14 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

14 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NL YA İlıracatımız Artıyor Almanya'da Yeni Bir Sergi e ”P PY S DNK TARARRUK Açacağız MahsullerimizinDışMemleketlerde Tanınmasına Gayret Ediliyor Ürk - Alman ticaret mü T nasebatı inkişaf göstermek- tedir. Bu memlekete ihracatımiz art- | makta, ithalâtımız da azalmak- tadır. Türk ihrac maddeleri Alman piyasalarında daima rağbet gör- mekte ve Alman ithalâtcısı mal - | larımızı tercihan almaktadır. İhrac mahsullerimizi Alman hal- ha yakından ve daha şü - mullü olarak tanıtmak maksadile yeni bir karar verilmiştir. Bu kâ- | rata göre Almanyada Türk ihrac mahsülleri sergisi açılacaktır. Ser- ginin hazırlıklarına başlanmıştır. Her hususta mükemmeliyeti te- | min için azami gayret sarfedildiği haber verilmektedir. Bununla bes Açılacak Yeni Ana Caddeler — ! Şehircilik — mütehassısı Prost, seyrüseler tanzim edecek olan ye- ni ana yolların hemen vücude ge- tirilmesini istemektedir. Modern tekniğe geniş mikyasta uygun o- lan bu yollar bugünkü vaziyetini cezri bir surette ıslah edecektir. W Zeminin tabil Arızaları " köprü, tünellerle — geçilecek, bu suretle | yi seviyede müteaddid yol çar-| saşmaları bulunmuyacak, müsta- kim veya çok büyük nısıf kutür- lu güzergâhlar elde — edilecektir. Prost şehrimize döndükten son- ra bu husustaki tetkiklerini de - | rinleştirecektir. ! j | Yeni Bekçi Teşkilât — | Bekçi teşkilâtımızın daha ziyade esaslandırılması, ve bekçilerin de muayyen bir maaşa — bağlanması | raber hazırlıkların sür'atle ikmali de gözönünde tutularak çalışıl - maktadır. Memleketimizin muhtelif mın- takalarından bu sergiye nümumeler gönderilecektir. En çok İzmir | mahsulünün teşhir edileceği an- laşılan sergide memleketânizde yetişen bütün mahsul bulunduru- lacaktır. İzmir ticaret odamı ser- giye gönderilmek üzere ithalât eş- yalarımızdan nümüneler hazır - lamıştır. Sergi mahsullerimizden husu - üyetlerini iyi tebarüz — ettirecek şekilde tanzim edilecektir. Muh- telif mahsullerimizin zirastine ald birçok fotograflar da gönderile - cek ve bunlarla serginin en göze yorlar. Eminönünde Yeni Bir Yol Açılıyor Eminönünden Yeniçeriler cadde- sine kadar geniş bir yol açılacaktır. Bu yol daha ziyade yayaların ge- çeceği ve çarşıya müntehi çok iş lek ticari adalara dokunmıyacak ve bu yoldan nakil vasıtaları sür- | atle geçecektir. Bu yol genişletil- miş ve Sabuncu hanı — sokağına muvazi olarak uzatılmış olan Tah- mis caddesini içine alarak eski ha- rab hanlardan geçmek üzere kıv- rılacaktır. Valide hanmın muha- faza edilecek olan yüksek duvarı bu yolun garb sınırını teşkil ede- cektir. | Dabiliye Vekâletince tetkik edil- mektedir. Bu itibarla, bülhassa köy| bekçilerinin vazife ve mes'uliyet- lerini ve bunlara verilecek maaş miktarının tayini incelenmekte - dir. Sanat Mektebleri Çayı Lokantaları Azaltmalı alnız Sirkeci civarında irili ufaklı yüz kadar lokanta :: var, Bunların birkaçı müs- tesba, diğerlerinin hiçbirinde a- ü iadile yemek yiyemessiniz. | Çünkü yağları fena, malzemeleri kötü, pişirilmesi acemicedir. Ye- mek vesaiti pistir. Buralarda ye- mek yedikten sonra, midenizde bir ağırlık hisseder, bir bulantı | düyarsınız. Mütemadiyen, mide- | miz gaz yapar. Bir lokantacı, Milli Şef İsmet İnönü'ne şikâyetlerini söylerken, İstanbuldaki lokantaların tahdi - dini de İleri sürmüştü. Bu fikir çok doğrudur. Lokanlaları tabdid cimek lâzımdır. Meselâ, Sirkeci muhitindeki lokanta sayısı çok olduğundan, iyi kazanamıyorlar. Kazanama - yınca rekabet yapmak lâzim ge- | liyor. Rekabet için de malzeme- min ucuzunu kullanıyorlar. Ne oluyorsa İstanbulluların mi- desine oluyor. BÜRHAN CEVAD Marangozlar Bir Heyet Gönderiyorlar | Ağaç sanayiile meşgul olanların 1939 senesi maktu muamele vergisi| iş matrahlarmı — tesbit ve takdir etmek üzere yeniden teşkil edilen resen takdir komisyonuna maran- gözlar cemiyetini temsilen cemi- yet umumi kâtibi Fuad Tezer ile idare beyelinden Salih Özerdem aza intihab edilmiştir. | Birkaç gündenberi ağaç sanayli ile meşgul olan — kazalar dola- şılmağa başlanmıştır. 938 senesine nazazan bu sene daha fazla bir maktu muamele vergisi verilmiyeceği ümidine men, heyet mevcud olan iş mat- rahlarmı ve dolayısile müamele vergisi miktarlarım tezyid cihe- tine gittiğinden, dün birçok ma- rangozlar, marangozlar cemiyetine müracantla şikâyette bulunmuş- lardır. 'Takdir heyeti bilhassa 938 se- nesi kıstasları meyanında bulu- man iş sahibinin bir senelik nor - mal kazanç miktarına — lâveler rahları geçen seneye mazaran art- makta ve daha fazla muamele ver- gisi vermek vaziyeti hasıl olmak> tadır. Bu vaziyet karşısında maran - gözlar cemiyeti idare heyeti içtik maa davet edilmiştir. Şikâyetler tetkik edilerek ieabederse maliye Vekâletile görüşmek üzere An - karaya bir heyet gönderilecektir. aa rrmar eee ae a aa Meb'as seçmek — güneşten, havadan faydalanmak — gibi tabül bir hak, memleketi mü- dafaa etmek kadar yüksek bir vazifedir .Vatandaş bu hakkı- | mı kullan, bu vazifeni yap. aa rer ee yesanlar A nnn ser yapmaktadır. Ve bu suretle iş mat-| * İstanbulda Sağlık Sağlık İşleri İçin Yapılan Toplantıların '(Geciktiği Anlaşılıyor Vekâlet Bütün Vilâyetlere Şiddetli Bir Tamim Gönderdi ilâyet ve kaazlarda teşkil e- dilen hıfzıssıhha meçlisleri- nin, mahallin sıhhi vaziye- tini tetkik ile icabeden tedbirlerin| alınması hususunda faaliyete geç- mek üzere yapmaları lâzım olan toplantıların muayyen — zaman - larda yapılmadığı anlaşılmış ol - duğundan Sıhhiye Vekâleti bu hu- susta tedbir almıştır. Vekâlet, toplantılarının munta- zam ve muayyen zamanlarda ya- pılması hakkında vilâyetlere ta - mimler gündermiştir. Bu tamime göze mevcud sıhhi mahzurların $- zalesi, salgın ve sari — hastalıklar hakkında İstihbaratın tanzim ve temini ve karunma çarelerinin a- renması — maksadile hıfzıssıhha meclisleri sık sık toplantılar ya- | | | pacak ve kararlar ittihaz edecek- tir. İstanbul vilâyeti — dahilindeki hastalıklarla meşgul olunması vi-) lüyet hıfzıssıhha meclisi tarafın- dan İstanbul sıhhiye müdürü Ali Rızaya verilmiştir. Ali Rıza kazalardaki doktorlarla temas ederek hastalıklarla yapıla-, cak mücadeleleri tesbit edecektir. Diğer taraftan verem mücadele teşkilâtı da kazalardaki mücadele- ye hiz,verecektir. Şimdiye kadar kazalardan ahı- man raporlardan anlaşıldığına gö-, re İstnbul vilâyetinin sıhhi duru- mu geçen senelere nazaran normal dır. Bundan sonraki mücadelede yeni hastalıkların zuhuruna mey- 'dün verilmiyecektir. Barbaros Etrüsk BuHafta . *e Hayreddin'in .. - Türbesi Haizranda Belediyenin istikraz edeceği beş milyon liranın bir kıs- mu Beşiktaşta açılacak Barbaros Hayreddin meydanına harcanacak-| tır. Meydanın projesi Naha Ve - kâletinden tasdik edilerek İstan -- bul belediyesine gönderilmiştir. Vali ve Belediye reisi Lütfi Kır- dar hastalığı bitip çalışmağa baş- ladığı esnada meydanın açılması- na aid plânı gözden geçirecektir. Meydanın otcafını resmi daireler, binalar süsliyecektir. — Barbaros Hayreddinin türbesi meydan vü- cude getirildikten sonra Marma- radan kolayca görülebilecektir. Hukukçuların Çayı ukukçularımızın evvelki akşam verdikleri çay çok neşeli geç miştir. Hukukçuları bir araya toplıyan bu çay samimi bir hava içerisinde geç vakte kadar devam etmiştir. Çayda profesörler de bulunmuşlardır. Yukarıdaki resim salondan bir köşeyi tesbit etmek- tedir. Sefere Çıkmıyacak Etrüsk vapuru bu hafta sefere çıkmıyacaktır. Alman mütehas- sıslarına göre Öst güvertede bu- Junan cankurtaran sandalları ve bazı ağırlıkları alt güverteye a- hnacak, üsl güverte kaldırıla - cak, vapura bir kazan ilâve edi- lecektir. Etrüskte kusurlar üç noktada toplanmıştır. Vapur umumi layd şartlarına uygun değildir. Vapu - Tun insan selâmeti “bakımından moksanları vardır. Geminin selâ- meti bakımından kusurları mev- cuddur. Prost Bu İşi Tedkik ediyor aslaktaki otomobil kazaları M nın bir türlü önüne geçile- memektedir. Emniyet mü- dürlüğünün sıkı tedbirleri, tef - tişleri ve Belediyenin kontrolları da kazalara mâni olamamaktadır. Şehir hareketlerini — yakından tetkik eden şehircilik mütehassısı Prost, kazalara karşı alınabilecek, tedbirleri tetkik etmiş, Mmahalli vaziyete uydurmağa çalışmıştır. Kazalara mâni olmak için yol- larda mümkün olduğu kadar vi- raj bulunmamalıdır. Viraj bulun- durulması mecburi olan yerlerde ise daver sistemi kaim olmakta - dır. Ekseriya pistlerde bulunan bu| sistem hem otamobillerin sür'a - tini kesmeden virajı dönebilme- lerine müsaade etmekte, hem de kazalara mümkün mertebe mâni olmaktadır. İstanbulun yeni yol- larında bu esaslar gözönünde tu- tulacaktır. Gidiş ve geliş yollarını birbirin- den ayırmak lâzımdır. Bilhassa Maslakta bu usulün en kısa za - manda tatbikine geçilecektir. As> falt yolun iki tarafındaki saha bu- na pek müsaiddir. Muvazene Üa Vergisinde Değişiklik Muvazene vergisinin beş nu - maralı fıkrası değiştirilmiş ve ye- ni şekli vilâyetlere tebliğ 'olun - muştur. Yeni şekle göre muvaze- ne vergisinden istisna edilecek - ler şunlardır: Bir ay içinde her ne ünvanla ©- | hursa olsun aldıkları — paraların mecmuu .l.* iktısadi buhran ve muvazene vergileri çıkarıldık-! tan sonra 20 lira, 94 kuruşu geç - miyen tekaüd ve zat maaşı sahible- rile yirmi lirayı — geçmiyen sair bilümum istihkak sahibleri ve 80 kuruşa kadar ücret alan işçiler bu! vergiden müstesnadır. Hem gündelik, hem maktu üc- retle çalışanların — bir ay içinde gündelik ve maktu ücret olarak Aldıkları paraların yekünu kazanç iktısadi buhran ve muvazene ver- gileri indirildikten sonra yirmi li-| ra aşağı düşenlerin istihkakları dahi bu vergiden muaftır, Muhte- lif cihetlerden gündelikli olanlerin muafiyetten istifadelerinde gün - deliklerinin mecmuu nazarı dik- kate alınır. Bir ay için her ne ün- vanla olursa olsun, aldıkları pa- raların mecmuu kazanç, iktısadi buhran ve muvazene vergileri in- dirildikten sonra yirmi lira kırk Üç kuruşu geçmiyen tekaüd ve | sair zat maaşları sahiblerinden ev- velki kanuna nazaran kesilmiş o- lan muvazene vergisi kesilmez ve| tahsil'edilmiş olanlar da geri ve- rilir. Na 99 Tamam; gülâmi — zehirlemek ve imsecikler farkına varmadan kalb ektesinden ölmüş gibi göstererek! mutantan bi rcenaze alayı ile me- Hafid efendi; ağanın tedbirini kabul etti ve hükmünü verdi. Yakat; şimdi iş gulâmı bulmak- taridi. Hoş Hafid efendinin sara- Şindâ neler yoktu? Lâkin; gözden çkarmak, candan koparmak kalay değildi. Bereket versin ağa; bir sizden bir bizden hesabını ortaya sürdüğü için Ha- 'id efendinin endişesini sildi sü- pürdü. İZORBALAR SALTANATI Yazan:; M. Sami KARAYEL Hatid Efendinin — korkusu, ağanın Mihribar gibi, gulâmı da yine kendisinin çok sevdiği genç- lerden seçeceği mülâhazasına müs- teniddi. Ağa işin farkma vardığı için bu sefer de kendisini — deda etmeğe karar vermişti. Efendisini fazla benim Hasan Cam feda edeyim.. Dedi. Hafid Efendi. ağanın bu fedakârlığı karşısında hayretlere düşmüştü. Hasan Can, on beş, on altı ya- gında bir erkek güzeli Rodoslu mühendis idi. Kçüktenberi ağa - 'nın terbiyesinde büyümüştü. Fev- kalâde güzeldi. Hatta; Sultan Mus'afa birçok kereler bu Gulâmın medhiyesini işitip taleb ettiği halde; Hafid E- fendi ağasının ağlamasına sızla - masına dayanamıyarak Padişahı atlatmıştı. Ağa efendisinin bunca fedakâr- lığına, en son Mihribanı bile eldeni çıkarmasına rıza — gösterdiğinden dolayı kendisine de bir mukabele-| de bulunmak için fedakârlıkta bulunmak iktıza ettiğini anlamış ve canı kadar sevdiği Hasan Canı ortaya sürmüştü. Hafid Efendi Ağasının bu fe- Gdakârlığına sevinç duymakla be- raber ıztırab duydu ve gözleri şardı. Acı bir lisanla ağasıma söy- lendi: — Ağam; Yazık değil mi?.. Eğer,| giderse nasıl olup da Hasan Camı zehirliyebileceksin? Ağa hiçbir eseri zâf göstermedeni ve kalbinin sızısını hissettirmedeni tok, tok cevab verdi: — Efendimiz için değil, Hasan Can, canım bile fedadır. Malüm devletleridir ki; kulunuz da, Ha- san Can gibi küçükten bir nevci- van olarak elinize gelmiş büyü - düm. Sayel devletinizde bugün kâhyanız ve ağanızım... Konak ve saraylara sahibim.. Tereddüd hi etmem.. — Fakat; yazık bu gence... Ö- mesin bu çocuk... — © Vakit Mihribam feda etme- miz lâzım... — Ne şekilde?, — İkisini birbirine nikâh etmek| Çünkü kıyılacak bir vücud değil- di Nihayet uzun ve bir saatlik ka- dar bir konuşmadan sonra; rolü Mihriban ile Hasan Cavın icra melerine karar verdiler. * Bütün bu plânlara ve isyan tiblerine nazarın Hafid Efendile Şeyhulislâmın ve hatta Padişahın| €en yakın ricalinin bir şeyden ha- berleri yoktu. O da; Padişahın 1- çinde bir esrar gibi gizlediği fi- kirler idi. Bu fikirler gunlardı: — Yeniçeriyi Alemdar ve zar - baları üzerine saldırarak bu müs- tevli herifleri temizlemek.. Sonra;| elinde bulunan Kadı Paşa ve Ra- miz Paşa kuvvetlerile Yeniçeriyi| dırmak... Yeni baştan kara ve de niz kuvvetleri teşkil ederek belâ- lardan kurtulmak. Padişahmn, sır olan bu fikrini yalnız tek bir kişi biliyordu. O da, hocası Halet efendi idi, Sultan Mahmud; — çok yakını saydığı Halet Efendiye esrarını aç- mıştı. Pakat aldanmıştı. Hoş Halet efendi Padişahın bu gizli sırrını hiç kimseciklere ifşa etmemişti. Lâkin; bu mendebur hoca, bu gözü aç soysuz ve cahil tnsan kat'| iyyen Padişahın teceddüd ve ye- nilik fikirlerile hemfikir değildi. Bu fiilini de izhar etmiyerek e - fendisine hemtikir imiş gibi gö- Tünüyordu. O, Yeniçeri ocağının ve eski nizamın bozulmasına ta - A | dâzımdır. Meselâ, daha yirmi yıl | bik mevküne konulmasından ev« | raya yakım bir paraya mal olan 14 MA 1939 ğ —î—ı j —— (Yit Yeniler, Eskiler Davası wgün yine mekteb bahsi ü- B zerinde durmağa lüzum göre düm. Dünkü yazımı oku - yyan bir zat bana: — Fski mektebe fazla çatmış- sın, dedi.. — Çatmadım, hakikati söyle- dim, dedim. Eski mekteble yeni mektebin ders mülredatı, terbiye bakımla- rından değil, usul bakımından da ne kadar geri olduğunu söylemek evveline gelinciye kadar mektebe lerde tarih dersi diye - okutulan bütün bilgi, padişahların isimle. rini ve cülüs tarihlerini sıra ile ve ezbere saymaktan ibarettir. Ta - rihin, bir içümsi ilim olduğunu anlamak ve anlatmak çok sonra- ya kalmış bir hakikatti. Tarih de- yince, harb seferleri anlaşılmaz mıydi?. Daha ileriye gidebiliriz: Yirmi beş, otuz sene evvel rüş- diye ve idadilerde okuyanlar ta- rihin ne olduğunu bile tarif ede- mezlerdi. Hoş, okutan da tarif e- demezdi ya.. Bugün tarih dersine başlamış bir ilk mekteb yavrusu, size, ta- rihin ilmi tarifini yapabilir. Küşdiye ve idadiye paye ver- mek istiyenleri, bir taraftan da hoş görmek Iâzındır. Çünkü, bu, eskilik - yenilik davasıdır. Dün- yanın her tarafında, her zaman bu, böyle olmuştur. Eskiler ye - nileri, yeniler eskileri beğenme » mişlerdir. Ve bu, böylece devanı edecektir. Zaten devam etmezsc, cemiyette tekâmül yok, demek tir. Fakat, şa muhakkaktır ki, herşeyin yenisi iyidir, Eski rüşdiyelerle, bugünkü or- ta mektebleri muknayese etmek, bugünkü orta mektebleri beğen - memek rüşdiyecilerin hakkı de- ğil, 30 sene sonra gelecek orla mekteblerin hakkındır. REŞAD FEYZİ Yüz Kadar Fabrika Kurulacak 934 senesinde tatbik mevküne konan beş senelik sanayi prog - Tamı tamamen tatbik edilmiştir. Beş senelik sanayi plâmının tat- vel mümasil mamulât için Hari- ce verdiğimiz paranin yekünu yetmiş Leş milyon lira, yani umü- mi ithalâtımızın yüzde kırli üçü nisbetinde idi, Tesisleri we Mnüte- davil sermayesile yüz. milyön li- birinet beş yıllık sanayi programı memleketin mali vaziyetine — ve para politikasına tazyık yaptlma- dan başarılmıştır. - İkinci sanayi programının tatbiki yakında me- rasimle başlıyacaktır. Yeni plâna göre kurulacak fab- rikalarm sayısı yüz kadardır. Birimizin Derdi Hepimizin Derdi lediyeden yerindi Bir Temenni men imzasile aldığımız bir oku- yöru mektubunda kahveler, U - yalralar, sinemular, kıraathaneler ve gazinolar hakkında kısa olarak gşunları yazınakla ve bu kususla bir ermcmmi ileri sürmektedir: İ i ? 4 l t İ l | ! j Ş H ; İ H | Sa rica İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: