10 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

10 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— e Hitlerin yazdığı kitab m mm el (BU ESERDE İLERİ SURÜLEN DUŞUNCE VE DUYGULARLA HIÇ BİR BAGIMIZ YOK- TUR. BU TEFRİKAYI BUTUN DUNYADA DE- DIKODU UYANDIR - MiŞ SIYASI BİR VESİ- KA OLARAK NEŞRE- DİYORUZ.) bunlarla karşılaşmak mukadder di. Fakat Hitler daha o zaman lar asker olduğu için (amirleri kendisini serbest bırakmak hu- susunda çök müsait davranıyor- lardı) en sert çarelere baş vur - makta tereddüt Filhakika 1919 birinci teşrinin de Ebarl birahanesinde bir top- lantı yapılarak “Brest Litovk ve Versailles,, muahedeleri mev zuu etrafında münakaşalar yapı lacaktı. Hitlerin bir saat nutuk söylediği bu toplantıya bazı kim seler mani olmak istediler. Fa- kat öyle şiddetli mukabele gör- düler ki, merdivenlerden çıkıp gittikleri zaman çoğunun yüzü gözü şişmişti, Toplantılara gelenlerin mik- darı gittikçe çoğalıyordu. Hit - lerin hitabet kuvveti sayesinde elde edilen muvaffakiyetler de genişliyordu. On beş gün sonra fırka mensupları yüz yetmişi bulmuştu. Artık bir bina bul - mak ihtiyacı kendini gösteri - yordu. Uzak bir mahallede bir bina buldular, fakat bu uzaklık | yüzünden dinleyicilerin adedi azalmıştı. Bazı parti âzasıda Hitlerin çok hızlı ve haşin gitti- ğini söylüyorlardı: Toplantıları bu kadar sıklaş - tırmakta fayda var mıydı? En sonunda halkı brktırıp usandır- mış olmayacaklar mıydı? Hit » ler ise bilâkis haftada bir kaç defa içtimalar tertip edilerek doğru sözü Münihlilere duyur- mak lâzum geldiği dileri 8 Fireni kısacak yerde, partiye giren genç ruhlara itimat tel» kin etmek, imanlarını kuvve! lendirmek daha doğru olurdu. Dinleyenlerin adedi de, sanki Hitlere hak veriyormuş gibi, da ha süratle artıyordu. Artık fikir ortaya atılmıştı, Alman amele partisinin ismi duyulmuştu. Hit ler partide nüfuzunu iyice gös- termek zamanının geldiğini an lamıştı. İ Partiye bir organizasyon ver | mek, korkakları, disiplini bozan ları, partiyi felce uğratamasalar bile, hızını kesebilecek olan bu gibi adamları çıkarıp atmak sa- lâhiyetini isteyordu. Gerçi bu is tediğini elde edebildi, fakat ida - re komitesinin diğer âzasını ik- na edinceye kadar da hayli uğ- raştı, mücadele etti. Reis Harrer en nihayet, parti de kendisine daha faik bir ada - mın bulunduğunu anlayarak na müsile istifasmı vermiş ve Dreçler yerine gelmişti. Hitler | propagandayı idare etmek işini “TAN “m tefrikasr; 3 W Jsarı bal Yy) Bürhan CAHİD Turgut yakm masalarda bile bu hâdiseden bahsedildiğini işi- tiyordu, Hâdise İstanbulun dur gün havasını birdenbire bulan » dirıvermişti. Misafirleri onikiden sonra git tiler. Turgut odasına çıktı. Kafası o kadar dolu idi ki, rahat uyu - yabilmek için ırk bir duş yaptı. Buna rağmen pek iyi uyuya - madı. Güneşle beraber kalktı. Ote- le gazete bile gelmemişti. Tur - gut böyle kırıtik anlarda bula - nık sudan istifade etmek İste - yenler olacağını sanıyordu.Muh tar Arifin elbette bir çok rakibi vardı. Bu zamana kadar ona diş lerini geçiremiyenlerin bu fırsat tan istifade edecekleri muhak « kaktı. En yakın arkadaşı Orhan bile dün gece ona pek dost gö- rünmemişti. etmiyecekti. | Ba Ü teşekkülüne- - Bayer ün. tepe ülüne- yar üzerine almıştı. 24 şubat 1920 de, şimdiye kadar olanlardan daha büyük bir toplantı yapıl - masına karar verdi. Bu toplantı için de iki bin kişiyi alabilecek genişlikte olan Royale birahane sinin geniş salonunu seçtiler. Bütün bu toplantılar, ne ka - dar vatan kaygısı ile yapılmış olsalar da, gene bir nevi tahrik sayılırdı. Hükümetin bu ta'ıri - kâta ve bilhassa Hitler'e kar jı vaziyeti neydi? Hitlere göre, hü kümet Almanyanın belini büken fcnalıkların tedavisi yolunda gi- riştiği mücadelede elin. den gelen müşkülâtı çıkarıyor - du. Bununla beraber ik; kişiyi istisna eder: Polis müdürü Er- nst Pöhner ve müşaviri Dr. Frick. Der ki: — Bunlar memur olmaktan evvel iyi bir Alman olmak ce- saretini kendilerinde görm resmi vazifedarlardı. Umumi sayiş ve intizamdan mes'ül in - sanlar içinde Ernst Pöhner dık. kate değer bir istisna teşk! edi. yordu. Oyle hissiyatı okşayarak halkın teveccühünü kazannak yolunu gütmüyordu. Millete karşı olan vazifelerinin ne ol - duğunu müdirkti, Alman mille. tinin kalkınması için o her şeyi tehlikeye koymağa, her şeyi, hattâ kendi hayatımı bile ieda et meğe hazırdı. Halkın cilerine resmi otorite verdiği insanlar İ- çinde memleket hainlerinin kin ve garazlarından yılmayan yal- nız o vardı. Tuttuğu bu yolu na- muslu vatandaşlara karşı vazi - fesini yapabileceği en iyi yol bi- lirdi, Memlekete sadık, granit mukavemetli bir adamdı. “Esir olmaktansa ölmek daha iyidir,, gibi bir Almana yakışan sade cümlenin çerçevesi içinde, dai - ma doğrusuna gidiyordu. O ve beraber çalıştığı Frick milli bir anlar gâne insanlardır.,, Şu hale göre Münih zabıtası- TK Belle einisbernietr TAN MAHKEMELER 20 Evi Birden Soymuşlar! Istanbulun muhtelif mahalle- lerinde 20 den fazla evi soymak tan suçlu Veli oğlu Yaşar, Hur şit oğlu İbrahim ve Hüseyi: duruşmalarını dün üçüncü ceza mahkemesinde devam edildi. Suçlular, müdafaalarını yp - tılar. Bu arada, suçlulardan İb- rahim, çingenelerin yaptığı hır- sızlıkların kendisine isnat edil - diğini, hakikatte masum oldu gunu sölyedi. Diğer suçlu Yaşar, aç kaldı - ğı, çoluk çocuğunun ekmek di ye bağrışmalarına tahammül edemiyerek, evden © kaçtığını kendisine iş bulacağma söz ve - ren Hüseyin ile birlikte Has - köyde bir evi soyduklarını itiraf etti. Hüseyin müdafaasında bu is- natları reddetti. Duruşma, diğer şahitlerin ça- gırılmasına kaldı, * Mahmutpaşada Şerif Paşa hanında bir şapka atelyesinde çalışan 18 yaşında Mariya is- minde bir kızı, jiletle yüzünden yaralayan Haci Artinin dün ikin ci cezada duruşması bitirilmiş ve Artin, bir sene iki ay cezaya çarpılmıştır. Mahküm, Mariya- ya ayrıca 300 lira tazminat vere çektir. * Beyoğlunda Kısmet apartı- manı kapıcısı Bektaş oğlu Hü - seyinin odasma girerek elbise ve | eşyasını çalan İbrahimin üçün- cü cezada duruşması yapıldı. Şa hit komiser Cemal, polis İhsan, Hüseyinin suçuhu teyit edecek 10-5-935 ISTANBULDA DÜN YAPILAN TOPLANTI Cümhuriyet Halk partisinin 4 üncü büyük kurultaymın top- lanması dolayısile, yurdun her köşesinde olduğu gibi, İstanbul da da, hakiki, canlı bir bayram günü yaşandı. Şehir, baştan başa Türk ve parti bayraklarile donatılmıştı. Parti merkezleri ve şubeleri, Halkevi binaları, resmi, hususi müessese ve binalar, üzerlerin - de, dalgalanan şanlı Türk ve parti bayrakları taşıyorlardı. So kakalara, caddelere kırmızı ze- min üzerine büyük bantlar asıl- partisi umdeleri ve propaganda- sı yazılı idi. Bütün kara ve deniz nakil vasıtaları da güzel bir şe- kilde bayraklarla süslenmişti. Vatandaşlar toplanıyor Öğleden sonra, saat ikiye ge- Tirken,on binlerce İstanbullu,par ti ve Halkevleri merkezlerinde kes, büyük önder Kamâl Atatür kün, 4 üncü kurultay açılış söy- levini dinlemek için sabırsızla - nıyor,inanç veren gürsesini bek- liyordu. Saat ikiden sonra, rad- yosu olan her müessese, bina, apartıman, ev, makinesini Anka raya çevirmiş, ona göre ayar et- sözler söylediler. Diğer şahitler için duruşma kaldı. * Bir buçuk ay önce Kutu ba- rında bir cinayet işlenmiş, Hay- ri isminde biri kemancı Samiyi öldürmüştü, Hayri aklında bo - zukluk olduğu ve olmadığı hak- kında mevcud iki raporun telifi için bir mütehassıstan üçüncü reddedince suçlu mahkemeye istida vermiş, hâkimi reddetmiş nı idare eden adam, Hitler'e çok faydalı olmuştur. ik toplantı, Hitler'in de tahmin ettiği gibi çok muvaf- fakiyetli oldu. Royale birahane- ini kadar cadele iştihasını tatmin edecek bir vaziyet te vardı. Çünkü sa- lona gelen dinleyiciler arasında, | toplantıyı bir yolunu bulup ça- bucak dağıtmak niyetiyle gel - miş hasımları da bulunuyordu. ( Arkası var| * İstanbul konservatuvarı ta- rafından dür akşam saat 18,30 da Fransız tiyatrosunda güzel bir konser verilmiştir. * Şişli Halkevi orkestra Şefi Mühendisyanm idaresinde 60 kişilik bir orkestra takımı bu sa bah saat 11 de Saray sinemasın da senfonik bir konser verecek- lerdir. tir. Davanın Kocaeli mahkeme- sine gönderilmesi muhtemeldir. Galatasaraylılar Yemeği Galatasaraylılar Cemiyetinden: Galatasaraylıların senelik ziyafet » leri mektebin o yemekhanelerinde 31 Mayıs 1935 tarihli cuma günü veri- lecektir. Program şu suretle tesbit €- dilmiştir : 1 — Sabahleyin tam saat 10 da Ce miyetin Saray sineması üstündeki merkezinde içtima ve Galatasaray İi- sesinin tarihçesi hakkında konferans, 2 — Tam saat li de Mektepte iç- tima. 3 — Saat yarımda yemek. 4 — Sant 1,30 da Cümhuriyet âbi- desine gidilerek çelenk konulması. Mektep yemekhanelerindeki yerler mahdud olduğu cihetle senelik ziya fete iştirak edeceklerin davetiyelerini 20-5-935 ten evvel Cemiyet Merkezin den aldırmaları ve yahut ta iştirak ar- sularını bir mektupla bildirmeleri ri- ca olunur. mişti. Bütün yürdda milyonlar. ca kulak, Ankaranm sesini din- lemek için heyecanlanıyordu. Istanbul Halkevinin Cağaloğ lu mer. zindeki salon erkenden hınca hınç dolmuştu, Vali mu - avini, belediye muavinleri, par- ti teşkilât başkanları ve üyeleri ve daha bir çok kimseler bura - da toplanmışlardı. Saat (15) e geliyordu. Radyo işlemeğe bası: dı. Marş ayakta dinlendikten sonra, en büyük Türk başı Ka - mâl Atatürkün kalplere ferah veren sesi duyuldu. Atatürk söy lüyor... Milyonlarca Türk buda kikada tek bir insan olmuştu. POLIS Bir Facia! Dün sabah Eskişehirden An - karaya giden tren bir kadınla çocuğunu parçalamıştır. Facia şöyle olmuştur. Araba ile tren yolu üzerinden gidenbir aile, ge- len trenin düdüğünü işitememiş ve makinist te arabayı bir dö- nüşten sonra gördüğü için fren yapamamış, çarpmıştır. . İçerde bulunan bir kaoınla kucağındaki çocuğu paramparça olmuştur. Diğer iki çocuk ağır yaralıdır. Hayvanlarla arabacıya birşey olmamıştır. * Birkaç gün evvel feci bir kaza olmuştur: Dr. Mehmed Re Bir zaman balkonda dolaştı. Sonra kahvaltıya indi. Gazeteler gelmişti, Aç bir kedi gibi üzerlerine a tıldı. ş Sabah gazeteleri ajansların verdikleri telgraf havadislerini olduğu gibi koymuşlardı. Ban - ker Alyon hakkındaki tevkif ka- rarmın Paristen gelen bir telg- raf üzerine yapıldığını yazıyor » lardı. Şu halde mesele (biraz daha dallı budaklı oluyordu. Gazete lerden biri telgrafın altma şu i- lâveyi yapmıştı: “... Alyon işinde İstanbulun bazı müesseseleri de (alâkadar görülmektedir. Bu arada piya - sanın belli başlı çehrelerinin i- simlerinden bahsedilmektedir.,, Turgut bu satırları bulanık buldu. Kuşkulanacak bir ilâve idi. Fazla duramadı. Bir taksiye atladı. Muhtar Arifin evine git t tarm çalışma odasma aldılar, Evin içinde taş gibi bir sükü net vardı. Turgut, kıymetli eşyalarla süslü bu yazıhanenin rahat, me şin koltuklarına gömülüp tatli tatlı çene çalmaktan pek zevk alıyordu. Fakat şu dakikada o kadar heyecanda idi ki biraz ön- ce Muhtarı görebilmek için bir nöbetçi gibi sert adımlarla oda da dolaşmağa başladı. Kitap rafları bir iki gün için de tozlanıvermişlerdi. Yazıha * nenin üstünde okunmuş sabah gazeteleri duruyordu. Demek Muhtar çok erken — Dışarıda başka kimse var mi? — Hayır, Her dakika münasebetsiz bir ziyaretçinin gelip fena bir haber getirmesinden endişe ettiği bel- liydi. 'Turgudu görünce gözleri par ludı, Ve âdeta koşarak geldi, el. lerine sarıldı: — Beni yalnız bırakma Tur- gut. Çok fena şeyler düşünüyo- rum, Sinirlerime hâkim olamı- yorum. Vaziyet gittikçe fenala. şıyor. Her dakika müthiş bir ha- ber almaktan korkuyorum. Turgut sordu: — Yeni bir haber var mı? kalkmıştı. Turgut merakla bu gazeteleri bir daha karıştırmak istedi. İlk gazete sayfasmı çevirirken eli sert bir şeye çarptı. Bu, küçük, dolu bir rovelverdi. Acı bir du dak büküşle mırıldandı: — Kurtuluş çaresini hazırla - mış! 1. 'Bu sabah hizmetçiler daha lâ. übali görünüyorlardı. Onu doğrudan doğruya Mul- Onu almak için elini uzatı - yordu ki kapı açıldı ve Muhtar Arif göründü. Hizmetçiye soruyordu 1 | Muhtarın gözleri dolmuştu: — Fena, fena, diye mırıldan: dı. Alyon beni de mahvetti. — Tevkifin asıl-sebebi nedir? Muhtar ümitsizlikle kollarını açtı. — Ağır şeylerden bahsedili- yor. Esham sahtekârlığı var. — Bunda beraberliğiniz var mıydı? — Hayır. Fakat giriştiği işe bizim müşterek firmamızı koy - mıştı.Bu bantlar üstünde C. H. ! toplanmağa başlamışlardı. Her | Nefes almıyordu, kimse... Atatürkün 4 üncü parti kurul taymı açış söylevi, çınlayan, sonsuz alkış tufanı ile karşılan- dı. Şimdi herkes, yüreğinde da ha fazla kuvvet ve inanç duyu - yordu. Tepebaşı tiyalrosunda Tepebaşı tiyatrosunda, Ata. türkün söylevi radyo ile dinlen- dikten sonra, yüksek muallim mektebi müdürü Hâmit bir söy- lev söyledi. Hâmit, C. H. Par tisinin mahiyet ve maksatlarını güzel bir sekilde anlattı. Bun dan sonra, Münür Müeyyet yaz- dığı “oklarımızın ucundayız,, isimli manzumesini okudu, Bun dan sonra da, musiki sanatkâr - ları cemiyetine mensup 36 kişi - lik bir heyet tarafından güzel bir konser verildi. Diğer parti merkezlerinde Şehrimizdeki diğer parti ve Halkevi merkezlerinde de, Ata- türkün söylevi dinlendikten son ra, merasim Yapılmış, nutuklar söylenmiş, konserler verilmiş - tir.Parti Adalar merkezinde,Ba- kırköy kaza merkezinde mual - lim Adil, Beşiktaşta İlhami Na- fiz, Beyoğlu Halkevinde Haşim Refet, Beykozda doktor Hüsnü, Eminönünde Agâh, Fatihta Ha- sene İlgaz, Şehremini nahiye - sinde Nureddin, Kadıköy Hal - kevinde Zühtü Sarıyerde İsmail Hakkı, Usküdar Haikevinde Ma | cit Oktay birer söylev söyle - | mişlerdir. C. H. Partisi nahiye merkezlerinde de merasim ve şenlikler yapılmıştır. Diğer Halkevlerinde de müsamere'er VEFİİMİK Milli. Divaslar.. temsil Üniversitede meras'm Dün sabah üniversitede me - rasim yapılmiştır. Sabah saat 9 da, üniversite konferans Salo - nunda, fakülte ve yüksek mek- fiğin 11 yaşındaki oğlu Halük evde arkadaşlarile oynarken merdivenden düşmüş ve başın- dan büyük bir yara almıştır, Te. da' tına alınan küçük, evvel- ki gün ölmüştür. * Bir müddettenberi şehrimiz de tetkikat yapmakta olan Kül- tür Bakanlığı mesleki tedrisat umumi müdürü Rüştü Ankara- ya dönmüştür. Rüştü, yaptığı tetkikat hakkında, Bakanlığa bir rapor verecektir * Ticaret lisesi talebesi dün müdür İeri Nihad ve muallimleri Atıf, Ah- med, Muzaffer, İhsan, Togo ile bera- ber Kad'köy Güzel Orman çiftliğinde bir gezinti yapmışlırdır. Gazinoda yaptırılan radyo tesisatı sayesinde, talebe Ankarada Parti Kurultayında muştu, — Aranızdaki mukavele na - sıldı? — Yolunda, nizamda yapıl- mış bir şirket mukavelesi. — O halde korkulacak bir şey yok, Bu işte sen de zarar gör - müş bir ortak vaziyetindesin. Bu teminat Muhtarı doyur - mamış görünüyordu. Gözleri dalıyor, kafasında bir çok geri ve gömülü fikirlerle pençeleşti- gi yüzünden belli oluyordu. Turguda öyle geldi ki Muh tar, bu ifadesinde samimi de: dir. Alyon'la aralarındaki mü - nasebet. dediği gibi, normal bır şirket mukavelesi değildir. İki ortak büyük ve tehlikeli bir ser- maye toplayabilmek için işe gi - rişmişlerdi. Attıkları zar ters çıktı ve bu âkibet kendilerini buldu. Muhtarın telâşı, korku - su bunu gösteriyordu. İkinci bir ihtimal de şu olabi- lirdi: Muhtar bütün ümid'ni Nadya ile de münasebeti oldu - ğu söylenen Alyon'a bağla - mıştı. Belki de Alyon bu parlak hayatın altın anahtarıydı. Bu Dün istanbul En Büyük Bayram Günlerinden Birini Atatürk'ün Söylevi Radyoda Dinlendikten Sonra 30 Hatib Yeryer Nutuklar Verdiler Yaşadı tepler talebesile profesör ve d& kanlar toplanmışlardır. 7 Evvelâ hukuk takültesi teşk lâtı esasiye hukuk profesörü Ali Fuat, bir söylev vererek, 9 mayıs gününün ehemmiyetin * den bahsetmiştir. Ali Fuadin bu ilmi konferansı alkıslarla kaf şılanmıştır. Profesör, C. H. Par tisi umdelerinin mana ve mef * humlarını ilmi bir şekilde izal etmiştir. Üniversite ve konferans sa * lonu bayraklarla fevkalâde bif şekilde süslenmiştir. Mekteb'erde Lise ve orta mekteplerde sa” bahleyin derse gelen talebe mek teplerin konfrans o salonunda toplanarak kendilerine muallime leri tarafından C. H. Partisi kur rultayı münasebetile konferan$ verilmiş, genç nesile Türk dev letinin ana prensipleri anlatıl » mıştır, İlk mekteplerde de kü * çüklere, kendi anladıkları bir lisanla Cümhuriyetin ve parti nin güzellikleri söylenmiştir. Geceki şen.ik'er Gece, şehrin her tarafı elek * triklerle tenvir edilmişti. İstan bul, ışıklar içinde, güzel bir ma zara arzçdiyordu. C. H, Partisi vilâyet merkezinde bir balo ve * rilmiş, baloda şehrimizin tanın * mış bir çok kimseleri hazır bu » lunmuş, samimi ve sıcak bir ha” va içinde neşeli saatler geçiril * saat 21 de başlayan merasimde,/W Söylev söylemiş, --bunu- beya kahraman ve mürebbiye piyes” lerinin temsili takip etmiştir. Diğer Halkevi ve parti mer * kezlerinde gece şenlikler ve toplantılar yapılmıştır. ———— Atatürk'ün verdiği söylevi dinlemiş * tir, * Türk - Fransız muhtelit mahkes me heyeti Fransız murahhası M. Asef dün memleketine dönmüştür. Mahke“ me vazifesini bitirmiştir. * Dul, yetim, mütekaidlerin altı a) lik maaş yoklamalarına yarından iti” baren başlanacaktır. * Müli Emlâk idaresi, Bakırköyün Yanmburgaz ve Azadir çayırları h: kında cevabını hazırlamıştır, Vilâye şe de görületek Bakanlığa gönderiler cektir, Cevapta, davalı işler de anla” tılmaktadır. * Bir müddet önce Avrupaya gi den Türk gazetecileri heyeti dün s8* bahki ekspresle Istanbula dönmüşler” ir, * Tramvay şirketinin ikinci Üç ay” hk ücret tarilesini tesbit edecek ko” misyon önümüzdeki bafta içinde top” Yanacaktır. takdirde anahtar kaybolunca bu hayatın ışığı da sönüverecekti- Fakat Turgut bu ihtimali het Muhtar için pek ağır buluyor, hem de nihayet bir kazanç kay” nağınm yahut vasıtasının elde0 gitmesinde bir tehlike görmü * yordu. Muhtara tabancasmı hazırla” tacak felâket her halde bu kâ* dar sade ve sudan olamazdı. Dedi ki; — Ne yapmak fikrindesin? Muhtar omuzlarını kaldırdı. O kadar şen, sevimli adam “ gün içinde çöküvermişti, Yüs ne bir kirlilik, buruşukluk gel mişti, — Madam nası)? — Gezmeğe çıktı. Ve hemen izah etti: — O beni mukavemete alıst” riyor. O olmasa çok fena olaca” ğım. Düşündükleri de doğru” Bana: “— Bu işi üstümüze alma müteessir görünmek doğru gil, diyor, herkese, piyasaya Şı eskisinden daha neşeli gö (Arkası var ie

Bu sayıdan diğer sayfalar: