25 Mayıs 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

25 Mayıs 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GT ii Memleket Einh erleri Bartında Bir baba oğul parasına tamaan ihtiyar bir kadını oldürdüler Bartin ( Humesi ) — 11 Mayis Pazar günü Bartın-Amasra yolu ü- zerinde, Asker suyu civarında ihti. yar bir kadının vurulmuş olduğu haber verilmesi üzerine vak'a yeri” ne jandarma komutan vekili gedikli üstçavuş Şehab Yurdagüven ve hü. kömet tabibi Dr. Veysi Kıpçak git-| mişler vevihtiyar bir kadının kanlar! işinde ve ifade o veremiyecek bir halde yattığını görmüşlerdir. Bu kadının, o Amasranın Kum mahallesinden 73 yaşlarında Fat -| ma İşik olduğu anlaşılmıştır. Hükümet tabibinin gösterdiği lü| zum Üzerine, yaralı haataneye ya - turılmak üzere Beruma nakledilir - ken yolda ölmüştür. Anlaşıldığına göre hâdise bir ci. payettir, İhtiyar Okadını operasina tamah ederek Gömü köyünden Os- man oğlu Hasan ve oğlu Örer Al- öldü ve yola bırak - mışlardır. Saçhılar o yakalanmış ve tahkikata el konmuştur. Bursada Uzel biçki ve dikiş sergisi Bura (Hemi) — Uzel bişki ve dikiş yardunun beşinci | sergisi dün Şafak sinemasında | kalabalık bir davetli huzurile açılmıştır. Use fehefe muallimi Namdar Rahmi Karatay, 200 den fazla gen &in hayatta faal vol aldığına işaret #timiş, yetiştirdiği zenç sanatkâr - İardan dolayı müesseseyi tebrik #derek Maarif Müdürü namına ser- eyi açmıştır. Her gün yüzlerce vatandaşın zi- yaret etmekte olduğu sergide itinalı bir emek mahswlü olen çeşidli işle- rin nefaseti karşısındaki takdir ve bayrankıklarını gizliyemedikleri gö- rülmektedir. Küçük Haberler Yl Yıldızelinin Kavak köyünde açılan el dokumacıları kursu köylü tarafında büyük bir alâka ile karşi- lanmaktadır. #4 Bartin biri Kurucaşilede, di. geri de Kozcuğazda olmak (üzere, iki köy ebesi tahsisatı köy bütçesi- ne konulmuş ve Sıhhat Vekâletin - den iki ebe tayini istenmiştir. İzmit maarif müdürü Bed. reddin Abhiskalk Maarif Vokâle - bnce bir derece terfi ettirilmiştir. in Ahiskalı Adapazarın- da tetkik ve teftişlerde bulunarak dönmüştür. # Kaşin hava tehlikesine karşi alman tedbirler cümlesinden ola - rak, açık renkli binaların gri veya toprak rengine boyatılması emre - iş ve işe başlanmıştır. Kandırada ekmeğin kilosu 13,75 kuruştan satılmaktadır. Bu- rada tek ekmek tipinin kabulü arzu edilmektedir. Bu tek ekmek tipi kabul edildiği takdirde ekmek bir miktar daha ucuzlamiş olacaktır. «Son Posta» nan tefrikmei; 58 | Bak bir kere bana!... Benden iyi jonprömiye nereden bulacaksın? — İyi amma sen ne şarkı bilir- sin ne dans... Apustolun teessürü hafif bir ü- mid pembeliğile boyanmıştı. Bunu Dürrü pekâlâ anladı ve sesine faz- Jaca emniyet edaları verdi. — Şarkı da bilirim, dans da... Hem de Sülünden çok jahâ âlâsı- yı,... Hele bir tangom var, olur şey değil... Güftesi berim... Bak dinle sevgilimin gözü siy. ranlık bir gece gibi... Nasıl? — Güzel, ., — Arkasını dinle daha güzel - dir: Çıkamam ben bügi h Pantalonun del'k di — Burada 3açmaladis — Sen ne anlarsın!... Sürrealist şör böyle olur... Bak hele ikinci mısraına: Sevgilimin saçı aldır; boyalı bir tırnak gibi... Teşbihe ne dersin?... Bu ne teşbihtir! Ne teşbh!... — Ne diyeyim, e şaşırdım kal- dimi, — Şaşırma... Teşbihte hata ok maz... Sonrası çok hoştur., bak; dinle: Bana biraz rakı aldır, ben' MM S RİMİikdiği e Mümine ak keke dil Bartına bol miktarda su akıtılacak Kavşak suyu adını taşıyan bu sudan şehrin 24 saatte 304 ton su alabileceği hesablandı |bağl Kurddere köyünde evvelki Bartın (Hususi) — Köy kanu - nuna istinaden Bartın - Amasra yolundaki Taşköprü civarına ka - dar akıtılan Kavşak suyunun şeh- re de akıtılması düşünülmekte ve bunun için teşebbüse geçilmek üzeredir. Bunun için daha önce suyun va ziyetinin tetkik ettirilmesine ihti. yaç görülmüş ve Karabükten ge- tirilen bir Polonyalı su mühendisi ne tetkikat yaptırılmıştır. Mül dis, yapılan tesisatı muv; bir fen memuruna yapıtılması ka- rarlaştırılmıştır. Ev kiraları Tahliye edilen vilâyetlerden ka zamıza da üileler gelmeğe başla- mıştır. Bu münasebetle, ev kirala- rında iktikâr yapılmasını önlemek için mahalli idare makamlarınca tedbirler alınmıştır. Bu cümleden olarak, kiracı ve ev sahibinin müş- terek imzalarile birer beyanname alınacaktır. Notere tasdikli kira mukavelesi olan evlerin 1939 icar- arından fazla olamıyacak, muka- velesiz olanların Kiraları da bina vergisi nisbetinde olacaktır. Birçok evlerin mukavisesiz ol- duğu anlaşılmaktadır. ia mükellefiyeti Şimdiye kadar iş mükellefiye- tine dahil olmıyan köylerle kaza merkezindeki işsizlerin tesbitine baslanmıstır. Bunlardan 1307 den 19$1 doğum tarihine kadar olan. Jara iş mükellefiyeti tahmil edile cektir, Hayvan sayimi Haven sayım yoklaması için her mıntakaya keilar tayin edil miştir. Yoklamaya geçen eyin 25 inden itibaren başlanmıştır. Bu ayın 20 sinde hitam bulmuştur, Parti Parti müfetişi Kars Meb'usu Şeretettin Karacan, o geçen hafta Bartına gelmiş, Parti ve Halkevini teftiş ettikten sonra Zonguldağa, oradan da Safranboluya gitmiş- tir, Yoksul çocuklara yardım Çocuk Esirgeme Kurumu Bar- tın şubesi, Cocuk Bayramı vesile- sile 56 yoksul çocuğa tam takım elbise ve ayakkabı giydirmiştir. Zonguldak Maarif Müdür vekil; İlktedrisat müfettişi Hizm Gö - penç, okulları teftiş için geçen haf ta Bartına gelmiş ve İHalkevinde yapılan toplantıda, merkez mual- limlerile, terbiye ve tedris hak- kında bir görüşme yapmıştır ve Zonguldağa dönmüştür. Üntihanlar bitti İlkokulların imtihanları 30 Ni- sanda bitmiştir, Cümhuriyet-oku. İundan 56 talebe fkmalsiz diploma hakkını kazanmıştır. fakirin delik cebi!... Ne dahiyane söz... Ne güzel, ne modern!.., Ben fakirin delik ceb) but... Olur şey de; si, ya müzik! Dinlesen bayılırsın!. Beethoven'ler Wagner'ler haltet - mişl San'at müesseselerinde haber- ler ağızdan ağıza pek çabuk yayı- ır. Sülünün gittiği haberi de bir anda duyulmuştu. Bu haberin en acı darbesini Yıldız hissetmişti. ağlamağa, sazla; a başladı: —Eyvah... Si gitti!... Kal bim... Zavallı kalbim... Ben şim- di ne yapayım, ne edeyimi,. Ey- *İ vah, eyvah mahvoldum. Kara aslan beyhude yere onu teselli etmeğe çalışıyordu. o Yıldı- zın geçirmekle ulduğu bu buhran esnasında Dürrü tangosunun no- tasını vermişti. Şimdi ışığın orta- sında yer almış gülümsüyordu. İki sıçrayışta Yıldızın yanına at- Tadı, elini aldı: — Haydi, Yıldız gözünü sil... Kalk benimle gel... Hah şöyle... bana yardım et!,.. Gerçi ben bir büyük san'atkârım ammanede olsa senin gibi güzel bir arkada- “İhastalığı çıkmış v hanları da 15 Mayısta yapılmışlar Orta okulumuz dâ bu sene (13) mezun vermiştir. Veteriner müdürü Vilâyet Veteriner Müdü fiz Güngör, damızlık ve sıfat kabiliyetlerini tetkik et- mek üzere 1l Mayısta Bartına gel miştir, Bursada dört gün kaldıktan sonra di kazalara gitmiştir, Devri hayvanlarında şarbon alınan tedbir Na lerle söndürülmü! Hava şeidleri günü 15 Mayıs Perşembe günü saat 1i de Cümhuriyet meydanında, hava şehidlerimiz için hazin merasim yapılmış, aziz şehidleri- miz hürmet ve minnetle anılmış - tır. Merasimde ja vekili bir nutuk Bartında hayvan hıasızları yakalandı Bartın (Hususi) — Manda çalıp kestikleri anlaşılan ve yakayı ele veren Sarmaşık köyünden Nured - din Ertirk, Alim Erdoğan, Abdul lah Özğüç ve Aşağı İhsaniye köyün iden Höseyin Bal, çaldıkları manda. larin derilerini sırtlarına o yüklemiş ma komutan miştir. lim edâmişlerdir. Hirsizlar tevkif edilmiştir. Demir hirsizi Muhtelif | tarihlerde, Safa öteli müsteciri Mustafa kaptanın boş ar. sasındaki demirleri çalmaktan & hı Kirtepe mahallesinden Mustafa Hamal, 3 ay 27 gün hapse mah - o SON POSTA olarak çarşıdan geçerlerken hükü .| İmete getirilmişler ve adliyeye tes -| Emette Bir köylü kayınpederini bıçaklıyarak öldürdü Emet ( Hususi) — Kazamıza gün bir cinayet olmuş, bir delikanlı kayınpederini bıçaklıyarak öldür - müştür, Vak'a şöyle cereyan etmiştir! Bu köyde oturmakta olan Meh. İmed kızım birkaç sene evvel Halil İadında bir delikanlıya vermiş, kat bir müddet sonra Halil ile ka- İsis arasında şiddetli bir geçimsizlik başyöstermiştir. İ Mütemadi kavgalardan ve rahat. sızlıklardan »onra nihayet kadın Halilin evinden babasının evine kaçmış ve şimdiye kadar çektikle - rini babasına anlatmiştir. Mehmed bunun üzerine ku Halilden ayır. mıya karar vermiştir. Kansından ayrılmıya bir türlü riza göstermiyen Halil ise mütead- did müracaatlar yaparak kayınpe - derini iknaa çalışmış, fakat muvat. fak olamavmıştır. Nihayet bir gece Mehmedin evine gitmiş, kayınpede- rile şiddetli bir münakaşaya başla mış, nihayet bu münakaşa kavgı le rek Mehmedi vücudünün muhtelif yerlerinden ağır surette yaralamış- tr. Mehmed biraz sonra ölmüştür. Katil yakalanmıştır. Sivas Halkevinde sergi Sivas (Hususi) — Öğretmen o. kulu talebeleri tarafından Cumor « tesi günü Halkevi salonunda resim, İelbise, çamaşır, masa örtüleri gibi çok ince nakışlarla çok zengin bir İsergi açılmış ve bu açılan sergi üç İgün devam etmiş ve büyü İlabalık tarafından alâka ile seyre- d l neticelenmiş, Hahl biçağını çeke. | Trabzon (Hususi) — Bölgemiz|avdet eden gençler merasimle kar. futbol şampiyonu İdmangücü takı.) şılanmış ve kendilerile Üçüncü U. mı Türkiye grup birinciliklerine iş-| mumi Müfettiş Nazif Ergin ve diğer trak etmek üzere Samsuna gitmiş) büyükler yakından alâkadar olmuş- burada karşılaştığı Sivas bölgesi) lardır. Gençlerin şerefine Halkevin- şampiyonunu sıfıra üç, Çankır böl.İde çay Ziyafeti verilmiştir. “Resim gesi şampiyonunu sifira alt, Malat.| Temmuz ayinda Ankarada yapıla - ya bölge şampiyonunu da aynı şe-)cak olan Türkiye birinciliklerine iş- İkmal imti. l kilde mfira alt saylile yenerek hiç gol yemeden grup | birincilğini kazanmıştır. Grup | birinciliğinden JA Za şın yardımına muhtacım!... Ağ - lama!... San'atkârlar çok hisse- derler, çok çekerler, çok ağlar. lar fakat her oztirabın fevkinde olan san'at kendilerine cesaret, metanet ve küvvet verir, Biz san'at fedaileriyiz!,. San'ata ken- dimizi feda etmesin! bilelim!,,. Bizi büyüten, yükselten san'at ve yalnız san'attır... Bu ateşli, heyecanlı, sürükleyi- ci hitabeye cevab olarak Yıldız gözlerini sildi ve: — Haydi, provaya başlıya - hım!... Dedi. Yıldız bu sözleri Sülünün biraktığı tesir altında olarak de- il de sabahleyin terzi faturasını tekrar gönderek bu faturanın bir an evvel ödenmesini oldukça sert bir lisanla istediğini hatırlayarak sarfetmişti. Her ne sebebden dola yı olursa olsun Yıldız Sülünü ta- kib etmeyip (kalacaktı. Böylece kumpanya da dağılmıyacaktı... Apustol derin bir nefes aldı. Mü- him bir tehlike atlatılmış bulunu- yordu. Buna da Dütünün sayesin. de nail olunmuştu. Apustol, mü- tirak edecek grup birincisi İdman- gücü takımı oyuncularını bir ara. da göstermektedir. hizmette bulunmuş olan bir şahsa lâzırigelen hütmet, minnet ve şük İran hislerini ifade eden bir eda ile: — Haydi, provaya başlıyalım Bay Dürrücüğüm!.., Dedi. Senelerdenberi belediği hulyanın tahakkuku Dürrüyü mes| tetmişti, Bu tatlı sarhoşluk içinde| provaya başladı... , O derece candan baştan, kalb- den şarkılar söylemiş, dansetmiş- ti ki, parçanın nihayetinde Apus- tolun, Melpömeninin ve nihayet aralarına girmeğe muvafak oldu » ğu yeni arkadaşlarının samimi al. ışları ve tezahürlerile karşılaştı. Tekrar tekrar selâm verirken Dür| Melpomeninin | Melpormeninin steşli aşkından si rü bundan sonra kajbine nüfuz edebileceğine kat'i yen emindi. Bugüne kadâr arka kapılarından girip fethetmek iste- diği kalenin büyük kapısı simdi açılacak, kale, yani Melpormeni tes lim olacaktı. Bu ümidin ve alkış- ların verdiği nes'eyle Dürrü pro- ve sahasını terketti, Henüz kulis- Tislerin karanlığına girmisti ki eli- ne bir el yapıştı ve kulağına he- yecandan titreyen bir ses şu söz- leri fısıldadı — Hayatımızın en güzel daki kaları!.. Kalbimin en çılgın anı, San'atınız karşısında hayran kal- dım!,.. Geçirmekte olduğum he- yecanı tarif edemem!, Bakın!... Kalbimin nasıl çarptığını eliniz his sediyor değil mi?... Kendimi öl. müş biliyordum... Sen beni can- landırdın... Sevgilim!,.. Hays- | | İterdi İnü güreşi ayırd ettikten sonça (Eğer İlk büyük güreşi Koca Yusufun Kırkpınaida karşısına ilk çıkan Pamokcun Osman oldu, Yusuf hasmın' bir saat gibi kısa Kazan dibine; Hanço, Pamuk - sonlu Osman, Adalı Halil, Karagöz Ali gelmiş duruyorlardı. Hanço, Pamukçonlu Osmanla bağdaşınış, Adalıya çılgâr yapmak istiyorlardı. Ve bu sevda ile gelmiş- li Karagöz Ali yalniz başına idi. Ve Adalının hasmı olduğundan baş göreşi yekbaşına Adalı ile paylaş- mak âzminde idi. Fakat; Çakır Ali ile Yusufun gel mesi hem Adalıyı ve hemde di - ğerlerini şaşırtmıştı. Eğer Yusulla Çakır gelmemiş ol- saydı Adali ile ya Hanço veya Pa. mukçonlu Osman, Katagözle de gene bunlardan biri tutarak, ilk gü- çılgardan yakalarını kurtafırlarsa) Karagöz Ali ile Adalı ertesi güne kalacaklar ve kozlarını paylaşa - caklardı, İşin rengi, Yusufun ve Çakırm birdenbire gelmesile değişmişti. Eşleri cazgır o vetecekti. Cazgi demek meydancı demektir. Daha doğrusu, Avrupalıların minder ha- kemi dedikleri şekilde bir adamdır, Fakat; Türklerde herkes cazgır olamaz, cazgır olacak adam, otuz kırk serie meydan yerinde güreşmiş, bütün pehlivanları tanır bir hakem dir. Kimin, kiminle eş olabileceğini! bilir.. çılgar olup olmadığını anlar Türklerde, cazgırın bir vazifesi daha vardır. Kazan dibinde yağla- nan ve eş tutan peblivanları kıbleye çevirerek dua eder, pehlivanların piri hazreti Hamzaya fatiha okur, bu merasim bittikten 80: güreşe- cek pehlivanların isimlerini ilin ©- der, kısaca menkibelerinden bahse- der... Hahtâ, güreş (oyunlarındaki maharetlerini zikrederek ( hasmınin bunlardan korunmasını tavsiye © - der, Buyün, meydanda cazgır, caki pehlivanlardan meşhur Kambur Os. mandı. Kambur Osman, Yusufla Çakırın eş olduklarını, Pamukeonlu Osmanla, Hançonun da eş oldukla. | rim biliyordu. Ortada tek (olarak Karagöz Ali ile, Adalı kaldığının da farkında idi. Binaenaleyh: Adalı Halile Çakır Aliyi, Karagöze, Hançoyu eş tuttu. Yusufa Pamukçonluyu verdi. Cazgırın maksadı başka idi. Ve eş tutuşturmasında da maharet gös- termişti. Eğer, Karagözle Adalıyı tutuş - turmuş veyahud Yusufu Karagöze ve Adalıya vermiş | olsuydı. Daha ilk günden güreşi ayırd etmek güç- Teşirdi. Eşleri, çok kuvvetlilere nazaran, biraz aşağı olanlarla tutuşturuyor- du. Maksadı; çılgarin önüne geç - mekti, Ve ilk güreşleri uzatmadan ve pehlivanları yormadan çarçabuk yenik yapmaktı. Netekim de böyle tam... Bundan sonra birbirimizin Ve san'at için yaşıyaca - verdiği seşkınlık| ail olmamıştı ki! a sürüklüyordu, Şetvan, yakında — başlanacağı! söylenen, umumi provaların Mel - pomeni ile Temel arasındaki kulak tırmalayıcı, yüz kızartıcı muaşa - ka sahnelerine hatime değilse de fasıla vereceğini ümid ediyordu; zira mecburiyet tahtında duyduğu acib sözler, şahid olduğu tarif edil. mez hareketler kendisini son ders- ce bizar etmişti, Bundan başka, marmış olan Temel gün geçtikçe! tahammüfersa huysuzluklarda bu! Tunmaktaydı. Meselâ bazan musi- ki ilhamı perisi Şetvanı okşadığı zaman yükselen hazin| bestenin mırıltılarını Temel: — Eh!., Sus bel... Kafamız pat ladı! Seni mi dinleyceğiz!... Sözlerile boğardı. Ne ilham pe- risi kalırdı, ne musiki, ne muriiti. Fakat buna mukabil Temel, Şet- vanın biraz sükünet ihtiyacını his ettiği, biraz başını dinlendirmek istediği bir anda, bir memleket ha- yası tutturur, her türlü ricaya rağmen susmaâzdı, Her zaman âynı iptidai hisleri ifade eden, her tür- lü musiki kaidelerinden uzak bu- lunan bu türkülerden Şetvana gı na gelmişti, i : (Arkası var) bir zamanda yendi Cazgır eşleri tuttuktan | son) dunsını yaptı. Pehlivanların meni belerine başladı. Adak için #öfil söylüyordu: — Buna Adalı Halil derler © Kırkpınarı yirmi yedi sene elif tkan meşhur Aliçodan sonra: meydanın ilk eridir. Boyundurül dan, tırpanından sakınmalı... Hi çaprazından korunmalı!... Sira; Çakır Aliye gelmişti. C9” vir ere ayni nekaratla bağın * yordu: — Buna da, kündeci mesh” Çakır Ali derler... Anladık, anl” madik demeyin!, Yusuf için de miyerek: — Bu kızancaza da Şumnulu Yi suf derler... Yeni geldi bu meyd” nal, dedi. Vet Güreşler başladı. Herkesin göl Yusufta idi. Diğer pehlivanların gö reşlerini birçok kereler görmüşler Çakır o Alinin maksadı şu İ Adalıyı idare ederek güreşecek, İ€ | nilmemiye çalışarak ve yenmiye dg savaşmıyarak hasmını saatlerce reş yaparak yoracak ve ertesi gü arkadaşı Yusufa yorgun olarak tef lim edecekti, Adalı Halilin, nefes kabiliyei altı saat kıran, kıran” de güreş yaptığı vaki il Bunu bilen, Çakır, ustalığına güv” nerek Adalıyı yormak istiyordü Netekim, Adalı o gün akşam ez nindan sonraya kadar beş saat gö reş etti. Ve hasmını yordu. Netic& de pes edip meydandan çekildi. Karagöz Ak de; çılgara düştü” günden, oda Hanço ilg saatler kan içinde kıran kırana güreşti. hayet Hanço ile berabere kaldı. Bu suretle; Kırkpınarin iki m teşem pehlivanı olan Karagöz ba” mai yenemedi. Adalı da bitkin bif halde meydandan çekildi. Yusuf; Pamukconlu Osmanı; da ha meydana çıkar çıkmaz bastırmıf ti. Osman hiç tanımadığı bu hasım karşımda ne olduğunu — şasırmiştk Güçbelâ Yusufun altından kurtulu? ayağa kalkabildi. Pamukeonlunun, “dalmaları çok* tu, Üç dört metreden hasmina * lanca hizile daliyordu. Hattâ | bif defasında Yusufun iki paçalarıni eline geçirdi. Bu oyun Yusuf için çok tehlikeli idi, Yusuf, tehlikeye girdiğini görüns ce, hasmına boyunduruğu çekti. Bu, boyunduruk zoğlu idi. Boğuyorde İki taraf birbirini zorladılar, (Arkası var) ADYO PAZAR 25/5/1941 830 Sant ayarı, 833 Marşlar (PL), 845 Ajans haberler, 9.00 Hatif par - çalar (PL), 930 - 945 Evin santi. 1230 Saat ayarı 1233 Hafif çar, kılar, 1245 Ajans haberleri, 13.00 SAS eserleri, 1330 Konuşma, 1345 , 1430 Radyo âülon orkestrası, 1800 Saat ayarı, 18.03 Radyo cas orkestrası, 18.30 Zraat takvimi | ve Toprak Mahsulleri Borsası, 18.40 Rad yo caz orkestrası, 1900 Seçilmiş şar- Kılar, 19.30 Saat ayarı, ve Ajans ha- berleri, 19.45 Zara Leander ve Pola Negri (PL), 30.00 Konuşma, 2015 Pa, sl heyeti, 2109 Memleket postası, 2110 Meşhur operalar (PL), 2230 Sa at ayarı ve Ajans haberleri, 2245 A, jana, spor servisi, 23.00 Cazband (PL) ehemmiyet ve” İstanbul borsası 24/5/1941 açılış - kapanış fatları New-York 100 Dolaş Cenevre Atina 100 Dratmi Madrid O 100 Peçela 129 Yokohama 100 Yen 310115 Stokholm 100 İsveç Pr (3098 Altan 7110 24 ayar külçe altın 340 0995 Esham ve Tabvilât Anadolu Demirjolu mü- İmessil sened 0715

Bu sayıdan diğer sayfalar: