March 23, 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

March 23, 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şehrimizde işleyen bazı nakil vasıtalarının tarifelerinde yaptık- ları son tenzilâttan sonra Üsküdar- Kadıköy ve havalisi halk tram - vayları idaresi de ücretlerinde ten- zilât tmkânları aramıya başlamış - fir. Hem bu mesele hakkında görüş- mek ve hem idareye ait diğer hu - Susat hakkında Nafıa Vekâleti ile temasda bulunmak üzere şirket u- karaya gitmiştir. Şirketin ilk faa- İ 1928 senesinde (819, 710) kişi bu tramvaylarla naklo lunduğu halde son bir sene içinde bu miktar beş milyon kişiden fazla artmış ve yalnız geçen sene bu hat üzerinde (5,965,745) yolcu taşın - Müştir, 1034 senesinde ise (3.057,666) ki- # nakledilmiştir. Ya i sene içinde artan yöl- Bankamı bağ mum müdürü Necmettin Sahir An- | Günün meselesi: | eu adedi 2 milyondan fazladır. Fa- | | kat umum şebeke üzerinde artan | yolcu sayısının miktarı hatlın u- |zunluğu ile mütenasip değildir. | Hattın geçtiği yerlerin kesif jskân mıntakalarından olmaması ve hu- susile bu mıntaka içinde bir çok yerlerin İstanbulun sayfiyesi ol - | ması, ve bu itibarla kışın tenhalaş- ması ve nihayet bu havalinin bir kısmında banliyö trenlerinin ve Akay vapurlarının da yolcu taşı - | masına iştirâk etmesi, yolcu sayı « | sile şebeke arasındaki münasebet- | te ancak tevazünü bozmaktadır. î Buna rağmen bâlen 40 kilometre | yzunluğunda bulunan şebekenin l tevsü şirketin ön plânda düşün - düğü işler arasındadır. l Son zamanlar Şirketi Hayriye | tatifelerinde yapılan — tenzilâtlan sonra tramvay ücretlerinin de in- mesi tedbirinin yolcu adedinia keti Hayriye Deniz | lanacak? Haliç ve Gemi K urtarma şir!cet- lerinin de bu arada ismi geçiyor Ellı milyon lira sermâye ile bli- fün memleket deniz müesse - satını idare etmek üzere kurulmu- &ı kararlaştırılan Deniz Banktan sonra yeniden bazı meseleler or- taya çıkmıştır. Verilen haberlere göre, hâlâ bazı hususi şirket ve te- şekküller tarafından idare edilen bazı deniz mücsseselerinin de sa - tın alınarak Deniz Banka raptedi- leceği bildirilmektedir. Bu arada Şirketi Hayriye, gemi kurtarma şirketlerinin de isimler; Banka bağlanacağı söylenmekte - dir, Halicin, bugün işletme varidat ve masarifatı ancak başabaş gel - MLADe NNNi e nnn Beyoğluna daha fazla su verilecek Belediye Sular İdaresi, Be - Yoğlu —mıntakasına daha faz- lâ su verilmesinin temini i- Sih, Gbidenin karşısındaki bü- Y?kyıu deposuna gelen ve giden küçük boruların yerine dünden iti- baren büyük borular döşemiye başe Miştir, Devlet demiryolla- rında tenzilâtlı tarife Devlet Demiryolları ve Liman - Umum Müdürlüğü halkın gös- rağbet dolayısile, müddeti Bir hafta sonra bitecek olan gidiş Edebi roman: 20 mektedir. Belediye ileride eskiye- cek vapurları yenilemek için amor- tisman olarak bir para ayıramamak- tadır. Bu vaziyette vapurlar kul- lanılmıyacak hâale geldiği zaman yerlerine yeni vapurlar almak tm - kânı kalmıyacaktır. Bunlardan dolayı işletmenin bir iki sene sonra inkıtaa uğramaması için Haliç idaresinin de Deniz Ban- ka bağlanması kararlaşmıştır. ')e. niz Bank Haliç için yeni vapurlar inşa ettirecektir. Diğer taraftan ismi' geçenlerden gemi kurtarma şirketinin de yüzde altmış hissesi | esasen Maliye Vekâletine aittir. Di- Ber hisselerinin de satın alınması için Maliye ve İktısat Vekületleri temaslarda bulunmaktadır. SAA Ama NÜ aarÜEr aAi aet e H NüANmEmAN erDE AA üN mana nn a Bir istasyonun değiştirilmesi isteniyor Karagümrük ve civarı halkı Ka | râgümrük Tramvay dürak yerinin yüz elli metre daha aşağıya doğru Çukur Bostan tarafına ' alınması için şirkete yüz elli imzalı bir maz- bata vermişlerdir. Çünkü şimdiki durak halkın hiç işine yaramamak- tadır. Bu işde mıntaka ve fiat de- #Rişmesi gibi şeyler olmadığı için şire | ketin halkın bu dileğini yerine ge- | tireceği şüphesizdir. dönüş biletlerine mahsus 56 50 ten- zilâtlı tarifeyi haziran sonuna ka- dar üç ay daha müddetle uzatmıya karar vermiştir. Sen de seveceksin! Firdevs güldü: — Aldırma sen böyle şeylere. Ve... temin etti: — Onların hepsi geçti. Bundan #onra kendi evinde daha rahat ola- taksın, — İnşallah ... u_Ve— Firdevs son sözünü söyle - — Yarın akşam Salihi yemeğe SAğıracağım, söz keseceğim! Nişan sofrası h.?l flhl]ı komiserden sonra Ni- ) ikinci bir baba, Firdevs de ona “":Ydl- Sofrada, Yüzbaşı Salih; duçütlük yapan kaymakam Feri - ki, ÇA karısı, Feridun; binbaşı Şev- " karısı; Yüzbaşı — Nejat, karısı; ti binbaşı Melih ve Lüt. Ye vardılar.. Bir de Güneş! Bu fiyenin nişan solrası idi. Etem İzzet Benice Hepsi neşeliydi. Hepsi yiyiyor, içiyor, eğleniyor, Salihe takılıyar. lardı: — Millet haril harıl cephede kan döküyor, beyimiz burada evleni - WKıyınılım Feridun: — Yerli Araplar bizi görmesin. yine hepsi kâfir.. kadın, erkek bir aradalar.. diye basarlar kalayı.. Diyordu. Nejaf: — Ne yapalım kardeşim? — İşte karılarımızın başında baş örtüleri de var, Bu kadar da olmazsa çatla yız. Hem biz akraba sayılırız.. Diye, bu endişeyi örttü, geçti. Binbaşı Şevki: — Cemal Paşa yine gitti. Dedi. Nihat sordu: — Ne vakit?.. — Bu akşam. — İstanbula mı, cepheye mi?.. sküdar-Kadıköytramvayları bilet ücretleri de indirilecek ,, irket müdürü Nafıa ile temas ediyo Hattın genişletilmesi, ücretlerin inmesi, bu civarı aha kalabalık birhale getirilmesiişitetkikediliyo büsbütün artmasında &mil olacağı kuvvetle ümit edilmektedir. Çün- kü yine bu hatta ücretlerin yüksek | olduğu ilk senelerdeki yolcu azlı- ği ile tenzilât yapıldığı ilk yıldaki tezayüt bir milyon kişiden fazla - dır. Umumiyetle halk ücretin daha az olduğu yere, ikinci mevkie fazla Tağbet etmektedir, meselâ 1934 se- nesinde birinci mevkide dört yüz yirmi iki bin kişi taşınmış iken ay- ni yıl içinde ikinci mevki ile nak- lolunan yolcu adedi 2,$ milyon ki- şiden fazladır. Ve bu mikdar 1935 yılında birinci mevkide (1,630.681) kişiye, ikinci mevkide ise (4.335.064)|| kişiye çıkmıştır. | Tenzilât imkânlarile idarenin bü- tün son yıllık faaliyet ve muamelâ- tini tetkik etmek üzere şirket he- yeti umumiyesi önümüzdeki hafta || içinde toplanacaklardır. | Beyoğlunda Zabıta vakaları Azalıyor | Cürmü meşhut kanunu. nun çok faldeleri oldu İstanbulun en kalabalık kazala- rından biri olan Beyoğlunda, cür- mü meşhut kanununun tatbikinden beri tabıta vukuatı çok azalmıştır. Beyoğlunda en çok döğme, yara - lama, söğme, hırsızlık ve sarkın - tilık vak'alarına tesadüf edilmek - tedir. Son beş aylık cürmümeşhut is - tatistiği çok dikkate değer rakam- lar vermektedir. Beyoğlunda 1 nciteşrin ayında 345, ikinciteşrinde 227, birincikâ - nunda 105, ikinci kânunda 155, şu batta 141 cürmü meşhüt — vak'ası tesbit edilmiştir. Bunlardan birinci teşrinde 217 si ademi takip kararı ve 228 lüzumu mühakeme kararı; ikinci teşrinde 156 sı ademi takip, 71 i lüzumu mu- hakeme; birinci kânunda 115 i a. demi takip, 90 i lüzumu muhake- me; ikinci kânunda 85 i ademi ta- kip, 70 i lüzumu muhakeme; şu - batta ise 68 i ademi takip, 73 ü lü- zumu muhakeme kararı almışlar- dır. — Keyif verici zehirler hakkında konferans Eminönü Halkevinden: 23/3/937 Salı güaü |(Bvimizin Cağaloğlundaki merkez salonunda Prof. Dr. Mustafa Hayrullah ta - rafından (Keyif verici zehirlerle mücadele) mevzulu bir konferans verilecektir, Bu konferans bütün yurttaşlara açıktır. — Cepheye gitti. — Ne varmiş yine?, — Ne olduğunu bilmem amma iş- ler kötü gidiyor. — Her tarafta öyle, — Ruslar Su şehrine kadar indi- let, Burası böyle, Irak cephesi da- ha berbat. — Sanki ötekiler daha mı iyi?.. — Onlar da berbat ya?. Alman- lar erimiye başladılar, Avusturya orduları çoktan eridi. Bulgarlar - dan hayır yok. Melih söze karıştı: t î Karştdakiler sanki daha mı yi? — Her halde bizden iyiler. — Sonuna bak sen. Nihat ümitsizdi: — Ben sonunun da daha parlak olacağını sanmıyorum! — Neden?.. — Vaziyeti görüyöorum da onun Kaymakam Feridunun karısı: — Aşkolsun size., Dedi, ilâve etti: « — Nişan sofrasında oturuyoruz. Evli kadınları baştan çıka- ran bir randevucu Tırlıbışı caddesinde 18 numa - raâlı evde oturan tanınmış ran- devuculardan Eli, müteaddit zabı- ta baskınlarına rağmen evine ya - | bancı erkek ve kadınları getirdi- Bi polisçe görülerek dün saat 16 da tekrar basılmıştır. Cürmü meşhut esnasında dört erkek ve üç kadın fena vaziyette yakalanmıştır. Hacer, İfakat, Varsenik adında olan kadınlardan evli olarlar var - dır. Yapılan tahkikatta randevücu Elinin, müşterilerinin fazla rağba- tini celbetmek maksadile, ekseriya evli kadınları ve alle kızlarını kan- barkamea Vahşi hayvan Avcılığı Artıyor Bunların derileri çok para ediyor Vahşi hayvan derilerine karşı tüccarlar çok rağbet göstermekte. dirler, Bunun için Anadolunun muhte « Tif yerlerinde köylüler hayvan vu- rarak kürklerini satmaktadırlar. Bilhassa tilki, kunduz, çakal, por- suk, lavşan ve sansar kürkleri her | taraftan talep edilmektedir. Bu rağbet karşısında Anadolu « nun bir çok köy ve kasabalarında avcılığa karşı büyük bir meyil baş- lamış ve vurulan hayvan adedi çok | artmıştır. Ezcümle son bir hafta içinde A- madoludan İstanbula 36 bin 974 a. det yalnız tavşan derisi gönderil - miştir. Bundan mâada 412 sansar, 15 kunduz ve iki yüzden fazla da tilki kürkü gönderilmiştir. Büyük ve cins kedi derilerine karşı da fazla bir rağbet vardır. Bunun için ekser yerlerde kedi de. risinin fazla para ettiğini öğrenen açık gözler cins kedileri tutarak öl- dürmekte ve kürklerini satmakta- dırlar, Son bir hafta içinde bu süretle tu- Bu kursta müteh tulup İstanbala gelen kedi kürkü (302) adettir. Avrupa ve Amerika kürk tüe - carlârının derilerimize fazla fiat verdiğini gören bazı kurnaz tüccar- lar da Anadoluya mümessiller gön- dermişlerdir, Bu mümessiller köylünün elin - den kürkleri ucuz fiatla toplamak- tadır, Bu suretle köylü asıl piyasa mer- kezi olan İstanbula kürk gönde - Temediğinden — hakikf piyasadan haberdar olamamakta ve malını u- cuza kaptırmaktadır. Bir kısım İstanbul kürk ihracat- çıları hem kendilerinin, hem köy- Tünün zararına olan bu hale mâni olmak çaresini mektedirler. Çiftlerin gönlüne ferah vereceği » miz yerde cephelerdeki kötülük - leri konuşuyorsunuz. - Ne olursa olsun bize ne?.. Bu sözlere hep bi ülüştü « b Yüzbapı Ne;ı:ı; rden gülüştü — Öyleya bizim nemize gerek, Yiyiyoruz, içiyoruz, eğleniyoruz, evlendiriyoruz! dedi. Binbaşı Şevkinin karısı: — Yaşasın cephe gerisi!.. Diye yüksek sesle bağırdı. Hep- &i birden bağrıştılar: — Yaşasın cephe gerisi. Ve. kahkahalarla güldüler. Ni- hat yine birden ciddiliğini takındı: — Cephe gerisi sıkışıyor galiba?, Nejat; — Ne var yine?, Diye sordu. Şevki: — E.. kardeşim zabitler cephede birer birer suyunu çekince ne ola- Cak?. Sıra elbette bize gelecek. Ya- rın ben, öbürgün sen, teker teker gideceğiz! Salih, hem kendi kendisine: — Bu patırtıda evlenmek de ba- na mı düşüyor?. i . isminde fena şöhret bulmuş | bir kadın yakalandı ıHaliçte yeni dırarak evine getirdiği ve bunları binbiz vaitle erkeklere peşkeş etti- Bi anlaşılmıştır. Umumt ahlâka suikast yapan bu randevucu kadın yakalanmış ve hâkkında kanunt müuamleye başlanmıştır. Bayan E« linin randevuculuktan bir kaç sa- bıkası vardır. Zabita, son günlerde, Beyoğlun- | da gizlice ev işletenler hakkında | daha geniş bir araştırmıya başla- mıştır. Genç kız ve kadınları tu- zağa düşüren böyle ahlâksızlar h kında kanunun en ağır cezalgrı tât- bik edilecekitr. Gemiler Yapacağız. Tersanenin inşastı iki senede bitecek İktısat Vekâleti ticaret filomu - zun tamamen yeni gemilerden ku- rulması için büyük bir proje ha » zırlamıştır. Bu projeye göre Al - manyaya ısmarlanan gemilerden sonra eldeki eski vapurlar yavaş yavaş satılacak ve yerlerine tama- men yeni gemiler inşa edilecektir. Ayrıca bu gemilerin bundan son - ra hariçte değil, Haliçte kurulacak tersanede inşa edilmesi kararlaş - mıştır. Tersanenin inşaatı bu sene başla- yıp iki sene sonra tamamlanacak » tır. Almanyaya ısmarlanan vapur- ların iki sene sonra tamamen tes- lim edilmiş olacağından bundan sonraki inşaat Haliçte ve tamamen yerli olarak yapılacaktır. Adanada Sıhhat memuru Kursu açıldı memurlar yetiştirilecek Sihhiye Vekâleti Anadolunun muhtelif şehirlerinde görülen sıt- ma hastalığını kökünden — izaleye çalışmaktadır. Bunun için yeniden esaslı ted - birler alınsrak mücadeleye şiddet verilmiştir. Bu cümleden olarak, yalnız sıtma mücadele işlerile uğ- raşacak mütehassıs memur yetiş - tirmek için bir kurs açılması karar- laştırılmıştır. n (Sıtma Mücadele Sıhhât Memur- ları kursu) ismi verilen bu kurs 1 nisanda Adanada açılarak ders- lere başlanacaktır. Kursa ortâ mektep mezunları kabul edilmektedir. Diye hem de: — İnsat edin. yahu. Daha ben evleneceğim, şöyle bir rahat yüzü göreceğim. Allaha şükür, Şimdilik Şamda yiyip içiyoruz. Korkutma- yın bari bizleri. | Diyor, yan gözle Lütfiyeye ba - kıyordu. Lütfiyenin de en güzel olduğu gecelerden bir geceydi bu gece, Siyah, iri gözlerindeki tatlı bakış bütün sofradakileri kendine çekiyor, kalpten kalbe akıyordu. Binbaşı Şevki: — Bırakın şimdi bu lâfları. Biz askeriz. Cephe gerisinde de, cephe flerisinde de tat buluruz. Yeler ki yaşıyalım.. Dedi, ilâve etti: — Şimdi bu çiftleri nişanlıyoruz değil mi?. | Hep birden sofradan sesler yük- seldi: — Helbet, helbet.. Feridunun karısı yerinden kalk- | içinden telâşa düşüyor, ti h (Devamı var- Hâık Aığilorzo.fll—.ır diyor ki : Yıldızlarda harp! Anlaşılan, muhterem dostlar, şu dünyada insanlara hakikatön rahat yüzü nasip olmıyacak. Biz yirmin- ci asır insanları hiç olmazsa şuna inanırız değil miz Fen ilörledileçe kontor dediğimiz kekâh yaşayışta arlacak, insanların rahatı çoğala - | cak. Hangi memlekette fen ilerle mişse insanlarının da rahatı art « miştir, Artacaktır. Nitekim biz de var kuvvetimizle Türkiyede fenni arturmıya uğraşıyoruz. Messlâ a- janslar, dünyaya şu radyonun meş- hur kâşifi Markoni'nin — uğraş! yeni keşifleri - oldukça ciddi bir Kisanla - bilmiyorlar; Radyo va - sıtasile makineleri işletecek elek- trik kuvveti gündermek kabil ol0 gak, hattâ yıldızlarla görüşmiye teşebbüs edilebilecekmiş, Bu haberlerin cid&lleşir duğünü duyunca inşana le ol - dukça bir heyecan gelmiyor değil Evet, birdenbire yeni dünyalar, yıldızlardaki âlemler ve insanlarla münasebete girişivermek gibi mu- azzam bir inkılâba erişmemiz müm- kündür. Bir taraftan beriflerin raket de- nilen tayyarelerin icadıyla da ge- celi gündüzlü Meşgul olduklarını biliyoruz. Bu hava tabakalırının üstüne çıkan / tayyarelerle arzın şu mendebur cazibesinden kurtul- duk mu, iki üç dakikada İstanbul- dan Nevyorka gitmek, ön on boş dakikada yıldızlara gidivermek iş- ten bile olmıyacak. Yüzlerce yeni dünyalar, her yıldızın yerli halkı olan yeni insanlar keşfedilmesin - deki harikulâdeliği düşünün bir kere Her birimiz şu elemler, kederler arzının elde bir metrük, hali dün- ya olup kalacağına yemin edebili- riz a? Kim bilir içimizde kaç kişi var- dır ki bu âlemleri, bu keşifleri fen- nin bu ilerleyişini hayatında gör « mek dileğindedir. Öyle ya.. ne ta- hatlıklar, ne servetler, ne bolluk- lar, elimize geçecek değil mi? Şaşarım aklına bu muhterem dostların! Şöyle bir düşün bir ke- re: Bu zengin yeni yıldızlayı pay- laşmak için bu sefer de kim bilir kaç seneler o yıldızların — zavallı yerli insanlarile harplere hazırla- nıp duracağız!! Bu sefer de arzın cihanlar keşfeden şu akıllı insanla- rı yıldızlardaki harplerde harca - nacak! Yani cennet ve cebenne « min yolu beyhude yere uzamış o- Tacak.. O kadar! Bgibi ol- Halk Filozofu ermncamn nnni NW dt « Birimizin derdi Hepimizin derdi Busütler dökül- meli mi? Dökül- memeli mi? Taksimde — oturan Mehmet imzalı bir okuyucumuzdan, dün şayanı dikkat bir maktup aldık, Bu mektupta hülasaten şunlar yazılıyor: *On iki gün oluyor ki, şehir dahilindeki — bütün mandıralar. dan hergün 2800 veya 3000 kilo süt Fındıklıda — bir sütçü dükkânına getiriliyor. (Ol:uyucu- muz bu dükkânın sahibinin isminide yazmaktadır. Biz ihti« yalen yazmıyoruz) Burada süt- lerin yağı — alınıyor. — Altında kalan — yağsız sütler de, güya peynir yapılıyormuş gibi göste- rilerek, dökülüyor., Okuyucumuz sütçü alduğuna göre, İşin İç yüzünü biliyor, Yani, bu sütün dökülmek mi icap ettiği, yahut dökülmemek mi lâzımgeldiği hakkında bizim malâmat ve ihtisasımız — yoktur, Bu meseleyi alâkadarların nazarı dikkatine koyuyoruz. Hakikaten mesele mübimdir. Fakat, okuyu- cumuz sütçü Bay Mehmed, mek- tubunda sarih izahat ve mgjü- mat vermiyor. Önun için mev. zuu, anlayanların, ve alâkadar. ların gözleri önüne koyuyoruz, Belki bu meselede de bir derd vardır. Birimitin derdi, — hepimizin derdi olduğuna göre,..

Bu sayıdan diğer sayfalar: