20 Haziran 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

20 Haziran 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Faa L A Ka D italyan Çizmesi İtalyanın Coğrafi Vaziyeti Hem Lehine Hemde Aleyhinedir frikanın — istikbali Fransa gittikçe artan bir ehem- miyetle düşünülüyor. Av » rupalı askeri mütehassısların bu mevzuda yazılmış yeni yazıları var, Afrika meselesi yalnız Fran- sayı alâkadar etmekle de kalmı - yor, Düşünülürse kaç devletin Af« rika kıt'asile alâkası olduğu ko- layca gözönüne gelebilir. Şimali Afrikanın Fransızlar e- lindeki kısmı coğrafi vaziyet iti - barile pek naziktir. Çünkü Akde- niz ile Afrika sahrası arasında bu- lunuyor, Siyasi, iktısadi ve askeri noktadan bu mevkin ehemmi - yeti aşikârdır. Eğer, diyorlar, Fransa ile beraber şimali Afrika- da Fransızarın elindeki yerler de birlikte gözönüne getirilecek o lursa tâ Şimal denizinden başlı - yarak Kongoya kadar uzanan ko- ca bir imparatorluğun varlığı an- Taşılacaktır. Hele şimali Afrikanın ne kadar mahsuldar olduğu ve birçok me- waddı iptidaiye yetiştirdiği de dü- Şünülürse Fransanım bundan et- tiği istifade daha ziyade ketdini gösterir. Askeri noktadan da burası Af- rikanın garbında ve merkezinde Fransızlar, İngilizler ve Belçika- hlar elindeki müstemlekelerin kapısı sayılmaktadır. Akdeniz va- gıtasile de Avrupanın cenubu gar- bisinde yine Akdeniz ve Libi ile de Masıra ve Yakın Şarka bağlı demektir. Onun için şimali Afri- kadar Fransızların elinde bulunan yerler bugünkü Avrupa politike- sının sarsıntılarından çabuk mü- teessir oluyor. Çünkü harb teh - Tike ve ihtimalleri buralarını teh- diâ ettiği gibi böyle bir tehlike' halinde şimali Afrikadan Fransa- nın edegeldiği istifadenin de ne - lacağı çok düşünülmektedir. Libi- de İtalyan kıtaatının bulunması Fransızları az meşgul etmiyor. Fakat bu tehdid yalnız Fransı lara karşı değildir. İngilizler de bunu düşünüyor - lar. Sahra kısmının müdafaası i- çin şimali Afrikanın müdafaası lâ- zım geli, bir barb olursa Afrikada neler yapmayı düşündüklerinden Av - rupalı askeri mütehassıslar çok bahsediyorlar, Yine bu mütehas- sısların dediğine göre Fransızlar | Eğer Tunustan taarruza geçerek İtalyanların elindeki Libi üzerine yürüyecek olurlarsa o zaman İn- giltere ve Fransa için Akdenize tamamile hâkim olmâk daha ko- laylaşacaktır. Misir, Yakın Şaik ve Şarki Av- rupaya kadar tesiri olacak büyük Harckât Afrikanın bu sahalarında * gereyan edecektir İlalyaya ve Hattâ Almanyaya arşı dünyanın en mühim pâmuk, etrol, kauçuk hulâsa harb elzem olan diğer mevaddı iptida- “mevaddı iptidaiyey Fransay 'or. İtalyanların ileride | iye yolları Akdeniz ile Yakın Şark- tan geçmektedir. Şimali Afrikanın yetiştirdi u- laştırabilmek için Akdeniz yollı rimın çok emin olması lâzım ge- Byor. Yalnız mevaddı iptidaiye mi?, Fransaya İlâzım olan askerin mühim bir kısmı da Afrikadan Avrupaya — taşınacaktır. Fransız w erkânıharbiyesi onun için şimali Afrika ile Fransa arasındaki nak- liyat ve sevkiyatın kolay, çabuk larak yapılmasını temin Akdenizin emniyeti bahsi bu- rada tekrar tazeleniyor. Avrapalı mütehassısların bu hususta yeni yazdıklarından şu netice çıkıyor: Akdenizde İngiltere ile Fransanın müşterek vaziyeti ne dersceye kadar sağlamdır?. İngiliz ve Fran- sız donanmaları birleşince şüp - hesiz ki Akdenizdeki İtalyar. do- manmasına üstün bir mevki temin etmiş olacak. Fakat buna rağmen Akdenizde Fransa ile İngiltere - nin daha başka mühim noktaları düşünmeleri lâzım geliyor. İtalya bazı cihetlerden tehlikeye girecek, | İngiliz ve Fransız donanmalırının tehdidi altında kalacaktır. Fakat İngiliz ve- Fransız askeri müte - hassısları da acaba İtalyanın isti fade edeceği mühim noktalar yok mudur?. İtalyanın vaziyetini kolaylaştı- racak cihetler nelerdir? diye tür- lü ihtimalleri gözönüne getiriyor- lar, Evvelâ İtalyan erkânıharbi - yesi müstakbel harbi hemen baş- liyarak hemen bitirmek, düşma- na göz açtırmamak maksadile yap- mayı düşünüyor. İtalyan ordusu buna göre hazırlanıyor. Avrupalı mütehassıslara göre İtalya ken- dini müdafaa için müsaid imkân- lara malik bulunuyor. İtalya mer- kezi bir vaziyettedir. Sardunya var, Sicilya var. Çiz- menin cenubundaki mühim nok- talar var. Sonra Libi geliyor. On iki ada var, Birçok adaların bu- lunduğu bir denizde İtalyan do- nanması muhite ve şeraite uygun olarak hazırlanıyor. Bu adalar a- rasındaki mesafe de İtalyan do- nanmasının çok işine elverecek - tir; diyorlar. Çünkü nisbeten kısa mesafe dahilinde İtalyan tahtel- bahirleri bu adaların arasında gi- dip gelecekler, kaçahilecekler, sak- | lanabileceklerdir. Deniz tayyare- leri için de yukarıda sayılan nok- talar mühim birer merkez ola - caktır. İtalya bütün bu elindeki ada- ları ve Afrikadaki yerlerini hava kuvvetlerine ve denizaltı gen lerine merkez yaparak oradan et- rafa taarruz etmeyi düşünecek - tir. Fakat yine Avrupalı müte - hassısların dediğine göre İtah yarımadası her tarafından İngiliz ve Fransız donanlarının ateşine uğramak tehlikesi altındadır. İtal- ya yarımadası uzanarak Akdenizi | ırmış oluyor. Bu itibarla pek | mühim bir mevkii vardır. Bugün elindeki vesait ile muhtelif sahı lardaki harekâla müessir olmak | istiyecektir. İtalyanın kuvvetli noktası böyle merkezi vaziyette bulunazak elindeki seri ve kuv - vetli vesaiti ile etrafına taarruz edebilmesi sakânıdır. Fakat yine İtalyanın zayıf olması bu mer- araz'si derin değildir. Yani askeri mütehassısların tari - fine göre merkezi vaziyetteki İ- talya, etrafındaki komşuların hep birleşerek hücumları - karşısında | bu taarruzların neticelerini defe- | debilecek gibi değildir. İtalyan kuvvetlerinin icabında çekilerek kendilerini koruyabilecekleri kı dar arazide derinlik yoktur. He- saba göre Po vadisi ancak 400 ki- lometro uziyabilmektedir. İtalya yarımadasının en geniş yer; ise 250 kilometroyu geçmiyor. En zi- yade sanayi merkezi Po vadisi nıntakasında bulunuyor. Halbuki burası düşman tayyareleri tarafın- dan kolayca döğülebilecektir. Öyle| ki en mühim harb sanayli birkaç saat içinde tahrib edilebilecektir, diyorlar. Apenin dağları en mühim rolü oynamıştır. Yarımadanın en mü- him büyük kısmını kaplıyan bu dağlar yüzünden sanayi merkezi Po havzasının darlığı içine girmi; demiryolları da sahillerde yapıla- rak şimal ile cenubun münakalâtı ancak bu suretle temin edilmiştir. MİDE BU! Meraklı Şeyler BÜYÜK BALIKLAR Arük balıklar ea çok Yeni Ze- anda kıyılarında bulunur, Ge- | senlecde 400 kile ağırlığında bir | Kılıçbalığı ile 900 kileluk bir kedi ba- lığı avlanmıştır. POSTA PULLARININ MENŞEİ Mektub zarflarının üzerine yapıştı- rılan posta pallarının mücidi Pransız- dardır. Hakikaten, 1623 senesinde Paris du- varlarına yapıştırılan afişlerde: <Mok- fublarınızm bir mahalleden diğer ma- halleye, kaybalmadan gitmelerini is- fiyorsanız zarfların Üzerine belediye | dairesi tarafından — bastırılan — küçük kâğıdları yapıştırınız. Adreslerini o- Kunaklı yazıntı, köşebaşlarındaki ku- fulara atınız. Bu kâğıdlar, belediye ta- tafından mahallerine gönderilire den- mekte idi. Dünyanın en çok yemek yiyes n- | damları Avustralya yerlileridir. Yer- | ler yerler bir türlü daymak bilmezler. Misal olarak genç bir avcıyı zikre- delim: Bir günde bir kaa, iki hindi ve 60 santim boyunda bir kertenkele kı- sarlması yemişi. Yerillerden bes kişi bir otoruşla 150 koğu yumurlası yerler, 'TOZDAN HOŞLANMIYAN BİR ÇİÇEK Hattiüslüvada, tozdan mefrel eden, hoşlanmıyan bir cins çiçek vardır. Bu giceğin yaprakları üzerine — biraz loz Barakıldı mu, çiçek harekele gelir, yap- | Tağın toza tesadüf edem yeri kabarır, ar sonra bemba Kibi patlar, tozları defeder. BU DA BİR HESAB', Vasat boyda hbir adamın kestüm de ne kadar dikiş olduj Tabli hayır! Zira böyle birşey düşür mek işsizlik değii, delilik alâmetidir. Fakat, bunu düşünen işsiz çok. Bun- dardan biri kat'iyetie lddia ediyor: «Bir erkek kostümünde 74399 dikiş vardıra diyor. Sonra şunu ilâve ediyor: «Bunun 28,713 ü el, 15.679 u makine dikişldir.e Doktorun Öğütleri: SEDLİÇ azın sıcak günlerinde Y ferah verici köpüklü iç- kiyi kim bilmez. Bikar- bonat dö sod, malüm beyaz bir tozdur. Hazımdır, müdcirdir, midevidir, ekser mader su larında bulunur. Sodliçin tertibi şudur Bikarbonat dö sod — 2 gr. Tartras dö potas esod —Ğ » Asid tarterin 2. Karbonat dö sod kanı su - landırdığı için daimi surette istimali caj zdeğildir. Evlerde hafif mide bozuk- Tuğunda şu tertib kullanılır: Yarım kahve kaşığı bir fin- can suda eritilir, içine bir Mmiktar şeker lâve 'edilir. Di- ğer bir fincana da yarım limon| sıkılır. Bikarbonat mahiülünü havi fincan limon fincanı ile beraber ağız yakınına getirilir. Birbirine karıştırıldığı snda, feveranlı bir köpük hasıl ol- duğu sırada içilir. Halbuki gerek sanayi merkezleri, gerek demiryollarının kolayca tah- Tib edilmesi imkânarı İtalyanın Müstakbel harbde en zayıf olduğu noktalar deret — —— — Lülfunuza çok teşel r ederiz. Bu kadarı | sel HİKÂYE KABA ADAM ECMİ ERKMEN Süheylâ, Nadideye sordu: — Nasıl bir — kocaya olmuk istersin? Genç kız düşündü tanıdığı bir çok gençler vardı. Bunların ekse- risini Süheylâ da biliyordu. «Fa- rük tipte bir koca düşünüyorum.» dese, Macidin nesi vardı. - Hatta Macidde Faruğa tercih edilecek bir meziyotler sayabilirdi. Fa- kât Fartık da hiç fena çocuk de - gildi. Nadide bir türlü karı yordu. Süheylâ sabırsızlandı: — Ayol, bu nöküdür düşünce böyle! dedi. Bir türlü karar vere- miyorsun! Nadide yine cevab vermedi, hâ- fifçe kızararak başını önüne eğdi.. eylâ iki kocadan ayrılmış, fettan, hareketli bir kadındı. Süheylâdan beş yaş daha küçük olan Nadide, senelerdenberi ta - niştiği sayısız ria — hepsini beğerdiği için, bir türlü kendine bir eş seçememişti. İki samimi arkadaştılar. Sü - beylâ Nadideye biraz da abla gibi görünmek işter, iki koca eskitliği için kendini daha tecrübeli adde- derdi. | Süheylâ, Nadidenin sükütu kar- şısında ona bir gençten bahseti — Hadiyi nasıl buluyorsun? Nadide gülümsedi: — Ne hınzır şeysin, Süheylâ! Hadi nereden aklına geldi? Fakat, Şöyle düşünccek - olursan sen de teslim edersin ki, Hadi bulunur adamlardan değildir. | Süheyiğ, &r» harfini şeddeliye- | rek cevab verdi: — Tam 'manaisle errkektir — Yalnız, birazıcık olsun incel- malik veremi- — Sen daha çocuksun, benim mini mini Nadideciğim. Sen de ev- len de bak o zaman nasıl düşüne- ceksin. Kız iken senin gibi düşü- nüyordum. — Kibar (!) bir koca buldum, İlk aylar mes'uddum. Fa- t sonra kocamdan soğumağu büş- ladım. Sabahları işine giderken beni uyandırmaktan ürkerek yı tağından kalkmasına bile sini leniyordum. Adeta bir uşak gibi hareket ediyordu. Evin içinde, so- kakta, çayda, sinemada — hulâsa her yerde hâkim ben idim. Böy- le şey olur mu? Hangimiz erkek, hangimiz kadın idik? Nihayet, her kadın, karşısında biraz olsun bo- rozlatmasını, dişiye kabarmasını bilen erkek ister. O hale geldim ki, adamın bir tokadına hasret kal- dim! Nadide, sana nasıl söyliye - yim; güya ondan gizli imiş gibi, hakikatte kocamın — görebileceği şekilde, başka erkeklere - tersine dünya - kur yaptım. Kocam nasıl zmukabele etse beğenirsin? — Karıcığım, hani dünkü çayda| uzun boylu, iri yarı bir adam v. — Nişanlıy r v $ di ya; Sermed Bey mi nedir? İşte © zat bugün bizim daireye geldi. yüzüme fena fena baklı; — sonra kaybaldu. Sen onunla birkaç def' dansa kalkmışlın .Acaba benim güzel Süheylâcığıma göz mü koy- du? Sana yalvarırım, karıcığım, bir daha çaylarda böyle adamlarla çok dans etme! Ne dersin bu işe Nadide? Re - zaletin son perdesi değil mi? Hal- bu ki ben böyle düşünmüyordum. Şu kılıbık berifin hiç erkek tarafı yok değildir ya! Diyordum, göz- leri önünde erkeklerle meşgul o- lurum, o da beni kıskanır, kolum- dan tuttuğu gibi eve getirir ve hizmetçiyi savdıktan sonra bağır- mağa başl — Bu ne rezalet Süheylâ? Ben icabederse kadınlara başka türlü muamele etmesini de bilen erkek-, lerdenim! asıl? Derim ve kocam da «işte böyle! diyerek tokadı yapıştırır zanne - diyordum.. Fakat, efendim nerede,| ben nerede!.. Bunlardan sana hiç bahsetmemiştim. Şimdi sırası gel- | mişken ikinci kocamdan nasıl ay- rıldığımı da kısaca anlatayım. Ki- saca diyorum. çünkü iki ayrılış a- tasında müşabehet var. Kocaları- mın ikisini de ben boşadım. Biri | benim istediğim erkek gib hare- ket etmemiş, Öteki de ifrata var- mıştı. Senin anlıyacağın ikinci ko- camdan da, tokat - yarışlarında mağlüb olduğum için ayrıldım. Vahi Süheylâcığım. Çok mu döğüyordu? — Kapat artık bu bahsi de mev- zuumuza avdet edelim. Söyle ba- yeter. Müsaade edinizde gidelim. Evdekİler de me- Taktan kurtulsunlar. Dedik. Sanki, biz duvara söylüyoruz. Paşa, bu- na da aldırmı Evlerinize haber göndereyim efendim. A- darılarımız var, hattâ, isterseniz ve kendilerine zah- met olmazsa onlar da teşrif etsinler.. Dedi. Bu, son cümleyi işitir işitmez yüreğim, cız.. etti. Elimde olmaksızın Cahidin yüzüne bak- tülşim Cihad da bana baktı Paşa, bizim burada ne şartlarla bulunabileceğimizi ne bil sin? Hemence- cik beri atıldım: Aman Paşam bu saatten sonra, evlere ha- ber göndermek çok güç olur. Hem bütün bütün te- lâşa düşerler!. Dedim. Cahid, tevekkülle devam eti Oldu olaçak, bari Paşa Hazretlerinin arzu- larmı yerine getirelim. Ben, yine hâlâ; — Çok geç kalacağız.. Cahid. Demekte ısrar ediyordum. * Bilmiyorum, saat yarım mı idi. bir miydi?, Yalıdan dışarıya ayak attık. Çıkar çıkmaz Cahi - BEŞ HASTA VAR Ü 5 | dın koluna bir çimdik bastım, çocukcağızı bağırt- tun. Kapıda otomobil bekliyordu. Paşanın husust otomobili. Bizi ayrı ayrı evlerimzle bırakmasını şoföre emretmiş, zaten nekadancık yer?, Hisar - E- mirgân. Fakat, ne mükellef bir sofrada yemek ye- jheye düştüm. Acaba bizim için hazırlan- mış bir sofra mıydı, yoksa her akşam mi böyle? Hâlâ da şüphedeyim! Cahide: — Nabil senin sofrana benziyor mu? Dedim. — Aldıtma bizim de olur. Dedi. Fakat Paşa ne yaptı yaptı, bizi yemeğe alıkoydu yal, Amma, bu yemeği nereme yedim bil- miyordum?. Her lokma zehir oldu. — Evde neler oluyor?. — Annem ne halde?. — Babam küplere binmişt&. Yazan: Etem İğzet BENİCE Diye o kadar üzülüyordum ki... Eü çok kork- tuğuma Ekremdi, Eğer korku ve endişe ile gidip te kazayı eve haber verdiyse: — Annem ya ölmüş. ya deli olmuştur. Diyorum. Sonra, işin felâketi, — Cahldle bir sandalda işiniz neydi? Diyecekler?, Evde hiç kimse benim Cahidle iki senedir, seviştiğimi bilmiyor ki... Bütün ma- hallede bir Şadan, bir Ekrem, bir de benim küçük tontonum biliyorlar. Bilmem amma, küçüğün aklı da pek böyle şeylere erer mi? Onun için bütün sır- larım meydana dökülecek, — Ot.. Cahidle beraberlermiş... Diye dile düşeceğimizden korkuyordum. Pa- ga da sofrada sordu: — Hanımefendi refikanız mı? Cahid: Dedi. Çocuk başka ne desin? Bana da sorsa ben ne diyecektim?. Sahiden de öyle değil mi? Şimdi nişanlıyız. İki sene sonra da nikâhlı ve evli olacağız. Nişanlanmak ne demek?. Bir çiftin gö- , his, fikir, viodan, vazife beraberliğini temin imkânını bulabilecekleri zaman değil mi?.. İş! | biz şimdi bu zamandayız. Parmağımızda yok müuş, şü bu, konu komşu, uzak yakın, eş dost bir araya toplanıp ta: — Nişanlandılar... Dememişler. Ne çıkar?. Biz, asıl hedefe daha me gitmişiz. Hem nişanlılığın izdivaç — için hazırlıyacağı esaslara o kadar evvelden gitmişiz ki, bugün Cihadla ben yanyana da olsak, uzakta da olsak bir düşündğümüzü, bir sevdiğimizi. bir duyduğumuzu, her şeyde tam bir birlik ve bera- berlik hissettiğimizi seziyoruz. Bize kalplerimiz - deki kuvveti, sevgimizdeki şuuru hiçbir nişanlılık temin edemezdi. Kendi kendimizi bulduk, kendi kendimizi sevdik, kendi kendimizi yokladık, kendi kendimizi benimsedik. Bugün bir kalbimiz, bir kesti vücudumuz, bir varlığımız var. Bu varlık. bu e- mel, bu birlik iki sene sonra bizi, (Devamı var) na, kocan nasıl bir adam olsun istiyorsun? Nadide tekrar düşünmeye baş- ladı. Fakat bu defa çok uzun gür- medi. Mühim birşey keşfetmiş gi- bi ellerini çırparak: (Devamı 7 inci sayfada) RADYO Ankara Radyosu BUGÜN 19 Program. 19,05 Müzik (Bir uvertür - Pl), 19,15 Türk müziği (Karışık program), 19,45 Türk müziği (Saz şairlerinden örnekler). ' 20 Memleket sadi ayarı, ağans ve meteoreloji haberleri. 2015 Neşeli plüklar - R. 20,20 Türk müziği (Klâsik program). İdare eden: Mes'ad Cemil. Ankara Radyosu küme beyeti, Cemil Beyin - Muhayyer peş - revi. &— Hafız Post - Muhayyer birinci Beste - Vakli supholdu. 3— BSadullah aga - — Ağır semal - Hali seyebi mazik terindedir. #— Arif Bey - Muhayyer şarkı » Humarı yok bozulmar meelisi. Şevki Bey - Muhayyer şarkı - Ol gonca dihen bir güli handan, 6— Keman taksimi, T— Arif Beyin - Muhayyer şarkı - Meyhane tarapgühı mey, $— Rahmi Bey - Muhayyer şarkı - Serapa hibmü ansn, Muhayyer yürük semal - Bir elif çekli yine, ö Sarz semalsi. £i Konuşma, 2115 Müzik (Radyo orkestrası - Şef Hasan Ferid Almar). ZEİS Konuşma, 22,30 Müzik (Neşeli müzik - Pl). 23 Son afans haberleri, zirast, e4- bam tahvilât, kambiyo - sukut bor- sası (flatj, 2300 Mürsik (Cazband - P. 23,55 - M Varınki program, YARIN 1220 Program, 1235 Türk müziği - Pı. TEMemleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 1245 - 14 Müzik (Karışık program - Pi.) 1357 Hicri Cemaziyelevvel 1355 Ruml Haziran 7 1838, Ay 6, Gün I7I, Hızır 16 20 Haziran SALI

Bu sayıdan diğer sayfalar: