14 Nisan 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

14 Nisan 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Torveç SON POSTA ve Merveçiiler Bugünkü Norveçe aid aranacak malümatın güzel bir hulâsası orveçliler, gayet beyaz derili, kum - mavi gözlü insanlardır, Vücud iriyarıdır. Norveçte bütün nafus toplanmıştır. Memleketim ge- m tarafı hemen tamamen boş gibi- » Bütün büyük şehirleri, birer Hman- #£: Devlet merkezi olan Oslonun nüfusu ) kadardır. Ayni zamanda Nor - en büyük fikir merkezidir, Norveç buradadır. Bergen, (96,009) Mifüa'u, nüfusunun büyük bir ekseriye- Hİ hiç bir yerde görülmiyecek şekilde Verler teşkil eden bir şehirdir. WE O limanlarından Oo Trondhelmin ye ). Narvikin (6000) nüfusları var - « Norveçliler, yüksek kültür sahibi bir| Millettir. Memlekette okumak yazmak, yle dursun, san'at ve edebiyat ile uğ - Taşmamış adam yok gibidir. Uzun kış ge- “İri bu milletin fikir seviyesinin yük - Mlvesine yardım eden en büyük sebeb- biridir; kış gecelerinde, Norveçli- #n çok aradıkları meşgelelerden bi- İSİ de, konferanslar dinlemektir. Halk Mama odaları, daima, yığın yığın kitab ÜS Küzeteleri muhterisme okuyan kala- ikla dolar, Norveç dili, kökti Cerman bir (Norveç - Danua) dilidir. Nor - Melierin hemen hepsi fransızca bilirler. leri Loter protestanlığıdır. Bu - Norveç krallığı, meşrutiyet ile idü- 29 olunur. bubadan evlida kalır. Hü - Ar ailesi Danimarkahdır, hunedan MİL <Ddenbung » Sönderburg - Gluks - MUG» dur, Bu meşruti krallığın Tera küv-! Vet banda kral bulunmaktadır. Teşrit ' Yet, Storting adımı taşıyan bir millet <lisindedir. Meb'uslar halk tarafından dereceli intihab ile seçilir. MA toprağı fakirdir. Fakat halk, | kulüde © çalışkandır, yurdlarını bir| k haline koymuşlardır. Nansen ve, GAimdnen, gibi âlimleri ile, beynelmilel da muvaffakiyet kazanmışlardır. Ziraat sahası pek azdır. Bir miktar ar- pe ekilir, Fakat, sağmal hayvanları gayet Heris süt verir, Sütlerinin baş müşterisi a ieredir. Norveç bir orman, kereste f Metleketidir. mükemme! bakılan anlarından Ocaklık ve mobilyalık için kesim ya - te gibi, asıl ehemmiyetli istihsaller, Aİ hamuru sahasındadır. İngiltereye, irana ya ve İtalyaya, kâğıd selliloz veren ŞMemlekez Norw | Mi z ; ? ; ir. — fabrikalarında, selliloz üzinlerinde Ke irlerin tenviri işlerinde, elektrik, $u küvvetinden istihsa! edilir. Nor - © küçük ahşab köylerine kadar elek- 4, 1 tenvir edilmiştir. Norveç köyleri, yn, belki yer yüzünün en temiz dir, Maden zenginliklerinin başında nike) ya Skajerak boğazı üzerinde Lindos- Re, Sonu civarında istihsal edilir; bir de) İl adasında vardır. Sonra Karmo ve İka “| bölgelerindeki bakır gelir. Demir, İpar lara ve Laponyada vardır. Niha- İbi miktar da altın madeni vardır. İade #hracatı, kereste sanayinin ya - hak » memleketin başlıca servet kay - larındandır. Norveç sahili, baştan ba- İma yatağıdır. Her tarafında balık ir. fakat, Norveç sahillerinde ge -| #tmek çok teh'ikelidir. Norveçin My balik konservesi fabrikaları İade ikshal, Oslo, Stavanger ve Bergen- Bu kaş imalde bilhassa morina avlanır.) *lığın karaciğerinden çıkarılan ba - & ta » Yalnız Norveçte yapılır. Ba'ıkya- Tai lâthaneleri de Narvik, Bodol, rom. İm) Hammerbesttedir. Nihâyet, Nor- İl net vapurlarla, yazın İngiltere, i IYa ve Pransaya buz ihraç eder, “veç Imanları arasında başlıca yol- i 3eniz yollarıdır. Manzaralarının gö- a ile meşhur olan Fivorli Norveç “rl. dünyanın her tarafndan sey» Seker, Demiryolları, memlekete ls #zdır. Fakat deniz rakliyatının faa- a, fazla demiryoluna da tur, M ba k. ' ( “ Son Posta ,, nın tarihi bahisler m:h arriri yazıyor ) Norveç filosu, krallığın sahillerini mu « hafaza için vücude getirilmiştir. En bü - yükleri 4000 tonluk torpidolardır. Norveç ticaret filasuna gelince, fevka'âde ehem- miyetlidir: dünyanın en büyük ticaret fi- Tosudur. Mecmuu 2 milyon ton tutarında 80MM gemidir. Dünyanın bütün sularında dolaşan bu gemilerin içindeki Norveç ge- micilerinin sayısı da 80.099 dir. Norveç krallığı 321,477 kilometre mu- rabbar büyüklüğündedir. Nüfusu 2.850.000 dir, Kilometre murabbaına 8 kişi kader düşer. Norveç, baştan başa kayalık bir ği lekettir. Kayalıkları da cenubda granit ve gnais, şimalde porfir ve şisttir. Avru-| panın, hattâ dünyanın, teşekkü" bakımır- | dan en eski topraklarından biridir. Dağ- larının en yüksek tepeleri 2500 metreyi bulur. Dağlarında, hayvan besimine el verişli birçok geniş yaylaları vardır. Ea yüksek Oyaylalar, genis (o glâsyelerle kaplıdır. Norveç sahillerinin tamamen hususi bir manzarası vardır: Denize çok dik o larak inen Norveç sahiller! boyunca bin- lerce küçücük ada serpilmiştir; fiyor -! Jar da, karanın içinde, kıvrım kıvrım, di- bi kapal boğazlar helinde girmişlerdir.! Bu fiyorlar, aşınmış ve deniz tarafından fistilâya uğramış eski glâsve yataklarıdır. Norveçin iklimi çok serttir. İç taraflar. da insanın tahammül edemiyeteği soğuk- lar olur, Bundan ötürüdür ki, nalk, mu- tedil olan sahil boylarında toplanmıştır. Bergen gibi Golf-Strim sıcak su cereya - mırın yaladığı parçası mutedildir, fakst ratib ve fazla yağışlıdır. Cenubda, meselâ Oslo Bölgesinde, yaz ve kış hararet dore- celeri (4-30) dan (— 30) a kadar (60) derece arasında, büyük değişiklikler gös- terir. Yaz günlerinin uzunluğuna bedel, kışın günler, kısa süren bir loşluk halin- de geçer. i Norveçin akar suları, glâsveli dağlar! inen çaylardan ibarettir. Boy'arı kısa, fa-| kat, suları boldur, ve hiç kurumazlar, VR Üç Norveçli Norveçte, askerlik mecbumen. wor - veçliler 21 yaşında askere alınırlar, üç yıllık bir talimden sonra terhis olunur. iar, Harb halinde mükellefiyet, 13 ya - şından 55 yaşına kadardır. Norveçte bir harb akademisi ve 10 ta - ne gedikli küçük zabit mektebi vardır. Nörveç ordusunun kadrosu 110,000 kişi - dir. Norveç ordusunun silâh'arı 6,5 mili - metre çapında mermi atan Kragor- gensen şeri ateşli tüfekleridir. Topçusu da seri ateşli toplara maliktir. Norveç deniz kuvvetleri, milli müda- iy ve — > “e ğ a Ormanlarını «muhteşem: diye tavsif xi Oslodadır. Bahriye zabitleri Horten .|<ğerek geçmelidir. Başlıca ağaçları > deki bahriye mektebinde yetiştirilir. Harb | 9 meşedir. Hayvanlara gelince, şima gemilerinin tayfalarının bir kısmı gönül.|de Renleri, mavi tilki'eri, samurları; ce- Mi gemiciler, gemici çocuklarıdır, bir kıs- | ubda, Norveç tavşanları meşhurdur. mu da, askerlik çağı gelmiş olan ofraddır. K.E. Koçu Turhal sular altında Amasyadan başka Turhalın sellerin hücumuna uğradığını. bağ ve bahçelerden kasaba, içinin de sular altında kaldığını yazmıştık. Yukarıdaki resimlerden bir mahalleyi, diğerinde de bahçeleri sular altında görüğprsunuz, başka birinde ŞUND AN Sayta 5 BUNDAN Tiyatro mütehassısı ! Gazete okuyan dostum, gazeteyi elin- den bıraktı: — Âmin, âmin, âmin. âmin, âmin. Dedi, Merak ettim: — Neye âmin diyorsun? — Birçok şeye birden. İstanbul tiyat- rosu plânı yaptırılmak üzere Avrupadan mütehassıs bir mimar getiriliyormuş ya.. — Buna mı âmin değin. — Buna da, aklıma gelip kendi ken- dime tekrarladığım dualara da. — Nedir o dualar? — Söyliyeyim? «Mütehassıs çıka... Âmin!» «Mimar çıka... Âmin» «Tiyatro mimarı çıka... Âmin» Yüzüme baktı: — Ne yapmalı, dedi, #ütten ağzı ya- nanlar yoğurdu bile üflemeden yemezler de... * Bilânço hikâyesi Bir hikâye anlatıyordum: sAdamın birinin büyük bir magazası varmış. mal alır, satarmış. Yalnız defter tutmak âdeti değilmiş. Piyasada kredisi iyi imiş. Müstahdeminin aylıklarını vak- jtinde verirmiş. Kendi de rahat rahat ya- işarmış. Adamın iki de kızı varmış. Bun- ğına söyledi: lardan büyüğünü evlendirmiş. Yeni da mad muhasebe meraklım imiş. Kayınpe- derinin defter tutmamak &detine İtiraz etmiş. Mağazanın muhasebesini kurmuş ve kayınpederine — Müessesen iflâş etmiştir. Çünkü ki etmiyorsun, mütemsdiyen zarardasın.» Hikâyeyi bitirmiştim. Bir arkadaşım -- Bu hikâyenin arkası var Dedi. Şaşırdım: — Bu hikâye bu kadar. — Hayır hayır, ben devam edeyim: «Müessese sahibi, hemen o gün İster bul Belediyesi kooperetifine koşmuş. Z | unlar biliy liyo mu idnz? rar eden kooperatifin bilinçosunda kâr gösteren muhasebeciyi bulmuş. Küçük kızını da ona vermiş. Muhasebeci mües- sesenin muhasebesini - baştan okurmuş, baştan bir bilânço yapmış ve müessesenin kâr ettiğini. heli itlâsta olmadığını orta- ya koymuş.» * Senden meded Son harb havadislerini okuz... vx me ri havadisler arasında şu serlevhayı da görmüştü: «Akil hıfzıssıhhası kongresi toplandı.» Kari bağırdı: — Ya kongre senden mededi » Sevinenler Nohudcu gazetede okudu: «Kırk bin kilo kâhve geldi, Telefonda arpacıyı aradı: Her Ikimizin de gözlerimiz aydın Kırk bin kilo kahve geliyormuş. En az dan yirmi bin kilo arpayla, yirmi bin ki. lo nohud satmak imkân bâsü oldu de mektir. * Modaya duvar Modadaki heyelân mıntakasına istinad seddi yapılacağını duyan biri, bir tanıdı- — Modaya âuvar yapılıyormuş Öteki güldü: — Duvar değil azizim, Seddi Çin ya Isa modanın önüne geçilmez. * Yeni vapur tarifeleri Denizyolları İdaresi, yeni yaptığı ta- ifede iki sefer eksiltiyormuş. Yerinde r karar, kışın Adada oturanlar fazla ol ğu İçin seferlerin faz'a olması icab e rdi, Yazın Adada kimse oturmaz, bu zden fazla sefer yapılmasına hiç te Jü- ım yoktur. ab gh ulüdi iz 1860 senesinde boks, şimdi oldu- ğundan çok daha zordu. Maç'ar Fransada iki saat, İngilterede ik: sa- st yirmi dakika sü rerdi, Maç sonun- da kaybedenin hali harab olduğu gibi kazanan da ken- dini kalay kolay toparlıyamazdı. pa Çindeki zikzak köprüler Çinde bulunan köprülerin ekserisi zikzak yapılmıştır. Böyle oyapılmaları - nm sebeb: Çinlilerin. fena ruhların hattı müstakim yollarda. takib ettik - leri insanlara çabuk yetiştikleri ve on- lara fenalık yaptıkları itikadını taşıma» İarıdır. Entari giyen erkekler Eizun askerle - rinin ve İskoçya âskerlerinin etek: lik giydiklerini bi- liriz. (o Bunlardan başka Arablarda kadınlar gibi en - tari giyerler. Fakat Avrupada kadın el bisesi giyen daha başkaları da vardır Yugoslavyanın bazı köylerinde erkekleş kadınların giydikleri entarilerden giyer ler. » E'ma balon Kaliforniyada yetişen bir nebetın içir de elma büyüklüğünde toparlak bır mey va olur ki, içinde bir mayi vardır. Bi mayi sıcaktan tebahhur ettiği zaman hş vadan çok hafif bir gaz olur ve meyv olduğu gibi bir balon halinde uçar. erereserersanenna Yıkılan bir evin Enkazı üzerinde Bir kadın okuyucumdan uzun bir şikâyet mektubu aldım, derdi dört sayfalık yer tutuyor, fakat üç beş satı: rın İçine de sıkıştırılabilir. diyor ki: mak şartile hatıra gelebilecek derdle- Tin hemen hepsile de malüldür. Altı ay geçmeden ayrılmayı düşündüm, Dü. şüncemi de evvelâ anneme söyledim. Annem eski Türk terbiyesini çok müreffeh bir muhitte görmüş klâsik bir kadındır, hemen itiraz etti. Onun kanaatince kadın bir defa ew- sabredemiyeceğim, mutlaka ayrılaca ğın * Ben bu mektubda bahsedilen eski klâsik Türk lerbiyesinin meftunuyum, fikrim ihtiyar anneninkinden başka türlü olamaz. Yalnız eski Romanın katolik kilisesinde elin mer'i tutulan kanunlarla bağlı değiliz, umumi kak dede emniyet süpapı açmak lüzumuna kaniim. Bu genç kadın 21 yaşındadır. şimdiden davranırsa hayatını tekrar tanzim edebilir, sevebileceği bir em kekle karşılaşması o mümkündür, mes'ud da olabilir. Kocası hakkında bana anlattığı daha bazı karakter hats ları var ki, kendisine hak veriyorum, müşterek hayatı daha ziyade idame demez. Bununla beraber bu genç ka dın ayrılma kararını tatbik etmekte, sonra da hayalına yeni bir cereyan vermekte allesinin yardımına muhtaş olacaktır, muvafakatını almak icab ederse biraz daha sabretmesi lizımdır. TEYZE

Bu sayıdan diğer sayfalar: