21 Nisan 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

21 Nisan 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

f—SON TELGRAF — Z21NİSAN 1999 'ALMANYA, İTALYA, İSPANYA rankonun Yardımı ükâfatlandırılacak Fakat Bu "M kafai ,»in Neden İbaret Olduğu Belli İspanya Kuvvetlenmek İstiyor Cebelüttarık'ın Kapısında İngiliz Teyakkuzu gün kuvvetli olan | m yapılacak te- * sirlere tâbi olmadığını ileri sür - | mektedirler. | — Fakat İspanyol gazeteleri Av - | rupa politikasını na 1 değil, Dahili harbden çı - kan bugünkü İspanyanın Almanya ve İtâlya ile bir takım roller oynamağa hazırlandığı ar - Iıy!:myı hmal edilecek gibi J elerinin neşriyatı da gitgide nazarı dikkati celbe - decek bir mahiyet alıyor. Çünkü onların manalı bir takım yazı - larından çok şeyler keşfetmek ka- bil olacaktır. Meselâ geçen gün İngiliz Başvekili anlattı ki İtalya kilinden kat'? söz almış, İs- aki İtalyan askreleri geri ler. ve İngiltere il rini ne noktai nazardan tetkik edi- yorlar? Bu itibarla Mad kan Ya adlı gazetenin söyledik- | deri şayanı dikkattir. Çünkü şim- diki İspanyanın İngliltere ve Fran- sayı nasıl gördüğünü az çok an- latabilecektir. Bu gazete diyor ki: İngiltere ile Fransa —Avrupanın | jandarmalığını yapmak iddlasın- | dadırlar. Almanya ile İtalyanın etrafına bir nevi çember çeviri * | İspanyol gazeteleri şimdi İs - panyanın — milli izzeti nefsinden Cebelüttarık Tam Bir Teyakkuz içinde! Ana Vatan Filosunun Mühim Bir Kısmı Cebelüttarıkda Bekliyor nan 18000 Cebelüttarık'lı müda » faa için çoktan hazırlanmış bu - lunmaktadırlar. Canavar düdük- leri çalar çalmaz, bütün şehrin 1- şıkları sönecektir. Erkek, kadın, çoluk çocuk 18,000 kişi derhal yer altı mahzenlerine iltica edeçek - lerdir. Bu mahzenlerde. her şey hazırlanmıştır. Cebelüttarıkı teş- kil eden büyük kaya - galerilerle | özülmüştür. Tepelerinde top nam- lılarından müteşekkil — ormanlar, har an harekete geçmeğe âmade - dir. Londra 20 (Husus') — Bugün İngilterenin bütün güzü Cebelüt- tarıka çevrilmiş - bulurmaktadır. Fakat Almanya Ve İlalyanın da gözleri buraya çevrilmiş gibi gö- rünüyor. İhagiliz sahillerini usu - filosunun mühim bir kısmı şimdi Cebelüttarıkda ve eiyarında bu - | lunmaktadır. Cebelüttar'k tam bir| teyakkuz halindedir. Fakat bu tc- | yakkuz İngilizlere.has bir itidal ve sükünetle kuvvetiri muhafaza| etmektedir. Bu mıntakada bulu- | yanın mevkü gitgide ehemmiyet Değil yorlar. Bunlar da buna razı ol - mıyacaklardır. Fransa ile İngil- terenin bu vaziyı devletleri: kişaf ettir ğildir. İngiliz Başvekili ziyetini anlatırken İspanyanın rar hayata gelmesinden © hale göce Akdenizdeki kuvı rin tevziinden — bahsetti. | Franko söyledi ki Artık İspanyayı ika hesaba katmak lâzım ge- yacak gibi de- kdenizin va- tan Dsego Vasko - simli İspanyol gazetesi de Fransa ile İspanyanın münasebetlerinden bahsederken şunları yazıyor: Fransa eğer İspanya ile anlaş- mak istiyorsa bunun nasd ola- gağı kendisine bildirilmiştir. Gerçi İspanyanın silâha ihtiya- cı vardır. Hem de çok. İşte buna benzer yazılar bu - günkü İspanyanın Pransaya ve İngiltereye karşı ne duyduğunu göstermek için birer misal teşkil ediyor. Artık bundan sonra İspan- alıyor, politika âleminde İspan- yanın alacağı vaziyetin ne olacağı daha ziyade merak uyandırıyor. İtalya ve Almanyanın İspanya- dan İstifade etmek istiyeceklerini tekrara lüzum olmasa gerektir. Londrada çıkan Niyöz Kroniki gözetesi artık Alman donanması- 'nın Akdenize gireceğini ortaya tarak Cebelüttarık etzafında surctte- — yapıllar hazırlıklardan bahsetmektedir. Londralı gazete: | nin dediğine göre Alman gemi - (Devamı 7 inci sayfada) — | lMeraklı Şeyler NEFES DARLIĞINI NASIL 'TEDAVİ EDİYORLAR? efes darlığı çok elim bir hasta- talıktır. Alimler, buna katt bir Hâç balmak İçin çalışıp duruyorlar. Bon zamanlarda cildin allıma alkol ile trebentin karışık bir mahtül şarın xa edıyorlar. Bü süretle biz aksülâmel husüle geliriyorlar. Yedinel şırıngada, gırınga edilen yerde küçük ve kir - mız kabarcıklar husule geliyor, nefer darlığı da tamamile geçiyor. — Şayed bu kabarcıklar husule relmezse İlâcın Doktor Girbal tarafından koşlolu - man ba tedavi usulü sayesinde hirçok hastalar, bu müz'iç hastalıklan kar- tulmuşlardır. | PARİS FARELERİ Pariste, büyük halde şenede 80000 mahalle pazarlarında 25.000. mezbaha- da da 120.000 fare öldürülmektedir. Kasabların — öldürdükleri sayısı 50000 bakkalların 300,000, aktarın 100,000, husırsi evlerin 500,000 di Bundan başka — Kiğımlarda 100001 mahzenlerde — ve sökaktardı fare öldürülmektedir. Keı ölenler de 100.000 den hesab nede aşağı yukarı 1,586, ediliyor demektir, farelerin l kendine lirse se- fare lelef DÜNYANIN EN BÜYÜK DENİZ FENERİ Finistr açıklarında, Mesant müxem- dadır. Yüksekliği sekse Tepesinde 12 metro kut milyon mum kuvyetinde büyük lâmbası vardır. Her ön saniyede bir açdır. kapanır. Neşrettiği ziya, sisli havalarda, 80 kilömetre uzuklan gö- rülür, JİLET MAKİNELERİNİ İCAD EDEN Kİ Jilet maktelerini iad eden, bircaş sene evvel ölen Kinig Jilet adlı Ameri- kalı bir milyonerdir. Jilet, keskin bir ustura ile tıraş o- kürken yüzünün birçok yerlerini hes- miş. Buna münl olmak için bir çare düşünmüş, bazün hepimizla kullan- dühi «İNet makinesir ni icad etmiştir. Jiletin bu makine yüzünden kazan- ddi paranın yekünü — nedir. bilivor masunuz? Tamtum 100,000,000 dolar. RENKLİ SİGARA DUMANLARI — Amerikallar, yalnız garabet göster- Mekte değii. akla ve hayalç gelmiyen Yaydah faydasız. yeyler icad. etmekte | de ustadırlar, Neler düşünmüyorlar, meler bulup çıkarmıyorlar! Vaşiaztonlu bir kimyager, sizaralara aİd bir keşifde balunmuş ve beratımı almek, Bu keşif nedir, biliyor musunuz Sizaraların dumanlarını değiştirmek, İslenilen renti vermek.. Mühteri, atâimisemadaki renklerin hepsini taktid ediyormuş. Arlık cüzel bayanlar, — siçaralarının — dümanlarını Közlerinin, —roblarının rengine, bulki de hislerine uyduradaklar. Şu halde, durması renkli duman saçatı sizara /gen bir kadın gördünüz mü, hemen ka- çınız, Malüm ya, kırmizi kan rengidir. BU DA BİR REKOR CAmerikan İncll şirketi) min meş » rettiği bir rapora göre, hıristiyanların mükaddes kitabı olan İneil, 997 lisana kercüme etilmiştir. ŞOFÖRLER; DİKKAT!.. Geçen senkânan ayında Framada me kadar ötomobil kazası olmuş bili- yer müsunüz?. Nâha Nesareli Btatislik şuhesi bu- | mu bildiriy z Otur aü içinde 4483 kaza glmuş. Bunlardan 318 u ölümle neticelenmiş. Hü istatilfe göre kazaların çeşu, kaal 17 ile 19 arasında vukua gelmiştir. 100,000, | Â N! İ SANAY K isa böylü, zayıf, çelimsiz, K otuz beş yaşından fazla ol- mamasına rağrsen saçları - nın yarısı dökülmüş, küçük gözlü, yüzü çiçek bozuğu, ağzı, göze çar- pacak kadar büyük hulâsa çirkin bir adamdı, | İki sene evvel evlenmişti. | fena tarafı, evlenirken uzun| inı inceye düşünmemiş, kendi halini gözönünde bulundu- şöyle uygun, — «münasib> İ Yazı Rİ | Rörünüyor, ona teessürünü hlswl— tirmiyordu. Hiçbir surette karısını tatmin mediŞinin farkında idi, Fakat İ ne yapsın? Elinden geleni yapı - yordu. Daha güzel, daha yakışıklı bir adam olmak, onun manevi ih- tiyacını temin edebilmek - elinde olan bir şey değildi ki. hç kadın zaman geçtikçe işi | tı. İhsan, günün bi- daima gittikleri onun şef garsönile se - onunla konuşup buluş- t haber aldı! ibdir ki ki maş, yirmi iki| — Gi bütün a karısı be güzel, işveli bir | büsl kadınla evlermişti... rindi âketi sezmiş. düşünmüş | | de bu düşünce ile bir za- | sı şef garsonla miş. sarsılmış, ürkmüştü. önül bu. Aşık olmuştu bir kere, seviyordu, Meram anlar mı? ne yapsın? Neci çirkin güzel kadın bununla, bu sevimsiz la niçin i? Ona avıdığından, bel- bir aşk yüzünden başına bir felâket gelir korkusile mi Ne münasebet... Bu da, büna Eğe bu kabahati karısının yü- vursa, onu eskisi gibi ser - best bırakmasa, sıkı bir göz hap- 9 genç kadın bü benzer d mül edemiyecek, ka- Ayrılmağa kalkacak- nla münasebetlerine dı; yani, Necileyi, bu evlenmeği | kabule sevkeden tek sebeb, İhsa- hit zengin bir adam olması İdi.. Üstün bir hayat yaşamak, iyi | lüks ev, lüks mobilye, | gezmek... Her şey- üstün. parlak, göz alıcı oli İşte, basit bir aile- nin kızı olan Necileyi mesteden düşünce Evlendikten sonra yedi sekiz ay İyl ve mes'ud yaşadılar. Fakat bu giyinmek, zevk, na yüz vermiye - at asacak.. Ve.. bu arada da| başkasını bulmakta da gecikmiyecek!.. Bütün bu düşüncelerden sonra, karısının şef garsonla olan mü - nasebetini artık düşünmemeğe, bu-) saadet daha '"zun müddet devam | nu hiç duymamış, bilmiyormuş g-| edebilir mi idi?.. bi görünmeğe karar verdi. Necile İhsanla evlenmeden anı:e; Fakat onun bu karatile işler u- genç ve yakışıklı bir kocadan ay- * zun müddet yolunda gitmedi ki., rılmış ondan sonra de boş durma-| Birkaç ay sonra Şef parsöndan vaz mış. başından birçok maceralar | geçip bir. müzisyenle - sevişmoğe geçmiş, hayatın türlü türlü zevkini! koyulduğunu haber aldı tatmış, çapkın bir kadındı.. Güzel katısıni kaçırmamak, se- Aylar geçtikçe, bü lüks- hayat | adetini (İ) bozmamak 'için buna içinde kocasını, çiçekler arasında | 4, göz yumdu. bir kara çalı gibi görmeğe başladı.| — y e li Bunu evvelce düşünmemiş nıdugu] Bit BAA aşka., ve, daha başka vak'alar!. için kendi kendine kızdı. İhsan karısının halinden düşün- | — Seviyordu, çok-seviyordu.. De- eslerini, geçirdiği buhranı anlı - | İice âşıktı.. Şuurunu kaybederce- sine âşıktı... No yapsın!.. Kimse yordu; fakat onu büsbütün şımart- miş olmamak için anlamıyor gibi ' bilmiyordu ya. Yalnız onlar... Ka- — Bâkalım, ataba ile de beni izliyebilecekler mi?, Diye arabanin arka penceresindeki perdeyi ka- patmak istiyormuş gibi geriyi inceledi ve gördü: — Onlar da araba ile geliyorlar.. Dedi. Aklından bir başka şey de geçiyordu: tirdi de, onun için mi beni izletiyor?. Fakat, bunu hafif buluyor, yine kendi kendisine karşılığını veriyordu : — Böyle şey olmaz. Ne diye beni izletecek?. Öyle düşüncesi olan adam bambaşka yollardan gi- der, beni tanımağa, benimle konuşmuya, beni damıya çalışır. İzletmekten neyimi öğrenebilir" Ve yine bir nokta üzerinde takılıp kalı; — Ben ilkönce bunların doktorun adamları - lup olmadığını öğrenmeliyim. Bunu da bu gece öğ- Teneceğim. di. Bu kararla şaföre: pıya kadar gideceğiz. Sonra, pamı yolile Şişliye döneceğ iki şey düşü - hiç sonra dönüşte Unka - zlediklerini çok İyi ba yığınları dolaştırmaktan Fazu bu akşam her günkünden biraz güler yüzle karşıladı. yollarda ka YOSMAİ — Acaba çok zengin bır adam beni gözüne kes- — Mammmmumunsaamanmanmn NO: İ *" gagamaamıanun Yazin: ETEM İZZET DENİCE gyyeaamamama göreceğim. Yollar kalabalık değil, a: yok. Bütün yolda iki araba kalacağı: Fakat, 0 n çok ikincisi üzerinde duruyor, san- ki duyulacakmış, bilinecekmiş, her yana cakmış gibi bu ikinci plânımı kendi bile mekten, kafası içinde Fakat, ne söyliyecekti? Hacbi; onu karşılamış. anlatmışlardı: Karın ev gitti. Şeker yaptır atladı. Edirnekapıya eve geldi merakı şimdi bu İ erim bunları bana sö: bu meraktan doğuyordu: saklısı yok.. Demek! yor.. demektir. benden hiç ezse her şeyi Ve du- O da pi saklaması ile karşıla yecekti, nereden - başlıyacaktı, durağında ha Tamvayla Galatasaraya p aldı. Sonca. bir taksiye Unkapanı benden saklı şmasından korküyor - ün her kötü şey —a eee —— Günoy de üzüntü, merak, heyacan içindeydi. Öğrenmek istiyordu: — Acaba beni doktor mu izletiyor?. Ve. bunu öğrenmek için de kafasının içinde tâ Unkapanı yolunda hazırladığı plânın ikinci bö- lümünü denemeve hazırlanıyordu. Yemeğe başladıkları vakit Fazıl sordu: — E ne var, ne yok karıcığım?.. Güney: — Hiçbir şey yok kocacığım! Dedi, ilâve eti — Sen sokaktasın birçok şeyler duyuyorsun, iyorsun?, Güney bekliyordu ki Pazıl: — Nerelere gittin bugün?, Desin. Fazıl da bekliyordu ki: — Ben şöyle bir çıktım... Diye başlasın, kendisi sormadan Güney nere- lere gittiğini, relerde gezdiğini an- latsın. Fakat, adan söyle- mek yoktu. Ve.. Bunun içindir ki, gene Fazıl sor- maya mecbur oldu: yeleri yolundan iyecek mi?, — Bic yere çıktın ma karıcığım? Günay sade bir söyleyişle: /Devamı var) aama aat rısının âşıkları... yalmız onlar bi yordu... Çok geçmedi bu düşünce de #F ya düştü: Bütün muhitini bir dedi Koti alıp yürümüştü, Herkes karısif * dan, nasil bir kadın olduğundAi kendisinden, nasıl bir adam ol ğundan bahsediyordu... Bunları dinledi.. Dinledi.. NİBF yet buna tahammül edemedi. Tarını verdi: Her şeyi göze alattk karısının bütün günahlarını yü” züne vurdu; ve ayrıldılar... * İhsan, het şeye rağmen ond3f (Devamı 7 inci sayfada) Ankara Radyosu BOGÜN 1730 Konuşma (İnkılâb tariki deri” evinden maklen), 18.30 Program, 18.35 Müzik (Operet müziği - PL) 19 Konuşma. 19.15 Türk müziği (Pasıl beyeti). Tahsin Karakuş ve arkadaşları. Hakkı Derman, Eşref Kaâri, Hasaf Gür, Hamdi Tokay, Basrı Üfler. 20 Ajans, meteoroloji haberleri, © Taal borsası (Flat), 2015 Türk müziği. Çalanları Zühtü Bardakoğlu, Cevdei Çağla, Kemal Niyazi Seyhun. Okuyanlar: Halük Recal, Melek Tek” göz. İ— Şemsettin Ziyanın - Micaz çar * Ki - Kim gürse seni, &— Rifat Beyin - Hicaz şarkı - BİS lendi hava, 3— Rahmi Beyin - MHicaz şarkı * Akşam erdi yine sular, #— Zühlü Bardakoğlu - Santar tak- simi, S— Dedenin - Şotraban şarkı - Gö“ zümden zönlümden. 6— Şetraban şarkı - Gecemli. *— Üsküdarlı Ziya Beyin - Tuhif bemelik şarkı - Nimalgâha kali oldu! 2045 Türk mürifi (Saz eserleri), Çalanlar; Fahire Fersaa, Refik Fer- at € 21 Memlekel saat ayarı. 21 Konuşma, 2115 Esbam, fahvilkt; kambiyo “ mukül boryası (fiat), ELES Noş'eli plâklar - R. Z1L.30 Müzik (Riyaseti Cumhur filar- monik orkestrası), Şef: Praetorlun. 22.30 Müzik (Opera aryaları - PL) 23 Müzik (Cazband « Pi.) 2345 - tü Bon ajans haberleri Ve yarınki program, YARIN 12,30 Program, 1235 Müzik (bir konserte - Pi)j, 4 Memleket sasi ayarı, ağans Ve meteoroloji haberleri. M0 Türk müziği (Halk türküleri ve oyun havaları). Büvaslı üşik Veysel ve İbrahim. Takdim eden: Badi Yaver Alamatı 1440 - 15,30 Müzik (Neş'eli müzük- 1857 Hiert 1355 Rumi Reblülevvel Nisan 1 B 1939, Ay 4, Gün 111, Kasım 165 21 Nisan CUMA T Vakitler | Vasati | Ezani

Bu sayıdan diğer sayfalar: