17 Haziran 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

17 Haziran 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tefrika No: 84 Süleymanın Sarayında KUDÜS KIZLARI Yazan 4| M : M. Necdet Tunçer -—-< SPOR 7 -SONTELGRAF — 17Maziran 1937 ONTELGRAF — 17 Haziran 1937 1940Tokyo | i Sur Kralı yeni gözdesine anlatıyordu: “Ben,aşk Olimpiyadında şimdiye kadar ateşine elimi uzatmadıkça, o ateşin beni yak- masına imkân yoktur. Sakın bu ateşin alevleri- ne kendini kaptırma Sur Kralı, Titaya sordu: — Senin adının manası nedir? 'q““ önüne bakarak cevap ver » — «Bulutların kızı» demekmiş.. enlular kara bulutlardan çok arlardı. Beni uğurlu bir kız o- ak tanıdılar, Hiram, Ramanın yüzüne baktı: — Ben bulutlardan kaorkmam #inma. Titanın adı pek hoşuma git İ Bu adi değiştirmek istemem. Sonra gülerek Titaya döndü: — Benim sarayıma da uğurlar Retirirsen, seni ihya ederim, se - Vimli çiçek! Ben uğurlu insanları Çök severim ve uğursuzlardan çok korkarım. İki yıl önce yanımda gü- Zel bir kadın vardı. Adı Tamara İdi. Onu Süleymana hediye ettim e kurtuldum. Tita: — Çok uğursuz bir kadın oldu « Amonda iken duymuştum., Ütdi, Kudüs sarayına ayak bastığı Kündenberi Süleymanın işleri alt- t olmuş, Hattâ Kraliçe Sama bile şerrinden kurtulmak için Heb- Tün dağına kaçmış. Hiram birdenbire şaşâladı: — Ne diyorsun Tita? Süleymanın karısı Hebron'a kaçmış demek.. Öy- Mi? — Evet, Siz yeni mi duyuyorsu - bu haberi? — Şimdi senden duydum. Fakat, Bön bunu uydurma bir İf olarak kâ- edeceğim, Tita! Çünkü Kra- Sama Asur hükümdarının kız rdeşidir.. çak asil ve temiz yü - li bir kadındır. Böyle bir kadı- Rin Süleymanı terkedip kaçacağını Aklıma sığdıramıyorum. — Ben Tamarayı tanımam, mel- ll O jlk önce sizin gözdenizmiş. i Süleymanın karısı olmıya hamzettir.. Kudüste yapılan (Zafer ü) kaldelerine oftun heykeli qumiı.. 'Tamarayı Süleyman gözü severmiş.. O, sizin sarayınız- Uğursuz idi. Fakat Süleymanın :::-m- uğurlu bir kadın olarak n? — Amona gelen yolcular, eski e- İendime Kudüste olup bitenleri Anlatırlardı.. ben de duyardım. Hiram, bu genç kadını kendisine hediye eden Sur'lu zengine döndü: _* Artık bizi yalnız bırak da Ti- İle başbaşa kalalım, Rama! O- hunla konuşmak insana zevk ve Beye veriyor. Rama hükümdarı selâmladı.. Sa- Faydan çıktı. Sur kralı Tita ile yalnız kalınca... k4'|“lı.ıycı:lı!'ch.. ların odasında Titadan k*l kimse yoktu. (Devamı var) ada sesesesecensene Yazan : Jenings tefrikaların hülâsası (Amerikan haydut ve kor - Sanlarının en elebaşılarından AT Jenings başından ge- SEen bak'aları va hatıraları an- vi Yor. Evvelâ Andi çetesi ile treni soymuş olan bu adam, Sonra kendi hesabına iki tre- İ lik ban zi soymuş ve " nihayet iki sene sonra bir € Mmuhasara edilerek lanıyar, Asil bunden son-: k Rarikulâde maceralarını '€ndi ağzından dinleyiniz.) %M nedense açık a- '—__ takip etmiye cesaret e- Kadüsdeki yahudil $ — işkenceden , Yavrum / , l kurtulmak için havralarda ayinler gyapıyorlar ve: “Yarab ! Sen Süleymanın zevcesini meydana çıkar. madan, Tamarayı alması için onu ülham ver !, diye yalvartyorlardı. ee ree seyyarandA YAYAY KEfANY NG Ve DN KA UAYI ASAT FİKARKMNAA NNN Bi FENNraaK NaK a el rembarAĞdA St a ama Na RADYO Akşam neşriyatı: Saat: 18,39 plükla dans musikisi, 19.30 Spor müsahabeleri: Eşref Şe- fik, 20 Sadi ve arkadaşları tarafın. dan Türk musikis! ve halk şarkıla- rı. 20.80 Ömer Rıza tarafından a- rapça söylev. 20,45 Müzeyyen ve arkadaşları tarafından Türk müsi- kisi ve halk şarkıları, (saat ayarı). | 21,15 Orkestra, 22,15 Ajans ve bor- sa haberleri ve ertesi günün prog- ramı. 22,30 Plâkla sololar, opera ve operet parçaları, 23 Son. Öğle neşriyatı: Saat 12,30 Plâkla Türk musikisi, 12,50 Havadis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı, 14 San. NÖBETÇİ ECZANELER Bu akşam şehrin muhtelif semt- lerinde nöbetçi olan cezaneler şun- lardır: İstanbul cihatindekiler: Eminönünde (Beşir Kemal), Bo« yazıdda — (Coemil), Küçükpazarda (Yörgi), Eyüpsultanda — (Hikmet Atlamaz), Şehremininde — (Nâzım Sadık), Karagümrükte (Kemal), Samatyada (Tenfilos), Şehzadeba- şında (İsmail Hakkı), Aksarayda (Sarım), Feenrde (Emilyadi), A- lemdarda (Ali Rıza), Bakırköyde (Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde - (Kanzuk), Bostanbaşında (İtimad), Galatada Mahmudiye © addesinde (İsmeti, Taksimde İstiklâl caddesinde (Ni- zameddin), Şişli Kurtuluş cadde- sinde (Necdet), Kasımpaşada (Va- $ıf), Hasköyde (Barbut), Beşiktaş- | ta (Ali Rıza), Sarıyerde (Osman). Üsküdar, Kadıköy ve Adalarda- kiler: Üsküdarda (Ahmediye), Kadıkâ- Çeviren : Muammer Alatur Bir müddet yürüyüp te kendimi- zi selâmette sandığırmız bir yerde yaralarımız aklımıza geldi. Ben di- zimden yaralanmıştım ve kurşun içerideskalmıştı. Meks amuzundan yaralanmıştı. Bacağında da sanki köpek ısırmış gibi bir yara yeri gö- rünüyordu. Kardeşim Frank'ın be- reket versin, ancak ceketinin yirmi beş yerinden yaralanmıştı, fakât vücüdüne dokunan olmamıştı Dağa açıldığımız zaman, sonu - muza kadar kafa tutmiya ve mu - kavemet etmiye - hazırlanıyorduk. Bütün gün kendimizi saklaı muvaffak olduk. Fakat öyle müthiş bir soğuk vardı ki, halimizi tasav - vur edin. Üçümüzün yanında iki İ —Dünyada birincilisi kazanan saatleridir. Her yerde arayınız 155 biriaci mükâfat Sultanahmet Birinci Sulh Hukuk' Mahkemesinden Ol kazası muayene memuru iken Halen İkametgâhı meçhul Süreyya- ya: Hazinei Maliyeye izafetle vekil avukat Vahit Sayiri tarafından a- leyhinize açılan 19 lira 6G0 kuruş â- lacak davasından dolayı ikamet - gâhirizim — meçbuliyetine — binaen ilânen yapılan tebligata rağmen mahkemeye gelmediğinizden gıya- ben icra kılınan duruşma netice - sinde evrak okunmuş ve müddei ve- tiyenin gelecek celse ibraz edilece- ginden bahs ile muameleli giyap kararının 20 gün müddetle ilânen tebliğine karar verilmiş olduğun « dan muhakemenizin icrası için ta- yin kılınan 10/9/937 tarihine rast- hyan cuma günü saat 10 da bizzat voyahut tarafınızdan tasdikli bir vekil göndermek suretile mahke - mede bulunmadığınız takdirde gi- yabınızda muhakemeye devam olu- nacağı tebliğ makamına kaim ol - mak üzere ilân olunur. (935/1778). ztünaran areamimKALe a yeYaNeTAANRAm N sLaNEsUsaanen aNN (Üçler), Heybelide yünde Yeldeğirmeninde Büyükadada (Tanaş). (Halk), adet elma vardı ve üçümüz de üç gün bu nevale ile geçindik. Fakat polişler bizi daha uzun müddet ta- kip etmediler. Küçük bir çayı tekrar geçtik. Ö- nümüze çıkan yerlilerin arabaları- ha zorla bindik. Benim yaram göz- le görünür bir halde şişiyordu. Bi- raz rahat edebilmek için, yolda iki defa bıçakla yaramı deşmiye mec- bur oldum. Doğru dostlarımızdan Benni Prays'ın evine vârmıya Ça- hşıyarduk. Prays geceleyin bizi kabul et yemek çıkardı. Lâkin oönün istira- hatini bozmadan daha uzun müd- det evinde kalamazdık. O muntaka- da meşhur at hırsızlarından Beker | isminde başka bir ahbabımız daha | vardı. | — Meksile ben evine uğradık. O da bizi âraba ile emin bir yere götüre- ceğini söyledi. Frank bu adama iti- mad etmediği için bizimle bera - ber gelmek istemedi. Fakat ben Meks ile birlikte arabaya bindim. I Meks yazalarından ölecek gibiydi. j Ya benim halimi hiç sormayın! kilinin talebi veçhile esbabı sübu- | | neler yapıldı ve 1940 da neler yapılacak Yazan: Samih Nafiz Tansu Şimdiye kadar her yıl büyük ça- Yışmalar, fedakârlıklar ve masraf- Jarla yapılan olimpiyatların tarihi- ni ve 1940 dâ Tokyoda ya| Jan olimpiyat için plâna girmiş |: leri anlatmıya çalışacağız. Her hal- de olimpiyatlar spor muhitlerinin €en fazla ehemmiyet verdiği bir ha- tekettir. 1936 da Berlinde yapılan olimpiyat her halde bir spor kası idi. Almanlar bunu yapabil - mek için kucak dolusu para sarfet- tiler ve uzun müddet geceli gün- düzlü çalıştılar. Fakat bu çalışma neticesinde muvaffak oldular. Şimdi bütün dikkat Tokyoda, Kı- g#a bir müddet zarfında her bakım- dan ön salfa geçmiye muval - 1&k olan Japonya, 1940 olimplyadı- nı hazırlıyor. Aşağıdaki satırlarda olimpiyatla- yın tarihinden başlıyarak 1940 ta yapılmasına çalışılan büyük işle- rin yapılışını anlatacağız. OLİMPİYATLARIN TARİHİ (*) Eski Yunanistanda bugün Mo « ra, dün Peleponez denilen yarım- adanın garbinde Olimpiya denilen mahalde sarp bir dağ eteğinde her dört yılda bir defa yapılan muhte- lif oyunların hepsine (Olimpiyat - lar) denilirdi. Bu merasim ve onun- la dini bir âyinin kahramanlar - dan Herakles tarafından moydana konduğu rivayet edilmektedir. Bu saha mukaddesti. Bu topraklarda her türlü muharebe memnudu. Evvelce bu oyunlara yalnız Te- | partalılar iştirak ederdi. Ortada bir kurban kesmiye mahsus mezbah ve onun etrafında koşulara mahsus yer vardı. Sonra diğer Yunan site- lerinin de iştiraki için bu saha bü- yütüldü. Mâbetler, heykeller. . ve | bir çok âbideler yapıldı. Burası O- limpiya köyü adını aldı. Sonraları çok mükemmel biz hale getirilen ve Yunan ilâhlarının en büyüğü (Zeu Se) ithaf edilen geniş mabâdin du- varlarında harp arabalarile koşuya hazırlanan milli kahramanların ka« bartma resimleri ve bir çok ilâhla. rin heykelleri yapılmıştı. Civarda mukaddes bir orman ve Altis uma- ği vardı. Her dört senede bir, beş gün de- vam etmek üzere ve mâbud Zeuse şerefine büyük şenlikler ve oyun- lar tertip olunurdu Oyunlar, ya- Zın en sıcak zamanında ve ayın be- dir halinde bulunduğu gün başlar- dı, Her taraftan gelmiş olan seyirci- ler bu sahanın dışında kırlarda ku. Tulmuş çadırlar, barakalarda ikamet müş çadırlar, barakalarda ikamet ederlerdi. Birinci gün sabahı din! bir çyinle ve Zeuse şerefine kesilen kurbanlarla merasime başlanırdı Mukaddes ormanı dolaşan ve hedi- yeleri taksim için mâbede giden — (*) Bu-mevzua dair olan etütle- timiz bikkaç sayı devam edecektir. Hattâ Beker'in evinden çıkarken, düşüp bayılmaşım Kendime geldiğim zaman, araba ormanlıkta durmuştu. Arabacının yerinde birisi oturuyordu: — Sen kimsin be? diye sordum. Meğer Frank imiş, o da: — Sus be! dedi, bir defa kendi - Mizi şurâlardan bir sıyıralım. Meğer Meks ile ben baygın ya - tarken, Beker arabayı ormana 20- karak, bizi bırakmış, gidip Frank'ı bulmuş ve yolumuzun iyi bir yol olduğunu söylemiş. Frank bizi bul - duğu zaman, yolun üzerine koca bir ağacın devrilmiş olduğunu gör- Müştü. Kardeşim yerinden atlıyarak, dev- rilen ağacı kenara çekip arabaya yol açmıya uğraşırken, ormanda pusu kurmuş olan polis çemberi birden- bire etrafımızda daralıverdi, Peyda olan adamlar tabancala - rını bize doğru çevirmişlerdi: — Jenings, teslim ol! yoksa... Bir kişiye karşı on kişilik kuv « vette idiler. Böyle bir muvaffakı - yete erebilmek için karşımızdaki Eski devirlerde bilhassa Yunanis- tanın ehemmiyet verdiği sporcu tiplerden biri kafile o gün bu suretle olimpiyat o- yunlarını açmış bulunurdu. Bu me- rasimde Isparta kralları behemehal bulunurdu. Olimpiyatları idare e- decek olan ve isimlerine Hellano - dices denilen memurlar, ertesi günü yapılacak müsabakayı hazırlarlar - dı. Bu müsabakalara gireceklerin, Yunanlı olması ve hür bulunması şerttı. Müsabakaya girecekler, bi- rinci gün dürüst hareket edecekle- rine ve dost kalacaklarına Zeus ö- nünde yemin etmeleri şarttı. Ertesi günü şafak söktükten son- ra seyirciler yarış sahasının etra - tında meyilli satıhlarda kendilerine ayrılmış yerlerde otururlardı. Bu- rası kırk bi? kişi alabiliyardu. Se- yircilerin hepsli erkekti. Kadınlar buraya giremez, girenleri de cezaen tdam olunurdu. Güneş doğarken, üzün — borular çalar, müsabıkların âlâyı maydana girerdi. Erguvani kaftanlar giymiş bükimler, sahanın nihayotindek! şerlerine geçtikten sonra yarış başlardı. (Stade) Stad denilen ya- rış yeri 211 metre uzunluğunda ve 82 metre genişliğinde müstatli şek- Tinde idi. Müsabıklar bir kaç ça- dır içinde soyunur ve hazırlanırlar- di Evvelâ koşular başlardı Üç ko- şu vardı: 1 — Stadı bir ücündan öbür ucu- na kadar bir defa koşmak. Bu, za- manımızın sür'at koşularına ben- zerdi Seri olurdu. adamlara iki sene âzim gelmişti, Beni Rok Aysland'daki - tran soy - gunculuğundan dolayı suçlu tattu- Jar Mahkeme hakkımda mahkün yet beni iim yere gönderdiler. Ohyo hapis- BÜYÜK KAFESİN İÇİNDE Hapishanede insanlar tabiata hiç de uymıyan bir hayat yaşarlar. Muhkümlar domuz ahırlarında bes- lenirmiş gıbi beslenirler, Keşke yi- ve öyle olsa... Hepsini havasız büce relere kapatırlar, Dışarıda yaşıyan fAnsanlarla normal her türlü müna- gebetleri kesilir. Mahkümu insan- hıktan çıkarmak için tatbik edilen üsüller biç bir havsalaya sığmaz. Dışarıda sakin hayatlarını yaşıyan bir erkekle bir kadının bütün bun- lardan bir milimetrenin binde biri kadar fikirleri yoktur. Serbest dağ ve kır hayatına alhışmış bir adam, bu hapishanenin kapısından içeriye mektir, (Devamı _vır) 2 — Stadı bir ucundan öbür ucu- na ve öbür ucundan tekrar başlan- ip gelmek. Bu da bir sü- rat su idi, 8 tadı, 12 defa dönmek. Bu- bugünkü tahminle 14,5 kilometre mesafe katetmek demekti. Bu bir mukavemet koşusu idi, Koşanların yolu ince kumla de- vam ederdi ki, bu yolda koşmak çok güç ve yorucu idi. Şimdiki gibi çi- vili ayakkabı giyilmezdi. Koşudan sonra güreşe sıra gelir- di. Zeytin yağla yağlanmış iki pebs livan ortaya çıkardı, şimdiki ala- turkada olduğu gibi yalnız belden, enseden tutarak değil, hasmın o - muzuna sıçramak, bacaklarını ya- kalıyarak düşürmek, velhasıl has- minı yere düşürmek için her çare- ye baş vurulurdu. Ylire düşürülen rakibin sırtı üç defa tamamen ye- re getirilmek lâzımdı. Gerek koşu ve gerek güreşlerin galipleri son günde yapılacak tas- fiye maçına kalırlardı. Bundan son- ra (Ceste) denilen bir nevi boks başlardı. Oyuna girenler yumruk- Tarını kurşun levhaları ihtiva eden kayışla sararlar ve müşabakaya başlarlardı, Müsabaka; bir tarafın yıkılıp me> calsiz kalmasile, yahut mağlübi - yeti kabulile biterdi. Bu müsaba- ka çok heyecanlı ve çetin olur, dö- #üşenlerin yüzü çarşamba paza » rına döner, kulakları yırtılır, bure nu ezilir, her tarafı kanardı. Beyi (1)'inci Hükimliğinden: Mehmet Hayri, Cemile, Asım ve sairenin müştereken mutasarrıf öl- duklağı Galata Perşembe - pazarı Vayvoda caddesinde eski maklup 138, 19, 54, 56, 58 Ve yeni 64 ilâ To, umaralarile mu- Takkam altında üç dükkân ve sokak i Mmüştemil kırk beş bin üç yüz lira muhammen kıy » metli Bereket H. nın tamamı şayu- ün izalesi için açık arttırmaya koe nulduğundan 19/7/937 pazartesi sat 15 ten 18 ya kadar Beyoğlu S. Mahkemesi başkfitipliğince müza « yede ile salılacaktır. Artüırma bedeli muhammen be- delinin yüzde yetmiş beşini bulur- sa o gün ihale edilecektir. Bulmadı- ği takdirde 15 inci gününe gelen. 8/8/97 salı saat 15 ten 16 ya kadar ieta olunacak ve en çok arttırana ihale ediletektir. 1 — Gayri menkulün evsafı mah- keme başkâtibi nezdindeki 937/24 No. lı dosyada yazılı olduğundan anlamak istiyenler orada okuyabi- lirler. 2 — İhaleye kâdar birikmiş ma- liye, Belediye vergileri, vakıf icane- si, dellâliye ve yirm! senelik vakıf taviz bedeli müşteriye aittir. 3 — Arttırmaya girmek istiyen- ter muhammen bedelinin ©t 7,5 niş- betinde teminat akçesi ve ulusal bir bankanın teminat mektubunu getirmeleri şarttır, 4 — Arttırma bedeli ihaleden iti baren yedi gün içinde mahkeme ka- sasına yatırılır. Aksi takdirde ihale bozularak farkı fiat zarar ve ziyay, ve faiz bilâ hüküm kendisinden a- hnacaktır. 5 — (2004) No, lı İcra ve iflâs kanununun (126) cı maddesine tev- fikan gayri menkul üzerindeki ipo- tek sahibi slacaklılar ile diğer sla- cokhlar gayri menkul üzerindeki haklarımı hususile faiz ve masarife dâir olan iddialarını ispat için ilân gününden itibaren yirmi gün için- de evrakı müsbitelerile birlikte sa- Sulh Hukuk tış memuruna mürscaat etmelidir. Aksi takdirde hakları tapu kütüğü ile sabit olmuyanlar satış parasının banesinde yerde aslmaştır. Fuzla malümat al- mak istiyenlerin 937/24 — sayısile Başkâtipliğe mu: senatleri ilân olu- nur. (937/24).

Bu sayıdan diğer sayfalar: