6 Ekim 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

6 Ekim 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

L £ . N . Esnaf meseleleri fırıncılarınderdleri Cemiyet azasına çok yardır.ida ırıncılar Cemiyetini yazdık-| dar yekdiğerile münasebeti bulu- nan, fakat tamamiyle ayrı bir ce- miyet ve ayrı bir teşekkül olan «ekmek yapıcılar» cemiyeti baş- kanı Şevki Başkaya ile görüştük, başkan cemiyetin faaliyeti ve di- üer hususat hakkında bize izahat vererek şunları söyledi: — «Ekmek Yapıcılar Cemiyeti» dokuz yıldan beri fasliyette bu- lunmaktadır. İlk senelerde, aza- mazın adedi 2000 i ya bulur, ya | bulmazdı, Halbuki, halen 2500 a- zamız vardır, ki bünun yakında 3000 3 bulacağına muhakkak na- zarile bakılabilir. Esnaf cemiye- tinden yardım gördükçe cemiyete karşı küvvetli bir sevgiyle bağ- Tanmaktadır. Bizim esnafımız, kâ milen bekâr işçilerden mürekkep tir. Bu itibarla devamlı ve esaslı bir yardıma mühtaçtırlar. Cemi- jyet onlara her hususta hâmi vazi- fesi yapmaktadır; işsiz kalanlara iş bulur, çahışamıyacak hale ge- lenlere nakdi yardımda buluna- rak memleketlerine göndeririz, hasta olanları bütün masrafını de ruhte ederek cemiyetler umumi hastahanesinde tedavi ettirir, Hat tâ bazıları memlekette hastala - nan ailelerini buraya getirtir, ce- Terazi de Çalınır mı ? Tereyağı almaya gel. miş hırsızlık yapmış İsmail isminde biri evvelki ge- €e Divanyolunda bir dükkâna gir- mlş ve 100 gesin tereyağı” İsti. miştir. Bakkal bir mikdar — tere- yağını terazinin üstüne koymuş, noksan gelince yağı almak için dükkânın arka tarafına geçmiş | tr. İsmail bakkalın içeri girdiğini görünce Üstünde tereyağı bulu - nan teraziyi kaptığı gibi sokağa fırlıyarak - kaçmıya — başlamıştır. Polisler tarafından — yakalanarak adliyeye verilen İsmail dün ikin- Si sulh cezada sorgusu yapıldik- tan sonra tevkif edilmiştir. İnhisarlar memurları İçin evler yapılacak Bir proje hazırlandı İnhisarlar Umum Müdürlüğü- zün Ankaraya naklinde m==:— Tarın ucuz ve kolay ev temin ede- bilmeleri için bir proje hazırlana- Tak Vekklete gönderilmiştir. İnhisar memurlarının mesken 1Şi için bir grupun idareye müra- caat ederek taksitle ev yapmağı teklif ettiği ve buna projede de yer verildiği haber alınmıştır. bulunuyor miyet onları burada kendi yar- dım faslından masral ederek te- davi ettirir. Bizde, Cemiyetler umumi has- tahanesinin üzerinde durarak, te- min ettiği faydalara ehemmiyetle işaret etmek isteriz. Hastahane- mizde berşey mevcuttur; opera- tör, dahiliye, nisalye mütehasıs- ları, ebe, rontken vesair fenni teç- hizat... Otuz beş yatak vardır; şimdilik ihtiyaca kâfi geliyor. İler de hastahanenin daha ziyade bü- yütülmesi düşünülebilir. Başkan bundan sonra, cemiye- tin 1938 yılı bidayetinden beri es- Nafa yaptığı yardım hakkında biz Zat muhasebe defterlerini tetkik ederek şu izahatı verdi: — Size tahmini bir mikdar söy- lemiş olmamak için gözünüzün önünde defterden çıkarılan yekü- Nu veriyorum: 1938 yılı ! Kânunusaniden iti- baren 208 kişiye 358 Hira yardım edilmiştir. Bizim, senevi yardım faslımızın 600 - €50 liraya kadar | Müsaadesi vardır. Esnafımızın ih- tiyaçlarına göre bunu idare ede- Tiz. Esnafımızdan takriben 500 ka- | darı Cemiyete kayıdlı olmıyarak şurada burada çalışmaktadır. Bun- | larım kaydının — temini için de * ayrıca faaliyette bulunuyoruz. İdamdan Kurtuldu Babasının katilini öl- dürdüğü cihetle yalnız İ6sene hapiste yatacak Bundan bir buçuk — sene evvel | babasının katili İlyası Trabzon- dan getirilirken Galata rıhtımın: | da vapurdan ineceği sırada ta- banca ile öldürmekten suçlu Ha- lim dün Ağırceza mahkernesinde idama mahküm edilmiş, ancak maktul İlyasın Halimin babasının katili bulunması ve Halimin de yaşının küçüklüğü gözönüne ah- narak cezası 6 seneye indirilmiş- tir. Halime yardım etmekten — suç- Ju bulunan Sefer de bir seneye mahküm edilmiş, cezasını - bitir- miş olduğundan tahliye edilmiş- tir. Eğer Beru çaldığı için tevkif olundu Sultanahmette Dokter Orhanın evinden kurşun borularını çahp | kaçarken yakalanıp adliyeye ve- rilen Osman isminde biri dün Sul- tanahmet ikinci sulh ceza mahke- Mesinde sorgusu yapıldıktan son- ra tevkif edilmiştir. SON TELGRAF'ın Tarihi tefrikası No. 118 Sultan irade ediyor : — gelsin tenbur! 'de birde gözdesinin vücudüne a- Yyağiyle dokunuyordu. Arzı Niyaz, huzura girip herşe- yin hazır olduğunu haber verdi- Bi zaman efendisi şu emri vrerdi : — Bu akşam Dilşad ile beraber yemek yiyeceğim... Ona göre ter tip eyleyin... Dilşada da seslenerek : — Haydi git giyin... Dedi. Dilşad; kanadlı kırık bir mru gibi, olduğu yerden kalktı Yazan: M. Sami KARAYEL Keçti. Sultan Aziz; karşısında mat gü- zel, bahçede yemek yiyordu. Pudişah şimdiye kadar hiç bir gözdesini karşısına alıp akşam ye meği yememişti. Bu akşam bütün tabiatlerini — değiştirmiş bulunu- yardıu. Köşkün Harem bahçesinde fıs- kıyeli mermer bir havuz vardı. Ol dukça geniş olan bu havuz, olduk güzet ve muhteşemdi. — | Adliyede Yeni tayin ve Tebiil listesi Hukuk fakültesinden bu sene mezun elan- larada iş verildi Bu sene Hukuk Fakültesinden | mezun olan gençlerden henüz me- muriyet ulmamış olanlar Cumhu- riyet bayramına kadar muhtelif münhallere tayin edileceklerdir. Adliye Vekâleti bu münasebet- e yeni bir tayin ve tebeddül lis- tesi hazırlamıya başlamıştır. Kitaplar arasındar İki kitap Şair Salih Zeki Aktay, sen şi- irlerini yazı âlemimize «Rüzgüre ediyor... 'Tanzimattan sonra wisbeten zarif olan edebiya- tımızın Şiir tarafı en fazla ihmal edilen taraf olmuştu. Hayat ve hâ- diselerin «bedii tarzda- ifadesi di- ye adlandırılan şiir bilhassa son neslin hemen hiç alâkadar elma- | diğr bir mevmu halinde silik bir yüzle edebiyatımızda yer alıyar. İşte, Salih Zekinin -Rüzgârı» bu alâkasızlığı sarsacak bir esişle kendini belirtirken akla gelen dü şünce Türk edebiyatı namına şa- ire bir tebrik ve teşekkür borcu- nun hatırlatması oluyor. Salih Zeki fısıllara ayırdı bu kitabında bilhassa sesatire e ait yalmız renk, yalmız hareket ve yal 18 seneden 3 seneye indirilen ceza Hadisede tahrik asarı görüldü Bir müddet evvel Topkapı ha- ricinde Sabahaddin isminde bir genci bıçakla öldüren Mehmeâ oğlu Ahmed dün Ağırceza mah- kemesinde 18 seneye mahküm e- dildi. Hâdisede tahrik görüldü- günden ve yaşının küçüklüğü göz Öönüne almnarak cezasp 3 seneye indirildi. Yoksuîw Çocuklara Yardım Kızıl ayın dünkü içti- timaında yeni karar- lar verildi Kizilay İstanbul Mümessillik heyeti dün mümessil doktor Neşet Usman'ın riyasetinde mümessillik binasında toplanarak, geçen se- | nelerde olduğu gibi - bu sene de Kızılay Cemiyeti namına - besle: necek olan 28504 ilk çocuğuz, nun İ netteşrindenvi! ieşe- lerfne başlanılması ve Kızılaya a- it diğer işlerle Cumhuriyet bay- ramında yapılacak şenliklere Kı- mlay Cemiyeti İstanbül teşkilâtı tarafından ne süretle iştirâk edi- deceği hakkında bir takım karar- lar vermiştir. verişüredi Kaza Neticesi Ölüm Bir tedbirsizlik bir hayata mal oldu “Taksimde Parmakkapıda otu- ran Eftemiya izminde bir kadın | evvelki gün gazlara bulaşlırdığı B kâğıdlarla mangalı tutuşturmak isterken etekleri tutuşarak muh- telif yerlerinden fena halde yan- maştı. Haseki hastanesine kaldı- rılarak tedavi altına alınmış olan Ettimiya dün hastanede - ölmüş, adliye doktoru Enver Karan ce- sedi muayene ettikten sonra gö- mülmesine izin vermiştir. olduğundan hiç | varlarla çev: bir taraftan içerisi Bahçeyi çevreleyen kesif kes - fane ağaçları âdeta — bir orman manzarası arzediyordu. Padişah; yemekten sonra; bah - çede bulunan işıkları tamamile söndürttü. Mehtabın loş ve beyaz ışığı altında gözdesile başbaşa ha vuz başında oturuyordu. Sultan Aziz bir arâlık gözdesine sordu: — Tambur varmı? | — Evet efendimiz. Hatta, cura | ve saz da var. —Fh... getirsinler de şöyle bir Dilşad ayağa kalkıp bahçenin loş aşıklarını yararak harem kapısına doğru yollandı. Arzıniyaz; içerde kapı ardında nübet bekliyordu. Bahçeyi o bile göremüyordu. Dilşadın kapıyı a- içeri girdiğini görünce ayağa görülmüyordu. | nız ihtişamdan ibarct şiirlerinde bir hayal enginliği içinde ruh in- celiklerini ifade halinde bütün zenginliği ile tanlandırmakta; his taralı çok kuvvetli olan şarkıla- rında da sonsuz bir aşkla, sonsuz Bir ıstırabın müşterek destanını kâh hâz, kâh elem ifade eden bir âhenkle çeşnilendirmektedir. Denilebilir ki: Şair Salih Zeki Aktay «Rüzgür» ile Türk edebi- yatında değil, muasır odebiyatın şiir merhalelerinde de bey göste- vecek bir şair olduğunu iddinda haklıdır. « Gene muharrir arkadaşlarımız- dan A. Baba Gökoğlu <inkılâbı- mızda posta ve telgrafçılar» adlı yeni eserile bir zamandır. takip ve neşrettiği Türk Posta ve 'Tel- graf tarihinin 4 üncü kısmını ver- di. Şimgiye kadar Posta ve Telgraf çıhığın bir türlü yapılamıyan tarihini Baha Gökoğlunun serisi derleyip toplamaktadır. Bu broşürde inkılâbımızda tel grafçılarımızın — başardıkları bü- yük vazife, ile güsterdikleri fera- | gat, ve nihayet elde edilen neti- | celer tamamen — tebarüz ettiril- mekte, kitabin ayrıca teknik ma- biyetini de alâkadarlarının tak-. | dirine bırakıldıktan sonra yeni bir noksanı tamamladığı için kıy metli addolunmağa değer mahi- yettedir. T-j B.G. —— Romanyadan Muhacir Geliyor Nakliyat kânunusa- niye kadar devam edecek göçmen kafilesi — Romanyadan şehrimize gelecektir. Bu sene kânunusaniye kadar kış münasebetile nakliyat yapıl- mıyacaktır. Marttan sonra hemen nakliya- ta tekrar başlanacak, bu - seneki gibi haziran beklenmiyecektir. Bu süretle memleket haricinde- ki vatandaşlarımız en kısa bir zamandâ buraya getirilmiş ola- caklardır. — Kız, ne ö,ne var, ne istiyor - sun?. irade ederler. — Beki; sen git ben gitiririm... tiyordu. Efendisi böyle bir şey is- tediği zaman muhakkak kendini çağırtırdı. Görülüyordu ki; Padi- şah, kendisini çağırtmağa lüzüm görmemişti. Bizzat Dilşadı gönde- rip getirmesini irade etmişti. De- mek; bu gece yanına kimsecikleri sokmak istemiyordu. — Gözdesile | başbaşa kalmak — arzusunda idi, Bu sebeble; musiki âletlerini ben getiririm. Diyerek Dilşadı baştan atlatıp Padişahın huzuruna git - mek ve bu vesile ile efendisinin dilediği bu gecekl mahremiyeti biçimine getirip yırtmak lâzımdı. Mat güzel, daha bu derece in - eeliklere akıl erdiremezdi. Maa- mafih; Padişahın onu yerinden kaldırıp âletleri kendisinin ge - | rile siklet ve genişliği tesbit olun Mühim bir Kumaşlara vurulan Aldığımız malümata göre sun'i ipekle yapılan kumaşların, tabil ipekle vücude getirilmiş dokuma lardan behemahal ayrılması için İktısat Vekâletine müracaat edil- miştir. Standard nizamnamesile 5 halk tipi kumaş olarak kabul edilen krep döşin, krep birman, krep maruken, krep damur ve krep sa- tenlerin atkı ve çözgü miktarla - muş ve kumaşlarımız bu suretle | düştükleri fena vaziyetten kurta | rılmışlardı. | Fakat son zamanlarda bu kali- | telere bazı yerlerde sun'i ipek ka rıştırılmağa başlanılarak kumaş- | ların tekrar bozulmağa ve binne- .| tice halkın aldatılmasına doğru gi dildiği görülmüştür. HALK DAMGALARA BAKMIYOR MU? Her ne kadar kumaşların kenar larına evsafını ve ne gibi iptidai madde ile yapıldığını gösteren damgalar konulmakta ise de bu | mocburiyet katiyetle varsa da, hal kın ekseriyetle damgalara bakma | dığı, çünkü buna alışmadığı görül | mektedir. Okuması, yazması olmu yan kadınlar ise damgadan bir- anlamamaktadırlar. Sonra; bilhassa emprime ku - | KÜÇÜK H * Şoförler Belediyeye müra- caat ederek yedek âlâtı gümrük resimlerinin - fazlalığından — şikâ- yette bulunmuşlardır. | * Düşkünler evine ait tahsisat azaldığından badema bu müesse- seye yalnız İstanbul çocuklarının ! Önümüzdeki günlerde yeni bir | | reket eden makinist Bekirin idare- | alınması karalaştırılmıştır. * Kırkçeşme suları üzerinde- ki haklarından feragat ettikleri #akdirde Terkos hamamcılara da- ha ucuza sü vereceğini Belediye hamamcılara biklirmiştir. *& Hayir cemiyetlerine ait ilân lardan belediye resimleri alına - gaktır. * Kapalı su şişelerile damaca- nalara içerisine ne kadar su aldı gaan - yazılması kararlaştırılmış- tır. &x Könserve fabrikalarının tıbbi bir kontrol altına alınması karar laştırılmıştır. * Otomobillere yeni plâkalar, bu ayın 15 inden sonra dağıtıla- * Dün İzmirden Nazilliye ha- sindeki marşandiz katarı, Kızıl - | çullu ile Gaziemir arasında bağ- | lardan üzüm yüklemeğe giden ü-! züm kurumunun — kamyonuna çarpmış ve parçalamıştır. Kazada şoföt muavini Rodoslu Ahmed ölmüştür. olsa anlaması icab ederdi. t Ne ise; kurnaz Araniyaz; toy | — Efendimiz tambur, cura vesaz| ve genç gözdeyi çalımına geti - rerek: — Peki haydi kızım sen git ben Arzıniyaz, Dilşadı atlatmak is- | getiririm. Diye başından savmıştı. Dilşad; ustasının bu sözleri üzerine ge - risin geriye dönerek efendisinin yanma geldi. Sultan Azizi havuzun yan tara- fında bulunan hüyük bir salkım ağacının altına kanmuş geniş ve şabane bir sedire boylu boyuna yaslanmıştı. Dilşadın, elleri boş olarak dön- düğünü görünce sordu: — Kiz âletler nerede? — Efendimiz, hazinedar kulu- nuz getirecek... Sultan Aziz; ustasının kurnaz- hiğını sezmişti. Fakat belli etmi- yerek gözdesine: — Sen niye gidip almadın?, Hazinedar kulunuz; efendi- Tabit ipekli kumaşlara sun'i ipek karıştırılması isteniyor len faydayı vermediği, imalâtın tekrar bozulmıya başladığı 383—50N TELGRAF Iktısadi meseleler müracaat damgaların isteni- iddia ediliyor maşlarda; ekseriyetle damgalar kapandığından; — bunların ” tabil ipekle yapılan kumaştan ayrılma- s1 kabil olamamaktadır. İşte bu büyük mahzur, Bursa Sanayi Birliğinin nazarı dikkati- ni çekmiş ve İktisat Vekâleti Sa- nayi Umum Müdürlüğüne stan- darda tâbi bu gibi beş halk tipi- nin revaç ve metanetini muhafa- za etmek için, ya yüzde 10 tabil Söylendiğine göre karışık ima- lâtım ipekçilik sanayiine de zara- yt dokunduğu görülmektedir. Şeh rimizde bulunan ipek fabrikatör- leri de; bu süretle damga külfe- tinin azalacağını ve tabil ipekli mamulâtın içine sun'i ipek karış tırmağa imkân verilmiyeceğini be yan etmektedirler, Bunlar; İstan- bul Ticaret odasının ve Sanayi Birliğinin İstanbul piyasasında yapacakları küçük bir tetkikin, Bursa Sanayi Birliğinin mevzuu bahis iddiasının doğruluğunu mey dana çıkaracağımı söylemekte ve GNDK NLOK Taassubo MAHMUD YESARİ Framsız mecmualarmı okurken, ilân sahifelerindeki <izdivaç ilân- larımna da muhakkak göz gezdiri- rim, Bizde âdet olmamıştır; — hattâ, biraz ayıb görülür amma, Fransız- Tarın ağırbaşlı haftalık gazetele. rinde bile, sütun sütun «izdivaç ilânları» vardır. Bu ilânlar, kendilerine «eş arı- yan» kadın ve erkeklöre bir nevi vasıtalık bizmetini görürse de, geniş düşünüşlü Avrupah kafası, Pek tabildir ki bununla bütün Avrupalıları kasdetmiyorum. Fakat, Avrupa, «şark» 1, «fans- sub» Ta itham eder. Halbuki -şark, Avrupaya nazaran — daha çok «libr pansörs dür. İzdivaç ilânlarına, siz de şöyk bir göz gezdirin, bu «taassub» un izlerini hemen güreceksiniz. eş» in evsafı arasında milli bün- yeyi de şart koyuyorlar, Fransır olması, söylenmeğe lüzum görül- miyen en esaslı şart. Ben, bu frenk taassubunu be « ğeniyorum. Türkçede, «dili dili- me, cinsi cinsime. derler. Neslin selâmeti namına, bu staassube, takdir edilmelidir. eat niniğelüle yi ee aaT çünkü İstanbul piyasasındaki ! - Ankarada Belediye - pekli kumaş ve dokumaların ek- seriyetinin Bursada dokunarak buraya geldiğini ilâve eylemekte- ABERLER * Bükreşte eski demir muha- fız şeflerinden biri daha 6 sene hapse mahküm edilmiştir. — Lise ve orta mekteblerdeki yabancı dil münhallerini süratle kapatımak üzere niversiteye mer -| but olmak üzere bir yabancı dil- ler kursu açılacaktır. | İngilizce, almanca ve fransızca için lise mezünu 60 talebe alına- cak ve ayda bunlara 30 ar lira ve- | rilecektir. 15 teşrinievvelde kapanacak ka- yıdlar için şimdiden 125 kişi mü- Tacaat etmiştir. * Kontrplâk fabrikatörleri bu- gün de sanayi birliğinde toplana- caklardır. * Berlinde casusluk suçile mu- hakeme edilen Sarumerfield dün kafası balta ile kesilmek suretile idam olunmuştur. HIRSIZ Sedenin en orijinal somanısı So) Telgraf'da okuyacaksınız getiririm dediler. G p Mat güzel bu sorgu sualden de | bir şöycikler anlamamıştı. Sultan Aziz her nekadar mat | güzele fazla mütemayil idise de; eski gözdesi olan hazinedarından da öyle kolay kolay vaz geçemez- | di. Nitekim; önü bazinedarı yap- miş ve her gün gözü önünde bu- hunduruyordu. Hazinedarına sev- gisinden başka; haddinden fazla - da emniyeti vardı. Üste de, hazi- nedarı çok zeki, her şeye akıl er- direbilecek derecede müşaviri idi. | Sultan Aziz; hazinedarının kur- nazlığını anladığı halde bozma - di ve ayakta duran Dilşada: — Gel, yanıma uzan... Biraz sonra; hazinedar, ellerin- | de tambur, cura ve saz âletleri o- larak bahçeye geldi. Sultan Aziz; ustasının zamirini bildiğini anlatmak için: D r — Usta; sana zahmet oldu. Ben seçimi Ankara 5 (Telefonla) — Yeni belediye azalarının intihabı için reyverenlerin adedi 30 bini geç - miştir. Dahiliye Vekili Şükrü Kaya da dün Belediyeye gelerek reyini ver- miştir. Birimizin derdi - Hepimizin derdi Yerinde bir temenni Bugünkü yazımızda, , bik> vâki olan bir «hatırlatma» Ü- zerine, ehemmiyetle üstünde durduğumuz bir mevzua te- mas etmek istiyoruğ. ( Öklatı- da — Yüksekkaldırımda Jorj hastahanesine” gideli 'fîr sokak vardır; bu, «Kart Ç narı sokağıdır. Bu bu sokağın köşesinden Hastı haneye doğru kıvrılan yoku: şun kaldırımları bozuk ve top rağı gayet inişli çıkışlıdır. Sen Jorj haslahanesine va — Kuduz Enstitüsüne acele hasta götüren otomobiller bu yoldan geçerler ve gayet bozuk ölen bu yoldan geçmek için ne de- rece müşkülâta uğradıklarını tahmin etmek güç değildir. Bu yolun bir an evevl düzeltilme- sini ve bu suretle çok isabetli bir harekette bulunulmuş ola- tağı cihetle alâkadarların na- zarı dikkatlerine arz ve sıhha- fi umümiye namına rica ede- riz - fkşam sen de mi birşeyler çalıp oynamak ihtiyacındasın?, Hazinodar, “efendisi tarafından çevirdiği fırıldağın — anlaşıldığını hissetmişti. Fakat ne olursa olsun, emeline muvaffak olmuş, huzura girmiş ve bir söz kapısı açmağa vesile — ihzar etmiş bulunuyordu. Yoksa; Küçüksu sarayında ol > duğu gibi sabahlara kadar, uyku — Suz, zevksiz kapı eşiğinde pinek - — leyocekti. Efendisini kızdırmada — bircevab vermek lüzimdi. Hemen — cevabı buldu ve âletker elinde bo- yun eğerek: T — Efendimize gönülden ve can dan bağlılığım aşikârdır. İki aya yakın hasreti şahanelerile muz - — tarib bulunuruz... Zatı şahane 'e lerinin yalnız kalmamaları - için — bendeniz getirdim. İrade buyuru lursa; kulunuz da saz ve cura ça- j ’î s j : K

Bu sayıdan diğer sayfalar: