18 Ağustos 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

18 Ağustos 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gazinolarda Bira Fiatları Meselesi Bir Çok Gazinoların Lüzumu Kadar Tenzilât Yapmadıkları i Görüldü Evvelki sabahtan — itibaren | tarafta mahalli belediyeler ta- ve şişe bira fiatlarını teâbit e- decektir. Nitekim Ankara Be- Jediyesi de dün tekmil Anka- Bu Sefer de Ümidimiz Kışda ! Yeni bir kanunun mer'iyet mev-) küne girmesi dolayısile, bundan sonra, sinema, tiyatro, konser ve emsali gibi mücsseselerin dühu- liye ücretlerini Belediye tayin decektir. Bu habere sevinmek lâ- zımdır, Fakat, Allah vere de, be- lediyeler, bu işi iyi tatbik edebil- seler... Çünkü, bundan bir yıl ev- vel, meselâ, sinemaların ucuzla- tılması mevzuu bahisti, Belediye- Terin bu işi hüsnülidare edemedik- Terini bizzat Dahili Vekâleti gönderdiği bir tamimle bildir - müşti. Eğlence yerleri, gazino gibi yerlerin de ucuzluğu, hayat pa - halılığı ile mücadele işi bir is- kandah oldu. Belediye, bu mev - zuları eline yüzüne bulaştırdı. Tilmesi icab ettiği halde bu ten- | bit etmiştir. Bu yeni listeye gö- Tilâtin tam yapılmadığı görül- | Ye 30 santilitrelik duble çalgılı Müştür, yerlerde 10, çalgısızlarda 9, a- :::'ı—,-ııııb.—.ı- vak bi göhir'ddeku ö çlei. Kakkden 20 kuruşa verikn | B y Sm ai keklmnda B Mi bul Belediyesinin mü- Yeya * masil bir fiat tesbit etmesi ya- n.'_”__“_' bu w' iç. | PT 16 kuruşluk bir şişe birayı kili gazino ve birahanelerde | SAl&ılı yerlerde 22,5 - 25 kuruşa #iye biralar üzerinde de tam | Sattırması icab etmektedir. fenzilâtın yapımladığı görül - Halbuki bu kabil gazinolarda Müştür. evvelki akşamdan itibaren tat- j göre bu va - | bikine başlanan yeni tarifeler ile gazinocular 16 kuruşluk bir şişe bira için 45 kuruş fint koy- aların kaça satılacağının her | muşlardır. KB a e Aurupa Almanyaya Piyasalarında | Gönderilen Likörlerimız Mallarımız L | İnhisarlar, Rağbeti ak için Yeni Tedbirler Alıyor İuhisarlar şarab, likör ve bu Kdi az alkollü içkilerin Avrupa- Mukabelesiz Bırakacakmıyız ? Alman hükümetinin ithalâtı kontrol etmek — için ihdas ettiği N Ha asbel kazan - | PEfMi Galreleri son zamanlarda günden güne rağbel kazan — | y L L Öülecek malla- Makta olduğunu nazarı itibare a- | | TaRLNİYAK GKE skar İarak bu sene İstihsalâtıni artlır- | nağa başlamıştır. Mağa karar vermiştir. Bu s6bebe | A LA Siballiçılarını bir tüc - 8 bu sene müstahsilden selacaği İ C - 4an ziyada devlet memnra hük- Mi ve kuru üzüm miktarını ge | müne indiren permi dairelerinin Hen seneye mazaran bir büçük | 5., usulsüz hareketleri gerek Türk fükeli daha fazlalaştıracaktır. Yaş | tüccarlarını ve gerekse Alman - Ve kuru üzüm piyasaları açıldığ. | yağaki alıcıları müşkü) bir vazi- kin idare mübayasta başlamış - | yete sokmaktadır. : Son günler zarfında Almanya- Gösterilen Müşkülâtı | Bu sene içinde Almanya, Dani- TMarka, İsveç, Narveç ve daha ba- 2i çimal memleketlerine külliyek H miktarda şarab ve likör ihraç tdilecektir. Bundan başka idare Mikörlerimizin Avrupa piyasıla - Tındaki mevkiüni kaybelmemesi İÇin bu sene muhtelif ve yeni tip- | Çan olmadığı kaydını ilerini sü- lerde likörler imal ederek zarif ambalâjlı şişeler içinde ihracat Yapacaktır. | | No. 11 Templar meçhul kadının tele- Tonda söylediği bu sözleri tekrar- €tmekle, polis müfettişinin ağzın- dan bir şeyler öğrenebileceğini Zânnetmişti. Fakat öğrenemedi. Yalmz bu sözlerile Fernak'ın ayak- altına sanki bir dinamit #tmaş gibi oldu. Polis müfettişi hafifce doğruldu,| hp gelir de bir hâkimi karşısın- Bözlerini karptı. Nater sanki kar- | da emirlerine münkad bırakma- Tona bir tekme yemiş gibi yutkun- | ğa kalkarsa, o zaman kanunların d, Müdettiş yavaş bir sesle: — Bir daha söyleyiniz, dedi. — Anlamıyor musunuz. Bu cüm- İenin manası nedir, onu soruyo - Tüm, — Kimin için? Nater yüzü mütekallis bir hal- Gde ve yumruklarını sıkarak aya- kalktı. ya gönderilen tiftik ve bağırsak- larımıza ayni şekilde muamele e- dilmiş ve ancak bir miktar is - konto yapıldıktan sönra Alman- yaya ithal edilmesine müsaade e- dilmiştir. Alman permi daireleri bundan başka daha birçök baha- melerle mallarımıza evsafına uy- Terek müşkülât çıkarmaktadır. Halbuki Almanyadan ithal & dilmşi mallar lemez, dedi, Fernak siz oturup bu deliyi dinliyeceğinize müdahale - de bulunmalısınız. Müfettiş hâkime ters ters bak- t — © hâlde, dedi, siz Jütfen ilk önce şu zatın elindeki tabancayı alınız. — Ben gidip karakola şikâyet- te bulunacağım. Sizi de azlettire - ceğim. Bir deli eline tabancayı a- ne hükmü kalır? Hem de kendi yazıhanesinde ve bir polis mü - fettişinin gözleri önünde. 'Templar cevab verdi — Nasıl ki bazı Gangeterler gü- pegündüz cadde ortasında insan öldürürler de, hiç ceza görmezler. Hakkınız var bay hâkim... Haki- katen kanunlar hiç bir işe yaramı- Zaten, yaz bitmek üzeredir. Şimdi temenni edelim de, halkın kışın rağbet ettiği şu yukarıda saydığımız mücsseseler bir hale yola konsun! Ümid dünyası., Ümidimiz, her yıl yazdan kışa, kıştan yaza ha- vale ediliyor!. BURHAN CEVAD İzmir Fuarına Gidenler İlâve Seferlerin Kâfi Gelmiyeceek mi? Pazar günü açılacak olan İzmir enternasyonal fuarı için şehrimiz- den İzmire akın başlamıştır. Dev- let denizyolları idaresinin ihti - yacı karşılamak için cuma — ve cumartesi günü yapmağa karar verdiği ilâve sederlerin kâfi ge- miyeceği anlaşılmıştır. İdare bu sebtble bugün saat 10 da Cumhuriyet vapurunu Galata- ni bir ilâve seferi günü de Ege vapuru hafeket dakk cektir. Ege Üe Ticaret Vekilimiz Cezmi Erçin ve diğer bazı Vekik | lerle 7 sefirin İzmire gidecekleri anlaşılmaktadır. — Orta Tedrisat Müdürü Ankaraya Döndü Bir müddettenberi şehrimizde bulunmakta olan Maarif Vekâleti orta tedrisat müdürü Hayri ile ilk| tedrisat şube müdürlerinden Hıf- zırrahman Raşid dün Ankaraya | dönmüşlerdir. | srererALALALALALALALALALCA bi olmadığından Alman emtiası memleketimize kolayca girebil- mektedir. Alâkadarlar Almanların yaptır d gibi resmi makamlarımızın da | Almanyadan ithal edilecek olan riye gönderilmesi veya bir iskon- to ile memlekete sokulması için mektedi Nater hiddetinden ne yapacı- ganı bilemiyordu. Artık bu mülâ- kata bir nihayet vermek lâzım - geldiğini hissediyordu. Templar yazıhaneye doğru yürüdü. Puro kutusunun kapağını açtı, bir tane alarak yaktı: — Sizin evihizde böyle iyi şey- ler de var, dedi. Üç dört tane puroyu da cebine indirdikte nsorra: — Dostlarım, dedi, artık sizden ayrılacağım için berhalde mütees- Bir olmazsınız. Öyle zanuediyo- yor. İsterseniz. bir protesto mitin- — Bu kadarına müsamaha edi- | ği tertib edelim. yum ki, aranızda mahrem bazi şey- jer konuşacaksınız. v milindüği teşebbüslerde bulunacağı söylen- | Ku! | Evvelce İsmi Ligordu, Sonra Niyazi Oldu Suçlu, Sabıkalı Kurtulmak İçin Sultanahmet birinci sulh ceza mahkemesi dün yaşından çok sa- bıkası ve marifeti olan biri hak- kında tevkif kararı vermiştir. Ligor Kefal oğlu isminde bu- lunan bu suçlu 88 yaşında, örta boylu, temiz kıyafetli, fakat da- ha ilk bakışta insanda şüphe ve itimadsızlık uyandıran — çehreli bir adamdır. 38 yıldır sahtekârlık, dolandir- cılık, kaçakçılık, emniyeti suiis - timal ve emsali gibi cürümlerden kendisine hâyli kabarık bir sabıka cetveli yapan Ligoru bu sefer muhaltemenin karşısına çıkaran hâdise de onun tam 42 inci vak'a- sıdır. 38 sene içinde 42 defa hâkimle- rin huzuruna çıkıp iğri hareket- lerinin hesabını veren ve sık sık hapishaneyi boylıyan bu ezeli tevkifhane düşkününün — şimdiki marilet ve kabahatini bir «nüfus kâğıdı sahtekârlığı» teşkil etmek- tedir: Son aylarda şehrimizde «Ko - lonyacı> ismi altında sözde tica - ret yaparak geçinir gibi gürünen | Ligor Kefal oğlu, eline geçirdiği bir hüviyet cüzdanını istediği gi- bi doldurmuş ve hem «Ligor» is mini, hem de <Kefal oğlur soya- dını atarak kendine Niyazi Onat adım takmıştır, Lâhik Niyazi Onat; sabık Ligor Kefal oğlu, böylece ismen bam- başka bir adam olduktan sonra; hemen bu yeni hüviyetinden İs- tifadeye kalkışmış, bu isim al - tında bazı dolaplar çevirmek hul- yasile plânlar kurmuştur. Fakat; kendisi şahsan İstanbulda tanın- dığı ve siclindeki 42 Jiği herkesçe Tamıyacağını BHulelemma Böğül yerlere gidip kurbanlarımı ora - larda aramağa karar vermiş; 1â - kin tali yar olmayınca da Malât- yada yakalanıp buraya gönderik miştir. Suçlu muhakemede cürmünü gaklamağa lüzum görmiyerek her şeyi itiraf etmiş ve bu sahtekâir. hğı «sabıkalı» olarak yaşamaktan kurtulmak için yaptığını söyle - miştir. Ligor «sabıkalır vasfının ket- disine azab verdiğini söyliyerek ezcümle demiştir ki: — Sabıkası olmıyan bir adam; hayatta «sabıkalır olmanın; sic - linde leke bulunmanın ne kadar ağır bir yük teşkil ettiğini bile - mez. Hele insânin benim gibi tam 42 tane sabıkası bulunursa sirtin- daki bu yükü ömrünün sanuna kadar âtamaz!. Şimdiye kadar İstanbulda ne mamulâtın kontrol edilmesini ve | iş yapmağa teşebbüs ettimse hep evsafına uygun olmiyanlarının ge- | bu. «sabıkalarım: yüzünden bo- zaldu. Hiçbir yere çalışmağa g- remedim. Çünkü «lekeli» oldu- /mu öğrenince bana cevab bile vermediler! Halğuki ben artık ta- Geri geriye pencereye doğru yü- rudü! — Sakın yerinizden kıyııldama- yınız, dedi, çünkü böyle hareket- Ter benim canımı sıkar, Ve bir an içinde kaybol'u. Fernak rahat bir nefes aldı; yağa kalktı. Pencereden uzun müd- det gecenin karanlıklarına baktı. sonra tekrar yerine dönerck. dü- şünceli bir tavırla dedi ki: —Benim hoşuma gidecek bir a- gdam! Nater kaşlarını çatarak hayret- le baktı | Va | seve seve harcardım. hanesine «Niyazi Onat, adını yaz- | Danggasından Bu İşi Yapmış raamile uslanmağa ve namuskâ- rane bir hayat yaşamağa azmet - miş olduğumdan günlerce kafa - mı yurarak #sabıkalı» liktan kur- tulmağa bir çare aradım. Bir ted- bir düşündüm. Nihayet bir gün Giyaseddin isminde bir muame- leci derdime derman buldu. ve be- ni eski ismimden kurtaracağını söyliyerek: — 25 lira verirsen sana yeni bir nüfus cüzdanı vereceğim. Bu- nu doldurduktan * sonra — doğru İstanbuldan pılını pırtmı toplar başka yere gidersin ve orada na- muskârane yaşarsın-.» dedi. Gıyaseddinin bu müjdesine çok sevindim. Hani dünyalar benim oldu sandım... Artık ele geçirece- ğim bu yeni nüfus cüzdanı saye- sinde ben de «namuslu» — olacak ve doğru, namuslu insanlar ara - sında yaşayıp, onlar gibi çalışa- rak geçinmeğe hak kazanacaktım. Ve bütün bu saadet yalnız 25 lira ile kabil olacaktı!. Halbuki ben alnımdaki siyah Jekeden, sic- lümdeki kızgın damgadan kurtul- mak için değil 2,5 lira; kabil olsa 2500 lira verir ve hattâ kalan öm- Tümün yarısını bile bu uğurda Giyaseddine de bunu söyledim | ve nüfus kâğıdını kabilse hemen | getirmesini rica ettim!. O güldü. Sonra ertesi gün için söz verdi. Filhakika ertesi gün buluştuğu - muz zaman vüdinde durduğunu, bütün bir ümidle beklediğim şe- yi getirdiğini sevinçle gördüm. Buna ©o kadar sevinmiştim ki 2,5 değil, 5 lira venerek hüyiyet cüz- | danını aldım. Bilâhare beraberce | Onun odasına. giderek orada, isim cüzdana sahib olmuştum- Arak sevincimden Gayaseddine nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyordum. Kendisine, tamamile tövbekâr o duğumu; bundan sonra yalnız nâ- müs ve doğrulukla yaşıyacağımı süyliyerek tekrar teşekkür citim. Ayrılırken bana: «— İstanbuldan ne kadar uzak i;yyere gidip orada kendine iş KNN oı;ıdııdır iyi olur!.> dedi. Ben de bu tavsiyeye uyarak © akşam İstanbulu terkettim. Mak- sadım Malatyaya gidip oradaki fabrikada işçi Niyazi Onat olarak çalışmaktı. Fakat bü arzum ne yazık ki hakikat olamadı!. Çünkü Malatyada daha otelde bir gece bile kalmadan şüphe üzerine ya- kalandım. İşte oradan da buraya Karşınıza yani eski sabıkalı adam «Ligor Kefal oğlu» olarak getiri- dim bay reis!... içten gelen bir nedametle söyle Reis; maznunun - dinleyicilere diği hissini veren bu sözleri ve acı itirafı üzerine bir müddet düşün- müş, bilâhare tahkikat evrakını tekrar okudkutan sonra kararıni K ey 3 B CELLÂDI ZABITA ROMANI | — İsterseniz, siz de gidebilirsiniz, D Ben de gideceğim. Lâkin ev- welâ söyliyeceğim sözleri dinle - menizi rica ederim. Hâkim yerine oturdu. Söyliye - ceği sözler bir kaç dakikadan faz- la sürmemişti. Çünkü Fernak ©- “İ kadar geveze bir adam değildi. Templar gittikten beş dakika #onra, müfettiş de koridordan ge- çerek merdivenleri indi. Kendisi- ne kapıyı açmak istiyen şişman hizmetciyi şiddetle iterek, dişa- rıya çıktı. Kenarda bıraktığı kü- | çük etomobiline atladı. 3—SOR TELGRAF — 18 AğUsTOs 1 Adaya Yarın Su Veriliyor Nakliye İşinden Yeni Bir ihtilâf Çıktı Yarın küşad resmi yapılacak o- lan Ada suyunun nakli işinden dolayı lman müdürlüğü ile be- lediye arasında bir ihtilâf çık - mıştır, Belediye Denizyolları u - mum müdürlüğü ile yaptığı an- laşmada suyun bir tonunun 20 ku- Tüş ücretle Büyükadaya naklini temin etmiş, bu hususta müteka- bil mektublar teati edilmişti. Halbuki denizyolları umum mü- dürlüğü yerine geçen limanlar i- daresi bu ücreti noksan bulmuş ve amortisman — bedelinin hesab edilmediğini ileri sürerek suyun Ğ Zaferi Aklıselim Kazanmıştır Aylardır süren sükütun man gimdi anlaşılıyor. Hitler ve Mu Tiniyi düşündüren şey, sulh cep: hesinin kat'i olarak, muhvercilere artık boyun eğimemek üzere dikleri karardır. Bu karızladır ki, sulh kummalı bir hazırlığa — girişn yalnız İngilterenin son dört, aydır yaptığı silâh miktarı, yercilerin yıllardır. yaptıkları Tâhtan daha fazla bir yeküna olmuştur. Bu netice gayet tabil- dir. Çünkü, sulh cephesinin as keri sanayi müesseseleri bir tonundan nakliye ücreti na- mile 23 kuruş verilmesini iste - miştir. Belediye reisliği ise, teati edi - len mektubları mukavele mahi - yetinde sayarak amortisman be- deli hesab edilmemiş olsa bile bu mukavele hükümlerinin aynen tatbik edilmesi icab ettiğini ceva- ben bildirmiştir. Fakat buna rağ- men ihtilâf halledilmemiştir. Bunun üzerine belediye Nafıa Vekâletine müracaat ederek be- leriyenin bir halk müessesesi ol- duğunu, Büyükadada su tesisalı yaparken ve Anadolu sahillerin- den su nakledip Adalıların ihti- yacmı temin etmeğe çalışırken, Hhiçbir zaman bir menfaat bekle- lediyenin bir halk müessesesi ol- duğu böyle bir zamanda, sırf A- da halkına İstanbul su tarifesine yakın bir tarife ile su tevziatı yap- mak gayesile hareket ettiğini, halbuki bu kadar mesaiye rağ - men Adalarda tatbik edilecek su tarifesinin ancak — beher lebildiğini, şimdi yeniden bu te- rifeye 3 kuruş ilâve etmek, hal- kın itimadıni bozacağını leri sü- | rerek mukavele mahiyetinde ©- | lan ilk mektubların tatbikinin te- minini rica etmiştir. belediye, KEe Ka N GEŞ 2 kın arzusuna göre halledeceğini ümid etmektedi bildirmiştir: *— Oğlum... Kâğıdlarını oku - âum ve seni dinledim.. Sözlerin; nedametin güzel. “Pişmanlığını takdir ederim. Şimdiye kadar yap- tığın kötü işlerin fenalığını anla- yıp idrâk etmen şayanı memnu- niyel Di .. — Nedametinde, tövbende belki ciddi ve doğru 6- labilirsin. Fakat bu tövbeyi ct - mek için bulduğun usul, tuttuğun. yol yine iğri bir hareket; kötü bir *sahtekârlık» dır. ” «Sahteklirlik» ise biliyorsun ki Ada mormal şartlar içinde çalışıyo Daha iyi ve fazla randıman ve riyarlar. Çünkü, harb besliyen iptidai madde, sulb c hesinde daha çeşidli ve mı dür. Hiç ses çıkmadan Hitlerle Mu- elli, yekkyeli, Tüşelerin Hİ tetkik etmişler, ve artık, ani baskınlarla, yıldırım harbi de- men hareketlerle fütuhatın kün olmadığını, karşı tarafın, hangi bir taarredz karşısında m daka mukabele edeceğini ve hazırlanmış olduğunu anlamış lardır. Şimdi, — mihvercilerin prestiği tamamen kırılmıştır. Va ziyet tamamen değişmişt artık sulh cephesinindir. Çü kavvet o tarafladır. Sulhu, artık, mihverciler istiyor. masanı başına oturmayı onlar lif ediyor, Çünkü, kendileri yegâne çıkar yol budur. n İtalya, Papayı bu işte tavsit yorlar, Mihverin çılgınlık devri karışmıştır. Kuvvet karşısında man demişlerdir. Bu neticeyi ha evvelden takdir etmeleri lâ zımdı. Zaferi aklıselim, ve sulh istiyen makul dünya kazan REŞAD FEYZİ Ğ ğ e * Muallim İstiyor T ErEK Gençler Vekâlete Müracaat Ettiler Miganistan niaarif miışınıı yeniden memleketimnizden beli muallim istemiştir. Bu fzik kimya, riyaziye, tarih ve sulü tedris dersleri için mualli istenilmektedir. Efanistana ı derilecek gençlerin kıdemleri d sayılacağından Kâbile gönderil mek üzere birçok muallim rif Vekâletine müracaat etmi kanunen büyük bir cürümdür. O- | nun için ben seni serbest dırakar madım, Tevkif ediyorum.. Maznun reisin bu sözlerini bü- tün bir dikkatle dinlemiş ve son cümleleri işitince başını önüne e- ğerek hafif Hafif mırıldanmıştır:. | «— 43 üncü sabıkamda yazıkdı. 43 üncü damga da alnıma vurul. dül> Fakat Vekâlet, gönderilecek allimleri henüz tesbit elmem Birimizin Derdi Hepimizin De Halük Cemal yı yürütmek Üzere iken sırtı bir maddenin dayandığını hisset- ti ve ayni zamanda Tempların se- sini işitti: — Yavaş gidelim mütettiş! Bir- Bikte göyle ufak bir gezinti yap- mak münasip olacak. Polis müfettişi titredi. O, eli ta- bancalı adamın, böyle bir hare - ketten sonra kâmbilir ne kadar u- zaklara kaçmış olduğunu tahmin ediyordu. Vaziyet öyle beklenil- medik bir şeydi ki, Fernak âdeta meflüç bir halde kaldı. Templar, enun bu sersemliğinden istifade ederek, hemen gelip yanına otur- ğu. Müfettiş bir aralık kendini münakale vasıtalarının | | kazalar yüzünden felce toplağı: — Ne var, ne istiyorsunuz? de- | (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: