14 Nisan 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

14 Nisan 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

J 0” ; ; | pi i "| | l ” : f SON POSTA Savfa ? Abdü Maarif Vekili, mii sir Abdülhak Hâmidin öü- dür, , GÜRCÜ yıldönümü münasebetile mlm male inşa edilen kabri ba-| Se büyük bir ihtifal yapılmıştır. | tifalde, betahain bu igi için Ankara-| v İT Maarif Vekili Hasan Âli Yücel, Pağ Belediye Reisi Dr. Lütfi Kırdar, hi ati Tevfik Fikret Sılay, Ü- Müdüre Rektörü Cemil Bilsel, Emniyet Mi Muzâfter Akalın, merhumun e Bayan Lüsyen ve Üniversite pro- eri, lise edebiyat muallimleri, Üni- Men” lise talebeleri, ve kalabalık tı kütlesi hazır bulunmuştur. larak çala eat 15 de başlanmış ve ilk 0- hi ie, zari Vekili Hasan Âli Yücel şu 4, Bütün hayatı, devam eden bir genç- 7 laaan bir bahar olan dâhi şair, Ür ve ebedi karargâhinda bep bera-| Ziyarete geldik. Ağaran başını | #m ben» diye tasvir ederken; bil-! orum, düşünmüş mü idi ki, bir gün| * OMun fani varlığının arkasında dai- taz€, ber zaman için solmaktan ve kala münezzeh, zinde bir hatıra caktır, ta yerken doğanlar hep sağ olsalardı, 'übum arkasına milyonluk bir kütle & ıp yürüyecelti. Abdülhak Hâmid. Seyrek asır içinde yetişen Türk müs 1 Ver nesillerinin ietianamız. bir ihtiram bu oldu. Ona hayranlıkla teveccüh kalem, edebiyatımızda yok gibi- eserinin kurduğu yaratma arkasından gelen tok ve kâa- zamanın çizeceği yeni “ufuklar «bâlddan bir ses» olacaktır. Onu Myık olmak için anlamak eme- muhtaç olanlar, henüz doğmamış Desilleri arasında de var olacaktır. itibarla bir toprak yığını ve bir mer-| kütle halinde görünen, başucunda kai bu insan, bir maz: olduğu IT, edebiyatımız için bir istikbeldir.| Anlar düşüncesine hayatının en canlı mı veren hâkim şair, nasıl olurda ünden sonra yaşamak hakkını ka- ? Sonsuzluğa, en mutena saat- telekktirünü, engine açı'ır gibi ırakan bu vecd ve hülya ada- olur da namütenahilikten na- labilir? Hürriyete ve güzelliğe, #sir etmekten bir dakiks çekin- olan bu serazad insan, kâra top- aml yok olur ve kara toprak onun i nasl çirkinleştirebilir? gönüllerimizde hüküm süren bir fikir, cezbeden, alıp götü- hayal, bir ebedilik ve bir de- ii r ? ri? # ii FİT © g #* gi 7 1 / m! hayatı kadar dışına ve suretine olan Abdülhak Hâmide, mermer- de olsa, ölümünden sonra bir Tibas » Türk halkı gibi Olmhuriyet hü- de, şahsını her zaman derin hür- dikkatle tebcil ettiği büyük şairi ihtimamında inkıtaa o uğramadı. İZ ii #eş #ii serilmiş bir kefendir. Bu e- tarih, ona küçük bir mezar, fa- izim için büyük ve ariz bir ziyaret olacaktır, Çünkü o, Türk edebiyatı- tarihi akışı içinde muazram bir çağ- Ve sonra genişleyerek süzülüp a- ummandır. Bu ummanın dalga- 4 mermerleşmiş köpüklerin sükü- dalan bakışlarımız. bu iki mısrada seksen yılık ömrünün bütün ter- halini okuyacaktır: taş cebinime benzer ki ayni mak- berdir, mahserdir. ŞezEBEr. sz #7 Dir sükük e zâhir, derunu Valinin nutku ma Vekili Hasan Âli Yücelden dar su ali ve Belediye Reiri Lütfi Kır- — mist söylemiştir: Mihin rk fikir, zekâ ve edebiyat âle-İgen Emmıyet Müdürü Muzaffer *0 büyük siması olan Abdülhak | şehrimize dönmüştür. Ihak Hâmid ihtifali çok güzel oldu Vali, Şehir Meclisi azaları, Üniversite profesörleri, ve gençlik nutuklar söyliyerek büyük şairimizin aziz hatırasını Son Poslanm zabıta romanı, 11 Bay Atiinın, karısın: kaybettiği gün- denberi kızına karş düşkünlüğü art - Mmıştı. Gençliğinde çok mahrumiyet çekmişti. Şimdi, hayatı kendisine esir edecek kadar zengindi. Mubhitinin lüks ve konforu, kızının şetwret ve saadeti ona gençlik günlerinin ac: hatıralarını Unutturuyordu. Kızına perestiş ediyordu. Onun dei- ma mes'ud ve bahtı yâr olması yegine emel: 1di. Sonra, kızı İle pekâlâ iftihar edebilirdi. Zira, Julide ideal bir genç kıx olarak yetişmişti. Fevkalâde iyi ah- andılar Büyük şairin meza rından bir görünüş duğu kadar İstarbulun da ntefahiri a Abdülhak Hâmidin doğum yeri İs- tanbuldur. İstanbul Belediyesi, büyük şaire sağ bil şak beyazlıklar, mermerleşseler | ğında bir ikametcâh hazırlamak su - retile hizmetinde bulunmaktan şeref duyuyordu. İstanbul Vilâyeti halk? kendisini bir kaç devrede üstüste meb'us seçmek su- retile ona karşı saygı ve bağlılığını gös- termek fırsatlarını bulmuştu. En büyük edibimizin nâşl, İstanbul Belediyesinin bir zamandanberi tesisi- ne çalıştığı bu Asri mezarlığın mem - İeket büyilklerine ayrılan kısmına gö- müldüğten sonra, İstanbul, bu şerefli ölünün müberek vücudünü ebediyen toprakları #rasindü hürmetle selâmla - maktadır. Sayın Maarif Vekilimiz, ir - fan ve edebiyat hayatımızın müstema kıymesi, dâhi şairimiz için bu makbe- reyi vaptırmak suretile bir taraftan Abdülhak Himide karşı kadirşinaslık borcunu ödemiş oluvorlar, (bir taraf - tan da Istanbul Beledivesinin tesisine çalıstığı bu veni mezarlığın tekemmül, itmarı ve umyanı yolunda bize hayirli bir yardımda bulunuyorlar. Lâtüfkâr. lıklarını bilhassa yâd ve lezkâr etmek- ten zevk duvuyorum. Büyüklerini, kendisine hizmet eden leri, şeref kazandıranları Ounutmıyan milletler. devamlı surette büyük adam yetistirmek imkânlarını Bir Alman albayı Kurşuna dizildi Paris 13 (AA.) — «Petit Parisien» gazetesi, Alman hududundan bildiri - yor Harbiye nezaretinit? 7 nci şubesi er- kânharb o zabitlerinden albay Felix yon Eichhorn. Hitler tarafından İskan- dinavyaya karşı yapılan hareketin A)- manyanın kendi kendini abluka etme- Alman iktısadiyatı için felâketli ola- a2 medfen, Abdülhak Hümide son 'cağını söylediği için tevkif edilerek 9 en veya zerrelerinin yayıldığı top- Nisanda kurşuna dizilmiştir. Harbin başlangıcından bei batan vapurlar mecmu tonilatosu bildirildiğine göre, harbin O başlangıcın. danberi batan İngiliz. Fransız ve bitaraf Ra, dost ve büyük insan Abdülhak ni aramızdan ayrılmasının üçüncü Hâmid Tarhan, bütün Türkiyenin ol -|lurler. Abdülhak Hâmid, Türk mille - in san'at ve irfan hayatına en bü - ik hizmeti yapmış olanlardan ve bun lardan en büyüklerinden biri idi. böyle bir ihtifal ve tebcile en çok hak kazanmış olanlardan da biri idi. Maneviveatınn yüksek huzurunda tovlanıp el bağlamak suretile hem o « nun büyük sahsiyetine. hem de Türk- Wöün varatcı ve büyük insanlar ye - iştirici kabiliyetine karşı derin tazim- lerimizi arzetmiş oluyoruz.# Vali ve Belediye Reisini müteanb sırasile Sehir Meclisi azasından Refik Ahmed Seveneil, Üniversite Edehiva* Frkültesi vrofesörlerinden Ali Nihaj Tarlen ve Üniversiteden bir gene birer nutuk vererek Abdülhak Hâmidin yük sek şahsiyetini, edebiyata vaptığı hiz.» metleri. san'atını ve ölümü etrafında duydukları hisleri tebarüz ettirmişler- dir. Nutuklardan sonra büyük şairin ve- ni vantırılan kabrine Maarif Vekili Ha- san Âli Yücel, Belediye Üniversite mektebler ve diğer teşekküller adına çelenkler konularak ihtifale nihayet! verilmistir. Bu sırada merhumun 7ev- cesi Bavan Liisven, büvük saire karsı | a alâkadan dolayı Maarif Ve- kiline. Valiye ve diğer zevata teşekkür Büyük şairin Maarif Vekâleti tara - fından yaptırılan kabri çok güzel ol - müuştür. Çocuk Esirpeme Kurumu yard m kollarının faaliyeti faaliyetlerine devam etmektedirler. 'muş,-bu yavruların yaşlırına göre ken - muştur. Bu cümleden olmak üzere 10.555 ço - İcuğa yüzme öğretilmiş, 9623 çocuğa a - si demek olduğunu ve bunun neticesi! yakkabı, 15127 çocuğa elbise, 9061 çocu - *Ba okul levazimatı, 5937 çocuğu çamaşır ve 3444 çocuğa para temin ve tevzi edil- miştir, Bunlardan başka ana kucağında bulu- nan M0 miniminiye de devamlı bir suret-| Bir iki te bakılmıştır. Ölen kadın polisimizin cenazesi merasimle k-ldırıldı lkhı, terbiyeli, nazik. doğru sözlü ve özlü bir kızdı. Babasınm ona 'am bir #timadı vardı. Onun için kızının yönül işlerme karışmamayı prensip olarak kabul etmişli. Kırın müstakbel havat arkadaşın, kendisinin seçmesini isti - yordu. Biliyordu ki kızı kendisinin ih- tiyatkârlık da dahil olduğu halde bir çok iyi ve favdalı huylarını almıştı Atâ kızının kararlarım birçok vesile - lerle ölçmüştü. Onun karar ve düşün- celerindeki şayanı hayret isabeti cok takdir ediyordu. Nitekim. kızının Hul-| ki ile arkadaşlığı tereih etmesideo- nun İsabetli hareketlerinden bir! id: Günkü Hulki, iyi bir afleden. vüksek tahsil görmüş. temiz karekterli bir gençil. Alâ, kızının Hulki ile evlenmesine derhal müsaade etmiye hazırlanmış bü- Iunuyordu. Çünkü, #ki gencin birbirle- rini delice sevdiklerini biliyordu. Müstakbel kayınpederle damad kar- İşi karşıva otururlarken kapı açıldı. Rir uşak, içinde bir Kartvizit bulunan gü- müs bir tepsi ile içeri girdi. Atâ kartı alarak okudu: — Yilmaz Özkem! Ne istiyor? — Ne irtediğini söylemedi. Yalnız pek müstacel bir iş için sizi görmek İs- tediğini söyledi. —PekâlA- buyuram! Bir dakika sonra gazeteci mükellef kütüpheneye giriyordu. Bay Atâ, bir koltuk göstererek: , — Buyurun. şöyle buyurun. (karta göz atarak) İsminiz bay Yılmaz Özkan değil mi? Teşerrüf ettik. —Seref bendenize ald. — Size kıymetli mühendislerimizden bay Hulkiyi takdim edeyim. Gazeteci ile Jülidenin nişanlısı el si- kıştılar ve karşılıklı oturdular. Yılmaz. Jülidenin babasile nişanlısını süratle tetkik etmiye başladı. İlk intiba: ikisi- nin de gayet sakin ve tebii vaziyette oldukları merkezinde idi. Atâ sordu: — Ziyaretinizin sebabini öğrenebilir miyim? Gazeteci ikisinin de hâdiseden henüz haberdar olmadıklarına emin oldu. Ba- Ankaradan bildirildiğine güre Çocuk|şını önüne eğerek biraz da mahcub bir Esirgeme Kurumu merkez kolları yardım | edu ile sordu: okumadınız — Akşam gazetelerini Bir yı! içinde 308-420 çocuk O korun -İmt? “Yılmazın mütereddid ve şüpheli va- dilerine mühtelif yardımlarda bulunul - #yeti buğday kralihın pazarı dikkatini celbetti: — Hayır... Bir şey mi var? — Şu maruf dansöz Seniha hakkın- da çok şayanı dikkat neşriyat yapılıyor. — Seniha mı? — Evet; kendisinin vefat ettiğini «i- xe kemali teessürle haber veriyorum. ği saniye süren acı sükütu. Hul- iki bozdu: — Demek öldü? Zavallı Seniha! — Evet, maalesef büyük bir artist kaybettik. Ötümlünü teessiirle bildirdiğimiz kadın Atâ da derin bir teessürle başını sa)- Londra, 18 (A.A) — Slefani: Resmen | iislerimizden İlhan Çinerin censeesi dün ği Tadı: İrazimle kaldırılmıştır. Cenaze saat Ji de /Cerrahpaşa o bastanesinden alınarak Fatih İcamisine getirimiş, namam burada kılın, — Zavalh Seniha; hem de daha zenç- ti. Böyle birdenbire öleceği akla gelir vapurlarımın mecmu tonilâtosu bir mil-|dıktan sonra Edirnekapı Sehldiiğine defne. |mi idi? yon 224.610 dur. Emniye Müdürü dün Ankaradan geldi Muhtelif zabıta işleri etrafında Dahiliye Vekâleti ve Emniyet Umum Müdürlüğü ile Akalın, “ diim) Müdürlüğü şube müdürlerile; polis erkim merhumenin akraba ve dostları ve maslek arkadaşları bulunmuşlardır. 23 Nisan çocuk bayramı Yılmaz. iki adamı da ayrı ayrı süz- Almietir. Cenaze merasiminde şehrimiz Emniyetdü. İş büsbütün sarpa sarıyordu. Eğer Jülide böyle bir iş yapmış olsaydı, ba- basının ve sevgilisinin tvundan derhal haberdar olması feab etmez mi idi? Yılmaz. bir sigara yakarak içini çekti: — Evet Seniha öldürüldü. Atk: — Aman Allahım! Diye bağırarak yerinden fırladı. SE KELİMENİN & BERAT, Yazan: İhsan Arif Buğday kralile mülâkat Hulki de: — Ne diyorsunuz bay Yılmaz? diye şaşkın şaşkın bakmıya başladı. — Demek o güzel kadını öldürdüler? — Evet! — Kim bu cinayeti işledi? — Belli değil! — Hayret, hayret... — Buraya gelmemin sebebi bu cina- yelle alâkadardır. — Anlıyamadım. ızın:7, bayan Senihanın dün gece verdiği ziyaflelte bulunmuştur. — Bana bu işi İyi anlatmanızı rica ederim. — Suniha oturduğu Boğuzpulas ote- linde dün gece bir ziyafet vermişti. Ba- yan Jülide de orada idi. Ve artistie en son kalan o idi. Sonra da hizmetçiler Senihayı bıçakla vurulmuş buldular. — Ne diyorsunuz $iz kuzum? — Her şeyi mlıyacaksınız!; Yalnız. İben bayan Jülideyi bir dakika görebilir miyim? — Kızım; neden göreceksiniz? Yılmaz. demindenberi devam eden soğukkanlılığını yavaş yavaş terkedi- İyordu: Bay Atâ; dedi. Polis bu cinayetin İizi üzerindedir. Takdir edersiniz ki, bu yel işlenmeden pek az evvel öldü- rülen kadının yanında bulunduğu te3- bit edilen kızınız da isticvab edilecek - tir. Polis memurlarının bir müddet son- re villânızı ziyaret etmeleri muhakkak- tır. Ben, bayan Jülideyi bu isticvaba hazırlamak istiyorum. Atâ, gazeteciye tuhaf tuhaf baktı: — Fakat kızımım niçin isticvab edi- leceğini anlıyamıyorum. Seniha öldü- rülürken katille beraber değildi va;! — Orasını bilmiyoruz. Malüâm olan şey bayan Jülidenin cinayet işlenmeden pek az evvel artistin yanında olduğu - dur. Buğday kralı gözlüklerini çıkararak sildi ve derin derin düşünmiye başladı: Hulki; — Bay Yılmez: çok rica ederim bizi bu hâdise üzerinde tenvir ediniz. — Evet, hakkınız var bay Hulki! Bi- ze işi olduğu gibi anlatsın ki vaziyeti kavrıyalım. Gazeteci bildiklerini başından son na kadar anlati: ve sonunda dedi ki: — Şimdi siz de takdir edersiniz ki kızımızı derhal işten haberdar etmek lâzımdır. Kendisi müşkül bir vaziyetle- dir. Ve polisin her an gelmek ihtimaM vardir. — Fakat Jülide henüz gelmedi. Baba. anlatılanlardan çok müteessir bir halde idi. Kızının henüz villâya dönmemiş olmakı da endişesini arttır. yordu. Hulki onu teselli etmek istedi; — Jüllda nerede ise gelir. Merak et- meviniz. (Arkası ver) iktisadi tetkikler (Baştarafı 6 ncı sayfada) krediye satın aldığı bazı maddeleri, dışa- rıda peşin paraya ratmakta bu suretle memleketine ecnebi dövizi çekmek im - kânımı da elde etmel:te idi. Almanya bu vaziyetten istifade ederek Bulgaristan « dan aldığı nohud ve bezelyeleri İsveçe satmakta. diğer taraftan İsveçten satın aldığı selliloid'leri de Bulgaristana ver mektedir, İşte müttefikler, bu vaziyeti | hesaba katarak Almanyanm Ba'kanlara — açılan ekonomik kapılarını sumsıkı kapatmak k çin, Balkan memleketlerinin mahsulâtı - nı daha yüksek bir fatla ve peşin para ile satın almağa karar vermişlerdir. Bul garistan, Almanyadan yüz çevirerek müttefikler'e alış verişe giriştiği takdir- de, Almanyanın kaybedeceği şeyler, bil- hassa gıda maddeleri olacaktır. Gelecek yazılarımızda, Almanyanın Romanya ile ve diğer Balkan memleket- lerle olan ekonomik münasebetleri üze“ rinde duracağız. AN © & Hasan ÂkEdiz. i Ğ Glkeniiğini

Bu sayıdan diğer sayfalar: