23 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

23 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa Harbin derin Sebebleri Yazan: Muhittin Birgen akriben yirmi gündenberi, Alman radyo Istasyonlar:, neşriyatlarını bi - tirdikleri zaman, son söz olarak ber vakit ayni cümleyi tekrar: ediyorlar: «Almanya bir haksızlığın tamiri için mücadele ediyor! bu cümlenin manasi «Almanyı Versailles mua- hedesinin hükümlerini ortadan kaldırmak için harbediyor» dan #barettir. Buns muka - bil, çoktanberi, İngil «renin tekrar ettiği harb sebebi de başka türlüdür; o da diyor ki: «Biz, milletlerin hürriyetleri ve hakları için harbe- diyoruz» her iki şiarı da ortaya atanların kendi kendilerine karşı ne kadar samimi ol- duklarını ölçmeğe lüzum görmeyiz. Fakat, biliriz ki Almanya hakszlik yapmak imkâ- nına malik olduğu müddetçe onu yapmaktan çekinmiyecek, İngütere de her şeyden evvel kendi menfaatının emrettiği yoldan git - mekte tereddüd etmiyecektir. Şu halde, harb vâzasının tesiri altında ve büyük Htlras dalgalar: içinde, siyaset adam- Jarı tarafından söylszen sözleri bir tsrafa bi- rakarak, bugün birkaç büyük milleti kendi sahasına çekmiş olani mücadeleye, tarihin ve #imin objektif gözlle bakarsak görürüz Ki, her iki tarafın iddiaları kendilerine göre samimi de olsa bugünkü harbin asil sebebleri söy - Tenmekte olanişr değildir. Ona beşka sebeb- der aramak lâzımdır. Etrafımızdaki mücadeleyi, onun bütün ma- nalarile tamam ânlamamız için, bu başka s0- bebleri aramıya taşebbüs ettiğimiz zaman bir çok vakıalarla karşılaşırız. Çünkü, sebeb, 'ne bir ve na de ikidir. Birçok sebebler araya gelmiş ve harb patlamıştır. Bunları ayrı ay- Tı tetkik edip bir neticeye varmak için, ilim adamları şimdiye kadar cildierle eserler yaz- mışlar ve bundan böyle de yazacaklardır. Şu halde, biz, günlük bir makalede olsa olsa bu sebeblerin banılarından bahsedebiliriz. Felsefi düşüncey: nazâran ber sebeb, bir başka sebebe bağlıır. Filozof sebeblerin se - bebini arıyan ve bunu bulmak isterken ek- seriya şaşırıp kalan adam olduğu için, ben karilerimi bu fiozofla beraber İlk ve son se- bebi aramıya sevr» 1s -* “sŞilim. Bunun bir tanesi üzerinde duracağım. x Cihan Harbi, Almanya ile diğer bütün mi Jetler arasında cereyan etii. Dört sene süren bu harb esnasında bu milletlerin pek çoğu ezildi. En çok ezilen, İki ağır harb yükünü birbiri üzerine sevkeder Rusya İle Almanya 141. Birinde harb, memleketin bütün letimal ve siyasi tersellerini söküp attı, diğerinde de hemen kemen ayni ş*yler' tekrar edesek de- retede tahriba yaptı. «Cihan Harbini kim kazandı?» diye sörac ık olursak ona şu cevabi veririz; Altın! Son stfiz onun oldu ve altını memleketler, harbde büyük zaylata uğra - miş olmakla beraber, ondan çıktıkları zaman, kısa bir müddet nefe; aldıkları vakit, kendi- derini yeniden sıhhatte hissettiler. Altısmız. yani sermayesiz ve fakir mem — leketlere gtince, onlar sıhhatlerini bir türlü iktisab etmediler ve yirmi senedenberi müte- madi nöbetlerle, şifa bulmaz bir hastalığın neticesinde kıvram; durdular: Cikan Hür - binin en büyük ağıtını kendi sırtında ta. şiş olan Rum müliti, sermayedar âleme karşı duyduğu husumetle, yirmi senedenberi didine didine belini doğrultmıya uğtaştığı halde, henüz istediği dereceye varmış olmak» tan uzaktır. Ruayava nisbetle, daha büyük kuvvetlerle mücehhez olmasına rağmen, Al- manya dn ondan daha talihli çıkmadı. O da Versallles muahedes.nin hükümleri ajtında kaldığı için, yirmi senedenberi bir törlü beli- ni doğrultamadı. Rusyada komünizm, Al - manyada nasyonal sosyalizm, Leninin veya Hitlerin arsularile hayata gelmiş ve hâkim cimuş rejimler deği'dir. Bunlar, bir takım si- yasi, içtimai ve Iktisadi şartların mahstlâ - dür ve bidayette birbirlerine candan düş - man oldukları halde bu iki rejimin bugün birdenbire dost oluvermeleri de, alelâde bir siyaset cilvesi değildir. Her iki rejim içinde de geniş milyonlar kütleler! yaşıyorlar! bun- lar çok çalışıp az netice alıyorlarsa, bâşlıca sebeb, Cihan Harbintı bu memleketlerde bi- rakmiş olduğu netizedir. Fakirlikten kurtul- maları için, kendilerini sermayedar Aleme teslim etmek Mam geliyor. Ancak, serma - ye de merhamet duzyuslle değil, kazanç his. 4ile hareket eder. İngiliz halkı, Alman ve Rus kütlelerine yardım etmek istese bile, ne İn- £ilir, ne Fransız, ne de Amerikan olmıyan, milliyetsiz sermaye, yalnız kendi kazancını düşünür. Bunun içi. Büyük Harb sonunda fakir düşen Rusya İs Almanyayı ikametgâh #*tühaz ettiği memlekiteleris barıştırmak ve anlaştırmak yolu şimdiye kadar bulunamadı. Bulunamadığı içindir ki nihayet iş, Lehistan vesilesle bugünkü çarpışmaya vardı. Eğer, sermaye, kendisini gözetilyen tehlixeleri vak- tinde hissedip, işi biz sulhe gölürmiyecek 6 - Yurss, bu çarpışmanın getirebileceği akibet- lerin ne olacağını anak Allah bilir! * Bugünkü mücadele sermaye âleminin bütün ve bu arada bilbassa sermaye ba - baları olan Yahudilerin bütün busumetleri- ni kendi fserine çeken Hitler, garba karşı isyan bayrağını açmış olan yeni bir Lenine benziyor. Eğer mürellak olursa, Siegirleğd hattının şark tarafı daki Avrupada cnun ö- nüne geçmek imkâni yoktur. Muvaffak ola- madıği takdirde iss, kendisinin bütün aslle- rin uğradıkları akib3 4 uğrıyacağında şüphe edilemez. Fakat, har ne olursa olsun, Avrupa yeni esaslar üzerina oturmuş, sağlam temel- 1 ve sıhbatli bir sülhe gitmiyecek olursa Hit. Pek çok zaman evvel bir devlet adamı Yumu tuttu: ceksin?> İşte size bir misal ki gefimin ne kadar tsn tehlikeye girince binlerce genci «teş Komik “ Harold | Lloyd ,, neden Gözlüklüdür? Holivadda (Gönükü adam) diye anan san'atkâr (#arold Lloyd) yeni bir flim çevir- mektedir. Bu san'stx'irm neden gözlüklü ol- duğunu hiç merak ettiniz m1? Anlatalım: Hollruda vardığı rakı? (Loyd) yalnız kome di dramatiklerde rol yapmıştı. Muvaffak o- lebilmek için bir tip yaratmanın izm ol - duğunu derhal kavradı Kendisi için bu güç bir mesele teşkil ediyordu. Çünkü siması bu! gibi kömikliklere müsald değil', Halbuki kendisi (komik) olmak istiyozdu. Onu dinli- yelim: — (Şarlo) yu taxide” yeitenemezdim... Başka bir şey bulmak icab eyliyordu. Bir ak- gam bir dram seyrediyordum. Papaz rolünü yapan san'atkâr (gözlük) taşıyordu. Bu göz- iikler bağdan yapılmıştı. Gözlüklerden mi, yoksa #an'atkârın tipinden ml bilmem, sah- neye çıkıncs balk gülmeden Kırilıyorda. San'atrâr elddi olmağs çalıştıkça büzbütün komik oluyordu... Ben hepnen kendime mah- #vs tipi bulmuştum. imdi muvaffakizetimi tamamen gözlük. lere mi medyunum? Değil mi? . Bana ka - hran gözlüklerim muvaffakiyetimde başlıca Amildir. Bence ber aktör bir slâmeti farika - ya muhtaçtır. (Şarly» nun şapka ve kun - duraları; Buster Keatonun çehresi: (Hardi) nin şişmanlığı; Laurilin zayıflığı kendileri - ne birer pilimeti farika vazifesin! gördükleri “ibi gözlükler de bana bir elâmeti farika va- şifesi görmüşlerdir... <———— ———— lerin elinden düşesek isyan bayrağını, belki de derhal, belki Je kısa ir futiladan sonra, “ex biri alacak ve mücadeleyi ileri götü- recektie. Bugünkü vaziyete ve bugünkü şart- lara göre, Hitlerin mağlüb olduğu mücadele meydanında komünizmin muzaffer olmas dahi mâmkündtr, Bugünkü muharebe yeni bir muharebe değildir; 014 de basinyıp 918 de yeni yeni şartlarla Ihtlât eyledikten sonra, o günden bugüne gizi! bir halde devam etmiş olan bir bayat mücadelesinin. yirmi sene sonra, bir- denbire yeni bir buhren fle tekrar gevlene - “sk bütün Avrupayı tehdide başlamasından #barettir. Eğer yakın bir zamanda, tehlikeyi gören gözlerle bu mücadele esaslı bir ne ceye bağlanmıyacak olursa bütün Avrupa! için, akibetlerini ölçmek işnkânı dahi olmi-İ yan bir tehlikeler ve fenalıklar devri açıla- ii 4 Galeri ne | İSTER fikirleri öğrenmek istiyenler Fransiz ve lerde çıkan yazılardan bir kısmı bizzat Resimli Makale: — Gençlik, merkeze uzak vilâyetlerden birinde nümayiş yapıyordu. Nümayiş bir ırk aleyhine müteveceihti. Mene - dilmesi Jâzımdı. Telgraf başında itfaiye tarafından nüma - Yişçilerin üzerine su sıkılmasını emrediyordum. Şefim kâğıda yazmaya başladığım cümleleri görünce ko. «Ne yapıyorsun, bu kış günü çocuklarımızı hasta mı ede- gunu gösterir, fakat bu, karakterinin bir yüzüdür, tek ço- cuğun sıhhatine karşı bu derece alâkadar olan şelimin va ta tereddüd etmediğini de biliriz, karakterinin ikinci yüzü | i İ İ ; i i i : i i bakarlardı. Fakat işte harb'n başlamasile birlikte her iki. sine de sansür kondu. Yalnız sansür konsa gene İyi, gazete- > e MMA SON POSTA arlattı; budur, rakter içinde büyükleştirebilmek kudret'dir. Çok müşfik, a Büyük adamı büyük yapan karakter... & | çok rakik kalbli, en basit vatandaşa karşı da son derecede alâkadardırlar. Fakat bu hassasiyet, bu şefkat lüzumu ha. linde yerini sonsuz bir metanetle, azme, demir hissizliğine terkeder. Artık onda sadece gayeyi görürsünüz, sinir kal - mamıştır. His kalmamıştır. Yalnız muhakeme işlemekte. dir. Artık o, bir makinedir. Sağdan soldan gelebilecek te- rakik kalbli oldu. hattına yollamak. Hergün bir fikra | Ben de bilmiyorum Açıkgöz bir Marsilyalı, bir ilâç icad ettiğini, bu ilâçtan içenin ilele- bed yaşıyacağımı iddia ediyordu. İ- cad ettiği ilâcı şişelere doldurmuş, yanına da bir yamak almış, kalaba» hk bir caddede barbar bağırıyordu. «— Bu ildçtan içenler için ölüm yoktür, işte ben tam üç yüz yaşında- yım, Geçenlerden biri durmuş, bağıran Marsüyalıya bakmış, ve yamağıma gizlice sormuştu: — Hakikaten üç yüz yaşında mi « dır? Yamak cevab verdi: — Ben de bilmiyorum, beni yanı. na alalı ancak iki yüz sene oldu. Lilly Tevfik Rüştü Aras id sirlere karşı lâkayd, yalnız milletin menfaatine doğru yü. rüyen bir makinedir. Her insan büyük olamaz. İki zıddı bir karakter içinde toplıyamaz. İşte bunun içindir ki büyüklerimize itimad ederiz. Biliriz ki yapılabilecek şeyi yapmıştır. SOZ ARASINDA pa | Almanyadaki Tiyatro temsillerine Aid bir istatistik 1 Temmuz 1987 tarihinden 30 Haziran 1038 tarihine kadar Almanyada 80.000 tiyatro temsili verilmiştir. Opera 10543 temsili ver miştir. Operet 1380 temsil vermiştir. Operalarda 106 koınpozttörün 190 piyesi oynanmıştır. Bunlarlan 80 si 10 defa oy - nanmamıştır. Bu kompazitörlerden * 24 ü- nün isimleri yüz de'wlan fax'a afişte kel - mıştır, Kompozltörlerin on biri ecnebidir. On üçü Almandır. On bir ecnebinin eserleri; 4179 de- fa, on öç Almanın eserleri 5137 defa oynan- moştar. En fazin afişte kalın opera Cavallerla Pus- ticana olmuştur. 342 defa oynanmıştır. Sonra Paillaşsedir. 339 defa oynanmıştır. (Madam Butterfly) 208 defa oynanmıştır Bunlardan sonra: Lorâsingin Waffenseh - mled ve Çür eserleri ve Verdinin «Charpen - ler» 4 gelmektedir. Wagner anonk sekizinci mevkii tutmaktadır. Lorengrin'i 731 defa oy- manmıştır. Operetlere gelince: Meşhur beştekâr Franz Laharın «Handeler memleketi. opereti 1416 defa gösterilmiştir. Ondan sonra (Kont 45 Lüksemburg) gel- mektedir. 699 defa gösterilmiştir. Wetterling ve Linke adlarındaki iki Al - man kompositörü üçüncü ve dördüncü mer- kileri işmal eylemektedirler. «Viyana Kami» 191 defa, «Yarasa: 400 defa gösterilmiştir... Firar rekoru Londrda Wandaso.tn haylahanesinde İyanı hayret bir firar hidisesi vukua gel - miştir. İki sene ağır hapse mahkfim edilen 190 yaşlarında bir mahküm, hir gardiyanın perareti altında çalışmakta olduğu hapis - hane avlusundan birdenbire koşarak tırman- mia, Iki dakika fenrle görden kaybolmuş, du- vardan yere atladıktan sonra sanki kaçan 6 değilmiş gibi engin bir soğukkanlılıkla yo - Tuna devam etmiş, © civarda seyrüseferi idare eden bir polisin bir anlık gafletinden 1stifa- de ederek, tünele girin sırra kadem basmış- tır. İşin tuhafı, mahkümun kaçarken gez maskesini da birlikte almayı ihmal etmemiş olmasıdır. —— — an duğu ülkenin muhafazakârlığına. uygun bir Merhsim günleri haricinde dalma hafif ko-İ şekilde yüksek yakalar kullanmaktadır. Bu lali yaka İle gezdiği gördüğümüz Londra | resim, Tevfik Rİstü Aran, Londraya son dö- elçimiz Tevfik Rüştü Aras, gimdi daha si -| rüşlinden sonra İngiltere harletye nezaretin. ade katı yakayı tercih etmekte, ve bulun - İSTER serbest İngiliz gazetelerine || de tuttuğum gazeti istihbarat nezareti | kaldığına: den çıkarken gösteriyor. — — e İNAN, Yıllar var ki, Almanyada gazete sikı bir parti disiplinine tâb'dir. Biri ne söylerse öbüründe de onu okursunuz. İİ Yıllar var ki, İtalyan gözeteleri de ayni haldedirler. Tek plâk yapılır, bütün gramofonlar onu çalarlar. Yıllar var ki serbest memleketlerde izhar edilen INANMAT tarafından yazılmaktadır. O derecede ki Taymis gazetesinin son nüshalarından birinde gördük, Avam Kamarasında mü- helefet partisi lideri bu vaziyetten şikâyet etmiş: — Gazeteler üniformalaştırıldı, başlığını görmesem elim- enin «Taymis» mi, «Deyli Eksprem mi olduğunu anlıyamıyacağım, demiştir. Bu vaziyette Avrupa gazetelerinde büyük bir kıymet İSTER İNAN, iSTER iNANMA! Ni ane İlel ii na İİ Eylül 23 Sözün kısası Tek dişi kalmış canavar E. Ekrem Talu G eçen Umumi Harbden bugüne ka dar, yirmi beş yılda, kanserle ve- remin ilâcını bulamıyan beşeriyet, bu nunla beraber boş durmamış.. yeni yel üm vasıtalari keşfetmiş. bunu A'maf zimamdarlarının resm! lisanmdan “ii yoruz: #Eğer İng'lter» denizlerderi hâ « kimiyetine gü merek 5x. meydan oku- makta devam cderşe, o zaman Obiz de mağlüb edilmez olduğumuzu yeni silâh. lar kullanmakla kendisine isbat ederizl» Altmda da zorlu bir tehdid: «Lâkin, O vakit de İngiltere imsani prensiplerden artik bahse kalkışmasın!, Bu satırları okuduktan sonra rahımet- H şairimiz Mehmed Akife, medeniyeti «tek dişi kalmış canavarl.» diye tavsif eylediğinden dolayı ta'n edenleri hatır. Tadım, Zavallı Akif! Bu tavsifi ne kadar da yerinde kullanmış. Onun (o Kasdeylediği Büyük adamları büyük yapan şey iki zd hissi tek ka - medeniyet, bizim bu nam altında slelii Jak bildiğimiz ve bellediğimiz medeni e yet değil, işte bu idi. İlmi ile fktidarınş ve mesaisini ihyaya değil de (imhayg hasr ve vekfeden medeniyet. 'Taş veya ki tunç devrinde yaşamış O“ lan en uzak cedlerimize barbar sıfstmı izafe eden bizler, bugünün medeni insan. Tarı acaba bunu hangi salâhiyetle ve ne yüzle yaptık? Gücümüz sade öldürmek bahsinde yen tiyor olduğu halde ne diye (o medeniyet idd'esında bulunuyoruz? Vektile dinamiti içad eden Nobel, büs pun yüzünden insanların (başına gelen felâketten ürkmüş, o felâketin nedame « tini duymuş ve İşlediği günahm kefare « tini —insaniyetle alay eder gibi— kazan« dığı paralardan bir sulh mükâfatı ihdss etmek suretile ödemek istemişti, Diğer taraftan Küri ile Pastör gibi bes şeriyetin iyiliğine hizmet eden şahsiyef« Jer, keşiflerini tekâmü! ettirebilmek için halkın ve hükümetlerin yardımına muh. tac olmuşlardı. Medeniyet! Eğer o, cennetmekân Akifin ded'di gi- tek dişi kalmış bir canavar» olmamış olsavdı, zaten bugün cihanın arzevlediği cirkin ve korkulu manzaraya ( Şahld mi olurduk? Ve harb sahnesinden © yüzlerce kilo * metre uzaklarda bulunan bir alay suç « suz çoluk, çocuk, ihtiyar, Allahm günü yürek çarpıntısı çeker, üzüm üzüm Özü. lür, ölüm azabı çeker miydi? Gere şâir insaflı davranmış da, cenas varın tek bir dişi kaldığını söylemiş, Bk Taz daha hakikate yakın konüşmüs ol « saydı, göz önünde tecessüm ettirdiği ha, Yulanın biri birinden sivri ve keskin 0 - tuz iki tane dişi olduğunu ve bunlar da elvermiyormuş gibi, kurbanlarının bağ“ rını deşmek, kemiklerini — çıtır çıtır ka « mirmek için daime yeni yeni dişleri çık. makta bulunduğunu ikrar ederdi. Yirminci asrın biz, ne bedbaht evlâ « dıyız ki ezeli derdlerimize deva bekli. yorken, yeni imha vasıtalarının icadını haber alıyoruz. E Ekrem Talk ingiltere ile ticaretimiz Ankara 22 (Hususi) — İngiltere bü « yük elçisile Hariciye Vekilimiz arasın - da İngiltereye emtiamızın ithal hakkında teati edilen nota ve bu husus teki kararname bugürkü resmi gazele de neşredilmiştir. Holanda elçisinin refikasının nâşı Ankara 22 (Hususi) — Nümüne has tanesinde vefat etmiş olan Holandanın Ankara orta elçisinin refikası Bayan Vifer'in nâş saat 17 de kalkan trenle İstanbula göndesildi, Bayan Saracoğlu, kordiplomatik gerda son tazim vazifeles rini yaptılar. TAKVİM ! e e

Bu sayıdan diğer sayfalar: