21 Eylül 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

21 Eylül 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4& —SON TELGRAF—21 EYLÖL 1938 NÜRENBERGCG TOPLANTISINDAN NEViL ÇEMBERLAYN ADOLF HiTLER Konuşmasına kadar Almanya - Çekoslovakya arasındaki ihtilâf mamıştır. Diğer taraftan İngiliz | Yeni gelen Avrupa gazetelerin- den hangisi ele alınsa büyük baş- hklarla, iri yazılarla göze çarpan mevzuun şu olduğu — anlaşılıyor; 69 yaşındaki İngiliz Başvekili tay-| yareye atlar atlamaz Her Hitleri görmeğe giti Gelen telgraflar bu seyahate da- ir günü gününe malümat vermek- te gecikmemiştir. Onun için bu sütunda takib edilen maksad se- nu da ilâve etmek lâzım geliye İngiliz Başvekili bu seyahate ka- rar verince Fransa hükümeti de haberdar. e- sız. dostluğu dolayısile İngiltere hükmeti bu- na lüzum görmüştür. Diğer ta - raftan Başvekil İngiliz Hari: nezareti erkânının ve hariçte İn- gilterenin dostlarının, yani Fran- sa hükümetinin malümatı olma- Üürenberg kongresine İştirak eden Almı yahatin nasıl olduğuna dair ev- | velce verilmiş olan haberleri tek- rar etmek değildir. Avrupanın bel-, Hibaşlı merkezlrindeki siyast ma- | hafilin fikirleri ve bu mahafil ile temasları malüm olan matbuatın ileri sürdüğü şayanı dikkat ya * zılara bir göz atmaktır. Bu su- retle bir çok öğrenilecek şeyleri öğrenmek kabil olacağı gibi bu öğrenilen şeylerin de bundan son- raki vekaylin inkişafında işe ya- rayacağı besbellidir. Evvelâ umumi olarak söylenen şey İngiliz Başvekilinin bu hare- keti sulhü korumak yolunda bü - yük bir cesaretle büyük bir adım olduğudur. Onun için Avrupa ga- telerinin muhtelif görüş farkla- rı mevcut olmakla beraber bu te- şebbüsün ehemmi stmediği ki kiracılar kimler?. şlamalı?. ı I dıkça bir karar — veremiyecoğini de anlatmış bulunuyordu. Bu ci- hetler böylece hatırda tutulduk- tan sonra İngiliz matbuatına göz atmak lâözun geliyor. Evvelâ İn- giliz gazetelerinde Çemberlayn- - Hitler mülâkatı etrafında söz sö) lerken son derece bir ihtiyatkâr- hık gösterildiği nazarı dikkati cel- bediyor. Mevzu nezaketidir ki çetin olduğu zaman azami ihti- yatkârlık gösteren, İngiliz matbu- atının ötedenberi âdeti olagel - miştir. Bu sefer de öyle görüne- ceği tabil ise de satırlar arasında saklanmış bazı şeyleri sezmek de büsbütün imkânsız değildir. Evvelâ İngilterede de Başveki- lin birdenbire bu seyahate karâr vermesi duyulduğu zaman bunu hayfetle karşılıyanlar çok olmuş- İ | tur. Fakat Londranın iyi malü - | mat alan mahafili buna hiç şaş - Yeni mi, es- Şu.. Acaba Hasibe harim sağ nı, lar da benden sorarlarsa! demeli? Acaba kadınlar dedikodu yaparlar mi?, Ya mahalleden mahalleye söz gele gele ta Ni- ar gelirse?, Nimi i du — Öldürür Kırar, geçiri Bir defa lâf kopardı?. 'yim. larıma acaba sır kendilerinde kal- önce Sıdı i bilir.. ttum!, Şimdi buldum! Fakat, ne aksi tesadüf! Refik, arsa berbaddır!.. Dedim de, kıyameti hanım teyzeyi görmeli. O, bu- böyle Şoförün İmparatorluğunu teşkil eden Do- miniyonlar da Britanya Başveki- linin buseyahalini çok muvafık gördüğünü — bildirmişlerdir. Bir kaç gündenberi, «Son Telgrafe bu sütunlarda İtalyanın Orta Avru- pipye bilhassa Çekoslovakya me- sekeleri karşısında ne vaziyet alb- dığına dair Avrupa matbuatında verilen malümatı hulâsa ediyor- piyadesi du. Çemberlayn - Hitler mülüka- ti dolayısile de Romadan bir ta - kım şaylaların - meydana çıktı; görülmektedir. Evvelâ İngiliz Baş- vekiltjn telefonla İtalyan Baş- vekilini arayarak görüştüğü riva- yetleri çıkmıştır. Londra mahaf, li bu rivayetleri tekzib etti. Son- ra gene Romadan çıkan rivayı ler var ki bunlara göre Çember- layn - Hitler mülâkatının hedef, mevzuu, öyle yalnız Çekoslovak- yadaki Südet Almanları mukad - deratını konuşmaktan ibaret de - ğildir! Bütün Avrupayı alâkadar edecek daha geniş mikyasta bir konuşma vardır. Buna göre Av- rupanın bi detleri arasın- da bir müzakere zemini hazırla- nacaktır. Evvelâ Çek - Alman me: selesi konuşulmak üzere. Bu rivayetler Londranın res- Edebi Roman No. 110 atlayıp kapıyı açtı, Buyurunuz efendim... si, kpınına açılışı olması diğinin farkında bile olmıyacak, hatta «Ye e kadar gitse yine bir türlü daldığı pürt rüyadan ayılıp da etrafını di Refik, ka- yal görmiyecekti. Şimdi ne ir Ağa, otomobil gürültüsünü işitince konak kapısını çoktan açtı ve efendisini içe- riye geçirtmek içi: iki büklüm olup yerden selâm almıya hazırlandı. Bunun için tekrar geriye dönmi- ye, şoföre: — Yukarı m Filân der kabul edeci uzun * ve mantık silsilesi içinde kendini k: Mman bir de baktı ki, otomobil durdu ve şoför, hemeti Sabah. eye fırsat Darülücezenin ziyaret gününün yok. Naçar, bu emri: Ve. Öyle oldu! ertesi.. | der. Almanya'nın Devlet tir. Fakat bu sözler politika âle- | | mindeki dedikoduları göstermek | itibarile şayanı dikkat olmaktan geri kalmıyor. Londranın belli - başlı gazetelerine göre ancak vı rılan netice şu oluyor: Taymis ga- | zetesi ihtiyatlıdır. Yalnız Alma: yadaki muhabirinin telefonla diği malümat var. Fakat mali me- serelerle meşgul olduğu kadar mil- | detlerarası politika işlerini takip | etmekte çok ileride ölan Finans- | yal Taymis Çemberlayn - Hitler mülükatı dolayısile yazdığı yazı- dâ şayanı dikkat şeyler söyliü etirmek fikri günden gü- ne kuvvet bulmaktadır. Herhalde M. Çemberlayn bunu M. Hitlere söylediğine şüphe etmemeli. Müş- | İşte kalbin bütün sırları Kalb çarpar, kalb mırıldanır, kalb yazar, Onu iyice dinleyiniz. Yorgunluğu hissetdiniz mi, gözünüzü açınız harekâtını tanzime Kalb, saatte — 115,000 - 120,000 defa çarpar. Çok değil, senede a- gağı ve yukarı 42,000,000 def: Kalb; Kanı çekmek ve geri mek için genişler, küçülür. Bu iki hareket dakikada 60 - 75 dela te- kerrür eder. Fakat bazı hasta - larda 15, 20 ve hattâ 12 ye düşer, Tabil bunu da baygınlık takib - Kalbin rahatsdzlığı, küçülmesi, bozukluğu teneffüslerden anlaşı- | hır. Nabız muntazam değilse kalbin ahengi bozulmuş demektir. He - men tedavisine başlamalıdır. KALB MIRILDANIR... «Kalbim size söylüyar...» Sev- dalıların, ekseriya — sevgililerine söyldiklri bir söz. Söylemek, bi- raz mubalâğalıdır. Kalb söyle - mez, fakat mırıldanır. Evet, kula- fanızı birinin göğsüne yapıştırı - nız, dinleyiniz. Mütemadiyen te- eden iki darbe Görmek arzusu! Görmek.. Merali görmek. Onu öpmel Onu kucal Ben baban miy ye sormak, mak. okşanmak! Sonra; Yalnızlık.. | çık, daha şiddetli ve kısa: Hurac | tü Roisi Her Hitler külâtın bir kısmı da Almanyada silâh altına almmış olan küvvet- | lerin mühim olmasından İeri ge- liyor. Eğer M. Çemberlayn fır - sat bulursa M. Hitlere anlatacak- tır ki Alman ördüsü - tarafından yapılan manevraların artık bir an evvel nihayet bulması. —Pek ziyade istenecek bir şey de ondan sonra Almanyanın mevcut müş - külâtın halli için ileri süreceği teklifleri kendisinin müdafar ede ceğini Başvekile vâd eyliyöcek - tir. Südet Ala a yerlerde nüracaat fikri her halde reddedil- fi anlaşılıyor. Bu takdirde ) İle Fransa yeni- den Çekoslovakyaya vrilecek ©- lan teminatın yentden hudutların femizda Devamı 7 inci <a çalışınız. Yoksa... —| niz muhakkaktır. Biri hafif, ağır ve devamlı: Kalb çı kanı u- zuvlâra sevkediyor; öteki daha a- kapıları, yani damarlarda kanın ihbtikanına — mani olan — süpaplar kapalı. Buhnlar — normal darbelerdir. Normal olmuyanları da pek çok - Seri, mütemadi çarpma, ha- fif veya fazla ihtizazdan ileri ge- len sadalar... Eskiden doktorlar, kalbin ha - rekâlını anlamak için İstetoskop denilen bir âlet kullanırlardı. Bu küçük âleti kalbin üzerine koya lar dinlerlerdi. Fakat, kulağın i- şilme kabiliyeti ne kadar fazla o- lursa olsun kalbin hareketini hax-| kile anlıyabilmenin imkânı yok- | tur. | Son zamanlarda Elektrofono - kardiyak denilen bir makineden istifadeye başladılar, Bu küçük (Devamı 7 <0i sayfamızda , yüzünde y: iz kalmak, tesellisiz kalmak, Başını göğsünün üzerine yaşları akıtacak sıcak bir göğüs bulamamak! Bunun ıztırabı, Bunun tesellisizliği, arzuların tekerrürü! Ve. cı var buna! nukavemeti yık: #Ezlonga uzanımış roman okuyor. Ne yapsam. — Nasıl görsem?, — Nerede görsem?, Sant onu vurdu! Bu sanki, Nimetin kafası için- de vurulan bir dikkat trampeti oldu. Çirkin, fakat, Mağrür kadın derhal elindeki romanı bıraktı, doğ- ruldu: — O00.. Refik, saat on.. —e Ölünün avcundaki çay Yazan : Sedad Nazmi “AKPINAR Harab pencerelerin çatla ından süzülen soğuk yel önü açılan buğulu camı bir ziya odaya hücum ediyor, toz- hu bir aydınlık vücude getiriyor- du. Odünin m den bir kaç purça € Odanın Joşluğunda donük ren- le yatan hasta kadının kendi- yerleri delik saç mangaldaki son ateş parçası da içeri uçan kuv - vetli bir rüzgârlâ eridi Bu nokta kadar kızıllık odayı hiç bir zaman bir parça olsun sıtmamış- tı. Lâkin zavallı hastaya evinde bir kıvılcım dahi bulunduğu his- sini vererek bir kaç saat avun - müştu. Çevresi mor göz kapaklarını yavaş oynattı, hırıltıya ben- sle söylendi, daha doğ- rusu inledi: — Yahya. rardı Genç adam yata, sırtını duvara dayamış başını iki lmaş düşünüyordu. | gala çevirdi. Bu baş çevirme: n için güzel bir fırsattı. Gözle- inde biriken yâş bu.utlarını ka- rısına gi başı et Sevim, dedi: Son kı- sadetimiz kadar çabuk sör Odi müddet bütün soğuklı zindi. Sessizliği yine hasta sık sesi bozdu. *r Yahya de; yırtarcasına r öksürük tufamı konuşmasına mani olmuştu. Fa - kat genç kadın mâkââdını söyle- mek için kendinde yenilmez bir arzu hissediyordu. Bu söylemek için gösterdiği gayretten belli o- luyordu, Fakat muvaffak olama- di. Nihayet gözlerile anlatmağa karar verdi ve gözlerini - odanın nihayetinde duran kırık karyolaya sapladı. Ve gözlerini her açıp kapayışta bir ka$ damla gözyaşı döküyordu. Dudüakları ha- fifce burkuldu, omuzları titredi, yüzü eskisinden daha soldu, satı yanaklarında mahzun bir pehbe- lik dolaştı. Kuruyan ağzını 18 - latmak için bir kaç kere yutkun- du. Hastanın bütün bu per hareketleri Yahyaya herşeyi a: latıyordu. Demek istiyordu ki: — Yahya şu karyola bir ka, gün evvel bu kadar ıztırab verici bir varlık olmuyordu hasta benli- ğime.. Orada bütün ömrüme de- ğer yavrumuz Sevinç yatıyordu. Onun gonca dudaklarından çıkan bir cıvıltı, siyah gözlerinin göz - apyalnız kalmak dayayıp kaynar göz Tıpkı, o hal. O | © merak.. O arzu.. O tahayyül!. —| odadalar. Şehvetengiz kadın Refik de gazete ve.. düşünüyor! Ne yapsam?.. Dedi ve ilöve etti: ken nefes ı—'; 'bana Keder V unut * lerimde gezişi, uy şı bütün b iztırablarımı dindirmeğ&, kâfi geli Buşil onun yokluğunun verdiği tâhi. mülü imkânsız acı bukclıîî'p' n, çürük vücudümü parça Pi yor. Aytık bu acılark GÜ kuvvetimin — kalmedi hyorum. Yahya ben d€ 7"'__ mun yanına gitmek — isti) Oh, herkesin korktuğa ölÜM v 'na bugün 6 kadar tatlı geliyüf 7 Ölüm, bu benim için bn)'lî"_' v labildiğim saadetlerin sanâ ;'â,,_ Janlarının - hepşinden çok Ki çok daha sade.; Yahya benifii L müm belki seni ağlatacak fakat bu neden olacak Yahifi yenist ni biliyorum, çak uverdi"w mes'ut olmamı İstemiyor ? F' Bak daha şimdiden gözli şayıı lecek bir yaş bulutu ördü: H ik hayır Yahya benim yavrumt D, vuşmam seni ağlatmasın, diğin için sevindirsin bile #PY Yahya genç kadının artik fi fiz sesini duyuyor, fakat söylediğinin farkına du. Şuuru şimdi mazide yor, günlerce uykusuz uk gözleri orada — buldül hatıralarla gülümsüyordu. *« e) Sonbaharın bir F, idi. On DSK yattan etmiş, çe n güzel , her ŞÜÜ O da iyi sîy*l';:,ıı eğlenmek — ve © a8 her gencin hıxk'md, a sahib olmak İStiY? . kaçırıyordu sank: Üye güzel yahut ona en güzel BÜU Z ni tanıttığı gün ':;,,ı birdenbire değişmiş, eski VU (e ve düşünce menbalarını #f sandet doldurmuştu.. O aFti uttu. O kadal viF le konuşurlarkı — Sevim, derdi, dünyâ' ba m kadar mes'ut olan mudir Sevim düşünür —*Hayır, hayır Yahyâ Biz dünyanın en mes'ut İf rıyız. : Bu saadet ve sevinçle ;;t güzel günler uzun sürmedi: onların bu saadetlerini Her ileri atılışlarında önlef” çilmez maniler çıkrdı, ça CA ge da g) a€ S rına kahkahalarla güldü. n n uzattıkları elint le vurdu. Onları çıkmak İSİ ça raştıkları — talihsizlik" SÜküke - tokrar tekrar _nı.;rudı.:_ı larının karalığından Yahy gi Bir çok yerleft Oğur ği halde alınmadi ait gene yaşlı gözlerile mestHi v ye ğa çalıştılar ve böyle OLME bi zımdi. Ortalarında Seviff | y Bu her ikisinin vücudüP” gi d pan varlık onların hef F af Hayatın insanlara en fi"; ikit lar', SW Gerelr ü dan kurtulmak için K ; seslerinin, su şırıltılarını İ ke sardığı yeşil bir Ormabö üD narındaki ufak bir kulüâbe leştiler. Burası — şehirdef Çiğyf Fakat öonlar mes'ut ıdıî“—.m? ormandan odun kesiyöf, # iç KöĞ türüp satıyor, x:xanğll'rdu_pr kuruş onlara kâfi kcll)*" çip her” sen onlar için maddi #EYİĞİy, FK birer gösterişten bt e yt Pivl o hef Tip 0 kad lar için bir inkisarı BAYLI yapa ” bir serab oldu... xu!ıf_ inrrte” Sine mani oluy odun kesmek te bi zordu. Bu sebebler SÜN Ölaylaf eve sefaletin :i'"“"";'w,ım '” tırıyordu.. Nihayet HÜT g3 B soğuk Sevinci kucakladı. O ygıs n zamanda zavallı yavrum ')P’ şahil " (Deovamı 7 inci

Bu sayıdan diğer sayfalar: