21 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

21 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 S0N YELGRAF— 21 MART HAFTA TATİLİ u haftadan itibaren eczane- B ler de pazar tatili yapmağa başladılar. — Artık, pazar günleri de, tupkı geceleri olduğu gibi nöbelci eczane arayıp düra- cağız. Eczaneler için, pazar nö - beti usulü belki iyi birşeydir. Fa- kat, halk için iyi midir, fena mı- dir, orasını bilmiyorum. Yalnız, şunu ” merak ediyorum; meselâ Pariste, acaba, pazar günleri ce- » zaneler kapalı midir?. | / bilen kaorsanlardı. Şamdan gelen Tıpkı İstanbul gibi, nöbetçi ce- zane bulmak için Hayli katetmek lâzum?. Yahud bir oto- mobile binip bir lira da para mı vermek gerek?, Sonra, bir de şunu merak edi- yorum: Yine Paris denen şehir- de, pazar günü, saçınızı, sakalınızı tıraş ettirecek olsanız, bir berber dükkânı bulamaz mısınız?, Bütün berberler kapalı mıdır?. VELİLERE NASİHAT VEREN İKİ BÜYÜK MUHARRİR Muharrir arkadaşlardan Vâ-Nü bir yazısında, annelere, babalara neasihat ediyor: Sakın çocukları- nızı şairliğe teşvik etmeyin, di - yor. Sonra aç, sefil, serseri olur. Nurullah Atac da Vâ-Nü 'nun bu yazısını ele almış, tamamen ak - sini söylüyor: Anneler, babalar şiir yazmağa istidadlı çocukları- mızı şairliğe teşvik edin, diyor. Şimdi, annoler, babalar, bu iki büyük muharrirden hangisinin tavsiyelerini tutacaklar.. Bazı ve- İiler, bize müracaat ettiler: Acaba hangisi doğrudur, de- diler: Biz şu cevabı verdik: — Zar atarsınız. Düşeş gelirse furullah Atac'ın fikirlerini, gel- e Lehistan Reisicumhuru Mos-, eicki, dün söylediği bir nutukta Polonya'nın hiçbir ecnebi nüfu - zuna boyun eğmiyeceğini beyan etmiştir. * Bir Çin hava filosu, Yinçeng Yapon Katargâhını bembardıman etmiştir. Ön ikf Japon tayyaresi tahrib edilmiştir. Japonlar 1400 Ölü vermişlerdir. öde Dün, Reisicumhur Löbrün'ün başkanlığında toplanan — Fransız kabinesi birçok kararlar almıştır.| Alınan kararlar arasında Havr'e Bordaux muhtar idarelerinin lâğ-| vı da vardır. * Sovyetler birliğ! komünist partisinin 18 ine ikongresi müza- kereleri sona ermiştir. ** Beyoğlu kadastro müdürü Rifat, İstanbul t&pu sicil müdür- lüğü kontrol memurluğuna, kon- trol memuru Nevzad da Beyoğlu kadastro müdürlüğüne tayin edil mişlerdir. * Satle şirketinin senelik içti- maı dün şirketin yeni merkezinde| Sapılmıştır. Tariht Roman: No. 28 Acaba, Arablar, Bizanslıları ka-| çırtmak için böyle bir tuzak mı kurmuşlardı? Bu ihtimal üzerinde uzun boy- lu zihin yormağa vakit kalmadı. Haccacın ailıları Nehrülkelbin alt| kıyısına yayılmışlardı. — Haceae geliyort.. Sesi şimidi bir hakikst olmuştu. Bizansltlar dar bir geçid başm? da » bu geçidi tutarak - döğüş - meğe boşladılar. Bizans denizcileri döğüşmesini Arab atlılarını birer birer kı - irenlardi, Kakat, br S LN yöl mu | HÂDİSELER KARŞISINDA Son Telgraf ECZANELER VE BERBERLERİN| mezse, Vâ-Nü'nun fikirlerini ter- Halifenin Sarayında Bir ispanyol Güzeli N ” cih edersiniz, dedik... Başkaca, elimizden ne gelir?, BALATTAKİ KALAFAT YERLERİNE ISMARLAMALI Denizbank'ın ısmarladığı yeni vapurlar tekrar mevzdu bahsol - mağa başladı. Almanyada, vapur- ların ısmarlandığı bir tezgâl mış ki, biz istediğimiz büyü te, vapur yapabilecek kabiliyette değilmiş... Fakat, bu hakikat son- radan anlaşılmış.. Şimdi, aradan bir seneden fazla bir vakit geç - tikten şonra, inşaat durdurulmuş. Biz, merak Acaba, ismarla. nan vapurlar transatlantik miy - di? Öyle Lir tezgâh ki, yapamı- yormuş, elinden gelmiyormuş... Sonra, anladık ki, ısmarlanan ge- miler transatlantik değil, bildi - ğimiz, orta boyda vapurlar?, Bu ( tezgâh ne biçim tezgâh imiş?. An- hıyamadık... Balattaki kalafat yer- leri bile, biraz himmetle ne tek. neler meydana getiriyorlar. FRANSIZCAYI BİLMİYEN BİR FRANSIZ YILDIZI Gazetelerin sinema haberleri &- ıda şöyle bir havadis güzrüme ilişti: Fransız sinema yıldızların » dan Neg Lemonier sahne haystı- Na henüz yeni başlarken. haç fran- sızca bilmiyormuş. — Şimd. dahi fransızcayı o kâadar Urimezmi,; Çünkü Londrada doğmuş.. 17 ya- şına kadar Londrada kalmış.. Bu yyaşdan sonra Parise gelip fran - sızcayı öğrenmeğe çalışmış... Bu vaziyete hayret etmek biraz fazlaca mübalâğa olmaz mı?. Biz- de, senclerce İstanbulda otürduğu, burada doğup büyüdüğü halde, hâ-| Tâ türkçeyi bilmiyen, konuşamıyan ne insanlar var!. Yalan m:?, AHMED RAUF * Maarif Vekâletinde bir esih- hat umum müdürlüğü, teşkil olu- nacak, maarif heyeti sıhhiyelerile| müarife aid bütün sıhhat mücs - seseleri bu ümum müdilrlüğe bağ- lanacaktır. *& İstanbul ilk tedrisat müfet - tişliği şefliğine müfettiş Mehmed Ali Aksoy tayin olunmuştur. ** Ankara isimli bir motör, dün,| Haydarpaşa ile Sirkeci arasında kaçak olarak yolcu taşirken ya- kalanmıştır. * İmrozda karaya oturan Yu - vanis isimli Yunan şilebi. dün li- manımıza gelmiştir. * Sirkeci demiryolu garı karşı- sında Nafıa Vekâletince yaptırıl- makta olan — mağaza ve antrepo binalarının inşaatı bitmek üzere- dir. * Bölediye İstişare heyeti, yağ talimatnamesinin tadilini mağşuş yağ satışına tamamen müâni olun- masını belediye reisliğinden iste- miştir. Yazan: CELAL CENGİZ iüüş Bizanslıların lehinde olarak uzun müddet devam — edemezdi. Bizans korsanları burada ancak altmış kişi iâller. Haccac'ın asker-| leri ise karabulut gibi, dağın sırt- larından nehir kenarına doğru i- niyorlardı. Nihayet, geçid başındaki Bizans| korsanları - beş kişi kalıncıya ka- dar - Arablarla döğüştükten sonra| geçidi açtılar. Arkadan gür Bir ses yükseldi: — Sahile doğru yürüyünüz.. Bu, Haccac'ın sesiydi. Bizanslı general vurulmuş muy- Üniversite Rektörü Değişiyor Cemil Bilsel'in Meb'usluğu Söyleniyor Üniversite rektörü Cemil Bilse- Tin bir meb'usluğa tayini hakkın- daki şayialar kuvvetlenmiştir. Kai'iyetle bunda ısrar edenler; Üniversite rektörlüğüne yüksek muallim mektebi müdürü Hâ - midin getirileceğini d ayni kat- iyetle beyan etmektodirler. Diğer taraftan — proresirlükten veya meb'usluktan birini tercih etmeleri hakkında Parti tarafın - dan saplav ptrofesörlere yapılan tebligat üzerine bu kabil profe - sörler cevablarını bildirmeğe baş- lamışlardır. Kuvvetle söylendiğine göre bun- lardan Neşet Ömer profesörlüğü meb'usluğa tercih etmiştir. 'Türk edebiyat tarihi profesörü Köprülü zade Fuad, Osmanlı ta- rihi orta zaman profesörü İsmail Hakkı Uzunçarşılı, şark - tarihi profesörü Şemseddin Günaltay gi bi bazı saylav profesörler de pro: fesörlüğü bırakabileceklerini bil- direrek yeniden meb'us namzedi gösterilmelerini istemişlerdir. Genç Kız Öldü Şişlide oturan Türkân adında genç bir kız kardeşinin kullandı- Bi motosikletin arkasına binerek Maslaktan geçerken müvazene - sini kaybederek düşmüş ve muh- telif yerlerinden ağır surette ya- ralanmıştır. Genç kız tedavi için kaldırıldı- Bt Şişli çocuk hastanesihde öl - müştür. ğ Zehirlenerek Öldü Lângada oturan Münevver adın- da bir kadının zehirlenerek öldü- ğü ibhar edilge'ş, adliye doktoru Salih Haşim cesedi muayene ede- rek morga kaldırtmıştır. Münevverin neden zehirlendiği morgun vereceği rapordan sonra anlaşılacaktır. * Üsküdar meydanının tanzi- mi için hazırlanan plânın Nafıa vekâletince tasdiki halinde Üskü- darın araba vapuru iskelesindeki ahşab barakalar yıkılacak, Şirketi- hayriye iskelesi buraya nakledile- cektir. | * Belediyenin Taksimde Çeşme sokağında yaptırtmakta oldu ha« JA inşaatı tamamlarnmak üzeredir. İnşaat ikmal edildikten sonra şim-) diki halâlar yıktırılacak, halâlara bitişik su hazinesinin — üstü bir kadar yükseltilecektir. * Belediye daimi cacümeni, Be- #iktaşta 52 inci okul bahçesinin genişletilmesi için bu binaya bi- tişik iki evin satın alınması ve Si-| pahi ocağına üç yüz lira yardımda| bulunulmasını karar altına almış- tır. çid önünden kaçıp gitmiş miydi? Belli değildi. Haccac: — Korsanların reisini yakalı - yalım.. Diye bağırıyordu: Geçidi atlıyan ve yolu açan A- rab muharibleri yaldırım. sür'atile| şehre aktılar. Bu arada Arablarla birlikte şeh- re inenler arasında ince fakat yük—l sek bir kadın sesi İşitildi: — Yüvama el uzatan bu hay - dudları denize dökmeden döner- seniz Allahın gazabını uğrayınız!» Habibe, bir atın üstüne binmiş mücahidler arasında — bağırarak koşuyordu. Habibenin bir tecavüze uğradı- ğinı anlıyan — Haccac Sena halde hiddetlenmişti.. — Beyrutta, Habibe gibi. Ha - lifeye bile boyun eğmiyen namus- lu bir kızı koruyacak bir tek na- muslu adam yok muydu? P O Ve “ Ayda Yılda Bir Defa İçiyorum ,, Onları Mahbuslara Gölürmedim, Beni Sevmiyenler İftira Ediyorlar Birinci sulh ceza reisi gardiyan | Ali Çelik'e soruyor: türdüğün iddia ediliyor, buna ne diyeceksin? Ali Çelik hâkimin yüzüne hay- retle bakıyor: biçak ve rakı götürmi Kur'ana el basarım ki, yalandır. beyim! Birkaç yıldanberi hapis - hanede gardiyanlık yapıyorum. Daima namusumla vazife gördüm. Bu sebeble, bugüne kadar âmir- Jerimden kat'iyyen kötü bir lâf i- şilmedim. Daima onların tevec- cühünü kazandım. Hepsi de ben- den memnun... Suçlu susuyor, birkaç saniye başını önüne eğerek düşünüyor, sonra tekrar hâkime bakarak, sö- züne devam ediyor: — Ben nadiren, ayda yılda bir rakı içerim. Hâdise günü bayram idi. Hapishaneden izinli çıklım. Biraz eğlenmek, hoş vakit geçir- mek mahsadile rasgele meyhane- lerden birine daldım. Meyhaneden çıktığım zaman vakit dokuzu geç- mişti -Hapishaneye, vazifeme git- me saatim yakınlaşıyordu. Halbu- ki o gece ben daha eğlenmek is- tiyordum. Gerçi sarhoş olmuştum amma rakıya henüz doymamış- halde gece için izin almak mak - sadile hapishaneye gittim. Hapis- hanenin kapısı yanında İzzeti gör- düm, ona: — Ben biraz keyifliyim, bu va- ziyette müdüre çıkmak islemiyo- rum, git, bana bu gece için izin al, dedim. İzzet dileğimi yerine gelirmedi ve o sırada yanımıza gelen kont- rola: — Şunun üstünü ara! dedi. Kontrol önce cebimdeki rakı şi- şesini çıkardı, sonra da sustalı ça- | kımı aldı. Maznun kendisini müdafaa edi- yor: — Ben çolük çocuk sahibiyim beyim! Otuz beş yaşına geldim, şimdiye kadar hiçbir suç işleme- dim, mahküm olmadım. Bıçakla rakıyı içeriye verecek değildim; beni sevmiyenler, ba - na iftira ediyorlar, Sustalı çakının tetkik ve mua- yenesi için emanetten getirtilme- sine ve bu sebebden duruşmanın ayın yirmi yedisine bırakılmasına karar verildi. M. HİCRET | Diye haykırıyor ve önüne ge- len yerliy Haccacın hakkı vardı. Beyrut- da bir işaret üzerine, bir anda beş on bin silâhlı toplanabilirdi. Oy - sa ki, şehre çıkan altmış korsan, bütün yerlileri sindirmişti. Haccac: — Bune korkaklık! rıyordu - bütün erkeklerin ve eli silâh tutanların kanları ve cusa- retleri söndü mü? Haccac sahile inince, şehir mu- ; hafızını arattı. O da kimbilir hangi| köşeye sinip saklanmıştı. Ssntler- ce aradılar.. İzini bulamadı'ar. Bu arada ne yazık ki, Bizonsli general gemisine binerek yelken-| lerini çekmeğe başlamıştı. Bunu gören bütün gemiler der- hal demirlerini alarak — kaçmağa koyuldular, Andronik kaçarken şehre birkaı mıncınıkla taş gülle savurmayı da| dan bırakmak istemedi ihmal etmemişti. Bu suretle yer - | — — Mahpuslara biçak ve rakı gö- | — Ben mi?!. Ben mi, mahpuslara tım. Cebimde bir 49 luk olduğu ' kamçıdan geçiriyordu. | diye bağı: Li S Mahkemeler DTETİMTTAE FT Bir Cinayet Davası Neticelendi Katil İbrahim, Dün Beraet Kararı Aldı Bundan iki sene evvel, Zincirli Kuyuda Levend çiftliği civarında, eski tuğla harmanlarında işlenen cinayetin muhakemesine dün de Ağırcezada devam edildi. Hidise şöyle olmuştur: — Bir akşam, Çoban İbrahim, koyunlarını mezkür mahelde ot - | latmakta iken, yanına — tanınmış hayvan hırsızlarından İbrahifn oğ-) Ju Hasan gelir ve çoban İbrahimi ölümle tehdid etmek suretile bir kaç koyunu önüne katıp götür - mek ister, Fakat İbrahim, onun bu arzusuna engel olmak isteyin- ce, Hasan birdenbire çobanın üze- rine hücum eder, onu altına alır ve boğazını sıkmağa başlar. Çobanla İbrahim arasındaki bo- Buşma yarım sastten fazla devam eder. Nihayet mütecavizin elin - den sağ kurtulamıyacağını anlı- yan çoban, kendisini müdafaa et- mek maksadile bıçağını çekerek Hasanı karnından bıçaklamak su- retile öldürür. Katil İbrahimin muhakemesi - ne Ağırcezada bakılmış ve nihi - yet suçlu 6 yil hapse mahküm ©- dilmişti. İbrahimin bu kararı temyiz et- | mesi ve temyizin da kararı nak - zetmesi üzerine bu cinayet dava- sının muhakemesine tekrar Ağır cezada başlanmıştı. Dünkü duruşmada maznunun, | netsini müdafaa ve malını koru- mak maksadile bu cinayeti işledi- | ği kanaati hasıl olduğundan, ceza kanununun 481 inci maddesinin birinci bendine tevfikan beraati- ne karar verildi. aa 'Çatalca Cinayeti Muhakemesi Bir müddet evvel Çatalcada Lütfi adında birini tabanca ile öl- dürmekten suçlu Muradın muha- kemesine dün Ağırceza mahkeme. sinde başlanmıştır. Murad, 8 sene evvel amcası Feh- miyi öldürmüş olan Lütfiyi, tar- Jaya giderken yolunu beklemiş, iki kurşunla yere serdikten sonra bıçakla da birkaç yerinden vur - muştur. Dünkü celsede müddelu- mumi taammüden işlediği bu cü- rümden dolayı 450 inci maddesi- ne göre cezalandırılmasını; ancak maktul tarafından katilin amce - sını öldürmüş olmasının da göz- önüne konulmasını istemiştir. Muhakeme müdafaa ve karar için başka bir güne bırakılmıştır. lileri tehdid etmiş oluyordu. Sahilden başlıyan ok yağmuru Bizanslıları çarçabuk uzaklaştır- di. | Bu döğüşte Bizans korsanları altmış beş ölü ve kırk dört esir rakarak Beyruttan ayrıldılar. * BİZANSLILAR, BEYRUTTAN KÇTIKTAN SONRA.. Haccac şehirde asayişi düzen- | ledikten sonra, Habibeyi buldur. du: — Bizanslı general seni kaçır - mağa ı gelmişti? — Benim bir şeyden haberim 'yok. O adamın yüzünü bile görme-| dim. Şimdi öğreniyorum ki, evimi| saranların maksadı beni Bizansa kaçırmakmış. — Talihin varmış, Habibe! Seni Bizansa kaçırsalardı scırdım. Hacege o gün Habibeyi yanın - Şâama götüreceğim. y 140Kuruşa | ler Ha eden <Münakasa» adlı re- | miştir. Zengin münderecatla inti- Domates Satılıyor Yaş Sebzeler Gelmiye Başladı Son hafta içinde piyasada iyi satışlar cereyan etmiştir. Ezcümle buğday, arpa ve fa - sülye üzerine hararetli muame « leler olmuştur. Fiatlarda esaslı bir değişiklik yoktur. Piyasada aratılan nev'lerden fasulye az bulunduğundan büyük cins fasulyelerin fiatları artmış- tır. Ayrıca bu hafta kilosu 11-12 | kuruştan 4 parti börülce de salıl- mıştir, Patates fiatlarında geçen haf - ftaya nazaran 10 para bir yüksel- | me kaydolunmuştur. Mevsim münasebetile fazla pa- tates satıldığından — Anadoludan buraya gönderilen patatesler he- meh müşleri bulmaktadırlar. Piyasada kuru sebzelere karşı olan alâka geçen haftalara naza- ran azalmaktadır. Buna mukbil turfanda sebze sevkiyatı da bol- laşmıştır. Ezeümle Adana ve civarı bak- laları, daha 15-2p gün evvel «48e kuruş iken şimdi 20 kuruşa düş- müştür. Domates de 120-140 kuruşa sa- tılmaktadır. Patlıcan ve salatalık gibi tur - fanda mahsuller ise küçüklüğüne nazaran 25-35 kuruş arasındadır. pe Kü Münakasa İstanbul ve Türkiye piyasaların-| daki gınaf ve ticari taahhüdlerin Hasına karşı pek faydalı hizmet- fikimiz 1000 inci nüshasını neşret-| şar eden refikimizi tebrik eder, daha uzun müddet muammer ol- masını dileriz. KISA POLİS HABERLER! «© Şamandırada bağlı bulunan İtalyan bandıralı İspatimento va- puruna kömüz vermekte nlan kö- mür amelesinden Örer oğlu Öme- rin başına büyük bir kömür par- çası düşerek yaralanmıştır. Ömer Beyoğlu hastanesine kaldırılarak tedavi allına alınmıştır. *» Kadıköyünde Bahariye cad- desinde oturan İstanbul pul va- ridat memuru Bekirin evinden yangın çıkmış ise de sirayetine meydan verilmeden - söndürül - müşlür. *, Beşiktaşda Şekerci sokağın- da Masof adında birinin evinden yangın çıkmış İse de - sirayetine meydan verilmedem söndürül - müştür. €» İsmail, Arif ve Harun adın- da üç kumarbaz Arabcamiinde ku- mar oymarlarken suç üstünde ya- kalanarak mahkemeye verilmiş. lerdir. «» İbrahim ve İsmall adlarırda iki şoför iş yüzünden çıkan kav- ga neticesinde birbirini yarala « mışlardır. Dedi. — * Habibe şüphelendi: — Şamda ne yapacağım ben? — Benim sarayımda oturacak. sın! — Ben sarayda oturmağa alış « madım, Lübnan yamacındaki ku- Tübemde ben çok mes'udum. — Kalübede yaşıyan bir kadın masil mes'ud olabilir? Bak şu sır- tındaki yamalı entariye.. Pabuç- ların da delik deşik. Benimle Şa- ma gelirsen, hor şeyin değişecek.. Boynuna altın dizileri. kollarına zümrüd laşlı bilezikler, ayağına sedef işlemeli halhallar takacak- sın! Habibe ayağa kalktı> — Ben, yuvamdan bir yere gi- demem. Hepsi sizin olsun seyid! * — Benimle beraber Şama gel- aKahramânlan Anıldığı Gün» Yazan! Ahmed Şükrü ESMER Birkaç gün evvel; Almanya'dâ — | sordü günü» kutlulanmıştır. Âb man'lar ordu gününe Heldenge * dentag derler ki, «kahramanlarıl hatırlandığı günü» diy2 tercüme © dilmek lâzım gelir. Bu vesile ilt bütün Alman şehirleri donatılmiğ — ve Berlin operasında da Hitler'il huzurile parlak metasim yapılmış” tır. Bu merasimde Alman ordusü namına Amiral von Raeder tara” fından söylenen nutuk. Almanya'” nın gittikçe hızlanmakta — olan Şilâh yarışı karşısındaki veziye * tini İzah etmesi bakımından dike kate lâyıktır. Fakat bu noktanifi izahından evvel, amirslin Türkie P ye hakkında dostluk ifade edefi sözleri üzerinde durmek - istedilk Amiral Raeder, Almar: ordusu 6” — mına söylediği — nutukta büyük harbin tanınmış Alman general * lerini yadettikten sonra Alman * ya'nın müttefiki olarak harb yap” mış olan milletlerin büyük askef" lerini de hürmetle anmış ve bil * — hassa Ebedi Şefimiz Atatürk'le tevakkuf ederek şu sözleri söyle” miştir: — Atatürk, mümtaz şahsiyetin de, büyük bir sevkülceyşiliği parlak bir silâh arkadaşlığını, kat” Taman bir milli şeftiği ve devlik koruyuculuğunu toplamış olan biT dâhi idi. Onun adı ebedi - olar tarihe geçmiştir. Ebedi Şefimiz hakkındaki bi sözler, Türk milletinin - kalbindt samimi bir akis uyandırmaktâf geri kalamaz. Almanya. kurtari * cımız hakkındaki derin. saygısıfık cenaze merasimine bir askeri ve mümtaz şahsiyetlerden terek” küp eden bir heyet gündermek ©İ" retile de göstermişti. Türk istik” lâlinin sembolü olan Ebedi Şefi * miz Atatürk'ün — şahsında milleti için gösterilen bu dostluk f tezahürü bizi o zaman ne derodü mütehassis etmişse, şimdi de ©* © nun adını anmak yüreklerimizd — | şükran hissi uyandırmıştır. AH türk'ün manevi huzuru — önündt eğilmek, Türkiye ve 'Türklük içi mukaddes olan her şeyi tebcil © mek demektir. Y Amiral tarafından söylenen | kun diğer kısmı silâh yarışı kaâf” şısıhda — Almanya'nın — vazi; izahtan ibarettir. Von Raeder günkü silâh yarışına Almanya'ti başlamadığını ve Münih &: gının akibinde devamlı bir sult # min edecek anlaşma mümkün İ" | ken demokrat devletlerin $i Z ma temposunu Iuılı;ludıkll" 've Almanya'nın da kendi-emnii” ti için silâhlanmakta olduğut!. göylemiştir. Bu iddianın - birli kısmı münakaşa — kaldırmıy aPi derecede — âşikârdır. Silâh şüphesiz, Almanya tarafından b lanmamıştır. Büyük harbden 377 ra sumumi silâhsızlanmıya bE$ ” langıç olmak üzere Almanya $i lâhsızlandırılmıştı. Almanlar. V senesinden sonra Fransa'nın VE giltere'nin silâhsızlanmaları — e ©n dört sene beklediler. mı ş sinden sonra altı sene silâhsifi ma konferansı için hazırlık yapiı dı. Sonra da silâhsızlanma koNi” ransı:töplandı. Almaaya, FeM ve İngiltere'nin — silâhsızlanın? bahsinde ciddi almadıklarını 4? , | Jadıktan sonradır ki 933 sönes, silâhsızlanma konferansını ve " letler. Cemiyetini — terketmiğ' (Devamı 6 ıncı yaR TTT Hakkı Var Ya , Köylünün birine bir kâpek y Köylü baltayı kapınca köpeğiii sına indirip öldürür. -Köpedin hemen dava açar. Nahkemede mek istemiyorsun demek?.. — Hayır, Ben yuvamdan bir ye- İ rve ayrılamam — Devamı ver — ğf C

Bu sayıdan diğer sayfalar: