vesile İle tekrar e - derim ki, eihtikârs denilen şey, bir maldan gok para kazanmak İçin ovu böüz Alp pü - Malı satmak usulünün mahsul değildir. A- yam ağrında «ihtikâr. denilen ve hakikatte, kendi kendisine doğma bir «pahalılık» tan #baret bulunan şey, yalnız teşkilâtsızlığın ese- ridlir. Mesel, bizde umumiyetle zannedilir ki seyyar satıcilık, ucusluk miidir. Hayır, teşkilâtsılık, başıbozukluk. perişanlık, hiç bir 17! şeyin Amil olamaz. Meselâ, eğer sebze ve meyva kooperatifleri meyva birliğinin mü. dahalesi olmasaydı. üzümü küfe ambalâjın- dan kurtarmanın çaresi bulurnmazdı. Be - dad yadigâr olan bu küfe, rastgele doldu - rulmuş üzümle oradan oraya seyahat ve bağdan İstanbula gelinciye kadar üzüm, sar- sılmak, hırpalanmak, hayasız kalmak neti - tesi olarak, kismen şaraba İnkilâb ettiği müddetçe bamdan tfrih türlü piyasa fena - Yıkları doğmamak kab'l değildi ve böyle bir teskilâtım müdahalesi olmadikca küfe! or - kaldırmanın çaresi bulunsmazdı. Bir , İşe, kendi istan edisi elini koyduğu zamanda böyle ölr inkılâb - evet, inkılâb - Kolayca tahakkuk ediverir, Fakat, bu bahlete pize carpan şey bun - dan Ybaret değildir. Devlet tarafından #ki bir kontrol altına alınmış, orun mağdl yar- dımı İle işliyen bir kooperatif tetekkülü mey- va haline girip, tüccar gibi, kabzımal gibi Iş. lemeğe başladığı zaman. Ticaret Vekâleti - mizde, mal'yemizde, belediyemizde gerek hal- de ve gerek perakende piyasasında ceryan eden İşlerin bütün mana ve mahiyetlerini derhal öğrenmiş bulunur. Çünkü, kooperatif ne İktısad Vekâletinin bir ememursu, ne bir tahakkuk şubesi, ne de bir belediye zabıta» mdır. O da bir tacirdir ve halin içinde ve piyasada ne olup bittiğini hergün kendi #iccar gözlle görür, her şeyin doğrusunu bi- ir ve işlerin hakikatine vâkıf olur. Dünyada bundan daha mükemmel bi: kontrol tasav - vur edilemez. Kooperatiflerin oynadıkları en büyük rol de budur. Bilhassa, bugünkü gil müstesna zamanlarda, bu köntrols ne kadar çok ihtiyaç vardır. Ber Türkiyede bir istih- İlk kooperatifi teşkilâ olsaydı sIhtikârla mücadele. diye bir takim kanunlara, idare © hareketlerine ve zabıta müdahalelerine hiç Ben enseme inen baltaya bakarım, sapını tutan el is- ter eldivenli, ister nasırlı olsun. Tiyatro mektebi Talebelerinin dersleri Hergün rışmam! rim, Kralı Lon: Fi pa Amerikada tiyatro san'atı müteaddid mektebler vardır. çoğunda dersler açık havada verilir ve telebe kırlarda öpüşme sahnelerini ts - * lim ederler. Resimde de bu derslerden birini görüyorsunuz. öğreten Bunların riyorl Bunun sebebi yalnız cehalettir. Bizim ara- mızda münteşir (erdi ve içtimal cehalet, ge- şirdiğimiz uzun sulh senelerin bu sahada iyi kullanmamıza mân! olan cehalet! Eğer dün- yada harb uzar ve günün birinde “Türkiyeyi de yakından alâkadar ederse bu teşkilâtsizli- # am Sana da öğretirim Bir gün bir yenliçeri yolda bir hı . ristiyanı yakalamış: — Müslüman olacaksın, yoksa ka - Demiş. Hıristiyan tirtir titriyerek sormuş. — Müslüman olayım amma, müs: lüman olmam için ne yapmam lâzım? Yeniçeri biraz düşünmüş: — Haydi, demiş, şimdi işine git, ben öğrenirim, #onra sana da öğreti - Sahık Arnavudluk rada Sabık Arnavudluk OKzalı, Zogu'mun, & Darbeyi yememeğe bak... 8 Sen darbeyi yememeğe bak, yedikten sonra sebebi ve vuranın şahsiyeti ölüye hayal vermez. Ş | Londra hayvanat bir fıkra - il Zahçesinin aslanları Bir ihtiyat tedbiri olarak kapatılan Lo.dra hayvanat bahçesinin aslanları, ibaşka bir yere nakledilmişlerdir. As - lanlar, yeni yerlerini yadıngamışlar, ü - “rlerine garib bir miskinlik çökmüştür. Londra hayvanat bahçesinin en sevilen aslanı, resimde gördüğünüz gibi yattığı yerden kımıldamamıkta ve mütemadi.) yen esnemektedir. Ömründe kadın görmiyen Bin acısını çekeceğiz. ii Yaş meyva ve ssbze kooperatifleri birliği- nin meyva balinde ve İstanbul piyasasında yaptığı bu inkslâb, şu sıralarda bizim elimi- e verdiği mizaile, çok hususi bir ehemmiyet ansızın Londraya geldiğini ve bir müddet orada kaldıktan sonra tekrar Parise dön düğünü, oradan da sabık kraliçe Jeraldin İle birlikte yeniden İngiltereye dünece « İğini ajanslar haber verdi. Burada sabık ikralı, Londradaki otelinden çıkarken gö papas Yunanistanda, Tsalyada o Toloteş is - minde bir keşiş son pelesine kadar yaşa. dığı Meteora manastırında 82 yaşında olarak ölmüştür. Son deminde bile-duâ| kitabını o gözlüksüz Kazanır, Ayam ağzında eihtikr» denilen ve /LXOZSUDUZ. bakikatde avamın da disiplinsizlik, elbirliği ve iş birliği yapmama yolile, bilhassa besle - meğe çalıştığı pahalılık, yalnız perişarlığın iç mahsulü olan bir pahalılıktır. Bu pahalılıkta | müteraasıtın rolü yüzde onsa, diğer Amille-| rin rolü muhakkak yüzde doksandır, Bugünlerde devlet «fhtikâran karşı ted - ibizler almıya hazırlanıyor. Bu tedbirler, sırf idari ve inzibati mahiyette kaldıkça bunla - rım da pahalılığın artmasına yardım ede » ceklerinden hiç şiphs etmiyelim. Pir taraf- tan İstihsal hayatımız, öte taraftan da müs- #ehliklerimiz bugünkü porişanlık içinde yaşa- ||İ dıkça, idâre metmttunun, mahkemenin #abıtanın yapacaklar: yardımlar, ancak hı yatı biraz daha pahalandırmıya vesile olur- lar. Bunun için, Türkiyeyi yavaş yavaş bir İ harb iktısadiyatına doğru götüren bugün- İkti şartlar arasında bu bahse yarin tekrar avdet edeceğim. Muhittin Bizgen İSTER İNAN, Fransız hükümeti Peris halkını şehri boşaltmaya davet etti: Merkezden uzaklaşan halka nüfus başına günde 7 frank verecektir. Paris şehrini ufak büyük herhangi bir tehlikeye maruz sanmayınız, yüzlerce kilometre ötede bütün Fransız hudu- du, çelik bir çemberle sarılmıştır. Herhangi bir istilâya ma- ruz kalmasına ihtimal verilemez. Evet amma bir tayyare hücumuna karşı da uyanık bu - Yüzüm kalmaz, bülün müstehlikler, kendi || lunmalı, bazı şehirlerde nüfus kesafetini eksiltmeli, teşkllâtlari vamtasile bu kontrolü bizzat te -| min ederler ve bütin hareketi nizam ve in- tizam altına alırlardı. Heyhat ki, Türkiye, Avrupa dünyasının bü bakımdan en geri, en aavalı ve en acınacak bir memleketi cla- rak, dünyanın bu yeni kargaşalık devrine, Aktısndi manasile, bir ker, Süha alimi gi- Almanlarla Fransızlar ve İngilizler arasında “zımni bir anlaşma var gibidir, her fki tarafta da ayni derecede teh ribkâr, öldürücü tayyare kuvveti bulunduğuna, yekdiğe - İSTER İNAN, TAKVİM İSTER iSTER okuyabilen papaz «İömründe ne bir kadın,ne de bir kadın İresmi görmemiştir. Tolotes 1857 sene - İşinde bir zelzele asnasında doğmuş, göz- lerini açar açmaz doğduğu ev çökmüş, © civarda sarp bir kayalıkta bulunan ve yardıma koşan Meteora papazlarının bi- risi ferefından manastıra (götürülmüş, orada büyütülmüştü. Sığınakta doğan Fransız yavrusu Geçerlerd düşman *ayyarelerinin geldiği haberi verilince, Paris sı) - rından birine iltica eden Parisliler, ga- rib bir manzara ile karşılaşınca heye - canlanmışlar, sonra da bu hidisenin ar- zettiği sevinçli safhasile de neş'elenmiş, kahkahalarla gülmüşlerdir. Hâdise şudur: Alarm esnasında hâ - mile bir kadın, sancıları tutarak sığına! ta bir kız doğurmuştur. INANMA! rine ayni derecede zarar verebileceklerine göre hava kuv - vetini cephe dışında kullanmıyorlar. Fakat buna rağmen ne olur ne olmaz düşüncesile gene ihtiyatlı bulunmalı, Yalnız Paris gazeteleri söylüyorlar; — Halk şehirden çıkmak istemiyor, yapılacak maddi yar. dıma ebemmiyet vermiyor, Niçin? Gene Paris gazeteleri söylüyorlar: — Çünkü #lân memleketle az çok elâkası olan bir aile falan memlekete yollanmak isteniliyor da ondan, diyorlar, Mümkündür, fakat biz bazılarının 30 sene sürecek bir harbden bahsetmelerine rağmen Fransız ailesini Paristen uzaklaşmamaya sevkeden sebebler arasmda yakın bir sulh Ömlidinin de rol oynadığına inanıyoruz, ey okuyucu sen: iNANMA! Sözün kısası Beşeriyetin ıztırabı İstismar edilmeli mi? E Ekrem Talu B ir aralık: Kadirgadaki eski Tıbbi ye mektebine devam etmiştim. O rada Dollaşuda Faik Paşa namında muh- terem bir hocemız vardı. Derdi — Eczacılık âmme hizmetlerindendir. Eczacı kazanç hususunda başka tacirler g'bi hareket edemez. Ettiği ve fazla ka. zanca kalkıştığı gün mesleğe hiyanet et- miş olur, Rahmetliden ders gören benim gibi, benim neslime mensub birçok kimseler hâlâ mevcüddur. Ve bunlar da onun bu sözlerini elbette işitmişler, ane da saklıyorlardır. Faik Paşanın Beyoğlunda kendi ecza. nesi de vardı. Senelerce, dürüstlüğü ile şöhret bulan bu eczane onun ölümün « den sonra kapandı. Fakat açık bulundu. ğu müddetçe (Ode meslekdaşlarına ibret teşkil etti. Hakikaten, eczacılık başka (ticarete benzemez. Eczacı, beşeriyetin iztırabla « ir dindirmek hususunda hekimin gay“ rini, h etlerini tamamlar. Vazi « ş , diğerlerinin vazifelerinde bu « lunmuvan bir kudsiyet (o vardır. Eczacı bir nevi filantrop'dur. Fökülteden dip » loma aldığı günden itibaren hemcinsle - rinin sıhhat ve hayatı için çalışacağını, e vicdanına. karşı zımnen taahhüd eder. Bu taahhüde riayet eden çok muhte « rem şahsiyetler tanıdım ve tanırım. Bit- tebi kendi menfsatlerini gözetmişlerdin. Lâkin, bununla beraber halkın (kendi hizmetlerine arzı ihtiyac eylemesini bir zeruretir ve bir ıztırabın Icabı olduğunu da takdir ederek insaf ve it'dalden hiç. bir zaman ayrılmamışlardır. Bunlardan sağ olanları tebeil, Hamdi bey gibi, B - tem Pertev gibi, aramızdan ayrılmış bu- lumanları da rahmetle yâdederim, Fakat, görüyoruz ve işitiyoruz Ki, Türk sezacılığınm bu ezeli insaniyet ve fazilet düsturlarından ayrılan veya ay. rılmak temayülünü gösterenler varmış. Filhakika, dışarıdan kulağımıza akse- den sikâyetler, bazı müstahzarat üzerin. de cirkin bir ihtikârin başlamış olduğu « hu gösteriyor. Baş ağrısma ve kırıklığa karsı kullanılan roaruf bir Alman müs « tahzarimın 30 dan 60 kuruşa fırladığını va bunun dahi herkese verilmediği bana birkaç taraftan söylendi. Ayni zamanda, hekimlerin hastaları « na tavsiye ettikleri gene herhangi bir yabancı müstahzasın da üzerinde yazılı muavven. fiatından çok pahalıya satıldı ğı kuvvetle rivavet edilmektedir. Bu iddiaların kontrolü O ve sebebivet verenlerin cezaya çarptırılmaları hükü metimize düşen bir vazifedir. Ancak bir de vicdani ve Insani bir vaz'fe vardır kt o da alâkadar ferdlere terettüb eder, Beşeriyetin iztırablarını istismar et - mek cinayete erk vak bir harekettiri E. Elzem Cat Hükümetimizin çiftçiye yardımı Çukurova pamuklarının mübayaasına başlandı Adana 19 (A.A.) — Beynelmilel va « i pamukların Ziraat Ban- kası tarefında normal bir Gatla müba - İyaasına karar vermiş ve mübayaa vEzİ. yetini tesbit etmek üzere Ziraat Banka- st Umum Müdür muavin: Hulki Alısbah Adanaya gelmiştir. Ziraat Bankası dünden itibaren müba- yaaya başlamış ve ilk hamlede 82.000 kilo pamuk mübaysa eylemiştir. muh - telif kalitelerden olmak üzere pamuklar otuz bir fl8 otuz beş kuruş arasında mü. bayıs edilmektedir. Çiftçimiz. hükümetimizin bu büyük yardımından dolayı minnettardır. Belediyeler Bankası umumi heyeti toplandı Ankara 19 (A.A.) — Ban- kasi senelik umumi heyet toplantısını bankanın umumi merkez binasında yap. mıştır. , Umumi heyet barkanm bu altıncı he- sab devresine aid idare meclisi ve muras /kıplar raporlariyle bilânço ve kâr ve za- rar hesablarını tetkik ve tasdik ile ida- re meclisini ibra etmiştir. Umumi heyet bankanın 1939 meli yılı için murakıblığa tüccardan B. Ad- nan Talayı seçmişti Selânik fuarı Atina 19 (A.A.) — Atina ajansı bil - diriyor: Beynelmilei Selânik fusrı resmen 24 Eylülde dar, açılacak: Yabancı pavyonların hazırlıkları Cu. martesi gününe kadar ikmal edilecektir. #w—. Sb “oo m eb 2 ei ön bin

Bu sayıdan diğer sayfalar: