28 Ocak 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

28 Ocak 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Heyecanlı Ve Müthiş Bir Facla Kurnaz Bir Tilki, iki Kişiye Görülmemiş Bir Oyun Oynadı Nişanlısına Av Hediyesi Vermek İstiyenlerin Başına Gelenler enüz 14 yaşında bulunan bir çocuk, kurnaz bir til - kinin oynadığı acı bir o - Yun uğruna evvelki gün kazsen Katil olmuş ve hapisbaneye kanul- Müştur: Ödemişin Yazlı köyünden Muh- tar Alinin oğlu olan Halil İbrahim isminde bulunan bu genç ayni köyden arkadaşı 16 yaşında Sü - leyman oğlu Mehmet Kaçar ile | hirllikte köy civarında avlanma- Ba çıkmıştır. İki arkadaş; av esnasında te - Sadüf ettikleri bir tilkiyi varmak Üzere gizlice izini takip ederler- ken tilki büyük bir çalılık yığı- Tüm arkasına saklanmıştır. Hali! İbrahim; küçük bir tünel Sibi olan bu uzün çalılığı arkadan dolaşıp tilkiyi o taraftan çıkarken Xakalamak üzere çalılığın diğer Ağrına koşmuş, silâh tetikte, ken-| î Pusuda beklemeğe başlamış - Mehmet Kaçar da; hayvanın Birdiği delik başında ayni inti - Zara koyulmuştur. Halil İbrahim; büyük bir heye- San ve ümit içinde; yarım saat Kadar; deliğin ağzında sessiz ve #edasız beklemiş, lâkin bu müd- det içinde hayvanın geldiğini gös-) feren en küçük bir hareket bile Olmamıştır. Fakat avcı genç, artık Beklemeklen bıkarak arkadaşını ; geriye düneceği zaman Birdenbire büyük çalı yığını içe- Tiden oynamağa ve yapraklar a« :: ağır kımıldamağa başlamış - Halil Torahim; kurnaz hayva - | Tin içeride olduğunu ve nesline has ihtiyatkârlıkla ağır ağır gel Mekte bulunduğunu bildiren bu işaret üzerine hemen — yine Pusuya yatımış, heyecandan titre- Yerek silâhını deliğin ağzına çe- Virmiştir. hğu suretle geçen uzun bir kaç ._;[uı Saniyesinden şonra çalılık- 3 hareket birdenbire hızlan - ğ dallar kırlırcasına ve büyük e süratle sallanmağa başlamış- Halil İbrahim; bu gayritabif lan; hayvanın birdenbire ça- Hliktan çıkıp, ok gibi fırlıyacağı: aç belki ayni süratle üzerine Yacağını zannettiğinden der - Şimşek çabukluğile — silâhmı n Biftrek birbiri üzerine çallı- , '€ş kurşun sıkmıştır!.. '&kat daha ikinci kurşunu at- çi a çalılığın içinden aca bir 'rkı* Yükselmiş ve akabinde av 'daşı Mehmet Kaçar çalılıktan Huk. gX kanlar arasındü ve bo- tryatlar , müthiş ihtilâçlar e bT ©, Femen çimdi etendim.. ,:l:'k"' Çıkıp gitti, O sırada çır- İle çç “OYunarak hamama Canan '"Rı-ı.:__'“ Küzel bir konak hama-i Ber tarafı beyaz mermer- İetle wl bembeyazdı. Bir de &. küçük banyoluğu var- ı.::"“"uıı kubbesi renkli cam- qm:"m'nüvüı Güneşin renkli Dükg y Merinde akseden — ziyası H_:'“ &lvan doğuruyordu. Yer ç y içini seyreden gizli "Şhr Ustalıkla yapılmıştı j H ZORBALAR SALTANATI içinde cansız yere yuvarlanmış - tır, Zavallı Halil İbrahim; bu kar- kunç manzara üzerine neye uğ - radığını bilmiyerek şaşırmış, hay- retten silâhı clinden düşmüştür!.. Lâkin bir saniye sonra hayreti- ni büsbütün arttıran yeni ve ikin-) ci bir sahne daha cereyan etmiş; ayni çalılığın ağzından ok — gibi bir hızla deminki tilki fırlıyarak yyerde yatan gencin cesedinin üs- YENİ BAREM 'eni barem kanunu müza - Ylenlul münasebetile mu- allimler arasında bir endi- ge var, Bir muallim bize gönder- diği mektupta diyor ki: — 1929 yılında barem kanunu tatbik edilmeğe başlandığı vakit erta tedrisat “muallimleri zarar © zaman beş sene- lik kıdemi olanla, on beş sene ka demi olan muallim bir tutulmuş- tu. Yalnız, idari vazifelerde bulu- man maarifçiler baremden fazla - sile istifade —etmişlerdi. Şimdi, Hunların maaşı çok yüksektir. Bu sefer de barem kanununun muallimler aleyhine çıkabilecek tarafları bulunmasından — endişe ediyoruz. Gazetelerde, yeni bare- min esasları hakkında türlü tür- Vü neşriyat yapılıyor. Dileriz ki, kıdem zammı müddetinde, dere- cçelerde vt diğer hususlarda yeni- den mağdur olmıyalım.» Bu mektubu hulâsatan neşret- tünden atlayıp Halil İbrahime bir| tik. Alâkadarların dikkat gözüne de müstehziyane nazar fırlattık- fan sonra ayni yıldırım süratile kaçıp gitmişti Balil İbrahim bundan sonra, pek sevdiği ve şimdi kendi elile bilmiyerek öldürdüğü bedbaht ar- kaadşının cesedi üzerine kapanıp çılgın gibi ağlamış ve bilâhdye kö- ye gidip ayni büyük teessürle müthiş faciayı haber verip bayıl- mıştır. “Yapılan tahkikatta kaza ve ar- kadaş kurşunile vurulan zavallı gencin masum bir şakaya ve kur- naz tülkinin hsin bir oyununa kurban gittiği kuvvetle tahmin olunmuştur:; Kurnaz hayvan tünel — gibi olan çalılık geçide girdikten sonra ra, takib olunduğunu sezdiğinden fazla ilerlememiş, geçidin her iki ağrında kendisini bekliyen âkı - beti düşünerek Mehmed Kaçar | uzun müddet deliğin ağzında bek-. leyip de bir ses ve sada çıkmadı- fini görünce; arkadaşının hay vanı| kaçırdığına hükmetmiş ve hem merak hem de İbrahime bir şaka yapmak niyetile çalılığın bu ağ- zından girip öbür ağzından çıkmak üzere yerde sürünerek içeriye dal- mıştir!.. Kendisini bu suretle - çalılığın içinde bekliyen tilkinin yanından da geçmiş fakat görememiş; biraz sonra tam deliğin öbür ağzından | arkadaşının karşısına çıkıp da onu şaştırtacağı sırada; bu şakadan haberdar olmıyan Halil İbarhim, tilki zannile arkadaşını vurmuş « tur!. Silâh seslerini işiten mahud til- ki de akabinde korku ile saklan - dığı yerden fırlayıp kaçmış git- mişti Püdise muhitte dorin bir teessür uyandırmış: birkaç gün sonra, u- zun müddettenberi seviştiği köy kızlarından birile nişanlanmak Ü- zere bulunan ve nişanlısına bir av bediyesi vermek üzere'ava ç- kan bedbaht gencin cesedi; Sev- gilisinin çığlıkları arasında evine getirilirken arkadaş katili Halil İbrahim de jandarmalar tarafın - dan hapisaneye götürülmüştür!. | xazan: M. Sami KARAYEL ki; bu yeri hamam içinde yıka - manlar katiyyen farkedemezler - di. Fakat; bütün bu gizli esrarı kü- çük yaştanberi sarayı hümayün harem dairesinde yaşıyan ve bü- yüyen güzel Canan biliyordu. O, sarayda neler öğrenmemiş - tir. Sevicilikten tutunuz da, ka - dınlığın ve erkekliğin bütün mah- remi esrar olabilecek her ufak geylerine agüh olmuştu. O; esirci konaklarında” satılık kızların ne suretle humama götü- züldüğü ve alıcılara ne suretle gösterildiğini biliyordu. koyuyoruz. BÜRHAN CEVAD Muallimlerin İzin Meselesi TatilBahane Edilmiyecek Bazı muallimlerin bayram ta- tili münasebetile izin almak iste- diklert görülmektedir. Bu talebler tervie olunmamış ve dün alâkadarlara verilen bir e - mirle, muallimlerin bayram tati- lini bahâne ederek - vesikaya müstenid bile olsa - mezuniyet al- | mağa — teşebbüs — eylememeleri, ı mevsim münasebetile uzak yerle- ve gidilmesi yüzünden rahatsız ol- mak ve bu yüzden derslere sekte vermek ihtimali olduğu ehemmi- yetle bildirilmiştir. Tatihi Pullar Ebedi Şef Atatürkün ölümü ve diğer taraftan harf inkılâbının 10 uncu yıldönümü münasebetile çıkarılmış olan pullur; yarından itibaren mevkü tedavülden kal - dırılacaktır. Diğer taraftan posta idaresi A-| merika hükümetinin 150 incı yıl dönmü münasebetile bastırdığı ye- ni pulların — mühim bir kısmının tab'ı ikmal olunmuştur. davüle çıkarılacak ve mühim bir partisi de Nevyork sergisine gön- derilecektir. —— Bugün Türk Hava Kurumuna bağışlıyacağınız kurbanlar, yarın bizi ölüm tehlikesinden koruya- cak kanatlar olacaktır. <— mrmmarmea İşte; Canan kâhyanın huzurun- 'dan çıklıktan sonra hamama yal- pız güsül abdesti almak için git - mediğinin farkında idi. Bu sebeble; kâhyayı deli divane| etmek kudurtmak ve saraydan Çı- kalı haftalar olduğu halde bir tür-| lü tatmini ateş edememeden mü- tevellid hıncını, kadınlık ihtiras- larımı hiç olmazsa bu suretle âl- mak için cariyeye yıkanacağını ve kirli olduğunu — söylemişti. Sanki acemi imiş ve hiç bir şey bilmiyormuş gibi davranıyordu. Bu zeki ve kurnaz kız neler bilmi- yordu. Hamama giren Canan serbestçe söyundü ve sözde türkçe bilmiyor- müş gibi rumca şarkı söylemeğe | başladı. Arada sırada da uzun saç- larını topuklarma kadar dökerek aynuyordu. Karar vermişti. Kâh- yayı kurtaracaktı, Hatta, bu ihti: yarı ömrünün sonuna kadar de- | Tuni bir xtırabla ezecekti ve ök | İmpeks Şirketi, Etrüsk/ M Vapuru, Satye Binası Yeni Umum Müdür Vekili Bu Meselelere Dair Ne Söylüyor Denizbank Umum müdür eni DenizbankUmum Mü - Ydtır vekili Yusuf Ziza Er- zin, dün saat ikide maka - mında gazetecileri kabul ederek yarım ssat kadar görüşmüştür. Yusuf Ziya Erzin, bu görüşme esnasında gazetecilerin muhtelif | sorgularına ayrı ayrı cevaplar ve-| Terek vaziyeti kısaca izah etmiş- | tir. | Mumaileyh, Denizbankta bazı | istifalardan bahsedilişine şöyle ce-| vap vermiştir: | — Denizbanktan yalnız fen da- | iresi teknoloji şefi Süleyman Se- | den istifa etmiş ve İstifası ka - bul olunmuştur. Henüz ye - rine hiç kimse tayin — edilme - miştir. Mühendis Süleymanın ©- dasından abınan evrak Denizbank- la alâkadar değildir. Şahıs evra- kı olsa gerektir. İMPEKS ŞİRKETİ İmpeks Şirketi meselesi Mali- | ye ve İktısad Vekâletinden iki | müfettiş tarafından tetkik edil - mektedir. Adliye de bildiğiniz veçhile harekete . An - cak müfettişlerin tetkikatı Deniz- bankla hiçbir surette alâkadar de- ğildir .Yalnız İmpeks - şirketine bankamızca bir teminat verilme- si meselesi şöyledir: , «Bütün şirketler teşekkül eder- ken sermayelerinin bir kısmını topliyarak bir kısmını ruhsat al- aaş bir bankaya — yatırmış olma- ları lâzımdır. Banka da buna mu- kabil bir mektup verir. İşte, İm- peks şirketi için Denizbank sade- ce böyle bir mektup vermiştir. | Esnaf Cemiyetlerinin Müşterek Toplantıları Bu pullar 1 mayısta mevkli te- | Yıllık Raporlar Okundu, Yeni Seçim Yapıldı #n öğleden sonra Emtxiönü | Halkevi salanunda İstan - | bul Estaf Cemiyetleri ida- re heyetleri müşterek bir toplan- t yapmışlardır. Bu toplantıda şehrimizde — 36 cemiyetin reisleri veya kâtibi u- mumileri hazır bulunmuşlardır. Kongreye; Feridin nutkile baş- dürecekti. ı Cariye de soyunmuştu, Cariye diye geçmemeli idi. Bu kız da an- çcak on sekiz yaşlarında dilber bir kızdı. Sözde Cananı serbest olma- sı için teşvik edecekti. Lâkin, Ca- nan hamamda öyle haller ve ta- vırlar icad etmişti ki bir cariye- nin tavassutuna hacet kalmamıştı. Cariyeye soruyardu: — Kız ben de müslüman ol - dum artık... Benim de ismim müs- lJüman İsmi... Görüyorsun bak ab-| dest dahi almağı öğrendim. Ke - limei şehadet getiriyorum. Yal - nız bunlar kâfi mi? — İlâhi hanımcığım; tabif müs- Tümanlık için yalnız bunlar kâfi değil... Yavaş, yavaş Kuranıkerim okumağı da öğreneceksiniz... — Yok... Ben onu demek iste- Miyorum... — Ne demek isliyorsunuz öy- | le ise? — Çalmak, şarkı'söylemek, a » vekili Yusuf Ziya Erzin Bundan başka, iki İngilizin 11 vapurun siparisi işinde alâkaları olup olmadığı hakkında yapılan tahkikat sonunda bu bususu te - yid edecek bir şeye rastlanmamak- tadır. İngiltereye bir vapurun stpari- şi hakkında Denizbarik hazırlık- | — Bundan sonra sıra ile müşterek larmı ikmal ederek İktısad Vekâ- letine arzetmiş henüz neticeye in-| bütçesine dair izahat verilmiş ; bu| tizar edilmektedir. ETRÜSK VAPURU Etrüzk vapurunda yapılan tah- | haniş Brostun çalışmalarına da- kikatın safhası hakkında bugün vazifedarlardan izahat istedim. | hanesi başhekimliğinin raporu o- Bilâhare bu hususta sizi tenvir | yunarak heyeti :ı:ımym ka - ederim. Almanyaya — asmarlanan | bul edilmişti vapurlardan bugünlerde gelmesi | terek yardum teşkilâtının 939 ça- beklenen yoktur. SETİE BİNASI Satienin Fırdıklıdaki binasının | 1en teklifler bir karara bağlana - satın alınması meselesi, benim bil-| çak müşterek yardım - heyetinin diğime göre İktisad Vekâletince tetkik olunmaktadır. Ben geldi - ğim zaman böyle buldum. BİR TAVZİH Bernar Nobini adlı bir İngi - liz komisyoncusunun da İmpeka işile alâkadar olduğu, ve bu şir- ket erkânile görüşerek İngiltere- ye sipariş edilen gemiler mese - lesinde rol oynadığı Mister Krap ile birlikte Londraya gittiği ya - ni Dün Nabinin kanımi - vekilin - den aklığımız bir mektupta mü- ekkilinin bu kabil işlerle katiyyen alâkası bulunmadığı, İngiltereye Şubatın haftasında dönmek üze- Te müutad işlerine bakmak için ittiği beyan edilmektedir. lanmış” müteakiben — müzakeratı idare için ve kâtipler seçilmiş ve kongre reisinin teklifi İle Atatür- kün hatırasına hürmeten 3 daki- ka süküt edilmiştir, Müşterek yar-İ dım teşkilâtını idareye —memür | heyet reisi, sağlık kurulu başka- ni tarafından birer nutuk söylen- laturkar oyun oynamak, | — Hanımcığım bunları da öğ -| reneceksiniz. | Yalnız 3 partide İzmirden Adana- — Sen bana öğretsene!.. — Öğreteyim... — Meselâ; alaturka bir raks... — İyi amma çalınmadan ay - nanmaz... — Meselâ ne oynıyacaksın?. — İki telli. — İki telli mi? — Evet.. İki telli... — Canan bilmiyormuş gibi işi alaya vurmuştu. Maksadı kâh - yayı kudurtmaktı. Kâhya ve esirci hanım; gizli yere gelip oturmuşlardı. Burası adeta dayalı döşeli küçük ve ra> hat bir yerdi. Hamam mükem - melen seyredilebiliyordu. Kâhya; Cananı ayağında yüksek ayaklı nalınlar rumca şarkı söy - ler ve oynar bir halde — görünce kendinden geçmişti. Gözleri ka - maşmıştı. — Bir esele İzmirden Adanaya Pamuk Tohumu Kaçırılıyormuş Ziraat Vekâleti kaçakçılık is - mini verebileceğimiz mühim bir hâdiseye el koymuştur: İzmirden Seyban mıntakasına ve bilmukabele Seyhan mıntaka- sından İzmir mantakasına pamük tohumu * şevkiyatı bir kanunla menedilmiş bulunmaktadır, Hal - bukt İzmirde bazı firmalar; bu yasak hilâfima Adanadaki bazı fir- malarla uyuşarak İzmir barsasın- dan satın akdıkları vâsi miktarda gamuk tohumlarımı kara ve deniz yolile Adanaya — sevketmişlerdir. ya bu suretle gönderilen pamuk tohumu sevkiyatının 65 vagona baliğ olduğu söylenmektedir. Ziraat Vekâleti, bunu haber &- | hr almaz derhal sevkiyatın dur - durulmasını ve bu pamukların bemen İzmire iadesini emretmiş- Vekâlet müfettişleri de bu mü- him kaçakçılık tahkikatile meş - gul olmak üzere İzmire gitmişler- dir. miştir . teşkilâtının 938, 989 yılı teşkilâtın hesabatım murakabeye memur heyetin raporu okunmuş, fr izahat verilmiş ve esnaf hasta- Bu meyanda müş- lışma yılı prograrmmu teşbit için cemiyetler tarafından ileri sürü- sağlık kurulunun ve besap mu - | kıplarının seçilmesine geçilmiş ve| gu zevat seçilmişti Yükeüler cemiyeti idare heye- tinden Mehmet Çetin, kasaplar ce- miyeti, yapı yapıcılaç cemiyetin- den bir zat, bakkallar cemiyeti - dare heyetinden Kemal, şekerci- ler cemiyeti idare heyetinden Sa- mi, dokumacılar cemiyeti — İdara heyetinden Yahya Yılmaz Bu zevat geçen sene de faali- yette olan eşhastır. Yalnız ilâve- ten Zeki Duhan adında bir — zat pavyon ilâvesi, binanın satın a - hınması vesair ileşrin ihzaratı ve intacı ile esaslı surette alâkadar olacak ve neticelendirecektir. Bundan maada yardım h,d—- lardır: Bakkallar cemiyeti relsi Rüş - tü Turunç, Kahveciler cemiyeti başkanı Celâl Bozkurt, Hamamcı- lar cemiyeti başkanı Osman Gün- say, Arabacılar cemiyeti başka- ni Faik, Marangoz cemiyeti baş- kanı Alâeddin Kunt Köngre samimi bir hava içinde ceeryan ederek saat 4 te toplantı- ya nihayet verilmiştir. İbtiyar kâhya olduğu yerde, tir tir titriyordu. Cariye de fena gey değildi. O da ne güzel bir kız- &. Ne mütenasib ve şuh bir dil - berdi. ğ Köhya bu esirci konağında bir hafta kalmış olsaydı. muhakkak #urette sekiz gün sürmez cena - zesi çıkardı bu evden. Esirci hanımın kafasını tırma- layan yegâne şey Cananı kandırıp kâhyaya teslim etmek ve Mısır » hdan elli bin yüz bin çekmekti. Kâhya öyle hale gelmişti ki ke- z cariyesile beraber almağa ka- rar vermişti ve esirci ne isterse ve-| recekti. Nihayet canını istiyecek değildi ya... Yavuz Sultan Selim gibi bir Padişahın fethettiği Ması> rın nesi var, nosi yok kendisinin ve elendisi olan vali paşa hazret- lerinindi. Halkı soyan, devlet ma- hanı iç ederek milyonlara sahib ol-| muş bulunuyorlardı. (Devamı var) fetmeğe bile mezun olmazlı sayliyenin manası kalır mı?. Yazın Adaya sayfiyeyo cn öyle kimseler tanırım ki, sabah- ları iki avuç su ile ellerini, yüz- lerini yıkarlar.. Yazın, bol bol su sarfetmek sanki orada günahtır. Su, sılıhat ve hayat şartıdır. suz sayfiye değil, susuz — kü bile olmaz. Yazın sıcak günleriz madan, bir avuç su ile üdeta te yemmüm eder gibi, yürünüzlü vı elinizi atatıyorsumuz. Bu şe kilde insan, akşama kadar n rahat ve enerjik olabilir, ermiyor, Bizim Adada bir ton su İle, ka- Tabalık bir aile, bir ay temizlik Kâfi Derecede Koyun Varmı? 26/1/939 tarihli — nüshamızda | kurban bayramının başlaması do — piyasaya fiat itbarile hâkim ol - mak maksadını güttüklerini yaz- mıştik. j Celebler matbaarmza bu husus- ta bir mektub göndererek har';

Bu sayıdan diğer sayfalar: