25 Şubat 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa SON POSTA l Şubat 25 Memlelk:et Hahberleril Edirnede Vilâyet umumi meclisinin yıllık toplantısı yapıldı Edirne (Husust) — Vilâyet ümumi meelsinin valimiz Ferid Nomerin bir nutku ile açıldığını bildirmiştim. Edirnede 1940 yılı içinde görülen ve başarılan işleri izah eden vali Ferid Nomer meclis azasına — mesailerinde muvaffakiyetler temenni etmiştir. Meclisin bu toplantısına yamız E- dirne azasından Hilmi Atakan harie olmak üzere azanın hepsi iştirâk et. miştir. Valimizin nutkunu müteakib Tuz - name mücbince reis yvekili, kâtibler Fö R TöcÜMü'y tır. Açık reyle yapılan seçimde reis ve- killiğine Fuad Ozan (Meriç) kâtiblik- lere Hüseyin Dinçer (Edirne), Vahid Yayalar (U, Köprü) seçilmişlerdir. Meclisin mesai encümenleri de şu süretle teşekkül etmiştir: Maliye: Fuad Ozat, Vahid Yayalar, Riza Vardar ve Hüseyin Dincer. Dahi, liye, sıhhat ve ziraat: Hasan Yenice, Lâtif Görüce, Dr. Fuad Koman, Mus- tafa Öner. Nafia: Edib Ağaoğlu, Ha- hkd Orhun, Ahmed Meegel, Arif Ödül. İnthabdan sonra vilâyetin 1940 yılı izahnamesi ile daimi encümenin me- saisine ald mazbata ve 940 yılı hesabi kat'i raporu okumarak aid olduğu en- cümene havale edilmiştir. Meclisin bu toplantısında Trabzon Mmeb'usu Şerif Bülgen, parti ve belediye resi Ferid Çardaklı, mektupçu Avni Oran ile vilâyet bütçesi ile alâkalı de, vair müdürleri hazır bulunmuşlardır. Geliboluda Çocuk Esirgeme Ku- rumunun faaliyeti kasabada faydalı neticeler 'veriyor Gelibolu (Hususi) — Gelibolu Çocuk Esirgeme Kurumu — muhite çok faydalı olmaktadır. Ççamaşır, çorap ve ıyukknbılannı ka tir dar temin etmektedir. Hasta olıı-’ ların ilâçlarını, tedrisat malzemesini | okul kitablarından elde — edilen iş- kontodan elde edilmiştir. 1940 yı- lmda 1625 lira gelir temin etmiş, bunun (926) lirasını yardıma muh- taç çocuklara sarfeylemiştir. 1941 yılı için yapılan aza kaydı geçen yıl dan daha çok artmıştır ve elân da artmaktadır. 1941 yılı koöngresi ya- yılmış, eski heyeti idare sönelik ra- porunu okuduktan sonra yeni heyeti idare intihabına geçilmiştir. Gizli seçimde İbrahim Gürsoy Kurum Baş kanlığına, Sabahat Sözer, Hayri Eki €i ve İbrahim Akgün de azalıklara intihab edilmişlerdir. Kazamız Ço- cuk Esirgeme Kolunun şimdiye ka- dar hususi bir binası olmadığından kira ile bir bina tutulmakta idi. Hu- susi bir bina temini maksadile yapı- lan müracaat üzerine tetkikata baş- İınmışur. Konya Halkevinde Karegöz g' cesi Konya (Hususi) — Halkevimizde Ankaradan gelen muallim —Ahmed Kucdsi ile arkadaşı tarafından halk e- debiyatı ve Karagöz hakkında iki kon Maraşın kurtuluşu ve kaledeki bayrak kendisine yaraşan bir kutlulanmıştır. Halk, erkenden silâh seslerile uyan. mış ve sokaklara dökülmüştür. Her tarafta davullar çalınmakta ve milis- ler küme halinde şehri dolaşmakta idiler. Saat W da kaleye hücum edilerek «Bayrak hâdisesi» eanlandınlmış ve Teeş'e içinde Merasim günü şehir silâh sesleri ile uyandı hâdisesi canlandırıldı Milli elbiselerle Maraş ilkokul çocukları geçerlerken Maraş (Hususi) — 12 Şubat Mara-;lediyemiz tarafından Maraş saylav -|devam eden spoör varlıklarına en bü- *|şın kurtuluş günüdür. Bu büyük gün, İları ile Hataydan ve civar vilâyetler-|yük payı ayırmakta tereddüd göster- den birer heyet davet edilmiştir. Ayrıca kazalardan da belediye ve partiyi temsilen heyetler gelmiştir. Bayram şerefine ziyafetler, balo ve İolunan (fener alayı) çok güzel olmuş, Imumelit semtlerde havai fişekler atıl. mış ve bol ışığa boğulan şehir, büyük bir neş'e içinde bayramı kutlamıştır. müteakiben İ başla: Belediye binası önünde yapılan me- rasim, bir saatten fazla sürmüştür. Bayrağımıza madalya takılıp kur - banlar kesildikten sonra nutuklar başlamıştır. Maraş saylavı Hasan Reşid Tan - kut, Parti azasından Abdülkadir Se. zal ve öğretmen Arif Hikmetin söyle- diği nutuklar ve şiirler büyük bir alâ- ka ile dinlenilmiş ve hatibler sık sık alkışlanmışlardır. Nutuklardan sonra geçid resmine başlanmıştır. En önde geçen kahraman erlerimiz hararetle alkışlanmış ve milislerimi - zin vücuda getirdikleri müfreze de coşkun tezahüratla karşılanmıştır. O, ıkım.ırm, pa&nın ve sporcularla cuğer Edirnede beyaz peynir buhranı yeniden başladı Edirne (Hususi) — — Geçenlerde alınan tedbirler netlcesi olarak önüne geçilen beyaz peynir buhranı birkaç gündür yeniden başgöstermişti. Bir kaç gündenberi Edirnede yenilebile - cek derecede yağlı peynir hiç bir yer- de satılmamaktadır. Buna sebeb ola- rak buzhanelerde ve tüccar elinde peynir stoklunun azaldığı gösteri . mektedir. Et buhranı da eski vaziyetini mu - hafaza etmekte, koyun etine beledi- yece 60 kıruı narh verilmiş olmasına lar dÜ 5 Govid resminden sonra Asri mezar- lıktaki şehidliğe gidilerek çelenk ko . İnulmuştur. xumıluç münasebetle parti ve be- p er. Kesilen sığır ve dana etleri de pek bir aya kadar kesilmiye başlanacak olan kuzu etile karşılanması zaruri görülmektedir. ( Sındırgıda spor hareketleri — ) (Hususi) — C. H, P. Genel Sekret-rlııgmm tertib ettiği kol Sındırgı şulardan birinci si yapılmış, hava- mın çok müsaid olması dolayısile hemen bütün kasabamız halkı tara- ferans verilmiş. Âşık Veysel ile kü -| fırdan heyecanla seyredilmiştir. ıkılın yapılmış bunlarda kazanan-! zatmamak için yalnız en nefis par -| mamak için heveslerimi zorlukla Çük Ali tarafından da şarkılar, tür.| — Koşuya şehirli ve köylü birçok | lara da ayrıca hediyeler verilmiştir. Barsak boğazında koşular ve nişan| çalarımdan biri sayılan L'espoir en| yendim ve istemyierek tevnkkuh! küler söylenmiş, Karagöz oynatılmış| yençler iştirak etmiştir. Vehceue[Reoım mübarezelerden — bir ufhayıılrall'“l"' yapılmış, geç vakte kadar| Dieu manzumesinden birkaç beyit| karar verdim. tir. Halkevi gençlerinden Mehmed Ka- yor. eğlenilmiştir. nakline karar veriyorum. H. Z. Uşaklıgil |yın bınncılıgı, Menet köyünden Ha san Değirmenci ikinciliği kazanmış- tır. Birinciye bir gömlek, — ikinciye' kürek hediye edilmiştir. Ayrıca gül le atma, halat ve mübareze müsaba | 'müsamereler verilmiştir. Gece tert'b. zayıftır. Koyun eti ihtiyacının ancak | İzmirde Altay liğ şampiyonu oldu, A. Ordu milli kümeye giriyor İzmir (Hususi) — İzmirin en eski ve emektar klübü olan Altay, bu se- ne lig maçlarında bütün takımlara karşı en iyi neticeler _almak suretile 940-941 lig devresinin İzmir şampiyo- nu olmuştur. Altay klübünün, bütün &por şube- lerinde olduğu gibi futbolde de elde ettiği bunca neticeler arasında bu se- neki fudbol şampiyonluğu, zayıf kad rolu bir zamanda” elde edildiği için bilhassa daha büyük bir ehemmiyet alır. Müteaddid defalar şampiyon 0- Jan Altay takımı bu sene sırf disip - linli ve takım arkadaşlarının bera . |berce hareketi sayesinde bu hneticeyi kazanmış bulunuyor. Altınordu takımı da bu yıl Alta. yın yanında milli -kümeye gBirecektir. 924 yılından beri İzmirin spor ha- reketlerini takib edenler Altayın ve Altınordunun — temiz rekabeti içinde mezler. Her ikisi de Şşimdiye kadar |dörder, beşer defa lig şampiyonluğu, Şmüt,enddid defalar şild şampiyonluğu jalmışlardır. Bir aralık Karşıyaka, İz- mirspor, Göztepe de büyük varlık. lar göstermesini bilmişlerdir. | Bu sene Altınordu şild şampiyonlu ğunu, Alay lig şampiyonluğunu ka - zanımışlardır. Pazar günü yapılan maçlar İzmit, 24 (A.A) — Dün bura- da yepılan lig maçlarında Demir- spor AÂAteşsporu 2/| yenmiş, Al- tınordu - Gözteps takımları da 3/3 beraber kalmışlar, Bu müsabakalarla sona eren lig maçlnnndn Altay sampiyon olmus, ikinciliği kazanmıştır. Bu suretle milli küme müsabakalarında İzmir, Altay ve Altınordü takımları tara- fından temsil olunacaktır. Adan da karısızı bıçaklay'p öldüren berber yak-landı ve mahküm oldu Adana (Hususi) — Adanada evvel- ki gün karısını dokuz yerinden bıçak- çlıyıruk öldüren berber Bekir, Cey - handa Çakaldere köprüsünden geç . mek isterken nöbetçilerden korkarak istasyona doğru gelmiş ve şafak vak- ti köy bekçisinin şüphesi üzerine ya- kalanarak köy muhtarına ve oradan Ceyhan zabıtasıma teslim edilmiştir. Katil Adana adliyesine verilmiş ve evrakın ağırceza mahkemesine tev - dünden sonra bir saat gibi çok kısa ibir zamanda müuhakemesi yapılarak ibir celsede ikmal edilmiştir. Adana adliyesinin büyük bir sür'at ve inti. zam ifadesi olan bu seri muhakeme sonunda katil 14 senmne 8 ay hapse mahküm edilerek tevkif edilmiştir. Konya Ha'kevi sporcularının gez'nt'si Konya(Hususi) — 14 Şubatta Halk evi avcı ve sporcuları otobüslerle Beyşehir şosesi üzerindeki Barsakde, lı-esi ve boğazına bir gezinti yapmış. lardır. 34 kişilik kafileyi Halkevi reisi Hulki Karagülle idare etmiş, meb'us- larımızdan Galib Gültekin ile Şevket şild şampiyonu olan Altınordu da| (Baştarafı 2 nci sayfada) Dördüncü gece, ki sonuncudur, ilk üç geceden epeyce uzun bir zaman sonra yazılmıştır. İki yüz —mısra'a yaklaşan bu uzun manzumede şair tekrar faaliyet hayatına avdet et - miş ve acısını uyuşturan bir nisyan içinde şifa devresine girmiş görü - nür. Fakat hakikatte hiç öyle değik dir. Ruhunu kemiren kurd, ğini, neşatını, hayattan bütün e - aman vermiyen bir inad ile devam etmektedir. Bu dördüncü şair: Bana ıztırab veren derd bir rüya gibi kaçtı, Onun uzak hatırasını ancak,.. Fecrin dağıttığı gece çiylerile beraber silinen, Hafif sislere benzetebilirim.» Der. Saniha perisi onu kendisin - den uzak bırakan derdinin sırlarını faşetmeğe davet edince şair: Aşkı- nın matemi hicranlarını takrir e - der, bu uzun bir yesüii harman e- nini gibidir, artık açıkça görülür ki şair şifa bulmaktan pek uzak kal - mıştır. Hep için için ona ihanet e - den kadını düşünmekte, onun için sönmek bilmiyen bir ateşle kavrulup yanmakta ve hep onun vuslatı dem- lerinden kalma hatıraların arkâasın - dan koşarak yalnızlığının — füturu içinde ezilmektedir. Saniha perisi uzun ve pek nefis bir hitabede onu tesliyete, onun ha- yata karşı azmini takviyeye çalışır ve bu meyanda: Senin şikâyetine sebeb olan darbe, belki seni sıyanet etme - ğe hizmet etti, Zira, çocuğum, kalb ancak © suretle inkişaf eder. İnsan bir telmizdir, ıztırab onun muallimidir. Iztırab çekme'dikçe hiç bir ferd kendisini anlanuş olamaz, Bu ağır bir kanundur, fakat ezeli bir kanun... Saniha perisinin bu tesliyet hita- besinden sonra şaire taze bir hayat ve faaliyet şevki gelmiş gibidir. M in tâ da onu bir in- bisat teranesile füturdan silkinmiş buluruz: «Bana bir sürur verecek neşide terennüm et, Mes'ud günlerin ilk zamanındaki gibi..» der. Ve devam eder: Muattar çimenlik, Fecrin takarrübünü hissetmeğe baslıdı bile, Gel, sevgilim, beni uyandır, Ve bahcçenin ciçeklerini topla... Gel, ebedi tabiatin, Uyku örtülerinden — sıyrılısımı gör. Biz de onunla beruber, Güneşin ilk ziyasile dirilelim.» Ve hakikaten bu tatihten sonra şair tekmr bir taze hayuta kavuu - gençli- mellerini zehirliyerek kemiren kurt gecenin başında Büyük Fransız ve İngiliz edibleri İlk önce manzumenin ismini ter- cüme etmekte şaşaladım: «Allah - tan ümid» diyeceğim, fakat fransız- casının manası biraz daha başka: Allaha (bağlanan) ümid tarzında... Bu uzun manzumede en evvel şairi, kandişini oradan oraya, bir müntehadan diğer bir müntehaya sürükliyen muhtelif felıefele:. din- ler arasında bocalıyor; perişan ve müzmahil bir şüphe içinde çırpını - yor görürüz. Sonra; Bu iki yol arasında tereddüd ve tevakkuf ediyorum, Ben ayrıca daha mülâyim bir ge- çid takib etmek isterdim... Diyerek: İşte ben, zayıf 'ur' sefıl Beni hiç bırakmıyan ve beni tetkik ederek, eden bir sahidin gözü | altmdıı. | Takib ğ_ersen dolaşıyorum. eranesile devam eder, ve boyle | şüphelerinin iskencesini takrir ede. ede nihayet Allaha karşı bir sitem âvazesile aczini haykırır. | Allaha karşı bu sitem lisanımı başka dinlerde olduğu gibi — islâm âleminde de kullanan şairler pekı coktur, bu sitem lisanı da bir nevi | ibadet kabilindendir. Arab ve Farı şairlerinde olduğu gibi Türk sairle- rinde de bunun birçok emsali gö - | rülür, hattâ yenilerden meselâ Zıya Pasanın: Yareb neksilirdi deryam | izze «| tinden, | Peymanei vilcuda zehraâb dol. masaydı. | Diye başlıyan meşhur kıt'ası bu [ kabilden değil midir? | Alfred de Musset de Allaha şöy- le sitem ediyor: ! Ey sen ki hiç birferd tanıya « W madı, | Ve kizbe dGüşmeden inkâr ede - Beni vücuda getiren ve yarım öldürecek, Olan sen, ban:_ cevab ver, ı Mademki kendini hissettiriyor « | sun, | Ne için kenilinden süphe ettiri - yorsun? Bizim niyetimizin hulüsünü şü- sırtmak'a, Ne garib bir zevk duymaktasın? sir İnsan başımı kaldırınca, Göklerde seni cezmetmek zeha- bındadır; Onun keşfettiği hilkat, Senin nazarında bir azim ma'bed mesabesindedir. Kendi nefsine ininc2, Orada da seni bulur. orada da sen yasımaktasın, Azab çekerse, ağlarsa, severse, Onun Allahı böyle isityor de » mektir. Bu suretle devam ettikten sonra sitem âvazeşi biraz daha yükselir: muş ve kendisini y vermiş denebilir. * Bu nefis parçalar hakkında bir küçük — <ir vermiş olmak için ya- pılan su tecrübelere tekrar bir göz atınca. şüpheye düştüm, ve iyi bir iş yapmış olduğuma kanaat .edeme- dim, Şiir eserlerinden matlub olan tesir onları ancak aslırda okumakla husule gelebilir, yahud öyle bir şe- kilde tercüme edilmek icab eder ki o tesir, en büyük bir imkân daire - sinde. temin edilsin. O şekli bul - mak külfetini daha muktedir ka - lemlere bırakmaktan baska bence yapılacak bir iş kalmamıştır. * Şairin yüzlerce manzumelerinden daha neler alınabilir, diye araştır - dım. Bu makıleleri hadden aşıri u- Özdil de gezintiye iştirâk etmişierdir. Ey hâkimi mutla:-, n2 için, Fenalığı o kadar büyük yarat « tın? O kadar ki ulel ve fazilet, Onu gördükçe dehşet duyar. * Hilkati örten, Bu derin kubbem kır, Dünyanın örtülerini kaldır, Ey rahim ve âdil Rub, kendini Böylece devam eden manzume nihayet bir ümidin inşirahile hıtm bulur. Şairin kitablarını tekrar karıştırır- ken birçok parçalarda durmamak, ve bunlardan velev kırık dökük o- sun, tercüme tecrübelerine kalkış - Şato sahibi elile sinirli bir hare - ket yaptı ve: — Mözsyö, sizin gibi ben de bu kötü işden habersizim. D'Arenne'i ve dostlarını, sabahın ikisine doğru bilârdo salonunda bırakıp ayrılmış- tım. Bu anda hepsi de biraz fazlaca ğiderdi. aralarında daha sonra kaşa olup olmadığını bil - Yazan: Valentin Williams o idi ve onu buraya da zaten o ge tirmişti. Amerikalı ona soğuk bir bakışla baktı ve cevab verdi: — Eğer müsaade ederseniz, bir genç kızın söyliyecekleri bu katil işini değiştirmiyecektir. Biz bu kü- çük anketimize kimseyi karıştırmı - miyorum. Bu anda evde bulunan z herkes cinayetten dolayı şüphe al - tındadırlar. Stephen onun sözünü kesti: — Sizden af dilerim dedi. — Sizi mahküm etmek istemiyo- rum, fakat umumiyetle böyle ha - reket edileceğini söylüyorum. Fakat | Mösyö Berg, polis gelmeden önce| yapılması lâzım gelen her şeyi tayin edecektir. Vikontun en yakın doıtuı — Söyledikleriniz çok mantıki, fakat bazı ciddi sebebler var ki... Torray durdu, sesini alçalttı ve: — Kendisine bizim (bu «bizim» kelimesi üzerinde durarak söyledi) saklı bir şeyimiz olmadığı intibamı vermemiz İâzım. Eğer Berg'e, olan | biteni söylemezsek, tehlikeli bir du- ruma düşebiliriz... Stephen o2un sözünü kesti: nuz, bana gelince benim gizli ka - bimsiniz, bizi tatmin edecek olan ve Miss Dean'in verteceği izahları din- lemek de sizin hakkınızdır. Bu katil hakkında karar verecek olan da ge- ! Bu kelimeleri söyledikten sonra, tab ederek: şimdi nasıl oldu, gidip bakalım, Torray ve Garrison konuntuklnn sırada, Vörity, sessizce etralını tet- kik edıyordu pratik zekâsı polisin yapacağı araştırmalarla meşguldu Polis, şato sahibinin dediği gibi, ci- nayet yerine biraz geç gelebilecekti. Gecenin heyecanlarının sebeb oldu- ğu karışıklığa rağmen, katilin, ar - kasında bulunduğunu gösterecek o- lan delilleri arastırıyordu. Bunlar - dan biri kendi cebinde bulunuyor- du, ve o, şimdi diğerlerini araştırı- — Kendinizden bahsediyorsu - yordu, gözlerile Vörity'yi aradı ve ona hi- çeyrek saat yakılırsa, D'Arenne'in lodıya girdiği zamanki hale gelece- — Geliniz, Phil, dedi, Miss Dean ğini tahmin etti. Yerde, İyumnda görmüş olduğu | Bakışları ilk önce, masanın üs -| paklı hiç bir işim yok, her şeyi söy- tünde ve Duncan'ın büyük feneri - lerini düşündü ve meseleyi hallede- lemeğe hazırım. Siz benim ev sahi -' nin yanında duran ve tekrar yakıl - cek olan şeyin kabza üzerinde bu - mamiş bulunan mumun üzerinde |durdu. Vörity evvelâ, cinayete kur- ! ban giden adamin onu, gelirken o- işini Mösyö Berg' e haber vcrm:kiâasından getirdiğini farzetti; fakat etrafına bakınca, birinciye benzer| ne sizsiniz, fakat size temin edenmI bir diğer şamdanın, büyük bir san-' o, genç kızın yanına bizimle bera-| dık üzerinde bulunduğunu ber gelmiyecektir. i gördü. Bu şamdana yeni bir mum dikilmiş- ti ve Philippe, bu mumun da üç sandığın sart bır[ kibrit çöpü bu fikrini teyid etti ve Venty bu kibriti de süratle cebi Hançere bakarken de parmak iz- lunan kiymetli mücevherler olaca - ğinda kırır kıldı; yalnıı, bu mese - lenin aydınlanabilmesi için polisi; gelmesini beklemek luımdı- Si 3 çer, biraz y ve bu da saplıyanın solak olmudıgı- nı gösteriyordu. Bu da, erbabı elinde çok işe ya- rıyacak olan yeni bir ipucu olabilir- di. Philippe cesedi daha yakından tetkike başladı, fakat hususi hiç bir şey farkedemedi. Vıkont. mugallı odaya, akşam yemeğine geldiği gi- bi, yani kruvaze simokini — sırtında attı. Şöminenin yanında, çekmeli bir masa vardı; Amerikalı onu açtı ve oraya şamdanı ve mumu koydu. Torray ve Stephen ona hiç dikkat etmediler, Flora Duncan ile ya - vaş sesle uzun bir konuşmıya dal- mıştı. Philippe, parmak izlerinin mühim tesirini siliyormuz gibi, hiç bir şeye, mendilini kullanmaksızın l. halde gelmişti. Ocak bom - boştu, fakat Vörity, artık odanın yemekten evvel geldikleri gibi hiç kullanılmamış olmadığını gördü, Sırtını cesede doğru döndü ve d'Arenne'i buraya davet eden se - bebi araştırmağa başladı: Sağında, zavallı bedbahtın bu meş'um odaya girdiği kapı vardı; büyük karyola karşısında odanın, üzeri demir par- maklıklı olan biricik penceresi bu- lunuyordu ve şöminenin karşısın - da da üzerine ikinci şamdanın kon- muş olduğu büyük sandık duruyor - du. Philippe, Fransızın, ilk önce, kapının eşiğinde durmuş olduğunu ve elektrik fenerinin ışığında odayi bir gözden geçirdiğini düşündü, sonra, mumları görerek sandığa doğ ru yaklaştığını ve bunlardan bir ta- nesini yakarak ocağın yanındaki masa üzerine koyduğunu tahmin et- ti. Belki de işte bu anda katil, ses- sizce içeri girmiş ve arkasından o“ nu hançerlemişti. Elektrik lâmbasının odanın zemini" üzerinde gezdiret Vörity tuhaf bir şey daha keşfettit Şömine ile duvar arasında kum tas neleri gördü; ve bu kumlar ufak yığınlar halinde duruyor ve üzer * lerinde de küçük çimen parçalart bulunuyordu; onlardan bir tanesi < ne dokundu ve ıslak — oldi anladı. aydınlığınt biraz uzakta duruyordu; — kapının

Bu sayıdan diğer sayfalar: