9 Mayıs 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

9 Mayıs 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

y | '_I'»ı:'ğz":nfı veiktibas —a A Mahfuzdur: Rohle böyle evham uyandı- Kati Orladan kaldırır de. * kuşku istemem: # S Su gemi yoluna devam ' —:' hakkı vardı... Şimdi lq__s“'vrının 10 mi Bayy e bülünüyor, — uzakta, B k%""ll—k, sahile muvazi kapta, Vardiyanın görüp de ğ 'a haber verdiği düş. dü Va '“'*— hava değiştirmek Ş Üstüne çıkmış duruyor- l ka - B su Helbruck tarafından torpillenen 2 Ti ğ— T Şiri İ l' 7 P f ile ayni irtifada de. küle tünde — acayib %::_"Wnde durulmaz balık Wt bir k'ç.'._"_*"lııııın bu tahtelbah- Ki #ü marka okunüyor- h | b.,"“'.::,&'_f_î" Boğaza girmeğe z“— li donanmasıntn | hümayun» ların -| x;:—_lm-m süvari hhf v Helbahir altı . snd! Bir yıldız (Dördüncü sayfadan devam) K':—.___m"' güzel bir mayıs| yordu. Bütün fevkalâdeliğini | Sonra sinemaya intisab etti. Moş- memleketinin| bütün dünyanın takdirini k.'lu!llllw tlandın da - (Kugu kuşunun ölümü) filmini çe , geride bırak- — O vakittenberi şöhreti eşil bakışlı genç Hükümdarların bile tebrikine maz. yumuk kedi salonu, . müsabakalarda — kazandığı laşmalarını andıran yüzden fazla gümüs kupa ile dolu- Sorguçlu dalgalarında | *Sonya» nın antrenörü ve mena- fam manasile dalga ge. Jeri babasıdır. Sinema - şirketlerile Y Bi ÇAT denizin yi t teknenliiN yüzüne yakın, Büvertenin ucunda da he izce geçerek Çanak. Meyyallyr BeYİ torpilliyen, batı. | .,_— henneme çeviren giz. & vardiyası «Sevint vaffak olmuştu. Harikalar gösteri. dalmış; ufku gö - hur Rus balet artisti (Krasvina) ile, n kıyılarında -| Virdi. “| büyüdü. | tnginin birbirini har oldu.(Oslo) daki evinin büyük birbirile çarpışan dur. mukaveleleri o akteder, o imzal; ltında Mer- ya şampiyonluğu kazandı. Şimdi ar- . Bir ucun. | tık yorulduğunu, daha doğrusu mu- *V fırtınalarının estiği, | Vaffakiyet kazanmaktan bıktığını, an her teh -İsporla meşgul olmıyacağını söylü.| *kutturduğu bir mu-| yor, gülüyor: Çanakkale sırtları -| — Artık ihtiyarladım!... Tüdafaa sahneleri bu -| Diyor. Yirmi yaşında - ihtiyarı...| vı.,:f'“'" Marmara fet - Şüphesiz alay ediyor, Deş'e, sıhhat, his ve, Donya, Holivuda gider gitmez li yötetlerini — yaşıyordu. (kar fırtınaları) filimini çevirmişti. fatlı saatteki var -| Onu buzlar üzerinde — oynarken sesinin tok| görenler, beyaz kanadlı bir mele - f ralay Remzi, Şükrü, komodor başkâtibi İhsan, batan gemi kaptanları, eski armatörler. Ve bugüne kadar gizli kalan vesikalar - Zörü mü geliyor?... i kıı,,,ı söyle yen iç vardiya Tomlastner deli gibi /| mi'nuş, soluğu süvari kamarasında almıstı: «Bandırma» ve «Gib numaralarla Baoğaza giden bir kıt'a vapura binmeden evvel. Yukarıda: Denizde - kaybolan süvari yüzbaşısı Emin, Aşağıda: Kaybolan topçu ... erlerinden Salihlili . SİNEMA İsolunduğu zaman babasını göste -| OA ,|meraktan kendini yedi, bitirdi, ve o KANAYA (Dördüncü sayfadan devam) — Demek on altı gün var. On al-| tı gün sonra mahkemeye damlarım. | — Saatini unutma, — Saat kullanmak adetim değil- dir. — Mahkemenin saatini. — Onu biliyorum, Öğleden evvel gider beklerim. Mübaşir kahvesini içip gittikten sonra, Moloz Abdi, tekrar düşün - velere dalmıştı. Onu, ne diye, neye şahid çağırıyorlardı? Hangi vak'a- ya şahid olmuştu? Hangi sağzı ka- ras, bir «fit» yumurtlamıştı? Moloz, şahidlik için, bir yere skünye» verdiğini hatırlamıyordu. Mahkeme gününe kadar — Moloz, gün mahkemeye, öğleden evvel git. ti, koridorlarda gezinmeğe başla - dı. Bir kaç saat sonra, iki jandarma | arasında, eski arkadaşlarından Vi-| dala Hasan, elleri kelepçeli olarak gelmişti. | Moloz, birden - hatırladı; - vidala Hasanın yakayı ele verişi, pek gü- |duğunu sezinlemiş; çorbada, benim N YARA beraberdik. Amma ben, bizim Kati. nanın sözünü dinlemedim. Bir gece evvelinden dört baş şişe şarap arak- lamıştık. Yani sizin anlıyacağınız, kalk gidelim, demiştik. Şarab da, haniya ağzınıza lâyık, şarabi! de - rim size! Öyle de yıllanmış ki.. İn- sanın içtikçe içeceği geliyor. Ka - tina, bana: Vire Moloz, yelişir ka- le, artik içme. Bak, Vidala, içiyor mu? diyor, diyordu amma dinliyen kim? Bir kere'ağzım kızıştı mı, ar- tık kendimi alamam! Meğer Kati - na, Vidalanın o gece bir dalgası ol- de maydanozum olmasinı istermiş. Karı kısmı bu, Vidalanın yanında açık açık söylemeğe korkmuş. Ben, çekmişim şarabı, çekmişim şarabı, zom olup sızmışım İş işten geçmiş.| Yoksa ben, Vidalayı bırakır miy- dim? Ayıldığım zaman, dizlerimi döğdüm, yandım... Yandım ki yan- dim... — Arkadaşına mı acıdın da yan- dın? — Yanacak şey, bir iki değil ki... rültülü olmuştu, Hasan bir zengin tüccarın apartımanını — soymuş ve| günlerce izi bulunamamıştı. | Abdi, «bu meseleden ölürüe celp kesildiğini anladı; artık içi ferah - lamıştı; kendisine, «bir şey yokxdu. koltuklarını kabarta kabarta bir a. şağı bir yukarı dolaşırken, içinden: — Yabancı olduğum yerler de . ğil ya, kırk yılda bir «reiz» in kar- şısına ak alınla, namusumla çıka- yım, diyordu. Sıra, Vidalanın mahkemesine gel- mişti; mübaşir, Moloz Abdiyi de ça- ğardı. O, kollarını sallıyarak «hak Mustafa SİMON i Simon (Dördüncü sayfadan devam) larında bir kahve garsonu, balkon- dan yatak odasını gözetlerken ya - kalanmıştır. — Simone Simon'e gönül verdim. Kendisini — çıldırasıya — seviyorum. Umimde, siyahi bir büyücü t fından, beni sevmesi için, verilmiş Üç parça «büyülü küğide var. Akıl/muvazenesinde bozukluk ol- duğu anlaşılan genç garson — tibbi adliye gönderilmiştir. Mahkeme 18 mayısa - kalmıştır, 10,000 dolar kefalet akçesini vere — Mmiyen kâtib Dandara Marten tek - rar tevkifhneye gönderilmiştir. yeri» ne girdi; sorulanlara, ağır başlı cevaplar veriyordu. Reiz, soruyordu: — Hasan, senin arkadaşın mıdır? — Vidala mı? Evet. — Onu, nasıl bilirsin? — Tabutu başında imam da sor-| sa, ayni sözü söylerim: İyi bilirim. — Arkadaşındır, diye söyleme. Hakkında ne biliyorsan, olduğu gi- bi doğrusunu söyle. — Eğrisi doğrusu bu, reiz bay! Ben, bir fenalığını görmedim. — Arkadaşının, neden dolayı mu- hakeme edildiğini Liliyor musun? — Bunu, dünya âlem biliyor. Banker Eftimaki'nin — apartımanını soydu, diye. — Kendisi, ben, o gece, arkadaş- larla beraberdim, diyor, İnkâr e - diyor. Hangi arkadaşlarla? diyor sorduk, Seni söyledi. Buna ne di - ? Molozun birden tepesi atmıştı: — Nasıl nasıl beraber mi imişiz? | Evet Bir arada oturuyormuş. sunuz- | Abdi, dişlerini gıcırdattı, içini| çekti: | —Saat, gece, tam yarıma nd"i bir mukavele imzaladı. Üç filim için 250,000 Tüzk lirası! . San'atından, meharetinden bah - rir: — O olmasaydı, beni burada gö- remiyecektiniz... K Der. Hakikaten onu yetiştiren ba- |ğin — dansettiğini - zannediyarlardı. Tercüme eden: Hatice Hatib Sözlerini gülüm -© — Evet.. Halılar mütemadiyen |halılar... Ve küçük kâğıdı ben şu 2K hazarı dikkati cel-İşekilde izah ediyorum. Birisi bizim Ş bu halıları gözlerimizle görmemizi istiyordu. — Peki bunu istiyen kimdir? — Durkheim bu hususta ben si- zin kadar zülmette değilim. Fakat bahsetmiyorum. belki. iyorum, dedi. Bü-| Birdenbire sesi kesildi ve küçük içinde o kadar balılodanın içinde dolaşmağa başladı. Ve| bu halıları sakla-|birdenbire üç kere arka arkaya sürdü Muavini anlamıştı., üstadı bir tün bu işler arasın-(işi keşfetmeğe buşlıyordu. dikkati celbet- Zanneder? İye göre oratada bir cinayet yok. basıdır. Holivud'da beraber oturu. simalde bir filim bir cinayetle itham etmek pek te mümkün değil. — Evet muayenede çıkan netice-! — © halde şimdi onun yanıma dö- nelim ve lüzim gelen bütün tedbir- leri alalım, İlk tedbir gayet basit: Onu tevkif edeceğiz. Doktor hayretini saklıyamadı. — Fakat mademki ortada bir ci- nayet yoktur, diyorsunuz. Müfettiş: — Aklımdan birşey geçti. Benim) yapacağım bu hareketin - birisinin hoşuna gideceğini zannediyorum. — Muavin Madam Carantin di - yecekti Fakat söz dudaklarında kal- dı. Çünkü müfettiş kapıdan çık - mıştı bile, — Şimdi gidip telefon edetim di-| İyordu. Aşağıya indikleri zaman ev sahi-; bini bir kanapeye oturmuş buldu- | İBu meseleyi herkesten saklarız. Ta- çevirmek için muvakkaten babasin- dan ayrildı ve bir daha kendisini gö remedi. Baba Heni, sevgili kızını göremeden kalb sektesinden öldü. Sonya, ağlıyor!... Fakat, Holivu-| dun dedikodularına bakılırsa, ma - | tem müddeti geçtikten sonra nişan. | Inacakmış... Kiminle?... İşte bunu bilen yok. Müfettiş hemen söze girişti: — Çok mümkün ve tahkikat sizi temyize çıkaracaktır. Bu iki üç gün-| lük bir meseledir. Fakat şimdiki, halde sizi tevkif etmek mecburiye- tinde olduğumu teessüfle bildirirm. Böyle konuşurken adama gözle- rini dikmişti. Ve onun yüzünün| müthiş bir surette sarardığını gör-| dü: — Siz bir şeye sinirlenmeyiniz. mamile gizli kalabilir. Sancılarınız; var mı? Blaiscau büyük bir cebri nefisle: — İki adamım var dedi. Fakat kumartesi olduğu için izinlidirler. Fakat tekrarlarım. Bu benim aley- himde yapılmış bir tuzaktır. Achille Bastien bu itiraza ehem-| miyet vermedi: — Belki pazarertesi günü serbest| bırakabilirsiniz. Fakat her ihti -| lar, Kendilerine sükünetle — intizar ediyordu. Onlar girince yerinden * olduğunu mu zan-| Birdenbire durdu. Bir do! bir de muavinine baktı. Sonra: a jonlara baktı. kalkmadı Yalnız sual dolu gözlerle İmale karşı ben kapıları mühürliye- .ceğim ve bir nöbetçi polis bıraka- cağım. (Devamı varp |.. |seyrüsefer nizamına en uygun sür- İğımıza hâlâ inanamıyoruz. — Birkaç tane mi di? Meselâ, ne- lerdi? Moloz Abdi, heyecandan kendini kaybetmişti: - Banker Eftimakinin aparlıma- İninin — kokusunu — neye — Vidala enayisinden evvel ben almamıştım? |Karı sözü dinlemiyeceğim, diye, 'neden Katinanın lülma kulak asma- mıştım? Bir, iki değil ki... Vidala- yı, göz göre göre nasıl elini kolunu sallıya sallıya gitmesine fırsat ver. miştim? Vidala, enayisini burnuma güldürmüştüm. O yıllanmış - şarab canıma okumamış olsaydı, Eftima . kinin apartımanımı, o yağlı kuyru- Bu, bu enaiye kaptırır mı idim bay reiz? BAHAR —— GELDİ (4 üncü sahifemizden devam) yata yeni açılan yaprakları arasın- da kayboldu. Yaz; geç te olsa gelişile İstanbula taze bir hayat vermekte gecikmedi. Her tarafta neş'e, kahkaha son rad- desini buldu. .. Bahar herhalde aşkın en bol mev- simidir. Dün etrafta en fazla dikkati çe- kenler; sevgilerini tabiatin güzelli- Bi ile daha fazla kuvvetlendirmiye Çalışan çiftlerdi. Maslak yolunda atle giden otomobiller bu çiftleri taşıyanlardı. İstanbul, — İstanbulluğuna ölüm girdi. Fakat kat'i hüküm verile - mez. Belki bugün gene yağmur 0- danca hızile yağar, soğuk,bizi kalın paltolarımıza sığınmıya mecbur. & der. Bakınız gene içimizde korku var. Bahara girdiğimize, yaza yaklaştı - Bu şüphe tamamile bizi haksız çıkaramaz. Çünkü... Yarını görmek çok müşkül. Bahar, kadın, İstanbul, hepsi bir- birinden güzel şeyler... Fakat bu- nu her zaman iyi olarak kabul ede- miyoruz. Yalnız temenni etmeliyiz ki, artik bâhar gelmiştir. Yakında paltolar sandıklara (bazılara pazara çıka - cak) girecek. Beyaz elbiseliler, çıplak kollular, caddeleri dolduracak ve... Bahar, yaz aşk mevsimi olduğuna göre bir| çok nişanlar yapılacak. Şakalar, ha- yaller ciddileşecek, yeni yuvalar kurulacak. Bunların hepsi temenni ve haki- kate yakın şeyler... Ya mevsim dö- nerse? O zaman... İstanbul halkı dünkü, kır âlemlerini bir nimet, sözlü sev- gililer geçen günlerini en büyük hatıra diye kalplerinde saklasınlar. BEDİ GÜNDÜZ ZAYİ MÜHÜR çN 232923 cüzdan numarasile Beyoğ- 7 - SONTELGRAF — 9 Mayıs 13933 YAMYAMLAR! Faydalı fakirler (ıruı. —ndıd _H. :;m,). Bîlgiler (4 üncü sahifeden devam) ziyade insan eti yiyenler de kabile reisleri, zenginler ve kabadayılardı. z Vahşi kabiller, birbirlerile daima | K*#YSıları içerisine —atınız. Yirmi harbederler. Aldıkları esirleri şişe|dakika kaynatınız. Bu sırada yarım geçirirlerdi. İlimonun suyunu karıştırınız. r ea SaEERE Üizmanan KAYISI LİKÖRÜ gözlerini veya yüreğini yemeyi bü. yük bir sevab sayardı. Üç kilo taze veya kuru kayısı alı- Cenubi Amerikanın yerlileri, ö-|nız. Bir yorgan iğnesi ile 8-10 yerin- lüleri de yerlerdi. Hindistandaki 'den deliniz. Bir kaba iki kilo şeker, Rendesiara “gelincöt “ İhtiyarlyan|bir klo sü koyunaz Kayısları da içez. veya tedavisi kabil olmıyan hasta- lıklara tatalanları koyun gibi bo .| ae atınız. Yizmi dörümet bt ğazlarla, kızartırlar, ailece oturup | K'fiz Sonra kayısıları çıkarınız. Şet yerlerdi. Hatta bazan konuyu kom-|kerli suyu ateşte iyice kaynalınız. şuyu bile davet ederlerdi , Bugün, yukarıda söylediğimiz a-|künüz. Dört gün bu halde bırakı — =ermmndm başka yamyamİnız. Sonra 50 derecelik saf alkol ilâ: niştir. , ll içü Bu tehlikeli yerlerde dolaşan sey- | © DS DA MA tahlar yerlilerin, yabancıların üze- FOK kilo alkol kâfidir. Şayet daha az rine atılıp öldürmek ve yemek için|YaPmak isterseniz, kayısıların, ve fırsat beklediklerini söylerler. — |o nisbette şekerin ve alkolün mik- Bu adaların içerlerine doğru git-|tarını azaltabilirsiniz. mek çok tehlikelidir. Sahil ahalisi | ea eee e bir dereceyo kadar rmedonidir. Fa-| Ş Ka y kat dahildekiler... Allah ellerine dü, | KaTleE, ve: <Ah, bir elimize düşsen ü ne güzel kızartma yapazdık. .» dö. Bunlar son derece - vahşidirler.|mek istedikleri bakışlarından oku- yabancıları görünce hain hain ba-inur... i- İlânları paviyonları için 1295 tarihli Menafii Umumiye İstin tevfikan Ünversite tarafından istimlâk edilecek, Fatih Ka; ve Belediye şubesi Müdürlüğünün mayyen ilân mahalline ve gayri men- kullerin üzerine talik edilen harita ve cetvelde vaziyetleri ve evsafı gös- terilmiş bulunan gayri menkullerin adresleri, evsafı ve kıymetlerini bil- dirir cetvel aşağıya dercedilmiş olmakla istimlâk kararnamesinin 8 inej 4 1 maddesi mucibince keyfiyet ilân olunur. — (B) —— (2662) VĞ MAHALLESİ: DAVUTPAŞA Ha. Takdir. olunau Kapı - rita istimlâk bedeli Sokağı No, No, Cinsi — Sahası — Sahibi Lria Kuruş Şerkükeren ——— SI ArA . G4 194 86 » u . 16150 Ahmet 484 50 . n ». 21725 Mehmet G5L 75 Hüsrevbey N . Sİ,20 Fatma veresesi 128 75 Çardaklıhamam 21 — &4 — Ahşap hane ve Kâmil W65 12 bahçe Hw . Aliye w 26 Hüsrevbey 2 48 » Tevfik 1632 60 Çavuşzade camii 10 — 56 Ars 12481 Naime 369 00 — » ©<i » 10990 329 70 MAHALLESİ; HOBYAR Şeyhülharem 00 0 Rahime 302 BU 'AŞA Çardaklıhamam — 35 119 Hane ve bahçe Tahsin 1032 75 . BÜ ŞAİ Celâl 1369 00 . ai e Meryem ns3 00 ... Senelik lik Muham — Temi. men kirası — nalı Eminönünde Şehmehmet Geylâni mahallesinde Ar- İPacılar sokağında 41/39 No, dükkân 1200 — 9000 Galatada Fermeneciler sokağında 165/15 No. dükkân — 300 — 240 Beşiktaşta Hasfırın sokağında 9 No. dükkân 48 — 360 Beyoğlunda Kamerhatun mahallesinde Çukur s0- kakta 4T No. ev 180 — 1350 İBeyoğlunda Tepebaşı Meşrutiyet caddesinde 8 No. (dükkân z 180 — 1850 Beyoğlunda 'Tepebaşı Moşrutiyet caddesinde 10 No, dükkân 120 * 900 İTaşkasapta Fenai mahallesinde Fenal Çeşme - 50- kağında 2 No. Serçavuş Yusuf Ağa mektebi 48 — 360 Beşiktaşta Hasfırın mahallesinde 7 No, dükkân 8 360 Galatada Karaköy sokağında 16/10 No, dükkân 1150 8625 İGalatada Fermeneciler sokağında 161/17 No. dükkâün — 384 — 2880 İEminönünde Şehmehmet Geylâni mhaallesinde Ba- M0 18 luı.p.ım sokağında 142, 96 No, dükkân Yukarıda semti, senelik muhammen kiraları yazılı olan mahallec (839 senesi mayıs sonuna kadar ayrı ayrı kiraya verilmek üzere açık art- itırmaya konulmuştur, Şartnameleri Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler hizalarında gösterilen ilk teminat makbuz veya mektubile be- raber 10/5/938 salı günü saat 14 de daimi Encümende bulunmalıdırlar, () (2249) *e4 Temizlik arabalarında kullanılmak üzere yaşları en aşağı 4 ve en — İlu malmüdürlüğünden aldığım ma-| laş için kullanmakta olduğum tat -| bik mührümü zayi eyledim. Yeni- sini çıkartacağımdan eskisinin hük-| mü yoktur. Resmiyo Çone fazla T olmak ve boyları en aşağı 1,38 bulunmak üzere 20 tane hayvan — laçık eksiltmiye konulmuştur. Beher hayvan için 120 lira bedel tahmin ledilmiştir. Şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler — No. lı kanunda yazılı vesika ve 180 liralık ilk teminal makbuz veya — beraber 10/5/938 salı günün saat 14 de Daimi Encümende (©) Szam

Bu sayıdan diğer sayfalar: