8 Nisan 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

8 Nisan 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Mağaza Hırsızları İSTEDİKLERİ EŞYAYI PARA î — VERMEDEN ALABİLİYORLAR! Büyük dikkatlere rağmen bir- müessesenin bu farelere kap- | tırdığı eşyanın kıymeti nedir? | — BAYAN. KASAYA UĞRADINIZ MI? Yazan: Bedi GÜNDÜZ Saat dörtle beş arası, Mağazala - v 5 SAA | - A kalabalık zamanı, Arı kova. X"Xİ&— | undan farkı yok satıcılar meşgul. N | ç Pilar açılıyor, kapanıyor. Yüzler- Müşteri giriyor, bir 6 kadar da gıkıyor. Sadece, kısa yoldan Tepeba- - $ Haa geçmek istiyenler, hususile Yoğmurlu günlerde, bir şey alma - © e ıd:'ıî;ı:;un geçmesini bekliyen- Bu kalabalık arasında bin güçlük- ü !gı_l açan bir madam kapıdan geç- ;kncı: âdım daha, yaya kaldırımına b Ş,WI _';—!,Bir Taemur, nezaketle eği-'yorlar. Zavallı kız! Bir şey beğen -|ları şeyleri € BTARR SA ei îiımşk. satmak :çin çırpınıyor, d;ı—l' irlaz, Bu gibileri yakalamak biraz 3 keema d A T döküyor. Rı'ı ardan topları indi-| güçtü Z l Nğo Birdez vi İziyor. Beyhude! Müşteriler, istedik- aza sahibleri bunlara karçı da Edamt'i B lerini bulamadıklarını söylüyorlar, çare bulmuşlardır. Fa! ğ ayır, mösyi ayrılıyorlar. Evet, madam... - Eminim, bir| 3 VY unuttunuz... Yemek zamanı yaklaşıyor. Satıcı| Kadın bozülüyor, çehresi sarari.| Z, topları, kuponları birer birer Yor. Aksini iddia etmek beyhude |) ©tlerine koymıya başlıyor. Kupon- Geri dönüyor, memuru takib edi- Tardan biri eksik... Şimdi ne yapa Yor, kasaya gidiyor. İcak? Direktöre ne cevab verecek?... Satın aldıkları şeylerin parasını| Çehresi kızarıyor, gözlerinden ves-| çıkmak istiyonlerin he -|lar dökülmiye başlıyor. O « — ASSS _ııdgg,'.’gdmız DN VA j || e verirler, kaçı- lerini yakalamak güçleşir.. Dediler. Bu gibi hırsızlardan tu - tulanların evlerinde yapılan araş- tırmalarda binletce liralık çalınmış | €şya bulunduğu çok defalar görül -| müş, işitilmiştir. Sakın, evlerinize, apartımanları - nıza gelen ucuz mal satmak istiyen: lere aldanmmayınız, tar niz. Zira çalinmış mali almak da! mes'uliyeti mucibdir. Hiç olmazsa mahkemeye gidip gelmekten kur' muş olursunuz. DOLAP MI, KARIN Mi? Mağaza hırs dan ibaret değildir. İçlerinde bir çok da erkekler vardır. Bir gün, (.) mağazasına uzun| kostüm alacağını söyler. K (Devamı yedinci sahifemizde) :;nm!lıep.—.ı 'bu muameleye uğrar. İti-| memurlardan birisi yanına yaklaşı- Yago Daz #imeden, sesini çıkarmadan pa-| yor: YA verenler, yakayı kurtarırlar. | — Üzülme diyor. Kapıdan çıkar- Bazan'da kâdın itiraz eder. İş bü-İken yakalandı... Bıüp:ı;se ükseder. Rezalet çıkar...| YEŞİL ŞAPKALI MADA M SŞ îıı— !mqşıalm.-dn her gün yüz, Şapka kısmı. Satıcı bir müşteri i k ufak tefek çalınır.| ile meşgul. Tezgâhın öbür tarafında Mühim bir yekü ıdınin üm bir yekün tutar, Bunun için bir ka l ğını gö Car. Bilhassa girip çıkaân müıle!llcr'ıl d için hususi memurları var-| " Buna rağmen önünü alamazlar.| — Biraz müsaade ediniz, madam... |layan Jakob Franken Şimdi geliyorum... sonra üç yüz milyon franklık mü- Bi Beki, bökk. . ikınız. | cevhera M.Dıkhı ediniz, madamlar. Kuç:ık*vnkunf%ıxpoh AA SN Z Mendil dantelâ | * tü tadili, bir dantelâ parçasını| Cevabını veriyor, şapkaları alıp Miza koymak, şemsiyenizin içe-| bukmıya devam ediyor. Satıı: atıvermek size kolay gibi ge- Köşede ayna ver, madı ni zanne-| Bakınız... n 3 ç bunu yapayım — Diyor, ve müşte c :ııîı(_'ı_ıvku tıpkı örümcek a-/oluyor. Az ci ır:î:ıî.kgzıîî:ıı ulan bir sinek gibi tuzağa| yeşil renkli bir şapkayı da beraber, götürdüğünü görüyor, hemen me - » murlara haber veriliyor, — Kapıdan çıkanlar tarassud ediliyor. Mağazada, mağazadan çıkanların | arasında bir çok yeşil şapaklı kadın- lar var. Fakat, üzerlrindeki manto, satıcının şeklini tarif ettiği manto- ya benzemiyor. Kapıdaki memur, | bunlardan birisine: Tisine lir, ki, Bina tuf Mmemurlarıdır, Vazifeleri de Mmüşterileri tarassud etmektir. Sonra, büyük mağazalardı yetlerde, duvarlar arkasında, kükülk bir delikten müşterileri göztliyenler de vardır. Her halde bunlardı — Madatn... n an bi-| Di Tisi sizi görecektir. Ve kapıdan çı - ü:ıyeeek"r oluyor, kadın hiddetle|kıralı) unvanını ı.lmıı:h d en nezaketle: ğ Geçen sene nisanın 9 unda, Rus- — Kasaya uğradınız mı, madam?.| —— Ne var? Ne istiyorsun?... yaya gitmek üzere Polonya hudu -| Diyecektir. Diyor, Bu sırada, arkasındaki|dundan geçtiği görüldü, Ve © za - Mantonun önü açılıyor. Bir etiket| mandanberi kendisinden bir Börünüyor, Memur: alınamadı. - Bü şapkanıza benziyen bir şap- Wk' kayboldu. Onu soracaktım. Hal - |üstü bırakması, ve ne adamlarına Lİ KUMAŞLAR KISMINDA Size, Beyoğlunun büyük mağa- Zalarından birinde geçen iki vâka anlatayım: Mağazanın ipekli kumaşlar kıs -| Tundaki satıcı kız, iki müşterinin Beldiğisi görür, ayağa kalkar, İpekli | k istiyorlar. Toplar, kupanlar| bir de manto varmış... iyük bir endişeye düşürmüştür, İboylu, göbekli bir müşteri gelir.Bir| ) - Elmas M Birdenbire ortadan kayboldu! danın dostu kral kurşuna mı dizildi? Yoksa.. Sibirya hapishanelerinden birinde saklı mı ? Adi bir elmas tıraşcılığı ile işe baş| Garb cephesinde harb yirmi sene|evvel Ru: —AYAKLARI Yakılan Gelinle S B 3B —SONTELGT VA BİR GECE İÇİNDE DÜNYADA KAÇ TÜRLÜ EVLENME OLUYOR? |AFRIKA VAHŞİLERİ ZİFAF GECELERİNDE NELER YAPIYORLAR Zifaf gecesi!... Cidden nazik bir zzu değil mi?... Bir kadının ha- tında, hatırasını ölünciye kadar taşıdığı gec, hiç şüphesiz, zifaf gece- dir. Bunu ya hasretle, veya hü- yüdeder. upada - yeni evliler, kiliseden çıkınca, veya vapura bi - nerler, yabancı memleketlere di- derler. Bir iki ay yalnız, baş başa kalırlar, buna da (Balayı) derler. akat, bazı yerlerde büsbütün hr. Düğün merasimi bir azab- rer; Bilhasaa, Av- nde, Finlatdiyada bir , Gi BİR HAFTALIK İŞKENCE Etraf örtülü... Gelin ve gü- an çıkıyorlar. Kürklere bürünmüşler, ayaklarılda kırmızı deriden parlak çizmeler tar: Akra- baları, ve davetlileriyle beraber gü- veynin evine gelirler. Gelin; pembe yanaklı, etine döl- gün, güzel bir kız. Güvey, © da öy- le. Boylu boslu, sıhhati yerinde bir delikanlı. Her ikisi de haytlarından memnun görünüyorlar. Ziyafet başlıyor. Sofraya oturu- luyor. Ren kızartması, bol. şarab... Beş telli kitaralar çalıyot. Şarkılar söyleniyor. Gece yarısına doğru da vetliler birer birer gidiyorlar. Yal- nuz, yakın akrabalar kalıyorlar. Vo gelin, güvey için işkence büş- hiyor. Niçin yatağı arasına bir Bu;da;kimin mi, merakta bıralımasmak için he- yiverelim: Kâynananın... bir hafta, kaynana, ge in Evot, Artıle görbest, başa kalırlar... bitmeden « muhacirleri elmaslarını satıyorlardı, Franken, bundan pek çok istif - gelin ndı.ıın:.ı b DUDAKLARA BAL SÜRÜLÜR MÜ? Fenlandiya gibi Litvanya da yeni evlilerin cenneti değildir. Zifaf ge- cesi, gelinle güvey davetlilerle bera- ber gülüp oynadıktan sonra odaları- na girdiler, yalnız kaldılar mı, gü- vey geline: — Zevcelik vazifesinin ne olduğu- nu biliyor musun?... Diye sorar. Gelin hafifçe gülüm- ser, gelin yatağını Üç defa bozar, ya- par. Sonra kocasının ayak kabları- nı çıkarır, ayaklarını yıkar. Ve bun- ları yaparket, ölünciye kadar her gün ayni şeyi tekrar edeceğine ye- minler eder. Daha sonra bir mendil Kralı lerinin altüst olmasına sebebiyet İverdi, Yagoda, Troçki lehine hükümet haziyesinden para çalmakla itham olundu ve geçenlerde kurşuna dizil- di. Sovyet hükümeti, Prankenle mü nasebatta bulunanlardan, kendisini himaye edenlerden - şüpheleniyor - du. Franken geçen nisanda dostları - nıh vesayesine rağmen, yanında bir çok para olduğu halde Moskovaya İve gözleri bağlı yatar. İile gözlerini bağlar. O gece, yalnız/cağızı ağacın birine sıkıca bağlar. Ateşle temizleme ameliyesi başlar, Ertesi gün sabahleyin geline bir| “Güvey, eline bir kamçı alır; müs- kutu bal getirirler. Üzerinden bir| > T YEE aÜ sürer, eonra Tekbeİ zevcesine / vurmıya başlar. Ka Dya klanına Büren, ae Âğet yerini vulsua Giye hafite vür d zi eyiniz... Bu sırada davetliler gelirler. Hedi” y par b ei yetinde,. de kuğ yelerini getirirler. O gün de ziyafet- ? t yelerini getirirler. O gün de ziyatet-| y A L nn hüddet di - le, çalgı ile, şarkı söylemekle geçer.| » “VE " L ğ Ve bu, gecenin yarısına kadar sü -| Finİ sikar, bağırmamıya çalışır. Ni- ayet dayanamaz: rer. Ancak misafirler gittikten son-| . CAYanamaz ra odalarına çekilirler, baş başa ka-| — Âman! Yetişir!... Jırlar, Der, Bunun üzerine kabilenin yaş: | İMEKSİKA YERLİLERİNİN ADETİ|li sihirbazları etrafında dolaşmıya, Meksikanin nihayetinde, Yulatan | ORemeyA başlarlar. Bunlardan biri da bir kabile vardır. Bunlar, kadın- $i, gelinin ayakları altına, içinde a ları çok kymetli bir hazine telâkki|teş bulunan toprak bir mangahı tu- | | tar. Zavallının ayakları yanar, ni - hayet bayılır. Bayılınca temizleme ameliyatı tamam olmuş demektir. ederler. Bunun da sebebi, kabile et- keklerinin kadınlardan pek çok faz- la olmasıdır. Binaenaleyh, genç bir z yedi yaşına gelince bir çok talib- |Hemen çözerler, güvey evine görü- İler çıkar. Bunlar, kızın babasına mü |rür, yatırırlar. racaat ederler, bir çok paralar, hedi-| — Artık, vücudü dayaktan, ayakları yeler vüâdederler, On sene sonra dü-| ateşten sızlıyan bu zavallı kızın zi- faf gecesini nasıl hatırlıyacağımı siz tasavvur ediniz... KADINLARIN CENNETİ: MALABAR, Hindistanda, Dekkan yarımadası- nın ucundaki Malabar köyünde ya- nlerinin yapılması için söz alır'- lar. Bu pazarlık bazan haftalarca, ay- |darca sürer, nihayet, kim fazla verir- İse kızı o alır. Düğün eğlenceleri de pek ga - | Jakob Franken ve en ihtiyar kâtibi Jorj (Elmas kıralı) nın işlerini — yüz|p isyada serbestçe dolaşıyorndu. buki kaybolan yalnız şapka değil, |e de dostlarına hiç bir mektup yaz maması, kendisini tanıyanları bü -| giti, - * İribdir: Bir ormanın ortasında topla- Oruda, Y'Ş“*“'üüffzıdğ"f* nırlar. Büyük birateş yakarlar, ko- İ ';'_'p'î'“x cdldi? Öldürü — paman bir dara kızartırlar. Hem mü? yerler, hem de kendilerini bilemiye- Şimdiye kadar Rusyadan alman /( y a L NL N hepsi bir cevab şudür: tarafa sızar, Gelin ve güvey fırsat- *Jakob Franken adlı bir avukat,| (iv <ei #ÖTEY di beli kİ yeaRa Famsen öt de Büs he (2 itifade öderek Kulübelerine çe dudunu geçen bir trende bulundu - Ha nb:îç:lımmlr AMAZON NEHRİ KIYILARINDA versdeki atelyelerinde İşlettikten| Franklen Anvors bankalarındaki | Dünyanın en büyük nehri üzerin- sonra yüksek fiyatlarla Sattı, hemşireleri hayat ve mematına da-|de geçen zifaf geceleri cidden hoş- Bu sırada Gepeonun şefi Yagoda|ir bir haber alabilmek için bir çok|tur. Buralarda, dünyanın en kor- dostluk tesis ve himayesini temin'resmi makamlara baş vuruyorlar, |kunç avcıları yaşarlar. letmeğe muvaffak oldu. Bu sayede| Fakat, bir cevap alamıyorlar, Kabilelerden birine mensup bir Frankenin asüri bankalarındakı| delikanlı evlermek istedi mi, ilk O zamana kadar Amsterdam &l -İservetinin bir kaç yüz milyondan |evvel kızın babasının gönlünü yap- mâas tüccarları ile iş yapân Sovyet -|fazla olduğu' söyleniyor. mak, sonra da ihtiyarları kandırmak ler bunlarla alış verişi kestiler ve| — Ailagi, iki avukat tutmuştur. mmecburiyetindedir. Frank&nle muameleye başladılar. |Bunlar, Anuvers adliyesine müra -| Buna muvaffak oldu mu, genç kı-| caatle Frankenin gaybubeti mesele-| zı, güneş batmadan evvel alıp orma-| kilirler. 'de etti, bir çok elmas topladı, /... -| Açılır, tezgâhin ü mak için teşekkül etmiş hırsız çete;| - Franken, Sovyetlerden bir — çok Esrarengiz bir kayıp .. h,.;..,'f,__ b“:üe“y-gıux. ba-|leri de vardır. Bunlar, yedi sekiz ki- elmas satın almıştı. Rusya elmas pi-| - Franken, mühim bir iş adamı ol-|sinin aydınlatılmasını taleb etmiş -(V2 götürür, — türlü beğenemi-| şi birden mağazaya girerler, çaldık-| yasasını eline almıştı, muştu Fakat, Yagodanın tevkifi iş-İlerdir. Güvey, iki şahid huzurunda, kız- şıyan yerliler çok hoş adamlardır. Kanunları, kadınların lehinedir. İz- divac müsaadesini, belediye reisi değil, kabilenin kâhini verir. Gelin ve güvey, merasimden son- ra evlerine gelirler. Güvey gelinin arkasında yürür. Zifaf gecesi mut- laka gelinin evinde geçer. Güvey, bir kaç gün sonra, isterse karısımı a- hr, kendi evine götürür. Kadın, gündüzleri serbesttir. İs- tediği yere gider, istediği gibi ge- zer, Kocası karışmaz, karışamaz. Kadım, geceleri mutlak evde bulü:- nur, Çocuklarını büyütür. Kocasiyle beraber çalışır... Son Telgraf servlsl Sağlık Tafsilât bekleyiniz

Bu sayıdan diğer sayfalar: