4 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

4 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ETİPE KP F aa YERRE VA !l MEMLEKETTE TAN Kadın Kılığında Hırsız! Uzun Müddet Bir Erkek Kadın Kıyafetinde Hırsızlık Yapmış... Sivas, 2 , (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Burada Ali isminde bir hırsız yıkalı_n:mşur. Yapılan tahkikat Alinin kadın kıyafetine bürünerek birçok hırsızlıklara giriştiğini meydana çıkarmıştır, Kilit kırarak, maymuncuk kullanarak aşırdığı eşyaları Samsun, Zile, Albestana götürüp oralarda sattığını da itiraf etmiştir. Bir kısım eşya bulunarak sahiplerine geri verilmiştir. Bir hayli yaşlı olan Alinin, uzun zaman çarşaflı dolastığı anlasılmakta- dır. İş Adliyeye intikal etmiştir, n Kötü Bir Usul Kaldırıldı Merzifon, 2 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Burada ötedenberi alışıl- mış bazı kötü usullerin kaldırlması onaylanmıştır. Saçı tabir edilen ve düğünlerde para, eşya gibi şeylerin hibe edilmesi de- mek olan bu usul kökünden kaldırlmıştır. Tekirdağ Üzümleri Bağlar İslâh Ediliyor, Yapıncak Yetiştirilmesine Çalışılıyor Tekirdağ şarap fabrikam Tekirdağ, (Hususi muhabiri- | miz bildiriyor) — Bu yıl Tekir- dağ bağlarının bakım ve tedavi | yöntenleri özenle takip edili - yor. Üzüm verimini arttırmak ve lekesiz yapıncak yetiştiril - mek için esaslı bir çalışma ve | uğraşma görülüyor. Geçen yıl şarap fabrikası üzüm yetiştirici. lerini çok üzmüştü: Bu üzüntü hâlâ sürüp gidiyor. Fabrikaca a- çılan fiyat, müstahsili çok zara- Takoymuştu. Bu usulden vaz | geçildiği takdirde bu yıl üzüm jyetiştiricilerinin şevklerinin ar- | Kaş gençler birliği | Kaş, (Tan) — Bir buçuk se- nedenberi gayrifaal bir vaziyet- te bulunan - Gençler birliği son dela fevkalâde olarak bir top - lantı yapmışlardır. Birlik baş - kanı Fatinin ayrılması dolayısi- le yeni seçimde reisliğe Nâzım | Ömarusman, kaptanlığa Nihad Suer, mürakıpliğe Muhiddin E- sen, Mehmed Erdem, Muhid - No 13 âââarı bal) | beri amele arasında — âdeta tacağına şüphe yı dağın yapıncak üzümleri bugi yurdun pek az yerinde yetişen hususi vasıftadır. İnce kabuk- hu ve fevkalâde lezzetlidr. İstan bul çilekleri için Avrupaya ih - raç imkânları nasıl araştırılıyor sa, Tekirdağ üzümlerine He ay- ni şekilde mahreç aranmalı ve bulunmalıdır. Karpuz, kavun, kayısı, üzüm gibi yaş meyvelerin dış ülkeler- de sürümünü temin için Türko- fisin yardımı bekleniyor. Çorum valisi öldü Çoruzm, (Hususi muhabiri - miz bildiriyor) — İlbay Arif Aykaç, jandarma komutanı Ni- yazinin evinde kalb sektesinden ölmüştür. din Gülgök, Muzaffer ayrılmış - lardır. Yeni idare heyeti işe başla » miştir, karşı bir isteksizlik belirdiğini Turgut hissetmişti. Her gün hayvanla kilemetre- | lerce mesafe içinde amele grup- Bürhan CAHIT larını dolaşan mühendi bir çok yerlerde işçilerin eskisinden da Turgut şirketin her hangi sa- | ha lâübali, daha alâkasız ve baş- hasına alınacak — amele hakkım- da araştırma yapmıyor değildi. tan savma çalıştığını gördü. Mühendis Şahin kc:dı' gru - İş aramak icin gelenler sıkı bir | bundaki işçilerin Basıbrin'deki kontroldan geçiyordu. Fakat bu | hayattan bahsettiklerini, Nad - kontrol nihayet belli bir formül- | ya'nın adını sık sık tekrar ettik- den ibaretti. İstenen vesikaları gösterebilenlere iş veriliyordu. Yalnız yıllar geçtiği Basıbrin'de hiç bir hâdise olma- mıişti. Buraya gelenler çalıştyor, para kazanıyor. Son- ra köyüne, kasabasına dönüyor, parası bitince tekrar gelip iş is- tep gibiydi. Fakat Azizin birahanesi kasa- banın bu sükünetini bozacağa | Bu Hüseyin adlı, on yfldır şir- | disin katte çalışan namuslu bir adani- zenziyordu. İçki ve toplantı iş- ediyordu. açıldığı günden- halde | dan dönen Turgut yol lerini duymuştu. Bir kaç akşam sonra kontrol- üzerinde İnegöl - Osmaneli - İznik öğret- menleri İznik Bizans tiyatro harabelerinde inegöl öğretmen- lerinin gezmesi İnegöl, (Tan) — İnegöl öğ - retmenleri geçen hafta İzniğe bir gezinti yapmışlar, daha ev- vel giden Osmaneli öğretmenle rile bulanmuşlardır. Mesleki görüşmeler ve yapılan gezinti - ler çok iyi olmuştur. Yukarıki resim, Bizansın tiyatno harabe- lerinde çıkmıştır. Sıvas Tayyare Alıyor Fuat Bulcanın müjdesi Sivas, (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Sivaslıların kendi adlarına bir uçakç alınması yo - lundaki dileklerini bildirmiştim Sivas Tayyare Cemiyetinin ge- nel merkez nezdinde yaptığı te- mas sonunda şu tel yazısile kar şılık almmıştır: Sivas tayyare şubesi başkan - lığına Şubenizin şimdiye kadar elde ettiği gelire göre bu sene Sivas adının Dİt açağa konulabir | anlaşılmıştır. Ad konma me!t simi ayrıca haber verilecek - tit. — Fuat Bulca Bu telyazısı bütün Sivaslıla- ra büyük bir sevinç vermiştir. |KÜÇÜK TELGRAF | HABERLERİ uei * Sivas (Tan) — Yıldız dai- mi spor kulübü, bir tenis saha- sı yaptırmağa başlamıştır. Sa - ha, Partinin arka bahçesinde - dir. * Sivas, (Tan) — Haziranm 7 sinde başlıyacak olan Kızılay yedi günü için kurumun Sivas şubesi bir program hazırlatmış- tır, Hafta içinde şarm muhtelif yerlerinde sözler söylencek, Kı- zılayın iyilikleri halka anlatıla- daktır. Son günlerde bir de balo verilecektir. Üye yazımı işine önem verilmektedir. * Sivas, (Tan) — Sivas çift- çisi birkaç gündür bereketli yağ murlar beklemektedir. lardır bey. Mühendislerin ge - | çimsizliğinden özenmişler gali- | ba. Onların yüzünden biribirle- rini yiyecekler. Turgut merakla sordu: — Mühendislerin mi, hangi mühendislerin? Ustabaşı başımı salladı: — İspanyol mühendislerin! — Ne olmuş onlara? Ustabaşı Hüseyin hayret & - der gibi patrona baktı: — Adman bey, bilmiyor mu « #un? Herifler ne zamandır kan- h bıçaklı oldular. Biribirlerini hâlâ öldürmediklerine - şaşıyo - iki amele grupunun bBiribirlerile | ruz. ağır bir kavgaya tutuştuklarını bir zaman | gördü ve dörtnala gitti. Bunlar Prrovani'nin yanırda üzerlerine — Sebep? I._mıhışı artık her şeyi söyle- meğe karar vermişti. Turgudun hayvanıyla bir hizada giderek çalışan işçilerle Moreno'nun a - | anlattı: tiyordu. Basıbrin âdeta bir mek | damlarıydı. T“rı'm*_lu_ görünce | — bani, ayrıldılar. Mühendis işbaşıların | rifleri azdıran, - biribirine düş - dan emektar birini yanma aldı. e çileri konuşmağa, dedikodu et- | dı. tirmeğe teşvik * İ Birahanenii Turguda şu izahatı vedi ? * - e — Lâfın gelişi hani, Bu he. man eden o yeni gelen mühen- Rus karısıdır. sanırım, ünkü bir kere kendi dillerince avga ediyorlardı. Sık sık onun adı geçti... Benim — anladığıma — Bunlar cahil, aptal insar» | göre ikisi de bu — kadına gönü! | kocasi da görmüş, TECTRE. G TAN | dip paket paket MARA A RARA SAGĞLIK OGUTLERiİ AA Çocuklara Deniz havası Geçen gün bir gazete bu yıl İstanbulda hava tebdiline giden lerin az olduğunu yazıyordu. Bu haber şüphesiz doğrudur, fakat yazlık yerlere taşınanların şim- dilik az olması daha vaktin er- ken olmasındandır. — İstanbullu hemşehrilerimizi hep biliriz. Ha li müsait olanlar yazın hava teb diline gitmekte ihmal etmezler, Hetle çocukları olanlar için ya - zın daha temiz bir havalı yere gitmek pek lâzımdır. Çocuklar için en uygun yaz- lık yerin deniz kenarı olduğu hekimlerir'en yeni araştırmala- rile meydana çıkmıştır. Bir çocuğu beslenme ve ji nastik şartları bir örnek olarak aynı müddetçe bir yaz deniz kenarına, bir yaz da yüksekçe bir yere götürünüz. Denix ke narında boyu daha iyi büyür, adaleleri daha iyi gelişir, kuv- veti ve ağırlığı artar. Henm, de ağırlığın artması yanmadan i- leri gelmez. Adaleler büyürler ve gelişirler. Bu iyilik tatil zamanmda ço- cukların deniz kenarında caha eğlenceli oynamalarından da i- leri gelmez. Çocuk mektebe git- se bile deniz havası yine iyi te- sirini yapar, çocuk gene daha gürbüz olur. Deniz kenarıada hiç jimnastik yapmasa da boyu gene çabuk uzar, jimnastik ya- parsa boyunun uzaması azalır fakat buna karşılık eni genişler, kemikleri ve adaleleri kalınla - şırlar. Deniz havasının - tesirile cuğun nefes almak kapasiti artar. Göğsünün genişliğini çerseniz bunun gittikçe çoğal - dığını görürsünüz. Çünkü nefes alırken işleyen adaleler de git- tikçe daha kuvvetlenir. Çocu- ğun tam sağlam olması için ara nılan şeyler de adalelerin kuv- vetli ve nefese almasının — yenis olması değil midir? & Çocuk deniz kenarında bu iki şartı temin edince, kışın tekrar denizden uzağa gitse bile deniz havasının vermiş olduğu iyilik kaybolmaz, her gün -jimnastik hareketlerine devam ederse git tikçe daha iyi gelişir. Deniz kenarında kanın terki- bi de değişir. Kanın içindeki he- moglobin çocuk deniz kenarına getirildiği vakit ne kadar azsa, orada o kadar çocuk artar. Bu da deniz kenarındaki güneşin iyi tesiri daha kuvvetli olmasın dan ileri gelir. Çocuğun derisinin arasındaki kan deveranının da arttığı tec- rübeyle anlaşılmıştır. Çocuk deniz kenarına getirilmezden önce göğsüne — bir buz parçası koyduğunuz vakit — derinin kı- Zarması için on saniye lâzım i- ken, deniz kenarında bir müd- det kaldıktan sonra yine o ka- dar buz parçası deriyi bir buçuk saniyede kızartır. Çocukların sağlığı için deniz vermiş olacaklar. İşçiler de iki taraflı oldular. Sanki onlara ne oluyor bilmem. Mösyö Pirovani evini döşetti, dayattı, o kadına Verdi ya. Bu zaten işçiler arasın- nun altta kalmadığı, — onun da Rus karısma — pahalı hediyeier verdiği söylendi. — Eskiden iki mühendis te iş başındaa ayrıl- mazken, — o kadın gekli gelel', sık sık Mardine, Diyarbekire gi- hediye getir - dikleri duyuldu. — Hasılı sevin anlayacağın, tatsız, tuzsuz şey" ler, Bugün ben görmedim. Bi - zim çocuklar söylediler. İki mü- hendos Gökdere bendi yolunla karşılaşmışlar, öyle kazya et - mişler ki Mösyö Moreno'daya namamış, tabancasını çekmiş. Turgut güldü: — Peki, Pirovani ne yapmış? — O atımı mahmuzlayıp kaç: miş. Ama işin daha antika tara: İt var. -— gedir o? —— Bu patırdı $ ğ mühendis, yani ” Rus karısıam da laf olmuştu. Mösyö Morerö- | HAKYERLERİNDE Gizli Ev, 15 Yaşında Bir Kız! Fatihte gizli birleşme evi iş- letmek suretile Nazire adında bir kadın müddei umumilikçe tevkif edilmiştir. Nazirenin e - vinde Hatiçe adlı 15 yaşında bir kız bulunmuştur. * Şileden Pendiğe giderken dağ yolunda öldürülen bakkal Akifle Sabatay tahkikatını yap tığı sırada Mehdi oğlu İsmail isminde birine koltuklarının al- tına pişmiş yumurta sokmak su- retile işkence yapmaktan suçlu Şile jandarma bölük kumanda- nı Abdürrazzakın duruşmasına dün de ağır cezada devam edil- di. Suçlu, işkence yaptığını red- detti. Şahit jandarma Hilminin ifadesi okundu. Hilmi, ifadesinde: — O gün, devriyeden gelmiş tim .Mehdi oğlu İsmaili kendi yatağıma uzanmış buldum. Sordum: hastadır, - dediler. Sonradan kaldırmışlar, götür - müşler. Kendisine işkence edil- diğini bilmem, diyordu. * Eyüpte karısı Dilberi öldü- ren Balıkçı Azizin duruşması dün de ağır cezada devam edil- di. Azizin muayenesi istenmişti. Dünkü celsede Adli Tıbtan ge - len rapor okundu. Bunda Aziz- de delilik olmadığı bildiriliyor- du. Müddei umuminin evrakı tetkik etmesi için duruşma kal- dı. * Hafta tatilinin tatbiki do- | layısile cumartesi akşamile pa * zar gününe bırakılmış olan bü- tün davalar, dün münasip gün- |lere çevrilerek usulen zabıtlar tutulmuştur. Aydın mektupçusu Hakkındaki izah ' Aydın Valisi Fevzi Tökerden &- dığımız telgrafta Aydın Mektupçusu Agâh hâkkında Vverilen bir ifadenin | y MN Nn lAR aKd gır. Bu telgrafında Aydın Ilbayı gu izahı yapıyor: *“Gazetenizin 20 - 5 - 35 gün ve 3331/28 sayılı nüshasının be- şinci sahifesinin sütununda Sai- di Kürdi ile muhabereye giriş- tikleri iddiasile Aydında tevkif edilenlerden Hacı Eminin vilâ- yet mektupçusu Agâh hakkın- daki sözü doğru yazılmamıştır. Hakikat şudur: Hacı Emin Sa- idi Kürdi tarafından yazılan ri- saleleri mektupçunun munta « zaman takip ettiğini sövlenit- miştir. Yalnız, mütcşabih ayet- lere ait dini nâhiyette bir risa- leyisüç sene önce okumak üze- re Aydmda Arzuhalci Hacı | Mehmede, Hacı Mehmet te mektupçuya verdiğini ve ken- disinin de bundan başka bir şey | okumadığını söylemiştir. Key - fiyetin aynı sütünda neşrini is- terim," ——— — kenarında hava tebdili yalnız faydalı değil, yine lâzım bir şey dir. Lokman Hekim KÖRLER! Bugün Üniversitede konferans verilecek Körler mektebi müessisleti Mather ve retikası Amerikada körler mektebi müessisi Bay ve Bayan Mather şehrimize gelmişlerdir. Bu insa- niyetperver karı koca, bugün Amerikada körler arasındaki ça lışmaları hakkında - Üniversite konferans salonunda bit zonle- Fatıs verecekler ve bir de sinema şeridi göstereceklerdir. Bayan Mather'in “ Lighthause ,, yani “deniz feneri,, adımndaki mües « sesesi Cumur Başkanı Roose- velt'in himayesi altındadır. Bu müessesede gözlerini kaybeden talisizler, okuma yazma, el iş - leri ve gözlü insanların yapabi- leceği her şeyi öğrenmektedir- ler. Geçenlerde Amerikada ya * pılan bir istenografi ımiüsabaka- sını bu müesseseden çıkan bir kör kazanmıştır. Bayan Mat- her'e göre bazan kör olmaya mahküm olan insanlar henüz gözleri gördüğü bir. zamanda da müesseseye — gidüp, körlere mahsus kurları takip edıyorlar. İnsanın kör olup olmuyacağı daha iyi nasıl belli olduğu hak- kındaki bir suale Bayan Mat- her demiştir ki: — Bu, altı ay önce belli olu « yor. Doktorlar anlar ve gözle- tini kurtaramıyacağını anlayan betbaht, müessesemize gelerek körlere mahsus dersleri öğrenir. Kendisine diğsr giken )0T parmağının her yerini bir göz yapatız. Amerikalılar Ankaraya git « mişler ve filmlerini göstermiş « lerdir. Sağlık bakanının tavsi « yesi Üzerinedir ki bugün saat beşte Üniversite salon'ında #irm lerini göstereceklerdir. Konfe - ransa herkes girebilir. MEKTUPLAR Yeni posta kanununa göre mektep idarelerinin göndermiş oldukları mektuplara 6 kuruş « luk pul yapıştırmak mecburiye- ti vardır. İstanbul maarif müdürl: dün mektep idarelerine gönder diği emirde mektep idarelerinin mektupları hademeler - vasıtası ile yollamalarını ve posta için ayrıca müteferrika verilmiyece- ğini bildirmiştir. Turgut düşünüyordu. Korktuğu şeyler başlamıştı. Ustabaşı, biraz önce gördük- leri amele kavgasının da, bu sa- bahki mühendis kavgasının bir neticesi olduğunu anlatıyordu. Kasabaya girerlerken Tur - gut ustabaşıyı yanına çağırdı; — Hüseyin, işçilere göz ku - lak ol. Bana her — akşam rapor vereceksin. — Başüstüne beyim! 'Turgut, ağırı ağır, evinin yor lunu tuttu. Canı sıkılmıştı. Ne zamandanberi — sakin bir iş hayatı yaşayan bu yerde, tat- sız bir dedikodu çıkmıştı. Demek onun yanında o kadar samimi, sakin görünen âşıklar, yalnız kaldıkları zaman, biribi- rine düsman kesiliyor, kanları- na susayacak kadar ileri gidi - yorlardı. Gazinonun önünden geçer- ken mühendis Muhtarın oradan çıktığını gördü. Muhtar Arif o- na yaklaştı. Neşesizdi. Biraz yürüdükten sonra: — Ne oluyor bilmem, dedi. Şimdi gazinoda Pirovani'ye te- sadüf ettim, işlerini bırakıp bu* radan uzaklaşacağını - söyledi. Sebep sordum. Önce söylemedi. Sonra Moreno ile meslek üzeri” ne anlaşamadıklarından, hattâ arkadaşının kensini ölümle tel- dit ettiğinden bahsetti. Böyle şeyler nasıl — olur bilmem, Ne dersin sen? Turgut susuyordu. Muhtar Arif dudaklarını bü- zerek devam etti: — Anlaşılır şey değil... Ha buki biribirine ne yâkın arkada$ görünüyorlardı, değil mi? Turgut cevap vermedi. Fakât © ağır ve donuk bakışlarıyla A” kadaşma baktı, baktı, yürüdü: b Bir kaç gün sonra idi. Turgut münasebette bulun * duğu bankalarla görüşmek ÜZ€” re, Adanaya — kadar küçük Dİf seyahata çıkmıştı. y Her zamanki gibi büro işleri” ne bakmasını Şahinden rica ete mişti, Ş : VArkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: