3 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

3 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Halkı (1 incl sahifeden devam) | — Fuad, gel oğlum dünkü ek- | giklerini tamamla, Nümumelerini | görelim.. Bunlar dayanır mı? Dedi. — Dayanır.. — Yerli mi, — Yerli. r — İktisad Vekâletile temas &- Şer misiniz? — Sık sık temas yaparız. — Anlat bakalım, bunlar nedir?| — Bu pantolonluk ve elbiselik kumaşlardır. Hazır elbise yapılır. Resmi müesseseler yapmaz. b — Resmi milesseseler de yap - jmağa başlarsa siz zarar görür mü- #ünüz? K — Zararlı olursa da arada meş- u bir rekabet başlar, Dahildeki rTekabet daima iyidir. Malı ucuz- latır ve bir nevi seçim yapar. — Pamuklu bu kumaşlar yün « — Miler kadar dayanır mı? — Dayanmaz, — Bu gösterdiğin elbiselerin as- farları ne mamulâtıdır? — İpliği Avrupadır. Böyle ince iplik fabrikalarımız çıkaramıyor, Avrupa — rekabetinden bir türlü G sş ni Ka ee AYNİ şeyi yaparız. | Yeter ki Avrupaya mal gündere- — bilesiniz... — Bunları İktısad Vekâleti bi- lir mi? — Bilir., — Bilmediği bir şey varsa söy- Jeyin de götüreyim.. — Çok.. — Pamuklu geyim bizde neke- dar artmıştır. — Son on senede bir misli., Sı- cak memleketler pamuklu mamu- | Jâtı senede nüfus başına 20 - 26 metre kullanırlar. — Soğuk memleketler.. K Bizim kadar kullanırlar. On- — Bizde nekadar pamuklu ku- Mmaş sarfedilir? — Şimdi senede nüfus başına beş metredir. İthalât eskisi gibi — devam etmektedir. Yerli fabrika- imalâtı arttırkça sarfi- yat da artıyar. — Vergi vaziyeti nasıldır? vergisi fiatların yük- =meı|u büyük tesir yapmakta- ARABACILARIN DERDLERİ " Arabacılar cemiyeti -azasından — Faik Değirmencinin dinlenmesine geçildi. Mit Şefimiz sordular: O — Adm ne? — — FPaik Değirmenel — Nerelisin? — İstanbullu. — Baban nereli — Varnalı, — Arabacılık mı ysparsın? — At arabalarım vardır. Onları — Tarı koştururum. | — Araba imal etmez misin? — Hayır.. Yalnız iki arabam Ovardır. — İstanbulda dört bin beş yüz at arabası vardır. — Binek arabaları nekağardır? — Miktarı altı yüz - kadardır. /— Kadiköyünde, Sarıyerde, Adalar. da, Edirnekapıda, — Silivrikapıda, | — bu arabalar çalışmaktadır. | — Yök atın yok mu? — Yok. İş yok ki. — Neden? — Kamyon rekabeti var, — Başka bir şey söylemek is- Üter misin? | — Eskiden yerli beygirlerimiz 150 lira ederdi. Şimdi 50 liradır. “Fiatlar çok düştü. Hep bu kamyon, fekabetinden arpa ucuzladığı hal- vde hayvanl gımizi doyuramıyo - Tuz. Çimentocular, tüccarlar, ke- Oresteeliler hepsi kamyon almışlar- “dır. İslanbulda on iki bin beygir wardır. Samanın okkası yüz paras. dan otuz paraya inmiştir. Fakât a- lan yoktur. vi a | — Kamyon fekabetine dayanıl: UMaz, bu asır otomobil Parabösim — kullanmak ( ill efimiz Dinli saha bulmalıdır. Makul sebebler ileri sürerseniz hükümet size yar- dım eder. Şehir dişı nakliyat ya- pamaz mısınız? — Yapamayız, kurtarmaz. — Başka nederdin var? — Hiç bir şey.. ÇİFTÇİLER DİNLENİYOR Milif Şefimiz çiftçi İsmalli din- lemeğe başladılar. — Arözin var mı? — Yok kiracıyım. — Sen zengin sayilabilir misin? — Orta sayılırım. — Ziraati ne ile yaparsın? — Öküzle.. At bizim işimize ya- Tamaz — Süt de satar mısınız? — Kadıköy ve civarına 'süt de dağıtırız. — Tohumları niçin ilâçlamaz - sınız? — Arpa, yulaflarımız kaşındırır. Alâkadar yerlere yoalladık. Has- talığın neşekilde geçirileceğini bi- ze söylemediler. — Eksikleriniz nelerdir? — Harman makinelerinin ucuz- Jatılmasını ve köyümüzdeki tek- kenin makine haline sokulmasını isterim. DERİCİLER DİNLENİYOR Deri ticareti yaptığını söyleyen Kerim Aktar, deri ihracatının son bahşedilen imkânlarla normal bir şekilde bulunduğunu anlatmış- tır. Bundan sonra dinlinenler birer biret isteklerini bildirmişler, nok- sanlarını anla ır. MİLLİ ŞEFİN DÜNKÜ KONUŞMALARI Milli Şef dün de sarayda sine - macılar, ithalât tüccarları, kun - duracılar, otelciler, fabrikatörler, ekmekçiler, işçiler, ve şoförlerle | konuşmuşlardır. SİNEMACILARIN DERDLERİ İnönü ile konuşan sinemacı Na- ci İpekçi idi. İnönü sordular: —Sinemacılık rağbet görüyor mu? — Çok, bunda vergilerin inmesi | çok müessir oldu. — Sinemacılar, | saat onbirde paydes olmaktadır, | Çocuk filimleri gösteriyoruz. Çün- kü bu filimler Avrupa ve Ame- rikada pek az yapılıyor. — Bu meseleye karçı hassasiyet göstermek İâzım. Yumuşak çocuk Tuhunun telkinlere karşı nekadar| zayıf bulunduğunu daima hatırla-| mamız İcabeder. — Filimcilikteki mevkilmiz nedir? — Bizim seviyemizdeki - bizim boyumuzdaki milletlerden ileri - yiz. Bundan sonra Naci İpekçi, ha- rice filim gönderemediğimizi, fa- kat yerli filimlerin memleket da- hilinde büyük rağbet gördüğünü, harice senede 250 bin lira verdi - Bimizi, iyi bir filmin 60-65 bin liraya mâl olduğunu, iyi filim yapma- 'nın para, artist ve teknisyene mü- tevakkıf bulunduğunu — söylemiş, Milli Şefimizin: — Yerli filim yapılması için res- mi vasıtalardan negibi yardım - larda bulunabileceğini sormaları üzerine Naci İpekçi: — Mevru yaratabilecek eleman- larımız mevcuddur. Fakat teknis- yen ve artist yoktur, demiştir. ŞOFÖRLERİN DERDLERİ Bundan sonra Milli Şefimiz şo- förlerin derdlerini dinlemek lüt- Tünda bulunmuşlardır: — Anlat bakalım, sizin derdiniz. nedir? — Bizim en büyük — derdimiz eparça, meselesidir. Hele «dişli, leri bir türlü beceremiyoruz. Bu yüzden parçalar Amerikadan ge- düyor. Bu parçaların burada yapıl-| ması mümkündeğildir. Biz yapın-; ca ya peynir gibi yumuşak, yahud da taş gibi katı oluyor. Çeliğini o-| radan hazır getirsek bile suyunu veremiyoruz. Parçaları Ford kum- panyası yapamadığı gibi Amerika Tilesseselerinden başka hiçbir fir- ma yapamamaktadır. — Tİstanbülda nekadar araba vardır? — 750 hususi, 850 taksi, 115 oto- büs, 650 kamyon, yani hepsi 2675 “araba. Beş bin şotör vardır. İzmir- de, Bursada, Ankarada, Eskişe - hirde, Trabzonda mükemmel ta - b S AA A 3 y y Örnek Millet Başı (1 inci sahiteden devamı) riyor, hem de Türk demokrasisi- nin halk ile devlet arasındaki bir- ilk ve vasıtasızlığını tebarüz et- tiriyor. Kemalist ideolojinin en mütebariz bir vasıf ve hususiyeti halk hâkimiyeti ve halk hükü - metçiliği olduğuna göre bu yol- daki teşekküller haricinde bu vasfı mücessem bir misal halinde canlandıran bundan daha gerçek bir örnek olamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk — milletinin kalbi, dimağı ve gözüdür. Milli Şef, Devlef Reisinin de ayni za - manda bu uzuvlara aid vazifeleri nefsinde ve salâhiyetinde derli- yen bir unsur olduğuna işaret e- diyor. Yeni meb'us namzedleri tefrik ve tesbit edilmeden önce yüksek İnönü'nün bir sondaj mahiyetinde İstanbulda yaptıkları çalışmaların bu bakımdan da intihaba ve yeni bütçeye müessir olacağında şüphe etmemek yerinde olur. Vaziyeti öyle görüyoruz ki, Milli Şef yeni meb'usları seçer ve halka, ilân ederken şehirli ve köylü bü- tün halkı kendi ihtiyaç ve dilek- ldri üzerinde de piyni zamanda tatmin edecek, hükümet ve Meclis mehafilinde bu ihtiyaç ve dilek- leri tahakkuk ettirecek mahiyet- te çalışmalar yapabilecek nam - zeâleri de tercih edecektir. Ve yine hiç şüphe yök ki, Millf Şefin bu tetkikleri neticeler ve hüküm- ler halinde €hemmiyet sırasına konmuş olarak yeni bütçede de yerlerini alacaklar ve. bunların her biri memleket kalkınması, va- tandaş refahi bakımından hükü- met için esaslı çalışma direktifleri —H Bakırköy Sulh Hukuk Hâkimli - idinden: HİKÂYE: Demir Tavında e. ceyse Dövülür (4 üncü sahifeden devam) Ter vermişler hattâ bunu en kısa bir zamanda hakikatleştirmeği söz- leşmişlerdi. Raşidin mali vaziyeti de fena değildi. Hem kendisini de- li gibi seviyordu. Eve geldi. Odasına kapandı, kâ- Badı kalemi eline aldı ve Şekibe hi- taben itirafnamesini yazmağa ko- yuldu. Henüz bir kaç satır yaz « mıştı ki kapı çalındı. Arkadaşı Neemiye geldi, odası- na aldı. Notmiye bir mektüp getirmişti. Nadirenin bütün mektupları ona gölirdi. Evde nazarı dikkati cel - | betmesin diye bu törlü hareket e- | diyarlardı. Nadire zârfın üzerine baktı: Fransadan geliyordu. Merak ve heyecanla açtı, okudu; Şekip bazı mazeretler ileri sürerek bu- lunduğu yerde, tahmin ettiğin - den daha fazla kalması lâzım gel- diğini anlatıyor ve Nadireye biri- sile evlenip mes'ut olmasını tav- siye ediyordu. Nadire, onun Avrupada kavuş- tuğu serbest ve lüks hayatı, sefa - het âlemlerini tahmin ederek bu hareketini gayet tabif karşıladı. Ve Şekibin tavsiye ettiği sandeti evvelce hazırlamış olduğundan bu mektup ona keder değil, neş'e ve sevinç verdi. Nadire şöyle düşünüyordu: Kabahat ne bende, ne de onda... Bu neticenin sebebi araya giren uzun zaman ve onu takip etmesi tabif olan hâdiselerdir. — «Demir tavında dövülür. derler; muhak- kak ki aşk da böyledir: Ancak sta- vında» evlenmeğe ulaşabilir! Vecdi Selen vekili avukat Ekrem İts«rafından müddeialeyhler Yeşil - köy Şevketiye mahallesi Bulvar 80- kak (47) numarada mükim Müsta- İfa Sabri ve karısı Ulviye hakların-| İda mahkememize Ikame edilen iza- deişuyu davasında müddpeialeyhle- rİn gösterilen adresle mukaddema ikamet edip halen oturdukları yerin imeçhul bulünduğu mübaşir tara fından davetiyelere verilen meşrusl hattan anlaşılmakla 15 gün müd « getle ilânen tebliğat icrasına mah-; kömece karar verilip duruşma 18/3) /939 Cumartesi saat 10 a talik edik. olacaktır. ETEM İZZET BENİCE irhaneler — Peki yavrum, teşekkür ede- rim. Başka bir diyeceğin var rm? — Sağ olun. Benzini ucuzlat- tınız, Çok feraha çıktık. Bir de şu parça meselesi hallolunursa... FIRINCILARIN DERDLERİ Ekmekçi Altmed Rıza fırın bol- luğundan şikâyet etmiş. İstanbul- da 182 fırın mevcud olduğunu bun-| ların günde üç bin çuval un sarfe- debilmesi yüzünden kazançlarışın e üN İdiğinden mezkür gün ve — saatle çok darlaşlığını söylemiş, Reiti - | Si dcisleyhlerin “biztat gelmeleri Wh:'::;*““*m Ka veya kanuni bir. vekli — marifetile! KN &F YAN İyondini temsil ettirmeleri ve aksi yarıya indirilse, suallerine: — Bir tek fabrika şehri besliye- mez, fırınlar yarı yarıya indirilir-| halde duruşmaya giyaben bakıla -| cağından tebliğ makamına kalm ol-| se ekmek 20-20 para ücüzlere do- | TSE Üzere ilân olunur, — (938/170) miştir. M İthalât tacirleri, ferahlıklarının! İttanbul — Asliye — İkinci Ticaret' Mahkemesinden: Hazinci Maliye Muhakemat Mü -| dürlüğü tarafından Ars Hanri aley- hine ikame olunan davanın tahki - katı sırasında: Müddasleyh — Ars 'Banrinin ikametgâhmın meçhuli - yetine binaen bir ay müddetle ilâ- men tebligat ifasına tahkikatın da, 6/4/989 tarih saat 14 e bırakılma -| (sına karar verilmiştir. Keyfiyet teb- Hğ makamına kalm olmak üzere i- İdân olunur, (937/603) milletlerarası anlaşmalarına bağlı olduğunu söylemişlerdir OTELCİLERİN DERDLERİ Dinlenen otelci Sirkecideki Öz ipekpalas otelinin sahibi idi: Milli Şefimiz bu otelcinin kaç yaşında olduğunu ve ne zaman - danberi otelcilik yaptığını bu mes- leğe nasml sülük ettiğini sormuş- lar ve: — Senir bir derdin yok mu? Büyurmuşlardır. Otelci garson bu- Tunamadığından — şikâyet etmiş, bir oöteleilik mektebine ihtiyaç ol- duğunu söylemiş, seyyahların ni- çin memleketimize az uğradıkları-ı bt anlatmıştır. KUNDURACILARIN DERDLERİ Kunduracı - Abdullah, bu mes- leğe ne şekilde sülük ettiğini, ne şekilde çalıştığını anlatmış, hari mül gönderilememesinin sebeble- rini anlatmıştır. yevmiye aldığım, vergileri kesil- dikten sonra eline 28 lira geçtiği- ni söyleyince, Millf Şefimiz tüti cünün vergi hesabını bİzzat yap- tlar ve: — Yanlış hesab ediyorsun, ver- gi borcun 910 kuruş değil, 725 ku- Tuştur. Fabrikadan hakkını ara - malısın.. dediler. Tütün amelesi, inhisarlarda ça-) | | panyadan ayrılmıştır. İtalyanlar, — Teşkilâtszlık bu işe manldir. Herkes malzemeden çalarak ça - lışıyor, arada mutavassıt da var.. Köseleci, deri tücera da aşağı mal veriyor. Baykoz fabr'kası devlet müexsesesidir, fakat köseleciliğin yeniliklerini, ileriliklerini kat' yen tesbit etmiyor.. demiş, küçük san'atlar kanununun — çıkmasını beklediklerini bildirmiştir. Reisitumhurumuz — çarık imali işile de meşgul olmuş ve çarığın ziraatle- çalışanlar tarafından gi- yildiği cevabımı almışlardır. Kun- duracılar muamele" vergisinin ci - bayeti tarafından müşteki bulun- duklarını söylemişlerdir. TÜTÜN AMELESİ ANLÂTIYOR Tütüncü amele günde 145 kuruş lışmanın güçlüklerinden bahsetti ve hususi müesseselerde çalışma- nn daha kolay olduğunu söyledi. İşçi miktarile de alâkadar — olan Milli Şeftmize, 25 bin amele mev- cud olduğu, bunların Avusturya, Amerikan ve Rus şirketlerinde ça- hıştıkları ve mevcud ameleden an-i cak yedi bininin inhisarlarda ça- lıştığı ve kadın işçilerin daha az yevmiye fle çalıştıkları ve sayıla- rının erkeklerden ziyade olduğu söylenmiştir. İPLİKÇİLER DİNLENİYOR En son dinlenen Suad adındaki vatandaş, iplik buhranından müş- teki bulunduğunu anlatmış, a: deyi ıslah etmiek lâzım i söylemiştir. e , Belediye reiş muavini Ekrem Se- Yemek mi (5 inci sahifeden devam) de geçimsizlik, huzursuzluk tevlid eden sebeblerdir. İnsanoğlu süse, gösterişe, alâ- yişe, lükse tabiat kanunları icabı düşkündür, Fakat, bu düşkünlük- lerimizi, kendi içtimal seviyemi- ze, kazanç hududlarımıza uygun olarak tatmin etmeğe çalışmaz - sak, bunun zararı, evvelâ, bizzat kendi şahsımıza olur. Bütün ha- yatımız rahatsızlık, huzursuzluk, üzüntü içinde geçer. İkinci zararı da bilvasıta cemi- yete vermiş olmuyor muyuz?. Kendi halimize göre giyinmeyi, kuşanmayı — diğer ihtiyaçlarımız üzerinde de tatbik etmeliyiz. Oturasağımız, eğleneceğimiz, is- tirahat edeceğimiz, “gezeceğimiz Bir Ginayet, | İpek Çorap mı, Yoksa İyi Bir İstersiniz ? yerlerde kendi halimizle mütena- sib olmahıdır, Şurasını da unutmamak İâzım- dır ki, mali ve içtimaf vaziyetimi- zin üstünde bir tarzı hayatı ne kadar çırpınarak - taklid etmeğe çalışırsak çalışalım, anlıyan göz- ler, bizim gayritabil bir halde ol- duğumuzu derbal farkeder. O va- kit de gülünç, zavallı bir vaziyete düşmüş olmuyor muyuz?. Ben, sıhhatimizin muhafaza - Herkes sıhhatli olmak, iyi gıda a- labilmek için birbirile istediği ka- Hattâ, böyle bir yarışda israfa da, lükse de kaçsak, zararı yok- tur, diyorum. Böyle bir modayı, acaba, nasıl çıkarıp, her tarafa yaymalı?. Bir Hırsızlık açılarak içeriye girilmiş ve burada da bulunan ev eşyasından mühim bir kısını çalınmışlır. Meçhul cür'etkârlar daha sonra depodan salona çıkan kapıyı aç- ak faaliyete geçmişler, fakat bu esnada gürültü ile uyanan ev sahibi Şerif derhal dışarı lırlayıp silâhile kendisini müdafan vaziyetine geçmişi " Şerifin bu hareketi karşısında mukavemet gösteremiyen haydudlar kaçmak meeburiyetinde kalmışlardır. Bilâhara anlaşıldı- ğına göre bağın köpekleri de ortadan yok edilmiştir. Zabıta tahkikata başlamıştır. Jandarma bu cür'etkâr hırsızın Re- ceb adında biri olduğunu tesbit etmiştir. Receb aranmaktadır. Adadaki Cinayete Gelince... (1 inci sahifeden devam) akşam eve gelmesini istemektedir. Bir müddet evvel bu yüzden | karı koca arasında kavga çıkmış, fakat araya girenler kavganın bü- yümesine meydan vermemişler - | dür. Dün akşam bir kolayını bu - larak saat 12 raddelerinde evine gidebilen Ahmed İsmail karısı - Tun asık çehresile karğılaşınca fe- na halde kızmiş ve Kürısına ileri, geri sözler söylemiye başlamıştır. Faziletin: — Bu hale artık tahammül e- demem... Demesi genç adamı çileden çı- karmış ve bıçağını çekerek genç kadımrı muhtelif yerlerinden teh- likeli sürette yaralamıştır. Paziletin feryadı üzerine gelen Memurlar yaralı kadını hastaha - neye kaldirir . İzr, Ahmod İsmail de kanlı biçağile yakalanarak tah- kikata başlanmıştır. Franko Oyün Ediyor (1 inci sahifeden devam) risini bombalamıştır. Cumhuri - yetçiler, şümdi hummalı bir su- rötte toşkilâtlarım takviye eyie - mekte ve yeni Cumhurreisi seçi- mine hazırlanmakladırlar. Buraya akseden mevsuk malü- mata göre, Cumhuriyetçiler - son damla kanlarına kadar sebat etaı- ye karar vermişlerdir. Franko, İtalyan ve Alman kı- taatinın İspanyol topraklarını tah- liye etmelerini tebliğ etmiştir. İ- talyan kumandam bu talebe Ro- madan talimat aldıktan Bonra ce- vab verebileceğini söylemiş ve is- Franko hükümetinin İngiltere, Fransa, Türkiye, Yugoslavya ta- rafından tanınmasını müteakiben bu talebde bulunmasımı hayretle karşılamakta ve bazıları bu hare- keti bir oyun, bazıları da âdeta | nanközlük telâkki etmektedirler. Eski (A inci sahifeden devam) dağ hakkındaki İddlaların haki- kate tevafuk etmediğini ileri sü- rerek kendini şu suretle müdafaa ederek ezcümle şöyle bir ifadede bulundu: «— Tecrübelere müsteniden ©- tobüs işlerini yoluna koymak üze- re 52 maddelik bir talimatname tanzim ve Dalımi Encümene tasdik ettirdim. Aradan bir buçuk sene geçti. Biz suçlu sanılanlar işimiz. den ayrılmış bulunuyoruz. Hal- buki hakkımızda tahkikat yapan müfettişler hâlâ İstanbulda ve ayn! vazifenin başındadırlar. U - sulsüz görülen talimatname de hâ- V4 mer'iyet mevkiindedir. Şu hal- de aleyhimizdeki iddinları serde- denler kendi sözlerine kendileri de inanmıyorlar demektir.» Muhiddin Üstündağdan sonra, vencân da kendini müdafaa ede- l Vaziyet kenüz müphemiyetini mu- hafaza etmektedir. YUNANİSTAN DA FRANKOYU TANIYOR Belgrad 3 (A.A.)— Burgos hü- kümetinin İngiltere ve Fransa ta- Tafından tanınmasını müteakib İs- penyada hasil olan vaziyetin inki- şafı matbuatın dikkalini celbet - mektedir. Gazeteler, bu münasebetle Yu- nanistanm da Frankoyu yakında hukukan tanıyacağını bildirmek- tedirler. Gazeteler, Romanya Ha- riciye Nazırı Gafenconun Varşo- vaya yapacağı seyahatten de bah- setmektedirler. Londra 3 (AA)— Times güze- tesinin Burgos muhabirine göre İngiltere hükümeti, halihazırda İngilterenin Bağdad sefiri olan Sir Maurice Petersonun — tayini için Frankonun agremanını istemiştir. Vali ten yine eskisi gibi Bakırköy hat- tında işlemesine müsaade istedik- leri halde tarafımdan Topkapı - Sirkeci hattına verilmesi keyfiyo- tidir. Muamelenin seyri ve ne - ticeleri ortadadır. Kanunlara, ni- zamlara, icablara ve kanunların belediyeye verdiği salâhiyetlere aykırı hiçbir nokta yoktur. Hat- larda hasrü tahsis de mevzuu ba- his değildir.» Muhakemeye öğleden sonra da devam edilecektir. Asri mezarlık hakkındaki dava da ayrıca rüyet olunacaktır vi B YAi İııgiltere'nin Yeni Filistin Projesi (2 inci sayfadan devam) karşı ve İngiliz memur ve zabifj kuvvetlerini de hepsine karşi dafaa ve himaye etmek, İngil bi bir. devlet için bile çok Bi bir İş olmalıdır. Bu sebebledir / İngillere bu müzmin meseleyi kide etmiye karar vermiştir. diye kadar Yahudilere karşı tonik bir dostluğuna münhasır | miştir. İngiltere — yirmi gşarktaki prestiji namına ve bi ağır maddi fedakârlıklara kâtl narak Filistinde — Yahudiler yurd kurmiya çalışırken, bir devlet — olarak, buna için parmağım bile kaldırmamtf | tır. Ve kaldırmıya niyeti de tur, Amerikanın en koyu Y mühibleri bile, İngilterenin mi senedenberi, Balfour beyafif mesini tatbik etmek için ciddi " | şebbüs yaptığını inkâr — eder ? Neticede bu gayeye doğru bİf | dim bile atılamadağı gibi, F anarşi içindedir. Ve bütün ölemi de İngiltereye karşı tılmıştır, Büyük harbin heyeö içinde düşünülen bu projenin ! bik edilemiyeceğini anlıyan tere, şimdi ric'at ediyor. Yan duğu tecrübe ile sabit olan bİr üzerinde yürümekte ısrar el bataklık içine daha derin gll mek demek olurdu ki Büyük # tanya gibi geniş imparatorluk ” Te etmiş olan devlet adam! realizmine yakışır bir hareket mazdı. / Hariciye Vekili | *Devamı 6 ıncı ile görüşen muharririmize Bölki konseyi içürmai ve müttefik Ö€ | letlerin hükümet merkezlerini f | yareti intıbaları vesilesile şu V| yanatta bulunmuştur: 5| | ĞA nışmak ve onlarla memleki — mizi alâkalandıran mevzulai | zerinde konuşmak fırsatını vermiş olan bu seyahatimden deketim hesabına memnun © dönüyorum. Türkiye Cumhuriyeti, her de itibar görüyor ve Türk Mi tinin sulh ve medeniyete leri takdir ediliyor, Balkanların tek bir aile sonra daha ileri gitmiş bulu! tadır. Kanaatime göre Balkan fikri gün geçtikçe daha kat'l ihtiyaç ve bir zaruret olarak disini tanıtacaktır. Türkiyeyi t sil eden ben ve arkadaşlarım. ğ tiğimiz her yerde büyük bir *” Ş miyetle karşılandık. Bilhassâ * | man halkı ve devlet adamilari " | rafından bize karşı gösterilel cak tezahüratı tebarüz barç bilirim.» Barafında — satılı 'talip olanların gösterilen gün VÜ atte hazır olan memüra mi

Bu sayıdan diğer sayfalar: