22 Kasım 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

22 Kasım 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON PORTRESİ... Bilet Korday, Mara'yı üîdüîüğ Kkaç dakika sonra İdam sehpasına çıkacak ola N Mhı ihtilâl mahkemesi rı dane'nin & e Tle cevab veriyordu. salonunda büyük bir :)':1]& val - n hâkim, Man ŞTi heyeti ve dinleyiciler Helay Çü ter döküyorlardı üü Haznun — sandalyesinde Bap, ” Elrafında dönen faci- İ ç hissiz görünüyordu. Yal- kere asabileşti. Birincisi: ümiminin — kendisini, Börülen büyük cünilerden l MZettiği zZaman ayağa e S gilözlerini dikti: & &'*“ Cunavar, dedi. Beni âdi Mi farzediyorsun?... n yi de: Reis Montane'nin *üği ;îk"!hkuo bu cinayete cür'et H > Kı.,,._"'m" sualine... teşvik etmedi. Ben, S asum kimselerin intika- h İstedim. Marayı bu- Hığğ" ökdürdüm. İnsaniyeti bu Ku lmünden kurtarmak is- "ğğhz, verilecek kararın ne bt itida- biliyordu. Faka BN aa ediyordu. O vazk W”muh Buna memnun o- * ı ::ı"'“'d Şarlot dö Kordey Dar l Te Bir hafta evvel, 9 temmuz ('ş;— Kaen'deki evini terketti Oturduğu yaşlı teyzesine N:' NY söylemedi. Küçük çan- " Parise giden posta a- 'N,mhuvdı ll temmuzda Pa- :ı__yoldu. Viyö Ogüsten so: Si Tövidans oteline indi, İ- ş'q,q:“'ıkıaıdı. serseri- gibi Mud da odasına kapanıp 'ı___n vakit geçirdi. ı'“q' N uğradığı bütün felâ- he qa;"'b Maradır, diyor ve | mek, Fransayı ve fran- Zalimin elinden kur - ;:“—P::î"“’“ Buna ahdet - * “ise bu maksadla gelmiş- - t Nm Sabahı, Pale Royale öanea p bir bıçak satın al- hu arabaya bindi, (halk L Gi ikamet ettiği yere —.:I;lnuı.dı' Bir mektub tı Saat 7 de tekrar defa kendisini küçük bir Kar. Biraz beklemesini " Mara yanındaki ban- """)': #dü Banyo- ediyor, kaz, Yazıyordu. Ü bir' bundan sonra geçen hayal gibi hatırlıyor- VAT L LPEş ı":'ö küçük odaya getiren -uo:“" gittikten sonra K ati _h:hı Kirmiş, Maranın ıg_"ıq İA kocaman biçağı- Vvetile kalbinin üze- —. fti. İ._%!"!'ldmı işitenler ko- Ver; ı.ık *T Ve üstüne hücum e- Ü ğ&'ham huzurunda bu- Münün cezasını :z:: ş,î:’îî— etrafına .baktı Atkaç İ Sırada hâkimler, & ühda Jüri heyeti bu- M Bi S p denbire en ön sıra- bir 'Adam dikkat naza- gku, ğ%nî'h'dlmm dizleri üze- RMM.'_" karton vardı. E- S.*:. "ıık;ı::ı' bir şeyler ı'*vıı-du. TİNİ kaldırıp &— Yanaki,; Semmnrr ? Kendisini ta- Na Mnda kadar uzun Arkasında millt u_;n?llınnuzum Artık: | -M"M | hatırlıyamıyordu. muhafız taburları — zabitlerine mahsus bir üniforma — vardı. Fa- kat; san'atkâr olduğu — halinden belli idi. Krokisini bir an evvel bitirmek — için istical - ediyordu. Genç kız, yanında duran jandar. maya sordu: — Bu resim yapan adam kim?. Jandarma yavaş bir sesle cevab verdi: — Vatandaş Hoer... Milli mu- hafız taburu yüzbaşılarından... —Buraya resmimi yapmak için mi gelmiş?... — Zannederim, çok maruf bir ressamdır. Her halde müsaade vermişlerdir. — Fakat benim resmimi yap - maktan ne fayda görecek?... Jandarma, genç kızın bu sualine şu gevabi. verecekti: «Çünkü siz, halk dostu Marayı mi tarihe geçecek bir cânisiniz.... diyccekti. Fakat, genç kıza baktı ve güzelliği karşısında hayran kaklı Başında siyah kadife bir şüpka, üzerinde beyaz muslinden bir vub vardı. Henüz yirmi dört yaşında idi. Parlak kumral saç- ları, iri mavi gözleri, sevimli si. ması karşısında müteessir olma- mak kşbil değildi. Hususile tatlı sedası, bütün kalbleri titretiyar, heyecanda bırakıyordu. Jandarma, yavaşen fisildadı. — İhtimal sizi çok güzel buldu da ondan... Bu sırada hâkimler ve füri he- yeti ayağa kalktı. Reis, sert bir ta- vırla: — Ölüme mahküm oldunuz! Dedi. Ressamın elindeki kartan yere düştü. HAPİSHANEDE Vatandaş Hoer henüz evine gel- mişti. Kapı şiddetle çalınmıya başladı. Koştu, açlı. Adliye dal - resi muhafızlarından birile kar- şilaştı. Adam koşa koşa — geldiği için soluyordu: — Vatandaş Fukiye beni gön- | derdi. Paletinizi alınız, hapishane- ye gideceğiz. Şarlot Korday'ın resmini yapacaksınız. Mahküma son arzusu ne olduğunu sormuş- lar, sizin tarafınızdan resminin yapılması olduğunu — söylemiş, Mahkeme heyeti bu arzusunu ürmekle iş- | ü için idama mahküihMşîuŞ Bir ressam pMzm portresini yapı €ssam, başını çevirinceŞarlot'un kırmızı rop- odadan dışarı çıktığını gördü. Elindeki saç Metini de dudaklarına götürdü, öptü, öptü... kabul etmiş. Haydi, çabuk olu- nuz... * Jan - Jak Hoer, aslen almandır. Müthiş cinayet Korkunç sahnelelre dolu bir roman mevzuu sayıla bilecek bir hâdise Kıyma gibi insan eti doğramak mahareli güzel kızlar üzerinde tatbik ediliyor — Bana bak Gegen... bir ricam var. Bana güzel, etine dolgun bir kaç kız bul... Son za- matılarda — müşteriler, Holivud yıldızlarını andıran ince ve uzun boylu, zayıf kızlardan hoşlan - mamaya başladılar. Biraz etli, canlı kızlar istiyorlar.. — Merak etme... Elimde tarı istediğin gibi bir parça var, Flanderli güzel bir kız... Ma- lümya, orada kızlar sütle, tere- yağı ile beslenir. Bir görsen ilik gibi... Sonra çok da çalışkan... Sabahdan akşama kadar, gece sa- baha kadar, müşteriye çıkar, su- ..» Hemen bu akşam, ilk trenle gönder. Ben kendisini istasyanda beklerim olmaz mı?., Bu muhavere, Liyonda umum! bir ev işleten Fransuva Puiyatla Parisli karı simsarı Gegen ara - sında geçiyordu. Fransuvanın evi, Liyonun en kibar evlerinden biri Idi. Sorma- yeleri de çok güzel kızlar ve ka dınlardı. Şehrin bütün kibarları bu eve giderler, birçok paralar sarfederlerdi. 1750 senesinde Manhaym'da doğ- muştur. Allesi fakir idi. Akraba- larından birin'n yardımile t: gördü. Sonra Kardinal Hoha kâtib oldu, Parise geldi. İhtilâl esnasında milli muhafız - piyordu. Mara'nın katlini musav- ver büyük bir tablo yapacağını masına müsaade vermişlerdi. Genç kızı bir daha ve pek ya- kından göreceğini aklına bile ge- tirmemişti. Şarlot'un mahpus - bul odaya girdii yakta buldu. Genç kız yalnız ba- şındaki şapkayı değiştirmiş, be- yaz tülden, dantelâlarla süslü bir | | nekadar zaman geçiyor?. bone giymişti. — Mösyö Hoer, birkaç axat ömrüm var. Resmimi yaptığınızı gördüm, ve bunu tamamlamanıza Müsaade istedim... Dedi. Sonra bir iskemlenin üze- rine oturdu, — Hazırım!... Ressam pencerenin yanına git- ti. Sehpasini koydu, boya kutu ? sunu açtı. Fırçaları bir türlü eline alamıyordu. — Rica ederim, Mösyö, çabuk olunuz... Hoer, resme başladı. Şarlot: — Yaptığıma nadim değilim, diyordu. Bilâkis çok memnunum. Bunu Fransanın, fransızların sa- adeti için yaptım. Onları bir ca- navarın elinden kurtardım. İn » (Devami 7inci sayfamızda) Fransuva, aldığı paraların ço - ğunu kendi cebine atardı. Bu sa- yede çok zengin olmuştu. Ve herkes kendisine hürmet ederdi. Kibar adamlarla müna - sebatta bulunurdu. Hayır mües - seselerine, spor klüblerine para- Bir İngiliz ga l kadıl et Dünkü sayımızda Büyük ve e- pti S—SON TELGRA —22 2 ci Teşrin Tarihin en Büyük Adamı ürk'ten bah: bedi Şefimiz Ata den bir İngiliz mecmuasının y zısını neşretmiştik. Bu gazeta Atamırdan bahsederken onun b yük lüğünü anlatabilmek devrin meşhur adamlarından bir | anı mevzuu bahsoderek Ata - kayese kâbul etmez bir inkılâbçı büyük kumandan devrin en bü- yük devlet adamı olduğunu yaz- maktadır. Büyük Önderimizin büyük muvaffakiyetlerinden bah- seden bu gazete onun derecesi çıkabilmek için onun takib ettiği dan başka bir de Atatürk gibi fevkalâde bir zekâ, şimşek gibi verebilecek insan n t ediyor ve (Ata- rk'ün büyük kıymetlerini gös- | ren hiçbir adamı tarih henilz kararlar eden kısmı göyle devam ediyor: Hayatta muvaffak olmak, n hur adamlar a geçmek Geç - Buna dair haf - talık İngiliz gazetesinin açtığı bahsin esası şudur ki pek - genç yaşta muvaffak olanlar, şöhret kazananlar daha ziyade eski za- manlarda görülüyor. Dünkü zısında devlet adamlarından son- ra sıranın bolli başlı kumandan- lara geldiğini gösteren İngiliz ga- zetesi bu bahse dair de şu isim - leri ileri sürüyor: İşte meselâ umumi harbin meş- hur siması, Fransız, İngiliz ve A- merikan ordularını umumi har- bin son safhasını idare ederek Almanyaya karşı - galbiyetini te- min etmiş olan Mareşal Foş, Bu kumandan dünya harbi çıkma - dan evvel bilgisi ile, zekâsı ile ta- nınmış, Fransada da harbiye mek- mek lâzımdır?.. miyecek ca yardımlarda bulunurdu. hayır yapmaktan ziyade tanıtmak içindi. Bu, ismini Birkaç sene evvel evini bir başkasına devretti. Ticaretten (!) çekildi. Çok parası vardı. Ömrü - meşgul bir tanın - iklerin rdularını ele alarak idare etme- Si lâzım geldi. Hele galibiyet de temin edilince artık Foşun şöh - adan ağıza dolaştı. Dünya hinde öylece kaydedildi. Avrupa harbi başladığı | oŞ kaç yaşında idi? Şa - yatı dikkat bir “yaş: 63. Evet, | 914 de Avrupa barbi başladığı zaman sonra da Fransa mâreşalı olan general Foş altmış üç ya - şında imiş. Yine Avrupa harbinde İngiliz orduları kumandanlığı görerek büyük bir şöhret kazanmış olan Haig de 914 senesinde 53 yaşında irniş. 1070 senesi Bodin - Fransa harbini yapan ve neticede Al - manyanın birliğini temin ederek Almanya — imparatorluğunu vü - cude getirmeğe o kadar çok hiz- met etmiş olan general Moltke de le büyük işler gördüğü zaman | yaşlı bır adamdı. Avrupa tarihin- | de buna göre daha birçok misal- leri sayılabiliyor. Yalnız siyaset adamları ve ordu kumandanla - rından başka dünyada meşhur ©- lan diğerlerine gelince; bunların da hayatları, muvaffakiyetleri şayanı dikkatdir, tedkik edilme- ğe çok değer. Bugünkü dünyanın sanaylinde, ticaretinde meşhur olmuş kimseler değil mi?.. Bu - günkü günde milyonlarca servete malik olan adamlar... İşte mese- lâ meşhur Amerikalı Ford!.. Çok muvaffak olmuş, çok para kazan- mış. birçok müesseseler - işleten Ford ilk olarak kumpanyasını te- sis ettiği zaman kaç yaşında imiş? 36 yaşında!... Moris de 33 yaşın: da imiş. Yine tanınmış fabrika - tör Üsten de kümpanyasını te - sis ettiği zaman 34 yaşında imiş. İngiliz gazetesi bu misalleri söyledikten sonra bundan şu ne- tice çıkarılıyor: Sizin için de ha- yatta muvaffak olmak, şöhret sa- hibi olmak imkânları vardır. Ya- şınızın ilerlemiş olması sizi me- Yus etmesin. Eski zamanlarda si- yaset ve askerlik sahalarında genç adamların az zamanda büyük | şöhret kazandıkları görülüyor - du. Bu zamanlarda şöhret ve mu- reti &i harb Lâkin zaman nün sonunu rahat geçirmek isti. yordu. Bu adamın büyük bir merakı vardı. Antoka eşya toplamak. Şehri, köyleri dolaşır, eski mo - bilyeleri, antika : bibloları —ucuz bir fiatla alırdı, Fransuya Puifat, =ım çekildiği zaman 43 yaşında i. Liyon civarındaki sayfiyele « lerin birinde 45 bin franga güzel bir köşk aldı. Güzelce Köşkün büyük bir korusu vardı. Önünden dere Beçiyordu. Eski u- mumhaneci bir köşk sahibi zen- gin olmuştu. Boş zamanlarında dere kenarına oturuyor, balık tutuyordu. Gündüzleri husust otomobil - lerle atlıyor, köyleri — dolaşıyor, çiftlikleri, köy evlerini dolaşı - . Çiftçiler, köylüler sebzı » Meyvanım piyasasını radyo- da dinliyorlar, biliyorlardı, Pa - kat babadan, dededen kalma bir masanın, bir çekmecenin antika olduğunun, çok para ettiğin far- kında değillerdi Fransuva, bunları yok baha - sına alıyor, sonra on misli, hattâ bazan yüz misli fazlasına satıyor- dü. Bazan kayıdsızca: «Altınınız var mı? Hükümet yeni bir kanun hazırlıyor. Altınla kâğıd para a- rasındaki farkı kaldıracak, Bu - gün on kâüğid eden bir altın, bu kanun çıktıktan sonra bir kâğıt- la değiştirilecek. Eğer altınınız var ise veriniz bana...» iyor. Sonra cebinden çıkar - dığı gazetede para borsasına aid satırları göstererek ilâve ediyor- du; «Bakınız, altın bugün on kâ- Bid.. Fakat ben size on buçuk ve- Teceğim...> £Devamı 7 inci sahifede) zet:si Atatürk'ün devrimizin ve tarihin en büyük adamı olduğunu ve hiç bir büyükle mukayese el AAA AAA AAT AAAAETTA TÜT AAERAANEREAĞ kıymette bulunduğunu yazıyor vaffakiyet gelmek için daha ge- cikiyor.Sanayi ve ticaret âlemin- de de muvaffak olanları herhal- de bugünkü meşhur — adamlara bakılınca otuz yaşını aşmış, ol - dukları görülüyor. Bir gün size Hfakiyet imkân ve fırsa- aıkat başka sahalarda muvaf - k İstiyenler de vardir. -selâ fen sahasında yeni yeni keşiflerde bulunmaktan — başka bir şey düşünmiyen, kendisine bunu gaye edinmiş olanlar da vardır. Yaşı flerlemiş olduğu hal- de bir türlü bir şey ieadına mu - vaffak olamamış bulunanlara ne demeli?.. İngiliz gazetesi bunları alâka- dar edecek surette şunu hatırla- tıyor: İcad edenler, yeni keşifler. de bulunanlar, mühendisler, mi- marlar, fen adamları arasında da öyle pek gençleri aramamalı, İn- giliz gazetesi diyor ki: Bugünkü hayatta 33 yaşından evvel mu - vaffak olmanız pek mümkün gö- rülmüyor. Onun bu yaş geç tikten sonra sizin de muvaffak olmanıza ümid ve imkân vardır Bnunu için vasati bir yâş tahmir etmek istenirse şuna varılacak ve muvaffakiyet yaşı 35 de başlıyor demektir. İngilterede meşhur olan Sal - veşin Armiyi vücude getiren Vil yam Booth bu teşkilâtı vücud getirdiği zaman 49 yaşında imiş Salveşin Armi kendisinden çok bahsedilen bir teşkilâttır ki bun mensup olanlar - fenalığın, sar hoşluğu ve bu yüzden çıkan tür | Jü türlü çirkin vukuatın önün geçerek ahlâkı temiz tutmak içi çalışırlar, en gidilmiyecek yer lere giderler meyhanelerde sar hoşlar arasına girerek kendiler nesihat etmenin yolunu bulur lere giderler, meyhanelerde sa lar ve böyle birçok adamı feli ketten kurtarmağa — uğraşırl. Fakat bu iş kolay değildir. Söy lemeğe hacet yoktur. General * yam Booth tarafından vücu getirilen ve Salvesin Armi ism' den de anlaşıldığı üzere selân ordusu adı verilen bu teşkilâ meusupları böyle yerlerde do' gırken başlarına türlü türlü h: ler gelmektedir. Fakat onlar ! türlü müşkülâta ve — tehlike karşı meyus olmadan - çalışırlı Bu teşkilâtı vücude getirdiği i yukarıda ismi geçen İngiliz ge rali dünyaca meşhur olmuş adamdır. Felsefe ve edebiyat sahalar; da meşhur olanları da düşünm lâzım. İngiliz şairi meşhur Şe pirin ilk yazdığı eseri yirmi y yaşında iken yazdığı söyleni, Meşhur İngiliz filozefu Bacon eserini 44 yaşında iken yazı Bu zamanda pek meşhur olan giliz tarih âlimi ve romanı Vels de ilk kitabını yazdığı z man 29 yaşında imiş. Fakat yanı dikkat olan cihet bu me hur İngiliz muharririnin d evvel birçok işlere girip çıktığı dır. İhtimal ki o zamanlar ken disinin bir zaman gelerek bö; gelerek böyle meşhur bir#muhar rir Olacağını tahmin edemiyor du!... Meşhur ressamlara gelin eiye onların şöhret kazanmalar herkes tarafından - beğenilmiş o! maları daha çok — gecikmektedi: Hele birtakım büyük san'atkâr lar vardır ki eserleri pek gonr. takdir edilmiştir. İngiliz gazetesi bu yazısına ni hayet verirken her neslin büyü! adamları olduğunu söyliyerel Atatürk'ün de bu zamanın & büyük adamı olduğunu kaydet mekte ve Atatürk'ün kıymetler hakkındaki hayranlıklarını tek rarlamaktadır. Ayni yazıda Ata türk'ün büyük kurtarıcılık v inkılâbçılık meziyetlerinin bütü; devirlerde tebarüz eden büyük lerle mukayese kabul etmiyece' kadar büyük olduğu işaret edil mektedir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: