Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
-SON POSTA K d Sayfa 5 Başiktaş - Muhtelit maçı tehir mi edilecek ? Lig şampiyonunun bu yolda mıntakaya bir müracaal yapacağı söyleniyor Evvelce verilmiş bir karara nazaran Maçlarfının hitamını takib eden hafta şampiyonluğu kazanan takim- da, İstanbul muhtelit takımının — bir Maç yapması tesbit edilmişti. Bu programa göre, önümüzdeki Pazar günü İsanbul şampiyonu Be - #iktaşın, muhtelit takımla bir maç !ağmıksı itsb etmektedir. eşiktaş akımında üç oyuncş Sa- kat akduğundan muhtelitle yapıla - Cak maçın 9 Martta oynanması için Beşiktağ klübü tarafından mıntaka Merkezine bir müracaat yapılacağı söylenmektedir. Milli kümeye ayrılan takımlar, ha. Zirlik maçları için bir program tes - Dit edeceklerinden Muhtelitle - Be - #iktaş arasındaki maçın tehirine im- kân görülmemektedir. Kayak kursu vazifesini bitirdi Beden Terbiyesi Umumi Müdürlüğü tarafından Geredede 18 gün müd , detle'açılan kayak kursu nihayetlen. Miş ve muhtelif mıntakalardan giden €ğitmenler dönmüşlerdir. Kayak kursunda 38 eğitmen bu - lunmuş, bunlardan 4 ünü güreş mo. Nitörleri teşkli etmiştir. Kursta bulunan beden terbiyesi Mükellefleri 4 Marta kadar devam e- :ecek tekâmül devrsinde kalacaklar, ır. Kız mekteb!leri veleybol maçları İstanbul kıg mektebleri voleybol Maçlarına dün Em'nönü Halkevi sa, lonunda devam edilmiştir. Birinci maç ta Boğaziçi 2.15 — 156 — 15-5 İs-. tanbul Lisesini mağlüb etmiştir. İkinci maçta Erenköy takımı 15-2— 15.0 Işık takımını yenmiştir. Üçüncü maçta Cümhurniyet takımı 15-10 — 15.-13 İnönü Li Yenmiğtş Hnönü Lisesi takımını Halkı ihtikârla mücadeleya davet için bazı tedbirler alınıyor Vali ve Belediye Reisi Dr. Lâtfi Kirdarın ihtikârla mücadele işinde halkın yardımını istediğini — birkaç gün evyel yazmıstık. Vali ve Belediye Reisi, ihtikârla mücadelede halkın hükümet ve be- lediye zabrtası teşkilâtına yardımcı olmasını teşvik için, icab eden ted- irlerin alınmasını alâkadarlara em- retmiştir. Belediye bu maksadla a- isler tabettirerek, her tarafa dağı- tacak ve sinemalarda halkı ihtikâr- a mücadelede, yardıma davet ede- cektir, Bu süretle bir taraftan devlet ve belediye teskilâtı, bir taraftan hal- hh mücadelesi muhtekirleri yildıra- tak ve kismen de ihtikârın önüne gecilmiş olacaktır. Bir era'n kacakcısı tevkif edildi Abdülhadı işminde bir seyyar sa, tısının Vefa ciyarında birçok kimse- lere eroin ve esrar sattığı haber a- hnmuıstır. Memurlar kendisini takibe başlamışlar ve evvelki gün bir şahsa eroin satarken, suc üstü yakalanmış lardır. Üzerinde yapılan arama s0 - Bunda bir miktar eroin ele geçiril - Mistir, Suçğlu dün asliye beşinci ceza müd. deinmumiliğine teslim olunarak, sor gu hâkimi tarafından ist'evab olun - duktan sonra, tevkif edilmiştir. Denizde bulunan cesed Evvelki gece Ahırkapı sahillerinde bir erkek cesedi bulunmuştur. Uzun Müddet denitde kaklığı anlaşılan Mağrukun, Kadıköyünde Kurbağali « derede 32 numaralı evde oturan —30 Yaşlarında Ahmed Kayak adında bi- Ti olduğu tesbit edilmiştir. Âklen malül bulunan Ahmedin bir h"nya kurban gittiği kuvvyetle tah - Min olunmaktadır. Dün adliye dok . foru tarafından muayene edilen ce- Morga kaldırılmıştır. ( Küçük haberler p, © Yüksek Sıhhat Şürasına iştirak ü .İhere birkaç gün evvel Ankü- mani %tmı; olan profesör Mazhar Os Özden, KAN, profesör Âki Muhtar Ye D, ee? General Tevfik Sağlam, » Saim Ali Dilemre şehrimize av det etmişlerdir. ; — — ——— a -— —- -.. sem eee mım 30 Sene evvel ”.z:z” ——— ——— mrrmems erne - Bingazi L Tobruk - hakkında Trablusda nüfus ve ziraat İtalyan taarruzunun vâki olduğu sıralarda, Trablusun nüfusu, Binga- zi şancağı ile beraber, takriben bir milyon kadar tahmin edilerek bu tebakisi Bingazide Fakat ınlulan bu tahmin fazla idi. miktarın 700,000 i vilâyette ve mü- | farzolunurdu. | zim Trablusun nüfus ve ziraat vaziyeti malümat Yazan: Emekii General H. Emir Erkilet Mağnasında, Libde vadislala d döküldüğü yerde, Ramahılar tara - fından inşa edilmiş bir liman ile ge- milerin yanaşabilecekleri n yerde tıhtım harabeleri durmakta- r, a Elhasıl Tı'ıbl_unân zeytinyağı bi - a r imiş. Meselâ serasker Rıza Paşa her sene Trabl «Darbilma» adı verilen ünkü 1939 İtalyan istatistikleri bü- Şi:in Libya sekenesini yalnız 906,256 olarak göstermektedir. (ki - bunun 799,476 sa yerli, yani Libyalı ve 106,780 i yabancıdır). Halbuki Trablus - Bmşkuı o_vfeı'a !î_ıeııhı - Mıasirdan iki misli ve Tunustan îq' 10 misli büyük olduğu halde < ühea esliği Ç g Ç nül kaketi ! 16 milyon ve T da | mil nüfusu vardır. Z’ŞEınrilğ:: Bingazile Trablusun cem'an mesahası 1,213,400 mu - rabba Km, olarak takdir olunuyar- du, Halbuki İtalyan — istatistikleri bugün Libya vilâyetinin mesahasını 553,940 ve Libya sahrasının da 1,205,600 murabba Km. olarak göstermekte ve nülus kesafetini vi- lâyette (yani Bingazi ve Trablusta) | bir murabba Km. başına * 1,6 ve sahrada da 76 0,04 olarak hesah et- mektedirler. Gerek Trablus ve gerek Binga - zide nüfus azlığı göze çarpacak de- recededir. Bunun bir sebebi, şüphe yok ki büyücek şehirler müstesna, halkın birbirlerine düşman kabile - ler halinde inkisam k daima | yuruşmalarıdır. Bundan başka ge - rek şehirler ahalisi ve gerek bede -| viler o kadar cahil ve pistir ki bu | ha ufak iken ölmektedir. Yoksa ge-' de, fevkalâde verimlidir; o derece . ki, hemen umumiyetle bire — eltmış | mahşul alınır. Bahusus, Trablus he- | nüz bizim iken, oradan ve Bingazi- den fevkalâde nefis arpa çıkardı ve her aene birçok şileplerle İn-| fevkalâde nefis zeytinyağından bir iki fiçı getirtir. ve yalnız bundan yermiş. Bu zeytinyağı suda yızanır- mış ve yendiği zaman ağızda ba - dem kokusu hâsıl olurmuş. Trablus ve Bingazi bölgelerinde hurmalıklar vesair meyva v: üz'm vahaları da çoktur. — Anlatıldığına göre, Remalılar Libde İirmanını rıkhtımını inşa için — Musallata — ile Homs arasından a koca sert - taş mikâblarını çkarırken hâsıl ölan çu- kurlara toprak doldurmrslar va bu- yalara üzüm kütükleri dikmişlermiş. Rivayete göre, tâ 0 zamandan de- vam eden bu kütükler insan kalnlı- ğaunda imişler ve hâlâ da üzüm verir- lermiş. Romalıların Libde tıhtım teşla « rtını kestikleri yerlerden bilâhare, 'Trablus valisi Hafız pasa zamanın- da, parke taşı çıkarılmıya ve sokak- lar bununla döş2nmiye baslanmıstır. Musallata bahçelerinde meyva yetiştiği gibi Dernede pek nefis muz ve limon çıkar. Elhasil görülüyor ki Tablus ve Bingazi iklim ve ziraat itibarile — yaşanabilecek — yerlerdir. Fakat yerliler, müthiş bir — cehalet ve tedenni sebebile her şeyi ve hat- 'yüzden doğan çocukların çoğu da-| ta toprağı ihmal ederek kabileciliğe | yun gelmiş ve mezbahada sülük ettiklerinden — sefalet içinde dam başına düşmekte olan 2 mu- rabba Km. lik toprak, nihayet hal- kın iasesine kâfı gelememekte idi.Bu gün de pirinç, şeker, bı.'nı sebze bile oraya İtalyadan giltereye di. bakarak Trablus halkının bu derece geniş yerlerde müreffeh inmeleri lâzım geleceğine hükme dilir. Halbuki orada, bilhassa 'yağ- mursuz senelerde kıtlık hüküm sü- rerek açlıktan sürüyle insan ölür. Y A Beli ilap lis, yani beş şehir adını verdikleri | Tobruk, Derne, Susa, Tokra, Bingazinin etrafı kâmilen zeytinlik - tir. Mütekaid binbaşı Ziya Beyin ve (ora ahvalini bilenlerin bana anlat - tıklarına göre buralarda o kadar Veski ve o kadar büyük zeytin ağaç- ları varmış ki bunların bir ikisinin gölgesinde yüzlerle insan barınabi -| Tirmiş. Bu gibi, birçok asırlar yaşa -| mış ve fazla büyümüş bir zeytinliği | ben Ödemişin 8-9 Km. doğu şima- | lindeki Birgi kasabasının hemen ya- nında görmüştüm, Kezalik Trablusgarb eyaletinin sahil ve sahile yakın bölgelerinde de mebzul zeytinlikler vardır. Ro - malılar zamanında, içerilerde, mese. lâ, şimdi de en güzel zeytinyağı ve- ren Terhune ve Musallatada, yapı - lan yağlar hep künk yollarla sahil - lere akıtılır idi ki bu zeytinyağı yol- larımın harabeleri hâlâ mevcuddur. Eski zamanda Trablısun es baş- hca, zeytinyağ depoları, sahilde Derne ile Homs imişl H | İ taşınarak viski imal edilir- | ğ Zaten İtalyayı Trablusa çeken şey buradaki derin boşluk ve ihmal idi. Güya İtalya, her yıl artan nüfu- sunu Âmerikaya, Tunusa ve şuraya buraya gönderecek yerde kendine aid olan Trablus-Bingazi eyaletine göçtürerek, ve İtalyan kapitalistlerin parası da burada işletilerek Trablus- Bingazi eyaleti, eski Romalıların yaptıkları gibi, modern bir İtalyan vilâyeti haline getirilecekti. Halbu- ki bu hülyaya mukabil 30 yılda Lib- yaya ancak pek az İtalyan gitmiş ve bunların sayısı Mısırda bulunan İtalyanlardan çok daha az bir rad- dede kalmıştır. Trablustaki Ve Bingazi eyaletindeki eski ve yeni İta'yanlarm mecmuu 1935 de yal. nız 48 bine baliğ olduğundan bu miktar, Tunustaki İtalyanların an- cak üçte biri ve her seneki İtalyan fazla tevellüdatıniın (yani her sene artan İtalyan nüfusunun) anca onda biridir. 1939 da, bütün Libya- daki İtalyan nüfusu, İtalyan ista- tistiklerine nazaran ancak 66 bine baliğ olabilmiştir. Tanınmış yeni Alman müdek « kik ve muharrirlerinden Anton Zisehka (1) Trablus-Bınğazi eya « (D Der Karpf Wissenschaft bricht hemen şarkındaki Lîbd:'de veya - hud Romahlar zamanının Leptis Mi N, Japan in der Welt, İtallen İn der Welt ve um die Weltmacht Baum wolle meşhur eserlerini yazan zat. hububat ve | Dün altı muhtekir daha adliyeye verildiler Fiat Mürakab oplanarak bt kında tetkiklerde bulunmuştur. Dün kü toplantıda muhtelif — maddeler üzerinde ihtikâr yapmaktan — suçlu altı muhtekir de adliyeye verilmiş- tir. Evvelce ihtikâr yaptıkları iddia edilerek Fiat Mürakabe Komisyonu tarafından haklarında takibat ya- pılmakta olan baba oğul iki tücca- rın suçları sabit görülerek — bunlar adliyeye teslim edilmişlerdir. Her ikisi de sattıkları manifaturalar için düşük fiatla fatura tanzim etmekten ve yüksek fiatla satış yapmaktan e Komisyonu dün Kf leler hak- | — Hüdiseler — Karşısında | Tifo ve bostanlar Beyoğlunda günde beş altı tifo vak'ası görülüyormuş, Fena bir şey değil mi? Daha fenası da var: Bu haberi veren gazete, bostan- ların lâğım sularile sulandığını da ilâve ediyor. Fakat daha fenası da var: — Bundan fenası ne olabilir? Diyeceksiniz. Bundan fenası: — Bizde yasak üç gün sürer, Sözünü söyliyenlere hak kazan - dırmasıdır. İç sene evvelki tifo — salgınında bostanların lâğım suları ile sulanma- sının önüne geçileceği, hattâ geçil - miş olduğu defaatla gazetelerde ya- suçlu Arşeyir Papazyan ile Kirkor Papazyandır. Diğer lular şunl, dir: 90 kutuşluk peyniri 100 kuruza satan Tarlabaşında Kalyoncu kara- kolunda bakkal Dimitri, 12.5 liralık kadın kumaşını 14 liraya satan Sul- anh da stok mağı sahi- bi Kenan Araç, manifatura satışın- da ihtikâr yapan Sultanhamamında Katıreroğlu hanında Said Gözen, sabun ihtikâriından suçlu Balıkpaza- rmda Hüseyin Rahmi Karamürsel, ta Ve | yarı toptan fiatla satılması lâzım ge- len peyniri perakende fiatına satan | Yanus oğlu Stil. Kamisyon bundan haşka ayak- kabılar üzerindeki tetkiklerine de 'devam etmiştir. Ayakkabıcılar ce- miyeti evvelce tesbit edilen şekille- re göre üç kadın ve üç erkek kun- dilmek üzere verecektir. Diğer ta- raftan ayakkabı fiatları hakkındaki tapor da Vekâlete gönderilmiştir. Dü Mart sonunda et buh- ranı olması muhtemel, şimdiden tedbir alınıyor Dün piyasaya bol miktarda ko- şehrin kesilmiştir. ihtiyacma kâfi koyun rek Trablus ve gerek Bingazi top -| yaşamıya başlamışlardır. Bu hal ve 'Koyunlar toptancılara kilosu 57 ku- rakları, bilhassa yağmur senelerin - ihmal o dereceyi bulmuştur ki a -| ruştan vetrilmiştir. - Vali ve Belediye Reisi Dr. Lâtfi |Kırdar, et meselesi hakkında bugün Ltekrar kasablar ile bir görüşme ya- pacaktır. Bucünkü I kaaki milli bankalardan birinden — kredi temini meselesi de görüşüleceklir. Erzurum ve diğer yerlerden ko- yun gelişi 15 Marta kadar devam edecektir. 15 Martta evvelce veril- miş olan siparişler tamamılanmış ©- lacaktır. 15 Marttan sonra şehrimize hay- van müvaredatı Ege mıntakasından olacaktır. Fakat son zamanlarda E- ge b inde fey lar yüzünd. hayvan miktarı azaldığından hay- van getirilememesi ihtimal dahilin- de görülmektedir. Alâkadarlar ileride muhtemel bir et buh önüne geç için şimdiden tedbirler almağa karar vermişlerdir. Bi letinin halkı hakkında şöyle ya . zar: «Mısır fellâhları ve Tunus köy- lüleri Afrikanın en sulh ve müsa. lemet sever halkından olmakla be- raber Libya, mütaassıb ve muha. r b Berber (2) kabilelerile doludur. Bunlar Faslı Rif kabileleri kaaar vabaneı düşmanıdırlar. Miısır ve Tunus köylüleri tarlalarını rahat ve barış içinde işlemek istedikleri nisbette Libyalılar harbi severler. (Devam ediyor) H. E. Erkilet (2) «Arab» demiyor. Mâni zail olunca, memnu: avdet edermiş. Mâni tifoydu... O zail o - lunca memnu olan lâğım suyu gene bostanlara avdet etmiş — demektir. Gene mâni geldi. Gene memnu gi - dip gidecek mi? * Dilenci sultan «Sultan isminde bir kadın Be - yazıdda dilenirken yakalanmış, ü - zerinde elli Hra bulunmuş.> Eğer sultandı da dilenci olduysa elk lira hakikaten çok paradır. Eğer dilenci idi de, dilencilerin İta Şundan bundan — der. Fakat bu böyle devri daim e -| © B | Dedi. Gece geç vakitler, yolcu - ların yanlarına sokulan bu gibi a- damların neler sattıklarını duymuş- tum, Eroin gibi şeyler, — Ben böyle şeylerden anlamam yoluna git. Dedim, ısrar etti: ı — Amma beyim bir görün.. Yağ gibi ağzınızda dağılacak. Siz : den seksen kuruş alırım. Tam &q dur. Merak etmiştim... Acaba ne e- labilirdi: h — Göreyim, € Etrafına baktı. Etrafta ki | olmadığından emin olunca elindeki çıkını açtı, çıkında beyaz peynir vardı: | — Beyim gizli satıyoruz. Başkası olsa göstermezdim, Sizi sözüm Wj tu da... dedi. Fiat tesbiti x Konuşuyorlardı, kulak — misafiri ldum : İ — Çorab ve fanilâ fiatları da tes- bit edilecekmiş. Birader, henüz fiatı tesbit e- dilmek akla gelmiyen eşyanın adla- rınt bana bir an evve! söylesen iyi olacak. _ — Ne yapacaksın? — Fiatının tesbit edileceği bil - dirilen esva Fiatı tesbit edilemeden ortadan kayboluveriyor. Ele geçri- 4 ) olduysa... Elli Hra çok azdır. Dilen- cilerin sultamı olduklarmı iddia et - medikleri halde üzerlerinde yüzler- ce bulunan dilencileri biz çok gör - * N Peynir nasıl satılıyor? Bir arkadaşım anlattı: «Tanımadığım bir adam y durası yaparak komisyona tetkik e- dük. mek mümkün olamıyor da... vir Bu da bir ihtikâr «Kaput bezlerini boyayıp hava- | dan yarım milyon lira N lar...» : İ Yarim milyon lirayı o_nl,m :ı -; sonra peşi üş- | mek, yakalayıp cezalandırmak, des- ti kırıldık sonra destiyi kıranı | Y | ; sokuldu: — Beyim biraz var, sana vere « yim mi? dövmekten farksızdır santrım. j Alulüsi vrmet Yelkenlilerin sürati Süratli bir velkenli bir saniyede altı metre ilerler ki, hesab edilirse bir saatte ancak iki kilometre, yüz altmış metre hbir mesafe katede- bilir. L Bunları biliyor mu idiniz ? Dullar kısmetliymiş Dünya istatistikçilerinin — yaptık- ları hesablara göre, otuz beş yaşın- dan aşağı dul kalmış kadınlardan yüzde ellisi' ıwr'ıî yıîn:ıi ay içinde i ge - ler. y Samsunlu bir erkek okuyucum bir sua) listlesi tertib ederek yollamış, evvelâ: — BSeven sevgisini nasıl izhar etme., li? diye soruyor. Bunuün için bir kaidenin — mevcud olduğunu sanmıyorum, Hissin ve ha- b K dır, Ezberlenmiş bir cümle, ayna kar- şisında etüd edilmiş bir poz, uzun uzadıya — ayarl bir ket daima gülünç olmak tehlikesini do- ğurur, hem de fena netice verir. Bu işi zamanın ve tesadüfün halletnası. ne bırakmalı. Samsunlu okuyucumun ikinci suali: — Bir kadın sevgisin; itiraf etmeyi küçüklük addederse bu sevginin doğ- ruluğuna nasıl inanmalı? diyor. Sevgisini itiraf etmeyi — küçüklük addeden kadın... Fakat ben bu cüm. ley; vazıh bulmadım. Hangi ahval ve şerait içinde itiraf etmiyen — kadın? Burası belli değil. Kadın itirafta er. keğe ya takaddüm eder, yahud da ondan sonra gelir. Eğer ona takad. düm ederse mutlak surette buğala, dir. Sadecre küçük düşmüş olmaz, ayni zamanda varmayı istediği he » deften uzaklaşmanın yolunu da buül. muş olur. Erkek üzerine düşüldükçe kaçan bir mahlüktur. Kadının aşkını izharda erkeği takib etmesine gelin. ce, bunu da pek akıllıca bulmam, Ka. diınm en büyük cazibesi müphem kal, masında, tereddüd uyandırmasında, alâkayı daima tahrik etmesindedir. 'Tabi usanç, yes, ümidsizlik verme « mek şartile. Söonra bir sual daha vâr! , — Erkek ile kadin arasında seviye “î' farkı sevişmelerine mâni olur mu? Hiç şüphe etme. Sevişme anlaşma. dan doğar, anlaşmak için de seviye müsavatı değilse de yakınlığı olmak — lâzımdır. Aksi takdirde ben setişmeyi zaruri olarak muvakkat — zamana münhasır karşılıklı bir — incizabdan ibaret addederim. Samsunlu erkek okuyucum cevab. Jarımdan memnun olacak mı? Bil, miyorum, fakat benim düşündüğüm böyledir. ğ TEYZE «Son Posta» nın tefrikası: 32 SYALAN NAKLEDEN ? MEBRURE $ŞAMİ | Meryem Hanım bir yandan, gü-| müş işlemeli tül eşarpı - omuzlarına koyarken, o da içinden: — Saati unutacağım Metyem Ha nım, biç merak etme... diye ilâve etti... Sonra da, başında siyah sifon bir örtü, sırtında koyu renkli — upuzun mantosu ile arka yolun karanlığın- da, uçar gibi kaçtı, kayboldu. —- Necdet Taşpınar, Mineyi bekli - yordu. Kara zarfından sıyrılıp. o - muzlarında pullu, se_ffa!' * cşar?ıle 'salonlara giden yaleriye girer gir - mez onu gördü. Ne utangac, şaşkın bir hali vardı. Hemen yanına koştu. —a Geldiniz! Ah nş yi | ftlmııl Teşekkür ederim. Geln, bütün bu kalabalığın içinden geçmeden Bah- hei —S A çeye çıkan bir yo! biliyorum. Bura- a insan sıcaktan boğuluyor .. Hem sonra, Şey... Kıza baktı, gülümsedi: — Öyle güzelsiniz ki, sizi başka- larına göstermek istemiyorum! dedi. Mine d: d karşılık veramedi. Ağaçların sülı_:"ı - k ne L z b h hey kuvveti azalarak vuruyor, âdeta e- pey uzaktan gibi geliyordu. Mine hâlâ susuyordu. Necdet o- nun ellerini öptü ve bu sıcak du - dakların uzun basışı altında mini - mini avuçlar titremedi, ürpermedi. — Ne iyi ettiniz de geldiniz! Si- zi görmekten neredeyse —ümidimi kesiyordum, amma biliyor musu - nuz... Gene de sizi bekliyordum! O dakikada, sahiden samimiyetle ve tasarladığı müthiş — maceranın verdiği ani bir korku ile: — Gelmemek daha doğru olur - du! Şimdi bunu iyice hissediyo - rum... diye mırıldandı. Hem şey gibi oldu... aX nuna, memnun; içinde, biraz evvel çıplak göğsünü, beyaz elbisesini örten ko- yu mantonun koruyucu biçimsizli - ğini arıyan bir garibseme hissile ma kinemsi adımlarla yürüdü. Bahçede Necdet onu oturttu. Ta- raçanın dibinde, geniş mermer mer- divenlerin kavis yaparak vücudu ge- tirdikleri karanlıkça bir köşe bul - ünü tamamlamadı ve birden- bire, erkeğin sevgi dolu okşama - larından ellerini kurtardı. — Ne gibi oldu?.. Bir nefeste: Sanki burada hbirbirimize «randevu» vermişiz gibi oldu, diye fisıldadı, Necdet işitmek için ona doğru eğilmişti. Bu ürkek cümleyi tatlı bir müuşlardı ve yalnızdılar. Dans, müzik gürültüsü oraya VP AŞ gülüş, canlı, taze, erkekçe bir kah- kaha karşıladı. — İyi ya, öyle olsun! Bir rande- vu diyelim! Kelimeden bize nel O kadar mı suçluyuı? Minem benim! Sevgili, yavru Minem, amdasınız diye pişman olmayın. İçtimai k_ıı - deler nedir ki? Benim duyduğum saygı, derin taabbüd hissi sizi, bir takım miskince kanun va an'aneler- den çok daha iyi korur. Benim za- vallı yavrucuğum, başka genç kızlar gibi şefkatli bir ana baba muhi - tinde, sakin ve hür bir hayatmız ol- saydı, herkesin gözü önünde birbi - ritnizi görüp sevişmiyecek mi idik? Pişmanlık duymayın Mine, sizi ben ıztırabınızı, çilenizi görerek sevdim; ayni zamanda sizde bütün uğradı - gınız acılara rağmen, sönmiyen, bo- ğgulamıyan harikulâde şeyler bula- rak sevdim! Birkaç gün evvel ne size bir şey söyliyebiliyor, ne de siz- den başkalarına bahsedebiliy birleşmiş buluşmuş olduk Minem! Sade başbaşa değil, kalb kalbe ko » nuşur, birbirimizi anlar ve daha da iyi sevebiliriz... Hattâ lâzımsa bazı kararlar da veririz, birbirimize da- nışırız... Daha tabii şartlar içinde görüşmediğimiz için, böyle sık sık — gizlice buluşur, konuşuruz, Sonra da — ne zaman İsterseniz, ne zaman vak- * ti geldi d gider bab yalvarırım! Sizi isterim, sizi o hain — üvey annenizin elinden çeker alı - | rım... Benim eşim, benim karım o- — lursunuz Minel Bütün a gamlı "'"'i:.*'_—: | zihninizden kötü bir kâbus gibi si- — linir gider... Size çektiklerinizi u » — nuttururum. .. İ Mine titriyerek dinliyordu. Gö - Siünün de parlıyan bütün bir Çünkü bir beceriksizlik yapmaktan, 1 SA AşX Azat & var tan, korkuyordum. Sevgimı den. şef- katimden, büyük, delice hül?clınm— dan hhâiüokm... Sizin kendi S L MT Bia | a | Pa < ümid âlemini, seraba çevirece k tek bir kelimeden, tek bir hareketten korkuyordu. İşte Necdet ona bütün beklediği, umduğu sözleri söylü « yordu... Kurtulacaktı, t iniz yoktu... İşte şimdi, bu hayırlı «randevu» ile e a M “ (Arkası var)