3 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

3 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

92 AM “ Lorel ve Hardi çalışıyorlar Meşhur sinema komikleri Lorejle| di, bir gün bir mağazanın camekâni durmuşlar, konuşuyorlardı. Lo- Pelin keyfi yerinde idi. Konuşurken iki- de bir Hardinin omuzuna vuruyordu. Hardi Lorel her omuzuna vurdukça: — Lorel omuzum acıyor, bir daha vür- ma! Diyordu. Fakat Lorel unutuyor, biraz sonra tekrer vuruyordu. Artık Hardinin sani çok acımıştır — Ben sana elinle vuruyorsun, ben de #anâ bir kere ayağımla vurayım! i Diyerek Lörele bir tekme indirmişti, u kı a m Hye beni tekme vurdun Hardi? — Ne Lorel, sen bana elinle şok veda Ben onların "sevabını verdim. — Ben de senin tekmenin cevabını ve- veceğim Hardi. ; Lorol de Hardiye bir tekme vurdu. Biraz #vvel konuşan, şakalaşan bu iki arkadaş! Yumruk yumruğa, tekme tekmeye kav! Baya başlamışlardı. — Al sana bir yumruk Lore — Al sana bir tekme Hardi. Hardinin er son vurduğu sıkı bir yum- sek Loreli sersemletmişti. Lorel mağazs- min camekânına çarptı. Camekân kırıldı. Mağaza sahibi koştu, Lorelle Hardiyi ya- kaladı: — Sizi edebsizler sizi, câmekânımı kır- dınız ha, Mağaza sahibi bağırmasına devam etti: — Şunu bunu bilmem. Her ikiniz de kabahatlisiniz, kırdığımız camekünin pa- Yesını vereceksiniz. Lorelle Hardi şaşırdılar; — Camekiânin parasını mı vereceğiz. — Evet! Lorel Hardiye döndü: — Haydi, Hardi, sen zenginsindir. Ver parayı, — Ben mi zenginim Lore), meteliğim yok. Haydi sen ver. — Benim meteliğim yardı. — Versene, — Vardı amma üç sene evvel vardı. O zaman da pantalonumun cebine koymuş- tum. Ceb delikmiş düştü. — Şimdi ne yapacağız. Mağaza sahibi bağırıyordu! — Fazla lif yok, paraları çıkarın. Lörehle Hardi cevab verdiler: Mağaza sahibi düşündü! — Mademki paranız yok. Her ikiniz, benim yanımda bir ay çalışacaksınız. — Çalışacak mıyız? — Evet Lorelle Hardi çalımaklan pek hoşlan- mazlardı. Lorel söyledi: — Biz iş bilmeyiz kil Hardi de söyledi: — Biz Lorel, Hardiyiz. İş öğrenmedik. — Burada öğrenirsiniz. — Biz mağaza işi bilmeyiz ki? — Zarar yok. evimde hizmetçilik, ça- Maşırcılık yaparsınız. Mağaza sahibi Lörelle Hardiyi yakala- dı. Evine götürdü. Ev işlerini gösterdi. Pakat bizim iki komik ev işlerini de pek mam mesammsmmmamemeneeezn Tekin ağır bir gülleyi Tug, Bay Fakat gülle o kadar ağırdı ki Yerden kaldirip başı hizasına (o Bay Tekin uğraştı, uğraştı, Onu kadar yükselteceğine bahse gr (yerinden bile kıpırdatamadı. z çi ( Pi ki becerememişlerdi. Hardi çamaşır yıkar- ken, yıkadığı çamaşırların bepsini yırt maş, Lorel bulaşık yıkarken - tabakların hepsini kırmıştı, Mağaza sahibi akşam e- vine geldiği zaman şaşırdı. Canı sıkıldı. Bağırıp çağırdı. Fakat ne yapsa nafile idi. Zararın neresinden dönülse kârdır, diye düşündü. — Defolun, dedi, Sizin işiniz de sizin olsun. Lorelle Hardi, sokağa çıktıkları 7a- man çok seviniyorlardı: — Ne dersin Lorel. bugün çek iş gör- dün değil mi? — Evet çok iş gördün. — Fakat şu mağaza sahibi olacak a- dama da ne dersin, bize teşekkür edeceği yerde defolun dedi. — Ne yapmalı Hardi, herkes bizim gi bi nazik olacak değil ya! Konuşa konuşa yürüdüler, “Yeni bilmecemiz m... 7 KAR Bu iki resim ilk bakışta birbirinin ayni zannedilir, Halbuki birinci resimde bulu- nan bir şey, ikinci resimde yoktur. Re- simlere dikkatle bakarsanız ikinci resim- de ne bulunmadığını siz de anlarsınız. Bilmeceyi hallederseniz resmi gazete- den kesin, ikinci resimde eksik olanı işâ- ret edip resmi bize gönderin. Doğru bi- lehlerden bir kişiye bir kilo çikolata, iki kişiye elişi altı kişilik peçetelikler, iki kişiye biret Şirley albümü ve elli kişiye de ayrı ayrı güzel ve kıymetli hediyeler vereceğiz. Bilmeceye cevab verme müd- deti on beş gündür. Bilmece cevablarını bize gönderdiğiniz zarfın üzerine «Bil- meoe, kelimesini ve bilmecenin gazetede çıktığı terihi yazınız, du. Bu, Bir kere de yere oturup tecrübe etmek istedi, gene olmuyor- sğır gülle kalkmıyacaktı. Okuyucularımızın şiirleri rı Harab Erzincan Dokuz yüz kırk yılı doğerken Talihini felek koverken Bir harabe oldun Erzincan. Bağrında ne kan kaldı ne can Yer gök birbirine karıştı, Pelâket afetle yarıştı. Zelzeleyle sarsıldı vatan Kara toprak altında yatan Vatandaş, çok bıraktı kardeş, Baba, ana, amca, arkaduş. Bütün evler çöktü yerinden, Geliyor hep sesler derinden, Bu seslerle inliyor yurddaş. Kalmadı, taş taş üstünde taş. Her yerde kar, soğuk var soğuk Şimdi evler harab bir koğuk. Koğuk, üstü can, altı ölü Memleket bir gözyaşı göl. Bu felâket umulur mu hiç, Dün kalblerde çarparken seving. Bugün kalblerde gözyüş var. Nerdesin ey, yaşı silen yâr. Bununla asla yılmaz Devletim, Her müşkülü yenmiş Milletim, Mamureler dikecek baştan Kâh tuğla, kâh tahta, köh taştan, Sıvas, Ordu, Giresun, Tokad Yapılacak, yeniden kat hat, Doğan Bekir Günay * Erzincana Dağların yemyeşildi Şafağın erken ışıdı. Birden bir sessizlik çöktü Sanki sabah olmamaştı Tütününüz tütmez oldu Bülbülünüz ötmez oldu Ne olmuş ki bilmem bize Üzümünüz bitmez oldu. Her tarafın şen şatırdı İçinde aslan ytırdı Felek sillesini vurdu Koyun kuzuyu yitirdi, Kurdlar girdi ağılına Güve düştü bavuluna Köçek olmuş kara toprak Hemen virdu davuluna. Muttallb Ünal * Erzincan felâketi Bir anda binlerce insan mahvoldu, Erzincan denilen güzel bir ilde, Kalanlar acıdan saçların yoldu, Onların matemi gezer her dilda, Ne suçlar vardı onların Yarab? Binlerce kimsenin canını aldın, Bu güzel beldeyi ederek harab, Nice. kullarım derdlere saldın, Şimdi ocakızdır binlerce insan; Nice yavrucuklar anasız kaldı, Yüreğimiz oldu koca bir volkan, Kiminin yavrusu uykuya daldı, X N. Ön Bay Şişmaner yerde bir nal buldu. Nal uğur gelirir diye duymuştu. Meşhur bir alim, patlayıcı bir mad- de icad etmişti. Bu maddeye hızla do- kunulursa patlıyor, ve etrafında e varsa hepsini harab ediyordu. Bay âlim icadının henüz tecrübesini yapmamıştı. Yapmaya hazırlanıyordu. Bir çanak içine koydu ve soğuması igin penceresinin önüne bıraktı, Alim, şaşkın bir vazi- yette: — Acaba ne yapmalı? Patlayıcı maddeyi içmiş olan köpek sopalar kendine dokununca patladı ve öyle bir patlayış patladı ki, hırsızlar da parça parça olduli Odasının kapısının bir çivi çaktı ve nalı astı. pi Tam bu esnada iki hır- sız alimin evine girdiler. Köpek karşılarına çıktı, Diyerek koşmaya, kaç- Üzerlerine saldırdı. üzerine Alimin bir köpeği vardı. Pencere ö- müne bırakılmış kaptaki maddeyi gör- dü, çorba zannetti ve içmeye başladı. Alim pencerenin önüne gelince bu hali gördü, şaşırdı. Köpek şimdi birez sert dokunulsa patlıyacak, etrafındaki her şeyi parça parça edecek bir hal almış- tı. Hırsızların o ellerinde sopalar vardı. Hırsızlar kendilerine saldıran kö- peğe sopalarlı vurdular, Je beraber koştuğu zaman orada ne kö- peği buldular, ne de hırsızları, her üçü de mahvolmuştular, Fakat odadan çıkmak için kapı- YI açınca... sasesmemasana sasanasssanaze9e90r 0009900090140 000 04 4000000480208 008 200 v000m00000000090n0 emme same vom sen ve eammanamen ve n0000 vana pane von vene sonReU Bay Tekin ü- midini kesmişti, Gülleyi kaldıra- miyacaktı. Boy- nunu bükmüş Tam bu sırada bir vinç gördü ve sevindi: - — İşte, dedi, şimdi gül leyi kaldırmanın çaresini buldum, Bahsi de kazanı- Bay Tekin bahsi kazanmıştı, Gülle yerden kalk- mış, bir adam böyundan fazla yükselmişti. Artık Bay Tekin gok seviniyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: