17 Şubat 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

17 Şubat 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ferac Arab Eacı, Karşısında Elpençe Oturuyor, Dere Sandallar Dolu ski, gün görmüş İstanbullu dostuma, — geçen gün yine yemekte tesadüf ettim.. — Eski İstanbulun köşe buca- Bindan anlat bakalım, dedim.. Da- ha neler vardı.. Dostum mütcessir görünüyor - du, Endişeli bir tavırla: — Yıllar var ki Anadoluhisarı faraflarına gitmemiştim, dedim.. Geçen gün, güneşli bir havada, öğe ledensonra, bir vapurla Hisara ka- T gittim. Bir ahbabı ziyaret e- decektim.. Gittiğim yerde biraz hoş beşten sonra, Göksu tarafları- Da doğru, beraberce gezmeğe çık- fık.. Bir de ne göreyim, kocaman, Madeni bir bina.. Bunun ne oldu- Bunu sordum.. Fabrika dediler. Bir halat fabrikası imiş. Çok ca- Tum sıkıldı. Boğaziçinin en güzel Yerlerinden biri olan — Göksuya fabrika kurulur mu?.. Son senelerde duyuyordum, gü- Zel Boğaziçi, bilhassa Anadolu ya- ası, gaz depoları, — fabrikalarla doldu, diyorlardı. Gözümle bu hali; Rörünce müteessir oldum.. Boğa- Ziçi, dünyanın en güzel sayfiye ve Meslre yeridir. Boğaçizinin havası, bilhassa yazınçeşsiz bir hazinedir.| Şimdi, eski Göksu deresi âlem - Tini hatırladım.. İstibdadın son D:nılcn idi. Ben o devre yetiştim.. leşrutiyet B * dar miniyet ilânından on sene ka Göksuya arkadaşlarla gezmeğe Biderdik. O zaman, henüz bıyık - ları yeni terliyen bir mekteb ta- besi idim. Göksu deresi şimdi adamakillı dolmuş.. Kayıklar, o eski değirme-| Hin önüne kadar gidemiyorlar bile. Halbuki derenin ta içlerine kadar Sandallar giderdi. idal sonra- dan çıktı.. Daha eskiden kapıylar Vardı. Boyalı, süslü k: De- Döde, çeköcek yer kalmaz - S Göksü mevsimi haziranda baş- kardı. Bilhassa mehtabli geceler, dayih geceler olurdu. Bir iki m labda Kanlıca koyu safası ) hırdı. Şimat o kayıklar nerede ilmiyorum., O kadar fazla kayık Yok.. Göksuya, ta Modadan, Kar Üköyünden kayıklarla- gelirlerdi. *larethanelere aid hususi kayıl dâr da gelirdi, O zaman harem, se- ik vardı.. Kadınlar ayrı ka - lirda erkekler ayrı kayıklarda| Olürdü. Kadınlar ipekli feraceler, maşlahlar içinde oturur - Her tarafları kapalı, yalnız görünürdü. Mısır mevsimi, kesin elinde bir masır olurdu. “nan bir mısırcı vardı. Göksu- A2 sahilinde kazanı kurar, kebab Bt do aleşi hazırlardı. İşler yo.- darda gitti mi, arada bir, kendisini _r"__'“ Atar, yıkanır, çıkardı. Mi - ö Mun kendisini denize atması 0 “ütun bir eğlencesi, bir sürprizi aç AYA bir sandaa — gör - n Hük.. İçinde bisikletin pedalla-, tey ç Tziyen bir makine gibi bir, âe Oturtmuştu.. O zamana göre hııîü('la Mmotörlü bir deniz vası- eti G Sandalını içinde, bisik - 4, Sidiyormuş gibi, derede iler di... Herkeş hayret'e seyreder- h. Zaman deniz motörleri gö - GÜŞ şey değildi. Göksu ilen:ğrı çok kibar, nezih 'du. Buraya, İstanbulun daha Yükarı tabakasına mensub ârı gelirdi. “ha ziyade halk tabakası kâ - âneye giderdi. aa Tüda âlemler geceyarısına '"tlu' devam ederdi.. Geteyarısı Zaş, MU, herkes evine çekilirdi. lığ,"_'kh" Söatten sonra derede di y Göksudaki Sandallarda BİR MAĞAZADA — Şu gümüş çatal ve bıçaklare dan üçer düzüne gönderiniz, — Peki mösyö... — Şu kerpetene benziyen kü- çük şeyler ne?. eli Kadınlar — Şeker maşa: — Şeker maşası mıt Neye ya- rar bu?... — Şekerleri, el dokundurmadan almak için... | — Çok pratik şey, Üç düzüne de| ondan gönderiniz!.. BALAYI SEYAHATİNDE: gelin, trenden inerken ko-| casına: - Aman, der, Yeni evlendi - ğimizi anlamasınlar,.. — Peki öyle ise çantamı, basto- numu al. ERET Mİ B Müdür, — yazıhaneyo geç gelen | daktilo bayana çıkışıyor: — Yemeğe gidiyorum, dediniz. at oldu, nerede idiniz? kakta büyük bir kalabalık | vardı. — Sebeb?... — Birisi bir lira düşürmüş de... — Bundan size ne?... — Kalabalık dağılsın diye bek- lemek mecburiyetinde kaldım. — Ne diye beklediniz, geley - diniz. — Gelemezdim, çünkü lira, aya- Bimin altında idi, GÖZ HEKİMİNİN MUAYENEHANESİNDE: —— Boğazın gürel yerierin den Göksu deresi gördüm.. Acıdım.. Eski günleri ha-! zevkimizi teşkil ederdi. — Güzel, tırladım.. Her karışında bin bir ha-| süslü bir sandal.. İçinde bir ka- — Rica ederim, bay doktor, çu | çıkarınız, Zira gözümü kırpmaya mecbur oluyo- rum. Bunu gören erkekler, ken - | min bülunduğu ate tıra vardı.. Hey gidi günler, hey dedim.. Dili olsa da, söylese.. İn- san, bilhassa gençliğinin - geçtiği dın.. Karşısında dadısı veya arab bacısı el pençe oturmuş.. Bu de - kör ve sahneler, o zaman bizim dilerine yapıyorum — sanıyorlar, Bu sırada muayenehaneye giren dör tbeş erkeği göstererek: yeleri unutâmıyor. Eh, o zaman, | için şairane şeylerdi, kadın nedir, bilmezdik.. Ferace, ( — Boğaziçinin şiiri ve güzelliği u- tüller altında da olsa, bir kadını | nutulmamalı, ihmal edilmemeli - sandalda giderken görmek, bütün| dir. Zengin Aileler Ve Esrarları Hizmetçi Kızlarla Uşaklar Vasıtasile Derhal Elde Edilebilir Kendilerine “ Hintli Fakir,, Süsü Veren İki Amerikalının | Londra'da Çevirdiği Dolablar yalarındaki vukuatın umumi harb-| zı vukuat olmuştur ki bunlar İn- I nın her tarafından — gelen İ sakk ea tarba seneler ev- | giliz paytahtını aylarca uğraştır - giden çeşid çeşid adamların uğradığı cesim bir şehir olduğu - | | velki devre aid olanları arasında | mışlır. | pek büyük farklar vardır. Bir İn- | — Böyle vukuat sırasında okunan- çin vukuatın da türlüsü görülmek- tedir, Fakat İngiliz polisinin dos- ngilterenin paytahtı dünya- giliz gazetesi bunu tetkik etmek- | lardan biri de şudur: tedir. Londranın en kibar tabakası - Bundan otuz kırk sene evvelki | na mensub genç ve güzel bir kız devirde, Yedinci Edvaxd zama - | kendi yaşında bir delikanlı ile se- nında Londrada birinci derecede- | vişiyordu. Kızın annesi olan kadın | ki kibar tabakayı meşgul eden ba- | Londranın en kibar kadınların - — Bakınız, buraya kadar geldi- | | dınla Amerikalı bir zenci var, İri S-SON TELGRAF—İTŞUBAT 1$9 ——————— —— (Baka ||(Uygunsuz Kadınlar Nasıl Takibe Uğrarlar? ——— Fransız Ahlâk Zabıtasının Enteresan Çalışma on gelen Fransız gazetele- S rinden biri, Fransız zabıtal ahlâkiyesinin çalışma şekli ve uygunsuz kimselerin yakalan- mia tarzı hakkında güzel bir rö- portej yapmıştır. Çok enteresan bulduğumuz bu röportajı aynea naklediyoruz: *Zabıtai ahlâkiye, sık sık bas - kınlar yapar. Eğlence kadınları - apaşların devam ettikleri kahveleri ve bar« ları basar. Vesikasız kadınları, sa- bıkalıları. hüviyeti meçhul serse- rileri yakalar, kefalete rapteder, Bu süretle birçök . hırsızlıkların, fenalıkların Önüne geçmek ister, «Zabıta ahlâkiye — bürosu şefi, bir gün evvel telefonla bir baskın! yapılacağını haber verdi. Ve er - tesi sabah tam saat sekizde Voşar sokağının köşesinde beklememi söyledi. «Fakat geç kaldım. Randevu ye- rine geldiğim zâman 8 i 5 geçiyor- du. Komiser ve maiyeti gelmiş - ler, gitmişlerdi. Tabii, beni bek - liyecekler değiller a.. Şuna ve buna sordum. Gittikleri yeri öğ- rendim. Mobilyeli oda kiraya ve- Ten evin önünde yetştim. Beni gö- Tünce: — Gel, deş araşlırma ya Kapı açıktı. İçeri girdik. Ev sa- hibi, bizi müşteri zannetti. Güle- | rek karşıladı. — Zabıtai ahlükiye... Defter - ler'nizi gösteriniz... Kadın şaşırdı. Defterleri verdi. Bu sırada biz, diğer sivil memur- lar beraber yukarı çıktık. Birinei Katta büyük bir sofa, sofanın üze- rine açılan ön kapı... Tak! Takt... Kapı açılıyor. Gençi bir İtalyan delikanlısı kâğıdlarını gösteriyor. Usulü dairesinde yan- daki odada bir kâdın, bir erkek var, Geçeyi geçirmek için gelmiş- ler. Kadının vesikası, muayene kâğıdı yerinde... 7 numaralı oda- da tek bir kadın var. — Bu saatte adam uyandırı « hrami?... — Kâğıdlarınız?... Nerede ça - lışıyorsunuz?... — Barlarda dansözüm?. — BHangi barda?.. Cevab yok, — Haydi, giyin... Beş dakika müsaade, polis müdiriyetine kadar gideceksin... «Bir başka odada beyaz bir ka- , yarı, pehlivan gibi bir adam, Zev- kinin yarı kalmasından mütevel- lid bir hiddetle polislere h .cıy ar, «Yukarıki katta, vesikasız on kız. kadın yakalanmış. Hepse', hu: dan biridir. Henüz ne yaşlanmış, ne de güzelliğini kaybetmiş bir dul. Ana ile kız arasında büyük bir ihtilâf vardır. Çünkü kız seve diği delikanlıya varmak istiyor- du. Annesi buna razı olmuyor, kendi akrabasından çok zengin, fakat yaşlı mevki sahibi bir a« damı ileri sürüyordu. Kızın kulağına şöyle birşey ge- (Devamı 7 inci sahifedey TeTçaşmm Kız, Amnesi- nin Menfi Hareketine Karşı - Bir Bedilişgi “DMA tarafından da me- Di hd ÇÖİN suyu tertemizdi. bakı - gün gittiğim zaman | sek ve lüks lokantalara, barlara Bilir amma iş üzerinde yakalıya.» madığı için bir şey yapamaz. susi otomobille polis müdiriyetine | götürülüyor. *Komiser, içlerinden birini gös- tererek: — Şunu gördün 'mü, diyor. Ay- lardanberi arıyoruz, bir türlü ele Beçirememiştik... *Baktım. esmer, yakışıklı ve son derece şık bir delikanlı. Ucu yal- dızlı sigarasını asabi parmakları arasında sıkıyor, Küllerini silki - yor. Komiser ilâve ediyor: — Bu şık delikanlı, kokain ka- | | çakçısıdır!.. ti * Paris çapkınlarının — muhitine «Miliyö» derler. Burada yaşıyan - ların muayyen bir işi, geliri yok- tur, Buna rağmen güzel giyinir - ler, pahalı sigaralar içerler Yük- devam ederler, güzel kadınlarla düşerler, kalkarlar, çok para sar- federler. Bu paraları rereden mi bulurlar? Bu bir sır değildir. Ka- çakçılıkla... Bunu zabıta da bilir. *Miliyö» mensubları biribirle- ettiği: dı. «Son Telgraf» din mahkemede yaşı zaman 39 oldu » Bunu söylemiş, fa- şında olduğu an- laşılmıştır. Bu ka- dın güzellik mü- esseselerinden bi- | rine gitmış, ken - disi mak için müra « caat etmiştir. man gerdanlığını çıkarmış ,çantası- na koymuş, fakat sonra gerdanlığın kayb oldu ğu nu görmüştr.. Güzel- üzerinden atmaş, nihayet | gerdanlığı orada kaybettiği sabit o- lamadığından mah keme masrafları da kendisine yük. lenerek dava sü- kut etmiştir. İngiliz hirası kıy- metitde imiş. vel Morison iş « | minde ve 47 yaş- rini ele vermezler. Ağızlarından İ (Devamı 7 incidep —— Güzellik ve gençlik tddiasında olan kadın Şekli Ahlâk zabıtasının takibine uğ rıyan bir Fransız dilberi söz alabilmenin imkânı yoktur. Buna cesaret edenleri aman ver- meden öldürürler, Katili de bu - lunmaz... *Bunların çoğu usta yankesle!. dir. İkl Üç kişi birden - çalışırlar. Kalabalık yerlerde dolaşırlar. Göz- lerine kestirdiklerinin yanına so- kulur, bir aralık cüzdanını, saatini aşırırlar. Yanlarındaki güzel, şık bir kadına verirler. «Paris çapkınlarının, kadın ti- careti yapmakla da çok para kazar nırlar. Kimsesiz, parasız kızları kandırırlar, tehdid ederler. Uzak şarka, cenubi Amerikaya gönde- rirler. Umuml evlere satarlar, «Baskınlarda yakalanan kadın- lar polis müdiriyetine götürülür, Muayene olunur ellerine birer ve sika verilir. bırakılır. Hasta olan- lar da hastaneye gönderilir. Gerdanlığını kaybetmiş Lomdra ga zeteleri kiy- metli bir gudan- lığı kâybolan bir kadının mahke - meye müzacaat yazıyorlar bunu o zamari hu- lâsa ederek an - latmıştı. Misis Doe roti ismindeki ka- sorulduğu kat sonra 42 ya- zaten çirkin olmamakla bera - ber daha güzel ol. Oraya gittiği za- ik müessesesi her üerlü mes'uliyeti kadının Gerdanlık 3,500 Yirmi sene ev . Fakat İşinİçindenNelerde G

Bu sayıdan diğer sayfalar: