3 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

3 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mühim bir değişiklik Karşısındayız & Ekrem Uşaklıgil F ransız ve engiliz karargi da neşredilen son tebliğler: — Garb cephesinde değişmij bir şey yoktur, cümlesini kaydettiler. Hakikaten 94 saat zarfında ileri geri bir hâreket, ufak büyük bir çar hattâ mühim bir bombardıman da ol - madı, Fakat fikirlerde ve ruhlarda kim bilir ne vakit başlamış olan değ kliğin birdenbire meydana çıktığını görüyoruz. Garb cephesinde değişiklik vardır, bü- yük bir değişiklik, mühim bir değişiklik vardır. Muharebenin ilâm siralarındı millet meclislerinin hitabet kürsülerinde baş - lamış olan söz düellosunu hatırlıyor mu- ii: üç sene sürecek bir harbe anıyoruz, fakat icab ederse müca- deleyi daha uzun bir müddet de idame ettireceğiz, demişti. Aradan iki üç gün geçmeden Fransız başvekilinin evvelâ mecliste, sonra da bütün Fransız milletine korşı radyoda söylediği sözleri işitmiştik. Cümleleri kol- leksiyondan çıkararak aynen tekrar et- miye İizum görmüyoruz, fakat o da: — Üç sene, dört sene, zaferi elde edin- ciye kadar çarpışılacağı kararımı ilân et- mişti, Alman devlet reisinin bu nutukları ta- kib eden söylevi de hatırlardadır. Galiba Danziğ toplantısındaydı, o da: lerirden Tkeophraste bir mev'izesinde isimle, büyük eseri muhafaza edebilmiş SOZ — Hasımlarımız üç sene harbedecek- lerini söy'üyorlar, kendilerine haber ve- reyim ki, biz icab ederse beş sene de çarpışacağız, demişti. * Ordunun resmi tebliği: — Garb cephesinde değişmiş bır şey olmadığını kaydederken fikirlerde ve ruhlarda vukua geldiği gözüme çarpan büyük değişiklik işte bu noktadadır. ingiltere bahriye nazırı M, Winston Churchill'in geçen hafta bitarafların va- ziyetlerinden bahseden nutku ne kadar göze çarptıysa, bu hafta muharebenin u- mumi durumu üzerinde tahliller yapan nutku da ayni derecede alâka uyandır - muştur. İngilterenin durmadan hazırlandığını, gimdiden muazzam bir kuvvete sahib ol - duğunu, yarın bu kuvvetin büsbütün ar- tacağını biliyoruz, fakat nutukta bir cüm- le vardır ki, bize yeni bir hakikati öğret- ti. Bu hakikat bizzat muhterem mazırın dilinden: — «İngilterenin düşmandan gelecek darbelere ilânihaye sabır ile mukabele et- mek niyetinde olmadığı hakikatidir» «Bir zaman gelecektir ki, düşman da han- gi taraftan. hangi darbenin geleceğini, düşünecektir ve bu zaman yaklaşmıştır, çok yaklaşmıştır. * İngiltere bahriye nazırının ihsas ettiği yeni vaziyeti 24 saat fark'a Fransiz baş- vekili de söyledi, Muhterem Mösyö Da - ladye radyo ile iç inemlekete hitab edi - yordu. Onun dilinden de; — «Bütün memleketin bütün kuvve - ile yapacağı harbin daha ziyade gecik - miyeceğini işittik.» Taymis ve Sen nehirleri kenarların - dan yükselen ses henüz sönmemişti ki kulaklarımıza Her Hitlerin sözleri geldi. Burada bir defa daha tekrar etmiye lü- zum yoktur, o da: — «Kat'i harb zamanının yaklaştığını, meyva toplamak zamanının geldiğini» söylemiştir. Görülüyor ki, bekleme harbi yapıla - cağı, yıpratma barbi yapılacağı, sene - lerce Çarpışılacağı tahminleri, harbin jlâ- nının daha beşinci ayı sonunda birden - bire bırakılmıştır, buğün çabuk bitecek bir harbden, milletin bütün kuvvetile ya- pilacak bir harbden, #mansız bir harb-| den bahsedilmektedir. Ve bu düşünceler üzerinde muhtelif sebeblerle vukua gel - miş bir değişikliğin en beliğ bir ifade - sidir. Bugün İngiltere geniş servet ve madde kaynaklarile, 400 milyonluk imparator. luğunun hududsuz insan ihtiyatlarile u- İki sinema yıldızı Beş haydud Tarafından soyuldu Sinema yıldız - larından OKons- tans Benet ile An- na Loyz Holivud - da sabaha karşı 0- tomobillerile Obir balodan dönerler. ken, beş maskeli haydud arabala - rını durdurmuş- ve iki artistin üzerin- de bulunan 6 bin İngiliz lirası değe- rindeki o mücev - herleri (oçalmıştır. Haydudlar, yıl - dızların bilezik ve yüzüklerini âdeta çe- kip koparırcasına almışlar, Konstans Be- netin üzerindeki ermin kürkü de çıkart- miya uğraşırken uzaktan akseden polis otomobilinin kornesıni duyunca kaçmış- lardır. Çabuk pro sigarası içme şampiyonluğa 1923 senesinin Eylül ayında Pariste yapılan «çabuk pro sigarası içme» müsa- bakasında Dessağne isminde bir Fransız yükçe boy bir yaprak sigarasını, tam bir dakika 48 saniyede içip bitirmiş ve şampiyonluğu kazanmıştır. henüz hemen hiç bir feda mışken, onun da yorulmuş olabileceği ka- bul edilemez, fakat yorulmak başka, bık- kınlığın ilk eserlerini müşahede bir asker bilir ki, harb dü #ünmiye imkân bırakmıyan bir fırtına - dır, kasırga içinde, ölmemek için öldür- mek ilk ve tek hedef olur, çabuk geçer, Yü başlamıyan mücadeleyi bek'eme müd- deti ise bizzat mücadeleden daha yıpra - tıcıdır, Resmf tebliğ vaziyette değişiklik ol - madığını kaydede dursun fikirlerde ve İrühlarda mühim bir değişiklik mevcud- dur, Ve anlaşılıyor ki, harb yapılacaktır. Yalnız nerede, ne zaman, ne şekilde, bu elân anlaşılmamıştır. Ekrem Uşaklıgil Bir gazetede şu fıkrayı okuduk: sun müddet. yorulmıyacak devletlerin başında gelir, Fransa ise henüz yiyece - ğe bile vesika koymak Kizumunu duyma» mış bir devlettir, Almanya servet, mad- de ve insan kaynağı bakımından muba « rib deöletlerin şüphe yak ki vaziyeti en şüpbeli olanıdır, fakat bugünden, hele kinleştiriyor! İSTER | Eski Yunanistanm ölmez bir isim bırakmış olan hekim - — Büyük isim ve büyük eser vücude getirmek çok güç- tür, fakat bazan mümkün olur, vücude getirilen — Şöhret kolay yapılır, güç zaptedilir Edison ilk olarak Enkadessan iâmbayı keşfettiği zaman: — Tesadüftür, denilmişti ve hakikaten (keşfi bundan İbaret kalsaydı tesadüf olarak telâkki edilecekti, fakat lâm- banın arkasından gramofon geldi, gramefonu da elektrik cihazları takib etti. Eserin hakiki kıymeti delilet etmesi için tenküb etmesi şarttır, isim bazan kolay yapılır, güç muhafaza edilir, ARASINDA e e en Etrafındakilerin Her gün bir fıkra Hayranlığını kazanan Bi, Şapkama oturdunuz ape Ne kadar hiddetlenirse hiddetlen - sin, gene hiç kimseye fena bir söz söylemiyen nazik bir adam Kadıköy vapurunda oturmuş. şapkasını yanma koymuştu. Bir başkası salona girdi. Hiç bakmadan şapkasının üzerine o - turdu, Nazik adam hiddetlenmişti. Bir şeyler söylemek istiyor, fakat nezake- ti mâni oluyordu. Nihayet yatında - kine döndü: — Ajfedersiniz, dedi, günün birin- de vapura bindiğiniz şaman başımız - dan şapkanızı çıkarıp yanımıza koy- sanız, biri de gelse hiç bakmadan şapkanızın üstüne otursa, o odam hakkında ne düşünürsünüz? — Terbiyesiz, edebsizin biridir. — Ajjedersiniz, siz de benim şap - kama oturdunuz, şöyle demiştir: büyük olanı ise çok ender hariciye na- konteş Clanonun muhabbetli ve müşfik İnazarlarile okşanan küçük” Ciano, se- İvimliliği ve zekâsı ile etrafındakilerin 5 z ' Kendi kendini hastalıktan kurtaran bir kız « N İzırı Kont Cianonun çocuğudur. o Anmesi! Amerikan Cümhurreisi Ruzvelt kendi! kendisini çocuk felci hastahğınden kur-| lık yapma»! &tmek | İngilteredeki müthiş soğuklar İkincikânunun ilk on beş gününde İn- gilterede hüküm süren soğukta, Vaterlo indenberi, ki 1815 de cereyan etmiştir. ilk defa olarak raslandığı alâka- İ muhareb: dar makamlarca tesbit editmiştir. Soğuk dalgası merkezi Sibiryadan bir ara dondurmuştur. ba göstermiş, ve dört milyon mil murabbalık ş Bazı hastalar su börularının patlaması yüzünden ciddi tehlikeler geçirmiş Ve tardığı gibi, sekiz Yaşlarında ve Valeri Hup isminde bir İngiliz kızı da sırf ira- İdesi ve yüzme bilmesi sayesinde bu has- İtahığı önlemiştir, Bundan iki sene evvel kızcağızın ayağı bükülmüş, kıvrılmış ve bir hastaneye ya- İterılmıştır. Kütürümlerin bindirildiği te- kerlekli iskemlede dolaştırıırken tebez- #ömünü ve ümidini asla kaybetmemiştir. Geçen sene İngilterede 10 bin İngiliz Mirasına yapılan bir yözme havuzunun resmi küşadna götürülen genç kız, bir. den arabasından doğrulmuş, anhesine: — Müsaade ederseniz yö ! ii Yüzeyim anne demiştir. Kadın böyle bir teklif karşisın- hissedilmeden geçer, #iper hayatı, bir tür- | «Yazıl Ahmed Aygaç bütün imar fasliyetlerine ve gay- rellerine rağmen İstanbulun gün geçtikçe daha ziyade çir- kinleştiğini iddle ediyor. Üstad bunun sebebini etmiş; tetkikler yapmış. Vardığı netice şudur: İstanbulu güzelleştirmek için yapılan ber şey tersine olarak onu çir- başka binalara nakledilmişlerdir. da kalmış olmaktan #aşırmış, ve kızının bu isteğine şiddetle Muhalefet etmişse de Eski Leh Hariciye Nazırı Romanyadan çıkamıyor Küsürüm Sli e en ve yüzmesine izin vermiştir. Kız sd İ Fransaya gitmek için Romanya hükü- ÇEK İmetinden izin istiyen ceki Polonya hari-| sayanı Ers Yüzmek öğrenmiş ve İciye nazırı kolonel Beke bu müsaade Ve lünmüş gibi Üre " İrilmemiştir. Kolonel Bek, Almanyanın|ıayış iülyeğni 5 Polonyayı işgalinden sonra Polonya hü“ müddet indi kümetinin memleketten kaçması üzerine, Romanyalılar tarafından Brasov'da neza- ret altma alınmıştı. işin eta ortasından bö- basta ayağın tekrar ldiğı görülmüştür. Bir meyi & hasta kiz 5) metrelik Yüzme müsabakasında birinciliği al- mıştır. Kız F i yere bası, di gayet tabil bir şekilde yürümektedir. e ğ—ğ —— addııııipbp6jh İSTER'INAN “İSTER İNANMA! Acaba bu hüküm bir ç liği işin be dikimi görüş olmasın? Muhterem d ü ii Mm gözlüğünün biz e bizi — vee te almış. Gene verdi LA itimal Eg değersiz frenk ukala e anlam en rgi e gözlerimize seren Beyoği, p kadar kötü değilai, > & © “iddesi bile otuz sene evvel bu ISTER INANMAI merak NAN, istinye atelyeleri ve Havuzlar genişletilecek Birkaç gün evvel Alanyadan limanım” za gelen yaralı Tırhan vapurunun Halit alındığını yazmıştık. Vapurun tamir edilmek üzere havu#t lara alınması icab ettiği halde, havuzlaf tamir edilmekte bulunan vapurlarla dolü olduğundan iki gündür havuzlara n na mamaktadır. Tırhan Vapurunun temirin Vekâletçe büyük bir ehemmiyet ati diğinden vapurun bir an evvel konulması için alâkadarlara yeni talimat verilmiştir. ii Diğer taraftan vapuru Almanyada te sellüm eden Aziz kaptan ile Devlet De * nizyolları umum müdürlüğü başenspek törü Mustafa Ercivelek vapura konulacak tamir etrafındaki tetkiklerine devam ets mektedir. Tırhan vapurunun havuzlara alı ması, tersane ihtiyacını bir daba o: koymuştur. Çünkü mevcud İstinye otök havuzlar sık sık bozulan va * p n le meşgul olduğundan ça lışma kapazitesini çabucak kapamakta * ) Denizbank za * irilmesi için bazi! < tamire ei s İsti lerinin mar iyi bir hale g tetkikat yapılmış, bu mesele üzerinde e * hemmiyetle durulmuş ise de Bank lâğve- dilmesile bu iş de geri kalmıştır. Devlet Denizolları idaresi vapurculu « ğumuzun inkişafı ile wâkadar olan İs - tinye atölyeleri ile havuzların vaziyeti ni yeniden tetkik etmeğe başlamıştır. Bu hususta evvelce hazırlanmış olan rapog tatminkâr bulunmamıştır. Devlet Denizyolları m müdür yug if Ziya Kalafatçıoğlu ve baş » p bu işle tavzif edilmişlerdir. Pek yakında hazırlanacak yeni bir ra- porla gerek İstinye, gerekse havuzlar ge nişletilecek, darlığa meydan vermiyece! yeni tesisat yapılaca! v Beyanname dağıtan matrud. mektebli adliyeye veriliyor Nihad adında mektebli bir genç be « yannameler tertib ve bunları daktilo ile teksir ederek bazı sdreslere gönderdiği İgibi, bunlardan bir kısmını da şura: buraya bırakmış ve bu ş ne bir müddet devam etmiştir. Zabıta bu şekilde yapılan faaliyete kiz sa bir zamanda muttali olmuş ve tahiki - kata başlamıştır. Nihayet ayın 24 ncü gü» i anında Faik isminde ken - dırdığı diğer bir mekteb talebesile bi; ikte Üniversite Fen Fakültesine gitmiş ve hazırladığı beyannameleri Üniversite» li gençlere dağıtmağa kalkışmıştır. Fakat Nihadı takib eden zabıta, her ikisini de suç üstünde yakalamıştır. Ya- pılan tahkikat neticesinde Nihadın Er - zurum lisesinin 10 uncu sınıfından tarde- dilmiş olduğu ve bunu gizliyerek Orta İmekteb mezunu gibi İstanbul erkek lise- İsine kaydedil. anlaşılmıştır. Fakat Ni- hadın bu va; ti mektebce öğrenilmiş İve orada da ilişiği kesilmiştir. Nibaâ mektebden kovulmuş olmanın verdiği iğbirarla büyük işler görmek ih- na kapılmış, bir takım çocukça ve ağ sapan rivayetleri etrafa yaymağa | başlamıştır. Bu arada bazı ecnebi şahıs- İlara da müracsat etmiş ve hareketlerin - İdeki küvveti göstermek için beyanname- İler tertib ve dağıtmağa yeltenmiştir. İ Yakalanan Nihad sorgusu sırasında su çunu ve saiklerini itiraf etmiştir. Bugün tahkikat evrakı ve suç delillerile adliyeye İteslim edilecektir. İnme ! | İ | - 4 3 lbal en bazi; â kıl

Bu sayıdan diğer sayfalar: