26 Haziran 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

26 Haziran 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

; Filistine gönderilen Cenevrede Milletler Cemiyeti. nin bir mandalar komisyonu ol - duğu malüm. Umumi Harbden sonra birçok yerler mağlübların paylâşılırken bu yerlerin mühim bir kısmı Milletler Cemiyeti na. mına idare edilmek üzere galibl: re verilmiştir. Milletler Cemiyeti. #in verdiği bu vekâlete «manda» diyorlardı O zamandır, bu zaman. dır, yani on dokuz senedenberi monda kelimesile kulaklar dolmuş tur. İşte Osmanlı imparatorlu - ğundan fayrılmış oları Filistin de böyle bir manda altındadır. Mil - letler Cemiyeti onun idaresim! İn. giltereye havale etmiş bulunu - yor. Cenevredeki mandalar ko - Misyonu geçen senedenberi Filis. tin meselesile birkaç defa uğraştı. Raporlat dinledi, rapörlar yazdı. Geçen gün yine toplandığı zaman Filistin meselesi mevzuu — bah; soldu. Mandalar komisyonundaki murahköslar “Yakın Şark, Orta Şark gibi memleketlerle alâkadar leketlerinin doğrudan menfaati ve alâkası olmadığı ci - hetle bitaraf oldukları kabul edi. len murahbaslardı. İşte bu komis. ayrılması bah. . Filistinde vukuat eksik: olmamaktadır. İngilizler geçen sane bir rapor hazırlıyarak Filistinin idaresi için orayı üçe ayırmak lâzım olduğunu ileri sürdüler. Deniz kısmı Yahu. dilere, dağlık kısmı Arablara ve- rilerek müstakil birer devlet te. sis edilecek, Kudüs ve eivarı da doğrudan doğruya İngiliz idare. sinde kalacaktı. Raporur esası bu. giliz beyeti daha vardır ki o da bu esasların tatbiki çarelerini ted. kik ediyor. Filisi taksimi esa. gı kabul edilmiştir. Fakat bu ko. — Ne yapmalı şimdi?.. — Çattık belâvat, — Tüh... olmiyan ve oralarda kendi mem. | doğruya | dyr. Şimdi Filistinde diğer bir İn. | elinden alınarak galibler arasında | SON TELGRA F — 26 Haziran 1938 Filistin bahsi tazelendi! Filistini üçe ayırmak projesi yeni tedkikten sonra değişecek mi? İngiliz matbuatı nedense hiçbir de- İskoçyalı askerler misyon niçin yollandı? Bahsi az dedikodu uyandırmamıştır. Evve. | 1â gitmiş olan komisyon taksim c. sasını teklif etlikten ve bu da mandalar komisyonunca kabul e- i dildikten sonra tekrar başka bti komisyon yollanarak yerinde ted. kikat yaptırmak ortaya birçok ri- vayetler çıkarmıştır. Bunların en başlıcası meselâ şudur: İlk taksim projesini»tatbik çaz relerini aramak bahanesile bu projeyi değiştirmek cihetine gidi. lecek!... Yeni gelen İngiliz gazetelerinde bu noktaya temas edildiği görülü. yyor. Bunlar taksim projesinin de- Biştirileceği zannını ortalığa ve. recek bir hareketin doğru olmu. yacağını ve Filistinde sulh ve sü. künun yerleşmesine hiç yardım etmiyeceğini ileri sürüyorlar, Sulh ve sükünun yerleşmesine yardım | etmiyecek demek, Filistindeki ka. x rışıklığın devam edeceği demek olmuyor mu? Bu ikinci komisyon nisanda git- | miştir. Daha evvel yollanması is. | teniyordu. Fakat Filistinde yerli | çetelerin harekâti ve onlara mus | kabil harekât devam eden aylarda bu heyotin gönderilmesi muvafık l’ görülmemiş, tehir edilmiştir. Bu | heyetin şimdiye kadar Filistinde | oradan oraya giderken - yollarda pusuya uğradğı da olmuştur. He. le geçenlerde bir vak'ada heyet a. zasını taşıyan otomobil önde gi. derek dahâ evvel pusudan kurtul. mamış olsaydı neticenin pek baş. ka türlü olacağı sonra cereyan e. den vukuattan anlaşılmıştı, Çün. | kü heyetin otomobilini takib eden | polis otomobili pusuya yakalan . mış ve saatlerce iki taraf birbir. ne aleş etmiştir. O zaman «Son Telgraf» bundan bahsetmiş ve yer li Arab çetelerinin faaliyetine da. ir İngiliz gazetelerinin verdiği gişiklik olmıyacağını iddia ediyor malümatı nakletmişti. Filistine dair ondan sonra gelen malümat gösterdi ki Suriye hududlarından çetelerin girip çıkmasına mânı ol. mak üzere her tarafı telörgü le çevirmek karafı veriliyordu. Bu. nun için de - 90,000 İngiliz lirası masraf gideceğini İngiliz gazete. leri anlatıyordu. Hergün gelen haberlerden an. laşılıyor ki Filistin meselesi hal. ledilmiş olmaktan uzaktır. İngil tere hukümeti esas itibarile Fi listini üçe ayırarak yukarıda söy- lendiği üzere oranın idaresini te. min etmeği kabul etmiştir. Fakat tatbikat gahasında bu esastat ne Bibi eğişiklikler olacağı merak e. dilen bir keyfiyettir. İngiliz gaze. teleri ne olursa olsun esas itiba. rile bir değişiklik olmıyacağını söylüyorlar. Bunu zaman göste - recektir. | En fazla sevgilisi olan şehir.. Holivud Holivud figüranler ve yıldızlar ülkesidir. Binlerce kalbte yer eden, kalb. leri yakan san'at aşkının kuvvetli, bir çok gençleri Holivuda sürük. ler. YILDIZ OLABİLMEK İÇİN NELER LÂZIMDIR? Sinema - perdesinde — görerek, takdir ve alkışlarımızı kazanan sinema yıldızları gibi olmayı arzu etmiyen yok gibidir. Fakat, herkes yıldız olamaz. Yıldız olabilmek için, şunlara ma. lik olmak lâzımdır. 1 — «Fotojenik» olması, yani resim ve filminin güzel çıkması. 2 — Serzinin «Fotojenik» gözel. liği. 3 — Artistin makyaj sanatına tamamen vakıf olması. Yani, makyaj sayesinde, yüzün., taaccüp, hayret, meyüs ve sevinç şekillerini, yüzünde tebarüz et. tirebilmesi, 4 — Eseri ezberliyecek. kadar, sağlam ve kuvvetli bir hafızaya malik olmalı. 5 — Vücut güzelliğini muhafa. za için, iyi bir siporcu olmak. 6 — Tahammül, sabırlı ve sebat. kâr olmasi. 7 — Mükemmel dans bilmesi. Ve Va. Bu istidatları kendinde gören. (Devamı inci sahifemizde) Sür'at katarı (Devamı 7 inci de) HİKÂYE BİR İNKİSAR Yazan: Sedad Nazmi Akpınar Haftanın — belki her akşamını Beyoğlundaki (......) meyhanesin- de geçirirdik. O akşam da ayni arkadaşlarla orda toplanmış, içi. yorduk. İnsanın sevdiği kimseler. le beraber bulunduklarından mı yoksa içkinin insana keder neş'e bahşeden hummalı teessü . ründen mi insanın içinde konuş- mak, anlatmak, derdini dökmek arzusu beliriyor. O isteğe de ek. seriya tatlı, acı şuur sathında kal. mış hatıralar mevzu taşkil ediyor.. Beş kişi idik. Hepimiz içimizi ke. miren bu arzuyu anlattığımız u , | | l Son asrın en modern seyahat vasıtaları.. Amerikada trenlerin seyyar evden hiç farkı yok, | Sür'at ve konforü emsalsiz' olan bu . trenlerde seyahat etmek bambaşka bir zevktir. Bir sabah «Normandiyar veya «Köen Mari» gibi lüks bir trans- atlantik vapurile Nevyorka vüsıl oldunuz, rıhtıma indiniz. Fakat niyetinz, bu kocaman şehrin yüksek binalarındah biri- ne tıkılıp kalmakta değil, bü bü. yük Menileketin her tarafıni do. laşmaktır. Vaşington'ü, Şikago'yu, San Fransisko'yu, Los Angeles'u gezmek görmektir. Manhatani, büyük parkı gezdikten sonra çan- tanızı alıyor, otelden çıkıyor, bir otornobile biniyorsunuz. Şoföre, Nevyorkun büyük istasyonların- dan birinin ismimi verdiniz. İstas. yona gelince bilet gişesini arı. yorsunuz Anlaşılan Nevyork İstasyonla- Tarını hakkile bilmiyorsunuz. Bu, bildiğiniz istasyonlara hiç benze- mez. Tasavvur ediniz, dıvarları parlak taştan, gözün alabildiğine uzanıp giden bir galeri. Bu galeride bir çok dükkânlar: Yeni iki katlı tren Lokantalar, barlat, berber dük. kânları, boyacılar, eczahaneler, kitapçılar, çiçekçiler, ilâh. Zemin katında, tirenlerin ha. reket mahalli. Buraya nasıl mı ineceksiniz?... Biletiniz yok mu?.. Bilmiyor musunuz.. Amerikada bilet istasyonlarda değil, achnte- lerden, otel kapıcılarından alınır. Bir gün evvelinden tedarik olu- nur. var, Zemin katındayız. Trenler ha- rekete müheyya. Yere bir halı se. rilmiş. Lüks trenlerin bulunduğu rıhtımlara yumuşak halı sermek Adettir. Sizin bineceğiniz tren kar şıda: Pülman tzeni. Kontrol, biletinize bakar. - Bu bilet kocaman bir çek gibidir . beyaz ceketli, kırmızı kasketli bir zenci hamal çantalarınızı alır, si. zi, vagondaki yerinize götürür. (Devamı 7 inci sahifemizde) | badak salacaktı. Refik, niye böyle şaşkına döndü?. Niçin azarlanıyor da ses çıkaramıyor?. Akrabası mı, karısı mi, sevgilisi mi, harıgi fak tefek maceralar ile birer birer atmıştık. Yalnız Münür kalmıştı. Bir müddet önündeki kadehe bak- tı sanra bu bakış bizleri gezdi. Her halde onu merakla bekliyen çehrelerimizin aldığı şekil veya anlatacağı şeye lâzım olan cesa - reti bulduğundan olacak gülüm - sedi... — Arkadaşlar, dedi” Şimdi si. ze başımdan geçen küçük bir mı cerayı anlatacağım. Benim için hem çok gülünç ve hem de çok a- € bir hatıradır. bu... O vakitler bekârdım. Evim Şişlinin birbirle. riyle neredeyse kucaklaşan apar. tımanlarının bulunduğu dar bir caddede Idi. İşlme o vakit de şim- T akşam al. tıda dönerdim. Çok sakin ve mü- tevazi bir hayat sürüyordum. Bü- tün dünya gailelerinden uzaktım. Hiç bir derdim, hiçbir endişemin bulunmadığı bir — sıralarda çok mes'uddum, saadet — mefhumunu kendi yaşayışımla tasvir ederdim. Lâkir hayatımın bu tatlı çağı Sa « cidenin kazşunuzdaki apartımana taşınınciya kadar sürebildi, Ya » şayışım birden değişt.. Ruhumun kuruyan kadın yağında yeni baş- tan tomurcuklar peyda. oldu. İlk. günler belki bu tomurcuklar dal Bereket evli ol- duğünü çabuk anladım. Ondan sonraki arzularım büsbütün baş- ka meçraya — döküldü. Yani onu, yalnız bir kadın, olarak görmüş zara ile bakmağa, başlamıştım... Bir kadın bir erkeğin üzerine ne kadar düşerse erkek o kadar ka - çar veya bunun aksi olduğu gibi cidden doğru ben de öyle ilk za- manlar tutuşan ihtiraslarımı sön- dürecek yegâne pınarın Sacide ol. duğuna hükmederken onun için deli diyane olurken sonraları on. dan iğrenmeğe başladım... Diye. ceksiniz ki bir erkeğin böyle gü- zel bir kadından kısa bir zamanda iğrenmesine imkân yoktur. Doğ- ru olabilir. Fakat benim bu hare. ketime biraz dâ Sacitlenin kocaı Sının tesiri vardı.... Mevs olduğu için hava dönmüştüm. Ter i y lediğim gibi bekâr olduğum için perdelerim ekseri zaman kapalı olurdu. Biraz serinlemek için kal- hareketim çok ayıb olmaz , miştim, O gün İzmire biz V? — Nasıl savabiliriz?.. Kafasının içinde bütün bu fikirlerin kaynaştığı. nı, har'dimağ hüceyresinin kapısından bir tedbirin fırladığını ve beyninin mahşer yerine İöndüğünü hissediyordu. * — — Burada olduğumu söyledin mi?.. - Dedim.. He! — NWe budela şeysin be?, Kaç defa söyledim. insan; Dur hanım bir bakayım, . burada mı?.. Der, — gelir haber verir de ondan sonra buradadır... der. - Valla bilemedim efendum... — Hademoe, bir aralık arkasına döndü ve korla — korka haber verdi: g — Aha, Gadun gelyi.. nardibanlarda... Eyvahi. Hakikaten geliyor. Kurtuluş yok. Nimet bu. Bilmez mi ki, hademenin arkasından “ yukarıya çıkmazsa Refik bucak bucak kaçacak ve gendini matbaanın içinden yok edecek. Yalnız, bu kizın yanına gelmesi ne berbad şey! — Ferhünda gitmiş olduktan sonra gelseydi, mesele yoktu. Hoş geldi, safa geldi! Şimdi bu vaziyete bir “çare? | Çare, Çarel Çare yok! Gelecek, - geliyar, bu Yodaya girecek, Bari, bir başka odaya alınabilseydi “Hiç olmazsa Ferhunda ne olduğunu biülmez, ne ola. t lümaditikicinde Sesil lli Edebi Roman No. 26 cağını bilmez. Kendisi de bu şaşkınlığını hemen tef- sir edebilir: — Deli bir kadın! İkide bir gelir. Saatlerce lâf söyler, başımızı şişirir. Kaç defa aşağıdan savulma. sını tenbih ettik, Bu, aptal adam yine bilmemiş yu- karıya çıkarmış'. Beş on dakika bile olsa senin ya. nından ayrılacağıma üzüldüm... Fakat, hepsi nafile... Hepsi boş. İş işten geçti. Odanın kapısı arkasına kadar dayandı. et içeri girdi. Ve.. kapı kapandı. Bugün, Nimetin bütün huşuneti üzerinde, A. sabi. Gözleri çanağından sökülüp kurtulacak gibi açılmış!. Zalim, mütehâkkim, cebbar! Her vakitki cali çalımlarından; atli arabalı, uşaklı hizmetçili hanımetenditiğinin verdiği böbürlenmeden eda « sında zerresi bile yok! Tam kendisi, kendi tıyneti, kendi mayası. Odaya girer girmez, kimsenin: Ya : Etem İzzet BENİCE — Buyurun..: Demesine filân bakmadan ilerledi, nin karşısındaki koltuğa oturdu. Hele, Rı genc ve çok güzel bir kızla yapyalnız görünce bü. tün bütün sinirlendi, genc kızı tepeden tırnağa hid. det ile süzdü, sonra Refik'e dönüp: — Maşallah küçük bey!... — Dedi ve ilâve etti: — Artık, sizi böyle matbaalarda mı arıyacağız?, Refik cevab veremedi. Şaşkın. Ayakta duruyor, boyüna ceketinin düğmelerini çözüp ilikliyor; yut. kunuyordu! Söze nasıl bir cevabla başlıyacak, ne. reden başlıyacak, ne diyecek?... Hele, Ferhunde biçbirşeyin farkında değil. Böyle sinirle odaya gi. ren; kendi evinde, kendi bendelerine çıkışırmış gi. bi Refik'e çıkışan ve surat eden bu kadına hayret ediyor, öğrenmek istiyordu; — Bu da kim?. Ferhunde. , Maamafih, Ferhundenin bu merakı gok sür. - imetin ikinci, üçüncü cümleleri herşeyi gün gibi ortaya koydu: a — Bu sabalı niçin gelmedin?. Artık, benden kaçyorsun değil mi?. Öyle ya... Daha genc ve gü- zel hanımlar varken... Bilhassa Nimetin, Ferhundenin —gözleri içine bakarak söylediği bu cümle genc kızı beyninden vurulmuş gibi yakaladı; tirtir titretti. Refik de sap sarı kesildi. Haşarı, pervağız, kurnaz kadın saniye. lerin darlığına sığabilen bu şaşkınlıktan istifade et. meyi; hücumunu en kestirme, en can alacak nok. talardan yapmayı biliyordu. Tübiyesi vazihti: Her. şeyden evvel karşısındaki genc kızın hislerini, iyice hırpalamak, sarsmak - ve Refik'in yalnız kendisine aid olduğunu, bir başkasının ona sahib çıkamıya . cağını; yalan da doğru da olsa aralarında kuvvelli bir münasebet var olduğunu, anlatmak istiyordu. Ve.. yine ayni taktik içinde hücumlarına devam etti: — Doğru söylüyorum değil mi?. Artık beni a. ramıya ihtiyacın kalmadı! Fakat, yağma yok kü. Çük bey. Haydi kalk bakalım. Şimdi eve gideceğiz.. Refik ellerini oğuştura oğuştura uçuk bir be. niz ve titrek bir sesle cevab verdi: — Kat'iyyen gidemem... (Devamı var) O rupaya gitti. Üç ay dırdım. Pencereyi de açtım dı:l- dum. Biraz sonra ne göreyim- çalarından ancak bir iki pafmil aşağı inen ipek kombinezonu Sacide pencerenin 3nüne sin mi? İşte hayatım onun her güf t rarlamış olduğu bu hareketlef değişti... İlk günü çekinmiştii Acaba baksam mı dedim. K& kendime ya baktığımı "m:ıy z Fakat içimi de bir kurt Iıemm-'. yordu. — Dayanamadım, Bir de ne göreyim — pencen yarı beline kadar sarkmış gÖB | sünün hemen hemen hepsi dit taşmış gülüyor. Küçük ve ıyor diye şöyle bir etrafıma îfn.nm TuzlEük yok, Dilkat — ettim. Aradığı adam meğer imişim. Sacide bana — gülüyoetü ” Onun fevkalâde vücudünü düğüm zaman onun haberi olMü” dan ber gün gözetlerim diy€ " rar vermiştim. Fakat onun k€P inden böyle her yerini tebil lifsizce göstermesi bu isteğimi liverdi. Hatta öfkelendim bil? K na. Perdeyi kapattım, içeri BiT dim. Sonra bu hareketi N€ dfd’: yaptım diye düşündüm, Evli İ Ya kocasından korkmuştum kocasına yapılan fenalığı onun V" rine ben tahlil edip muazzep© muştum. Ertesi akşam Tekrar baktım. O gene Yi lak beni bekliyordu. Fakat iğİl perdeyi kaparatak onun 1âübt” hareketlerine ciddiyetle MW bele ettim... * Sacide böyle aylarca deviiN ti, Ben de ona aynı şekilde F";_" mele ettim. Bir gün '"P'asb mektub vördi. Baktım ondan. T7 cideden merak öttim, oh"h' Bana kocasının başka kıdj"_ yi düşüp kalktığından kendisini lardır ihmal ettiğinden yand fA kila- bahsediyordu. -Ben KenÜlü , yine tuttum, ona- yüz vermedir ve bu hareketlerimden müttlif .. zevk duyuyordum. Fakat SAf e iklan sonra herşey T şeke vakit kendi kendime? den döhi dedime a bak ma - — Dünyada acaba beni t aptal bir insan var mıdır, Fenalık isnad ettiğim kadi! vermeğe başladım. Öyle Yâ demki kocası onu ihmal onun da kocasını aldatmaSi, içlü tabii idi, Hele onun binbir h_'l'u_ hareketlerle oynıyan vücudü e lerimin önüne geldikçe ıuıt"'d“. mök derecesini”'daha iyi ti ediyordum... .. . Rıhtıma bir işimden dolay? F İ n çok“kalabalık VA ü Ağır ağır yürüyordum. Bir CÜ göreyim Sacide. Az ileride y”_ bir bayanla konuşmuyorlar Derin bir nefes aldım. Bugü? manlığımı artık çıkarırım Ü lia Ne olursa olsun artık kon n AYA Karar verdim. Yaşlı bıyır':ı:'“, Kalktığı rılınca düştüm peşine, yaKE a.. — Bayan Sacide dedim. A ; dersiniz rahatsız ettim. — L V O döndü bet AM yi ü bel memnun olduğu yüzünden * oluyordu. f e " — İstağfurullah Bay Nıd_;;:, Rahatsız — etmiyorsunuz memnun ediyorsunuz. Bu sözler bana istediğiir reti verdi. Açtım ıg—îmı gözümü her şeyi açıkça — Bay Naci, dedi. Kocaff, kadar cak. Bu müddet zarfında BEr buluşabiliriz. Yalnız Müsaği din biraz işim vat. Bilet gilân balie cağım. Vapura gelin orada şalım.. aşılı Sevinçten ne yıpncli’m. ye birdel çi mıştım gittim. Daireye bi re hastalandığımı, gelemiyt bir Sanra İzmir çi çetir hati gö e telefon etti- İ İi b bilet aldır 1 güzeldi. KO . Jir vapurda nokadar Çok #ÜMEİR ça cektik.. Yanındaki yaşlı bAY 4| çekindiğim için hav karal MA yet kadar kamarada kaldım. N Devamı 7 imci

Bu sayıdan diğer sayfalar: