29 Aralık 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

29 Aralık 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ST Ğ ŞB U, . SN İN GA , ONB — bb AUA Mi GO K S aF F CA AR CU (4 Üncü sakileden devam) Almanya gitgide nüfuz ve to * Biri arttırmak suretile Macaris - tanı da kendi siyasi ve iktısadi e- mellerine göre harekete getirmek İstiyor. Macarlar şimdiye kadar hareketlerinde serbest olmıya çok ehemmiyet verdiklerinden Al - Manya tarafından gelen tesirlere karşı mukavemet gösteriyorlar. Lehistanla Macaristan arasında Müşterek bir hudud fikri Alman- Yayı daima kuşkulandırıyor. Çün- kü Macaristanla Lehistan birle - Şirse Almanyaya karşı bir duvar fteşkil edeceklerdi. Ukranyaya doğ- Tu ilerlemek istiyen Almanyanın | lakib ettiği maksad ise komşu - ların hepsini meşgul ediyor. Berlin ile Roma arasındaki mü- hasebat sıkı olmakta devam edi- Yor. Berlin - Roma mihveri polit'-; ka âleminde daha birçok şeyler tle geçirmek istediği için bunların ancak İtalya ile Almanya arasın- daki müzaheret devam etmekle alınabileceği düşünülüyor. Şimdi İtalya ile Macaristanın münase - batı gözönüne getirilirken Berlin- Roma mihveri haricinde - olarak Roma ile Budapeşte 2rasında her- hangi bir derin samimiyete ihti - Mal verilmiyor. İtalyanın maksa- di Macarları da Berlin - Roma mih- Yerine çekmektir. Geçen sene bu fürihlerde Avusturya diye Avru- Dada henüz müstakl! bir devlet Yardı. O tarihlerde İtalya Hari- tiye Nazırı Budapeşteye giderek Macar devlet adamlarile görüşür- ken o zamanki Avusturyanın baş- Vekili de müzakerelere iştirak et- Mişti. O zaman İtalyanın Macar- lardan istediği şunlardı: Bolşeviklerin aleyhine müca - Almanya, japonya ve İlalya arasında aktedilmiş olan Thuahedeye girmek. Berlin - Roma mihverine işli - Tak etmek. Milletler Cemiyetinden çekil - Mek. Halbuki bu maksadlara varıla- Mamıştır. Çünkü o zamanki mü- Zakerelere iştirak etmiş olan A- Yusturya Başvekili Şuşnig kendi Memlcketi namına bu tekliflere i- firaz ederek İtalyanın — dediğini kabul etmemiş, Macarlar da ayni *üretle mükavemet göstermişler Ve bu suretle geçen seneki Buda. | Ptste mülâkatı akim kalmıştı. Şimdiki zaman ile eskisi arasın- Sahtekâr (5 inci sahifeden devam) başka kimse yokmuş. Cenaze me- Tasimi işte bu kadar kimsesiz, sö- hük olmuştur. Kosterin iki kardeşi vardır. Fa- t bunlar bugün mevkuf olduk- İatı için cenaze merasiminde bu - Ürketleri Amerikanın eski mües- ::lu-lndındıı. Bu adam nasıl o- da bunların başına geçebil - Mi? İşte en ziyade merak edilen bir İesele, Orun için Amerika adli- İsi şimdi şü suallerin cevabları- araştırmakla meşguldür: Amerikada bir zamanlar - içki Bi yardi" Acaba iliç ve ecza /e Koster bol bol ispirtolu içki- Amerikada gizlice sürmeğe 'affak olmak suretile bu şir- re para mı kazandırdı? Çün- Satılan ne varsa bu şirketlerin K leri ve paketleri ile sandık - içinde satılmıştır. Sonra içki ği kalkmış, ipirto kaçakçı < AĞA da artık kâr kalmamış o- hıı., Fakat arkadan İspanya da- kıh"m ve Çin - japon muhare- Reliyor ki gerek İspanyaya Çine yine bu sera şirketla- , Mükemmel ve mazbut san- ç:nxı içinde ilâç diye silâh, mü- 'fat, cephane gönderildiği mey- Çıkmaktadır. İşte bütün bun- Bu suretle idaresindeki gir - Müstakil Avusturya — ortadan kalkmış, Çekoslovakya taksim e- dilmiş, Almanya büyümüş ve nü- fuz ve tesirini de orla Avrupada ilerletmiştir. Artık Almanya ile Macaristan arasındaki hudud müş- terek olmuştur. Macaristan yeni vaziyette yalnız kalmış oluyor. Onun için hatıra türlü ihtimal- ler geliyor: Macaristan niçin me- selâ Berlin - Roma mihveri ile birleşmesin?. Diğer taraftan şu da şayanı dik- kattir: Ne Macarlar, ne de Lehler müşterek bir hudud tesisi fikrin- den vazgeçmemişlerdir. Varşova ve Budapeştenin siyı s! mehafili istikbal için ümidli ol maktan geri kalmıyorlar. Avrupa Bazetelerinin yazdığına göre İtal- yanın bazı pek nüfuzlu siyast mes hafili gerek Macarların ve gerek *| Lehlerin bu arzuları yerine gel- sin diye lâzim gelen fapliyetten geri kalmıyorlar. Bundan #onra orta Avrupa iş- lerinin arctık halledilmiş, bitmiş olduğuna inanmak hakikaten zor- dür. Vaziyet hulâsa olarak göz ö - de şöyle görünüyor: Lehistanla Macaristan bir poli- Uka takib edecekler. Buna üstü kapalı bir surette İtalya da mü- zaheret edecek. Pakat söylemeğe lüzum yoktur ki Macaristanla Le- histanın birlikte takib edecekleri politikadan herhalde Almanya çok memnun olmıyacaktır. İtalya bir taraftan Almanyadan ayrılmıya- tak, diğer taraftan da Lehlere, Macarlara müzaheret gösterecek. Berlin - Roma mihverinin politi- kası ile bunu nasıl birleştirmek kabil olacak?, Gelecek ayların politika âle - minde göstereceği safhâlar böyle meraklı olacağa benziyor. Müstakil Avusturya devleti or- todan kalktıktanberi, yani mart a- yından sonra Avrupada başgöste- ren vekayi Berlin - Roma mih - veri içlü çetin birer imtihan ol- madı değil. Her iki taraf da şim- diye kadar Berlin - Roma mih- iki taraf arasındaki münasebatın sağlam — olduğunu tekrar et - mekten geri kalmıyor. Bu - nunla beraber vekayi duracağa benzemiyor. Avrupa politika âle - minde daha kimbilir nasıl hâdi- seler başgösterecek, ne gibi yeni ü Çok fark var. vaziyetler görülecektir. Direktör ketlere Çok para " kazandırarak mevkini gittikçe kuvvetlendirdi- # zannedilmektedir. Amerika ad. liyesi bunun üzerinde tahkikatla Meşgul oladursun ikinci ve belki daha mühim bir sual de şudur; Acaba bugünkü Amerikanın pek ileri gelen adamlarından ba- Zıları da bu işlerde ortak mıydı- lar?. Şimdi ortada olmiyan ve Kosterin nereye sarfettiği meç - hul kalan 3,600,000 İngiliz lirası gayrimeşru surette şuna bunâ mı verilmişti? Vaktile memleketinden kalka - rak Amerikaya gelmiş, iş bularak yerleşmiş olan bir İtalyan berbe- rinin oğlu olan Filip Mozika genç- liğinde yine bir para meselesi yüzünden hapse girmiş, çıkmış, fakat hayatı sonradan büsbütün değişmiştir. Öyle ki sonradan al- mış olduğu Köster ismi ile bu a- dam bir doktor diye tanınmıştır. Hem de Almanyanın Haydelberg ve Lâypçig Üniversiteleri Tıb Fa- kültelerinden alınmış parlak şe- badetnamelerle hekim olan Koa- ter Nevyorktaki ecza şirketlerinin başına geçmekte zorluk çekme - miştir. Bu şehadetnameleri elde edebilmek için ne vakit çalışmak zaman ve imkânını bulabilmişti? İşte Kosterin mazisi bu kadar meçhullerle dolu olduğu için her- halde kendisi bir taraftan iki mü- him ecza şirketini idare ederek bol paralara kavuşurken kimbilir ne kadar korkulu günler geçir - Kosterin düşündüğü, yaptığı | miş olduğuda tahmin edilebilir. Çünkü bir kere meydana çıksay- acaristan'ın Siyaseti. Bugünkü Değişecek mi? Eyüb'ün Hikayesi (8 inci sahifeden devam) Eyüb gençlerini ve çocuklarını çok yakından gördüm, tanıdım. Hemammerr ı a * somrmmamamıın Kadın-Moda Amerikalı | Kışlık Sade Ve Zarif Roblar Kadınlar Bu yavrular zeki, mütevazı Türk | Nasil Yaşarlar, çocuklarıdır. Okumak, öğrenmek,| Ççalışmak isliyorlar. Eyübün ta uzak köylerinden kışın çamurda, yağmurda, Eyübe mektebe gelen azimkâr çocuklar az değildir. Bunlara karşı içimde büyük bir takdir hissi besliyorum. Bir gün Eyüb Halkevini ziyaret) etmiştim. Kaza parti başkanı İb-i rahim bana izahat verdi. Eyühde| gittikçe uyanan bir muhit ve ha- va buldum. Halkevinin küçük ve mütevazi salonunda, Eyüb genç- leri, mekteb talebeleri kilab o- kuyorlar, faydalı oyunlarla vakit! geçiriyorlardı. Eyüb gittikçe bir sanayi mer - kezi oluyor. Halicin bu köşesinde irili ufaklı bir çok fabrika var.. Sabahleyin erkenden, Eyüb yol- larında işe giden kadınlar, erkek- lar, çalışkan kalileler halinde iş- çiler görürsünüz.. Günlük ekmeğini kazanmış bu faziletli Vatandaşlar, akşam evlerine dönerler.. — Eyübde, bir karınca yuvası gibi, sessiz bir ça- lışma göze çarpar. Elveda Eyüb.. Paris'in Papağanı (5 inel sahifeden devam) Jermen'in büyük birderdi var-| dı: Sevdalı idi. Birini; ölmez, sön-| mez bir aşkla seviyordu. İki sene evvel, 43 yaşlarında Şarl Sen Oben adlı bir nakkaşa gönül vermişti. Üç ay pek tatlı bir sevda haya-i tı yaşıdılar. Fakat, günün birindel Bakkaş, genç kadından — usandı Kafesin kapağını açtı, papağamı sahvermek istedi. Fakat, nakkaşın — muhabbeti, kadının gönlünde kökleşmişti. Bir türlü kendisini unutamıyordu. Bır. gece kendisine tesadüf etti. Be - raber geçirdikleri tatlı günleri hu-| tırlatmak istedi. Nakkaş: — Maalesef, dedi, Bir kadınle beraber yaşıyorum. Bir de çocu- ğum var... — Birak onu, gel beraber ya- şıyalım. Çocuğa bakarım ben... Nakkaş, omuzlarını silkti, ce - vab vermeden arkasını — döndü, gitti. İNTİKAM Papağan, birkaç gün sonra, nak- kaşın geçtiği yol üzerinde bir ka-| pının kenarına saklandı. Elinde kâğıda sarılı teneke bir konserve| kutusu vardı. İçi zaç yağile do - lu idi. Nakkaşın geldiğini görünce ku-| tuyu yüzüne doğru fırlattı. Nak- kaş, başını eğdi ve bu suretle çeh- resinin yanmasından kurtuldu. (Papağan) polis tarafından ya- kalandı ve tevkifhaneye gönde - rildi ——— dı, eski hüviyeti anlaşılsaydı, her şey altüst olacaktı. Bu ihtimaller gerektir. Kosterin idare etmiş olduğu şir- | ketlerde şimdi Amerikan adliyesi tahkikata girişmiş olup işler tatil edilmiş, 500 den fazla memurun şimdilik şirketleri bırakmaları bildirilmiştir. Çünkü adliye şirketlerde ve bu şirketlerin fabrikalarında mev - cud eşya ve malzemeyi deftere geçirerek tesbit etmektedir. Bu şirketlere ald hisse senedleri Lond- ra piyasasında düşmektedir. Koa- | terin yok ettiği paraları aramak i- çin girişilen bu tahkikatın ucu nerelere kadar varacağı bugün- lerde Arerikan ve İngiliz gaze - telerinde en ziyade merakla takib edilen bir mesele olmaktadır. | Ne Kazanırlar? merika kadınları, iki yüz yıldanberi yeni dünyaya hicret eden Rus, Anglosak- son, Alman, İtalyan, İspanyol, Ma-, car ırklarından mürekkep bir kok- teyldir ve doğruyu söylemek lü- zım gelirse, diğer milletler ka - dınlarına nisbeten daha ziyade bahtlıdırlar. Cemiyetin muhtelif sınıflarına mensup birçok kadınlar, milyo - merlerden tutunuz da daktilolara amelciere varıncıya kadar hepsi gözumün önünden geçiyor. Fakat, bunları biribirinden ayi- rabilmek biraz güç. Yalnız kürk- lerinin, elmaslarının parlaklığın- dar bir dereceye kadar anlıya - bilirsiniz. İşte bakınız, geçiyorlar. Şüphe- sız, hepsi sevimli, Bazıları o kadar tuhaf ki.. Fakat, buna dikkat eden, aldı- Fan bile yok... Nevyorkun en büyük, ea şik caddesi Brodvay'dır. Günün her saatinde binlerce kadın ve erkek, bir baştan bir başa hızlı hızlı gi- dip gelirler. Amerikalıların yavaş yürümek âdetleri değil. Her zamağ, arka - larından biri kovalıyormuş gibi yürürler. Kadını da böyle, erkeği de... Nevyork, Şikago, Los Anjeles, Filadeifiya gibi büyük şehirlerin rekabetine rağmen yine Amerika kadınlarının en çok sevdiği bir şehirdir. Nevyorkda 6,275,546 kadın var: dır. Bunların hemen hemen $ milyon 254 bini çalışır. Kadınların haftalık kazancı, va- sati olarak 25 dolar (30 Türk li- rasi) dir Bir kadın, içtimaf mevkii ne o- lersa olsun mütlaka - bir <iş» le meşgul olmak mecburiyetindedir. Bunu, bazan hayatını temin et- mek, bazan da insanları tanımak, tecrübe sahibi olmak için yapar, Meselâ bir mağazada eldiven Bgösteren satıcı kız, Nevyorkun en zenginlerinden birinin kızıdır. Bir başka mağazada «Loid ve Taylor» daki güzel manken de, Çelik Kra- dının biricik kızıdır. Günde se - kiz saat muhtelif robları — giyip çıkarır ve bundan hiç de sıkılmaz. Bu kız akşamları herkes gibi 5 senti otomatik makineye atıp ye- Tâltı şimendiferine biner. muvak- katen lüks Bülk markalı otomo- bilini bırakmıştır. Akşam iş bitince, mağazalar - da, bürolarda çalışan — kadınlari bir düşünce alır, yüzleri buruşur, kaşları çatılır. Bunların evlerinde hizmetçi yoktur. Nevyorkta hizmetçilerin haftalığı pek yüksektir. Mağaza- larda çalışanların aldıklarından çok fazladır. Bu sebeble kadınların çoğu, ya dışarıda yerler, dışarıda çalışır - lar, evlerine ancak yatmak için gelirler. Ekserisi de pansiyon - arda, ötellerde otururlar, Bu su- retle hizmetçi aylığı vermekten; iş görmekten kurtulurlar. Yemek- lerini de lokantalarda yerler. Halbuki apartımanlarında her şey vardır: Buz dolapları, elektrik fırınları, banyolar, çamaşır yıka- İ— «Rob Mişele: Yünlü ku - maştan; siyah, lâciverd veya mo da renklerden yapılır. Korsaj, dantelâ bir fiyango ile süslüdür. Fantezi tokalı bir kemer. 2— Bir yelek ve önü pliseli ve eteğe doğru açık bir jüp. Yelek, küçük bir yaka ile süslüdür. Ön Sehirbazın Tavsiyeleri yanları asri sihirbaz (Mak E- van) a, güzel'ik lerini muhafoza için ne yapmalar. lâzım — geldiğini sormuşlar, - sihir- baz da: — Zaytinyağı ve buz kullanı « nız!.. Cevabını ver - miş, ve bunun gü- ürmek — hususun- daki — faydalarını anlatmış. İlk ev - vel, kalın ve sert tüylü bir havlu ile yüzünüzü —uuğuş- turunuz. Zeytin — yağım bir kâse içerisine koyunuz. — Sonra bir bez parçasını yağa batırınız, | - yice yüzünüze ve bilhassa gözleri - nizin altına, bur- nunuzun etrafına sürünüz. Sonra, bir kaç buz parçası alı - nız. İnce bir tüle sarınız, yüzünüze kuvvetle sürü - nüz. tarafta kumaştan yapılmış aüğ - meler vardır. 3— Yünlü kumaştan <r>b Sil- ven>. Küçük bir yaka, Kemer ağ- rafla tutturulmuştur. 4— «Rob artel» yünlü kumaş. 'tan. Kollar kısa. Kol ağızları bo - dürle süslü. Yaka beyaz keten. Deri kemer. ymamem A Muaşeret— Usulleri Bu Tavsiyelere İyi Dikkat Ediniz! akdim metasimi — Umuml kaideye göre bir erkek, ilk evvel elini kadına uzatmaz. Yalarz, kadının yaşına göre halif veya derin bir reverans yapar. Kadın, elini uzatırsa © zaman © da uzatır ve hürmetle sıkar. Bir salona girince doğru ev sa- hibesinin önüne gidip kendini se- lâmlamak lâzımdır. Ondan evvel başkalarımı selâmlamak veya du- rup ellerini sıkmak en büyük ka- balıktır. Ev sahibini selâmIndıktan sonra darunuz. Sizi diğer misafirlere takdim etmek onun vazifesidir. Şayed buna lüzum görmezse o za- man yanından ayrılır, salonda bu- Tunan tanıdıklarınızla, istediğiniz gibi selâmiaşır, görüşebilirsinla. Oturan bir erkek, kendisine bir kadın veya erkek takdim olan duğu vakit ayağa kalkmak mec - buriyetindedir. Kadınlar ise, yerlerinden külk- mazlar. Çok yaşlı veya yüksek mevkili bir adam ptezante edil - diği zaman kalkarlar. Genç bir kız, erkeklere karşı, kadmlar gibi hareket eder. Kadın, erkeğe elini uzatır. Yaşlı kadınlar da kendilerinden daha gençlere., Erkek gövdesini fazlaca eğerek selümlar. Kadın ise halifce başını eğimekle iktifa eder, El öpmek mecburi değildir. Bu- nunla beraber fazla nezaket ve hürmet — göstermek — istiyorsanız şunlara dikkat edinzi. Eİ, yalnız salonda öpülür, So - kakta katiyyen bir kadının elini öpmek caiz değildir. Eldivenli el de öpülmez. Hoş zatea terbiyeli bir kadın, eldivenli elini öpmek için asla u- zatmaz. Salonda hirçok kadınlar bulunduğu zaman yalnız ev sa- hibesinin elini öpünüz... ——HHHHKAKK. FAYDALI BLGİLER GÜĞÜMLERİN DİBİNDEKİ ——— KİREÇLER Güğümlerin, destilerin diplerim de kireç gibi tortu olmasını is « veya iki tane istrdiye kabuğu bu- temezseniz içerisinde dalma bir lundurunuz. ZÜTÜN KOKULARI Odalardaki, salonlardaki tütün kokularını izâle için sigara tabak- larındaki külleri atınız Sonra mas sanın üstüne, su dolu küçük bir kâse koyunuz. Su, fena kokuyu çeker, KAHVE TELVELERİ Buna beş dakika devam ediniz sonra yine zeytinyağı sürünüz. | — Kömür tozu ile karıştırarak man iksiyon yapar gibi değil, parmakları batırarak yapınız. Ni- | gala ateş koyduğunuz zaman ü- hayet, sıra kaşlarınıza gelir. Bunların uzadığını, çoklaştığını isterseniz, | zerini bununla örterseniz ateş u- küçük bir fırça ile Kastor yağı sürülnüz. ma makineleri, elektrikli süpür- geler, ilâh... Mutfaklarının raflarında sebze ezecek, es ayıklıyacak, ma - yunez dövecek makineler dizili- dri. Fakat kullanacak kim?. Hava almak için kızlara çıkmak lüzımdır. State Bülding'in 102 in- Ci katındaki asma bahçeye çıkıp hava almak herkesin kârı değil - dir. Çönkü, yalnız dühuliyesi 1 dalardır. vi Evlerin çoğu 15 ve 20 katlıdır. State Bülding'in 60 ncı katından sonraki daireler pek güç tutulur. Kiracıların çoğu, dostlarının bu kadar yüksek yere çıkmak iste miyeceklerini söylerler. Avrupalı Amerika kadınlar hemşirelerini, hayatın sevklerin- den istifade etmesini bilmemekle Hbam ederler. Amerikalı kadınlar çok müs - rdtir. Bütün kazandıklarını tu- MARKA N valete, eğlenceye sarfederler. A- tiyi hiç düşünmezler. Kendilerine, nefislerine itimat- ları pek çoktur. engin, fakir bü- tün kadınlar yarını akıllarına ge- tirmezler. Niçin getirsinler? Ya- rın yaşlanacaklar değil mi?. ÜMUNELERİ Ka zun müddet dayanır. Eğer, muvaffak olur da bir koe ca bulabilirlerse hayatları sigor- taya alınmış demektir. Çünkü, ko-. calarile geçinemeyip de ayrılsa- lar da, ölünciye kadar beraber yaşasalar da hayatları müemmen- dir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: