25 Mayıs 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

25 Mayıs 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ı ünün Meselesi | Mesire Yerlerinde w Ucuz Eğlenti | Nakil Vasıtalarının da Pahalı stanbulun sayfiye yerlerin. | Şte hayatı ve eğlenceyi - cuzlatmak maksadile tet- kiklerde bulunmak üzere dün tekmil kaymakamlar Belediye Teiş muavini Lütfi Aksoy'un * İçtimaa Belediye iktısad mü- dürü de iştirak etmiştir. Bu toplantıda evvelüâ say - fiyelerde göze batan pahalılık, Pislik ve eksiklikler mevzuu- bahs edilmiş ve herşeyden ev- vel bu cihetlerin halli kararlaş- tırılmıştır. | — Ayrica Belediye iktısad mü- dürünün bütün sayfiye yerle- Tini dolaşıp tcikik etmesi ve tekmil kaymakamların mesai- lerini bu mevzuda teksif et - meleri muvafık görülmüşlür. İstanbuldan sayfiye yerle - | *ine gidip gelen vesaiti nakli- 'yenin pahalılığı da toplantıda Büşinden | Belediyenin Zararı F —— | “Tasfiye Memurluğu — Şirketin Paralarını Devretmiyoz ; İstanbulda et satışını ve fiat « ları tanzim etmek için Belediye Ve ziraat kurumunun — iştirakile tesis edilmiş olan et limited gir - ketinin tasfiye edilmesine karar verildiğini yazmıştık. Öğrendiğimize göre Belediye bu, İşden 26 bin lira zarar etmi, Bu vaziyet karşısında Belediye re-| Asliği tasfiye memurluğuna mü - Tacaat ederek şirketin bankadaki Paralarının kendisine devredil - Mesini istemiştir. Fakat iasfiye Memurluğu bu talebin ticaret ka-| Nununa muhalif olduğunu bildi- rerek Belediyenin müracaatin! ka- bul etmemiştir. | Belediye seksliği bunun üze - Tine vaziyeti tetkik etmek üzere işi daimi eneümene havale et - Miştir. —— Hatayda Yaz Hayatı — Antakya ve İskenderunda şid- detli sıcakların başladığını yaz - mışlık. Bu sebeble Hatay — halkı yayla ve sayfiyelere akın etmğee başlamışlardır. Sayfiyelere olan rağbetin ne - ticesi olarak da kiralık ev buhram | we kira ihtikârı baş göstermiştir. Bu sebebden sayfiyeye gidecek Halkın kiralık ev ihtiyacını temin *ve kiraları tanzim etmek vazife - sile tam salâhiyetli bir komlsyon teşkil olunmuştur. Bu komisyon kiralık evleri ve fiatlarını tesbit etmişti ROMAN: 30 Kont Jan, bu dersleri verdik - ten sonra, Janetin üzerinde ne te- sir bıraktığını anlamak için sesi- ni kesti. Masanın üzerinde bulu- nan kütudan bir şekerleme aldı. Janet bir türlü kendisini tutamı- “yordu. Nihayet dedi ki: — Arizim, tavsiyelerinize teşek-| kür ederim. Beni bu kadar düşün-| düğünüze de ayrıca memnun bu- lunuyorum. Beraber geçirdiğimiz Beneleri unutmuş değilim. Kont Jan tektar koltuğa oturdu,| yumuşamıştı: — Evet, beraber ne güzel günler geçirdik. Gözüm ağrıdığı zaman- lar, elma kompostosu hazırlar ve pansıman yapardınız. Ben işte bu gün de o eski Janeti karşımda gör-, Olduğu Neticesine Varıldı ehemmiyetle mevzuubahs © - dilmiştir. Ba vesaitin eski ve yolsuz olmasından dolayı halkın me- sire yerlerine, sayfiyelere gi- dip gelmek için fazla zaman kaybettiği, burnlara — sür'atli vesait temin edilmesi icab et- tiği ve bu cibetler hakkında Belediyenin Tüzim gelen te - şebbüsleri yapmasının İstan - bullulara yerinde bir hizmpt olacağı neticesine varılmıştır. Komisyon önümüzdeki hafta tekrar toplanacaktır. Vesniti nakliye bilet ücret - leri mevzuu üzerinde Belediye reislğinin ehemmiyetle dura- cağı ve bilhassa Köprü - Ada- lar, Köprü - Boğaziçi biletle - rinde şimdilik cumarlesi ve pazar günleri için mühim ten- zilât yapılması için teşebbüs- lerde bulunacağı anlaşılmak- tadır. ) _Pîaia);daki Yabancı Bankalar İş Göremediklerinden Faaliyetlerini Tatil Ediyorlar Hatay halku banka muamelâ- tında milli bankalarımız şubele- Tini tercih ettiklerinden — diğer bunkalarla olan işler Antakya ve İskenderunda çok azalmıştır. Bu sebeble yabancı bankalarda iş kalmadığı görülmekte bu ka - bil bankalar peyderpey kapan - maktadır. Bu eümleden olmak ü- zere Hatayın en eski bankası olan Suriye ve büyük Lübnan bankası da oradaki faaliyetini tatile karar| vermiştir. Bu karar önümüzdeki ayın 15 in- de tatbik olunacak ve bankanın Hatay şubesile alâkası bulunan- lar, o tarihten sonra Haleb şube- sine müracaat edebileceklerdir. eai Türkiyede Otelcilik Otelciler cemiyeti, otelciliği 15- lah maksadile Bir proje hazırla - yıp tetkik edilmek üzere Beledi- yeye vermişti. Bu projenin bey- Delmilel otelcilik kaidelerine uy- gun olup olmadığı hakkında Be- Tediyece tereddüd hası) olmuş bu- hunduğundan, cemiyet — Paristen tercüme edilmek üzere beynelmi- lel otelcilik kaideleritin — tekmil esaslarını izah eden bir kitab ge- tirtmiştir. Kitabda, — otelcilikten maada lokantacılığa ve' garcsn - luğa mahsüs kısımlar vardır. Evvelce hazırlanmış olan proje ile karşılaştırılarak esaslı bir proje meydana getirmek maksatlile, o- teleiler cemiyeti bu kitabı tercü- irmektedi Fakal siz ne kadar görünüz ağrısa da, yine çok iyi görüyordunuz. Kont Jan bu telmihe aldırış et- medi: — Öyle söylüyorsunuz amma, bugün elma kompostosuna vere- cek param bile yok. — Vah zavallı Jan! O kadar mı parasız kaldın? Yüz Lüi versem yetişir mi? p Kont Jan tekrar ayağa kalktı: — Ben paradan bahsetmiyorum,| dedi, ben ailemizin vekar ve hay- siyetinden bahsediyorum. Genç kadın döğrüldü, Yatağı - nn başucundaki küçük masanın gözünü açtı, içinden bir kese para çıkararak yatağının üzerine koy- dü. Kont Jan bu hareketi görmüştü:| — Janet, dedi, ben haşmetme- abımız nezdindeki mukaddes va- ıllnglw devamınıza hiçbir mâni l YAR İN | mir arasında devre adedi artlı - Ne Kara Talidir ki.. üyük — Millet Meclisinde devlet bütçesi müzakere e- dilirken, söz söyliyen ha - tibler, İstanbuldan bahsetmekten kendilerini alamıyorlar. İstanbul bu yakın alâkadan dolayı, Müllet Vekillerine müteşekkirdir. İstanbul, Türkiyenin en kala- balık, en büyük şehridir. Hususi bir ehemmiyet ve vaziyeti var- dır. Binaenaleyh, Millet Meclisin- di geçmesi, biz İstanbullular için elbette faydalıdır. Mecliste meb'uslar İstanbulun et, ekmek, su, nakil vasıtaları ve hayat pahalılığı mevzuları üze - rinde konuğtular, şiddetli ten - kidler yaptılar. Biz bu satırları şunun için ya- zıyoruz: Ne yüzık ve ne kara talihdir ki, yıllarca, İstanbulun bakımsız ol- duğunu, meselelerinin halledil - mediğini yazar, dururduk. Bu tenkidlerimiz, 6 zaman, hüsnün!- Yet eseri addedilmez, —İstanb Belediyesi ve hususi idaresinin asabiyet ve gazabını mucib olur- da! BÜRHAN CEVAT Avrupa ile Telefon Muhabereleri Büyük Şehirlerimizde Avrupa Merkezlerine Bağlanacak İstanbul ile diğer şehirler ara- Bındaki telefon muhaberelerinin daha kolay ve geniş bir şekilde yapılması için teabeden tesisatın ilâvesine devam edilmektedir. Bu suretle evvelâ İstanbul - İz- rlacak ve ayni — zamanda üçer muhavere birden yapmak kabil olacaktır. Devre adedinin — arttırılmasile bir yeni imkân daha kazanılmış olacaktır ki bu da İzmir - Avrupa) telefon mükâlemelerinin tesisidir.| Şimdiye kadar Avrupa şehirlerile konuşamıyan İzmir, — İstanbulun aracılığı sayesinde Londra, Ber- lin, Paris, Hamburg, Bükreş, A - tina ve Viyana ile bu sayede ko- nuşmağa başlıyabilecektir. Diğer taraftan halen yalmız İs- tanbul, Ankara ve Edirne şehir- lerinden Avrupa merkezlerile ko-) nuşmak kabil olmaktadır. Posta, telgraf ve telefon umum) müdürlüğü İzmirden sonra diğer büyük — şehirlerimizi de Avrupa merkerlerine bağlamağı kararlaş- tırmıştır. Yapılan faaliyet sayesinde son yazdan sonra bu karar da tatbik sahasına geçmi şolacaktır. e— Havagazi Fiyatları Değişmiyor İstanbul, Beyoğlu ve Kadıköy | semtleri havagazi tarifelerini tet- kik eden komisyon dün toplan - mıştır. Neticede mevcud fiatların değiştirilmesi için bir sebeb gö - rülmemiştir. Yatağa doğru yaklaştı. İki elini yatağın kenarıma koydu. Bir eli Ssanki tesadüfen keseye ilişti ve sanki gayet tabil bir harekette bulunuyormuş gibi, keseyi cebinel attı. » Ondan sonra da, Janeti hürmet- le selâmlıyarak odadan çıktı, gitti. » KADIN KAVGALARI Madam Dubarry ile düşes Dö Gramon arasındaki rekabet âl - miş yürümüştü. Bir gün, Versay salonlarında verilen bir müsamere esnasında Dö Gramon, kasden Madamj ee ea b n Çeviren: Muzmmer ALATUR. POL da —- V €era M d h Erkek Tabancayı . Çekti « Seni Bununla Vuracağım, Geberte- ceğim » Dedi vvelki gün Samatyada, Sa- EıdeL isminde genç bir kızı tabanca ile tehdid etmek - ten suçlu Muzafferin duruşması- na dün asliye dördüncü — cezada başlandı. Davacı Saadet mahke- mede hâdiseyi şöyle anlame: — Salı günü, akşam üzer., salı | fabrikasından çıkmış, evime gi diyordum. Arkadaşlarım, Fikriye.| Asiye, Şaziye ve Makbüle de be- nimle beraberdiler.. Sokakta gi- derken, karşımıza, kendisini eski- den tanıdığım Muzaffer çıktı. Ba- na: — Sündet, dedi. Dur seninle bi- raz konuşacağım.. Arkadaşlarım benden uzakla - şınca, yanıma sokuldu ve: — Sen geçen gün, fabrikada ba-| na külür etmiş, söğmüş saymış- | sın! dedi, — Bunu sana kim söyledi? Diye sordum. — Baldızım Fehamet, dedi. AI“—'l kadaşın Emineye söylerken, o da | işitmiş. Muzaffere: Baldızın yalan söylüyor. Ben | en Emineye senin için fena| ir söz söylemedii, dedim, Muzaffer cebinden bir tabanca çıkardı ve sert bir sesle: — Hayatın tehlikededir. Seni bununla vuracağım, gebertece - ğim! dedi, Muzafferin bu sözleri- ni bütü narkadaşlarım işitti. Suçlu Muzaffer, Sazdeti ölüme ie tehdid etmediğini iddia etti. Maznundan sonra sorguya çe kilen şahidler, Muzafferin elinde tabanca; gördüklerini ve delikan- Tn bununla genç kızı tehdid &t- tiğini söylediler. Emine ile Fehametin de din - lenmesi için duruşma 5 hazirana bırakıldı. KISA POLİS HABERLERİ * Sadettin adında birinin kul- landığı (Çorlu 4) numaralı moto- siklet Floryadan geçmekte iken Mustafa adında bir sürücünün i- daresindeki yük arabasma çarp- mıştır. Çarpışma neticesinde Sar dettin ve Mustafa muhtelif yer- lerinden yaralanmışlardır. * Galatada Olimpiyat otelinde oturan Piravit Flaşo adında biri- nin idaresindeki 33909 numaralı hususi ötomobil İstinyeden geçer- ken karanlıkta dereye yuvarlan- mıştır. Otomobil mühim surette hasara uğramış ise de Plaşo ve o- tomobilde bulunan iki arkadaşı- na bir şey olmamı -Mahalle Sokağından Saraya! MADAM DUBARRY kadının eteği belinin üstünden koptu. Kontes başını arkaya çevirdiği zaman Düşes Dö Gramon'u gör - gdü. Hiç sesini çıkarmadı. Fakat Düşes bayılırcasına kahkaha ile gülüyordu, 'Tam o sırada Kral salona gir - mişti, Vaziyeli gördü. Janete ya- | polan hakareli anladı. Hatta mü- gdahale etmek lüzumunu bile his- setmişti. Fakat Janet, şehadet par- mağını dudağına götürmüş, sus- ması daha muvafık olacağını Kra- Ja anlatmıştı. Janet, dairesine döndüğü za tuta- |Gizli Fuhuş Yapmaktan, Sudu Cemile Mahküm' ŞU F ea PSW S B SERE kemeler Vah, Nekadar Masum ! Oldu enç kadını iki ay evvel, ce- Gr: mahikemeleri koridorun- da görmüştüm. Yanına s0- | kularak derdini sormuştum. Ka - | dm yana yakıla şunları anlatmış- tı, bana dedi ki: | — Adım Cemile. Samsunlu - | yyum. Kocam dört beş sene evvel Mmemlekette öldü. Onu kabe - dince, İstanbula geldim. Beş se - nedenberi İstanbulda bulunuyo - rum. Dört çocuğum var. Fakat on-| lari beslemeğe müktedir olmadı- iam için, kendilerini memlekette | bıraktım. getirmedim buraya. İstanbulda, şurada burada çeli- şarak, kazandığım üç beş kuruş fle geçiniyorum. Fakat — hergün başkalarının kapılarında çalış - mak, hizmetçilik etmek beni pek üzüyor, mütecssir ediyordu. Ni - hayet Mehmed isminde bir genç- ke tanıştım. Onunla evlenecek, sonra memleketime - gidecektik. | Fakat bu adam beni aldattı; bir müddet beraber oturduktan sonra,| terkedip gitti. Bir akşamdı. O gün memleket- ten çocuklarımın fotografları gel- mişti. Odamda pencerenin yanın- da oturmuş, senelerdenberi has - retİle yandığım yavrularımın te- simlerine bakıyor ve için için ağ- hyordum. Acı ve iztirabim o kar dar büyüktü ki.; Nihgyet elem ve kederimi bir müddet için olsun unutmak maksadile bir meyha - neye girdim. Bir masaya otur - dum. İçmeğe başladım. Biraz son- ra yanımdaki masalardan birinde oturan iki genç beni masalarına davet ettiler. Onların bu teklifini kabul ettim. Yanlarına gittim.. Üç! arkadaş, geç vakitlere kadar mey- hanede eğlendik. Sonra dışarıya Çıktık” Gençler beni evime kadar götürdüler. Birer kahve içirmek için onları içeriye aldım. Misa - firlerim kahvelerini içtikten son- ra çıkıp gittiler.. Ertesi günü beni karakola ça- gırdılar: — Sen dün gece evine aldığın iki adamın paralarını çalmışsın, dediler. — Yalan söylüyorlar, iftira e- diyotlar bana! Ben kat'iyyen bu suçu işlemedim, dedim. Fakat polisler bu sözlerime inanmadı - lar. İfademi aldılar, beni mah - kemeye verdiler.. Cemileye dün gene ceza mah - Kemeleri koridorunda rastladım. Kadin beni görünce tanıdı, yân- ma sokuldu. — Beni tanıyamadın mı? Diye sordu. mayor, ne yapacağını bilmiyordu. Hüngür hüngür ağladı. Göz yaş- ları sinirlerine biraz sükünet di. Şon Dubarry dedi ki: — Eğer Kral sizin intikamınızı almazsa ben onu adam yerine koyamam. Çünkü size yapılan ha- karet ona yapılmış bir hakaret demektir. Kral ertesi sabah Madam Du - barry'nin odasma girdiği zamna: — Bana hiçbirşey söylemeyi - niz ve benden hiçbir şey isteme- yiniz, dedi. Her şeyi olduğu gibi gözlerimle gördüm. Size aid bir mesele bunü aid bir mesele de - 1 S | Yeni istimlâkler Yap' l ı YO!' Reklâm ve Propaganda Balıkpazarı Cihetinde | VW Yıkılacak Kısım Eminönü meydarında yeni is- timlâklere devam olunmaktadır. Meydanın Balıkpazarı cihetin - deki dükkânlardan dördünün is - timlâk muamelesi tamamlanmış- tır. Diğerleri için de sahibleri ile görüşülmektedir. Buradaki dük - kânların istimlâki için 116 bin lira sarfolunacaktır. Ayrıca Mısırçarşısı civarındaki 8 dükkânlık adanın da istimlâk e- dilerek yıkılması kararlaştırı! - mıştır. Bu dükkânların istimlâkine de 60 bin lira ayrılmıştır. Har iki cihetten de yıkılma fa- aliyetine aybaşından itibaren başlanacaktır. i Makineye Kaptırdı Eyübde Bahariye caddesinde bir fabrikanın torna — dairesinde çalışan Hasan oğlu Sald bir elini makineye kaptırarak yaralanmış- br. Makasla Yüzünden Yaralandı d'avukpazarında oturan Mus-| tafa adında biri bir alacak yüzün- den çıkan kavga neticesinde ayni semtte oturan Şükrü adında biri- ni makasla yüzünden yaralamış - tır. Başına Tornavida Düştü Büyükderede bir fabrikada çılışan İsmatl kızı Halide fabri- | kada çalışırken başına büyük bir tornavida- düşerek — yaralanmış, hastaneye kaldırılarak tedavi al> | tına alınmıştır. | Gülümsedim: — Cemile değil misin? vet, — Ne işin var gene mahke - mede? Kadın önce cevab vermek iste- | yaedi. Fakat ısrar edince anlattı: | — Geçenlerde bir gün gene yav- rularımı hatırlamıştım. İçim taş- mıştı. Derdimi unutmak için İspi- ronun meyhanesine gittim. Orada yaşlıca ve garhoş bir adam bana sarkıntılık etti. Meyhaneden çık- tım. O da beni takib etti. Evime gittim. O da benimle geldi. Ken- disini içeriye almak — istemedim. Bu sırada ev sahibim Emin aşa- Baya indi, Hiddetle: — Göne eve erkek alıyorsun öyle mi? dedi. Karakola gitti. Biraz sonra iki polisle tekrar geldi. Sarhoş adam kaçtığı için polisler yalnız beni karakola götürdüler. Vesikasız, gizli fuhuş yapmak- tan suçlu Cemilenin duruşması- na dün birine! sulh cezada bakıldı. Cemile suçunu inkâr etti. Şa- hidler dinlendi. Mahkeme, kadı- nan suçunu sabit gördü; onu üç lira para cezasına mahküm etti. mektir. Yarın, Düşes D3 saraydan, hem de herkesin önün- de koğacağım. Janet yalvardı: — Oh haşmetlüm, dedi, biraz daha müsamahakâr olmanızı çok Tİca ederim. — Hayır! Sen budalasın! kimin için bana böyle bir ricada dulunduğunu — bilmiyorsun. Bu düşes dediğimiz kadın, seni öldür- mek için vücudüne on bin iğne sokmak lüzim gelse, on binini de merhametsizce sokar. O geceki hâdiseyi Kralm gör - müş olması, Düşes Dö Gramon'u da endişeye düşürmüştü. Düşes, kendisini bu yolda dalma teşvik eden ve-o zamanın Başvekili bu- hinan büyük kardeşile konuştu. DBu mülâkattan sonra yüzü kıpkır-| mizi bir halde odadan — dışarıya müdürlüğü meşgul olacaktır. çıktı. Birkaç gün sanra. şatonum ti - yatrasunda yeni bir skandal daha' akit vakit gazetelerde, yerli — kumasların ecnebi malı di- ye satıldığını okuruz. Şikâ- yetler olur. Tahkikat yapılır. Ne- — fice ne olur, bilmiyoruz. Fakat, hâdise seyrini değiştirmez. Yine birçok müesseseler, milli fabrika- larımızda yapılan yerli kumaşla- rın üzerine yabancı firmular eti- ketini vururlar ve bu sahte dam- galı malların satılmasına devam edilir. Bu işte, bu sahtekârlığı yapan mücsseselerin, hangi haleti ruhi- ye içinde hareket ettiklerini araş- tırmak, bizce, meselenin rubunu — — teşkil eder. İhtimal ki, bu mües- sese, sahibleri, bu sahtekârlığı yaps makta, kendi noktai nazarlarına göre, iktisadi bir zaruret görmek- tedirler. Fakat, halkın taleb karakterini- tetkik edince, böyle bir iktisadi zaruretin, sahtekârlığı yapan mü- esseseler hesabına kârlı olmadığı iddia edilemer. O halde, yapılacak iş yerli mallarımızın reklâm — ve propagandasını daha — küvvetle yaymak ve halka, yerli kumaşla. rın, ecnebi mallardan farksız ve hattâ üstün olduğunu anlatmak- tır. Müşteri, girdiği mağazada, mutlaka, bir cenebi kumaş ismi söylüyor ve onu istiyorsa, bu, yere B mallarımızın zarafet ve güzelli- ğine henüz tam bir kanaat hasıl olamayışını göstermez mi Fakat, hakikat şudur: Yerli ku- maşlar zarif ve güzeldir. Fakat, bu kanaati verememişizdir. Eksik olan şey reklâm ve propa- gandadır. REŞAD FEYZİ Şirketlere Aid Muameleler Belediyede lâğvedilen şirketler komiserliği muamelelerinin fen heyeti kısmı tarafından görülmesi tensib olunmuştur. Bu dalre işleri ve dosyaları fen — heyetine verildiğinden şirketlere ald'muamelelerle heyeti fenniyo Birimizin Derdi — | Hepimizin Derdi Garib Bir Ekspres Tramv&yı Bir okuyucumuz yaziyor: «Parar günü Suadiyeye gittim. l Fakat, ne dersiniz?. Durmadı. Hayret ettik. Arkasından iki da- kika senra bir tramvay #aha gel- di. Yine iki arabalı.. Bu araba dur- a. Fakal, İKi vazen da zalen dola ddi Suadiyeden binen bülün yel- cular ayakta kaldılar. Kadıköyü- me kadar diğer istasyonlarda bi- nen yolcuların ayakta mi kaldığı- mi artık siz tahmin edin.. Bir sar. Gdatye istifine döndük. Önden gİ- oldu. Madam Dubarry ile birkaç kadın arkadaşı kendilerine tah - sis edilmiş olan koltukların Düşes — Dö Gramon e hemşiresi ve diğer bazı kadınlar tarafından işgal e- dilmiş olduğunu gördüler. Servisi idare ile meşgul olan — hizmetçiler, Düşes Dö Gramon'dan — koltukların boşaltılmasını rica et tiler. Düşes bağırdı: S — Saray kadınları yerlerini ma- halle kızlarına mı bırakacaklar? Konles Dubarry'nin yanında bus — lunan Madam Mirpua bu söz- leri işitince, kendisini tutamadı. — Az kaldı Düşesin gırtlağına yapr şacaktı. Bir hâdiseye meydan vere möden her ikisini de ancak müş- külâtle ayırmak mümkün ola - bildi. Artık bu kadarı fazla idi. Ertesi 4 gün Kral Düşesi çağırttı ve şöy- le söyledi: (Devamı ver) | l ü

Bu sayıdan diğer sayfalar: