25 Haziran 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

25 Haziran 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TU N 4-SONTELGRAF -— SS ONTECOR'A 25 Haziran 1937 Macar tahtına geçmek isteyen Habıs- | burglara ümit kapıları kapanıyor mu ? acaristan tahtı yeniden bir me« sele mi oluyor? Umumi Harpten sonra Habsburg | Saltanatı nihayet bulunca Avus - turya İmparatorluğu ile beraber Macar Krallığı da tarihe " karıştı. Yirmi şeney caristanda hükümdarlık makamı Nsip Amiral Horti tarafından işgal edilmektedir. Habsburg hanedanının bugün en bBöyük va sayılan Arşidük Ot- tonun vakit vakit Avusturya tah- ftına, vakit vakit Macaristan kral- lığına geleceği söylenir, durur. Ge- çen gün Arşidükün akrabasından diğler bir arşidükün Macaristan tah- tinâ geçmek için faaliyete girişece- ğinden bahsediliyordu. Bunlar şimdiki halde rivayetten ibaret kalıyor. | Budapeşteden alınan yeni malü- | matı Sön Tetgraf okuyucularına bil- direceğiz. Bugün Arşidük Otto'nun | veyahut yine Habsburglardan baş- | ka bir arşıdükün Macar tahtına göçmesinden değil, Macar hükümet naibi olan Amiralın hukukunu nasıl Benişletileceğinden bahsedilmekte- dir, Macar teşkilâtı esasiye kanu- nunda yeni yapılacak tadilâta gü- re Âmiral Hortinin nüfuz ve 54 yeti çok artmakta, mevkli büsbü - tün kuvvetlenmektedir. deta bir kral olacak demektir. Ma- | car Naibi hükümeti vefat ettiği za- man yerine gelecek olan devlet re- isini şimdiden intihap etmek salâ- hiyetine malik olacaktır. Şöyle ki, üç namzetten birini intihap edecek, fakat bunu mahrem tutlacağı için Amiralın yerine gelmek üzere seç- tiği devlet reisinin kim olacağı an- âhi- Amiral â- | Edebi Roman No: 37 | &öre şimdiden mevcul idare şek - Arşidük —| Ot dö | Habsburg cak onun vefatından sonra anlaşı- labilecektir. Ve bu,devlet raisliği üç Namzetlen birinin parlâmento ta- rafından intihabile - olacaktır. Bu intihap da verilen malümata göre, bütün parlâmentonun iştirakile de- ğil, parlâmentonun bir kısım azası- mnan Teyile olacaktır. Yeni teklif edileti bu tadilâta se- bep ne olduğuna gelince: Taymis gazetesi bunun için bir iki lane ha- rici, daha doğrusu büsbütün harict sebepler görmektedir: Evvelâ A - vusturya köylerinde Habsburglara karğı yeniden bir muhabbet beslene miye başladığı farzedilmektedir. A- miral Horti, bu muhabbet ve taraf- tarliğin bif gün daha ziyade arta- rak Avusturyadan Macarislana da girmesi ihtimalini düşünmektedir. Zaten Macaristanda Habsburglara taraftar olanlar vardır. O zaâaman bunlar kuvvet bulmuş olacaktır. Sonra Macar faşistileri vardır ki, bunlar yeşil gömleklerile haç ve ok işaretlerile halk arasında propa « ganda yapıyorlardı. Gerçi bu pro- pagandalara nihayet verilmiş ise de Macar faşistleri fırsat buldukça kendilerini göstermekten geri ka- Tacak değillerdir. İşte Amiral Hor- ti her iki türlü propagandaya da, ister eski Habsburgları Macar tah- kina getirmek, ister faşistlik yap- mak olsun, kat'i surette nihayet ver- mek için, istikbali düşünerek ona Hini kuvvetlendirmek istemiştir, Lâkin bu hususta en ziyade faa- Diyet gösteren şimdiki Daranyi ka- binesi olmuştur. Eski Macar kabi- nesinin reisi olup vefat eden ge- Heral Gömböş yalnız orta sınıf halk Zekeriyya Sofrası Yazan: AKA Gündüz — —— Çok içmemeğe son derece dik- kat et! Anladı. O da yalandan masayı filân göstererek fısıldadı: — Farkındayım. Bana musallat | olan kadınlar boyuna içirmeğe ça- | Tışıyotlar, Bu akşamki Zekeriyya sofrası bu sofraların hem en parlağı, hem en büam başkası idi. Ne seccade, ne na- maz bezi, ne Kem selâa levhası, ne ilâhici kadınlar.. Hiç birisi yok. Kırk türlü küru yemişin yerine, soksen türlü alafrarga meze, İyi su sürahilerinin yerine şampanya, şâ- rap, viski, liköy ve., ve rakı şişe » leri... Herkesin mumunda da bir baş - kalık vardı. Bildiğimiz İsperme - çet mumlarının yerine kalın, fa - yanstan yapılmış mum taklitleri, İ Fitil yerine de birer küçük ve kır« mızi ampuül oturtulmuş. Tavan « dan sofranın ortasına sarkan bü - yük avizenin ampulleri de kırmızı, Herkes kendi şamdanının dibinde- ki butona basınca mumunu yaka » cak. Bir kadın gülerek sordu: — Bu mumlar, şehrim - elektrik santralı yıkılmadıkça sönmiyecek Bgaliba? Prenses kahkahalı; — Hayır, dedi. Bu mumların tel- leri santrala değil, gönüllere bağ- hdır. Sönecekleri zamanı - bilirler. Kadınlar kadınların, kadınlar er- keklerin, erkekler — kadınların, ve erkekler erkeklerin kadehlerini dol- durdular. — Doldurulan kadehler | hep birden havaya kaldırıldı ve hep bir ağızdan, prensesin cümleti üç kere tekrarlandı: tarafından müzaharet — görürdü. Bunlar da şehirliler, memurlar gi- | biydi. Şimdiki başvekil ise, arka- sında hem köylüleri, hem asılza- deleri bulmaktadır. Macar köylü. leri bugün bu hükümete taraftar bulunmaktadır. mahsul çok iyi olduğu için köylü- Hele geçen sene » malını da iyi fi- Ü nün yüzü gülm atla satınca büsbütün neş'esi mıştır. Lâkin istikbali kim temin e- debilir? diyorlar. Mahsul yirfe fe- nalaşır, köylü aradığı fialı bula - mıyarak bir çok zararlara gitebi- lir. O zaman köylünün neş'esi ka- 'am bu çar, Hoşnutsuzluk başlar. sırada çeşil çeşit da gelir, işe karışırlar. propagandacılar Yeni hükümet, Intihap usulünü de yenileştirmiştir. Gizli surette rey vermek yalnız şehirlere münhasır- dU Halbuki şimdi köyler de me- buslarını, reylerini hiç belli etme- den gizlice vererek seçebilecekler. dir, Onun için istikbali düşünmek Tüzümu daha ziyade kendin! göste- tiyor: Yarın mahsul fena olur; köylünün ! mneşesi kaçarsa türlü türlü propagan- dacıların faaliyeti neticest olarak | reyini kimseye belli etmeden baş- | ka taraflara verirse ne olacak? İşte bütün Macaristanda -şehirde ol - duğu gibi köylerde de- intihabat böyle gizli bir sürette yapılacağı Amiral Horti ile Başvekil Daranyi şimdiden bir takım tedbirler alarak, Macaristan devleti. reisliğine geçecek olanları düşünüyorlar Üç namzetten birini Amiral Horti seçecek, fakatbunu son derece mahrem tutacaktır Macarlar milli bir cepheden yürüyerek her türlü propagandaların önüne geçmek için devlet reisinin nüfuz ve salâhiyetini artırmaktan başka çare bulamıyorlar için bir gün parlâmentonun nasıl meb'uslardan toplanacağını şimdi- den kestirmek de mümkün değil - | dir. Bun fuz ve salâhiyeti arttırılmıştır. E- karşı devlet reisinin nü- | ğer parlâmertoda milli Macar men- faatlerine uygun gelmiyen bir ce- reyan baş gösterirse devlet relsi nu durdurabilecek midir; diyorlar. Bugünkü hükümet, az, surette milli anı kuvvetlendirmiye çalışıyor. İşlte gerek A: l Horti ve gerek Bay Dsrânyi el ele vererek isi balir hazırlıyacağı ihtimallere ka: şı tedbir almaktadırlar. Eğer bu - gün Macaristanı meşgül eden iktı- sadi bir takım zorluklar da orta » dan kalkabilirse istikbal parlak gö- rünmektedir. Bir gön Amiral Hortiden sonra kim gelecek? Tabil bunu şimdiden kestirmek mümkün değildir. Ami- ral Horti acaba Macaristandaki ile- Ti gelen devlet adamlarından han- gisini kendi mevkiine lâyık görü- yor” Bu da soh derece mahrem tu- tulmaktadır. Görülüyor ki, Macaristanda Habs- burgların tekrar gelörek tahta geç- meleri için Çakişanların faaliyeti bu gidişle akim kulacaktır. İstikbali kimse' bilemezse de Amiral Horti- nin aldığı tedbirler bu ihtimallere karşı gelmek içindir. Arşidük Otto'nun taraftarları a- l eaba bundan me'yus olacaklar mı?.. Macar tahtı İçin lem? geçenlerden Dük dö Vindsor ve refikası — Şela hoyetred! Bunun (Şehvet hayattır) mana- sına geldiğini bilmiyen Mustafa da tekrarladı. Acemilik göstermemek ve kaba görünmemek için her şeye dikkat ediyordu. Bununla beraber çok üzüntü içinde olduğunu da ka- çamakla bana bakan gözlerinden anlıyordum. Herkes mumunu yaktı ve kadeh- ler tekrar dolduruldu. Şevalefin ilk ve ikinci kadehini ben doldur « dum. Çok teşekkür etti ve prenses karşıdan gelip yanağımı öptü. Ras Feddan bize bakmadan gülümsü - yordu. Bu orangotan yapılı kalıbın için. de ne ter temiz bir inşan kalbi vaf dı. Herkes başkaları için birden bi- re hüküm vermemeli. Bir aralık Ras Feddan kayboldu. Beş an dakika sonra geldi. Şeva- Tefle benim arama girdi. Viski şi- şesini bir eline, kadehi öbür eline aldı, bana manalı manalı bakarak ve tane tane söyledi: — İçki neşenin motörüdür. Be « nim motörüm hazır, Emredince he- men hareket edebilirim. Bundan motörü hazırlattığını an- ladım. Ben de elime bir şişe ve bir kâdeh aldım: —Benim de neş'e motörüm ha » zır! De Şevalef gülerek: — Beni bırakmayınız, dedi. Ben de geliyorum. Üç kadeh çarpışıp çınladı. Ben yarım yudum, Ras Feddan bir yu- dum içtik, ve Şeyalef bütün kade- hi yuvarladı. Karşı salondan bir caz sesi geldi. Benden ve Mustafadan başka her» kes birer uzun (Ooof!) çekerek hay- retlel alkışladılar, Prenses hemen izah etti: — Dostlarım için İstanbulun en iyi takımımı getirttim, Fakat ora- da çalacak ve bizi görmiyecek. Bu yeni bir biçim haremdir. Bu ha - remde olanı biteni başkaları göre- mezler. — Buradaki sultanlarımla prenslerim istedikleri gibi eğlene » bilirler. — Hurra! r H ani eskiden ninelerimiz masal anlatırken, Leblebici Güzeli diye ballandıra hikâyelerini anlatırlardı ya... Şimdi de İstanbulur iş mahafili arasında (Daktilo Güzeli) deyince ağızlar açılıyor, gözler süzülüyor, biraz ihtiyar olup sinirlerine hâ- kim olamıyanlarin — ağızlarından salyaları akıyor. Avukatların, — komisyoncuların, gümrük” teilâllarının, adliyede iİşi olup ayak üstü köşe başında bir daktilo arıyanların, velhasıl yedi- yen yetmi müslim, herkesin ağzında son gün- var: lerde yalmız bi — Daktilo güzeli,.. Nedir? dir? Nereden Beldi? Nerede oturuyor? - Allesi soran, soruşturan yok. — Daktile güzeli.. Derdemez Eminönüne gelen yö- lunu çevirerek doğruca Yenicami meydanına uğrayor. Uzaktan (Dak- tilo Güzelini) gözle bir ziyaret e- dip işine gidiyor. Gözle diyorum. Çünkü onun Ye- nicamide eski elbiseciler arasında bir köşeyo sıkışmış ufacık dükkâ- nı önünde oturacak değil, ayakta duracak bile yer yok, Zavallı kuzcağız, hele sıcak gün- lerde bazan 6 kadar bunalıyor ki: — Allah aşkına, biraz açılın., ne- fes alayım.. Demek mecburiyetinde kalıyor. Akşam evine girip bu hali anası- na, babasına anlatınca daha tecrü- beli olan ebeveyn: — Tabli kızım.. Müşteri bu.. Ko- vulmaz ki., Cenabıhak rızka âlem- dir. Diyorlar, Kız da memnun olu- yor. ... Kamisyoncu Açıkgözoğlunun kâ- tibi Yapışkan oğullarından Hasan, hakikaten soyadının tam eri idi. Her işde, öyle yapışkandı ki. akşam Beyoğlunda bir arkadaş görünce: — Bir tek rakı ısmarla.. diye bir kere yapıştı mı, hele hoşuna giden bir hatun kişi buldu da bir kere pe- şine takıldı mı? muradına ermeden ayrılmazdı. Arkadaşları Yapışkanoğlunun so- yadım (Yapışkaner) e çevirdiler ve hattâ geçen yıl böylece de tes- cil ettirdiler. Kadehler kalktı, kadehler çın - ladı, kadehler boşaldı. Ve öpüş ses- leri kızıl salonun içinde benek be- nek izler bıraktı. Mustafa yanaklarındaki beş allı kırmızı dudak izlerinden daha çok kızardı. Ben arkamı sofraya dön - düğüm için sarardığımı kimse gör- medi. Fettahın iki koltuğunun al- tında iki kadın başi vardı. Madam Culya çifte telli oynadı. Ve Peruzdan, Şamramdan daha profesyonel göbek attı. O kadar çok alkışlandı ki, bir erkek onu kol- ları arasına alarak kaldırdı ve et- rafta dolaştırdıktan sonra karnını öpüp yere bıraktı. Arkamdan uzanan bir erkek eli kolumu öyle bir sıkış sıktı ki ca- nım acıdı, hemen tokatlamak için döndüm, Karşımdaki Mustafa idi: — Bu kadar itaat yetişmez mi Maviş? Dedi. Sesinde acılık ve hid- det vardı. — Ne itaati? dedim. — Sana ettiğim itaat. Bu sefer dııtnhmidinledıbuııdmıi— delim: — HIKAYE - Yazan Daktilo Helvacı Güzeli, | gözoğlunun yazıhanesindet Şekerci Güzeli, Muhallebici Güzeli, | ballandıra | * kadar müslim, gayri | | er; daktılo güzelini görünce kimdir? | | dırdı. Fakat Yapışkanee göytt Cemal Baki üzeli ae n açI çıki (Yapışkaner) Galatadaki rak Eminönünde Bahar C ) lunun yazıhanesine on İfa patet maaşla kâtip olduğu ilk gü? nu Bahar Cingözoğlu: — Bizim daktilo makinemiz s İşin düşerse, sakın Yenici kaltağa gitme. İşimiz geç k*'“;“ı Demişti. Fakat Yapışkaner ni ifade ettiği mânayı öğleden # gümrükte muayene memu: ları gösterirken öğrendi: — Meşhur bir daktilo güzeli 3 müş. Kimseye metelik vermi” müş.. SÜ Malları muayene ettirir etti Yenicamide soluğu slan Yıı:': . sın düşüp bayılacak! — Aman iarabbi. Ond güzel $i dındı. O gözler, o kaşlar, © VON bos. o eller, o parmaklar. — ö İnsan bunu görür de nasıl den çıkmaz. Hele Yapışkaner bekâr olursa.. ... h Fakat iş başında çok ciddi, ”» tince de doğruca evine ıiö"v, tiloyu, baştan çıkarmak hef yiğidin haddi değildi. a Tabil bütün yapışkanlığın 1 men Yapışkaner de muva! kel mayınca, günlerce, hınıl”?w nazlık düşütmiye başladı. NihSE) Edisonun keşfi gibi bir keşifit © lundu.. d Erkenden traş oldu. En yeni selerini giydi. Doğruca Yeni daktilo güzelinin dükkânınâ Daktijlo güzeli de yeni parlak renkli mantosunu 9'“"* yordu. — Aman küçük bayan, ı"'"’] zın.. İlk müşteriyim.. Uğur! iyidir, inşallah. — Hayırlısı. Daktilo hemen makine bı!“'"î turdu. Yapışkaner, söylemiyi daktilo güzeli de yazmıya d e— Aşığım.. zelim.. Güzellerin güzeli, dilPt rin dilberi, daktiloların gü?tl! Kız, bu sözleri işitince başın! j .| atım.. ruhUM” di: — Lütfen yazınız. diye _"4 verdi. Vazifeniz yazmak deği! Kız, büyülenmiş gibi başifi nüne eğdi. Takır takır yazmıyA ladı. (Devamı 6 ıncı ı'!İ'*’ — Çok rica ederim, biraz d:n sabret. Sonra herşeyi sana söy yeceğim. — Öyleyse yanında kalayiP" — Sen bilirsin. ue — Senden uzaklaşınca çei oluyorum. hat — Rahatsız olmuyorsun sız ediyorlar, — Ayni şey. Bu nasıl böyle? Kuşdilinde, KalpakS'' ya: şında, Direkler arasında €© dına söz atar, Burada K keğe tecavüz ediyorlar. — Rica ederim Muştafâı birak, hele şuradan bir "'"’j İım. Sana her şeyi söylüyecek”” özür dileyeceğim. ve Şevalef aramıza Ei’d k Mustafayı benden ay! dans teklif etti. — - — Müalesef dans ııdzıll"" — Ayağınız mı ağrıy0f Dans bilmediğimi söyli Sadece: a — Evet, dedim. Sol ayâB — — çen gün biraz ım:ıun?m"

Bu sayıdan diğer sayfalar: