28 Nisan 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

28 Nisan 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i — Akisleri Mütekait sporcuların | gençleşme- sine ne hacet var? AliÇetinkayr Bir gözete, bir müddettenberidir, bir İngiliz doktorunun mütekait Sporcuları tamamile — gençleştiren şırınga “bülduğunu vö müsbet ni er aldığını İleri sürüp duru- yor. Dün haber verdiğine göre, bi- zim müteknit futbolcularla bu me- sele hakkında mülâkatlar da'ıi a) ! € sparcularımız he demişler, biliyor musünuz: — © halde biz mütekaitler spor sahalarımda genç futbolcuları ber- bad edebiliriz!.. Halbuki şırıngaya ne hacet? Bi. zim mütekait sporcular genç fut - bolcularımızı spor sahalarında za- ten berbad elmiyorlar mı ki?.. * Su derdinin egâne i İzmirden şöyle bir haber bildiri- liyor: İzmirde su ücretlerini ucuzlat - Mmak üzere bir tarife komisyonu ya- pılnuş. Komisyon metre mikâbı başına 15 k indirmeğe karar şirketinin mümessili bu karar mü- halefet etmiş, binsenaleyh mesela yüz Üstü kalmış. Muhabir şöyle diyor: — Türkiyede su ücretinin en pa- hali öldüğü yer İzmirdir. İzmerli - ler su ücretinin makul bir hadde iodirilmesini sabırsızlıkla bekle - mektedirler!,. Muhabirin bu şikâyetini oküdük- tan sonra insan İzmirlilere haki - katen acıyor. Su meselesi gibi cid- den 'büyük bir belâ ile uğraşıyor - lar! Bereket ki biz İstanbulluların böyle bir derdimiz yok, elhamdü- Dillaht!. Eğer İzmirliler de bizler gibi ra- | Hat etmek istiyorlarsa İstanbullu - Tara imtisal etsinler: Biz İstanbullular ” nasıl modern | Satın alınması meselesi ” üzerinde bir usul bulduk: Su içmekten vaz | Nafıa Bakanı Ali Çeti Beçtik ve su derdinden kurtulduk! Allaha bin şükür başımız dinçi). * Aman idam edi'mesin Sön günlerde şu eşekler hakkın- da Ççok atılaıp tütuldü. — Hattâ bir doktorumuz dünkü gazetelerde e- şekleri: — Dişi eşek ana südünden sonra yegâne halis sütü veren süt ana - mazdır! Diye müdafaa dahi ediyor! Evet, bugünkü şartlar içinde tn- sana halis süt verenin ancak eşek olması tablidir!! Fakat şu eşeklerin de öyle eşek- dikleri var ki gel de sütüne itimat” eti Kızılcahamamın Kırk köyünde olan hâdiseyi unuttunuz mu? Bu köy halkından Mehmedin 12 ya - | gada oğlu tarlada çift sürmeğe gi- derken bindiği eşek ürkmüş, za - vallı çocukcağızı aşağı atmış. AFi yaklarını üzengiden kurtaramıyan Kocukcağızın başını yerden yere Vurarak öldürmüş.. Çöcuk bayramı sırasında biçare çocuktarı bu kadar eşekçe İntikam aları bu eşeğe her halde cezası ve- rilecektir. Ancak, her ne cezü verilirse ve -» rilsin, amad Allah aşkına idam ce- zası verilmesin!.. Zira idam edilen eşeklere veri » len cezalar asıl biz günahsızlara o- Jacağını bilmiyen var mall Bir beyaz düşman ka- rarğahı basıldı (T inci sayfadan devam ) Te mesele şu şekilde cereyan etmiş- tir: Nişan isminde bir ermeni, evle - re memba suyu dağıtmak suretile geçinen Mustafa ile eskidenberi ta- mışmaktadır. İşi gücü bu gibi ka - rışık işlere atılmaktan ibaret olan bu adam, gizli bir ercin imalâtha - nesi kurmayı kafasına koyduktan sonra bu iş için Mustafa ve Musta- fanın ailesinden istifade etmenin €en münasip bir şekil olduğunu dü. şünüyor. Zihninde bu işin süslü ve zengin plânlarını çizen bu er - meni derhal fasliyete koyuluyor. Hakikaten ilk adımlarda tali ken- disihe “yardım ediyor. Bu afleyi yüz bin banknotların hayalile kan- dırmak pek kolay- ölüyor ve der- hal Aksarayda bir yer tutulması için iki dost mutabık kalıyor epey- ce zaman bu iş için elverişli olabi- lecek bir yer arantyor. Nihayet tam geçen Ağüstosta Aksarayda Kürk- ©ü mMmahallesinde — çeşme soka « ğanda 31 numarali ev tutulüyor. Bu evin arkasındaki bahçede bir kulübe bulunması ve evin âalt ka « tındaki odalardan birinin kapışı - nın da bahçeye açılması bu tçe pek ziyade elverişli görülüyor. Hemen sucu Mustafa sle damadı Beyoğlu itfaiye çavuşlarından Rıza ve karı- sı Zehra, 12 yaşlarında kızı Fatma bu eve taşınıyorlar. Mustafa hem akıl hocası, hem patronu olan ermeniden aldığı di- rektifle derbal mahallede suculu - Ba başlıyor. Sağa sola kapalı şişe ve damasanalarla su dağılıyor ve mümkün olduğu kadar müşterile - rin çoğalmasına gayret ediyor. Ta- bil bu suretle ileride imalâthane - den su damacana - veya şişeleri a- rasında yapılmış eroinler çıkartı « lınca kimsenin aklına bir şey gel « miyeceğine Mustafa ve sile tolay. ca inanıyor. Bu sırada eroinlerin satılacağı kimselerle bu satışı idare edecek o- lanlar da temin edilmiş bulunu « yor. İşin buraya kadar cereyan eden * safhalarının pok kolay ve tam dü- şünüldüğü gibi cereyan eylemesin- den cesaret alan Mustafa ve ailesi artık ercin imaline başlanmasında hiç bir mahzur görmüyorlar, Aralarında mutabık kaldıkları weçhile ermeni parasını vererek af- yonları tedarik ettiriyor ve bunları Aksaraydaki eve taşıyor. Mustafa 've tevabii de bunları aldıkları dere se göre yapılmış eroin haline ge » tiriyorlar, Eroinciler bahçeye açılan oda - da yapılıyor, gübresi ayni odanın tahta döşemeleri kaldırılarak kıs - men lâğıma atılıyor, kisşmen bahçe- de kazılan bir kuyuya gömülüyor, Âletier de iş olmadığı, zamanlar bahçedeki kulübenin yanında bu- lunan bir kuyuda saklanıyor. , Bu çalışma bu suretle aylarca sürüyor ve bütün şebeke de tıkı - Tında giden bu işden hasıl olan kârı ceplerine indiriyorla. Günler geç - tikçe ve gelen varidat çoğaldıkça şebeke efradının hepsinin hırsları goğalıyor ve salışın çoğaltılması I- Çin çalışmalar arttırılıyor. İşte bu hareket de bir ip ucu ortaya çık - Masına sebebiyet veriyor. Çünkü aylarca burada oturan bu âile, ma- hultede kimse ile görüşmemekte i- nad eylemekle beraber hariçten eve girip çıkan yabancılar çoğalı - yor. Bu hal mahalle halkından ba- zılarının şüphelerini çekiyor, ni - hüyet buranın böyle zehir saçan bir yer olduğunu düşünemiyen ma- halleli bir kadın kırk yıldanberi namuslu insanların oturduğu bu mahalleye kendince şüpheli adam- ların gelmesine tahammül edemi. yor Ve işi zabıtaya haber veriyor. Zazıta bir müddet araştırmalar yaptıktan sona bu evin hakikaten şüpheli bir yer olduğuna kanaat Ismet İnönü — | Seyahatini Partide anlattı Parti Kamutay Gurubunun An- karada dünkü toplantısında Başve. kil İsmet İnönü Yugoslavya seya. batinin iyi intibalarını anlatmıştır. Yugoslav milletinin Başvekilia şalısnda Türkiyeye karşı gösterdi. gi geniş mııhıbğeı ve samim? dost- luk tezahürü alkışlarla karşılan- mıştır. Ankara, 28 (Telefonla) — Şark şimendilerleri işletme — imliyazının inkaya taras fiından Kamutayda verilen izahat Recep Pekerin Nafıa Vekilliği za- manma da mütcallik bulunuyordu. Recep Peker bu — münasebetle Kamutayın dünkü 'celsesinde uzun izahatta bulunmuştur. Bu iza hata Nafta Vekili Ali Çetinkaya da cevap vermiş ve ara- da hasıl olan sultefehhüm tamamile zail olmuştur. Kamutayın bu uzün | ve bararetli celsesi Ai Çetinkayak | mn İzahatı ile ve bravo gedleri | arasında hitam bulmuştur. Müzakere | zabilleri Anadolu ajınsı taralından aynen neşredilmişlir. Çekoslavakya Tehlikeye giriyor. | (Birinci sayfadan devam) olduğa tavırlardan ve siyasi du- | tumundan, günün birinde Çekot- lovakyaya karşı bir darbe indir» | mek husüsundaki kararım daha | kuvvelli temellere istinat ettirmek | istediği anlaşılmakladır. Tuna an- laşması, Berlin - Roma mihverini daha siyade kuvvellendirecektir. Romada devam eden ve -de- cek olan müzakerelerden sonra, Musolini'nin Hitlerle yapacağı mü- lâkata daha çok ehemmiyet verile mektedir. Burada orta Avrupanın pek nazik günler arilesinde bulua- duğu havası hissedilmektedir. Şark misakının Ehemmiyeti (Birinci sahifeden devam) Dost Millet nazırının Ankara temasları Türkiye - İrak dostlu- günüu tahkim bakımından çok faydalı — olduğu — kadar Şark misakının akt ve imzası yolunda da yeni bir inkişaf vesilesi ol ur. Görüştüğüm salâhiyetlar bir zalı — Şark — Paktı — büyük ehemmiyeti — halzdir. — Paktan tmzası yakın Şark için mühim bir devrin Başlangıcı ve merx halesi olacaktır.. demiştir. Dost millet nazırı ile Suriye ve Hatay meseleleri üze- rinde — görüşülmüştür. Keadisi yarın Ankaradan ayrılar cak ve raretli sürette teşyi edilecektir. lan eroinler olduğu halde yakala - nıyor, Çünkü daha o gün tedbir a- lan zâbıla bahçeye girip pencere - den Mustaflayı gözetlemiye başlı » yör. Hattâ polis bir aralık pence - reyi açıp içeriyi seyrediyor, fakat Mustafa o kadar Galgın bir halde çalışıyormuş ki işin farkına bile varamıyacak. Nihayet gübreleri dökmek üzere ayağa kalkınca y bancılarla karşılaşıyor ve tutulu « | yor. Ondan sonra hemen zabt tutu » luyor evde de bir araştırma yapılı- yor ve 180 kilo afyon 120 kilo ya « pıilmiş ve satılmak için paketlere ayrılmış eroin bulunuyor, âlât ve edevat da kuyu ve kulübeden çı - kartılıyor. Evde bultunanlar tutüluyar ka » rakola getiriliyor, surette isticvap ediliyor bu ©: da Beyoğlu Emniyet santral m: muru Müustafanın da bu işde mü - him bir rol oynadığı öğreniliyor. Mustafa da derhal Aksaray kara - koluna getirtiliyor, fakat çok fazla heyecana kapılan Mustafanın ta - bancası cebinden yere düşüyor ve bu düşüş neticesi tabancatın te » tiği oynuyor, çıkan kurşun Musta- fanın kalbine isabet ediyor ve Mus- tafa karakolda ve kanlar içinde yere düşüp hemen ölüyor. Bunun üzerine zabıla yalnız di- ger suçluları nezaret altına alıyor, hâsıl ediyor, fakat kat'i bir hüküm verebilmek için evi dört gün ta « rassut altına alıyor. Neticede bu - -ranın gizli bir erocin imalüthanesi olduğunu anlıyor. Sulh Mahkeme- sinden arama kararı alındıktan sonra cürmümeşhud yapmayı bek- liyor, Nihayet dün bu imkân elde ediliyor, Mustafa bahçeye bakan odada yanında afyon gübreleri do- ve meselenin âlk tahkikata taallük eden kısımları b süretle nihayete eriyor. Öğrendiğimize göre zabıta şim - di bu suçluların istievaplarına de- vam etmekte olup diğer şebeke ef- radımın ve asıl sermayedar ermeni- nin ele geçirilmesi için lâzım gelen tedbirlere başvurmak üzeredir. Yakında bütün sucluların mey- dana çıkarılacağı muhakkak görül- İt bakraç ve elinde yapılmakta 0- | mektedir. kendileri sıkı | Günün en meraklı ve müheyvyiç davası Elektrik Şirketinin Anadolu ve adalar için gümrükten muaf ola. rak getirdiği malzemeyi Rüumeli cihetinde kullaamak suretile yap- tığı gümrük kaçakçılığından lğliıu Mahkemesine verildiği malümdur: Mahkemeye bu sabah saat 10 ga başlandı. Suçlu olırak mahke. meye verilenler şirketin direktör we büyük şeflerinden yedi kişi idi. Bunlar idare komilesi azasından Türk tebaası Jaa Lajyan, Şirket başmühendisi Belçikalı Jul Gilleri etin umuM? kontrol İsviçreli | Fişler, şirketia Silihtarağadaki fabrikanın şefi Aşil Tibiletti, işlet me şebekesi mühendisi — İtalyan Serpiyeri, elektrik şebekesi baş müheadisi İbrahim I'Iıı Altan ve elektrik müdürü Sadi idi. Suçluların hüviyetleri tesbit e- dildikten sonra iddianame okundu. Bunda, şirketin bundan bir müd- det evvel Anadolu ve Adalar şebe- | kesinde yapılacak tevsi işleri için | gümrüksüz sokulan malzeme ve çihazin Rümteli cihetinde Kullanıl- dığı ve bunlardan bir çök motör ve ve aletlerin Silihtarağadaki elek - trik fabrikasında, diğer bir çok kab- loların İstanbul ve Rumeli taraf - larında yakalandığı - bildirilmekte idı. Şirkete verilen 750 bin liralık gümrüksüz malzeme getlirme mü- ssadesinden 37 bin liralık hakkın kullanıldığı ve bu malzemenin de tamamen Rumeli cihetinde sarfe - dildiği ilâve edilmekte idi. Anado- Yu yakatında yapılan tetkikatta da 124.500 tralık gümrük mal'zemenin de| buralarda kullamıldığı - görüldüğü bildiriyordu. İddianamede ayrıca tetkik heyetinin işe başlamasın - dan sonra şirketin yüksek şefi ve | memurlarının telâşa düşerek Ru- meli cihetinde yolsuz olarak kulla- nılan bu malzemeleri Anadolu ya- kasına nakletmiye kalktıklağı ve böylelikle de kasdi bir cürümde bulundukluri ilâve ediliyordu. Neticedede suçluların 1818 nü. maralı kanunun birinci maddesine uyduğu ve bü süretle tahkikatın derinleştirildiği bildiriliyordu. SORGULAR İddianamenin okunmazından son« Ta ilk olarak idare karı $ 87a - sından ve birinci derece İmzaya sa- lâhiyetli olan Jan Lozıyam hüki - min muhtelif suallerine hulâsatan şu Cevapları verdi: — Ben bu gibi işlerle alâkadar değilim. Bu işler kayıt dairesinin vazifesidir. Bu 3- letleri işletme dairesinin mühen - disleri almışlardır. Onların mesul tutulmaları lâzım gelir. Benin e zifem olmamasına rağmen cürüm olmuş olsaydı, müdürü ikaz eder - dim. Hattâ 1932 yılında gümrük mu- afiyetleri hakkında yeni çıkan güm- rük kanununu ben müdüre müra- cast ederek bütün şubelere tamim etim. Burada hâkjm suçlaya sordu: — Bu kanun suçlulara mahsus- tur ve ancak suçluları alâkadar e- debilir Siz kanun çıktığı zaman ve- den telâşa düşerek bu tedbirlere lüzum gördünüz? Suçlu bu suale: Bu mühim bir kanundur. Ben malzemulerin bu şekilde yanlış kul- lanıldığından şüphe bile etmiyo - rum. Fakat ihtiyaten şubeleri ten- vir etmeyi muvafık gördüm. Hüâkim — 935 yılında tekrar şu - belere bu şekilde bir tamim yap - mışsınız. Madam ki, şubelerin bir yanlışlık yapacağı hatırlara bile gelmiyordu. Niçin ikinci defa tek- rar tamim yaptınız? Suçlu — , Nafıa yekâleti bize bu hususta bir tamim yapmıştı. Biz de onün için tekrar şubelerin naza- rı dikkatini celbettik ve © vakit muaf eşyaların ayrılmasını ve ka- yıtlarının da ayrı tutulmasinı bil- dirdik. Şirket 932 yılına kadar mu- af eşyayı ayırmayordu. İlk tamim üzerine muaf eşyalar için ayrı bir Gdefter tutulmıya başlandı. Şirket resmi defterlerini on beş sene mu- hafaza ede, Frakat ihraç bonoları ve diğer evraklar üç senede bi im- ha eder. Sön defa bu gibi evrak 933 yılı sonunda yakılmıştır. Hâkim — Şirket muameleleri için bir talimatname veya dahili nizara- name yok mudur?. — Yoktur. Vaktile şirketi alüka- dar dairelere tamimlerle imza sa- lâhiyeti olan kimseleri bildirmiştir. Bunla ölen direktör Hanses, Tra: vay Şirketi Direktörü Gindorf, şi- ket kâtibi umumisi Guson ve benim. Bundan sonra Lozyan'ın eski ifa- desi okundu. Suçlu burada kaçak- çılıktan ancak tahkik komisyonu » man işe başlamasından sonra ha - berdar-olduğu ve asıl yölsüzlük - ların kendisinin şirkette işe başla- dığı 931 yılından evvel vukua bel- diğini söylüyordu. Suçlu bundan sonra hâkimin sualine cevaben: — Biz yalnız maaş alırız. Kazanç- tan ikramiye gibi başka bir para âl- mayız » dedi. Bundan sonra tatil edildi. Ve öğ- lJeden sonra saat ikide tekrar diğer suçluların sogusuna başlandı. Suç- Talan bazıları türkçe bilmedikle rinden şirketin hukuk müşavirli Binden Bay Mehmet - tercümanlık etmekteydi. Üniversite Rektörü Istifa etmedi (V ci sayfadan devam ) ği ve yerine Âkil Muhtar Nu- rettih Ali veya Ali Yardan birinin gelirileceği de ilâve edi iyordu. Bu sabah bir muharririmize bu hususta Rektör Cemil Bilsel şun. ları söylemiştir * — “Ben gazetelerin yazdığı bu haberi görmedim. Fakat söylediği. niz gibi ne vazifemden affedilmem için Maarif vekâletine müracaat eyledim, ne de şu dakikada - islifa eylemiş bulunuyorum.,, Maamalih rektör Cemil Bilsel'in önümüzdeki tedris yılında yeni bir tıib fakültesi açılmasile Ankarada kurulacak olan Üniversite sinin — başına — geçirilmesi muh- temeldir. Ancak böyle bile olsa rektörün bu tedris yılı sonuna kadar burada bırakılacağı - zanne- dilmektedir. Sabah ve akşam başmuharrirleri | cen halletmektedir. Esasen Hır - Açık Söz Bay Eden Brükselde İngiliz Haricıye Nazirı Belçika hükümetinin daveti üzerine Brük- sele gitti. İngiliz nazırı, Belçikayı dış münasebetlerinin çok ehemmi- yetli inkılâp geçirdiği bir zaman- da ziyaret etmiştir. Belçizanın bü- yük bir ekalliyet teşkil eden nüfu- su Almanyaya meyyaldır. Belçika müstakil devlet hayatına tarafsız olarak ayak basmıştır. Bu iki dü- Şünce ile Belçika eski tarafsız si- yasetine geri döndü. Şimdiye kadar İngiltere Belçika istiklâlinin dai- ma bir koruyucusu olmuştur. Bu vaziyet Bay Edenin niçin Brüksele gittiğini anlatır. Cumhuriyet Dost ve müttefik Yugoslavyanın kuvvati Yugoslavya büyük devletlerden hemen sonra gelen en kuvvetli bir Avrupa devletidir. Yugoslavya de- mek, Sırp olsun, Sloven olsun, Hir« vat olsun, Boşnak olsun, çalışkan, cesur, merd, vakur, vatanperver insân demektir. Yugoslavyada tek dahili mesele Harvat meselesidir. Fakat Doktor Stoyadinoviçin amell! ve basiret - | vatlar da Yugoslav camiasından ayrılmak istemiyorlar, Bu mesele Yagaslavyanın dışında izam edil - miştir. Bu memleketin kuvvetli, mürelffek ve mes'ut bir halde bu'- Tunması Balkanlar ve Avrupa sul- hu için büyük bir zamandır. Kurun Komür sergisi Türkiyeye bir ziraat memle - keti demek ne kadar doğru ise bir kömür memleketi demek de o ka- dar doğru olur. Anadolu bundan beş'altı yüz sene evvel dünyanın en ormanlık kıt'asıydı, bu orman - lar tahrip edildi. Onun için Türki- yede odun yerine kümür yakmak alelâde bir iktısat işi değil, bir memleket meselesidir. Madem ki maden kömürü oduna nisbetle hem daha ucuz, hem daha verimlidir. Neden memleketimizde — kömür kullanmak itiyadı taammüm et - mesin? Tan Biz, Irak ve Suriye Dost lrakın Hariciye Nazırı An- karada bulunuyor. İki milletin ha- Tici işleri hakkındaki görüşü biri- birinin 'aynidir. Irak hududu bizim kür siyeseti bu meseleyi de tedri- | için ayırıcı biz çizgi değildir. Çok 4 | '. | SIYASA A | Hitler - Ludend? ş barışması — Barıştılar ve aradan da epöf zaman geçti, fakat bu b akisleri hâlâ devam ediyor: — v Hattâ Hitlerle Ludendof? — verdikten sonra, Almanyı 3 | yet Rusya ile dostluk g doğru yeni bir adım daha | olduğu iddia edildi. — Halbuki, Sovyet Rusyadan SÜ | son haberler, bu haberi ? yit edici mahiyette değil yetler şöyle düşünüyorla! c yada kumanda kimin elint Hitlerin mi, ordunun mu? lerin, ne ordunun, her ik€ Çünkü faşist rejimi Hitlerle ©| yu bir kül haline getirmiştif" cak Alman otdusunun bulhraf| çirdiğini saktamağa da lüzum tur. Sovyetlere göre, Hitlerle ” dendorf bariş mülâkatlarını *ö tıkları zaman, bilhassa İspi alınan ders mevzuu bahsolit Alman ordusu kumandanlat bir kısmı, İspanya işine müde” nin aleyhinde idiler. Çünkü © manyanın tecavüz projeleri f siminden evvel oratya atılmifi caktı. Saniyen İspanyada askeri müdahale- Almanyan çok asker! sırlarını ifşa edeğ | — Lüdendorfün — Alman - münasebetlerini düzelimeğe T şacağına ipanmak - safdillil Bügüne kâdar Rusyaya Kârfi' teaddit defalar taarruzları miş bir kümandanın - Sov! dostluğa yol açacağı umuli Ortaya atılan ddialar, 4 Ş ordusunun geçirdiği buhranPR « kelemek için gösterilen gayrt ( — den başka bir şey değildir. & ler Münih mülâkatını ancak manyanın bir zaafı olarak t6 ederler. - DIŞ; Ahmet KÜÇÜK HABERLER, 4 Küğıthane mevsimi cihetle pazarları bütün v Kâğıthaneye uğramalarına Pa verijmiştir. Ni ha * Memleketimizde fabrikası kurmak İ şirketi ile Nafıa Vel 8 müzakerelere başlanmıştır. — ** Sovyetlerin Ankara W 1 Elçiliğine Sovyet Hariciye & serliği umum müdürlerindeti kinin tayini hükümetimizdi timzaç edilmiştir. * Orduda bir harp sanayil? teşkil edilecektir. Bu sınıfaâ edilecek olanlar iki sene Hi tâbi tutulacaklardır. A ** Halkevlerindeki hars ? VE | lerine nâzımlık vazifesi gö zere, Parti Genel Merki «Merkez Hars Komitesi» 1€ dilmiştir. *& Başka vazifelere taylit * memurlara, hareırah v N verilmeksizin memuriyet tebliğ edilmiyecektir, Ğ ne yazıyorlar) dost bir komşu evine vardıfğiğ & kapıdır. Türk bekçileri V * kendi yurtlarını beklemetli” kü aradaki sarsılmaz emni) kımından buna ihtiyaç yı kat Suriyede bir kısım M7 bu dostluğu bozmağa çalışt, Ortaya-bir Türk - Argplıbİ atmışlardır. Halbuki Türk ve Suriye milletleri Bıa ayırıcı bir' mesele halindef çıkmahlıdır. eee nnvamı 4 Son EĞİ İrak — ve” TürkiY münasebet!l Bugünkü Milli Türkiye © imparatorluğunun bütün © selelerinin lamamen tasi miş olduğunu görmekle ? mes'ut ise, bilhassa Irakıf ©| kil bir devlet olarak teesö” | bulunduğunu görmek ve OÜi riciye Nuzırını Ankarada Üji makla da kendisini o kâd ' yar addeder. Türkiye ile ğ ribirlerine karşı samimi © la mütehassis oldukça PUFİEE , riyede esmekte olan fenâ Üğ ) dolayı hiç müteessir ol yoktur. D p KB S Başmakalesi yoktur. Üa *

Bu sayıdan diğer sayfalar: