20 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

20 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HADiİSELER NEYORK SERGİSİNE GİDİP GELDİM | azetelerde ilânlar görüyo - ı Tum: Nevyork sergisini zi- yazrel 390 liraya.. Elimi şa- kağıma koyup düşünüyorum: Fe- na bir seyahat değil.. Kalkacak - sın, büyük Transatlântiklere bi- nip Nevyorka yanaşacaksın.. Bu büyük şehri göreceksin, sergiyi gezeceksin, — Amerikanın dillere destan olan garib varlıklarını, mu-, cizelerini teyredeceksin.. Güzel. Hepsi güzel.. Ve ben, bunların hep- sini gördüm, seyrettim.. Ne gidip geldin, diyeceksiniz.. İşte, ben de uyandığım zaman, güle - rek, kendi kendime bu susli so - ruyorum.. Eğer siz de Nevyork sergisini görmek istiyorsanız, akşam, yat- Mazdan evvel, uzun uzun Ameri- kayı düşünün.. Bütün seyahat acentalarına re- kabet yapıyorum: Bedava seyahat usulü!, Üstelik pasaport masrafı da yok. PAZAR TARİFESİ SAKIN KALKMASIN Malüm ya, bahçeler, gazinolar pazar günü ayrı, diğer günlerde ayrı tarife tatbik ederler.. Pazar günü 50 kuruşa içtiğiniz kahve, diğer günler 25 kuruştur. sa, onlar yine bildiklerini oku - yacaklar.. Pekâlâ, pazar tarife - sini kaldırdık, diyocekler, bu sefer, Adi günlerdeki kahvenin fiatını meselâ 35 kuruşa çıkaracaklar.. Yine, arada biz yanacağız. KARŞISINDA YUT F BALİNA BALIĞI | VE ÇIKAN YAĞ Avrupalı Alim, balina balı- & üzerinde bazı tetkikler yapmış.. Bir balina vasati 120 ton ağırlı ğında oluyormuş.. Bu bir balıktan 56590 kilo safi et, 25,751 küo yağ çıkıyormuş.. Demek - oluyor ki, İstabuldaki yağ fabrikaları, bir Balinanın ya- ninda — oyuncak gibi kalıy Zannetmem ki. <tereyağ» fabrika- ları bu kadar yağ yapabilsinler.. Yalnız, balinayı tetkik eden â- lim, bir tanesinin kaç kişiyi ze- hirliyebileceğini — araştırmamış.. Bizim Halicde tutulan bir parmak balıklar bir aile zehirleyince, ba- Hnanınkini artık siz hesab edin.. EVLİLİK BAHSİ ETRAFİNDAKİ ANKET Bir gazetede, «bekârlar niçin ev-. lenmiyor?» serlevhalı bir anket, günlerdenberi devam edip gidi - yor. Bir bekâr arkadaşıma bu an- keti okuyup okumadığını sordum. | Şöyle cevab verdi: Şimdi, bekârlıkla; evlilik arasın - daki farkı deha iyi anlıyorum, iç geliba, hiç evlenemiyoceğim.. Çün- ki, insan gözü kapalı evlenirse ev-| Tenir.. Yoksa.. Buna, siz ne dersiniz?. MÜSTAHZARAT İLÂNI NEDEN YAPILMIYOR? Eczanelerin yaptığı müstahzarat bundan sonra, sinemalarla ilân e- dilmiyecekmiş.. Acaba neden, di- ye düşünürken, hatırımıza geldi: Zaten bütün filimler, dünyanın binbir çeşidli müstahzaratının en canlı ilânı değil midir?. Yıldızla. rın yüzlerinde, saçlarında kimbi - lir, kaç kilo boya vardır. AHMED RAUF | mahzurun önlenmesine çalışıla - Olgun Talebe Ye- | tiştirmek ğDershan.elerde 30 dan Fazla Talebe Bulunma- İması imkânı Aranıyor Mekteblerde çift tedrisat usu- lünün olgun talebe — yetişmesine engel olduğunu gözönünde tutan Maarif Vekâleti bu usulü kaldır - Mmağa karar vermişti. Maarif müdürlüğü Vekâletten aldığı direktifler üzerine şimdi - | den harekete göçmiş bulunuyor. Çifte tedrisat usulü mekteb binası| olmaması yüzünden en kalabalık semtlerde yapıldığına göre yeni mektebler açmak icab etmektedir. Önümüzdeki ders senesi baş - larında bazı semtlerde — yeniden mektebler açılacaktır. Bunların a-. dedi yapılmakta olan tetkikat so- nunda belli olacaktır. | — Önümüzdeki ders senesinden iti- | baren hiçbir mektebde çift tedri- sat yapılmıyacaktır. Bu usul orta-, dan kaldırıldıktan sonra, gene ay- ni maksadla ikinci ve büyük bir caktır. Bu mahzür sınıflardaki ta- lebe çokluğundan ileri gelmekte, | muallim, her talebe ile ayrı ayrı meşgul olamamaktadır. Her sınıfta $0 - 60 ve hatta bazı mekteblerde daha fazla talebe bu- lunması yüzünden talebenin ders- lerini iyi hazım edememesi me - selesi İstanbulda uzun zaman mü- nakaşa mevzuu teşkil etmiş. mek- teb binalarının azalığı dolayısile bu büyük mahzur bir türül orta- dan kakdırılamamıştır. Maarif Vekâleti önümüzdeki se- neler için bu meseleyi de sureti kat'iyyede halle karar vermiştir. Fakat, bir anda müteaddid mek- tebler açmağa imkân görüleme - diğinden bu işin senelere taksimi süretile intacı münasib —görül - müştür. Bir Gdershanede 20 - 25 talebe IKÜEÜK HABERLER * Dün sabah 8,15 de İzmirden hareket eden Türkkuşu filosu ora-| da beş saat kalmıştır. Çivrilden 15,25 de kalkan filo iki saat sonra Konyaya inmiştir. Bugün Konyada gösteriş uçuşları yapılacaktır. * Hamidiye mekteb — gemisi Samsuna varmıştır. e. Romanyanın başlıca gazete - lerini temsil eden on iki gazeteci Lönüraya' gitmiştir. * Hayfada pazar yerinde bir bombanın infilâkı üzerine 18 kişi ölmüştür. * Tramvay, elektrik ve Tünel şirketlerinin Belediyeye devri mü- masebetile Belediyeden bir heyet Metro hanına giderek tesellüm mu- amelesine başlamıştır. * Üsküdarda — yapılan talebe plâjının inşası tekemmül etmiş - tir. Belediye Yenikapıda ve Beşik- taşda birer halk plâjı daha yapa- | caktır. *& Orta mekteb muallimliği için den itibaren başlanmıştır. No. 10 — Şüphesiz, size evvelce de söy- lemiştim. Buraya gelmekle ne es- ki kararımdan dönmüş oldum. Ne de size yalan söylemek aklımdan geçti. — © halde affinizi dilerim, ha- mimefendi! Ben yalan söylediğini- ze zahib olarak, sizi incitmiştim. | Erkekle — alen önce incit « meğe, sonra da tamir vesileleri a- ramağa alışmışlardır. Kadınlara gelince.. Şüpbesiz, biz de alışlık artık bu rollere, Feridun sevincinden yerinde 0- turamıyordu. — Yok canım, dedi, Necdet zan- nettiğiniz kadar aktör değildir. Yi Plâj Bülbülleri Yazan: İskender F. SERTELLİ * İlk mekteb muallimlerinin | alınması | muvazenei umumiyeye hususunda Maarif Vekâleti Dahi- . Tiye Vekâletile temaslara başla - miştir. | İstanbulun — | ğ z imar Plânı 5 Senede 20 Milyon | Sarfedilecek Istanbuldan 15 mülyon lira sarto- Tunarak yapılacak olan yollara aid program ufak, tefek bazı tadilât- la kabul olunmuştur. Diğer taraftan hükümet şehri - mizin imar plânının — tahakkuku için Belediyenin koyacağı 10 mil- yon liraya 10 milyon lira daha ilâ- ve ederek birinci imar plânının bir| an evvel mevkli tatbika konmasını temin etmeği kararlaştırmıştır. Şu hale nazaran 5 sene - içinde; yalnız imar plânmın - tahakkuku| için 20 milyön lira sarfolunacaktır. O, içi dışı bir görünen insanlar « dandır. - Fakat, siz ne derseniz deyi- niz! Bir insanın - bilhassa bu asır- da - biraz da aktörlük tarafı ol - malı, Hayat; sonsuz perdelerle mü- temadiyen açılıp kapanan büyük bir oyundur. Bu sahnede herke - sin kendine göre bir rolü vardır. Garinada bira içiyorlardı: Feridun çok neş'eliydi. Necdet, Feridunu neş'eli gördük-| çe sinirleniyor ayaklarını, masa- | Demeğe, başlamıştı. bulunması şartile İstanbulun gi semtlerinde nekadar dershaneli,| kaç mekteb açmak lâzım geldiği tesbit edilecektir, — | diyor ki: Misir. isimli inde Mısir Nağırının Ankara seyi sebetile genç Mısır devletinin bir | tarihçesini yapmakta ve .Mısır emniyeti tehdidi olunmak istene - | bilen Akdenizde hürriyet ve is- tiklâlini istirdad ederek kendi sa- hasında olanca azameti ile milli | hayalını — yaşamış olan genç bir devlettir. demektedir. Sadri Ertem, mihver devletle - rinin eskisi gibi bir -Münih bavası yaratmak — istediklerini - yazıyor. Diyor ki: «Milhver — devletlerinin | son zamanlardaki bütün faaliyet- i leri birkaç aylık tevakkuf devre - sinden sonra yeniden — harekete geçmek üzere bulunduklarına bir işarettir. Almanyanın — sırtından atmak ist-diği yük, sınai nüfusu zirai sahala » dağıtmaktır. Hal - buki Avusturya, Südetler mın - ftakası, Çekya onun sırtında bu mâanada yeniden sosyal bir yük olmuştur. Onun için mihverin Tu-, na boyunda yapacağı yeni tazyik | harektelerini beklemek hatalı ol- | müzA | | İKDAM: «İkdam» başmakalesinde Avru- pada toprak bütünlüğünün bozul- ması üzerine, bir sulh ve müdafaa| cephesinin kurulduğunu yazarak «Avrupada kurulan sulh ve mü- dafaa cephesine, Asyada dahi müt- tehid Amerika bükümetlerile, Sov- yetler ittihadının iltihak etmesi, Türk - Fransız Ticareti 15 haziran 1037 tarihli Türk - | Fransız mal mübadelesine ve be- | dellerin sureti tesviyesine aid ti- | caret avenantı ile tediye anlaş - | ması Fransa hükümet! tarafından aybaşından itibaren fesholuna - | caktır. Bunun yerine daha pratik usul- lere dayanan bir ticaret ve tediye | anlaşması yapılacaktır. Öğrendiğimize göre Fransız ik- | tısadi mehafil'nde Türk - Fransız ticaretinin 939 senesinden evvelki nisbete inesı hakkında bir tema- yül mevcuddur. Şehrim'zdeki Fransız ticaret e- dası iki memleketin - birbirinden satın alabilecekleri maddeleri bey- nelm'lel piyasa fiatlarımı, bi maddelerin fop ve sif kıymetleri- ni tesbit etmekle meşguldür. Yeni ticaret ittifakı iki dost mem- leket arasında tam bir anlayış ru- hu ile meydana gelecektir. İ «— Bana Kadıköyüne kadar ar- kadaşlık yapar masiniz?> Feridün aradan yarım saat bile geçmeden: — Ben İstanbula döneceğim.. Necdet sordu: — Hâatiya bu gece bizde kala - caktın? Hava- değişti mi? — Çok sıkılıyorum, Necdetci - ğim! Bir başkâ gün - geleceğim.. Burada münasib bir pansiyon bul- mağa çalışacağım. O zaman bol bol konuşuruz. — Bu gece kalsaydın çok iyi 0- lurdu. Bostancıya kadar uzanır - dık seninle.. — Ne var Boştancıda? Bugün de; bahsetmek istedin bunu.. Yoksa bir şeyler mi buldun orada? Necdet güldü: nin altında en aşağı ön mil giden bir motör sür'atile oynatıyordu. | duğum bir şey yok. Sadece gez - Feridunun kulağında hâlâ Pe- | mek. linin: sözleri çınlıyordu: — Yok canım. Aradığım ve bâl- İstanbul — muallimleri — yardım | birliği tarafından tertib olunana senelik tenezzüh, evvelki gün gü- zel bir şekllde yapılmıştır. Muallimlerimiz; Şirketihayri - | yenin TI ve 79 numaralı Vapurla- | rile sabahleyin sast 9 da Köprü - den hareket etmişler ve her iki vapurdaki cazbandların şen nüğ- meleri arasında Boğazda bir ceve- lândan sonra Çubukluda Said pa- Şa yalısına gidilmiştir. Bugün için muallimlerimize tahsis edilen ko-! ruda hep beraber yemek yenmiş | ve büyük köşkün alt salonu ile üst bahçeye konan cazbandlara a- leceğim. O zman Bostarcıya da gi deriz, Pelin birasını içi —O zamana kadar yüzmesin! de öğrenirsiniz, değil mi dottt Yüzmek kolay bir iş değil, hanımefendi! Bu, zaman mese - lesidir. Hiç de zaman meselesi de - Cesnret, atılganlık.. Yüzmek bence bu demektir. : Bu da bir telâkki me- selesi, İyi yüzmek.. Akrobatlı yü: Kolay yüzmek.. Seri yü: mek.. — Siz yüzmenin envamnı bili - | yormuşsunuz. doktör! Öğrenince bunlardan hangisini tercük eder > | siniz? — Kolay, zahmetsiz yüzmeyi.. — Tıpkı benim gibi. Bu sözlerden fena halde sıkılan Necdet üstüste iki bardak bira iç- tikten sonra, Peline döndü: WfGIıL:E'KMıSI | |yanın bolşevikliğin eline ! nizde duydunuz. Sizin bugünkü müşevveş vaziyetin sü- kün ve istikrar yoluna girmesini temin edebilir ve geç te olsa, böy- te bir neticenin tecelli eylemesi beklenebilir. YENİ SABAH: 'Hüseyin Cahid Yalçın Parisden gönderdiği «İngilterenin kabahat- leri» tsimli bugünkü başmakale sinde mihver devletlerinin, bazı meselelerden dolayı — İngiltereye kızarak onu hâlâ — Çekoslovakya varmış gibi bir vaziyet takınma- sından, Baltık devletlerile Roman-) teslim dan (D), Arab toprak larının Türkiyeye terkinden () ve| Sovyetler birliğile ittifaka teşeb - büs etmesinden kabahatli gördük- lerini ka olunm nekadar saçma olduğunu söyle - | dikten sonra diyor ki: «Almanyanın şikâyetleri ara - sında Arab topraklarının İngil - tere tarafından Türkiyeye terki hakkındaki iddia da mantıksızdır. Bir kere, İngiltere, Türkiyeye hiç bir toprak terketmiş ve edecek de- ğildir. Fransa ile aramızda Ha- taya aid cereyan eden müzakere | mevzüu bahsoluyorsa, Hatay hiç bir zaman Arab toprağı olmamış- | tır. Biz bir karış Arab ve ecnebi toprak istemeyiz. Hatayı sulh mü-| ahedenamesile terkederken onun Türklüğe hpğlılığını şart koşmuş olduğumuzu da Almanların pekâ- 14 bilmeleri Tâzımdır.. VAKİT: Başmakalesi yoktur. İstanbul Muallimlerinin Gezintisi yak uyduran genç çiftler akşamz kadar dans ederek, zeybek, kazas- ka ve sair mllli oyunlar oynıya - rak eğlenmişlerdi Saat 18 de bir neş'e ve kuhkaha tufanı arasında Çubukludan ha- | reket eden vapurlar Köprüde bi leşmişler ve evlerine erken dö: mek istiyen arkadaşlar 73 nu - Maralı vapurda bırakılarak Tİ Je Büyükadaya gidilmiştir. Büyükadada kısa bir tevakkufu müteakıb da Marmaraya dönül - | Müş ve saat 22 buçukta Köprüye avdet edilmiştir. | saslı tetkikler yapmaktadır. seler yok. Feridunun sesini de - sesinizi duymak, sizi dinlemek de bizim hakkımızdır. sanırım. Şuracıkta bir şarkı lütfetseniz de dinlesek.. Pelih ittraz etmedi: — İyi amtna, ben bir şantoz gibi! | Bazinoda nasıl şarkı söyliyebili - rim? — Kimsenin işitmiyeceği, yı nuz bizim işitebileceğimiz bir ses- le. Feridun da Necdelin teklifine iştirak ederek: — Hanimetfendi bizi kırmazlar. | Necdetçiğimi dedi. Hele bir bica dah alsınlar.. Serinlesinler.. Pelin, Necdetin elinden kurtu- | Tamıyacağını anlamışti: — Sizi kırmak istemem.. Diyerek mırıldandı.. Sesinin a- kordunu buldu.. ve yavaş yavaş tatlı, heyecanlı bir sesle okumağa | — Emin ol ki hafta içinde ge- | — — Gazinonun bu köşesinde kim-| başladı: 'dederek bu şikâyetlerin | | Belediyesinden malümat istemiştir.| istanbul | Erzurum Hava Hattı 'Erıuru)ıı, Erzincan ve! Elazığa Tayyare ile Gidilebilecek İstarbul ve Ankara ile Samsun ve Diyarıbâkır arasında muntazam! tayyare postaları tesis edilmesi çin esaslı surette faaliyete geçil- miştir. Bu iki şehrimize önümüzdeki ay, içinde her gün tayyare ile gitmek| kabil olacaktır. Diğer taraftan İstanbul - Erzin-i can, İstanbul - Erzurum, İstanbul- Elâzığ ve İstanbul - Van hava hat- da biran evvel açılması i- tkikler yaptlmaktadır. Bu, ar önümüzdeki seneye ka-| dar hezhalde açılmış ve faaliyete geçimiş olacaklardır. Bunun için de Avrupaya ısmarlanan yeni ve iyük 5 yolcu tayyaresinin gel- | mesi beklenmektedir. 2000 Lâmba Konacak Bu işe Evvela Sayfiye Yer!lerinden Başlandı Belediye şehrin muhtelif yer - derine 2000 lümba koymağa karar vermişt'. Bu lâmbeların semt semt yerlerine konmasına devanı edil- mektedir. Yaz mevsimi münase - betile evvelâ sayfiye yerlerinden içe başlanmıştır. Sayf'ye yerleri- | nin lâmbaları yerlerine konduk - tan sonra diğer lâmbalar da şehre | taksim edilecektir. İstanbulun bazı serntlerinde, so- kak içlerinde lâmbasızlıktan şi - kâyet edenler ır: Beledive bu eiheti de gözönünde tutmaştur. iik plânda konması kararlaştırı - lan 2000 lâmbadar sonra İstan - bulun en issiz ve şehrin merkezi. ne uzak sokaklara da lcahı kadar Tâmba konacaktır. O zamana ka- dar elektrik işlerinin idaresi de Belediyeye geçmiş bulunacağın - dan şehrin geceler. b6l ışık altı da tutulması işi deha kolay başa- rılacaktır. Uouz Et Dahiliye Vekâleti Mesele ile Yakından Meşgul Oluyor | Şehrimizin et meselesi ve bu- günkü mezbahanın et işinde öy- madığı rol Büyük Millet Meclisin- de münakaşayı mucib olmuş ve bir meb'us mezbahayı tenkid etmişti, Bunun üzerine Dahiliye Vekâle-| ti et meselesile ehemmiyetli bir suretle alâkadar olarak Belediye-| den şimdiye kadar et meselesi et- | rafında yapılan bütün etüdleri ve bir hayvanın mezbahaya girinciye| ve girdikten sonra müstehlikin e- line geçinciye kadar geçirdiği bü- tün safhalar hakkında — İstanbul Bu taleb alâkadarlara bildiri! - miştir. Diğer taraftan da Belediye) iktisad müdürlüğü bu hususta e- Dünyaya ben sevmek ve sevil mek için geldim. Sevdikçe güzelleştim, sevilerek yükseldim. Öper misin beni sen, koşar mızın peşimden: Şimdi bir taş olsa şu taptığın beyaz tenim? Hayata ben sevmek ve sevilmek için geldim. Sevdikçe güzelleştim, sevilerek yükseldim. Necdet, Feridanun yüzüne bık—: t Feridun başını önüne eğmişti. Pelin şarkının — nakaratından ) sonra: — Evet, dedi, dünyaya bir insan| sevmek ve sevilmek için gelir. Se- vilmek belki bir talihdir amma.. Sevmesini bilmiyenlere de o ka- acırım ki., (Devamı var) DYAA MISIR — Yazan: Ahmed ESMER Şimalde bir müttef'k devletin has riciye Veklli tarafından yapılan ziyaretin tatlı heyecanını yaşar * ken, cenubda bir kardeş devletin Hariciye Vekilini selâmlamak şe- refile mübahiyiz. Dün Ankaraya ayak basan Mısır Hariciye Vekili Abdülfettah Yahya Paşa unutul maz hatırâlarla bağlı bulunduğur muz dost bir milletin sevgisini ge“ tiriyor. Mısır... Bu ismin telâffuzu ile eski ve yeni tarihin estarlı sah- nelert derhal göz önünde canla - neyor: Kıtlık devrinde Yakubun ve evlâtlarının — iltica — ettikleri memleket. Yusuf Romantik ha - yatını burada yaşadı. Musa kabi- lesile beraber bu memlekete hics ret ettl, Firavunlar, Kleopatra, binbir gece mâasâlları, Halifeler, Yavuz Selim. Memlükler, Napol- yon, Mehmed AP. İşte sinema şeridi gibi göz önünden geçen bazi sahneler ve bazı isimli Fakat yeni Misir nedir? Afri - kanın şimalişarkisinde ekilebilen arazisi dönümle ölçülen bir mem* leketle esrarengiz bir nehir, Fa- kat bu bir avuç toprakla bir nehif eski ve yeni zaman fatihlerini da* ima kendine doğru çekmiştir. Ne- den? Çünkü Misir strateji bakı - mından sön derece ehemmiyetli bir mevkide bulunuyor. Napalyon İngiltereyi mağlüb etmek için Mi- sırı eline geçirmeğe — çalışmıştı. Halbuki Mısır o zaman Osmanlı İmparatorluğuna akd di. O zaman” danberi İngilterenin Mısır hakkın- daki politikası şu olmuştur: Mısır- da hâkim olan otorite ile dost ol- mak; yahud da bu memlekette o- toriteyi kendi eline geçirmek. On dokuzuncu asrın başlangıçlarında İngiltere Napolyonu Mısırdan st- mak için Osmanlı İmparatorluğu ile iş birliği yaptıktan. sonra kö- demenleri tutarak orada kendisi yerleşmeğe çalıştı. Osmanlıların mukavemetile — karşılaşlı. — Bir müddet sonra doğrudan doğ- ruya donanmasilr Mısıra hü- çum ettk Bu defa — da memlekette bir kuvvet olarak 'be- liren Mahmed Ali karşısına çıktı. Sonre Osmanlı İmparatorluğunun dostluğunu ayırarak Mısırdaki va- ziyetten emin olmuya çalıştı. Meh- med Alj ile Sultan Mahmud ara- sındaki mücadelede Sultan Mah mudu tuttu. Bundan sonra da gerek Masira ve gerek Boğazlara hâkim olan Osmanlı İmparatorluğu ile İngiltere arasındaki dostluk de - vam etti. Fakat burada izahı pek Hzun süren âmiller altında İngiliz diplomasisi Berlin muahedesinden sonra İmparatorluğa karşı mülki tamamlık siyasetini değiştirince, İngiltere Mısıri eline geçirmeğe lüzum gördü. Ve 1882 senesinde işgal etti. Hukukf esasa dayanmı- yan bu fiili işgal 1914 — senesine kadar devam etmiştir. 1914 sene- sinde İngiltere Mısır üzerinde hi- maye ilân etti. Harbden sonra 1912 senesinde Mısıra dört şartla bağlı olarak istiklâi verdi. Bu dört şart üzerinde on beş sene kadar anlaş- mak mümkün olmadı. Nihayet İ- talyanın Habeşistanı işgali üzeri- nedir ki Misir İngiltere ile anla- şabildi. Mısırı İngiltere ile anlaş- Mıya tazyik eden — sebebe şöyle ima ile dahi olsa dokunduktan sona Misirin beynelmilel muvazene - deki ehemmiyeti aydınlanmış ve ayni zamanda Mısırla aramızdaki yyeni bağların şümulü do anlaşıl - mış oluyor. Filhakika bu bağlar siyasi mukadderatımızın birleş - miş bulunduğu asırlar zarfındaki | rabıtalar kadar sağlamdır. Türkiye halkı kardeş Mosirin mükaddera- tına karşı dalma en yakın alâka göslermiştir. Mısıt, — Faruk gibi genç, dinç ve çok sevilen bir hü- kümdarın idaresi altında şüphesiz parlak ve mes'ud istikbale nam- zed olan bir memlekettir. Muhte-

Bu sayıdan diğer sayfalar: