9 Aralık 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

9 Aralık 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- İtalya Tunusu Niç 4—SON TELGRAF —1 izci Kânun 1838 İstiyormuş? | MUSSOLİNİ'NİN MAKSADI: Suriyede Nüfuz Mıntakası Temin Etmek, Ciboti'den | İstitade Eylemek İmiş... - - Fransızlar Tunusda da Majino talya ile Franmsznın arası yeniden açılarak mı? Ha- beşislan meselesi çıktıktı ve İlalya alsyhine Milletler Ce- miyeti tarafından tedbirler alındıktanberi iki tarafın müna- sebatı bozulmuş, İspanya mese - nden sonra da bu artmıştır. kin İngiltere ile İt sında bir anlaşma imzalandıktan ha; tatbikatına ge- çildikten sonra Roma £ arası bulunacağı tahm yordu. Şimdiye kadar bi tahminler doğru çık arada — Londrad sin yazdığına lya ve bunu: Parisin edili yoldafı i da İtalyadaki siya- başmuharrirlerden meşhur Sin- yor Gayda'nın yazdığı ve Fran- saya taallük öden birçok cihetler bulunan makalesi de mevzuu bah- solmuştur. Gaydanın yazıları ehemmiyetle takip edilmektedir, Çünkü bu başmuharrir daima hü- kümetin düşündüklerini yazıyor diye tanınmıştır. Sinyor Gayda bu yazısında şöyle demiş: «İtalya hazırdır. Eğer lâzım gelirse Fransanın üzerine yürüye- bilecektir!.» Deyli Ekspres gazetesi bu sü- retle Fransa - İtalya münaseba- tında yenlden gerginlik baş gös- termesinin İngilterede ehemmi- tarafta İ Hattı Yaptılar Akdenizde yeni menfaatler temin | etmeğe savaşan Musolini ya karşı daha iyi bir lisan kulla- nılması lâzım geldiğini hatırlat- | mıştır. İngiltere ile İtalya arasındaki münasebat düzeldikten sonra İn- | gilterenin müttefiki olan bir İtalyanlar tarafından istenilen Cibutiden bir manzara yelle takip edilen bir mescle ol- duğunu yazıyor. İngiliz Başveldli bu hâdiseleri dikkatle takip öde- rek buna dair Romadaki İngiliz elçisinden malümat istemiş ve Deyli Ekspresin siyasi muhabiri tarafından yazıldığına göre de Romadaki İngiliz elçisi İtalyan lete karşı da o süretle lisan kul- lanmak iktiza edeceği diplomatlar arasında riayet edilen nozaket ka- tdeleri dahilinde lâzım gelenlere söylenmiştir. Deyli Ekspres diyor ki: Şun - dan korkulur ki eğer Fransa aley- hine İtalyada hücumlar devam ki elçisini geri çağırması ali de vardır Bu daşvekilinin her taralı yatıştır - mak yolundakı bir darbe teşkil edecek Fransız elçisi İtalyan Hariciye 1 ile 35 dakika konuşm Bu mülâk, içisinin sö; v politikasına ka esnasında Fran- sız şöyle hu- lâsa ve tahmii D beşistan imparatorluğunu tasdik etmiştir. Bunu kayıtsız ve şartsiz hayret veriyor. İtalyan m de bazı meb'usların bugün saya ait olan bazı yerlerden süretle — bahsi şeydir. Fransaya ait olan yerlerin üz-rinde böyi m iddinlar yürütülmüş mevzuu bahsolmıyacak kadar gülünçtür. olması ise yazdığına alyan Hari- Nazırına bu t lundüktan sol Bilmecesili Hediyelerimizi hazırladık Önümüzdeki parartesi günü, çocuk okuyucularımız için hazırladığımız ilk meraklı bilmeceyi gazclemize koyu - cağız. Çocuk okuyucularımız bu. bil- mecelere karşı sön derece alik. merak duyacaklardır. Dün ve daha evvelki larımızda bildirdiğimiz tafsilâta cere, bümecelerimizi halledenler ve çekile- ce k kura nellcesinde kazanlara şu sıra ile aşağıdaki bediyelerimizi ve- receğlz. Çocuk okuyucularımız, — bilmecenin Çıklığı pazartesi gününü takip edecek sumartesi günü — hediyelerini — gelip Mdarehanemizden alacaklardır. Birinelye bir bisiklet, ikinciye — bir fotoğraf makinesi, ücüncüye kıymetli bir kol aaati, dördüncüye bir delma kalem, beşinciye gazelemizin üç aylık abohesi hediye olarak takdim edile- cektir. Beşinciden onuncuya kadar — birer fetoğraf albümü, onuncudan an beşin- ciye kadar bir baya takımı, on beşin- ölden yirminciye kadar birer hatıra defleri, yirminci yirmi beşinciye kadar da birer deste kurşun kalem hediye edilecektir. Yirmi beşinciden ellinciye kadar de- rece alan çocuk okuyucularımıza Şir- leyin ve diğer artistlerin en güzel kart- ve | KADINLARI DÖV | YAPAN ADAM K suı.vn; aerika sinema artistlerinden James Göney, kadınları dö - ı | | verek mühim bir servet ka- | anan dünyada biricik adamdır. Fi > | limlerde apas rolü oyuyan / ames | Ganey, rol kabi. birçok meşhur yıl- dırları dövmekle maruftar. | Ondan dayak yivenler arasında, he- | nimizin pek İyi tanıdığımız Kavol | Lambar ve Jean Gravford gibi güzel- | der de eksik değildir. ) Garibi şu ki Sames Ganey bususl hayalında hiç de haşin değildir. Bilâ- Ükis pek saklır bir zençtir. Hayata Uk | döln dansör olarak atılmış, fakat « sahada, medense, pek muvalfak ola- mamıştır Günün birinde, simasının hususiyeti meshür filim şirketlerinden biri elan Varner Aros müdürlerinden — birinin dikkat mararımı çekmiş ve James Ca- ney ile bir apaş filmi çevirmiştir. Ru filimde o kadar muvaffak ol- muş ve siması da relüne © kadar uy- | mustur KI ondan senra (Karaker) rolü yapan artistlerin en başına geçeniştir. James Ganey filimleri, şirkele çok yara kazandırımakla, sile ken- disi de şirketlen pek yüksek bir aylık almaktadır. İşin tuhah onun filimle- rini seyredenler daha fazla kadınlardır. Bazların bir ksen, enan fliimlerde kadınlara karşı gönlerdiği şiddeti pek beğenmekte, bir kısmı da ondan nef- ret elmetle beraber srf meraklarını tatmin etmek için filimlerin? kaçır - | mamaktadırlar. AŞK MEKTUPLARI MÜSABAKASI Bundan kısa bir müddet evvet Pran- büyük bir (aşk mektupları mü- sabakası) tertip edilmiştir. Bu mül | sabakadanı yirminci asırda | tatlı mektaplar — yazmak — xan'alının hâlâ kaybolmadığını tsbat etmekti. Müsabaka, ilceler. vermiştir. Birincilik mükâfatını, Provansli bir köylü kiz kazanmışlır. Bu cenç kazın yardığı mektup o kadar sade, fakat | buna rağmen v kadar müessir idi Ki | bunun, keadisi tarafından yazıldı bir türlü Mmanılmamış, hattâ meşhur romu n Gi yazdığından şüphe edilmişti. Fakat zenç köylü kımı, romancram 1 bile kulaylıkla isbat etmiştir. İkinel mükâfalı, — Parkeli bir cenc, | #çüncü mükâfatı ise (Piyer) imzasını atan bir meçlal kazanmıştır. maksat, idden hayrete deker me- 'nun Mükâfal kazanan mektupların ye- disi Fransiz gasetesinde meşri ile bu #rijinal müsabakanın sona erdiği san- nedilmiş, fakat birkaç güp sonra Jüri heyetine gelen bir meklup herkesi va- sırlmışlır. Bu mektup, musabakada üçüncülüğü kazanan (Fiyer) imzalı mektubun hi- tap ettiği (Yova) adlı bir genv kesdan gelmekte İdi. Genç kiz, (Piyer) le le- masının temin editmesimi jüriden rica etmiştir. Jürl heyeti, binaz tereddütten sonra (Piyer) | davet etti ve bu genç (Yevn) nan sağ olduğunu öğrenince hayretler | icind ekalmıştır. | Birkaç hafla evvel, aşk mektupları müsabakası sayesinde — biribirlerini bulmuya mavaffak olan — (Piyor) Ia (Yovn) nın evlendikleri duyulmuştur. Müsabakayı tertip ödenler, — hakiki Aşıkların, en büyük — muharrirlerden daha güzel aşk mektupları yazmayı Asbat etmek istemiylerdir. BANKNOTLAR ATILIR Mi7 YIRTILIR, Bordeda, rıhtım. üzerinde, Müteka- W memurlardan — Lul Torida cüzda - mundan çıkardığı bir deste 500 ve 1060 franklık bankmolları yırtmış. yemiş, Bonra da kendisini nehre atmak is. temiş. Etrafına toplanın hayretle ba- kan ahali üzerine alılıp mâni olmuş.. Torldanın akıl müvazenesinde bo - züklük olduğu anlaşılmış, timarhane- nu Kadıköy vapurunda gö. müştüm. Kırmızı bir şapka- kırmızı çantası, — siyah Vapur — köprü peşini birakma - O mantosu - vardı. si, geklikten sonr ka karar vermiştim. Karaköye doğru — yürüyorduk. lt ilerledim. Yanına so - m. Vapurda hafif gü - lümsemesinden cesaret alarak bir iki şey söyliyecektim. Fakat, b türlü kelimeleri derleyip toplya- mıyordum, Terslenmekten korku-| yordum. Birkaç adım geri ka Şöyle uzaktan halini; tavrını n. Muhakkak ki bir soka ldi. Üzerinde en a benim maaşımın birkaç mikli kıy- metirde öşya Vabdı. | (Şimdi siz, benim maaşımı me- rak edip duracaksınız.. Muharrir ne kazanır ki?. Bütün” sabırsızlı- Bınıza rağmen söylemi Ben böyle mütereddid, düşüni- yordum. Ne olursa olsun dedim 'Tekrar hzlanarak yanına sokul -« dum. Ümuz omuza idik. Tam ağ- öze başlıyacaktım, Göz yanına geldiğimi far kırmızı şapkalı kadın, bana mey- dan bırakmadı. — Tünele doğru yürüyünüz, ge- | liyorum. Dedi. Evvelâ şaşırdım. Fakat, buda - lalığın zamanı değildi. Emrine de: hal itaat ettim. Hiç cevab verme- den tünele doğru dümen kırdım Evvelâ hızlı, sonra yavaş yavaş yürüdüm. Bir aralık arkama dön- düm, baktım: Geliyor. Gişeye yanaştım. İki tane bi - rinci bilet aldım. Ben paranın üs- tünü sayarken, kırmızı — şapkalı kadın da arkamdan yetişmişti | Beni, paranın üstünü — sayarken | görmemesi için, bozuklukları he- men cebime attım. Ona doğru ilerledim. O da bana doğru geliyordu. Kırk yıllık ahbab gibi, elini uzattı. Eldiveninin üs- Nasılsınız. Beyefendi diye bir de iltifat savurdu. Ben de işi pişkinliğe vurdum. — Teşekkür ederim, hanıma « fendi, siz nasılsınız. Kadının sıcak bir gülüşü, cana yakın bir komşusu vardı. Yanyana 'Tünel arabasına girdik. (Tabi söylemeğe lüzum yok ki. turnikeden geçerken yanyana de- gildik.) Beraber bir kanapeye oturduk Bütün kadınlar gibi söze başladı. Büyük bir anlatmak ihtiyacile: — Terziye gidiyorum, dedi, a- man bu terziler.. Bıktım vallâhi.. Bu Anastasya ne hınzır kızdır de- ğil mi?. — Anasltasya kim, affodersiniz tanımıyorum. — Tanımıyor musunuz?. — Maaleset müşerref olamadım — Benim terzim.. Sonra, ilâve etti — Evet, pardon. den tanıyacaksınzı rum, efendim?. — Hınaır bir kız, demiştiniz.. Kırmızı şapkalı kadin, - beyaz güzel dişlerini göstererek güldü Sözüne devam etti: — Bir rob için yüz defa ayağına gidiyorum. İnsann kanını oyna - tiyor. Beyaoğluna çıkmıştık. Galatı raya doğru yürüyorduk. Terzi bah-i Si kesilmişti. Şundan bundan Lah- sediyorduk. Ben, biran evvel sö- zü kısa kesip sadede gelmek İhti yacile kıvranıyordum. Maksadımı en veciz cümlelerle anlatmağa çalıştım. Bana: — Çok realist bir erkeksiniz.. dedi. — Zannederim.. diye cevab ver- dim. Birkaç saniye düşündü ve son ra, bana dönerek: e ya, nere- Ne anlatıyo - Hariciye Nazırını görüp Pransa- | Ferit, yapayalnız, başbaşa kaldığı sevgilisinin mânik ve ateşli ellerini avuçlarında sıktı sıktı, du- daklarını, uzattı. Nesrin bu uzanan dudaklardan dudaklarını kaçırdı, tekrar etti: Kalkalım. Başıma bir iş gelecek . Ferit, yalvaran bir sesle cevap verdi. — Beş dakika daha! — İmkânı yok. Bir saniye bile oturamam!, Ferit, bol kirpiklerinin koyulaştırdığı güzel ye- Şil gözlerini Nesrin?n alevli, esmer ve seygi taşıran siyah göz bebeklerine dikti, yine yalvardı: —- Daha beş dakikadan ne çıkar? Ve. devam etti: — Bu beş dakika, bana seninle geçen beş bin Saatin tadını verecek. Nesrin, gülen, alay eden bir bakışla gözlerin! Feridin gözbebeklerinde gezdirdi, yerinden kalktı; — Beş dakikalık bir geç kalma, sonra bir daha biribirimizi görmemizi bile yasak edebilir Dedi. — Niçin?. — Niçir filân yok? Sana kaç kere söyledim. Bve ancak otomobille gidebilecek kadar — vaktim var, Annemin, babamın ne kadar fanatik oldukla- anlattım. Ben evden yarım saat için çıktım. ün alıp dönecektim. Tam"iki saat oldu. Yemek ederse Fransa hükümetinin Ro - darı verilecektir. —a Ö0 7 gazımmmman Yözün: ETEM İZZET BENİCE aa saatinde apmalı yapmalı sofrada olmalıyım. Bir kere daha ne sokağa çıkarırlar, ne de ben se- ninle buluşmak için yün almağı bahane edebilirim. Benim buraya gelmem, seni bulmam, böyle bir t pastacıda oturmam örmrümde ilk yaptığım bir şey. Hiçbir erkek şimdiye kadar benim parmağı- mün ucunu bile tutamamıştır. Nasılsa seni sevdim ve.. bu çılgınlığı yaptım. Bugüne kadar bana aşk- larını söyliyen, evlenme dileği yapan yüzlerce genç tek talihli genç sen oluyorsun Ferit. Nesrin bu sözlerini bitirdikten sonra yerinden kalktı. Masanın üzerinde duran çantasını, eldiven- lerini aldı. Ferit bir türlü toparlanamıyor, yerinden kalkamıyor, gözlerini Nesrinden ayıramıyordu. O- nun kalkışına, ekdivenlerini giyinişine, çantasını toplayışına, siyah mantosu içinde saklanan ve yer yer en güzel çizgilerini veren kıvrak, düzenli ya- pılışına, boynunu şaran kara kürkün, başını örten ye gönderilmiş. siyah şapkanın ortasında güneşten bir parça gibi pembe beyaz yüzüne, gölgeli, iri siyah göz- ktı baktı; ler gibi göğüs dolusu bir ses — Canım'! Nesrin bu bakışı, bu söylenişi dudaklarından dağılan ve çukurlu yanaklarında katmerleşen bir gülüş ile karşıladı, sordu: — Pek mi hoşuna gidyiorum?, Forit, iştihasını taşıran bir cevap verdi: Bayılıyorum. mra bunu az bulmuş gibi ilâveler yaptı: — Çıldırıyorum. Ölüyorum. Bitiyerum!, Nesrin hemen bir hazır cevaplık yaptı: — Mademki bayılıyorsun, ölüyorsun, çıldırı « yorsun, öyle ise kalkt tünden elini sıkarken: dedi, kimbilir, hakıkımda 4 — Kalkmasak? — İmkfinı yok, — Yalvarırım.. — Ölüyorum desen yine boş. €rit yerinden kalktı, iri siyah gözlü, koyu, gülgeli, tatlr ve büyülü bakışlı genç kadının ellerini eri zdı: — Kırk üç günde bir kere buluşabildik Nes - Bu fırsatı kaçırmıyalım. Aşkımız için beş da- l, bir saat, beş saat, beş gün beraber olsak ne çızacak?. Biz biribirimizin olacak değil miy Ha yarın, ha bugün, Gel, gitme, kal!. Dedi, sonra bir teklif yaptı: b — İstersen sonra seni eve kadar götürürüm. Bir gürültü çıkarsa eve girer, babana: «Benimle beraberdi. Biz biribirimizi seviyoruz. Evleneceğiz.» derim. Genç kadın katıfa katıla güldü. Sonra ciddi bir «le cevap verdi: Çocuk gibi konuşuyorsun Ferit, Bu söyle - diklerinin bir tanesi olmaz, Eğer bir dakika evden çıkabilmet koluy olsavdı hiç kırk üç gün seni ara- maz mıydım? Yabılacak sey yoktu. Şimdi de yok. (Devamı var) kekler iyi nazarla baki kat emin olun kanaati! kümlerinizde tamamen * sunuz. ü Kırmını şapkalı kedin ciğdü mişti. Bunları söylerken " 4 ları titriyor, gözlerinin iÇİ Â canla parlıyordu. Onâ 'î;ııi cevab vermek lâzım geldiğ İ | şünüyordum. — Evvelâ en kelimeden başladım: — Estağfurullah, — dedifl . bir zaman hakkınızda -"'b, ve fena bir niyet ve kanâf' | medim. Nasıl ifade edeYi” memi ki.. Çok sempâtiksit'” | nimetendi.. Sizi gördüğüM D1 kadan itibaren üzerimde ”uı* tesir yaptınız ki, bu m—";.!, siri altından kendimi KUFÜ g çok güçtü; mümkün değilir, | rahatsız etmekliğimin Y'FW bebi, size karşı duyduğu! ranlığı ifade etmek first” mak içindi.. Yoksa.. Kadın beni dikkatle önüne bakıyordu. Gülü Relmiştik, Birden sözümü Durdu. Bana döndü. E! Yüzüm sararmştı. Eyvah y 3 ci sahileli D ! vi A'dıkları Yere İBırakmışla” Bir G;ı_ı_ç_ K'”; Başına Geleni Kiliseden çıkarken değt sonra yine olduğu YET, vi Amerikan di aşingtonlu 18 M';ğ kız hemşiresi V8 Üit daşile beraber mişti. Kızlar âyinden m"':_,,d çıkınca önlerinde bir FT yir muş ve içindekiler 4' kolundan tutarak ee" A, bindirmişler, diğerleri polif rak kaçmıya muvaffi" der. Vak'a duyulunca 5':_,»' mürü mulı:rnuulüw maş, ahalinin de yerdti çaf bir insan avı başlamti $ giş. tün araştırmalar boşd yonu bulmak kabil 077 4 $ Kızın ailesi, y-“""::n: rüldüğüne hükmedef | ge va başlamışlar, fakat € genç kız çıkagelmiş "#'a.,, R on haT iyeri düler. Yerini tayit bir yerde şimdiye çisle dular. Sonra mütect” ı,, çe kamyonla kilisenin diler, yohen üzerint ; kaçtılar. ö Zavallı kız bi ıö!'fd,,,,ı" ten sonra düşüp bEY' ,ıd’ | Zabıta, mütecevizlefi l ramaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: