10 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

10 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

REJİMiİ ANLAMIYAN KİM ? Üniversitede verdiği İnkılâp derslerinden birinde, Mahmud Esad, rejimi iki kişi- nin anlamadığını söylemiş: Bi- ri Ağaoğlu Ahmed, öteki Şev- ket Süreyya. Ağaoğlu Ahmedi tanırsınız. Demckrat ve liberaldir. O hal- de Mahmud Esada göre Türk rejimi demokrat ve liberal de - ğildir. Kadro isminde bir mecmua çıktığını görmüşlüğünüz varsa Şevket Süreyyayı da tanırsınız, Bu mecmua demokrasi ve libe - ralizm düşmanıdır, İktisadi tezi açıkça sosyalist, siyasi tezi nas- yonalist. Ö halde Mahmud E. sada, göre, Türk rejimi demok- rat ve Hiberâl olmadığı gibi de- mokrasi ve liberalizm düşmanı da değildir. Ara yerdeki tezadı. sentetik bir zekâ ile teyellediğimizi far zedelim ve diyelim ki Türl jimi, liberalizmden devletçiliğe giden'köprü üstünde dinamik bir ilerleyiştir. Dün, en güzel ve yüksek üslübunu bulan söyle - vinde Receb Pekerin de bunu a- DA alev dilli | Sovyet Attistleri Şehrimizde Misafir dost Sovyet sanatkâr- çıkça tekid ettiğine göre Mah- mud Esadın Hakkı var: Ağaoğ- lu da, Kadro da rejimi anlama. mışlar demek. Olabilir. Ben onların davala- rına girmek istemiyorum. Fakat Matbuat Umum Mü- dürlüğü teşkilâtı, Şevket Sürey- yadan kıymık kadar bile farklı düşünmeyen Kadrocu arkadaş - larımızla doludur. Matbuat Umum Müdürlüğü ki rejimin zembereğini kuran, bütün neşriyatm âyarını yapan, ilerisini gerisini tayin eden bir makam olmak gayretindedir ve Matbuat kongresine ihtiyaç du- yuran sebeplerden biri de bu - dur. Kadro mecmuası rejimi an- lamamışsa Matbuat Umum Mü- dürlüğü, yani devletin propagan da ve neşriyat kolu da anlama- mış olmak gerektir. — — Mahmud Esad belki haklı, belki değildir. Haklı ise Kadronun Matbuat Umum Müdürlüğünde işi ne? Haksızsa kendisinin Üniver - tede ve resmi bir İnkılâp kür- süsünde işi ne?. Sadece aydınlatılmamrı iste - mek için bunu soruyorum. Kabahat bende değil; Mah - mud Esadın her sözü ayrı bir dikkat ve alâka uyandır: ka. dar cahlı ve alımlı konuşuşun - dadır. # Peyami SAFA Çin Elç'si Ankaraya gidiyor Millf Çin hükümetinin mem - leketimiz nezdindeki ilk - sefiri General Hu bu akşam sefaret | erkânı ile birlikte Ankaraya gi- decektir. Sefir gelecek perşembe günü Reisicümhura — itimatnamesini takdim edecektir. “TAN " in telrikast © 18, Erik Çiçekleri | Eğer, toy bir genç olsaydım; bu macerayı yaşarken günü gü - nüne, hattâ saati saatine hatıra defterime kaydetseydim, bunu, bir mevzu, diye romancılara, hi- kâyecilere anlatacaktım. Ve on- lar, nezaketle dinler görünecek ler, yahut omuz silkecek, için için gülecekler ve hiç aldırış et- miyeceklerdi. Ve bu macera, yi ne yazılı kalmayacaktı. Ben, bu maceranım kahraman larından biri olamaz mıydım, olamaz mıyım? Üşüyorum... Tüylerim, di - ken diken ürperiyor... Korkuyor muyum? Peki, neden korkuyorum, ne den çekiniyorum? Çanakkalede — Anafartalarda enseme dişlerini geçiren malar. ya sıtması, gene beni yakaladı. * Zangır, zangır titriyorum.Yor ganı, başıma çektim. İliklerim lar dün İstanbulun görülmeğe değer yerlerini gezmişlerdir. Sanatkârlar dün akşam Fran- sız tiyatrosunda verilen konser- de yorgunluklarından bulun: mamışlar ve geceleyin Partinin İstanbul Vilâyeti merkezinde verilen baloya gitmişlerdir. Sanatkârlar bu akşam 20,30 da bir konser vereceklerdir. Hi- lâliahmer mentaatine olan bu konseri radyo da neşredecek - tit, Yarın akşam Şehir Tiyatro- su tarafından Parkotelinde bir süpe verilecektir. Cumartesi gü nü de konservatuvar binasım gezeceklerdir. Misafirlere kon - servatuvar tarafından çay ziya- feti verilecektir. Pazar günü Adaya gideceklerdir. Ve öğle - yin Halkevi taralından şeretle- zima bir mişabat vatilecektir. Pazartesi günü Dolmabahçe sarayını gezerek öğleden sonra Halkevi namına Fransız Ti rosunda bir konser verecekler » dir. Salı günü Rus Sovyet sefa- reti tarafından sanatkârlar şere- fine bir ziyafet verilecektir. 15 Mayıs salı günü saat dörtte Gü- zel Sanatlar Akademisini geze- ceklerdir. Geceleyin belediye ta rafından bir ziyafet verilecektir. 16 Mayıs Çarşamba günü sanat- kârlar memleketlerine dönecek- lerdir. —— | Yakacık güzelleştiriliyor Yakacıkta bir “güzelleştirme kurumu,, yapılacaktır. Bu kürum yakında çalışmağa başlayacaktır. Bir kaç güne ka - dar, Kartalla Yakacık arasında ki altı kilo metre yolun iki tara fına da ağaç dikilmeğe başlana- caktır. Buraya sarfolunacak pa- ranın yarısını Kartal belediye - si, yarısını da Yakacık ihtiyar heyeti verecektir. donuyor.. Gümbürtüler duyuyorum... Si perlerde uyumak da kabil de - ğil... ç Bambardıman, gene başladı.. Suvladaki Monitörler artık süş- mak bilmezler... Ne garip! Arada, ince sesler de duyuyorum. İsmim, çağırılır gibi oluyor. Vücüudüm, ılık bir yumuşaklık içinde... — Arkadaş, üzerine ölü top rağı mi serptiler? Yataktan fırladım. Kapıya doğru yürürken durdum. Kadriyenin sesini daha tane tane duyuyorum: — Uyan, kalk artık. öğle o1 . du, Yumuşak, rahat yatak. de . mek ki beni uyuşturucu ilâçlar gibi uyutmuş!... Vücudumda, — hâlâ uykunun buğusu var; esner gibi.gülüyo- rum: — Uyandım, uyandım! Dışarıda, bir kahkaha çınla - dı: — Vallahi yalan, daha sesin eee — — VOK $EHİRDE OLUP BİTENLER toplantısını ve verilen konferansları gösteriyor Annelerin telâş Edeceği Bir şey yok! Bazı gazeteler son vakitlerde şehrimizde altı çocuğun orta - dan kaybolduğunu yazmışlar - dır. Bu haberler, çocuk baba ve analarını oldukça telâşa düşür- | müştür. Halbuki resmi yerler - | den öğrendik. Bu çocukların kaybolması bir zabıta meselesi değildir. Esasen kayboldukları yazılan çocuklar bildiklerinin evlerine gitmişlerdir. Yalnız iki si akrabalarına giderlerken yolu şaşırarak polise müracaat etmiş lerdir, Birisi de İstanbul dışı bir vilâyete gitmiştir. Bunların hep sinin yerleri öğrenilmiş ve kayıp çocük olmadığı anlaşılmıştır. duğumuza göre kayıp çocuk va kası olmadığı gibi, ortada aile - leri telâşa düşüren çocuk hırsız- | lfuğf_loıîmf Polis bu gil?i_iş: bulunmaktadır. Bileti satıldığı için Avukat Rifat isminde bir zat 20 bin liralık bir hak iddiasile Tayyare Piyanko Müdürlüğü - ne protesto çekmiştir. Bu pro - testo ile; son keşidede — 20 bin lira çıkan devamlı biletinin ba- yi tarafından başkasına satıldı- ğını ileri sürmekte, paranın ken disine verilmesini istemektedir. Bayi; son keşidede bu biletin çekilme günü sabahına kadar müşterisi tarafındân alınmadığı için başkasıa sattığını söyle - mektedir. — Avans alan memurlar Belediyede, avans alan me - murlara tebligat yapılarak, yeni mali sene başı olan hazirana kadar borçlarını ödemeleri bildi rilmiştir. Borçlarını o vakite ka dar ödemeyen memurların hazi- ran maaşı verilemiyecektir. — Kalktım, giyiniyorum. | — Haygdi, biraz elini çabuk tut... Ben bahçede, çardağın al- tındayım, Eğer, on dakikaya ka dar gelmezsen, pencereyi kırar ve bahçıvanın hortumu ile oda- yı suya boğarım. — Şimdi geliyorum. Onun hiç şakası yoktu; dedi- ğini yapan bir kadımdı. Acele giyindim ve masa üze - rinde duran hâtıra defterini ce - | bime koydum, odadan çıktım. Sofa boştu; evin içinde de, ta- bak tıkırtısı, kapı gicirtisi, ter. lik pıtırtısı gibi sesler duyulmu- yordu. Köşkün içinde, sanki her şey, pamuklu, yünlü bezlerle tutulu- yor; yerlere lâstik ökçelerle ba- sılryor; kulağa fısıldanarak ko- nuşuluyor... Bahçeye çıktığım zaman, ba- har güneşi, binbir renkle örülü, nakışları binbir ışığın binbir pı- riltisiyle işlenmiş — bir tül gibi sardı. Kadriye, çardakta oturuyor- du, Sırtında, üzeri açık kırmızı, Sözüne inanılır yerlerden duy | işten el çektirilen Nikâh memurları Beyoğlu nikâh memuru İs « met ve muavini Galibe, bir tah - kikat meselesinden dolayı işten el çektirilmiştir. Müfettişlerin tahkikatı neticesi: | murlar mahkemc. tir. Yapılan tahkikata göre, Be- yoğlunda nikâh memurları, bir çok nikâh Muamelelerini mesai saati haricinde görmeğe başla - mışlar, bu suretle nikâhı kıyı - lan çiftlerden para almışlardır. Mesai saatlerinde ise, muhtelif sebepler göstererek nikâh kıy - mamışlardır. Bundan başka, lü- zumsuz yere, ve evlere gitmek zaruretini ileri sürerek, bu şe - kilde de nikâhı kıyılan çiftler - den para almışlardır. — Beklenen nzamname geldi Cami hademesi nizamnamesi ilâyete gelmiştir. Cami ve mes le yapmakta olduklarını, hal ve hareketleri mesleklerile yakı | şık alıp almadığı teftiş ve müra kabe etmek evkaf genel direktör lüğüne aittir. Bunlardan vaiz - lerle hatiplerin vaaz ve hütbele ri diyanet işleri başkanlığınca mürakabe edilecektir. Cami ve mescitlerde açılacak hizmetler müsabaka imtihanile verilecektir . Devlet memur ve müstahdem lerine cami ve mescit işleri veril mez, —— Yolsuzluk yapılmış Beyoğlu kazası temizlik işle- ri memuru Hayrettin ve muavi- ni Faikin vazifesine nihayet ve- rilmiş ve haklarında takibat baş lamıştır. Temizlik işleri amele- sinin tayin işlerinde bazı yolsuz luklar yapıldığı tesbit edilmiş tir. Bir çok kimselerin para m kabilinde tatmin edildikleri an- laşılmıştır. koyu menekşe iri güller, taze yeşil yapraklarla»süslü, filizi bir kimono giymişti. Taze yüzünde, kimonosunu süsleyen güllerin renkleri, yana yana parlıyordu. Beni görünce, elini sallaya Ki rak gülmeğe başladı: — Bu ne uykusu, arkadaş? Ben de gülüyordum: — Hakikaten öğle oldu mu? Gözlerini gök yüzüne dikti: — Güneşe baksana... Çok ten- belsin, arkadaş! Başını eğmişti: — Otur, daha mahmurluğun üzerinde... Halbuki — içmedin de... Dikkat ettim, çardaktaki he- zaran iskemleleri — kaldırtmış. yerlerine hasır koltuklar koy - duürtmüuştu, Oturuürken gülümsedim: — Koltukları getirttiğin iyi olmuş... Yan yan bakıyordu: — TIskemleden daha rahat değil mi?... Şöyle hafif yaslanı- verince pekâlâ uyku kestirilebi- lir, Dün Büyük Kurultayın toplanması münasebetile Istanbulaa aa tezanurat yapıldı. Resmimiz Üniversite gençliğinin |KUÇUK HABERLER Yeşilhilâl kurumu — idare heyeti id Hüsey'nin reisliğinde toplan- bir aylık faaliyet işi görüşülmüş. tür. Haziranın 9 uncu cumasında Ye- | şilgün bayramının kutlulanması ka - rarlaşmıştır. * Bazı gazeteler Silâhtarağadaki Beziryağı fabrikası yangını münase- betilc elekgrik fabrikasının büyük teh Hke geçirdiğini yazdılar. Elektrik şir- keti, ateşin karşı sahilden çıktığınt kaydederek, fabrikada mükemmnel sön dürme tesisatı bulunduğunu bildiri - yor, * Türk cerrahi cemiyeti aylık top- lantısını yapmıştır. Bazı mesleki gö- | rüşmelerde bulunulmuştur. * Tayyere piyangosunun 19 uncu tertibinin ilk keşidesi yarın çekilecek- tir. * Kedastro işlerini tetkik etmek U- zere İzmire giden Kadastro fen işleri baş müfettişi Halid Ziya dün dön » müştür. * Kadınlar Birliği kongresi bugün toplanacaktır. Milli Türk Talebe bir» Hği de yıllık toplantısıni Halkevinde yapacaktır. öTeĞi MÜETİSEK t e töplantee” * Çocuk Esirgeme kurumu men - faatine 23 Nisanda dağıtılan rozetler, bu yıl geçen seneden az hâsılat bırak- mıtfır. * Topkapı, Edirnekapı, Merkeze- fendi. mezarlıklarına girilmesi yasak edilmiştir. Sebebi bazı uygunsuz hal- lere meydan verilmemesi endişesidir. * Sümerbank Bakırköy bez fabri- kasırım ihtisas mektebine ders gör- mek üzere yeniden 150 talebe alın - ması kararlaştırılmıştır. Bu talebeler armeli tecrübe görecek, muvaffak ol dukları takdirde işçi olarak Sümer Bankın bez fabrikalarında çalıştırıla- çaklardır. Talebeye her gün iki defa yemek verilecek, bir aylık toccrübeden sonra da fabrika idaresinin takdir ede ceği bir ücreti alacaklardır. * Ankarada bulunan Üniversite rektörü Profesör Cemil yarın şehrimi ze gelecektir. Rektör, Üniversitenin yeni bütçesi etrafında Kültür Bakan- höğı ile temas etmiştir. * İlk tedrisat müfettişlerinden bir kısmı, üç gün sonra başlıyacak olan köy mektepleri son sınıf imtihanların. da bulunmak üzere, köylere gitmiş - lerdir. K * Şehrimizdeki lise ve orta mek - teb müdürleri, dün Maarif idaresinde Eğilmiş, dikkatli dikkatli ba- kıyordu: — Yoksa, tekrar uyumak ni- yetinde misin? Uyku, uykunun mayasıdır, derler. Yerinden sıcrayarak kalktı, yanımdaki boş koltuğa oturdu; kolumu tutup sarstı: — Sakm ha, uyuyayım, de - me... İşte, buna tahammül ede- mem. Ben, her gün ortalık ağar madan uyanırken, bu sabah, gü- neş doğduktan neden sonra u - yandım. — Evin içine, ağırlığın çöktü Çardağın önünde, yüzü buru- şuk bir ihtiyar kadın görünmüş- tü. Kadriye sordu: — Sabahları alışkanlığını bil- mediğim için, buraya bir şey ge- tirtmedim. Gece sormalıydım a- ma, Unuttum, Kahve mi, çay mı istersin? Kahvaltı etmek niye - *tinde misin? Vakit geç... Kah - valtıyı hazledersek, hiç fena ol maz, Başımı geriye ittim: — Eğeriyi demlenmişse bir çay... Yoksa, bir sade kahve... Kadriye, dudaklarının ucu ile İ 10-5-935 ÖZ TÜRKÇE, TELEFONDAKİ SE! Seni telefondan istiyorlar, d diler, Gittim. Bir ses; ne kalıi neince, ne yumuşak, ne ser | kendine benzerliği olmayan, ht sese benziyen bir ses: — Nasılsın bakalım, diyo çoktandır görüşmedik... ©O konuşuyor boy-na, ben ! nun kim olduğunu anlıyamadı! bir türlü. Çoktandır görüşemi diğim o kadar çok bildik var k bu hangisi ne bileyim ben?. Dı dim ya, sesinden anlaşılmıyo ses her ses gibi... Yüzümü kızdırıyorum ve so ruyorum: — Bağışlayın beni, sizi tan: yamadım. Kimsiniz? © karşılık veriyor: |- — Bravo sana! Sesimden d mi tanımadın / £h olursa bu xâ dar olur doğrusu. Hele bir dü şün bakalım !. Neyi düşüneyim? İçerde işin gücüm yüzüstü kaldı. Bayım te Yefon başında sesiyle kendini ta nıtmağa uğraşıyor. — Tanryamadım, bir isteğiniz mi vardı? O, artık kızmışa benziyor: — Senden ne isteyeceğim! diyor. Beni sesimden olsun tanı mıyan arkadaşa bak! Eh, dünyi bu! Bir gün de sen bana telefor edersin elbet, © vakit görüşü rüz.. ve şark diye telefonu kapa: tıyor suratıma! Bu telefondaki ses kimindi sordum, soruşturdum anlıyama | dım. Yalnız şimdi düşünüyorum bir antika adamındı disini sesinden bütün dünyanın tanryabileceğini sanıyordu. Şu adamoğulları kendilerini bu ka- darcık olsun beğenmeseler çat- lıyacaklar!, diyorum Orhan SELİN —— — bir toplantı yapmışlar ve 21 Mayısta başlayacak olan son sınıf bütün İmti- hanları programları üzerinde görüş » müşler ve mümeyyizleri tayin etmiş- Terdir. * Sehçimizdeki hususi lise. arta ve sonra Maarif idaresinde bir toplantr yaparak, bususi mekteplerin bu yıl imtihan vaziyetlerini görüşeceklerdir. Hususi mekteplerde son sıinrir bitir- me imtihanları, resmi Hiselerde değil, kendi mekteplerinde olacaktır. * Çimentonun bir tonuna azami 22,5 lira fiyat konmuştu. Bu paraya her türlü vergi ve resimler dahildi Antak şehrimizdeki fabrikaların A: doluya gönderdikleri mallar üzeri: yol parasının zammedilip edilmiyece- ği tereddüdü mucib olmuştur. Veri « len karara göre, yol parası bu fiyatın üzerine eklenecektir. * Nakdi karşılığı olmaksızın tahsi-| sat devri son bir kanunla menedilmişe| Belediyenin tanhhüd işlerindeki| devri yapılmıyacaktır. Li * Bu senebaşında, liselerden mu «| vakkat vesika alarak Universite Far kültelerine girmiş olan lise mezunları,| asıl şahadetnamelerini Hazirana kasl dar getirip Fakülte kalemlerine ver-i mezlerse imtibana alınmıyacaklardır. * Enos sahillerinde karasularımız da gizli olarak balık avlayan Yunen balıkçısarı yakalanmış ve balıklar mi sadere edilmiştir. gülüyordu: — Dünkü çayı beğenmediği ni anlıyorum. Burüşuk yüzlü ihtiyar kadıni dönmüştü: — İyi bir sade kahve yap... Kadm, uzaklaşırken, Kadri ye, yüzünü, yüzüme yaklaştırdi. göz kırptı: — Hizmetçi kadına fazla dik kat eder görünmüyorsun? Ellerimle gözlerimi uğuştu ruyordum: — Evet... Dikkat etmedim.. Dikkat etmekliğimi mi istiyo dun? ı Kadriye, elile omuzuma vu! du: — Senin, hâlâ için uyuyore| Sana imrendim, Yesari!... — Neden? — Görüyorum ki nerede ya! san, yerini yadırgamıyorsun. Hep dertle, üzüntü ile geçmi © ânda, kalbimi bir zehir çenb ri gibi sıkmıştı; acı acı güldüm — Senin misafir odandı

Bu sayıdan diğer sayfalar: