27 Mart 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

27 Mart 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YVaziyet Çok Nazik - Çünkü: Şlezvıgdekı Almanlar da Teşkilâtlanmağa Başladılar - Sıra Buralara da Gelecek mi? skandinavya memleketleri şim- ınıyı kadar hep bahtiyar meme teketler diye sayılır, Senelerce harbetmek mecburiyetinde — kal- mış olan yerlerin insanları orala- Tı düşündükçe Avrupanın Şimal balkını tebrik ederdi. Hakikaten bahtiyar memleketlerdi. Öyle ki harici dertlerden üzak, tehlikeler- den emin oldukları kadar dahilde de yüksek bir sükün içinde çalı- #ıyorlar, ilerliyorlardı. Bu memle- ketlerde siyasi fırkaların mücade- lesi ya içtimai bir takım ıslahat i- çia yahut da vergiler ve saire için olduklarından bu mücadelelerin bepsi de tatlı idi. Fakat Taymis Bazetesinin İskandinavya memle- ketlerinin çu son senelerdeki va- ziyetini tetkik ederek yazan bir muhabirine göre artık o tatlı gün- ler İskandinavyalılar için de geç- miştir. Şimdi'onlar daha pek mü- him işler düşünüyorlar, A yani |Avrupa'nın — Alman - tehdidinden memleketlerinin var'ığını müda- |korkan küçük devletlerden Fele. faa kaygusile uğraşıyorlar, Umu- |menk'in sevimli Kraliçeri Julyuna mi harbe karışmamış olan İskan- dinavyalılar sulhtan sonra artık Avrupada yeni bir devir açıldığı- ni düşünerek ümkdlere kapılmış- ,lar, fakat çok geçmeden bu ümid- ler kırilmıştir. Meselâ — Milletler | Cemiyetinden dünya sulhu için çok şeyler beklenmişti. Fakat bun- | lar tahakkuk etmemiştir. Geçen eylüldeki Münih anlaşması ise İs- | kandinavyalılara yeniden ümid- ler verecek gibi olmamıştır. İngi- liz Başvekili sulh için çalışan bir devlet adamı olarak çok alkışlan- mıştır. Fakat İngiltere tarafından| İRLÂANDA MESELESİ Cumhuriyet Ordusu'nun Faaliyeti Duracak mı rlanda Cumhuriyet ordusu İs- ı mi altındaki gizli teskilât adam- ları bir taraftan İngilterenin belli başlı şehirlerinde — mühim merkezlere bombalar konarak pat- ladığı malümdur. Birkaç aydır bu gibi vukuat birbirini takib ediyor. İrlanda cumhuriyet ordusu nedir? Bu gizli bir cemiyettir. Umumil harbden evvel teşkil edilmiş, se- nelerce faaliyette bulunmuş, fa- kat artık Cenubt İrlandada her suretle müstakil bir devlet vücude gelerek burası İngiliz idaresinden ayrıldıktan sonra böyle gizli bir cemiyetin de yaşamasına lüzum kalmamıştı. Onun için cenubi ir- landa cumhuriyet hükümeti neş- bir kahunla her türlü gizli (Devamı 7 inci sayfade) 7 Mazntn genç kız Üpagandası devamlı sucette bura- rilen anlaşma ve uzlaşma fa- ıhyelmı karşı Almanyanın lâzım olduğu gibi mukabele etmediği söylenerek şimdi İngilterenin çok uysal davranması tenkid edilmek- tedir. İskandinavyalılar — şimdiye kadar İngiltereye hep küçük mil- letleri müudafaa eder diye bakmış- lardır. Onun için - Danimarkanın, İsveçin, Norvecin emniyeti İngil- 'tere tarafından temin edilecek di- ye düşünülüyordu. Eğer İngilizler Avrupada muvazeneyi tutarlarsa bu da olur diye hesap ediliyordu. Halbuki şimdi bunun aksini dü- şünen İskandinavyalılar şöyle di- yorlar: | — Artık İngiltere bu işlerden | vazgeçmiştir. Yalnız Avrupada | değil, dünyanın başka yerlerin- de de İngiltere mukavermet etmi- lmanyanın maksadı ne ol- funu düşünmüyor. Taymis muhabiri bunları an - lattıktan sonra diyör ki: Eğer bu noktai nazar - gitgide her tarafa sirayet ederse Şimal memleketlerinde bunun neticele- ri İngilterenin gerek nüluz itiba- rı için gerek ticareti ve sana'ı i- çin tehlikeli olacaktır. Alman pro- lara ilerliyerek İngi gerilediğini ve Alma bilâkis kuvvet ve hayatı arttığını yaymaktadır. Matbuat umümiyet, le neşriyatına dikkat ediliyor. Öy- le olduğu Alman propagan- dasının nasıl - yol bulüp - girdiği şayanı hayrettir. Bu da ağızdan | ağza oluyor. Fısıltı ile, konuşma ile söyleniyor, Ticaret işleri de böyle! Bu sahada da çok propa- ganda yapılmaktadır. | 'Taymis muhabirinin dediğine göre Almanların bu faaliyetine karşt İngilizler mukavemet gös - termemiştir. Konferanslar veril- mekte, İngilizce yazılan — eserler, | mükâfatlar verilmektedir. Fakat şimdiye kadar İskandinavyalılara gşurası anlatılmamıştır: . İngiltere eskiden olduğu gibi gene İskandi- navya memleketlerile alâkadar- dır. Almanların istedikleri şeylerin | çok olduğu düşünülüyor. Bunlai siyasi, iktisadi bir çok emeller | besliyorlar. Onun için herhangi bir memleket için bu emeller bes- lenebilir. Avrupada bir harp çı- karsa İskandinavyalılar bitaraf kalacaklar, Lâkin bitaraf kalabil- mek için de kuvvetli olmk lâzım- geliyor. Mühtelif fikirler besli- yenler arasıda bumwa dait tam bir srenin artık BU DA BİR REKOR AMEKİKAN HAPİSHANELERİ |o tatarın kokularımı tesbit içim kullanı - AVRUPADA KAC KRAL VE KRALİÇE VAR? p Kral İkinci Piyer benüz evlenecek | »o CD Konuşmalar, gülüşme- (GARİB BİR SOKAK ittifak görülmektedir. — * (Devamı T inci sayfada) —| Güney, güler yüzle: — Uyuyordum ya, Gece hiç uyumadım. Saba- ha karşı biraz dalmışım, sonra da uyuyup kalmı- şım.. Dedi, hemen bu konudan atladı, senli benli bir duruşla söyledi: — Bir vakit yurtda benimle uğraştın. Şimdi doktorla. Hastabakıcı kız da senli benli oluverdi ve. san- ki içinde herkiri ölüp kalmış büyük birşey duyu- yormuş gibi: — Amma ben sizin yurtda iken doktorla evlem neceğinizi anlamıştım.. Dedi, sözüne ekledi: — Sanki içime doğmuştu. Hani hatırlıyor musu- nuz, sizinle bir gün oturup uzun uzun konuşmuş- tuk. Ben doktorun halinden size tutkun olduğunu anlıyordum. Hiç kadınların yüzüne bakmıyan dok- tor, sizinle o kadar ilgili idi ki bu bağlılık gözden — Tabit.. — Hayır. — Ağırlaşmıyor değil mi?.. Genç kadın dudaklarını büzebüze: — Oh. Oh, çok iyi. Dedi. Biraz da doktorun yanına gitti. Ona uzun Dedi. Biraz da dotorun yanına gitti, Ona uzun kaçmıyordu. - — Güney.. Güney yi bir gururla güldü. — Öyle bir şey oldu işte. Dödi, #öz gelişini yine değiştirdi. — * — Hastalık nasıl gidiyor? uzun baktı. Doktar baygındı. Gözlerini yunımuştu. Yüzü tıraşlı idi Yanakları birden pörsümüş, çök- müş, incelmişti. Saçlarındaki aklar çoğalmıştı. Fa- kat, ikide bir ateşin verdiği zor içinde çırpınıyor, her çırpındıkça da: Diye mırıkdanıyorud. Güzel kadın, genç, kadın, güneş yüzlü, bahar tenli, pembe beyaz, gözünün ışığını geceden alan kadin bu ak saçlı, ak sakallı, ak bıyıklı, çökük yanaklı, pörsük el ulalmış yüz- 1â hastaya baktı, baktı, onun kulağını dölduran se-- CŞT TARTTU IMeraklı Şeylerl ek ayakla yürüme — rekerunu Artuazlı bir posla müverzli ka- zanmıştar. Bau müvesrlin ayağı, 1808 de bir şi- mendiler kazası neticesi kesilmişi, Ba fedakâr memur, fahta bir ayakla 6- kuz bir senedenberi her zün on beş ki- löretrelik bir saha dahilinde mektab devzi elmektedir. Haftada 90 kilemet- reden senede 4680 kilametre, kaza - dünberi de 145,080 kilemetre. İyi bir rekor dekii mi?, ES ESKİ KİLİSE ÇANI Avusturyanın, hatlâ bütün dünyanın €n eski kilise çanı İslayenbahda Sen- tandre kilisesinin çamıdır. Bu çan, 911 senesinde dökülmüştür. Başün 1028 yaşındadır. Amerika hapishanelerindeki mah - kümlara yalnız ceza çeklirilmez. Oku- tulur, malümatlarının — arttırılmasına ve mahpus bulundukları - -müddetçe sıkılmamalarına, hoşca () vakit ge - çirmelerine çalışılır. Meşhur Sing Sing hapishanesinde Kün bir konser rir, Caz heyeli yelmiş beş kişidir. Mah; puslar arasında müsiki üğrenmiye ça- Tşanlar iki yüzden fazladır. Her sene başında, müsikili ve danslı bir rövü verilir. Kilisenin bir de Kore heyeli vardır, Yapılan tecrübelerden musi- kinin mahıkâınlar Üzerinde büyük bir tesir hasusile getirdiği, mahkümiyele- Tinin acılarını unutlurduğu anlaşılmış- tar. MİSK NEREDEN ÇIKAR? Asyanın yüksek yayi yan (Misk keçileri) nde misk vardı: Bu keçiler, karacaya benzerler. Dişi- derinin karnımın altında ceviz büyül lüğünde bir cudde, bunun — içerisinde de esmer ve lüzuciyetli bir madde var- dir Ki (Misk) bundan çıkarılır. Misk; lâvantalara güzel ve sabit bir koku verir. Lüks lâvantalarda kulla- aulır. Ve çok pahalıdır, (Mlisk kedisi), daha doğrusu (Fakir. ler miski) yağlı ve kokulu bir madde- Gir, Ayal isimdeki küçük bir hayvan- dan alınır. Bu hayvanlar, avlandık - fan sonra bir kafese konular, ve en gok ekle beslenir. Her on beş günde bir güddeler ayıklanır, On, en beş gram | kadar mek alınır. | (Kunduz) un Ixi guddesi vardır. Lâvan hır. Buna (Kastorün - Kundüz haya- s1) denllir. Kokusu çok kuvyelli ve keskindir. Avrupada altı Kraliçe vardır: Fele- menk kraliçesi Vilhelmin; İlalya kra- liçesi Elena; Danimazka krülioesi A- deksandrin, Bulgar kraliçesi Glovana; Arnavudluk kraliçesi Gerardin ve İn- | giltere kraliçesi Elizabet., | Krallar daha çıktar. Bunların çoğu Belçika Kralı üçüncü Lea - pold; İsveç Kralı beşinel Güstav; Nor- veç Kralı Kakon. İkisi karılarımı ba- şamışlardır. Komanya Krah Karok: ve Yunan Kralı Jeri wyanın cene | çağda değildir. FParisde çok uzun sokaklar, cadde - der vardır. Yürümekle bitmez. Sonra | bir sokak vardır ki dünyanın en kıka sokağıdır. denilse hata edilmiş olmaz. Bu; Borügar ve Kleri caddeleri x- rasındaki Dezre' sokağıdır. Bu küçük #okağın üzerindeki İki evin me kapısı, ne de mumarası vardır. Bu zarih so- kağın nereden başladığını tayin etmek kabil değildir. Araha, etomabil de çeç- mer. Sebebi Bizim Yüksekkaldırım zi- bi. fakat çok kısa, ancak en üç merdi- venden ibarettir. —a S0 112 aa YS ETEM İZZET BENİCE aa mammıcı sine kendisi de bir mırıltı ile cevap verdi: — Zavallı!, Sonra, Yıldıza döndü, sanki hiçbi ve bütün bu gördükleri gözünün önünde değilmiş Bibi, şen, cıvıl cıvıl: — Cicl kız, ben gidiyorum. Görülecek bir iki işim var.. Dedi, odadan çıktı: HANİFE ABLA Yosma: — Hanife ablacığım.. Diye eve girdi, hemen geçkin kadının boynu- na sarıldi: — Bilsen seni nekadar özledim?. Ve.. sordu: — Babalık burada mı?. Hanife kadının #—i dölü İnhqdnl B TTERTRTRRT edia, yirmi yaşına basıyor- du. Okumuş. yazmış bir kız- di. Sporcu idi. İyı keman çalardı. İngilizce bilirdi. Güzeldi. Sözü suhbeti yerinde idi. Bun - ların hepsinin — üstünde de zen- gin idi. Babası et tüccarı idi. İs- tanbulun etini veren büyük tüc- carlardan biri.. Nekadar - zengin olduğunu artık düşünün. —Hele, etlere narh konduktan soğra, ser veti bir misli artmışt Bedia, ekseri zengin kızlar gibi, şımarık, züppe, ukalâ idi. Kimse- yi beğenmezdi. Halhuki, #nnesi, onu vaktile başgöz etmek istiyör- du. Bedia da, aksine, hiç evlen * mek fikrinde değildi. — Benim kocam olacak bir de- Ukanlıyı henüz göremiyorum.. Diyordu. Yani bütün İstanbul delikanlılarını hiçe sayıyordu, Bu telâkkiden, hissenize bir hakaret düşer mi, bilmiyorum. Fakat, Be- dianın sağlam bir.tarafı — vardı Namuslu, ciddi kızdı. Bu yaşa gel- miş, henüz, eli erkok eline de, memişti. Tabli, çok erkek eli sık- mışti. Fakat, demek - istediğim, fena maksadla — yapılmış hiç bir hareketi yoktu. Onun bu ciddili- ği hislerinin, — ruhunun sağlam- lığından mıdir, yoksa, ukalâliğin- dan, kimseyi — beğenmeyişinden mi?.. Orası pek kestirilemez.. Siz ne derseniz, deyiniz.. Bedla, işte böyle bir kızdı. Son verilen balolardan birinde idi. Bedia da orada idi, Bu baloda küçük bir hâdise geçti Yani Be- dla, o güne kadar devam ettiği dü- şüncelerinde biraz değişiklik yap- <mak mecburiyetini hissetti. Yani, İngiliz politikası gibi, ademi mü- dahale yolundan vaz geçip, mü- daKale politikasına girmek mey - lini gösterdi. Bu küçük hâdise şu idi: Baloda, esmer bir delikanlı gör- Müştü. Bu delikanlı, ilk defa, Be- dianın içinde, bir heyecan uyan- dırmıştı. Genç kiz, bü esmer deli- kanlıya, uzun uzun bakmış, hatta göğüs geçirmiş, onunla danset - mek, onun kolları arasında olmak arzusunu duymüştü. Fakat, Bedia, | bu esmer delikanlıyı hiç tanimi- yordu. Meçhul sevgili, yanında iki| erkek afkatlaşile bir xasada otu- | ruyor, arada sırada — kalkıp, ya- | hındaki masada oturan bir kızla | dans ediyordu. Dans. süküt içinde| ler, şakalaşmalar oluyordu. Bedia,| kalbinde ilk defa bir kıskançlık du- yuyordu. Esmer delikonlının ilti- fat ettiği bu kız, hiç de güzel bir şey değildi. Hatta, yabancı bir tip idi. Fakat, Bedla, onu, kıskanı - yordu, Saater geçiyordu. Bedia, büfede epeyce viski içmiş, adeta sarhoş olmuştu. Mütemadiyen, es- | yordu. Saatler geçiyordu. Bi sıl yapsam da, onunla bir kerecik| olsun dans edebilsem, konuşsam, diyordu. — Yok.. — Nede: ir şey yokmuş, Yosma birden — Elinden ne Sakak kapısının hemen arkasında konuşuyor- lardı, Yosma kapıya doğru ilerledi. Renife kadın kurşunla vurulmuş gibi yerinden fırladı: — Sakın kızım Löyle deme.. Va. Babalığın gücüne, kötülüğüne, dediğini yapacağına içten inanan bir tavırla ilâve etti: — Kızım Hüseyinden kork. Onunal baş ede - mezsin, Ben ölmüşüm.. Diye geziyor. Ve ımnldımıdıı ——— — Dedi, sözüne ekledi: — Kızım iyi ettin de geldin.. Birkaç gece kuk Yoksa çok kötü olacak.. » — Ne oldu yine?, — Hüseyin eve uğramıyor. — Hiç bir şey yapılacak gibi değil - Dünyayı gözü görmüyor. Elime geçer geçmez kafasını patla- tacağım.. Diyor, kızgınlığından küplere biniyor! — Gerçek mi söylüyorsun? — Gerçeği filân bü. HİKÂYE Hi Luhkal vT Moçhul sevgili ile bir kere dans| ederse, onü artık avucunun içine almak kolaydı.. Esmer delikanlı, Bediayı bir müddet için eğlendi- rebilirdi. Hatta, Bedla. onunla ev-| lenebilirdi de... Genç kız, içinde, bu kadar heyecan ve alâka duyu- yordu. Hatta âşık olmuştu.. Hayari tında şimdiye kadar kalb ağrısı. nedir, bilmiyen Bedia, bu gece, müthiş halecanlar içinde çırpını - yordu. Bedia, büfenin başında, tok ba- şına, içiyor, içiyordu. Bar Ameri- kes'in yüksek iskemlesinden. az daha yüvarlanıp düşecekti. Kol- larını masaya dayamış, kendini güçlükle zaptediyordu. Bulutla - nan hulyalanan gözlerinin önün- de, mütemadiyen, 0 esmer deli- kanlının gülümseyen yüzünü gö- rür-gibi oluyordu... Büfe kalabalıktı. Bir aralık, ya-' nıbaşında birkaç erkek kahkahası duydu. Bedia, mahmur gözlerle döndü baktı., Birden haykırmamak için kendini zor tuttu.. Hemen ko- lunun dibinde, delikanlı usaya dayanmış, viski içiyordu.. yanında, salonda beraber oturdu-, ğu iki erkek atkadaşı vardı.. Be- | Ala, gözlerini esmer delikanlıdan | onu gözle - si gibi, delikan- lının arkası Bediaya dönüktü. Meçhul sevgilinin arkadaşların- dan biri oldukça sarhoştu. Bu. Be- diaya yüzü dönük olun gençdi... | Güzel bir kızın yanıbaşlarında o-| turup viski bardaklarını boyuna | yuvarlaması, yalnız oluşu, bu gen- €i gıcıklıyordu. Sık sık Bediaya bakıyordu. Hatta bir aralık gü - lümsedi. Sonra, galiba. daha fazla dayanamamıptı. Bediaya hitaben:' — Çok içiyorsunuz, hanımefen-| di. dedi. Mütehammilsiniz ma - | şallah.. Bedis, bu konuşma fırsatını bir nimet telâkki etmişti: | — Oldukça. dedi.. — Dans etmiyor musunuz?, — Çok kalsbahk.. esmer şaştı: geliyorsa yapsın. rica edebilir miyim' — Biraz tenhalaşınca bir tango Muhavere, bu safhasına gel - mişti kilik defa Bedianın asıl mak- sadı hasıl olmağa başlamıştı.. Genç kızın sevgilisi, o esmer delikanlı da yüzünü Bediaya dönmüş, o da, genç kıza kur yapmağa başlamış- tı. Esmer, delikanlı, şakacı, şen bir adamdı. İlk defa şöyle söze baş- *i 1 — Doğrusunu isterseniz, hanı" “Mefendi üçümüz de sizinle dans etmek istiyoruz. Fakat, korku - - yoruz ki, bu, sizin için büyük ra- hatsızlık olacak.. Bedin canlanmıştı.. Bütün neş'e- si gelmişti. Zaten epeyce de sar- hoş olmuştu. İskemleden aşağı ât- ladı. Üç delikanlının — ortasında durdu. Gözleri baygın idi. Hepsi- nin yüzüne ayrı ayrı baktı. Fakat, © esmer delikanlıya bakarkea nin bütün arzusunun şaha kalk- tığını hissediyordu. Genç kız kür” naz bir hareket yaptı. Dedi ki: — Hepinizle oynıyacağım., Söz veriyorum. Yalnız işi sıraya ko- yalım.. Bunun için de kur'a çe- kelim.. Olmaz mı?. Üç delikanlı birden bağırdı: — Olur... Hay hay. Bedla, çantasından. kenarlar. tırlılı yeni kuruşluklardan çıkar” dı. Avcunda yumdu. Dedi ki: (Devamı 7 inci sayfada) Radyo Fi Porgramı Ankara Radyosu BUGÜN 19 Konuşma (Doktorum saatl). 191 Türk müziği Çhalk türküleri < Sadi Yaver Ataman), # 19,30 Türk müriği (karışık prog « ram : Saz eserleri). Hakkı Derman, Eşref Kadri, Basri Üfler, Hasan Gür, Hamdi Tokay. 20 Ajans, metcoroloji haberleri, «i« Tani borsası (flal), 2015 Türk müzlği (klâsik proğramı — | İdare eden: Mes'ud Cemil, t Ankara radyosu küme heyetk | l— Tanburi Zekli Mehmet ağa - Fe- F Fahfeza peşrevi, 2— Hammami zgde İsmall deda « Ferahfeza - birinci beste, $— Mammami zade İsmall dede - Ferahfera ağır semat. #— Reşad Erer - Keman taksimi, 5— Hammami yade - İsmail dede - 1835 Mürzik (Cazband - PL) ; L 10— Tanburi Osmahı beyla - Ferah- feza saz semaisi, 21 Memleket saat ayarı, *1 Konuşma, ZL1S Esham, tahvilâi, kambiyo < | Bukut borsası (flatı, 2125 Neş'eli plâklar - R. 2130 Beethoven gecesi. Ölümünüü 112 incl senesi münasebetlle, 2345 - Bi Son ajans haberleri ve Yarınkf program, YARIN 1235 Türk müziği - PL Yi 13 Memlekel saat ayarı, ajanı, nt tooroleji haberleri, j “IXIS Müzik (karışık program - Pİ.) ISAS * 14 Kanuşma (kadın szali * Ev kadınlığına dalr).

Bu sayıdan diğer sayfalar: