3 Temmuz 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

3 Temmuz 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4—SON TELGRAF — 3 Temmuz 1928 esrarını Devletlerin İngiltere hükümeti; taygare topları hakkında Çurçilin damadının sözlerinden sonra.. - Mühimplânların nasıl saklanacağını İngiliz politika âleminde son aylarda çok dedikodu oldu. Çem. berlâyn hükümeti birhayli sadme- lere uğradı, fakat Başvekilin şah. , Biyeti kabineyi yerinde tuttuğu gibi şimdide nsonra da — tutacak görünüyor, Kabinenin zaten mu. balif olanları bir tarafa bırakıl « dıkta nsonra da muhafazakârlar içinde Çemberlâyn hükümetine — hücum edenler eksik olmadığı kaç zamandır anlaşılıyor. Şiddet. H hücumların hangi vesilelerle yapıldığını hatırlatmıya lüzüm war mı? Evvelâ İspanya meselesi var. İngiltere fabrikalarında ya. pıla ntayyarelerin yetiştirileme « | diği ileri sürülerek bu hava inşa. alıfı hızlandırmak keyfiyeti var. Bunlar ,İngilterenin harici poli. tikasına ve silâhlanma siyasetine taalük ede nmeseleler. Dahilde de daha başka işler var. Ziral, ik- tısadi işler gibi.. Bahsi daha uzatmadan şunu hatırlatmak lâzı İngilterede bugünkü milli hükümetin dayan. “dıği muhafazakâr fırkasının ileri gelen adamlarından eski Harbiye Bahriye ve Maliyo Nazırı olan ,Çurçil, Çemberlâyn - kabinesine “mühim — meselelerde muhalefet göstermiştir. Parlâmentoda bu meb'usun itirazları, tenkid nu - l tuklazı az değildir. Geçen hafta. lar silâhlanma meselesi mevzuu etrafında giriştiği münakaşalar, matbuat ile olan ne7 yatı da gün- lerce sürmüştü. Çorçilin genç bir Oğlu vardır. O da parlâmento ha. — yatına girmiş, yetişmektedir. Bir de genç damadı vardır, meb'us - “tur. Sandis ismindeki bu genç meb'usun geçen gün çıkardığı — esele, az dedikodulu — olmadı. Yeni gelen Londra gazetelerinde buna dair verilen tafsilât okunur. | — iken bir meb'usun müddelumumt ; — tarafından çağırılması, kanunun — maddesi gösterilerek kendisine: — Dikkat ediniz, bu dediğiniz | gey yüzünden iki sen> hapis ceza- — gina uğrarsınız! denmesi yüzün. — den çıkan mesele, İngiliz gazete - derini ve nihayet parlâmentoyu Mmeşgul etmiştir. Genç muhafaza- kâr meb'us Sandis de İngiltere . nin yapılmakta olan müdafaa va- sıtaları kâfi olup olmadığını ted — kik etmiş, kayın babası Çorçil gi. — bi Çemberlâyn hükümetini belki — de müşkül bir mevkide brrakma- — ği düşünmüştür. İngilizler, tagil. “terenin tayyâre hücumlarına üğ — Traması ihtimali karşısında çok hâssa sdavranıyorlar. Onun için meselâ hava hücumlarına karşi- — koymak için çeşit çeşit toplar ya. düşünm | den meb'us, kendisinin müddei - ticesinde öğrendiğini yazarak bir sual takriri hazırlamıştır. Fakat daha evvel bu takririn bir sureti cevab verecek o-lan Harbiye Na. zırına yollanmıştır. Çok geçme - umumi tarafından davet edildiği. ni görmüştür. Müddeiumumi, ken- disine sormuş: Tayyarelere karşı müdafaa toplarının kâfi olmadı- #a hakkındaki malümatı kimden | almıştır? Meb'us bunu söyleme. miştir. O zaman müddelumum! bir kanun çıkararak meb'usa, bu kanunun 6 ncı maddesini göster. miştir. Kanun, devletin esrarını | muhafaza — kanunudur. Altıncı | maddeye göre, devletin esrarına | dair duymmuş olduğu bir şeyi ne- | reden - öğrendiğini — salâhiyetdar | makamlara bildirmeğe mecbur - dur. Bunu haber vermiyen kimse, | kanuna muhalif hareket etmekle takibata uğrayacaktır. Bu da iki sene hapse kadar çıkmaktadır. piliyor, Meb'us Sandis, bu topla- — rin kâfi olmadığını tedkikatı ne. | B — Pofik'i düş mediği geceyi düşünüyor! Daima — hakikat olduğu zamanda değil, bir — temadiyon bizden uzaklaştığı anlarda — sevilir. Aşkin hüviyeti büdur, manası budur, kara sovda buna derler, Ferhundeye bakışlarını bir baş. “ka âlemin nazarlarına düğümleyip — tiği bu arlarda: İ — Bu ver. — Süt ver.. Heyheylerle, hayhaylarla oyalayıp sabaha çıkart. — mak lüzim! Halbuki, Ferhunde bunu - yapmıyor, inüyor, gündüzki sahneyi düşünüyor, 7 ninde canlandırıp canlandırıp sonunu getire - Meb'us öğrendiği malümatı ne. böyledir: Aşk hayal gibi mü. daha çok — - kendinden geç- Çurçilin kızı ve damadı ek»i_e_divr. reden aldığını söylememiş, mud. delumuminin yanından çıkmıştır. Fakat hâödise, tabil duyulmuş, millet vekili olan bir meb'usun tedkika yaparak öğrendiği mese- lelerden dolayı takibata uğraması şeklinde tefsirlere girişilerek de- dikodu büyümüştür. Biraz sonra genç meb'us yine müddeiumumi tarafından çağırıl. mıştır. Bu sefer kendisine şu tarzda izahat verilmiştir: — Maksad sizi tehdid — etmek değildir. Maksad, kanunun böyle bir maddesi hakkında size izdhat vermekti. Başka türlü anlaşılma- sın... Mesele bundan sonra yatışma- mış, daha büyümüştür. Çünkü bir meb'usun sıfa ve salâhiyetine, millet işlerine dair - parlâmento haricinde malümat edinmesine taallük etmektedir. Bunun üzeri. ne meb'us bir takrir vererek Baş. vekilden istizah için bir takrir (Devamı 7 inci sahifemizde) Edebi Roman No. 33 Hele ikisi bir arada olursa dünyayı cehennem eder, Demek; — — Kahre isterim... — Sigara isterim... Diye söylenmek kadar, abes hareket taşar ur maz. Fakat, bir hasta kendi eleminden, «endi abından, kendi derdinden başka ne düşünür? erkes ölebilir.. Kendi yaşamalıdır.. Hastanın man. tt budur. Hasta, demez ki: — Bu kız gündüz bir başka Kadına bırakıp ya. adan çekildiği erkeğin şimdi hangi kadının koy- nda olduğunu düşünüyor!. — Hasta, demez ki: asağa. Hasta ister ki: Siğara Fakat, aşk yarası daha acıdır... Taharmmül edile- — Bu kız, hiçbir şey düşünmesin, benimle be. raber uyumasın, inliyorsam inlesin, ağlıyorsam ağ. lasın ve sadece ben ne dersem: #evet,.» desin! Bunun için anlaşamıyorlar. için kızıyor. Bunun için ikide bir hastayı tersleyor: — Hüydi uyu artık... Sütten başka hiçbir şey vermem.. imezsiniz. Ferhunda — bunun Diyor; ne derse haşını çeviriyor, kendi kendine — Bu kızım elem hakkıdır. Aşk oyunlarında ilk , / nak. hulyazına dalmak, içindeki feverana karış. feragat en kat'i mağlübiyettir... / Hasta, demez ki: — — Diş ve kalb ağrısı / sızıların en mak, nefsini hüviyetinin istidadına kapıp koyuver. mek istiyor /Gençkızlık, genç kız hisleri, çenç kızın berbadıdır. nikbeti, genç kızın serazadlığı ve ikinl. f Koruma kanunu Her buse İçin 150 kuruş ceza ! Otomebil kullanırken yanındakini öpmenin | tehlikesi Londra polislerinden biri, lüks bir otomobilin süratle ve zikzak yaparak gittiğini görünce moto - Siklete atlamış, az sonra otamo - bile yetişmiş. Direksiyonda genç ve şık bir ka- dinın oturduğunu ve - yanındaki delikanlıyı öptüğünü görmüş. Polis, kornasına basarak genç kadını ikaz etmek istemiş. Fakât kadın buna aldırmamış, buselerine devyam etmiş. Bunun üzerine polis memuru otomobili durdurmuş ve bir zabıt varakası tanzim etmişti Londra Cürmü meşhud mahke. mesi Miss Meri Vood'i her buse için 150 kuruş para cezasına mah- küm etmiştir. ÇCocuğunun ellerini yakmış Evlâdına mahküm Mahkemenin kararı y bir zamandainberi babadan İngilterede davası görülen ge «Son Telgrafe ta - bahsetmiştik. Londra gazeteleri Parak isminde. ki bu genç adamın çocuğunu diye etmek isterken yavrucu, ellerini yaktığı dardı. Çocuk yedi y babanın anlattığına göce annesi- nin akrabasının yanında büyüy rek şımarık bir hale gelmiştir. Bir gün annesinin sazti ortadan kaybolmuş, Parak bunu çocuğa sorunca evvelâ haberi olmadı; söylemiş ise de sonra saati alarak kendi yaşında bulunan bir kız ço. cuğuna hediye ettiğini süylemişe tir. Bunun üzerine Purak, çocuğu- na: — Şımarık olmak fenadır. Ya Tancı olmak fenadır. Hırsız olmak daha fenadır.. tarzında başlaya - rak ahlâk ve terbiye dersi verme- ğe kalkışmış, kışın sobanın başın. da oturarak ona söz dinletmek is. temiştir. İddia edildiğine göre ateş ha . linde olmıyan, fakat yakacak ka- dar kızgın olan kömürleri çocu- ğuna tutturarak onu korkutmak istiyen Parak, kömürleri sobaya atmasını söylediğini, yoksa onu zorlamadığını söylemiştir. Neti. cede, çocuk hastahaneye kaldırıl. mış, imzasız bir mektubla iş poli- se haber verilmiş ve genç baba da mahkemeye sevkedilmiştir. Mahkemede, Parakın, çocuğu - nun elini yaktığı sabit olmamış işe de çocuğa fena muamele etti. ği ileri sürülerek 25 İngiliz lira - sına, bunu veremediği takdirde Yazan: Etem İzzet BENİCE Hasta, son bir defa daha karyolasının KONTURAT Yazan : Halil Bedi Fırat Fevzi Cemti çapkın bir gençti. | Otuz bir çağının son günlerine ka. dür Bayatı, renk renk maceraların | acı ve tatlı hatıralarile dolmuştu. Çok güzel denilemezdi. Fakat çir- ı kin de değildi. Kurnral, orta boy- lu ve tam bir erkek vücudünün | kusursuz yüzüne başka bir tatlı- i lik veren hassas ve derin bakışlı gördleri, kdınlar üzecinde hiç biz | erkeğe nasib olmiyan tesirler ya. pıyordu. l Elli lira maaşlı bir memürdu., | Fakat babasından kalan — miras, onu, ön dört yıldanberi macera « dan maceraya sürüklemişti Deli gönlü, tıpkı kiralık bir ev gibiydi. Yıllarca dört renkli saç- larınnın kıvrımlarında dalgalan- dıran genç kızlar ve kadınlar. O. raya uğramışlar. Kimi gezerek kötü muamele etti diye para cezasına edilen genç tayyareci para bulamadı. ü Parak tayyare karargâhından ayrılırken... bir ay hapis yatmasını karar ve- rilmiştir. . Fakat Parak tayyarecidir. İn - giltere tayyare filosu hizmetine | girmiştir. Ancak haftada bir ke. re evine gelerek çocuğu ile meş- gul olabildiğini, enun için çocu - ğunu istediği gibi yetiştiremedi- Kini söylemekledir. Oğlunun el. lerini yakan baba diye konu kom. şusu, bu genç tayyareciye rahat — Verini — Veremem. ediyordu: Ediniz... A içinde den ne farkı olur?. erinde mi — Ben de size süt veremem... — Hastanın bütün şirretliği — Vermezseniz şikâyet ederim.. Ay.. Kalbime fenalık geliyor. susun ve uyuyun ki gelmesin!. Sen ne terbiyesiz hizmetçi imişsin?, Kadın siniri... Saman alevi! İkisinin biri birin. gitmiş, kimi birkaç gün konakla. Miş... Konturatsızları birkaç ay içinde yerlerini değiştizmişler, konturat yapanlar pak çabuk imzalarını in- kâr etmişlerdi. Kısaca, çapkın gö- nül.. her kiracıdan bir tamir ya - rası alarak yıllarca yıpranmıştı. Bir gün hakikate dönen Fevzi Cemil, arık hayatını bir intizama koymak — ve elddi bir izi mukabil sevgilerile macerasız ve mes'ud bir hayat sürmek için ev. lenmeğe karar vermişti. İdeal e- Baslar üzerine kuracağı yuvanın hakikaten kendisine eş olabilecek dişisini günlree aradı. Ve bir gün buldum Üümidile oldukça güzel, orta boylu, kumral saçlı, beyaz tenli bir dulla evlendi. Onu, ha - kikaten ömrünün son eşi diye bel. vermemiş, nihayet mensub oldu- Bu Hava Nezareti de kendisinin vazifesine nihayet verımiştir. Pa- rak. gazetecilere çok perişan bir vaziyette olduğunu, 25 lirayı bul. masına imkân kalmadığından ar. tık hapse gireceğini söylüyordu. Kendisine, 1 Hazirandan 1 Tem- muza kadar para cezasını getirip vermesi söylenmişti. Halbuki Pa- rak bir ay geçtiği halde parayı bu. lamamıştır. üzerindeydi. Israr Genç kız bu müz'iç, dili uzun doğruldu, — Bana süt ver.. Dedi. Tam Ferhündenin uzun bir muhakemo silsilesi tutturduğu saniye: — Sonuna kadar Refiki bırakmamalı Çünkü... Bu anda, bir hastanın sözü dinlenir mi?, Ses çıkarımadı. Fakat, müz'iç kadın da durur mu?.. Tek- rar etti? — Süt ver... Ferhunde fena balde içerledi. Hiddetle yerin. den kalktı, hastanın yüzüne bağırdı: — Nekgdar da süt içiyorsunuz efendim?.. yarım saat Glmadı! — Ne zararı var?.. A Ck n — Beh aç duramam idim., fikirlerinde musır hastanın taarruzlarını arttırdığı. ni görünce bü n asabileşti: — Affedersiniz hanım. Ben hizmetçi hasta bakıcıyım. Vazifemi yapıyorum. Dedi ve bunun yataklı hususi hasta koğuşunun geçti, yatağının üzerine kendini zor attı. Ağlamıya başladı. İçeride de hastanın, ihtiyar ve müz'iç hastanın asabi ve hoyrat hastanın, hastane inzibatına asi has. tanın, çarupıntıları, iniltileri, hafakanları çoğaldık- değilim, lemişti. Fakat bu izdivae da kırl gün içinde suya düştü Yıllarca kadınların arkasından koşan ve servetini bu uğurda sarf eden Fevzi Cemil, artık hiç bit kadına veya kıza para yedirme « meğe ve onları aramamıya kendi kendine söz verdi Elinde son servet olarak kalan Buadiyedeki köşküne çekildi.. pt kı eski zaman kızları gibi kısme « tini beklemeğe başladı. E Birkaç ay, hayatı durgun ve mâe, cerasız geçmişti. Yalnız yaşıyor- du. Yaz mevsimi gelmişti. O sene sayfiyelere akın, he ryıldan fazla Birsabah güzel bir düşünce ile *uyandı. Köşkün alt kısmını kirâe ya verecekti. Kendi kendine: — Şöyle güzel bir kız veya ka- dın tutarsa hem parasını alır, hem de gönül eğlendiririm.. dedi. Ucuza, pahalıya bakmıyacaktı. O gün hemen «Kiralık odalare kâ* dını kapıya iliştirdi. Ve bekle. meğe başladı. : Aradan birkaç gün geçmişti. Bu müddet zarfında beş altı kiraci başvurmuştu. Fakat hiç birisini beğenmiyordu. Gelenlerin bazı- ları pek kalabalık, bazıları çoluk- lu çocuklu, kimisi yeni evli. kısmı da ihtiyar Ev sahibi hepsine birer bahane ile savıyordu. Bir pazar günidi. Kapının zili üstüse birkaç defa çalındı. Fevzi cemil, giyinmeğe vakit bulmadan ipekli pijamasile kapıya koştu. Beyaz, geniş şapkalı, balık © - tinde güzel bir bayanla karşılaştı. Gözlerine inanmıyordu. Uğuş - turdu, — Bir daha baktı. Aradığı kısmet ayağına kadar gelmişti. — Kiralık odalarınız. varmış.. lütfen görebilir miyiz.. Genç adam, gelen misafiri bir göle ge gibi sessiz taktb odiyordu. Aklı başından gitmiş, kendisin! bir ha. yal âlemine kaptırmıştı. Odaları beraber gezdiler. Bahçeye iniyors fardı. Denizden esen serin bir rüza gâr dalgasile kendine gelebilen Fevzi Cemll birden silkindi. Kendi kendine: â — Söz bir Allah bir.. Para ye « mek var, yedirmek yok diyordu. Sıra pazarlığa gelmişti. fakat kendisinde aradığı cesaret ve kuve veti benüz bulamıyordu. j Çamların altında karşilıklı ha. sır koltuklara oturmuşlardı. Genç kadın, derin bir nefes al. &ıt " — Pazarlık hususnda her halde anlaşabileceğiz dedi. — mukabil büdeeleri sarsmamak şartile elddi bir anlaşma isterim. Hem benim — öyle buçuklu muçuklu hesablara aklım ermez. Riyazt katiye isto- rim. Bayan pek yaman konuşuyor - du. Hiçbir kadında bukadar tatlı bir elddiyet görmemiş olan Fevzi Cemil biraz düşündü. Bir ikf yut kunduktan sonra; — Peki öyleyse, dedi.. tuz lira., üç aylık ta peşin.. Henüz sözünü tamamlamamıştı, genç kadın bir kahkaha attı 'amlıkların sessizliğine — baş döndürücü melodiler besteliyen bu derece kıvrak kahkahayı hiç bir kadın dudağından dinlememi$ olan Fevzi Cemil, neye uğradığı. — ni anlayamamıştı. Az daha mağlüb oluyordu. Bü- in kudretini toplamıya çalıştı: — Söz bir, Allah bir. yemek var, yedirmek yok.. dedi. j Genç kadın hasır koluğa biraz daha yaslandı: Ka — İskonto lâzım bayım, dedi.. Biz kalabalık değiliz bir anne bir kız.. Genç adam bir Tâhza durakladı. Buna çok sevinmişti. Çekirdek - yda o- siz üzüm buna derler dedi. kirayı yirmi liraya indirdi Genç kadın, Cemile Bir Tâhza Feride, yakın nalı bir bakışla baktı. sessiz durdülar. Nihi gönül çeken ve ea sesle konuştu: — Evinizi tutmi şim daha ziyade bir ço çoğaldı. Bu ne talihsizlik, ne aksi tesadüfdü böyle?!. * Nimet ilk rakıyı içmiştir. Bir... Bir daha, — Yaşa Refik. (Devamı vark — İ Kendisi biraz rahatsızdı (Deovamı 7 inci sahifemizde)

Bu sayıdan diğer sayfalar: