6 Ekim 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

6 Ekim 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SUU UR ŞÇ U VA GAT T TT İyi bir netice Kuduz azalıyor Ayakta tedavi olanlar da mahsüs derecede eksildi Mamaafih mücadeleye bütün ehemmi- yet ve şiddetile devam edilmektedir K uduz hastalığının yayılmasına, mani olmak, bu korkunç has- talığı mümkün olduğu kadar azaltmak maksadile başlanılar mücadeleye yıllardanberi devam edilmektedir. Bu hususta alınan tedbirler, şiddetli mücadele dalma müsbet ve faydalı neticeler vermiş gitgide, memleketimizin her tarafında, kuduz 'aları azalmıştır. Bu iyi netice ancak, her tarafta, sahipsiz ve başı boş bir halde dolaşan ve mütemadiyen ısırma vak'aları yapan köpek- lerin ve kedilerin itlâfı ve ortadan kaldırılmasile alınmıştır. EV'an bu mücadeleye bütün şiddet ve ehemmiyetile devani edilmektedir. Büyük bir memnuniyetle karşıladığımız nokta, aldığımız kat'i ma- lümata nazaran kuduz vak'alarının, yurdumuzun her taralında, «pek aze denecek bir hadde kadar azalması ve eksilmesidir. Bu sazalma» nın en büyük ve en müsbet delili, şehrimizin biricik ku- duz hastanesi olan ve bir sene evveline kadar Çapada olup halen Yüksekkaldırımda bulunan Kuduz Enstitüsünde yüz yatak bulunma- sına rağmen büyük bir ekseriyetinin boş bulunmasıdır. Enstitüye, ayak tedavisi için müracaat edenlerin yekünu da pek az denecek bir haddi bulmuştur. Şebrimizdeki Kuduz Enstitüsünden maada, Sıvasla, Diyarbakır, İzmirde ve Konyada olmak üzere daha dört tane Kuduz Enstitüsü vardır. Bunların üçü resmi, biri hususi teşekküldür. Bunlarda on ilâ | yirmi beş yatak bulunmaktadır. Muhakkak ve şayanı memnuniyet olan netice şudur: Gerek Kuduz Enstitülerinin gayret ve faaliyeti, gerek sahipsiz köpek ve kedilerin it- | lâfı kuduz vak'alarını ehemmiyetli surette azaltmıştır; fakat daha zi- yade iyi ve memnuniyet verici neticeler elde edilmesi için mücadele- nin yalnız alâkadarlara bırakılmaması, halkımızın da, üzerine düşen vazifeyi hissederek hüsnü ifa etmesi şayanı arzu ve temennidir. Halkımızın bu hususta alâkadar olması umumun sıhhati bakımın- dan, faydalı neticeler verecek hususlar şunlardır: 1.— Köpek sahiplerinin, umumi caddelerde giderken, köpeğini tas- masız ve ağızlıksız bırakmaması, 2 — Apartımanlarda köpeklerin umumi koridorlarda, merdivenler- de serbest bırakılmaması. z Daha birçok noktalara olduğu gibi bilhassa bu iki hususa dikkat ve ehemmiyet atfedilecek olursa, bu suretle birçok kimselerin, sokaklar- da oynıyan çocukların, apartımanlara girip çıkanların köpeklerin âni “hücumuna maruz kalârak ısırılmalarının önüne geçilmiş olur. Zira sahipsiz ve başıboş köpekler itlâf edilirken, mücadelenin daha İyi neticelere varması için sahipli köpeklerin de belediye talimatna- smesi mucibince tasmalı ve ağızlıklı olarak, zarar vermiyecek bir şe- | kilde zaptedilmesidir. Kuduz vak'alarının azaldığını sevinçle öğrendiğimiz şu son zaman- darda, bu hususu, köpek sahip ve mefaklılarının, umumun sıhhat ve selâmeti namına dikkat nazarlarına arzederiz. Tral&arîa bir makine “Çifte_ ıeszu yantırıhvur *Katılın Muhakemesi Edirnede yapılacak -Buna 35 bin lira sarfclunacak Devlet - Demiryolları — idaresi; Trakya hattında işleyen lokomo- tif ve vagonların tamiri ve bu ka- bil makine ihtiyacı için bu hat üzerinde muazzam ve modern bir (makine deposu) inşa etmeği ka- rarlaştırmıştır. Bu yeni - bina U- zunköprüde yapılacak ve «<35, bin lira sarfolunacaktır. —— * Ziraat mektebi talebelerinin köylülere muntazaman yardım etmeleri için Ziraat Vekâleti ta- tafından bir tamim gönderilmiş- Bundan 1 sene evvel Edirnede Sakâa Ali ve zevcesi Fatraayı evle- rinde"uyurken öldüren ve vak'a- dan sonra Bergamaya kaçan katil Hilminin orada da yeni bir cina- yet ikamdan sonra yakalandığını yazmıştık. Hilmi Borgamadan — şehrimize gelirilmiş ve doğruca Edirneye götürülmüştür. Edirne Ağırceza mahkemesinde sorgusu iera edi- len bu çifte katilin muhakemesi- ne ayın 4 üncü günü devam olu- nacaktır. Hapishaneler Harekâtı Bir yılda ne kadar kişi girdi ne ka- dar kişiçıktı Adliye Vekilimiz, 938 bütçesi dolayısile Kamutayda yeni kâ- nunlarımızı anlatırken, Bizim ga- yelerimizden birisi, bir ” suçluyu cezalandırmak ve hakkı temin etmek olduğu kadar suçlu sayısı- ni azaltmak ve kaderin sevkile ka- nunun cezaya çarptırdıklarını 18- lah ederek cemiyete, memlekete faydalı bir hale getirmektir.» de- miştir. Meselenin bu san safhası, hapishanelerimizin — birer ıslah müessesesi haline getirilmesini gerekli kalmıştır. Buğgün hapishanelerimizden bir çoğu, birer san'at ve ıslah evi ha- Hindedir. İmralh, Edirne, Bursa, Zonguldak, Ankara hapishaneleri birer mahkümlar cenneti haline konulmuştur. Çok enteresan olan bir hâdise de şudur: Mahkümiyet hayatında, çalışmanın ve kazana- rak namuslu yaşamanın saadeti- ne erenler, serbest hayata kavuş- tukları zaman iyi vatandaş oh- yorlar. Bir defa mahküm olanın, suç işleme hali bir itiyat haline nüne çıkmamı nazariyesini, bizim hapishanelerimiz tekzip etmiştir. Hapishanelerimizde son ıslah ted- birlerinden sonra olanlar, fazilet ve iyi hisler telkin eden birer içti- mal müessese haline - gelmişler- dir. Rakamlara geçiyoruz: 926 - 936 n bir sene içinde hapishaneleri- Mmize giren ve çıkanlara ait olan rakamlar, şu seyri takib etmiştir: 926 da hapisaneye girenler sa- yısı 22855 mevkuf; 67.639 mah- küm olarak 100494 idi. Buna mu- kabil ayni sene içinde 32.372 mev- kutf, 68761 i mahküm olarak 101.133 vatandaş hapisaneden çık- miş, serbest hayata kavuşmuştur. Hapishaneye giren ve çıkanla- ra ait olan bu rakamlar umumi- dir. Bunları, bir de, kendi arala- tında kadın ve erkek tasnifine tâ- bi tutmak lâzımdır. Biz, bu mev- zu ilk hatırımıza geldiği anda, hapisaneye girmiş veya çıkmış o- lan kadınların hiçbir. zaman bu kadar ve yüksek bir rakam gös- tereceğini tahmin edemeyiz: Me- selâ 934 senesinde hapisaneye gi- renlerden kadın sayısınım, erkek sayısından fazla olduğunu söy - lersek hayret etmez misiniz? Ba- kımız: 934 de ikümlar evleri- ne girmiş olanlar yekünu, 96.953 idi. Bunların 48.794 ü kadın, 48.159 zu erkektir. | Hapisanelerimize girenlerin en çok; fakat çıkanların - girenler rakamına göre - en az olduğu se- ne 832 dir. 932 de 53.868 i mev- kuf, 68.117 si mahküm olarak ha- pisantlere girenler yekünu 121- 985 tir. Buna mukabil çıkanlar sa- yısı yirmi bine'yakın bir ek: le 102174 tür. Çıkanların giren- | lerden çok oduğu sene de 929 di 88106 girene mukabil, 91821 çı- kan... Bir de rakamları tesbit edilmiş olan son seneye ait ra- kamları verelim: 936 da hapisaneye giren kadın, erkek, mevkuf ve mahküm yekü- nu 135.394; çıkanlar yekünu ise 118.613 tür. gelerek mütemadiyen hâkim ö- | FIKRA Bir mecmua ve iki şair NAHİD SIRRI aA Alphones Daudet'nin Bir rama- nındu, galiba (Küçük şey) de, ir- divacı inünasebetile — yaplırdığı kunduralarının ayaklarını — vur- ması yüzünden hayatının en gü- xzel günlerini bir fakir adamın 15- tırapla geçirişi ne güzel hikâye e- lunur. Orhan Veli bu dela çıkan «İnsane mecmuasında - bazıları- | na uzun kahkahalar, üç beş kişi- ye gölgesiz bir hayranlık ve bir kısım okuyuculara da - amlayıp sevmek imkânlarından ziyade ar- .zu ve gayrelimi veren yeni şekil- deki * şiirlerinden birini ayni şe- yi tasşvir ve tercânüme tahsis et- miş. (Kitahei senki mezar) ünva- ainr tasıyan bu şiirin son yarısın- da diyor ki: Ayakkabın vurmadığı zamanlarda Anmazdı amma Allahın adım Günahkâr da sayılmazdı Yazık oldu Süleyman Efendiyet.. Fakat gene bu nüshada Rafkı Melül üstad Yahya Kemale ithal eylediği mihrâbâd manzumesinin: Pür-tarab bir devri bir şeb subha dek yâd eyledik Hân-ı nüşânüş-: Ahmed Hânı dil- şüd eyledik diye başlamaktadır. Her iki şairi de, her iki tarir da takdir elmekte serbesliz. -Lâkim her ikisini ayni mecmua sahifele- rinde bir arada görünce yadırga- dak doğrusu. Gerçi frenkler mün- | tehaların biribirlerile hemhudut olduklarını söylerler amma, bu düsturu vâzeden de herhalde bu kadar irak mesafelerin münteha- larmı halırma getirmemiş, tasav- vur edememiş olsa gerektir. Defterdar ve Malmüdürlerine Valiler izin "Veremiyecekler | | — Şimdiye kâadar kazalarda kay - makamlar ve vilâyetlerde de va- liler mal müdürlerine ve defter - darlara lüzum gördükçe ve mep TU mazeretleri halinde 8 gün izin verebiliyorlardı ) — Maliye Vekâleti; defterdar ve | mal müdürlerinin; vali ve kay - | makamların bu salâhiyetine da- yanarak sık sık izin aldıklarını görmüş ve bu hal; mali işlerin & saslı bir şekilde yapılmasına sek- te verir mahiyette telâkki ölu - narak iyi karşılanmamıştır. Dün bu hususta vilâyete Ma - liye Vekâletinden bir emir veril- mişlir, | Bu emre göre — bundan böyle | defterdar ve mal — müdürlerine kaymakam ve valiler izin veremi- | yeceklerdir. Defterdar ve mal- müdürleri muhakkak — telgrafla Maliye Vekâletine müracast ede- rek izin istiyeceklerdi! Sıtma Zirat faaliyetler Ağaç seferberliği | Ziraat odasının çalışması Cins Tavuk yetiştirilmesi için de yen ve mühim tedbirler alınmıya başlandı Vilâyet Ziraat Odası, İstanbu- | lun ziral kalkınması için faaliyet le çalışmaktadır. yetiştirmeğe teşvik için bu sene büyük bir sergi açılacaktır. Bu- rada birincilere mükâfatlar verile cektir. Oda; önümüzdeki ay An- Iu.rıdn taplanacak olan «Birinci 'e zirast kalkımma kongresi» için bazı raporlar hazızlamakta- | dir. Kongrede odayı iki murab- has temsil edecektir. Odanın kütüphanesi ziraatin muhtelif zirsi mevzuları ihtiva e- den eserlerle zenginleştirmekte - dür. Ayrıca kütüphanede bultunan bazı kıymetli ziral kitaplar da An karaya gönderilmektedir. Bunlar «büyük ziraat sergisi» dolayısile teşbhir edilcceklerdir. Ziraat Odası muhtelif zirai sahalarda ziraat mü dürlüğüne yardım etmekte ve - numla müvazi faaliyette bulun - maktadır. İstanbulun ağacı bol bir şehir haline getirilmesi için yapılan «2- aç seferberliği nde Odaya da mübhim bür rol verilmiştir. Halkı ve köylüleri bu hususta tenvir ve ikaz ederek onlarda a- Baç sevgisinin uyandırılmasına çalışılmaktadır. Het sene şubat ayında - isimle- ri kararlaştırılacak olan kazalar- da - herkesin muhakkak birer a- Haç dikmesi mecburi tutulacak- tır. Tahribatı Bartında ehemmiyetli safhaya girdi Frengi mücadlelesine ehemmi- yetle devam edilen Bartın ve ci- | Yarı; bu âfetten kurtulmuya baş- | Tamış, fakat şimdi bunun yerine | «Sıtma» - bilhassa bu sene - tahri- bat yaparak kalm olmuştur. «Bar- tın> gazetesinin yazdığına göre; o havalide «Sıfmasız köy» hemen hiç kalmmaıştır. Bu yüzden, hükümet tababeti- nin parasız dağıtlığı «Kinin» çok- tan bittiği gibi cezanelerde dahi kinin movendu tükenmleğe başla- mıştir. Son günlerde Bartın kaza mer- kezinde sıtmadan 4 ölüm vak'ası da görülmüştür. Zonguldak vilâyeli, sıtma has- talığının Bartan ve çevresindeki | bu salgın halini Sıhhat Vekâleti- ne hemen bildirimiş ve bir sıtma mücadelesi açılmasını istemiştir. ğ * Maarif Müdürü Tevfik Kut dün akşam Ankaraya gilmiştir. Halkımızt iyi çiçek ve meyve | Bu mecburiyeti ifa etmiyenlern den beşer lira para cezası alına- caktır. Ağaçlandırma faaliyetine (Bey koz Meyvesiz Fidanlar Bahçesi) i- le (Büyükdere) (EBrenköy) ve (Halkalı Ziraat Mektebi) fidanlık larmın bu yıl da büyük yardımı | dokunmuştur. Ezcümle Beyker — fidanlığında yetiğtürilem servi, çam ve mazı, pa lamut, akasya, akçeağaç fidanlar rından 10 bin tanesi halka dağı- talmaştır. Ayrıca (Büyükdere) fidanlığın dan da «36 bin 946 tane armut, elma, ayva ve kiraz, erik, şeftali Halkah Zirsat Mektebinde ye- da köylüye ve halka verilmiştir. Diğer taraftan İstanbul tavuk- yerli piliçlerle mühadele edilmek | bir kriz meşdana getirmiştir: suretile Bakırköyündeki köylüle- | risi, İspanya ve Habeşistan mese- Tn l :n—'“*“?*n Ay:ııııııuee-yı—ım N SAĞ selesi üzerinde Almanya ile gn garamı be hiylülere verilniş- a BE 2i HAĞAK A V AAA :—ırııu-—çıh:ım rozlar dağılılacak, tavukların 15 Kâhi faaliyeti diğer kazalara da teşmil olunacaktır. Maarif müdürü Ankaraya gitli İstanbulun tedrisi va- ziyeti hakkında izahat verecek Maarif Müdürü Tevfik Kut dün akşamki trenle Ankaraya gitmiş- tir. Tevfik Kut, yeni iedris yılının Başlaması hasebile Maarif Vekâ- letine İstanbulun Maarif durumu hakkında izahat verecektir. Hat—ı_î_;da Teşrifat Umum müdürü Antakya belediye kâtibiumumi- si Bay Hami Sunman Hatay Baş- vekâlet teşrifat ve levazım mü- dürlüğüne tayin olunmuştur. On- dan açılan yere de Antakya Halk- evi başkanı Bay Hüsnü Şemsed- din getirilmiştir. AŞK, HEYECAN ve İHTİRAS ROMANI — Tetrika . 128 Amcrikalı nazız bir elmayı s0- yarak ikiye böldü: — Biraz meyva yiyiniz. mide- miz boş kalmasın, Mis! Ve böylece şampanya faslı baş- İamuştı. Konuşuyorlardı: — Burada çok kalacak masinız? — Belki on gün kadar, Mister! — Ben bugünlerde Romaya git- mek ve Vatikan kilisesini ziyaret etmek niyetinde idim — Şimdi vazgeçtiniz mi? - Hayır. Fakat, bir yol arka- rayorum. — Bilmem ki, sizı yazan İlskender F. SERTELLİ teklif etsem, kabul eder misiniz? Ayten biraz düşündü: — Siz protestan değit misini: — Evet. — Katolik kilisesini neden zi- yaret edeceksiniz? Stanley güldü: — Bu ziyareti kat'iyen dini bir hisle yapacak değilim, Mis! Biz Amerikalılar Avrupaya gelince, büyük mübedleri görmeden dön- mek istemeyiz. — Şu halde İstanbula kadar u- zanmanız mın..l aha l — Ayasofyayı unutuyor musu- nuz? - Evet. O da dünyaca lanm- mış eski bir mâbeddir. Fakat, ben Avrupadan bahsediyorum ve se- yahat programımı ancak — Avrü- pada gezmek üzere çizdim. Şarka gitmeğe niyetim yok., | — İstanbulun Avrupa kıt'asın- ben yanılmışım... Mektebde de bize böyle okutmuşlardı. Stanley iri göbeğini hoplatarak güldü: — Şakayı çok — seviyorsunuz, mis! Beni neden mahcub etti - niz? İstanbulun —Avrupa kıt'a - sında bulunduğunu bilmez mi - — İstanbulumuza — gelirseniz, zengin bir asarı atika kolleksiyo- Nunu termaşa eder gibi, sonsuz ta- rihi eserler ve muazzam mabed - lerle karşılaşacaksınız! Size dün setmişlim sanıyorum da bulunduğunu söylerle. Demek | yim? Fırsat düşerse, ernin oluguz| İstanbulu da ziyaret edeceğim.! Bizim (bosfur) umuz, dünyanın hiçbir memleketinde yoktur. — Garib sey! Sizde sihirli bir | cazibe var, mis! Ben sizi Romaya götürmek isterken, siz beni İs- | | tanbula çekiyorsunuz! Haniya, bi- raz daha ısrar etseniz, derhal İs- | tanbula birlikte gitmemize mu - | vafakat edeceğim. Otelin salonunda hâlâ ikt kişi idiler.. Salona hiçbir yabancı gel- memişti. İkinci şampanya şişesi de açıl - mıştı. Aylen: Betim İstanbula ne xaman döneceğim belli değil, Mister Stan- ley! dedi. Mademki Romayı gez- mek için bir arkadaş arıyorsunuz. Üç gün içinde dönmek üzere bir- likte gilmeyi kabul ediyorum. Amerikalı nazır çocuk gibi se- vindi: birlikte yemek yiyelim ve akşam teenile Romaya hareket edelim. — Hay hay... * Roma yolunda.. 'Trende konuşuyorlar. — Benim evli olup olnadığımı anlamak istemez misiniz, mis? Aklımdan böyle birşey sor- mayı geçirmemiştim. Başkaları - man hususiyetine müdahaleye hak-) kim var midir? — İki dost arasında aile işleri- nin konuşulmasında - bizce - hiç bir mahzur yaktur, mis! Ben, elli evlenemedim. mayı tercih etmiş olmalısınız! — Hayır. Hiç bir zaman bekâr- lığı evliliğe tercih etmedim. Fa- kat, sizi temin ederim ki, ben ev- lenmek husüsunda çok.. hatla ta- — Beni reddel.lmync![ınhl N- iyordum, m bşı_ı.—ılzı-. dünyanın en müşkül- buldu ve onunla evlendi. mamış olmanıza hayret edilir doğ- rusu, — Hiç hayret etmeyiniz! Be - nim kardeşim de tamam kırk do- kuz yaşında evlendi.* — O da sizin gibi müşkülpesend Ayten bu suali çok garib buldu:| miydi? — Evet... Hatta benden daha fazla. Her kadırda bir değii, bir çok kusurlar bulurdu. — Şimdi mes'nd mudür? — Çok mes'ud.. — Zevcesi Amerikalı ma? — Hayır. Şilide yerleşmiş bir iki yaşına geldiğim halde bir ti u—ıu( Alman ailesinin kızıdır, — Neden kendi milletinizden — Sebebi?.. Huthlıııonıkıl—j birini seçmedi? — Bu, bir tesadüftür, mis! Şili- de yıllarca kız aradı., İstediğini bulamadı. Günün birinde bu aile ile tanışmıştı. Onların kızını be- ğendi.Bütün aradığı evsafı onda yan kiçbir siyas! zümre yoktur. Fakat suihu korumak için takib edilecek siyaset üzerinde ikide belizen bir ihtilâf vardır: & — İngiliz Başvekili Çembere layn, Hariciye Vekili Locd Hali « faks ve hir zümre muhalazakâr vardır ki Bunlar, sulbu tehdid e- den faşist devletleri mümkün ol- | duğu kadar tatmin etmek ve an - | karla uzlavmka suretile hazbden kaçınmak lizımdır, düyorlar. Bun Tara realist politikacı adı verit - miştir 2 — Eski Hariciye Vekili Eden He birkaç gün evvel istifa edem Bahsiye Vekili Duf Kuper tara - | fından temsil edilen bir zümre ki her iki şekilde de sulhun ko - runması mümkündür. İtalya ve Akbmanya, harb tehdidile stedik- lerini aldıktan sonra ortada mu - harebe yapmak için sebeb kal < maz. Diğer taraftan, Godesber Fransa ve Rustr ile birlikte harbı yapmak — karatını verir vermez Alımanyanın gerilemesi göster < miştir ki, be devlet, ihtilâfı İngik tere ile bir harp yapmayı göze a” lacak kadar ileri götüremez. O halde İngiltere, sulhu korumak i- çir Almanyayı ve İlalyayı do * yurmalı ma, korkutmah mı? İspanya, Habeşistan ve Çekos - lovakya meselelerinde takib et tiği aiyasete bakacak — olursi Çemberlay'nin bu suale nasıl bif cevab vereceğini anlarız. Eden temsil ettiği zümre namına e ki gün parlâmentoda — yul suale şu sözlerle cevab vermişti | geçen salı günü İngilterede bir deklâ rasyon neşredilerek Almanya, İi giltere Büşvekilinin gayretlerini rağmen Çekeslovakyaya ettiği takdirde Fransanın Çekl derhal yardım edeceğinin ve İr giltere ile Sovyetler — Birliğinii de hiç şüphesiz Fransanın yanın da yer alacağının bildirilmesi muştur. İngiliz efkârı umumiyesinin alist zümreye taraftar olduğundi şüphe yoktur. Fakat sulha olan halk, tehlikesi az olduğund sralistler» tarafından takib edili siyaseti tasvib etmiştir. Çemb layn,İspanya ve Habeğistan me selesinde İtalya ile anlaşırken, rek Avam kamarasında ve gerek matbuatta çok şiddetli tenkidi! hedef olmuştu. Bu defa Çeka vakya meselesi üzerindeki sıya seti daha az tenkid — edilmişti Yalnız Bahriye Vekili istifa et miş ve eski Hariciye Vekili E den de gidilen yolun - tehlikesi dikkati çekmiştir. Fakat muha Tefet Nderi Atli'nin nutku mute dil olduğu gibi Hberal partisinil lideri Sinkler de şiddetli | den kaçınmıştır. Bunun psiko dik sebebi şudur: İngiltere geçen — hahta içil harbe çok yakın gelmişli. Tayu, Çekoslavakyayı feda | pahasına da olsa, sulhu yaymuvaffak olduğu için İngili le derin bir nefes almış lan fedakârlık — üzerii rmak istemiyorlar. Bu hebu—dıımııeıygı

Bu sayıdan diğer sayfalar: