24 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

24 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EKONOMİK BAHİSLER| Omammm aa Ka aa aa aa — Moskova Bildiriğinin Finansal Rus - Fransız ortak bildirigi- nin en önemli paraçsı şudur: *.. Stalin Fransa tarafından | dar biroçk defalar, emniyeti temin iiçm takib edilen | Fransada, Almanyada veyahud Ulusal korunma siyasasını ta - marmile anlamakta ve tasdik et- mektedir.,, Bu satırlardan anlaşılacağı gibi Rusyanın büyük şefi, barışt korumağa azmeden her memle- kette, antimilitarist mücadele - lerini tamamile ittiham eder Bgö- rünmektedir. / Genel savaştan sonra komü - rizmin ilk safhası başlarken, Nıloelwva Sovyetliğe muvafık olmayan, uymayan herşey hak - kında şiddetli bir pr:âgymdz - ya girişmişti. Ayrupadıki siyasal evrim (tekâ mül) ler sonuncuda daha de - Kişik bir yol tutmağa başladı. Sovyet Rusya ile diğer memle. ketler arasında Süel ve siyasal alanlarda anlaşmalara, i (mali sahada) önemli sonuncu- l_ır doğurdu. Sovyet Rusyanın İlnansal ve ekonomik bünyesi istihsalâtını savaştan evvelki !(ıpiulist esaslara uydurması imkânsızdı. Fakat Sovyet istih- salâtı ile diğer Avrupa memle . ketleri arasında bir teşriki me - sai pekâlâ meydana gelebilirdi, | ayrrlık hareketi tamamile haki- Ünemi Arsrulusal muhtelif konfe . ranslarda Litvinof şimdiye ka - İngilterde, Birleşik Amerikada ortaya sürü len ekonomik meselelerin ve pa Ta meselelerinin Moskovayı pra tik bakımdan fazla alâkadar et- mediğini söylemişti. Fakat bu kate uymuyordu. Çünkü savaş ve barış sade süel kuvvetlere de ğil ayni zamanda finansal mem- balara da bağlıdır. Çünkü para, barışm koruyucusu olduğu ka - dar savaşın da sınırıdır. Önun için Moskova sınırları dışındaki ekonomik akışları da- ima bir düşman olarak telâkki edememek zaruretinde bulun - maktadır. Bu suretle Sovyet Rusya ergeç “inzüva” dan çıka- cağını anlamıştır. Moskovada Rusyanın esaslı bir çalışmaya girdiğine belgedir - (delildir), Artık Sovyet Rusya savaştan sonraki inzüvasından sade Av - rTupanın diğer kısımlarında tica- ri damping yapmak için değil, belki de daha önemli, daha fay- dalı teşriki mesai andlaşmaları yapmak iiçn çıkmış oluyor. ** c ——— — Fındık ürümü Trabzon, 23 (A.A.) — Dün ada 935 fındık ürünü üzerin de alivre satışlar olmuştur. A - Bustos teslimi iç fındık fop Trab zon SO, 5000 kilo, ve eylül tesli- Mi 42 kuruştan 10 bin kilo satıl- mıştır. Bu fiyatlar üretmenleri sevindirmiştir. 934 mahsulü iç- findik - 62 kuruştan satılmıştır. Stok mal kalmamış gibidir. Ön gundenberi findık bölgesi üz rinde kalın ve sürel bir sis dur - Mmaktadır, Ön gün iiçnde yalnız hı_; Saat güneş görmüş ise de ye- niden sis ortalığı kaplamıştır. Sisin fındık üzerine zarar vere - ceğinden korkuluyor, Toptan erzak f'atı '_lıhnbul belediyesi TIktısat lmıdüx_'_ iğü toptan erzak fiyatla. Tni gösteren bir bülten neşret- Miştir. Bu îlmme göre Mart ve Ni- san ayları içinde fiyatça hiç bi: değişiklik olı'ı.ıımqm-.sq S a. Yalnız kuru fasulye Martta 16 ku!uş_iken ğleîundı 12,5 ku- ruşa inmiş ve beyaz Ppeynir de 655 kuruştan 475 kuruşa . emüştür. c Yurnurta da sandık başıma bi yedi yüz on iki buçuk n 1550 kuruşa inmiştir, Fiyatları Marta Bgöre yükse - Ten hiç bir madde yoktur, Ne hür sözünü duyunca gönlü coş- tu; mürailiği yüzünden Fou- güğ'nin yanında bile hür değil. di, Başı iki elinin içinde Julien © mağarada, ömründe bilmediği bir bahtiyarlık duydu; hulyaları ve hürlük sevinci ona tatlı tatlı halecanlar veriyordu. Alaca ka- ranlığın bütün ışıklarının birer bi'rer söndüğünü gördü ama dü- şincesi bir an bile buna takıl- madı. Bu ucsuz bucaksız karan- lık içinde ruhu, bir gün Paris- 1. karşılaşacağını hayal ettiği şeyleri şimdiden gözünde can- landırmak, onlara hayran hay - ran bakmak zevkine dalmıştı. Orada, Paris'te, taşrada göre- bildiği kadınların hepsinden güzellikçe de, akılca da pek üs- tün bir kadın bulacak. Çılgınca sevip çılgınca sevilecek, Bir an © kadın ayrılırsa ancak ün, şe- yef kaşaamak, onun tarafından C KIRMIZİ VE SİYAR — Yumurta ihracatı Dün İspanya özel muhabiri - mizden aldığımız bir telgrafta İspanyolların yeni yapılacak ti- caret uzlaşması için bazı güçlük ler çıkardığı bildiriliyordu. İspanya gümrüklerinde mal - larımızı bazı zorluklara çarptı- rabilecek olan bu nokta üzerin - de dün ihracatçılar arasında yaptığımız araştırmalarda son günlerde İspanyaya çok sayıda yumurta yollandığı halde, iki gündür hiç mal yollanmadığını öğrendik. İspanyollar tam ola - Tak bir uzlaşma yapmazlarsa | kimse ihracat yapmayacalktır. Mayısın on beşinden sonra İs - tanbuldan 2957 sandık Karade- nizden de 1521 sandık olmak üzere 4478 sandık yumurta Al - manyaya yollanmıştır. Bundan başka 1000 sandık Yunanista - na 300 sandık ta Filistine yollan mıştır. Son günlerde İtalya da İ:elâ&iirm B&yuf]n;ü;(tıı îlmık istemek- 'e lelikle İspanya: - murta yollanmadan, Hıîı:uy:;ı gönderilecek yumurtalarımız el de kalmayacaktır. Şelik karteli Londra, 23 (A.A.) — Ulusal bir bildiriğe göre, arsrulusal çe- STENDHAL bir kat daha sevilmeği hakket- mek için ayrılacak. Paris sosyetesinin acı haki - katleri arasında büyümüş bir genc, Julien'inki kadar geniş bir hayal gücü bulunduğunu” farzetsek bile, kurduğu roma- nın bu noktasına gelince yine kendine gülerdi; istediğine erişmek umudu başlaymca bü - yük işler yapmak hevesi söner ve yerine: “Sevgilisini yanım- dan ayıran, günde iki, üç defa akdatılmağı göze almalıdır” sö- zünün anlattığı hakikat gelirdi. Bu köy çocuğu ise büyük işler görmek için fırs. ttan başka bir eksiği olmadığını sanıyordu. Fakat artık ışık büsbütün kaybolmuş, ortalığı derin bir karanlık sarmıştı; Fougu&e'nin oturduğu köye inmek için de Ju- Hen'in dahz iki fersahlık yolu vardı, Mağarayı bırakıp gakna- BORSA AA A AD 23 MAYIS PERŞEMBE PARALAR Alış Satış Sterlin Slâ— Siğ— Dolar I2& 12ö— 20 Fransız Frangı 167— 169.— 20 Liret 207 — 209— 20 Belçika Frangı Süm— Bi 20 Drahmi — M 20 İsviçre fe, Büd.— Büöm— 20 Leva Si 25.— Florim Si si— 20 Çek Kuron Yöüm ö Avusturya şilin — 22 Un Mark di d Zioti 22— M Pengo B Bd 20 Ley 15— Vöm- 20 Dinaf S4— S5— Yen Si H İsveç Kuron Slm 3 Altn di2 gö Mecidiye Ü 48— Banknot 225,— z227 ÇEKLER v Fransıs Prangı İngiliz lirası Dolar Liret Belga Drahmi İaviçre Frangı Leva Florin Çekoslovak kuronu Avusturya Pereta Mark Zloti Pengo Ley Dinar Yen Şernoreia sveç kuronu ESHAM 14 Batkası Müs Büre vi w Vh 9.50 z —H N 9.50 Anadola * 60 2478 " 100 96 M 16.— Tramvay " 20,15 Bomonti - Nektar 9.50 'Terkos 16,25 Reji 2,35 Aslan Çimento 10,1$ Merkez Bankası 5825 Osmanlı Bankası 27,50 Telefon Mda Tetihat değirmencilik T.A.Ş. 9.50 rk Değirmenleri 0,70 ark merkez IİSTİKRAZLAR Türk Borcu 1? Kupon Kesik 28,67,50 . » . » 2685 wi er A ü Tit 21435 Brgani $dam Sivas-Errurum O ti söm TAHVİLÂT Rihtım d M:Zâ Anadolu I ve TI <3 ,, M Kupon Kesik — 48 Asadola ü $1,70 — —————— ——— lik kartelile İngiliz demir ve çe | düm lik fedarasyonu ınımd_ıx 21 ve - Bapuo”j SPULOTYLET SILEYN 22 da yapılan toplantılarda bir an- laşmaya doğru ilerlediği kay - dedilmiştir. Gelecek ayın başla- rında yeni toplantılar olacaktır. dan bir ateş ve bütün yazdıkla- rını bu ateşe atıp son parçasına kadar kül etti. Sabahın saat birinde kapısı açılan ve” içeriye dostu Juli- en'in girdiğini gören Fougut, doğrusu çok şaşırdı, Öturmuş, hesablarını yazıyordu. Bu Fou- guğ uzün boylu, oldukça biçim- siz, kaba suratlı, koca burunlu bir gencdi; fakat insanın başını çevirten bu görünüşün altında haylı da babacanlık vardı. — Sen o M. de Rönal'inle bo- zuştun mu ki böyle damdan dü- şer gibi buraya geliyorsun? Julien, bir gün önce olanları, arzu ettiği şekile sokarak, an - Tattı, Fouguğ: — Sen benim yanımda kal, ::;l_g' ıögy%nın ki ';t de Re- ide, 'alenod' ilçebay Maugiron'u, papas Ch&lan'ı da iyi tanryorsun; o adamların huylarını inceden inceye anla- mışsın; alım satım pazarlıkları- na girebilecek hule gelmişsin. Senin hesabm — benimkinden kuvvetlidir, defterleri sen tu- | tarsın. Ben bu işte çok para ka- 24.5.- p33 ——— YENİ-ESKİ YAZAN : Genç Daktilo Muzaffer Ve Eski Bir “Mürebbiye,, — Eski nesli nasıl buluyor - sunuz? d Dediğim zaman genç Jakti - lo, bir kabahat işlemeğe hazır - Tanıyormuş gibi mütereddit bir tavır takmdı. Kızarır, bozarır gibi oldu. Sonra kekeler gibi; — Es... ki, Nesli be be ben — deyebildi — hiç tanımadım . — İşte bu tuhaf! — dedim — Anasız, babasız mı büyüdünüz Biz? — Hayır... Annem de var ba- — Tamam... Ben de( onlar hakkında onların arkadaşları, ahbapları, tanıdıkları hakkında neler düşündüğünüzü öğrenmek b istiyordum. O zaman iyi istif edilmiş, epe- © yi aktarılıp gun fikri söyler gibi; — Gayet iyi buluyorum on - ları... — deyebildi — Eski nesil, çok terbiyeli idi, iyi insan olarak iyi duygulu olarak — yetiştiril « mişti. Bu yeni nesil hiç hoşuma gitmiyor benim, —17 — Meselâ, — filmlerde bile... hep eskiler güzel. Eski zamanı gösteren filmler ne kadar güzel- dirler değil mi? Sonra bir de mevzuları şimdiki hayattan a - lmmış filmlere bakmız. Elbise” ler fena... Musiki fena., Her şey fena, — Siz musiki bilir misiniz? bir ol. ma musiki bildiğimi — Alaturka mı? — Hayır... Garp musikisini beğenirim. — Kimleri beğenirsiniz? — Meselâ... Ruslardan Çai - kovski'yi, Minyovski'yi... — Konservatuvara — gittiniz mi? — Gitmedim.. gideceğim. Siz benim için daktiloluğu hayatta bir son, bir ideal olduğunu mu sanıyorsunuz yoksa? Ve öğrendim ki — Amerikan Kolejinde okumuştür, ingilizce, fransızca bilmektedir. Kom' yonculukla uğraşan babası mü- nevver bir adam olacaktı her halde bu kızın... Ne sorarsam yalnız ona ce - vap veriyordu. Sonra “zınkka - dak!,, durup bir başka sorgumu bekler gibi yüzüme bakıyordu. Pek “Anglosakson,, laşmış - bir tarafı vardı. Konuşma arabasını yürütmek için ardarda sorgu- lar dizmeğe mecbur oluyordum. — Eskilerden kimleri okudu- nuz? — Viktor Hügo'yu, Lâmar - tin'i... Kendimi tutamadım, gül - — Bayan ! Ben size eski de- d!ğını zaman lütfen Türkiyede- Ifılırl ve yaşayanları hatırlama- ğa çalışınız... — Öyleyse... öyleyse, b Bür- han Cahidi, Reşat Nuriyi Muzaffer — Baktım ki bir türlü anlaşamı- yoruz, sözü başka tarafa geçir- dim: — Yeni nesil erkeklerile eski nesil erkekleri — arasında nasıl bir fark buluyorsunuz? — Yenilerin — aleyhinde bir fark buluyorum. Güzel san'at - lara hiç ehemmiyet vermiyor- lar, Hoş eskilerde de san'at man'at namına bir fevkalâdelik » Fakat ne de olsa onla- rinde — her güzel san'at bölümünde üç beş kafa göze çar İpıyor. Yeniler tüccar olmayı, memur olmayı, bankalarda ça- lışmayı ideal tutmuşlardır. Fa>,| kat yeni erkekleri bir başka ba- kımdan beğeniyorum. Onlar tam bir erkek olarak yetişiyor - lar, Eski erkeklerin “yeniler fe- na yetişiyorlar, sululuk yapı - yorlar” diye yaptıkları gürültü bence haksız. Tekrar ediyorum, yenileri ben çok iyi buluyorum. Asıl eskiler pek sulu şeyler. Za- ten yeniteri | sanatlardan vazgeçirten de onların fena pro- 7 ndaları değil midir? Eğer onlar bir tüccarı, bir fabrikato - ru bir musikişinastan, bir artist- ten yüksek göstermeğe çalış - masalar neslimin erkekleri ara- sında güzel san'at merakı bu kadar sönükleşir miydi? — Siz çocuk doğurmağa ta- raftar mısmız? — Hayır... — Neye? — Bilmiyorum ki... Sonra daha büyük bir tered. dütle ilâve etti: — Çocuk doğsun... Doğsun, ama, ben doğurmayayım. Semih Lütfi atıldı: — Peki Bayan — Muzaffer... Kocanız çocuk isterse — bunun için bir başka kadın mı almalı? Eğer her yeni kadın böyle düşü- | necek olursa yarınki aileler tu- | haf bir şekil alacaklar, her evde | sırf çocuk doğurmak vazilesini üzerine almıs bir kadın buluna- cak, bir tane de “monden” i Nurullah Ataç ta aramızı NIZAMEDDİN NAZIF dı, o da bir başka sual sordu: — Siz bir erkeğin gene dört kadın almasına taraftar mısmız yoksa?.. İşte genç kızın verdiği cevap: — Yoooook! Bu irticaa ta - hammülümüz olamaz... Ama cs- ki günlerin kadınlarına benze - me kistediğim tek taraf var, On- lara hürmet ederdiniz... Bizimle böyle lâübali konuşmak için en ufak bir tereddüt bile hissetmi - yorsunuz.., Ve sesini şiddetlendirerek ilâ- ve etti: — Acaba yeni kadını, eski hürmeti bulmak için çarşaflanıp peçelenerek kafes arkasına geç- meğe mi mecbür etmek istiyor- sunuz? Bu pek acı isyandı. Ama ben haklı buldum Resimli Perşem - | benin küçük daktilosunu. Çalışan bir eski nesil kadını tanırdım ki bugün kibar bir aile kadını olmuştur. Genç daktilo nasıl bugünkü işini, kendini ya- rına hazırlamak için bir geçit yo Tu gibi görüyorsa o da uzün za- man böyle bir işi — yaşamak ve yarının tesadüflerini beklemek için bir durak olarak kullanmış- tı, Bugün yetişmiş iki erkek ço- cuğun anası olan bu bayan bana dedi ki: — Evlenmek korkunç bir şey olmadı benim için. Zira ben ev- lendiğim gün eskisinden daha rahat ve iyi bir. hayata kavuş - tum, Fakat size şunu söylemek isterim ki; çocuklarımı ve koca. mı çok sevmeme rağmen, o eski mürebbiyelik günlerimi hasret « le hatırlıyorum, — Bu - dedim - belki de biraz gençlik günlerini hasretle anışım nızdandır. Oğullarınızı nasıl busı luyorsunuz? — Büyüğünü pek iyi... Diğe- rini ve diğerinin arkadaşlarırı hiç beğenmiyorum. Ben siınema artistlerini taklide yetlenenleri beğenmem. Büyük oğlumu ni - çin mi severim? Çünleü-o gece gündüz-öküyor, bu sene üniviere siteyi bitirecek. — Avrupaya da okumak için gitmek istiyor. An- ladınız mı? Okumak için git « mek istiyor, Diğeri babasını kan dırıp bir kere Parise gitti, bizi sızdırdı sızdırdı döndü. Bakınız hatırıma gelmişken söyliyeyim, O tipkı babasına benziyor. Be- nim kocam da iyi bir adamdır a- ma, okumaktan çokluk hazet - mez, O da küçük oğlü gibi Av- Tupayı dolaşıp avuç dolusüu para yemiştir. İşte yeni neslin bazı delikanlıları ile eski nezlin bu beyefendileri biribirlerine ben « zerler, Yeni nesil, içindeki böy- le mirasyedi — kafalıları da dü- zeltmezse eskisinden farklı bir nesil çehresi alamaz... Bana ka- — lırsa almamıştır da. amettin NAZİF zanıyorum. Her şeyi kendim yapmama imkân yok, bir ortak alırsam onun da düzenci çıkma- !lşdın.kçıkuyorwn ve bunun için de birçok güzelim işleri el- den kaçırıyorum. Daha bir ay oldu, Michand de Saint- Amand'a altı bin frank kazan - dırdıfn.ooıı altı yıldan beri gör- memiştim, Pontarlier'deki sa- tışta önüme çıktı. O altı bin frangı, sana kazandırırdım; da- ha doğrusu sen benimle beraber oı..ııydm o lıoçunnıı kesilmesi işine ben de girişirdim, parayı artırırdım, üzerimde kalırdı; ya- rısını, üç bin frangı sen alırdın. Gel, benimle ortak ol. Bu teklif Julien'i kızdırdı; kafasındaki deliliklere hiç uy - gun değildi, Fougu& hep bir ba- şına oturduğu için iki arkadaş yiyeceklerini, Homeros destan- larının kahramanları gibi, kesıdi kendilerine hazırladılar; sofra - 'ya oturunca Fougu& Julien'e he- sablarını gösterdi ve bu odun ti- caretinin ne kadar avantası ol- duğunu ona da anlattı. Fougu&, Talien'in bilgisine de, huyun da pek inanırdı. Julien, çam tahtasından ya - pılmış odasında yalnız kalınca içinden: “Doğru, dedi, ben bu- rada birkaç bin frank kazamaıbi- lirim; sonra, o zaman Fransa- da hangisinin para ettiğini gö- rürsem, ona göre papas veya asker olmam daha kolaylaşır. Elimde bulunacak para, ufak te- fek zorlukların önüne geçer. O salon adamlarının zihinlerini dolduran bir yığın şeyler var ki ben hiç bilmiyorum; bu ıssız dağda bir iki yıl geçirirsem, ki- tablar okuyup bu kötü cahillik- ten de kurtulurum. Fakat Fou- guğ bir türlü evlenmek istemi- yor, yalnızlıktan pek sıkıldığını da söyleyip duruyor. Böyle işi- ne para koymıyacak bir ortak alması hiç şüphesiz ki onu ken- dine, hiç ayrılmıyacak bir yol- daş etmek içindir.,, “Dostumu aldatacak m 1- yam?” diye öfke ile bağırdı. Kendini her işten mürailiği ile ve kimseyi sevmemesi ile kur- tarmak istiyen bu delikanlı bu " geler, ini l bk ddi gea bi d — karşı en küçük bir haryınlığı ak- lımndan geçirmeğe bile taham- mül edemedi. Fakat Julien bündenbire se- vindi; Fougu&'nin teklifini red- detmek için bir sebeb bulmuş- tu. “Nasıl olur! önarümün yedi, sekiz yılmı alçakça kaybede - yim! yirmi gekiz yaşıma kadar bir şey yapmayım! Bonaparte 0 yaşta en büyük işlerini görmüş- tü! Odun satışlarına karışımak* la, adımı bile danyurmadan, bi- raz para kazandığımı ve uşak makulesind. » birkaç allaki gözüne girdiğimi farzetsek bil&, © zaman bende |bu ateş, ün ka * zanmak lazım olan bu kuü! ateş ya kalır, ya kalmaz!” Ertesi sabah Julien, bu or“*’ laşma işine olmuş bitmiş diy€ bakan Fougu&'ye, hiç istifini bozmadan, gönlünde pa; için duyduğu 'Tanrr çağırısı bu gibi şeylert girişmesine izin vermediğini söyledi. Fougu& S”

Bu sayıdan diğer sayfalar: