SON POSTA Saytfa « 26 “İkincikâmın sehrinde neler (Baştarafı 1 inci ıı_ybil) 3 hşayım. Maalesef bize dak eden genç mühendis arkadaşın vegınî izahatın arasına, bizim radyonun " B. e na' okuyan şu meçhul ıstasy:;n ıîec ıbugı— rip bir parça parazit yapm " fiîetindîa kalacağım. Bu gayrenîîeışethk: gördüklerimizi size daha 3 ı);zü aŞi mek arzusunun masum bir dür. i irşee Eğer fabrikanın işleyişinde k_elm;:a _ la bir kusur yaparsak, bunu benim bahatim addetmek iktiza c_eder.dd B Koek fabrikasının iptidai ma' eıdak. rak kullandığı köıîü'r__t:zu Zongu tan getiriliyor. Tekmiği v ğînchîpkılah toz kömür b.u mı_ığeğr&ıîı'rî tesisat içinde kok haline inkılâ bi Hvor. Bu kadar mı?.. Hayır, fe'n ai geçirdiğini çabucak âza'd etînezğyîkö_ sı kalıncaya kadar emecektir. Ko ö müründen sonra. benzol. daha soa. ği tâli maddeler, meselâ ham katran. YA monvaklı gübre, ham naftal.m î.ap.ıâıi Cak.—bunuiıla da iktifa etmiyere e maddelerin de yakasına yapışarîkı n raza ham katrandan. kreozot yağı Y katramı, zift vesaire çıkaîacaktıııi'- _ Sırasile ameliveyi takîb Ede m: Ü. Beher vagon 20 ton kömür tozu hyor. Katar vagonlar birbir peşine boşaltmaboşal y garma giriyorlar. Bir vî'w__nun va ması, yani 20 tonluk kon:ıur mşa'zim silkinmesi azami beş dakıkadn'.' Bi e Hman tahmil ve tahliye amelasıBı:ıı:ı’ " Hine düsse beş saat sürer __vş-. Ş bir düğmeye basmak kâfi.. îkiı;e dört tekerleğinden yakahyaîn Bm H altüst etti mi, vason tertemiz :wmle Rveyi dünkülzayıda, yan Ve takihb ettiniz. Vason boşaldı mi. harsket ediyor. boşalana han - diğer bir vagon çarparak ileri ndi oNUN ine ge - ittikten sonra, k€ yelîıbirgka— Ciyor. Böylece 25.30 vağgonlu tar süratle boşalıveriyor. eei " Boşaltılan toz, kö ür bir trn-n._—,_tzor Tni vukarı naklediliyor- tör — vasıtasile ; Mi - Transportörü size şöyle a ıîjdsîîiııiz rim: Tünel kayışını biraz dî&ru. yük - ve mail bir tarzda yukar! seltiniz —yani müstakim kib etmiyen bir sekil— İst) Tün üzerine kurulup mihrace Ya gittiği tahterevan-. Ka 'ŞOZ ;örîıaürün içine başaltıldığı sgş; nun hacmi istiabisi 800 t?n.." Buerâi_ Bayet vüksek bir yerde- kÖMÜT n;[ı1 Ki ven cıkacak olsa 300 basaı:nak SS bu suretle gavet kolay ve Ziyan o dan yerini buluvor- - ğ Toî k:":ıunür siloda bir vorzşınluk l_ıîh- Vesi içmeden. veniden bevsir clezıbaq tirivor. tekrardan aşağı Ve bu sefeıı:vo; ka bir. âleme, değirmenlere SYA değirmenlerden maksad; — tOZ kon'ıı( irü bir miktar daha ufaltmaktır. 'Toz ?on Mür bu mesakkate de katlandıktan # ra, accle haber götüren atli mîefîr k; tekrar yola revan oluyor. Bü zi Menzil! büvük silodur. Yol halı v birbirine eklevyin bir. ucunu Beyaz < kulesinin bavrak direğine: dıgEı' ucu hu da Bevazıd havuzuna tesbit edmîz_ İste kömür de biraz evvel de tarif € tiğim bu tünel kavısı kılıklı transpor - - "k törün üstü ıkarak büyü ün üstünde yukarı Ç Trageportör istikamet tâ- & size kömü- gibi silü- Silova kapağı atıyor: yor: ısımın denilen nesne aynen umeıteıiîkax;î'ı:eî aziyetinde hareket etme r kibrit avışının üzerine Galatada bi Ovsanız, üst basında tekrar ge un ü da tıpkı böyle bir farkı buıı'ı_. e Yokuş tırmanması. Leblebi wnu haliT İfrağ erfilen toz kömürün 2000 ton haf Mi istiabisindeki büyük siloda heır;uî Çilesi dolmuş değildir. bilâkis ,bağu k Maktadır. Burada dört tane mütehe” Tik araba üstündeki hunilere doluyşı Tabalar kömürle ağız ağıZa ı_iolu'l: ği ğu halde raylar üzerinde ılerhîî n Tek fırmlara geliyor. Fırınlar O Şeh]r İ © yapılmış ki, hunilerin a8Zi Hü Baklarının tam üzerine intibak edk“’âğ Yabalar teşrif edince, fırınlar .ken. > endilerine nazik bir ev sahibi jestile apılarmı küsad ediyorlar: Kömür bu Sefer de fırına boşaltılmıştır. AM Fırmm cidarlarına kuvayi k;îıhîu z Sile ilmiştir. hava gazı sevked şEsasen a: mebzul.-. Z- Tetle cidarları ısıtacaktır: a hava gazı havadan sihirli değne- |. Zonguldaktan geldi mi._ İnize olarak m Demir ve çelik İstihsal edilen kok kömürü arasında sön miyen bulunması ihtimaline karşı bir defa da hortumla sudan geçiriliyor gördük Fi izahat kızıl kömürler alevler içinde Fırın esasen kömürü yakmak suretî'ıe kendi hava gazını kendi istihsal edi - )Oıl'?'mnların adedi 42.. bunlara kamara rlar. Filhakika sıcaktan, havasız « bizim vapur kamaraların - yok. Her yirmi b;r fıîın ir batı teşkil ediyor ve fırınlar î;roğadî:ye:ei hararette çahşıyor. Yani ir yer yüzü ce K Kîemaraların üstüne isabet eden gü- vertede dolaşmak imkânsız. Dolaşmak mecburiyetinde olanlar ayaklaıjna tah ta pabuçlar gıyiyol'ht Tecessüs bana iki topuk lâstiğine patladı. Görmek is- tedim. Hararetten ayakkabılarımın to- puğundaki lâstikler yandı. Bir fırına 19,5 ton kömür dolduru - tuyor. Bu kömür tozu hararetle karbo- ; uayyen bir müddet sonra n koklaşıyor. Kestirme bir î;vnıı!"; kömürün içindeki .tayyaı- me - vad ayrılarak çıkıyor. yani bir tasfiye iki '-esî.. Tasfiye yalnız Denizbank - amef%ğledîw'ede ve Babıâli caddesinde îıî;naız ya..' Geriye kalan karbon madde- leri birleşerek koku teşkil ediyorlar. Tayvar mevad borularfîan çılfarke_n. kendâlğrinden istifade edşlmek isteni - Yani insan zihniyeti.. kapı dışarı bile bir iş gördürmek mera - 1100 dereceden 100 de- imdirmek İâzım-. kolay, fen n_e şsîîî; lîğj ğlmamış? Gazların çıktığı noktalara amonyaklı su koymuş]aıi'.ı Su: iki iş hirden görüyor: Hem gazın dâ;a retini azaltıyor. hem" kş_tranh ma t — leri beraberinde sürüklüyor. l_î'arze i - niz ki burada bir koyuxî kesılmek.t; : dir; hayvanın kör barsağına kadar isti diyo lıktan yana dan farkları yor. edilirken ; kıs e harareti fade yollarına gidiliyor. Kok fabrikasınım kontrol aletleri önünd e, mühendis Cevad Taray muharririmize veriyor Üçdefadüdükçalımtoıköm%'inkok haline geldiği anlaşılıyor. Kapak açıl kıp soğutma vagonuna dökülmektedir. Kamaraların üzerindeki güverte ta- bir ettiğim yerde yuvarlak kapaklar var. Kontrol için bunları bazan aralı - yorlar. Tasavvur edin. 1200 derecelik hararetin kolları arasında kömür ne hale gelmiştir. İçerisi kıpkızıl,. müt - hiş bir sıcaklık insanın yüzünü kavu - ruyor. Bilmem neden bu manzara ba - na bir cehennem tedaisi yaptırdı. Allah cümlenin taksiratını affetsin- Bu kıisımda bir çok da kontrol âlet - leri bulunuyor. Kimi amonyaklı suyun tazyikini gösteriyor. kimi gazın tazyi - kini işaret ediyor. Kimi gaz borusun - daki emme kuvvetini.. İçerileri 19,5 ton kömür alan kama- raların kapıları bir demir yoluna' açılı- yor. Toz kömür, koklaşınca kendi ken. dine bir teslim nidası çıkarıyor. şimen difer sadasına müşabih bir sesle üüç de- fa ötüyor. Derhal fırının kapağı açıla - rak alevler içinde kok, ateş parcaları halinde beher kamaradan 14 ton olarak fırın ağızlarının altına #elen demir sa - ğutma vagonunun içine dökülüyor. Bu sıralarda fabrika' alevler arasın- da kalmış bir binayı — andırmaktadır. Dolan soğutma vagonu kıpkızıl hamu - lesini, alır almaz hareket ederek küçük bir hangara giriyor. Bu kısma gelince üzerine yukardan su boşalıyor. Ateş rengindeki kömür artık kendi rengini almıştır. Fakat tamamile soğumuş ve sönmüş olduğuna kanaat getirmek için bir ameliye daha lâzımdır. Bu defa da üzerine hortumla su sıkılıyor. Şimdi elde edilen sobada yakabileceğimiz ne- fis Karabük kokudur. Bu kömür ya fabrikada istihlâk, yahud da piyasaya arzedilmek üzere vagonlara konuyor. (Baştarafı 7 nci sayafada) — Çek elini.. ben aruzu bırakıp heceye geçenin elini sıkmam! , İşte o zamana göre cürmüm, aruz üs- tadları nazarında bu kadar büyüktü. «Bay kuş» u ilk hece cereyanında o cereyana karşı kalkan gibi kullanmak istemişler, sonra benim de o cepheye geçtiğimi gö - rünce bu derece gazaba kapılmışlardı! Hasılı anlatmak istediğim, bizim za - manımızda aruzdan heceye geçmek gibi bugün en basit, en doğru bulduğumuz ha reketler bile etrafımızda bu derece fırtı- nalar uyandırdı. Biz daha aelerle uğraş- mamıştık! Çilemiz onun için büyüktür. Şimdi, yazımın burasında, «Akbaba» Edebiyat: Son münakaşalar' eıratında fıkralar ve hatıralar mecmuaâasında bana açık bir mektub ya « zan dostum Orhan Seyfiye hitab ede « ceğim: — Hakkın var, Seyficiğim, budalalık etmişiz! Kolayca hazıra konmağı bile- memişiz! Öyle ya, ne diye saçlarımızı a- ğartmışız bu san'atta?.. Yap bir liste, çık ortaya, savur üç yumruk, yürü kafile ile! Zafer senindir. Heyhat! ne zaferi?.. Asıl zafer, eserden sonra kazanılır. Fa- kat eski zafeler de ne gönüllerden silinir, ne de kitablardan... Bence gönçler için ilk zafer, bu hakikati anlamak olmalıdır. Halid Fahri Ozansoy Siyaset âleminde (Baş tarafı 3 üncü sayfada) bunun için de, Finlerle çetin bir müca - deleye girişmiş olan Sovyet Rusya ordu- — Bir doktorun günlük : notlarından sunun askeri kabiliyetinin derecesi an - laşılmak isteniyor. Şayed bu ordu Finlere mağlüb olursa müttefiklerin Sovyet Rus- ya ile beraber Almanyayı bu cepheden vurmak istemeleri çok mümkündür. Şa - yed Ruslar tefevvuku kazanırlarsa o zaman yeni yeni ihtimaller meydana çı - kabilir. Fakat bu ihtimallerin neler o'a- bileceği ancak hâdiselerin inkişafına bağ- hdır. Bu sebeble ilkbaharı bekliyenlerde mevcud merak, büyük bir helecanla mü- terafık olarak her gün bir parça daha ar- tıyor. _Selı'm (%)aqı,ı âmcç Zehirli gölge (Baştarafı 7 nci sayafada) Hayretle birbirimize bakıştık. Bu sah- ne Rıdvan Sadullahı dahi şaşırtmışa ben- ziyordu. Necdeti bu kadar heyecana dü- şüren ne idi? Mademki sarı saçlı adam yoktu, mademki bu hikâyelerin hepsini kendisi uydurmuştu, o0 halde neden Nec- lânın yanılmış olduğunu kabul etmiyor- du da bu derece teessür ve heyecana ka-| pılıyordu? Rıdvan Sadullah okşayıcı bir'sesle ağır ağır: — Haydi, Necdet bey, sükünet bulu- nuz! dedi, sinirlerinize hâkim olarak bi- ze hakikati söyleyiniz! Delikanlı filhakika yavaş yavaş ken- dine geliyordu. Bir müddet derin derin Ka.b çarpıntıları ai Bi İnsanda ruhi ve bedeni ef'al arasın , deki müvazene mütehayvildir. Azaları - mızda muhtelif ihtisasat suretinde tecel. N eden bu ef'al normal şeralt dahilinde çalışan uzuvlarda hissedilmez. Fakat bu vazaif gayri tabii bir şekil alınca hemen Guyulur. Evvelâ vyücudde hikemi müva. zene dahilinde faaliyet haleldar olur. Sonra bu bozukluk intişar ederek yuka. rida söylediğimiz anormal ihtisaslar te. essüs eder. Kalb çarpıntıları kalbden menşelni a. lan hu ihtisasat —insanda mütehavvil duygular şeklinde kalbin ya meselâ gö . Büsten fırlar gibi olması — veya kalbin boğazı tıkadığı veya çarptığı gibi duygu. lar tarzında ruhi aksülâmellere meydan açar, Bir kere kalb çarpması hissinin na sı! tecssüs ettiğini tetkik edelim. Bir çok müelliflere göre bu his kalb veya etra.- fımdaki hissi âsabın — mükerrer olarak devam eden tenbihlerinden ileri gelmek, tedir. İstirahat halinde âsab vasati bir çalışmaya alışmış olduğundan bu hissi duymaz. Halbuki kalb çırpıntılarında evvelemirde tabli halden ziyade bir kuv, ve: peyda eden kalb takallüsleri nihayet azla bir tenebbühiyet husulüne meydan vererek çarpmaların duyulmasını intaç eder. Sıhhatleri tam olanlarda bu hâdi. se ancak fazla kuvetli tenebbühiyetlerin vukuuna mütevakkıf olduğu halde kal. bi hastâ olanlarda ufak bir tenebbüh bu hususta kâfi gelir. Büyük bir doktor bize buntn kalbin faaliyeti —için adeta bir mikyas bir ölçü olduğunu söyler. Cevab istiyen okuyucularımın posta düşündü. Sonra başını iki tarafa sallıya- rak mırıldandı: — Size hakikati söylüyorum, katil be- nim! (Arkası var) Şehir Tiyatrosunda Güzel bir eser: *0 kadın,, (Bastarafı 6 ncı sayfada) Hâkim: Zihni, Müddeiumumi: Muhib. Azalar: Ziya ve Neclâ, Mübaşir: Hakkı Necib, Polis: Cahid. Zabıt kâtibleri, jandarmalar. Kaçlnın beraeti'e ve iki şantajcının şahid garsonun ifadesi üzerine tevkifle - rile netitelenem malkemede; heyeti hâ - kime, müddeiumumi, zabıt kâtibleri ve samiin arasında bulunan piyesin esas eş- hası hakikit bir muhakeme safhası karşı- sında bulunduğumuz hissini verdiler. Avukat Ekrem kadının annesi olduğu- nu bilmeden müdafaasını yaptı. Beşinci perde: Adliyede mahkeme reisinin odasında kadın çocuğu tanıyor, kadın kocasını da affedecek, fakat kocası çağırılıp geldiği zaman kadm ölmüştür. Birinci perdeden son perdedeki ölüm sahnesine gelinciye kadar her perdede o perdenin icabına göre ıztırabını belli e- den Neyyire, son perdede yüzü seyirci - lere dönük bir halde öldü, öldüğünü| hissettirdi. İsmet Hulüsi duğu söyleniyor. Kömürün — macerası gere bitmiş değildir. Sevkiyata tâbi olmadan veyahud demir fabrikasının yüksek fırınlarında demir istihsali için küllanılmadan evvel elek dairesinde e- lenerek ceviz koku denilen küçük kok- la, kok tozu ayrılıyor. Asıl kok elenmiş olarak fırına yahud piyasaya gönderi- liyor. (Arkası var) Bu kokun her türlü emsaline faik ol. Nusret Safa Coşkun pulu yollamalarımı rica ederim, Aksi tak- dirde istekleri muk.belesiz kalabilir. Lüleburgazdaki eski eserler Lüleburgaz (Hususi) — Lüleburgaz - daki eski eserlerin tetkikine umumi mü- fettişlik mimarlığınca devam olunmak « tadır. Mimar Sinanın Çifte hamam, Kadı ca« misi, Sokullu camisi içerisindeki şadır- vanların tamir'erine pek yakında başla- nılacak ve Sokulluya aid Sinan sitesi ha- lindeki eserlerin üzerindeki kubbeler ta » mamen eski haline ifrağ olunacaktır. Ge- neral Kâzım Dirikin alâkalarile bu mü - him işlerin yakın zamanda başarılacağı muhakkaktır. ; Son Posta Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi Ymbıun.;ı.;îçeıme sokak, 25 İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve Tesimlerin bütün — hakları mahfuz ve gazetemize aiddir. “ABONE FİATLARI 1 6 3 1 Senel A Ay |A TÜRKİYE 1400 | 750 | 400 | 150 YUNANİSTAN 12340 | 1220 | 710 | 270 Aboöne bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Gelen evrak geri verilmez. İlânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevab için mektublara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır. £ Posta kutusu : 741 İstanbul ! Telgraf: Son Posta i Telefon : 20203 BF ” k. ea