3 Eylül 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

3 Eylül 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3- 1 İstanbul muhteli- bitmişti. 17 Eylül- MA U ST CŞN 5 S S LA O D CRENARİUR. G, ÇS7 u gAAA TORZN, . N Tevanşıdır. Puar kupasında Anka- * 2 mağlüb olan İstanbul ayın on yedisinde ba - Yapacak? alılarla ilk kar- bugün eluyoar milli güreş takımı bu- ada 12 Mayıs stadında ftemasını yapacaktır. ad'a gidecek takım oyun- ları seçildi yapılacak olan Bal- iştirak edecek 0- takımın seçmeleri dün stadında yapılmıştır. —dın ayın sonu- ' kaldı başlyacak olan qın yirmi beşine tehir T vi o Ğ İ İ F” T İ gelecek pazar yapı- Tik maçları yapılamı - T Z z veyeni * | | tesbit edildi | edilen polamut tipi | alâkadar tacirlerin mü- | Altnmak için dün İzmir- ——ı bir toplantı yapılmış KM yeni tipte bulun- g'—d_ maddeler hakkın- e fı;!şi'? Mükleoları tesbit edilerek İktısad Vekâletine bi- 4' ir, "'ıumı düşen ıe ü' Bün Arıh camide otu- N:—ı.vıı Kadir isminde bir N düşerek yara- & KM hç::ı:uhuunuinc ğ—lğhıı doktoru Enver Mmüayene etmiş ve | vermiştir. aN A C Y MA S LA üz, huzuru haşmet- Söz söylemek ne ak Fuad Paşadan da- diplomatsındır.. 'aşanın — yaptıklarını Nüku Avrupa sarratla- da haberimiz - yok... Musun on para istik - balimiz kalmamış... toparlandı. Kaş- Yüksek bir diplamat Bi SA LA CG a A C B a A C CERRERÜR huhtelitleri bir revan Maçı yapacaklar Bu maç 17 eylülde yapılacak da da Almanları yendiler Almanya yüzme takımı, Fram - sızlarla son müsabakasını da ge - çen hafta içinde Fransız su takı- ş kumbırası | P | mile yapmıştır. Almanlar, atle - | tizmden sonra Fransızları su spor- | larında da mağlüb etmiştir. Bu müsabakada Almanlar 18 puvan, | Fransızlar da 15 puvan alımışlar dır, Dereceleri yazıyoruz: 4X100 bayrak: 1 — Framsa 928 2 — Almanya 9, 28, 2 Tramlen: 1— Höster (Alman) 148 pavan. 2 — Andinya (Fransız) 136 pu- van. 4X metre: 1 — Tollil (Fransa) 0,3,6,10 2 — Freese (Alman) 0,7,4,10 200 metre: 1 — Husla (Alman) 2472 2 — Nokach (Fransa) 2,53,2 Su topu müsabakasında da Al- manya B takımı, Fransızları 3 - 0 mağlüb etmiştir. Kadınlar arasında yapılan Al- manya - Fransa karçılaşması da Almanların galebesile bitmiştir. Almanların 14 puvanına — karşı | Fransızlar ancak 7? puvan almıştır. | Koltukcu Cemal'in Tevkifi Alım ve satım yü- zündoıı arkadaşını ladığı sabit oldu İhi gün evvel Tophanede Çu - kurcumada sattıkları eski bir el- bisenin parasını paylaşamamaları yüzünden çıkan kavga neticesin- de arkadaşı Halili ağır surette ya- | ralıyan koltukçu Cemal adliyeye | verilmiş ve ikinci sorgu hâk'm - liğinde yapılan — sorgudan sonra tevkif ıdılmhı.ı Tel Hu-sızı Dört ay hapse mahküm oldu Fındıklıda kauçuk dabrikasına girerek tel, kauçuk ve saire çalan Naci dün asliye dürdüncü cezada 4 ay hapse mahküm edilmiştir. Aziz yavaş yavaş yumuşamıya başlamıştı bile.. tavrı takmarak tıpkı İkincl Kate- rine gibi fikir dermeyan etmeğe başladı: — Etendimiz; Fuad: Paşa kulu- nuz olmazsa, onun yerini tutacak ve hattâi ondan üstün köleniz El- hamdürillâh — doludur. Sirbistan ve Bulgaristan işleri de lcülhamd hitama erdi. Ruslar her ne kadar Sirbistan meselesinde nim suret- te muvaffak oldular ise de; Bul- garistanda Mithat Paşa kulunu, zun himmetile mağlüp oldular. Si İş bankası İkramiyesini Kazananlar Bankanın şehrimizdeki muhtclıf şukelerinden olub ta ik- ramiye kazananların tam İlistesi İş Bankasının 908 kumbara ik- ramiyesinin keşidesi bir eylülde Ankarada yapılmıştı. Bu keşidede | bankanın İzmir ile şehrimiz dahi- | y yan kitabl öebe öülnde | lindeki muhtelif şubelerinde kum- | barası olup da ikramiye kazanan- ları sırasile ve tamamile yazıya- ruz: » 7869 Kemal 25 lira - İstanbül, 62492 Münevver 25 lira İstanbul, 62810 Ümran 25 lira İstanbul, 67142 Hafize 25 lira İstanbul, 1925 Fat- ma 25 lira Beyanıt, 1585 Kasım 25 lira Beyanıt, 31577 Sıdıka 25 lira Beyoğlu, 75823 Yahya 25 lira İs - tanbul, 2173 Seniha 25 lira Beyoğ- hu, 72154 Makbule 25 lira İstanbul, 5926 Sahure 25 dira Kadiköy, 4237 Miğırdiç 25 lira Beyazıt, 18812 Mü- veddet 25 lira İstanbul, 5328 Fatma 25 Ira Beyoğlu, 21658 Enver 25 li- va Beyoğlu, 51452 İskender 25 lira İstanbul, 44000 Vedat 25 lira Be- yazıt, 79550 Rüştü 25 lira İstan - bul, 19610 Bedim 26 lira İstanbul, 25550 Fethiye 25 lira İstanbul, 716 Azize 25 lira Kadıköy, 20984 Hay- dar 25 lira İstanbul, 32319 Mari- yanti 25 lira İstanbul, 551 Galib 25 lira, Beyoğlu ve 3308 Hasan 25 lira Gülata. İZMİRDEN KAZANANLAR 5646 Bünyamin 250 Jira, 18504 Muzetfer 100 lira; 2470 Edip 100 Hira, 15166 Ömer 50 lira, 10958 Kâ- zam 50 lira, 16516 Zübtü 25 lira, 19881 Süleyman 25 lira, 17393 Ali 25 lira, 3501 Nedret 25 lira ve 17530 Münevver 25 lira kazanmışlardır. Söteeygec Dilen Teti ee &O G L Bunlar niçin sokağa alıldılar? Hoşkadem medrese- sinden atılan zavallı- ların hali Şehzadebaşında Hoşkadem med- resesinde oturan şoksul ve fakle aileler polis tarafından medrese- den çıkarılmış, sokağa atılmışlar- dir, Bunlar, kimsesiz ve kendi az ve- rimli mesallerile ancak geçinebi- len ve kira veremiyecek iktiadrda olar zavallı ailelerdir. Medreseden çıktıktan sonar G civardakı bir arsaya konan bu za- vallılar, havaların sıcaklığı müna- sebetile şimdilik burada barınmı ya çalşmaktadırlar. Fakat arsada oturmak da kanunen memnu bu- lunduğundan buradan da kaldırı!- mak istenilmektedirler. Yekünu, çocuk ve ihtiyarlarla birlikte 21 e varan bu zavallıların barırdırılmaların temin iiçn Bele- diyeye başvurduklarnı ve kendi- | terine bir sığınak temin edilmesi- yasetleri suya düştü. Küvvet ve şevketişahaneleri önünde hepsinin' boyun eğmeleri muhakkaktır. Kalbi şahanelerini müaterih tut- manız gerektir. Sayei şahanelerin- de küffar, ehli müslimin önünde ricat etmektedirler. Üzülüp, hu- zurunuzu kaybetmemenizi mü adei şahanelerine atfen arza İcli: sar eylerim. Gönlünüzü ferah tu- tunuz... Bakmnız, hava ne kadar güzel, irade buyurulursa; kayık- lar hazırlansın... Küçüksu- mesi- resi ne kadar güzeldir... Hele, mehtabına doyüm mu olur Padi- şabım? Dedi. Sultan Aziz, yavaş yavuş yumuşamağa başlamıştı. Ustası- nın söyledikleri doğru idi. Sırbis- tan kalelerimi terk ve ehli islâm da hicret ederek bu belâdan kuz- tulmuştuk... Bulgacistanda da sü- kün hâsıl almuştu. Elhamdülil lâh, şimdilik ortada bir şey kal - Para meselesine gelince; bu işi de nihayet, Galatata sar - Mekteb Kitabları Tahsil hayatımızım en büyük derdi hiç şüphesiz mekteb kitah- Tamıdır. Her sene kitabsızlık yü - zünden talebe, hocalar ve.. talebe aileleri birçak müşküllerle karşı- kaşırlar. Mektebin kitabsızlık der- di birçok talebenin sınıf geçeme- mesini meydana getirmiş ve bu vesile ile tahsil çağındaki genç: lerin kültürlerinde eksiklik b - rakmıştır. Kulağımıza gelen haberler bu yal derslerin başlaması ile bera- | bulunacağını bildiriyor. Senelerdenberi- bir türlü yola | Kkonamıyan kitab işinin artık ta- lebe ve muallimlere çalışma, öğ- renme, öğretme yollarında engel olamıyacağını düşündükçe büyük bir memnuniyet duyuyorur. Şüphesiz ki bu memnuniyeti - miz umumidir ve. haklı bir se- vinç sayıdır. BÜRHAN CEVAD -| Trakya Panayırları Daha modern şek- le sokuluyor 'Trakyanın en büyük panayırla- rından biri sayılan Pehlivanköy için sağlık ve ekonom' şartlarına uygun bir plân yapı'mıştır. Pa- nayırın açılma tarihi olan 18 ey- Tül için şimdiden hanızlık başla- mışlır. Üç gün hem filim alına - cak hem de halka- gece projeksi- yenlar gösterilecektir. Küy ve pa- nayır yeri elektriklenecektir. 'Trakyanın meşhur ve büyük pa- yayırlarından Saraybalçık pana- yırı da dün açılmıştır. ne olacak Sokağa atılan yoksullardan bir grup ni diledikleri anlaşlmakta, Bele- diyenin bu hususta şefkat ve mer- hamet göstereceğini umduklarını [ söylemektedirler. rafları hulk—dııhlh'lerdı. Uılı'ıııın lurdu. Bir defi gam etmek lâzım- &. Bilirim seni!.. Yaman bir ka- dınsındır. sen!.. Haydi- bakalım!.. | Şu Dolmabahçenin karanlık du- | varları arasından atalım kendimi- zi hurice... Şöyle bir ahenk eyli- yelim. Arzıniyaz yer öpüp dışarı çık - t Hemen yarı kafadarı Hafız| Mehmedi bularak Padişahın ira | delerini tebliğ etti. Altın yaldızlı saltanat — kayıkları Dolmabahçenin rıhtımına yanaş- | nuşti Sultan Aziz, çarçabuk giyindi. | Arzıniyaz efendisine hizmet edi- yardu. Bir aralık Ustasına gülerek sordu: | Hele, hele yine kimbilir neler var?.. Fakat; mat güzeli bir an a- hıp gelmeni unutma... Sultan Aziz; bir türlü mat gü- Şehir meseleleri Belediye bu Yağ neden pahalılaşıyor ? işe çare bulmalı Yağ neden pahalılaşıyor? Belediye İktisad Müdürlüğü bu işe gareler bulmalı. Bir taraftan sıcaklır devam e - derken, diğer taraftan da birçok aileler kışlık ihtiyacların: düşün- mektedirler. Vakıâ, yazın. kışlık dettir. Nakif vasıtslarınm team - müm etmediği, depaların, antre- poların, hasılı büvük ücavet mü- esseselerinin stok vapmadığı de- virde, herkes kışlik ihtiyacını ken- | di elile temin ederdi. Çüzkü yazın tedarik edilen yiyecek maddeleri- ni kışın bulmak mümkün değildi. Halbuki büyük ticaret sermaye- sinin inkişaf ettiği, depolarım, bü- yük mağazaların, naki: vasıtaların arttığı bir devirde, kışlık ihtiyac düşünmek gülünç görünür. Fakat birçok aileler, hâlâ, kışım pahalı satılan maddeleri, yaz mevsimin- de ucuza tedarik eder'-r Mezelâ, domatesin bol ve ucuz satıldığı zamanda salça yapmak, ucuzca, bol mikdarda soğan ve patates al- mak, bir iki teneke yağ alarak ki- lere koymak.. bütün bunları ya- pahilen mahdud sitelerdir. Çün- kü bu yiyecek maddelerini teda- rik ederek, bir kenara ayırmak i- Çin, bir sermayeye ihtiyac vardar. Halbuki ekseriyetin, bakkallardan veresiye olarak alışveriş ettiği bir zamanda, kışlık kileri doldurmak pek te mümkün değildir. Eski devirde, ferdi olarak düşü- nülen bu meseleleri şimdi Befedi- yelerin iktisadi işlerile uğraşan teşkilâtı düşünüyor. Şimdi buraya birkaç madde hakkında izahat ve- receğiz. Acaba — Belediye iktısıd teşkilâtı bu maddelerin kışın ucu- za tedarik- edilip edilmiyeceğini bize temin edebilecek mi? YAĞ PAHALILAŞIYOR Bir yağ taciri diyor ki: — İki hafta evvel toplan Trab- zon yağı 88 kuruşta. Şimdi 75 ku- Tuştur. Flatlar daha ziyade arta- | caktır. Kışm bir kilo yağı 100 ku- Tuşa yiyeceğiz. Buna emin olu - nuz. 'Tüccar, her hafta Karadeniz- den gelen yağları, soduk hava de- polarına depo etmektedir.» Demek oluyor ki, yazın T5 kuru- şa satın alınan yağlar, kışın 100 kuruşa satılacak!., 100 kuruşa satılan yağ, toptan fiat göstermektedir. Toptan fint- Ja perakende fiatlar arasında bü- yük farklar olduğunu kabul etme- liyiz. Fakat ekseriyetle bu farklar pek mübalâğalı olur. Bir de, yağ ihtikârı olursa, 100 kuruştan pek fazlaya yağ satın alacağız. Tabil, hiç kimse 120 - 150 kuruşa kadar halis Trabzon yağı almıyacaktır. Bu yağlara başka maddeler karı- şacayk, halk, karışık yağ yiyecek, Bu Âkıbete duçar olmamak için şimd'den bir iki teneke yağ almak zelden vazgeçemiyordu. Arzmi - yaz; efendisinin mat güzel hak- kındaki teveccühünden hiç kıs - kanmıyordu. Çünkü; mat güzel, Çeşmidil gibi kıskanç ve bodbin değildi. Bilâkis; kendisine hem- bezmi sohbet olmağa teşne ve sonra; sadık bendesi idi. Çeşmidil; böyle giderse bir daha Padişahın yüzünü görmiyecekti. - Nitekim; aylardanberi hücresine — tıkılmış kalmıştı. Arzmiyaz; ne yapıp, ya- pıp padişahı Çeşmidil ile bir ara- |ya getirmemeğe çalışıyordu. E - | ğer; Çöşmidilin İntikam fikirle- rini Kızlarağası gibi bilseydi her ikisini de bir anda mahvetmek hiç- tondi. Arsıniyaz, efendisinin mat güzel hakkındaki iltifatına mukabele etti: — İrade efendimiz hazretleri - nindir. — Bu kadar mu tsta? — Arzuyu şahanelerinizi ziya- | Yâzımi. Fakat bir teneke yağ, 13li- Ta 88 kuruştur. İki teneke 27 lira 32 kuruş eder. Bir hamlede bu ka- dar parayı, kaç kişi verebilir. Ek- seriyet, bakkallardan birer kilo yağ almaktadır. Odun ve kömür ihtikârına kazşı Belediyenin ne gibi tedbirler itti- haz ettiğini bilemiyaruz. — Fakat, gazetelerde gördüğümüz küçük havadis sütunlarında, Belediye - ikârı hakkında tedki- kat yaptığından bahsedilmek dir. Pek tabii olarak odun ve kö- mür ihtikârına karşı hayırlı ted- birler ittihaz etmek mümkün ola caktır. Odun işi kadar, yağ işi de mü - himdir. Başında Asım Süreyya gi- bi köymetli iktısadeımız bulunan Belediye İktisad Müdürlüğünün, Bu işle alâkadar olacağınâ pek e- miniz. Yağ tacirlerinin iddlasına göre, yağ pahalılığına seheb, socuk tha- 'va depolarıdır. Soğuk hava depo- larının sahibleri bu iddiayı red - detmektedirler. Acaba hangi gru- pun söylediği doğrudur. Bu me - seleyi derin bir surette tedkik et- mek, ancak Belediye İktısad Mü- dürlüğüne düşen bir vazifedir. a n AA Kale İçerisinden Ateş Bir jandarma ile bir izci vazife ba- şında yaralandı Adanada Toprakkale önünde bir cinayet olmuş ve bir adara. atılan kurşunlarla öldürülmüştür. Ceyhanır Mustafabeyli köyün- den Ali Velinin çalınan hayvan - larının izini takib için bir jandar- ma onbaşısı ile bir eT ve iki izci gece Osmaniyeden yala çıkmış - lar, araştırmaya Toprakkale civa- rTına kadar devam edilmiş. Top - rakkaleye yaklaşıldığı sırada hü- viyeti meçhul iki şahıs kale içe- inden jandarmalar üzerine ateş | etmişler, ve atılan kurşunlar, iz- cilerden Deli Mestanır; kardeşini öldürdüğü gibi jandarmı Küzen | da bacağından yaralanmıştır. Vaktin gece olması sebebile hü- viyetleri tesbit edileniyen bu meçhul şahıslar, karan!'ıktan isti- | fade ederek izlerini kaybetmiye müuvaffak olmuşlardır. Katillerin yakalanmaları için şiddetli taki- | bata geçilmiş olup birçok geçid yerleri de tutulmuştar, desile dilşada sai olacağım efen- dimiz, a — Haydi bakalım! Ben, gidiyo- rüm... Siz de peşimden hareket ediniz. Sültan Aziz haremden ayrıldı. Mabeyinci Hafız Mehmed Bey va yaverler yol veriyarlardı. Padişah; kemali azametle rıb- tıma geldi. Saltanat kayığının mahfel yerine koca gövdesini yerleştirdi: On çiftelik uzun ve yaldızlı ka- yığın levend yapılı pehlivan kü- rekçileri küreklere yapıştılar. Kıl kadar falso göstermeden mihani> ki bir harehetle, palaları geniş kü- reklrini Dolmabahçenin durgun sularını yararak efendilerini Bo- ıu. doğru sürüklemeğe başladı- Vı.lda sultan, dairesi pencere- sinden oğlunun gidişini kederli kederli seyrediyordu. Kimbilir yi- ne nerelere gidiyordu. O, azgın Hastalık sağlık MAHMUD YESARİ Hastalık, sağlık, hepimiz için. Evet amma, hastalığın ve sağlı- im şekillerine göre. Hastalık du, sağlık da çeşiddir: Öldürmez, süründürür, ne öldü- | rür, ne süründürür, mızmız. çek- tirtii Bu çeşidleri, en kütüleridir. Bir de, birden gelir, alır götü - | zür. Bu, en mükemmeli, en te- ( Fakat insanın, sancılanmak | Bi hirdenbire başma gelen geçici hastalıklar var; ben, asıl bunlar. dan şikâyetçiyim. Hasta değilsin, gidip hastana- ye yatamazsın; hattâ, evde yatak- * ta yatmak da can sıkar. Gelgele- Tim, ayakta da duramaasın. Sonra, en müşkülü, bakılmak meselesidir. Soğak su içmişsiniz, midenizi üşütmüşsünüz, yahud a- bur cubur yemiş midenizi baz - muşsunuz. Bu sancılar çok sür- miyecek, geçecek; yalıma, geçin- ciye kadar da sizi rahalsız ede - cek Bunun için, doktor çağırabilir misiniz? Bir doktor, eve kaça ge- lir. Dokterun ayağına gidecek ka- dar haliniz olsa, doktora başvur- mağa lüzum kalmıyacak. Evdekilerin hirini eczaneye gön derin. Ezbere ilâç alur mu? Gön- derdiğiniz adam, fazla açık, e- zucı do fazla sür'atk intikal sahi. bi, diyelim. Yine iş bitmiyor. Re- çetesiz, ilâç verilmez kâ Hastalık - sağlık, bizim için; diyip evlerimizde hususi portatif eczaneler mi bulunduralım? Me- raklı birkaç dostummun böyle por- fatif eczanesi vardır; ve evdeki- Ter, yanlış ilâç almak yüzünden, birçok — zehirlenme, hattâ — ölüm tehlikeleri geçirmişlerdir. © halde, ne yapmalı? Kaç ge- cedir, hep bunu düşündüm, ta - şındım; bu sualin cevabımı bula- | madım. Köpeğini Alırken Peııçoredon düşe- rek derhal . öld Beyoğlunda Sakızağaer'cadide - sinde 37 numaralı evin dördüncü katında oturan 35 yaşlarındırAlt isminde bir piyanist , katta diğer bir odadi bu kör peğini almak üzere pencereden sarktığı bir sırada sokağa düş- müş ve derhal ölmüştür. rGolılısıray mura- kabe heyetinin içtimat Gülatasaray spor klübü Genel | sekreterliğinden: Yüksek murakabe heyeti eylül içtimmi 17/9/938 cumartesi günü saat 15 te klüb merkezinde ak - tedileceğinden, sayın azanın mez kür gün ve saatte klüb lokalinde bulunmaları rica olunur. Arziniğaz, aslanımı yiğe acömeca sürüklüyordu? Zavallı velice; oğlunun nere - ye gittiğini bilemezdi?.. Dolmabahçe önünde dizili du- ran zırhh harb gemilerindeki kalyoncular «Çamarova» yapmış- tı. Amiral gemisinden selâm ha- vası çalıyordu. Yirmi bir metre boyunda olan saltanat kayığı eski Osmanlı ka- dirgaları gibi yirmi mil sür'atle Baoğazın akıntılarını yararak iler- liyordu. Kürekciler, o derece mahirane kürek çekiyorlardı ki; kürekleri - nın denize dalan palalarından u- fak bir sada bile çıkmıyordu. Biraz sonra; Dolmahaliçenin ha: Tem dairesi rıhtımına - yanaşan büyücek bir saltanat kayığım be- yaz yaşmaklar giymiş saraylılar İ biniyordu. İ (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: